Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ
HABERLER
PKK ile şeriatçı terör örgütü arasında 1990'larda başlayan çatışmanın gerekçeleri aydınlanıyor
Hîzbullah'akampönerisiMEHMET E4RAÇ
Hizbullah ve PKK'nin yayın organ-
lannda 15 gündiir devam eden bir tar-
tışma, iki örgüt arasında geçmiş yıl-
larda yaşanan çatışmanın kaynaklan
konusunda ilgir»ç ipuçlan içeriyor. Ör-
gütlerin geçtnişte birbirlerine gönder-
diği mektuplarda neler yazıyor?..
PKK'nin Hizbullah'a kamp yeri öner-
mesi hangi amaca hizmet ediyor?.. 13
Hizbullahçı'nın öldürüldüğü Yolaç
katliamırun ardında ne yatıyor?...
Hizbullah üzerine yapılan çalışma-
larda, iki örgütiin bölgeyi kan gölüne
çeviren çatışmasına kaynak olarak şe-
riatçı grubun Idil 'de \fikafl Bayro'yu,
PKK'nin de buna karşılık olarak ay-
nı ilçede Karaaslan ailesinden iki ki-
şiyi öldürmesi gerekçe gösterilıyor...
Geçen ay varbğı ortaya çıkan ve t
Bagasi imzasıyla kaleme alınan Ken-
di DiKnden Hizbulah adlı kitapta ıse
Bayro'nun öldürülmesinin anlatılma-
sına karşın Karaaslan olayından söz
edilmiyor...
Bu iddialara yanıt PKK'nin eski
Doğu Perinçek:
• PKK ile Hizbullah arasında 15 yıl önce mektupla başlayan savaş internet üzerinde maillerle
sürüyor. Karşılıklı suçlamalarda ortaya atılan iddialar iki terör örgütünün çoğu zaman kanlı
mücadelelerinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı birlikte savaşmanın yollannı da
aradıklannı ortaya koyuyor. Örneğin Hizbullah lideri Velioğlu'nun PKK'ye "bölgeden çekil"
çağnsına PKK'nin yanıtı "Size dağlarda kamp yeri verelim" önerisi oluyor.
kadrolanndan geliyor... Bir süre önce
örgütten aynlan Sait Çürûkkaya'nın
PKK ile ilgüi gelişmelere yerveren kay-
naklara gönderdiği bir mektupta, ör-
gütler arasındaki çatışmanın nedenle-
rini aydınlatacak bilgiler bulunuyor...
Çürükkaya'ya göre Hizbullah'ı akla-
maya çalışan bu kitapta gerçekler giz-
leniyor...
Veüoğhı'ndan 'çekil' nıekrubu
Hizbullah Ilim Grubu yöneticileri-
nin, 1991 'de PKK'nin Dıyarbakır bi-
rimine gönderdiği bir mektubu kendi-
sinin de okuduğunu belirten Çürükka-
ya, o dönemde yaşanan gelişmeleri
şöyle anlatıyor:
"Hüseyın Velioğlu bu mektupta ci-
hada haarlandıklannı, kâfır PKK ve
yandaşlanıun kendüerine engel oMu-
ğunu. bu nedenle PKK'nin Mardin,
Sört, Batnıan gibi iDerden çekilmesj-
ni, HizfouOah'uı tek güç haline gelece-
ğini söyiüyonhı!..1
'
Kendi Dilinden Hizbullah kitabın-
da da söz edilen bu mektuba, PKK'nin
verdiğı yanıtı Çürükkaya anlatıyor:
"TC ile savaş yürütüyoruz-. Ama-
cımız bağımsız bir Kürdistaıu. Hiz-
bullah gerçekten TC'ye karşıysa ken-
dilerine dağlarda kamp yeri verilebi-
lecegi yolunda bir cevap gönderildi!_"
Orgütler arasında mektupla başlayan
savaşın sonuçlan tam detaylı olmasa
da anımsanıyor... PKK yanlılan, Bat-
man ve Silvan'da 12 örgüt yanlısının
Hizbullahçılar taraöndan öldürüldüğü-
nü düşünüyor... PKK'nin yanıtı ise bi-
liniyor... Ünlü Yolaç (Suse) köyü kat-
liarru... Hizbullah'm çok etkin oldu-
ğu bu köyün basılması sonucu 13 Hiz-
bullah yanlısı öldürüldü... İki örgütiin
kaynaklanndaki tartışma bu katliamın
yöntemiyle ilgili karanlıkta kalan ba-
zı konulan aydınlatıyor... Çürükkaya
bu konuya şöyle açıİdık getiriyor:
"Hizbullah karargâhı olan Suse'ye
giden gerillalar asker layafeti giyiyor.
Buraya hiç zortukla karşilaşmadan gi-
rerlerken buradaki Hizbullahçılar da
onlan asker sanıyorJ'
Kayıp silahlar
Çürükkaya, 1994-1996 yıllan ara-
sında eski Batman Valisi SaHh Şar-
man'ın özel timciler için aldırdığı ve
sonradan kayıp olduğu ortaya çıkan si-
lahlann Yolaçlı Hizbullahçılarca kul-
lanıldığını iddia ediyor...
Sanal âlemdeki tartışma, PKK'nin
Hizbullahla bağlantı kurmak için Iran
devleti ve Lübnan'daki Hizbullah ile
ilişkiye girdiğini. iki kesimin de Türk
Hizbullah'ının varlıgından haberdar
olmadığı bilgilerini dışa vuruyor...
Çürûkkaya'nın iddialan, Türkiye'nin
yakın tarihinde, Güneydoğu'yu kan-
la sulayan iki örgüt arasındaki çatış-
manın nedenleri üzerindeki karanlık
perdeyi biraz olsun aralıyor...
Eski PKK'lilerden yükselen ses,
geçmişte üzerinde durulmayan Hizbul-
lah'ın bugün çok cıddiye alınması ge-
rektiğini de yansıtıyor...
Hizbullah'la PKK arasında 15 yıl ön-
ce mektupla başlayan savaş internet
üzerinde maillerle sürüyor... Sanal
âlemde devam eden çatışma bilinme-
yenleri de günyüzüne çıkanyor...
Hizbullah'a büyük darbenin vurul-
duğu 17 Ocak 2000 operasyonu ve
PKK'nin 15 Ağustos 1984'te eylem-
lere başlamasının 20. yıldönümünde
açığa çıkanlan bu bilgiler, hedefleri
Türkiye Cumhuriyeti olan iki örgütün
gerçek yüzünü de dışa vuruyor.
'Şanlıurfa,
Yahudi Urfa
yapılamaz'• ÎP Genel Başkanı Perinçek, AKP'nin,
Şanlıurfa'da kurulacak olan "Dinler ve
Kültürler Parku" ile bölgeyi Yahudileştirmek
istediğini iddia ederek, bunun olmaması için
tüm halkı mücadeleye çağırdı.
Istanbul Haber Servisi ti\ an misyonerler için fa-
- tşçı Partısi (ÎP) Genel
Başkanı Doğu Perinçek,
AKP'nin, Şanburfa'da ku-
rulacak olan "Dinler ve
Kültürler Parkı ProjesT
ile bölgeyi Yahudileştir-
mek istediğini iddia ede-
rek bunun olmaması için
tüm halkı mücadeleye ça-
ğırdı. Partisinin îstanbul
II Başkanlığı'nda basın
toplanhsı düzenleyen Pe-
rinçek, AKP tarafından
Şanlıurfa'da kurulması
planlanan "Dinler ve Kül-
türierParkı ProjesT Ue il-
gili ıddıalarda bulundu.
Perinçek, AKP ile Kül-
tür ve Turizm
BakanıErkan
Mumcu'nun
başında oldu-
ğu projenin
gündeme ilk
kez 2000 yı-
lındageldiğini
anımsatarak,
dönemin Şan-
hurfa Belediye
Başkanı'mn bunu reddet-
tiğini söyledi.
tsraiTden 'şartb'
vardım
•
Yerel seçimlerden son-
ra belediye başkanı olan
AKP'li Ahmet Eşref Fa-
lababa'nın projeyi benim-
sediğini anlatan Perinçek,
israiTin, proje için sinagog
ohnası şartıyla 20 milyon
dolar verdiğıni, ancak Ur-
fa'da tek bir Yahudi olma-
dığını ifade etti. Perinçek.
parkın. "Yahudi ve Hıris-
alKetabnı" olacağını vur-
gulayarak sözlerini şöyle
sürdürdü: "Bu,ABD'nin
Büyük Ortadoğu Proje-
si'nin kültürelayağı. Tür-
kiye'de Kürtlerin yoğun
olarak yaşadığı Urfa'da,
halkı ve Kürtleri işbiıük-
çisi hah'ne getirmek tsti-
yor. Proje, şu an imza aşa-
masında. Bunun onaylan-
masına izin veremeyiz.
Herkeside mücadeleyeça-
ğmyonız."
'Yargıya baskı'
Basın mensuplannın
gündeme ilışkın sorulan-
nı yanıtlayan
Perinçek, Yar-
gıtay'da bulu-
nan 5 dosyanın
sonuçlanması-
nın, Başbakan
Recep Tayyip
Erdoğan ve
ekibinin suçla-
nnın onaylan-
ması anlamına
Kan
davasında
mutlu son
Şanlıurfa'nın Vıranşehir
ilçesinde, Seydan aşireti
mensuplannın, 6 yıl önce
Übeyan aşiretinin ileri
geienkrinden Mehmet
Diken'i öldürmesi
sonucu başlayan kan
davası, böigenin ileri
gelenkrinin araya
girmesini ardmdan
banşla sonuçlandı.
Vlranşehir'e bağta Sesik
köyünde kurulan
çaduiarda verilen
yemekte bir araya
getirüen Übeyan aşireti
ileri gelenlerinden
Abdullah Yetkin ve
Seydan aşiretinden
Mehmet Ekinci
tokalaşarak banşo. (AA)
Erdoğan'ın Danışmanı Akdoğan'dan, üçüncü kuruluş yılı değerlendirmesi:
'AKP evrimini tamamlayaıııadı
9
geleceğini söyledi. İP Ge-
nel Başkanı Doğu Perin-
çek, "Adalet Bakanı Ce-
mil
Çiçek, Yargıtay Başka-
nı Eraslan Özkaya'ya,da-
valann AKP'nin istediği
>önde sonuçlanmaaiçin ri-
cadabulundu. Oysa Ada-
let Bakanı'nın annası ge-
reken tavir, yargmın ba-
ğunsızlığııu korumak yö-
nünde ohnabydı. Tûrki-
ye'de yargı üzerinde bas-
la kurularak, sistenı çö-
kertünor" dedi.
ANKARA (ANKA) - Başba-
kan TayyipErdoğan'ın danışma-
nı Dr. Yalçın Akdoğan, üçüncü ku-
ruluş yüdÖnümünü kutlayan AKP
için, "Islamcı bir hareketin de-
vamefliriemeyeceğinigördü,nıer-
kez sağ bir çizgrvi tercih etti. An-
cak henfiz evrimini tamamlav-a-
madL AKP'nin geleceğini, devlet
kurumlan,Odidarseçkmlerive nü-
fuzlu çevrelerie kuracağı iüşkfler
beKrieyecek" değerlendirmeleri-
nı yaph.
Erdoğan'ın danışmanhğını ya-
pan ve "Muhafazakâr Demok-
rasi" kitabının da yazan olan Ak-
doğan, Modern Türkiye'de Siya-
sı Düşünce dizisinin 6'ncısı olan
tslamcılık adlı kitapta AKP ile
ilgili çarpıcı değerlendirmeler
yaptı. Akdoğan'ın AKP'nin ku-
ruluş süreci, Milli Görüş ve Islam-
cılıkla ilgisi, 3 yıllık macerası,
siyasal alandaki yeri ve bundan
sonra nasıl bir geüşme izleyece-
ğine ilişkin yaklaşımlan şöyle:
"RP-FP geleneğinin aynşma-
sıjia ortaya çıkanAKP, bugünkü
pozisyonu ve söylemiyle siyasal
İslam kategorisinde deferlendi-
rilemez. RP çizgisi ve onun MflH
Görüş ve Adil Düzen ka>Tamla-
nyla güttüğü örtülü tslamcıhk-
tan uzak duran, bu geleneğin te-
mel konulardaki terdhlerinden
tamamenfarkhlaşan AKP, henüz
evrimini tamamlayamayan ve ne-
ticesidesadecekendiiradesiyle şe-
AP ve ANAP'la tezahür eden \e
3 Kasım'da AKP'vi iktidara taş>-
yan halk iradesinin İslamcı bir
haykınş ohnadığı çok açıktır.
AKP'nin zaferini yereDiğin,Is-
lamcılığın \e>a geleneğin zaferi
gibi >orumlamak doğru olmaya-
caknr. Toplumun küçümseneme-
yecekbirkesimi,geleneğia]şlanıa-
Dr. Yalçın AkdOğaii: AKP, İslamcı bir hareketin
siyasal düzlemde devam ettirilemeyeceği kanaatiyle
kendini merkez sağa çekmeye çalışmaktadır. Bu
mecburiyet sadece devletin refleksleri ve
hassasiyetlerinden değil, halkın talep ve beklenti-
lerinden de kaynaklanmaktadır.
kfflenemeyecek olan bir dönüsüm
yaşamaktadır.
AKP, tslamcı bir hareketin si-
yasaldüzlemde dev?an ettirfleme-
yeceği kanaatiyle kendini merkez
sağa çekmeye çahşmaktadn*. Bu
mecburh«t sadece devletin ref-
leksleri ve hassasiyetlerinden de-
ğil, halkın talep ve bekfcntikrin-
den de kaynaklanmaktadır. DP,
yan bir modernHk, yereuigi ka-
bul eden bir e\Tensellik, kökten-
ci obnay^n bir değişim istemek-
tedir.AB,değişim,özgürlük tema-
lan işieyen AKP'nin çok farklı
kesimlerden oyahbflmesi bu bek-
lentflerin birsonucudur.
AKP'nin 'din üzerinden siya-
set yapmama veya dini istismar
etmeme' gibioluınsuztuklaraMir-
gu yapması da her ne kadar dine
ve dindarlara önem verildiği be-
tirtilse dahi tslamcı kökenden ge-
len seçmenleri üzerinde bir etki de
yapabilecektir.
AKP hem devlet erkinin ka-
bulleri hem de milletin beklenti-
leri sebebhie kendine daha ma-
kul bir rota çizmeye çalışmak-
tadır. AKP'nin bir yandan
demokrasi, kinüik ve modenüık
gibi kavramlarla muhafazakâr-
ük kelimesiyle vurguladığı
manevivatçıhğı nasıl üreteceği,
diğer yandan devlet kurumlan,
iktidar seçkinleri ve nüfuzlu çev-
relerie nasıl ilişkiler geliş-
tirebileceği gibi iki önemti husus,
AKP'nin iktidarda başlayacak
olan dönüşüm sürecinin en betir-
leyid faktörii olacakür.
AKP, hedefi, kmüıği, söylemi ve
üshıbu\1a klasikMJDİ Görüşpar-
tileriyie farkhhk taşımakta, ken-
dini merkez sağda bir kitie par-
tisi olarak tammlamaktadır. Bu
çabanm bir dönüşümün sonucu
olacağu dönüşüm sürecinin ise
henüz sürdüğü söy lenebihY."
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ege'den Yunan adalarına bakınca
iki kıyı arasındaki dikkat çeken farklar-
dan birisi, bizde bütün tepeleri kapla-
yan yazlık siteler. Yunan adalarında
böyle bir şey göremezsiniz. Üst üste
yığılmış yazlık siteler sanki bizim milli
karakterimizi yansıtıyor. Türkiye'nin
hangi sahiline giderseniz gidin, bu üst
üste yığılmış sitelerle karşılaşıyorsu-
nuz. Kupkuru bir tepenin yamacında,
sıcaktan kavrulmaya hazır bir görü-
nüm içindeki bu binalardaTürkleraca-
ba ne yapıyoriar? Bu sitelerin içinde he-
men hiç yaşamadığım için bilemiyorum.
Belki de uzaktan görüridüğü kadar kö-
tü koşullarda değiller. Belkı de biz ya-
nılıyoruz.
Sahil kasabalarına gittiğinizde kah-
verıanelerde, kafelerde, plajlarda bu
sıte evlerin ahalileriyle karşılaşıyoruz.
Bırçoğunda da onlann yaşadıklan si-
teler üzerine yapılan sohbetleri dinliyo-
ruz. Dün yemek yediğimiz lokantada
yanı başımızda oturan "siteciler" yine
Türklerin Yazlık Site Maceralan
site dertlerini konuşuyorlardı "Bizim
siteden denize ulaşmakyanm saatten
fazla zaman alıyor. Haydi madem de-
niz uzak havuza girelim diyoruz, bu
kez de girenden para alıyorfar, uzan-
dığınız şezlongdan para alıyoriar. Ne
yapacağımızı şaşırdık kardeşim." Sa-
nınm, buna benzer sohbetlerin birço-
ğuna sizler de tanık oluyorsunuzdur.
Bu yazlık siteler, bir zamanlar Türk
ekonomisinin önemli itici etkenlerin-
den birisiydi. 70 milyonluk bir ülkede
milyonlarca aileye ikinci bir konut sat-
mak çok önemli bir ekonomi olayı ha-
line gelmişti. Çimentosundan, tahtası-
na, murfağından, banyosuna, tuvale-
tinden, lavabosuna kadar bin bir ka-
lem malzeme inşaat sektöründe kul-
lanılıyor. İnşaat sektörünü geliştiren bu
siteleşme alışkanlığı, tabii ki doğayı da
aşın öiçüde tahrip ediyor. Gözünüzü ne
yana çevirseniz, güzelim doğa manza-
rası içinde sakil sitelerle yüz yüze ge-
liyorsunuz.
Türkiye'de henüz, modern bir pay-
laşma küftürü ve kullanmadığı evini
başkasına belli sürelerde kiralama alış-
kanlığı gelişmediği için, bu ikinci konut-
lar, yazlan çok kısa bir süre için kulla-
nılıyor. Kapısı hiç açılmayan binlerce si-
te dairesinin olduğunu biliyoruz. Istan-
bul'da oturup, Bodrum'da, Marma-
ris'te, Kuşadası'ndayazlığı olan birin-
san emeklı değilse bu yerlerde en faz-
la bir ay ortalama ise 10 gün kalabili-
yor. Sonuç olarak kullanılmayan siteev-
leri yaratmış oluyoruz.
Sabah kalktığımda yüzümü dağla-
ra döndüm. Türkiye'nin ücra sahil ka-
sabalanndan birisindeyim. Dağların
etekleri sitelertarafından birer birerfet-
hedilmiş durumda. Bu gidişle biz Tür-
kiye'yi ikinci kez fethetmiş olacağız si-
teler sayesinde. 0 insanlaroçıplakte-
pelerdeki evlerinden nasıl denize ine-
cekler? Bu evleri neden satın alırlar?
Kafamda bin türiü soru. Insanlar ken-
di iradeleriyie o tepelere ev yapmaz-
lar. Gözleri sahildedir. Ancak bu site-
cilik öyle bir şey ki, sonunda insanlan
bir şekilde etkisi altına alıyor ve bir de
bakıyorsunuz, yurttaşımız bu srteterden
birisinin parçası haline geliveriyor.
Tabii, tatil yörelerinin tek sorunu si-
teler değil. Benim ilgimi bu kez siteler
çekti. Tatil kasabalanndaki en önemli
sorunlardan birisi de herşeyi derme çat-
mayapma alışkanlığı. Güzelim köyler-
den gelip kasaba ve şehirde estetik
duygusunu yitiren insanlanmız, sahil
kasabalannı da gecekonduya çeviriyor-
lar. Bir saksı çiçekle güzelleşebilecek
bir mekânı, olmadık yapay, plastik ila-
velerle süsleyip bunun güzel olduğu-
na karar veriyorlar.
Izmir Karaburun tarafındaki bütün
koyiar balık çiftlikleriyle kaplanmış du-
rumda. Yalnız toprak değil denizler de
parselleniyor. Türkiye'nin bütün deniz-
leri aynı sorunla yüz yüze. Temiz sahil-
ler, bir süre sonra balık çiftliklerinin ne-
den olduğu kirlilik yüzünden yüzütemez
hale gelecek. Bu konuda bir denetim
geliştirilemez mi? Örneğin en azından
bazı koylar bu tür üretime aynlarak her
yana yayılmaları engellenemez mi?
Sahil kasabalannın dertlerini yaz-
makla bitirmek mümkün değil. Bütün
sıkıntılanna rağmen halkımız, yine de
gülümsemesini eksik etmiyor. Sıkıntı-
larını bir kenara bırakarak sahillere ko-
şuyor. lyi de ediyor. Yoksa her gün or-
taya çıkan skandallere kafasını taksa
dünyasını şaşıracak. MtTçiler, Yargrtay-
cılar, mafyacılar ne de güzel geçinip
gidiyorlarmış. En iyisi onlan unutup
denize girmek...
2000'Iİ YILLARDA
ERDAL ATABEK
24 SaaUik Bellek...
Insanların olayları akılda tutma süreleri kısaldı.
Bir olay, yirmi dört saat sonra akılda kalamıyor,
bellekten siliniyor.
Televizyon haberlerinin ömrü bu kadardır.
Gazeteler de yirmi dört saat ömüriüdür.
Günümüzün insanının bellek gücü bu kadar kı-
saldı.
Bu, kısasüreli bellektir.
Yeni bir yirmi dört saat, yeni bir gün, yeni bir
başlangıç demektir.
Bu durumun, umutlan tazelemek gibi olumlu bir
yanı da var.
Olaylara yığılıp kalmak, dünyayı yenileme çaba-
sını azaltır.
Ancak, yirmi dört saatlik bellek çok önemli zi-
hinsel süreçleri ortadan kaldınr.
örneğin, bir olayı, bir konuyu yeni bilgilerle dü-
şünmek, çözümlemek (analiz), bireştiımek (sentez),
yeni seçenekler üretmek, yeni çözümler bulmak da-
ha uzun belleğin işlevini gerektirir.
Hızlı tren kazası.
Uyuşturucudan ölen genç.
llköğretim ve üniversite sınav sonuçlan. l
Kara trafiği kazalan.
Yeni eğitim sistemi.
Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi.
Cinsel kaçamak konulan.
Futbol liginin durumu.
Şimdi şöyle rasgele bir konu dizini içinde han-
giterinin yirmi dört saat gündemde kalabildiğini, han-
gilerinin daha uzun sürelere geçtiğini düşünürsek,
cinsel kaçamaklarla futbol liginin uzun süre liste-
sinin başlarında olduğunu görebiliriz.
Hızlı tren kazası bile birkaç gün zar zor gündem-
de kalabilmiş, sonra o da 'geçmiş olaylar' listesin-
deki yerini almıştır.
Onun için de insanlar 'gündelik olaylar' ile 'ma-
gazin programlan' ve 'futbol' arasına sıkışmış bir
kültürle yaşamaktadır.
Kullanılan dil de 300-400 sözcüklü gündelik bir
dildir. Bu dilin içinde de biçimi bozulmuş sözcük-
ler rahatlıkla yer almaktadır.
Olaylar, izleyenler için her hangi bir yorum ya-
pılmadan edilgince izlenen oluşlardır. Olaylann ir-
delenmesi, tartışılması, çokyönlü bilgi toplanma-
sı, bu bilgilerin işlenmesi süreçleri hemen hemen
ortadan kalkmıştır.
Düşünmek, yorumlamak, geniş görüş açısı ge-
reksiz görülmektedir.
Böylece, düşünmemeye alışmış, yorumlamak-
tan uzak, bunlara dayalı bir yaşam görüşüne sa-
hip olamayan, basit kimlikli, sıradan hedefli bir
toplum yaratılmaktadır.
Insanlar günübiriik düşünmekte, 24 saatlik ya-
şamaktadırfar.
Televizyon bu gidişi desteklemektedir.
Günlük gazeteler bu gidişe hem ayak uydur-
makta hem de bu gidişi yaratmaktadırtar.
Insanlar için basit, toplumlar için tehlikeli olan da
budur.
Düşünce fakirieşmesinin yerini kalıp yargılaria do-
lu duygular doldurmaktadır.
Kalıp yargılarfanatizmi, dogmalan, kör inançla-
n beslemektedir.
Sonra da bu insanlardan çağdaş, yetkin yurt-
taşlık bektenmektedir.
Bu insanlardan demokratik sistemin yürütücü-
sü olmalan istenmektedir.
Bu insanların vereceği kararlar geleceği biçim-
lendirecektir.
Bir kısırdöngü oluşmuştur.
Bu kısa süreli bellekli kültür, sığ insanlan yarat-
maktadır.
Sığ insanlar kalıp yargılara sığınmaktadır.
Bunlar da günümüzün medyasını beslemekte-
dir.
Günümüzün ve geleceğin büyük tehlikesi budur.
Çözüm mü? Tartışmak gerekiyor.
e-mail: erdalatak asuperonline.com
Faks:0 212 513 90 98
'Yeni yasa adaletsiz'
Yasaya kızdı
Büyükşehir'e
dava açtı
İZMÎR (Cumhuriyet
EgeBürosu)-Konak Be-
ledıyesi, Büyükşehır Be-
lediyesı Yasasrnın *tem-
südeadalet" ilkesinı boz-
duğu gerekçesiyle Izmir
Idare Mahkemesi'ne baş-
vurdu. Bu yasanın ardın-
dan "paraleT yasalann
çıkanlmadığını belirten
Konak Belediye Başka-
nı Muzaffer lunçağ, Iz-
mir Büyükşehır Beledi-
ye Başkanlığı aleyhine
açılan 'ŞTİrüönenin dur-
durulması'' istemli da-
vaylayerel yönetimlerde-
ki işleyişi "rahatiatmak"
istediİderini söyledi.
Yasaya aykın
Tunçağ, yasanın 6. ve
12. maddelerinin, anaya-
sanın 127. maddesinde
yer alan, yerel yönetim-
lerin karar organlannda
görev alacaklann seçim-
le belirlenmesi esasına
aykın olduğunu belirtti.
Tunçağ, sözlerini şöy-
le sürdürdü: "Yasanmge-
tirdiği büyüöneveaktar-
ma, anayasanuı 67. mad-
desindeki "temsilde ada-
let' ilkesiyie bağdaşma-
maktadır. Bu ilke, seç-
men yada nüftıs sayısuıa
oranlı temsilci çıkarma
üstünekurgulandığı hal-
de, öteden beri büyükşe-
hiredahilflçeleraieyhine
ciddi bir dağüım denge-
siztiğiyaratmaktadır. Bu
durum, anayasanuı 2.
maddesindeki 'demok-
ratik de\ let" nitetigivie de
tutarüdepdir."
EşitsizÜk \aratü
Yasa değişikliğinden
önce büyükşehir sınırla-
nnda 2.5 milyon seçmen
ve 63 meclis üyesi oldu-
ğunu anımsatan Muzaf-
fer Tunçağ, değişiklik
sonrası 500 bin seçmen-
le birlikte meclis üyesi
sayısının 143'eçıkhğını
kaydetti. Bunun eşitsiz-
lik yarattığını dile getiren
Muzaffer Tunçağ, "ka-
nşjk* durumu düzeltmek
için başvurduklannı söy-
ledi. Izmir Idare Mahke-
mesi'nin "radikal" bir
karar alacağına inandı-
ğını, tzmir Büyükşehir
Belediyesi'ne yaptıklan
meclisin yeni haliyle top-
lanmaması müracaatının
reddedilmesi üzerine da-
va açmaktan başka çare-
leri kalmadığını belirten
Muzaffer Tunçağ, ilk
meclis toplantısında alı-
nan kararlann da iptal
edilmesi gerektiğini be-
lirtti.