24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 AĞUSTOS 2004 PAZARTESİ HABERLER PKK ile şeriatçı terör örgütü arasında 1990'larda başlayan çatışmanın gerekçeleri aydınlanıyor Hîzbullah'akampönerisiMEHMET E4RAÇ Hizbullah ve PKK'nin yayın organ- lannda 15 gündiir devam eden bir tar- tışma, iki örgüt arasında geçmiş yıl- larda yaşanan çatışmanın kaynaklan konusunda ilgir»ç ipuçlan içeriyor. Ör- gütlerin geçtnişte birbirlerine gönder- diği mektuplarda neler yazıyor?.. PKK'nin Hizbullah'a kamp yeri öner- mesi hangi amaca hizmet ediyor?.. 13 Hizbullahçı'nın öldürüldüğü Yolaç katliamırun ardında ne yatıyor?... Hizbullah üzerine yapılan çalışma- larda, iki örgütiin bölgeyi kan gölüne çeviren çatışmasına kaynak olarak şe- riatçı grubun Idil 'de \fikafl Bayro'yu, PKK'nin de buna karşılık olarak ay- nı ilçede Karaaslan ailesinden iki ki- şiyi öldürmesi gerekçe gösterilıyor... Geçen ay varbğı ortaya çıkan ve t Bagasi imzasıyla kaleme alınan Ken- di DiKnden Hizbulah adlı kitapta ıse Bayro'nun öldürülmesinin anlatılma- sına karşın Karaaslan olayından söz edilmiyor... Bu iddialara yanıt PKK'nin eski Doğu Perinçek: • PKK ile Hizbullah arasında 15 yıl önce mektupla başlayan savaş internet üzerinde maillerle sürüyor. Karşılıklı suçlamalarda ortaya atılan iddialar iki terör örgütünün çoğu zaman kanlı mücadelelerinin yanı sıra Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı birlikte savaşmanın yollannı da aradıklannı ortaya koyuyor. Örneğin Hizbullah lideri Velioğlu'nun PKK'ye "bölgeden çekil" çağnsına PKK'nin yanıtı "Size dağlarda kamp yeri verelim" önerisi oluyor. kadrolanndan geliyor... Bir süre önce örgütten aynlan Sait Çürûkkaya'nın PKK ile ilgüi gelişmelere yerveren kay- naklara gönderdiği bir mektupta, ör- gütler arasındaki çatışmanın nedenle- rini aydınlatacak bilgiler bulunuyor... Çürükkaya'ya göre Hizbullah'ı akla- maya çalışan bu kitapta gerçekler giz- leniyor... Veüoğhı'ndan 'çekil' nıekrubu Hizbullah Ilim Grubu yöneticileri- nin, 1991 'de PKK'nin Dıyarbakır bi- rimine gönderdiği bir mektubu kendi- sinin de okuduğunu belirten Çürükka- ya, o dönemde yaşanan gelişmeleri şöyle anlatıyor: "Hüseyın Velioğlu bu mektupta ci- hada haarlandıklannı, kâfır PKK ve yandaşlanıun kendüerine engel oMu- ğunu. bu nedenle PKK'nin Mardin, Sört, Batnıan gibi iDerden çekilmesj- ni, HizfouOah'uı tek güç haline gelece- ğini söyiüyonhı!..1 ' Kendi Dilinden Hizbullah kitabın- da da söz edilen bu mektuba, PKK'nin verdiğı yanıtı Çürükkaya anlatıyor: "TC ile savaş yürütüyoruz-. Ama- cımız bağımsız bir Kürdistaıu. Hiz- bullah gerçekten TC'ye karşıysa ken- dilerine dağlarda kamp yeri verilebi- lecegi yolunda bir cevap gönderildi!_" Orgütler arasında mektupla başlayan savaşın sonuçlan tam detaylı olmasa da anımsanıyor... PKK yanlılan, Bat- man ve Silvan'da 12 örgüt yanlısının Hizbullahçılar taraöndan öldürüldüğü- nü düşünüyor... PKK'nin yanıtı ise bi- liniyor... Ünlü Yolaç (Suse) köyü kat- liarru... Hizbullah'm çok etkin oldu- ğu bu köyün basılması sonucu 13 Hiz- bullah yanlısı öldürüldü... İki örgütiin kaynaklanndaki tartışma bu katliamın yöntemiyle ilgili karanlıkta kalan ba- zı konulan aydınlatıyor... Çürükkaya bu konuya şöyle açıİdık getiriyor: "Hizbullah karargâhı olan Suse'ye giden gerillalar asker layafeti giyiyor. Buraya hiç zortukla karşilaşmadan gi- rerlerken buradaki Hizbullahçılar da onlan asker sanıyorJ' Kayıp silahlar Çürükkaya, 1994-1996 yıllan ara- sında eski Batman Valisi SaHh Şar- man'ın özel timciler için aldırdığı ve sonradan kayıp olduğu ortaya çıkan si- lahlann Yolaçlı Hizbullahçılarca kul- lanıldığını iddia ediyor... Sanal âlemdeki tartışma, PKK'nin Hizbullahla bağlantı kurmak için Iran devleti ve Lübnan'daki Hizbullah ile ilişkiye girdiğini. iki kesimin de Türk Hizbullah'ının varlıgından haberdar olmadığı bilgilerini dışa vuruyor... Çürûkkaya'nın iddialan, Türkiye'nin yakın tarihinde, Güneydoğu'yu kan- la sulayan iki örgüt arasındaki çatış- manın nedenleri üzerindeki karanlık perdeyi biraz olsun aralıyor... Eski PKK'lilerden yükselen ses, geçmişte üzerinde durulmayan Hizbul- lah'ın bugün çok cıddiye alınması ge- rektiğini de yansıtıyor... Hizbullah'la PKK arasında 15 yıl ön- ce mektupla başlayan savaş internet üzerinde maillerle sürüyor... Sanal âlemde devam eden çatışma bilinme- yenleri de günyüzüne çıkanyor... Hizbullah'a büyük darbenin vurul- duğu 17 Ocak 2000 operasyonu ve PKK'nin 15 Ağustos 1984'te eylem- lere başlamasının 20. yıldönümünde açığa çıkanlan bu bilgiler, hedefleri Türkiye Cumhuriyeti olan iki örgütün gerçek yüzünü de dışa vuruyor. 'Şanlıurfa, Yahudi Urfa yapılamaz'• ÎP Genel Başkanı Perinçek, AKP'nin, Şanlıurfa'da kurulacak olan "Dinler ve Kültürler Parku" ile bölgeyi Yahudileştirmek istediğini iddia ederek, bunun olmaması için tüm halkı mücadeleye çağırdı. Istanbul Haber Servisi ti\ an misyonerler için fa- - tşçı Partısi (ÎP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, AKP'nin, Şanburfa'da ku- rulacak olan "Dinler ve Kültürler Parkı ProjesT ile bölgeyi Yahudileştir- mek istediğini iddia ede- rek bunun olmaması için tüm halkı mücadeleye ça- ğırdı. Partisinin îstanbul II Başkanlığı'nda basın toplanhsı düzenleyen Pe- rinçek, AKP tarafından Şanlıurfa'da kurulması planlanan "Dinler ve Kül- türierParkı ProjesT Ue il- gili ıddıalarda bulundu. Perinçek, AKP ile Kül- tür ve Turizm BakanıErkan Mumcu'nun başında oldu- ğu projenin gündeme ilk kez 2000 yı- lındageldiğini anımsatarak, dönemin Şan- hurfa Belediye Başkanı'mn bunu reddet- tiğini söyledi. tsraiTden 'şartb' vardım • Yerel seçimlerden son- ra belediye başkanı olan AKP'li Ahmet Eşref Fa- lababa'nın projeyi benim- sediğini anlatan Perinçek, israiTin, proje için sinagog ohnası şartıyla 20 milyon dolar verdiğıni, ancak Ur- fa'da tek bir Yahudi olma- dığını ifade etti. Perinçek. parkın. "Yahudi ve Hıris- alKetabnı" olacağını vur- gulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu,ABD'nin Büyük Ortadoğu Proje- si'nin kültürelayağı. Tür- kiye'de Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Urfa'da, halkı ve Kürtleri işbiıük- çisi hah'ne getirmek tsti- yor. Proje, şu an imza aşa- masında. Bunun onaylan- masına izin veremeyiz. Herkeside mücadeleyeça- ğmyonız." 'Yargıya baskı' Basın mensuplannın gündeme ilışkın sorulan- nı yanıtlayan Perinçek, Yar- gıtay'da bulu- nan 5 dosyanın sonuçlanması- nın, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ekibinin suçla- nnın onaylan- ması anlamına Kan davasında mutlu son Şanlıurfa'nın Vıranşehir ilçesinde, Seydan aşireti mensuplannın, 6 yıl önce Übeyan aşiretinin ileri geienkrinden Mehmet Diken'i öldürmesi sonucu başlayan kan davası, böigenin ileri gelenkrinin araya girmesini ardmdan banşla sonuçlandı. Vlranşehir'e bağta Sesik köyünde kurulan çaduiarda verilen yemekte bir araya getirüen Übeyan aşireti ileri gelenlerinden Abdullah Yetkin ve Seydan aşiretinden Mehmet Ekinci tokalaşarak banşo. (AA) Erdoğan'ın Danışmanı Akdoğan'dan, üçüncü kuruluş yılı değerlendirmesi: 'AKP evrimini tamamlayaıııadı 9 geleceğini söyledi. İP Ge- nel Başkanı Doğu Perin- çek, "Adalet Bakanı Ce- mil Çiçek, Yargıtay Başka- nı Eraslan Özkaya'ya,da- valann AKP'nin istediği >önde sonuçlanmaaiçin ri- cadabulundu. Oysa Ada- let Bakanı'nın annası ge- reken tavir, yargmın ba- ğunsızlığııu korumak yö- nünde ohnabydı. Tûrki- ye'de yargı üzerinde bas- la kurularak, sistenı çö- kertünor" dedi. ANKARA (ANKA) - Başba- kan TayyipErdoğan'ın danışma- nı Dr. Yalçın Akdoğan, üçüncü ku- ruluş yüdÖnümünü kutlayan AKP için, "Islamcı bir hareketin de- vamefliriemeyeceğinigördü,nıer- kez sağ bir çizgrvi tercih etti. An- cak henfiz evrimini tamamlav-a- madL AKP'nin geleceğini, devlet kurumlan,Odidarseçkmlerive nü- fuzlu çevrelerie kuracağı iüşkfler beKrieyecek" değerlendirmeleri- nı yaph. Erdoğan'ın danışmanhğını ya- pan ve "Muhafazakâr Demok- rasi" kitabının da yazan olan Ak- doğan, Modern Türkiye'de Siya- sı Düşünce dizisinin 6'ncısı olan tslamcılık adlı kitapta AKP ile ilgili çarpıcı değerlendirmeler yaptı. Akdoğan'ın AKP'nin ku- ruluş süreci, Milli Görüş ve Islam- cılıkla ilgisi, 3 yıllık macerası, siyasal alandaki yeri ve bundan sonra nasıl bir geüşme izleyece- ğine ilişkin yaklaşımlan şöyle: "RP-FP geleneğinin aynşma- sıjia ortaya çıkanAKP, bugünkü pozisyonu ve söylemiyle siyasal İslam kategorisinde deferlendi- rilemez. RP çizgisi ve onun MflH Görüş ve Adil Düzen ka>Tamla- nyla güttüğü örtülü tslamcıhk- tan uzak duran, bu geleneğin te- mel konulardaki terdhlerinden tamamenfarkhlaşan AKP, henüz evrimini tamamlayamayan ve ne- ticesidesadecekendiiradesiyle şe- AP ve ANAP'la tezahür eden \e 3 Kasım'da AKP'vi iktidara taş>- yan halk iradesinin İslamcı bir haykınş ohnadığı çok açıktır. AKP'nin zaferini yereDiğin,Is- lamcılığın \e>a geleneğin zaferi gibi >orumlamak doğru olmaya- caknr. Toplumun küçümseneme- yecekbirkesimi,geleneğia]şlanıa- Dr. Yalçın AkdOğaii: AKP, İslamcı bir hareketin siyasal düzlemde devam ettirilemeyeceği kanaatiyle kendini merkez sağa çekmeye çalışmaktadır. Bu mecburiyet sadece devletin refleksleri ve hassasiyetlerinden değil, halkın talep ve beklenti- lerinden de kaynaklanmaktadır. kfflenemeyecek olan bir dönüsüm yaşamaktadır. AKP, tslamcı bir hareketin si- yasaldüzlemde dev?an ettirfleme- yeceği kanaatiyle kendini merkez sağa çekmeye çahşmaktadn*. Bu mecburh«t sadece devletin ref- leksleri ve hassasiyetlerinden de- ğil, halkın talep ve bekfcntikrin- den de kaynaklanmaktadır. DP, yan bir modernHk, yereuigi ka- bul eden bir e\Tensellik, kökten- ci obnay^n bir değişim istemek- tedir.AB,değişim,özgürlük tema- lan işieyen AKP'nin çok farklı kesimlerden oyahbflmesi bu bek- lentflerin birsonucudur. AKP'nin 'din üzerinden siya- set yapmama veya dini istismar etmeme' gibioluınsuztuklaraMir- gu yapması da her ne kadar dine ve dindarlara önem verildiği be- tirtilse dahi tslamcı kökenden ge- len seçmenleri üzerinde bir etki de yapabilecektir. AKP hem devlet erkinin ka- bulleri hem de milletin beklenti- leri sebebhie kendine daha ma- kul bir rota çizmeye çalışmak- tadır. AKP'nin bir yandan demokrasi, kinüik ve modenüık gibi kavramlarla muhafazakâr- ük kelimesiyle vurguladığı manevivatçıhğı nasıl üreteceği, diğer yandan devlet kurumlan, iktidar seçkinleri ve nüfuzlu çev- relerie nasıl ilişkiler geliş- tirebileceği gibi iki önemti husus, AKP'nin iktidarda başlayacak olan dönüşüm sürecinin en betir- leyid faktörii olacakür. AKP, hedefi, kmüıği, söylemi ve üshıbu\1a klasikMJDİ Görüşpar- tileriyie farkhhk taşımakta, ken- dini merkez sağda bir kitie par- tisi olarak tammlamaktadır. Bu çabanm bir dönüşümün sonucu olacağu dönüşüm sürecinin ise henüz sürdüğü söy lenebihY." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Ege'den Yunan adalarına bakınca iki kıyı arasındaki dikkat çeken farklar- dan birisi, bizde bütün tepeleri kapla- yan yazlık siteler. Yunan adalarında böyle bir şey göremezsiniz. Üst üste yığılmış yazlık siteler sanki bizim milli karakterimizi yansıtıyor. Türkiye'nin hangi sahiline giderseniz gidin, bu üst üste yığılmış sitelerle karşılaşıyorsu- nuz. Kupkuru bir tepenin yamacında, sıcaktan kavrulmaya hazır bir görü- nüm içindeki bu binalardaTürkleraca- ba ne yapıyoriar? Bu sitelerin içinde he- men hiç yaşamadığım için bilemiyorum. Belki de uzaktan görüridüğü kadar kö- tü koşullarda değiller. Belkı de biz ya- nılıyoruz. Sahil kasabalarına gittiğinizde kah- verıanelerde, kafelerde, plajlarda bu sıte evlerin ahalileriyle karşılaşıyoruz. Bırçoğunda da onlann yaşadıklan si- teler üzerine yapılan sohbetleri dinliyo- ruz. Dün yemek yediğimiz lokantada yanı başımızda oturan "siteciler" yine Türklerin Yazlık Site Maceralan site dertlerini konuşuyorlardı "Bizim siteden denize ulaşmakyanm saatten fazla zaman alıyor. Haydi madem de- niz uzak havuza girelim diyoruz, bu kez de girenden para alıyorfar, uzan- dığınız şezlongdan para alıyoriar. Ne yapacağımızı şaşırdık kardeşim." Sa- nınm, buna benzer sohbetlerin birço- ğuna sizler de tanık oluyorsunuzdur. Bu yazlık siteler, bir zamanlar Türk ekonomisinin önemli itici etkenlerin- den birisiydi. 70 milyonluk bir ülkede milyonlarca aileye ikinci bir konut sat- mak çok önemli bir ekonomi olayı ha- line gelmişti. Çimentosundan, tahtası- na, murfağından, banyosuna, tuvale- tinden, lavabosuna kadar bin bir ka- lem malzeme inşaat sektöründe kul- lanılıyor. İnşaat sektörünü geliştiren bu siteleşme alışkanlığı, tabii ki doğayı da aşın öiçüde tahrip ediyor. Gözünüzü ne yana çevirseniz, güzelim doğa manza- rası içinde sakil sitelerle yüz yüze ge- liyorsunuz. Türkiye'de henüz, modern bir pay- laşma küftürü ve kullanmadığı evini başkasına belli sürelerde kiralama alış- kanlığı gelişmediği için, bu ikinci konut- lar, yazlan çok kısa bir süre için kulla- nılıyor. Kapısı hiç açılmayan binlerce si- te dairesinin olduğunu biliyoruz. Istan- bul'da oturup, Bodrum'da, Marma- ris'te, Kuşadası'ndayazlığı olan birin- san emeklı değilse bu yerlerde en faz- la bir ay ortalama ise 10 gün kalabili- yor. Sonuç olarak kullanılmayan siteev- leri yaratmış oluyoruz. Sabah kalktığımda yüzümü dağla- ra döndüm. Türkiye'nin ücra sahil ka- sabalanndan birisindeyim. Dağların etekleri sitelertarafından birer birerfet- hedilmiş durumda. Bu gidişle biz Tür- kiye'yi ikinci kez fethetmiş olacağız si- teler sayesinde. 0 insanlaroçıplakte- pelerdeki evlerinden nasıl denize ine- cekler? Bu evleri neden satın alırlar? Kafamda bin türiü soru. Insanlar ken- di iradeleriyie o tepelere ev yapmaz- lar. Gözleri sahildedir. Ancak bu site- cilik öyle bir şey ki, sonunda insanlan bir şekilde etkisi altına alıyor ve bir de bakıyorsunuz, yurttaşımız bu srteterden birisinin parçası haline geliveriyor. Tabii, tatil yörelerinin tek sorunu si- teler değil. Benim ilgimi bu kez siteler çekti. Tatil kasabalanndaki en önemli sorunlardan birisi de herşeyi derme çat- mayapma alışkanlığı. Güzelim köyler- den gelip kasaba ve şehirde estetik duygusunu yitiren insanlanmız, sahil kasabalannı da gecekonduya çeviriyor- lar. Bir saksı çiçekle güzelleşebilecek bir mekânı, olmadık yapay, plastik ila- velerle süsleyip bunun güzel olduğu- na karar veriyorlar. Izmir Karaburun tarafındaki bütün koyiar balık çiftlikleriyle kaplanmış du- rumda. Yalnız toprak değil denizler de parselleniyor. Türkiye'nin bütün deniz- leri aynı sorunla yüz yüze. Temiz sahil- ler, bir süre sonra balık çiftliklerinin ne- den olduğu kirlilik yüzünden yüzütemez hale gelecek. Bu konuda bir denetim geliştirilemez mi? Örneğin en azından bazı koylar bu tür üretime aynlarak her yana yayılmaları engellenemez mi? Sahil kasabalannın dertlerini yaz- makla bitirmek mümkün değil. Bütün sıkıntılanna rağmen halkımız, yine de gülümsemesini eksik etmiyor. Sıkıntı- larını bir kenara bırakarak sahillere ko- şuyor. lyi de ediyor. Yoksa her gün or- taya çıkan skandallere kafasını taksa dünyasını şaşıracak. MtTçiler, Yargrtay- cılar, mafyacılar ne de güzel geçinip gidiyorlarmış. En iyisi onlan unutup denize girmek... 2000'Iİ YILLARDA ERDAL ATABEK 24 SaaUik Bellek... Insanların olayları akılda tutma süreleri kısaldı. Bir olay, yirmi dört saat sonra akılda kalamıyor, bellekten siliniyor. Televizyon haberlerinin ömrü bu kadardır. Gazeteler de yirmi dört saat ömüriüdür. Günümüzün insanının bellek gücü bu kadar kı- saldı. Bu, kısasüreli bellektir. Yeni bir yirmi dört saat, yeni bir gün, yeni bir başlangıç demektir. Bu durumun, umutlan tazelemek gibi olumlu bir yanı da var. Olaylara yığılıp kalmak, dünyayı yenileme çaba- sını azaltır. Ancak, yirmi dört saatlik bellek çok önemli zi- hinsel süreçleri ortadan kaldınr. örneğin, bir olayı, bir konuyu yeni bilgilerle dü- şünmek, çözümlemek (analiz), bireştiımek (sentez), yeni seçenekler üretmek, yeni çözümler bulmak da- ha uzun belleğin işlevini gerektirir. Hızlı tren kazası. Uyuşturucudan ölen genç. llköğretim ve üniversite sınav sonuçlan. l Kara trafiği kazalan. Yeni eğitim sistemi. Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi. Cinsel kaçamak konulan. Futbol liginin durumu. Şimdi şöyle rasgele bir konu dizini içinde han- giterinin yirmi dört saat gündemde kalabildiğini, han- gilerinin daha uzun sürelere geçtiğini düşünürsek, cinsel kaçamaklarla futbol liginin uzun süre liste- sinin başlarında olduğunu görebiliriz. Hızlı tren kazası bile birkaç gün zar zor gündem- de kalabilmiş, sonra o da 'geçmiş olaylar' listesin- deki yerini almıştır. Onun için de insanlar 'gündelik olaylar' ile 'ma- gazin programlan' ve 'futbol' arasına sıkışmış bir kültürle yaşamaktadır. Kullanılan dil de 300-400 sözcüklü gündelik bir dildir. Bu dilin içinde de biçimi bozulmuş sözcük- ler rahatlıkla yer almaktadır. Olaylar, izleyenler için her hangi bir yorum ya- pılmadan edilgince izlenen oluşlardır. Olaylann ir- delenmesi, tartışılması, çokyönlü bilgi toplanma- sı, bu bilgilerin işlenmesi süreçleri hemen hemen ortadan kalkmıştır. Düşünmek, yorumlamak, geniş görüş açısı ge- reksiz görülmektedir. Böylece, düşünmemeye alışmış, yorumlamak- tan uzak, bunlara dayalı bir yaşam görüşüne sa- hip olamayan, basit kimlikli, sıradan hedefli bir toplum yaratılmaktadır. Insanlar günübiriik düşünmekte, 24 saatlik ya- şamaktadırfar. Televizyon bu gidişi desteklemektedir. Günlük gazeteler bu gidişe hem ayak uydur- makta hem de bu gidişi yaratmaktadırtar. Insanlar için basit, toplumlar için tehlikeli olan da budur. Düşünce fakirieşmesinin yerini kalıp yargılaria do- lu duygular doldurmaktadır. Kalıp yargılarfanatizmi, dogmalan, kör inançla- n beslemektedir. Sonra da bu insanlardan çağdaş, yetkin yurt- taşlık bektenmektedir. Bu insanlardan demokratik sistemin yürütücü- sü olmalan istenmektedir. Bu insanların vereceği kararlar geleceği biçim- lendirecektir. Bir kısırdöngü oluşmuştur. Bu kısa süreli bellekli kültür, sığ insanlan yarat- maktadır. Sığ insanlar kalıp yargılara sığınmaktadır. Bunlar da günümüzün medyasını beslemekte- dir. Günümüzün ve geleceğin büyük tehlikesi budur. Çözüm mü? Tartışmak gerekiyor. e-mail: erdalatak asuperonline.com Faks:0 212 513 90 98 'Yeni yasa adaletsiz' Yasaya kızdı Büyükşehir'e dava açtı İZMÎR (Cumhuriyet EgeBürosu)-Konak Be- ledıyesi, Büyükşehır Be- lediyesı Yasasrnın *tem- südeadalet" ilkesinı boz- duğu gerekçesiyle Izmir Idare Mahkemesi'ne baş- vurdu. Bu yasanın ardın- dan "paraleT yasalann çıkanlmadığını belirten Konak Belediye Başka- nı Muzaffer lunçağ, Iz- mir Büyükşehır Beledi- ye Başkanlığı aleyhine açılan 'ŞTİrüönenin dur- durulması'' istemli da- vaylayerel yönetimlerde- ki işleyişi "rahatiatmak" istediİderini söyledi. Yasaya aykın Tunçağ, yasanın 6. ve 12. maddelerinin, anaya- sanın 127. maddesinde yer alan, yerel yönetim- lerin karar organlannda görev alacaklann seçim- le belirlenmesi esasına aykın olduğunu belirtti. Tunçağ, sözlerini şöy- le sürdürdü: "Yasanmge- tirdiği büyüöneveaktar- ma, anayasanuı 67. mad- desindeki "temsilde ada- let' ilkesiyie bağdaşma- maktadır. Bu ilke, seç- men yada nüftıs sayısuıa oranlı temsilci çıkarma üstünekurgulandığı hal- de, öteden beri büyükşe- hiredahilflçeleraieyhine ciddi bir dağüım denge- siztiğiyaratmaktadır. Bu durum, anayasanuı 2. maddesindeki 'demok- ratik de\ let" nitetigivie de tutarüdepdir." EşitsizÜk \aratü Yasa değişikliğinden önce büyükşehir sınırla- nnda 2.5 milyon seçmen ve 63 meclis üyesi oldu- ğunu anımsatan Muzaf- fer Tunçağ, değişiklik sonrası 500 bin seçmen- le birlikte meclis üyesi sayısının 143'eçıkhğını kaydetti. Bunun eşitsiz- lik yarattığını dile getiren Muzaffer Tunçağ, "ka- nşjk* durumu düzeltmek için başvurduklannı söy- ledi. Izmir Idare Mahke- mesi'nin "radikal" bir karar alacağına inandı- ğını, tzmir Büyükşehir Belediyesi'ne yaptıklan meclisin yeni haliyle top- lanmaması müracaatının reddedilmesi üzerine da- va açmaktan başka çare- leri kalmadığını belirten Muzaffer Tunçağ, ilk meclis toplantısında alı- nan kararlann da iptal edilmesi gerektiğini be- lirtti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle