25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-16 AĞUSTOS 2004 PAZAJITESİ CUMHURİYET SAYFA JtLJvl_fiıUIVJJ. [email protected] 13 10 yılda ithalat 495 bin tondan 1 milyon tona çıkarken ihracat 980 bin tondan 33 bin tona geriledi BuğdaydadışahmpatlamasıANKARA (üımhuriyet Bürosuı - Ziraatçılar Demeği Başkanı İbratun Yetkin, Toprak Mahsulleri Ofisı'rın (TMO) piyasaya etkin girmeyişi re- deniyle hazıranda 400-450 bin l r a arasinda değışenbuğday fıyatının 300 bin lıra civanna gerilediğirıi ve tücca- nn stok yapnğını bildirdi. Yetkin düzenlediği basın toplam- sında, hazırladıklan buğday rapotuıu açıkladı. Bufday ekim alanJannın son 10 yıllık dönerade 9.8 milyon hektir- dan 9.3 milyon hektaragerilediği, üure- timin yaklaşık 19 milyon ton civann- da sabitlendığıni belirten Yetkin, 1 ^ 4 yılında 495 bin ton olan dışalım 2002- 2003 piyasa yılında 1 milyon tona <ı- karken, dışsatımın 980 bin tondan 33 bin tona geriledığıne dikkat çekti. Ta- nm ve Köyışlen Bakanı Sami Güç- lü'nûn çiftçinın elindeki ürünü hemen elinden çıkarmadan bekleterek paz*r- lık gücünü artımıası yönündeki tavsi- • Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Yetkin, TMO'nun piyasada etkin olmaması nedeniyle 400-450 bin lira olan buğday fiyatının 300 bin liraya gerilediğini belirtti. Yetkin stok uyansı yaparak eylülde olası fiyat artışlarından tüccann sorumlu olacağını belirtti. yesinin teonk olarak doğru olduğunu lattı ve TMO'nun ağustos sonuna ka- söyleyen Yetkin, buna karşılık elinde- ki buğdayı bu şekilde depolayabilecek çiftçi sayısının sınırlı olduğunu vurgu- ladı. Stokuyansı Eylül ayından itibaren buğday fı- yatlannda görülmesi olası artışlann, buğday stokunu elinde tutan büyük tüccar kesiminin dayattığı fıyatlar ola- cağını öne süren Yetkin, "Bu fiyatla- nn ekmek başta olmak üzere piyasa- ya yansıması durumunda çiftçi haksz biçimde suçlanmamahdır* diye ko- nuştu. Yetkin, TMO'nun piyasalan re- güle ebne görevi bulunduğunuhaür- dar piy asalara etkin bir şekilde girme- sı gerektiğini savundu. DTÖ'nün gümrük duvarlarını aşa- ğı çekme koşulu da getirdiğini anla- tan Yetkin, böylelikle Türkiye'nin elindeki tek silahının da alınmış ola- cağını ileri sürdü. Yetkin, Türkiye'nin en azından önümüzdeki dönemde stratejik ürün- ler olan buğday, şeker, mısır ile prim uyguladığı pamuk, ayçiçeği, fındık, tütün gibi ürünlerde destekleme poli- tikalannı sürdürmeye yönelik bir pa- zarlık yürütmek zorunda olduğunu ifade etti. Bu arada Dünya Ticaret Örgü- tü'nün 30 Temmuz tarihinde aldığı kararlan da değerlendiren Yetkin, burada 1 yıllık süre olduğun belirtirken, bu anlaşmadan en fazla zarar görecek kesimin Türkiye'nin içinde yer aldığı ge lişmekte olan ülke ler grubu olduğu- nu kaydetti. Bu karar ile ge- lişmiş ülkelenn Türkiye gibi geliş- mekte olan ülkele- re bir "gol atbğuu" da söyleyen Yetkin bu karann uygulama ya konulması ile bırlık te dünya tanm fıyatlannın yükseleceğini, bunun < Türkiye'nin üretim açığı olan ürünlerde faturasının artmasına den olacağını savundu. DÜÎVYA EKONOMlStNE BAKIŞ / ERGlN YILDIZOĞLU LONDRA [email protected] ABD, Council on Foreign Relati- ons üyesi, emekli General Bernard Trainor'a göre "Irak'ın geleceği fJe- cef savaşına bağlı". "Necef savaşı siyasi-asken açıdan bir 'kınlma nok- tası' oluşturvyor. Kınlma mutlaka Irak Geçici Yönetımı'nden yana olrnalı" (12/08/04). General kaygılanmakta haklı, çünkü, artık bu kınlma Irak Ge- çici Kuklalanndan yana olmayacak. çözümü olmayan denkleni Savaş öncesi kurulan "denkleme" göre, ABD Saddam'ı devirecek, /e- rine "demokratik" bir rejirn oluştura- cak,yeni rejimdahaözgürtükçü, mü- reffeh (yabancı yatmmlar filan) oiaca- ğı içın Irak halkının desteğini kazana- cak, böylece bu stratejik bölgede sü- resiz kalma olanağı elde edecekti. Iş- galcılerin, işgal ettikleri halkın onayı- nı kazanması gibi bir saçmalık bir /a- na, ABD Irak'ta başlangıçta, propa- gandasına ınanarak, kurtuldukla r ını sananlann desteğini bile toplurrsal yaşamın bir kaosa dönüşmesiyle, can ve mal güvenliğinin ortadan kalk- masıyla birlikte gıderek kaybetti.. Böylece, başlangıçta, "Saddam artığı", "umutsuz Baasçılar" olarak nitelenen direniş, hızla yayıldı, top- lumsallaştı. ABD'nin Irak'taki en bü- yük kozu Şii-Sünni düşmanlığı, nûfu- sun yüzde 60'ını oluşturan Şiilerin Saddam'ın devrilmesinden hoşaut kalarak Sistani lideriiğinde. pasif bir "bekle gör" taktiğini benimsemesiy- di. Geçen hafta emekli General Da- niel Christman'ın USAToday e soy- lediği gibi, bu ABD'nin yumuşak kar- nıydı ve şimdi *'ABD'nin en büyükza- afı, Şii nüfusunun ABD'ye karşı tu- tum almaya başlamasından kaynak- lanıyordu". General diyordu ki "bü- tün çatışmalan kazanabilirizama, kü- çük çatışmalan bir siyasi bağlama oturtamazsak savaşı kaybedebiliriz". Gerçekten de ABD yönetimi nisan- da hem Mukteda El Sadr'ın örgütü- ne hem de Felluce'deki Sünni direni- şine aynı anda saldınnca direniş hız- la yaygınlaştı; Şiilerin Felluce'ye yar- dım göndermeye başlamasıyla da Sünni-Şii bölünmesini aşmaya baş- ladı. Yıne ABD'nin bir saldınsıyla baş- layan Necef savaşı sırasında bu kez de Felluce, Samarra gibi Sünni kent- lerde halkın sokaklarda "Yaşasın Sadr, Felluce Necef'in yanında" sloganlanyla, Mukteda'nın resim- lehyle yürüdükleri görülüyordu (WSWS, 14/08, AFP, 14/08). Ins- trtute of War and Peace Repor- ting de eski Baas Partisi subayla- rının (Sünni) Necef'e gelerek Şii milislere eğitim verdiklerini, onlar- la birlikte savaştıklarını bildiriyor (10/08). ABD'nin Necef'te Mukteda'ya karşı başlattığı saldın, ABD politi- kasının çıkmazlarını bir kez daha gözler önüne serdi: ABD Deniz Harb Akademisi'nde Ortadoğu uzmanı Ahmet Haşim'in sözleriyle "Eğerölürse şehit olacak, yakalanır- sa halkın tepkisi daha da artacak, eğer nisandaki gibi birpazariık ve an- laşma gerçekleşirse, siyasi konumu daha da güçlenecek. 0, her halükâr- da kazanacak" (Council on Foreign Relations). Royal Instrtute of Inter- national Affaires'ten Gareth Stans- field de ABD'nin Necef'te "birçok açıdan yenilmesi olanaksız bir düş- manla savaştığını" söylüyor ve ekli- yor: "Sadr hareketi o kadar saygın ve yaygın ki, Mukteda'yı öldürseler ya da tutuklasalar bile, hemen birionun Kınlma Noktası yerini alır". Londra'daki Internation Instute for Strategic Studies den Toby Dodge de aynı düşüncede (Reuters 13/08). Bir slmge' olarak Mukteda Mukteda El Sadr, kolaylıkla üçün- cü sınıf bir dini lider, genç, tecrübe- siz bir siyasetçi, şeriat yanlısı bir yo- baz olarak betimlenebilir. Ancak, bir insan olarak Mukteda'yı bir kenara bırakır da bir 'simge' olarak Mukte- da'nın üstlenmeye başladığı işleve bakarsak, onun ve Mehdi Ordu- su'nun, her şeyden önce halkın, elin- deki en uygun örgütsel, ideolojik araçlan kullanarak işgalle birlikte ge- len kaosa düzen verme refleksinin bir ürünü olduğunu görebiliriz. örneğin, eğer salt dini nedenlerle olsaydı, halk, alabildiğince bürokra- tik, hiyerarşikbiryapıyasahipŞiiruh- ban sınıfı içinde, daha yukarıdaki di- ni liderierin, örneğin Sistani'nin peşin- den giderdi; Sünni kitleler de Sadr'ın resimlerini taşımaz, "yaşasın Mukte- da" sloganıyla yürümezlerdi. Ama, tüm göstergeler halkın Sistani'den uzaklaşarak Mukteda'ya yöneldiğini gösteriyor. Sonra, Mehdi Ordusu esas olarak, yoksullardan, mülk- süzlerden ve gençlerden oluşuyor (CFR: "Background lraq"; Al Cezi- re, 27/06; The Guardian 14/06), sık sık çarşı esnafınca doğrudan des- tekleniyor (New York Times 11/05). Geçen hafta ABD'nin Necef saldınsı- nı protesto etmek için petrol rafine- risi işçilerinin iş bırakması (Asia Times/PINR 13/08), işçi sınıfının en kritik kesiminin des- teğini aldığını da gösteriyor. Ni- hayet isyanın çapı sürekli artı- yor, Brooking Institute'ün "Irak indeksine" göre isyancıların sayısı geçen 7 ay içinde, 5000'den 20.000'e yükseldi. Council Foreign Relations ana- listleriyse, Mukteda'nın Şii nü- fus içindeki taraftariannın sayı- sının 3-5 milyon arasında oldu- ğunu hesaplıyoriar. Bizzat ABD yönetiminin yaptırdığı araştır- malar, Necef bir yana, Bağ- dat'ta ve Basra'da halkın sırastyla yüzde 45'inin ve yüzde 67'sinin Muk- teda'yı desteklediğini gösteriyor (Washington Post 13/06). Bunlar doğruysa Mehdi Ordusu bağlamın- da, proletaryayı da içeren, "bir anti- emperyalist ulusal halk cephesi- nin" doğmakta olduğu söylenebilir. ABD medyası, CNN, sürekli Muk- teda'nın en çirkin, korkutucu/fanatik görüntülerini sergileyedursun, o her konuşmasına sırtında kefeniyle çıka- rak, taraftarianndan, kendisi ölse ya da yakalansa bile her koşulda müca- deleye devam etmelerini isteyerek, direnişin kararlılığını, Irak halkının ba- ğımsızlık, biriik arzusunu simgeleyen bir lider görüntüsü sunuyor, Sünnile- rin de saygısını kazanmaya devam ediyor. Irak'ın sözde başbakanı AJIa- vi'nin, efendisi ABD'nin, tam da Muk- teda siyasi parti kurmak ve siyasi sü- rece katılmak istediğini ifade etmeye başladığı sırada Necef saldınsını baş- latmalan (Milan Rai, Znet 13/08), as- lında Mukteda'nın askeri gücünden değil, simgesel kimliğinden, büyü- meye başlayan toplumsal desteğin- den korktuklannın birkanrtı. Böylece Mukteda, ABD'nin Irak'ta halkın ira- desinin banşçı bile olsa siyasi bir ifa- desini, kendi kuklası olmayan siyasi kimlikleri kabul etmediğini de kanıt- lamış oluyor. Bu sırada Geçici Yönetim dağılma işaretleri sergiliyor: Perşembe günü Necef'in 30 üyeli yerel yönetiminin 16 üyesi, Necef vali yardımcısı istifa et- ti, Bağdat'taiçişleri bakanlığındaaşi- retler bürosunun başındaki General Marib Abdül Hasan "Ben de bu ulu- sun parçasıyım" diyerek görevini bı- raktı. Basra Valisi idari işlerden so- rumlu yardımcısı, düzeni sağlamak için "Necef'e göndermeyiönerdiğim 1000 kişilik polis gücü Allavi tarafın- dan reddedilirse doğrudan Sadr'a katılırım", "eğer ABD güçleri Hz. Mi'nin Türbesi'ne girerterse, Basra Necef'e döner" diyerek uyardı (AFP, 13/08). Işte belki de bu yüzden pani- ğe kapılan kukla hükümet, cumarte- si günü, tam bir ateşkes anlaşması gerçekleşmek üzereyken, görüşme- lerden çekilerek saldırılara yeniden başlayacağını açıkladı (BBC, 14/08). Belli ki, Necef'le birlikte hükümet bü- yük bir kriz, ABD yeni bir çıkmaz içine düştü; "artık her taktik zafer, bir stratejik gerilemeye yol açıyor" (F. Kaplan, Slate 13/08). DACIA DİKKAT ! Fırsatları kaçırmayın Üstün Renault teknolojisi.Türkiye'nin her yerine yayılan satış ve satış sonrası hizmet ağı, inanılmaz fıyatlar ve benzersiz ödeme koşulları ile Solenza, Dacia Yetkili Satıcılarında sizleri bekliyor. Solenza'nın tüm versiyonları içın geçerti ömek ödeme tablosudur. KREDİ TUTARI 9milyar VADE (AY) 6 g 12 18 24 36 48 FAİZ (%) 0.00 0.57 0.98 1.47 1.69 2.02 2.23 TAKSİT TUTARI (milyon TL.) 1.500 1.033 806 584 472 371 328 % 0'dan başlayan faiz oranları 48 aya varan vade seçenekleri www.dacia.com.tr ADANA Yusuf Bsysa! T«i 0322 456 21 32 AOIYAMAN Boztaştt Tel 0416 225 07 00 AÖftl Balkı Otomotrv TeJ CK72 215 22 90 . ANKARA Neziroğlu Tet 0312 397 54 55 - 0312 2S4 52 52 ANTALYA Sanlar Tel 0242 340 32 80 . AYDIM Mımar Otomotıv TB( 0256 518 13 98 BALIKESİR Necat Akaryakıt Tef 0266 246 27 46 Somta? (Banoırma) Te) 0266 738 13 70 Akkaş Otomotıv (Edremıt) Tel 0266 374 07 38 8URSA Karoto Tel 0224 211 36 40 ÇANKIRI Buyruk Oto Tet 0376 218 14 20 ÇORUM Sıma Otomotıv Tel 0364 225 59 17 DENİZLİ Sadıkoğullan Tel 0258 371 33 66 EDİRNE Tamnmışfar OtomoUv Tel 0284 235 50 95 ELAZ1Ğ Turgut Ozk.aya Tel 0424 234 15 80 ERZİNCAM Alaaddtn Kesık Tel 0446 223 35 27 ERZURUM Doğu Makma Tel 0442 235 45 51 ESKİŞEHİR Güven Otomotrv Tel 0222 230 84 17 GAZIANTEP Imam Kayalıogu (an Tel 0342 339 40 41 . HATAY Rele» Tel 0326 214 58 37 ISPARTA Oto Petrol Tel 0246 218 11 55 İÇEL Çayan Oto (Tarsus) Tel 0324 614 52 40 GOrsoy Oto Tel 0324 359 19 00 Nar Oto (Anamur) Tel 0324 814 66 61 . İSTANBUL Acar Otomotıv Tef 0212 534 27 27 • 0212 545 66 76 ASF (Gebzs) Te! 0262 656 00 49 - 0262 656 04 04 Behçetoğuftan Tef 0212 584 30 00 Bıka Tef 0212 422 79 40 Erter Tel 0212 254 81 52 Fiash Oto Tel 0212 674 40 00 GûneHer Tel 0216 365 20 40 Güven Aitan Tel 0216 457 65 65 Hedef OtomoOv TeJ 0212 665 35 51 Kemal Tepretoflulian Tel 0216 327 44 44 Tuzcuoğlu Otomotıv Tel 0212 476 01 31 . İZMlR Ermat Tel 0232 461 97 97 KASTAMONU Buyru* CWo Te( 0366 212 11 62 KAYSERİ GOlpar Tet 0352 320 67 34 . KKKLAREÜ Uzunlar Tet 0288 214 44 21 . KJRŞEHİR Çağtayaniar Tel 0386 214 00 00 KOCAEÜ Emaz Otomotıv Tel 0262 335 36 60 KONYA Kcmya Motortu Araçlar Tel 0332 345 13 13 MANİSA Orrju Otomotıv Te) 0236 313 44 18 . NEVŞEHtR Gertçler Otomotrv Tei 0384 214 21 44 . ORDU Koy Otomotıv Tel 0452 234 91 92 SAMSUN Onur Otomotıv Tel 0362 266 54 54 . SİİRT Bahaeddın Acar Tel 0484 224 80 61 . SİNOP Kaptanoğlu Tel 0368 261 15 88 SİVAS Oflazlar Tel 0346 226 15 70 ŞANUURFA Fırat Otomotıv Tel 0414 247 44 55 . TEKİRDAö (Çoriu) Buharı Otomotıv Tel 0282 685 44 22 TOKAT (Turhal) Gırgıroğlu Otomotlv Tel 0356 275 10 19 TRABZON Koçmak Oto Tel 0462 325 66 25 . UŞAK Sadıkoğullan Tel 0276 224 44 40 VAN (Eraş) Celrk Tel 0432 351 21 44 Nezır Baş Tei 0432 216 98 11 . ZONGULDAK (Karadenu Eregtı) OzeıierTrt 0372 323 17 41 Kampanya 31 Ağustos'a kadar geçerti olup stoklarla sınırlıdır. groupe Renault ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK 'Çağrr Büyük Cumhuriyetçi llhan Selçuk, 7 Ağustos yazı- sında Orhan Birgit'i ve beni, okurianmtz adına şu so- ruya yanrt vermeye çağınyor "CHP ile DSP arasında partiler yelpazesine göre nasıl bir fark var?" Bu köşenin izleyenleri, koşullar çok zorunlu kılma- dıkça CHP konusuna girilmediğini bilir. Yıne de Cum- huriyet'in arşivi, solda biriiğin 1980'lerde SHR açıldık- tan sonra da CHP'de olması gerektiği konusunda çok sayıda yazının burada yayımlandığına tanıktır. Bu sa- tırlann yazan yıllardır solda ilkelere dayalı bir birliğin sa- vunucusudur. Haftada bir yazdığımdan bu geniş ko- nunun burada ele alınması kolay değil. Çok daha kap- samlı olarak Cumhuriyet'indiğersayfalanndatartışma olanağı bulacağım umuduyla, bugün için yalnızca bir giriş yapmak istiyorum. • • • llhan Abi'nin yazısını, Kaçkar Dağlan'nın denize ege- men eteklerini saran bembeyaz sis denizinin çevrele- diği renk cümbüşünün derinliklerini düşleyerek oku- mak, tek sözcükle olağanüstüydü. Görüntüsünün çe- kiciliği iyi de derinleşen sisin görülmesini engellediği gerçekleri yakalamak kolay mı? Irdelenmesi gereken ve asıl düşündürücü olan; benzer türdeki vartıklann devingenliğiyle doğada yaşanabilen, bu güzelim, sü- rekli iç içeliğin, yasal ve toplumsal türierde aynı kolay- lıkla sağlanamamasıdır. Geçmişi, yanlışlan ya da doğrulanyla değerlendirme- yi bir yana bıraksak da, Türkiye solu için, 12 Eylül 1980 yıkımı tam bir parça tesirli bomba etkisi yapmıştır. Yı- kım, yalnız sol siyaseti değil, başta sendikalar olmak üzere onun toplumsal damarlannı da kesmiştir. Yine, nedenlerinin aynca tartışılması gerekir ki Türkiye solu, aslında sınırlı olan sınıfsallığını daha da yftirerek 12 Ey- lül ile hesaplaşma görevini yapacak öncü kadrolan kendi iç evrimiyle bir türlü çıkaramamıştır. Türkiye solu, 12 Eylül yıkımından yaklaşık on yıl son- ra, Sovyetler Birliği'nin çözülmesi, teknolojik donüşüm ve küreselleşmenin yeni bir nitelik düzeyine erişmesi ile, bu kez dıştaki gelişmelerin sarsıntılan ile karşılaştı. Son on yılı, bu iç ve dış oluşumlann yarattığı şaşkınlık içinde geçiren sol siyasetin aklını başına devşirmesi na- sıl olacaktır? CHP-DSR belki daha da genel olarak solda farklılık- lar-benzeriikler konusu tartışılacaksa ilk yapılması ge- reken, geçmişle hesaplaşmayı, öznel eksiklikleri, eleş- tiri ve özeleştiri süreçlerini, yalnızca geleceğin biçim- lendirilmesi hedefi çerçevesinde irdelemek; bu irdele- meyi olabildiğince sınırlı tutmak, kısa kesmek ve şim- di birleşme zamanı olgunluğuyla işe koyulmaktır. İç ve dış koşullann doğru ve sağlıklı bir kuramsal yo- rumunun yapılması ve toplumsal güçlerin toparlanma- sının buna dayalı olarak tasanmlanması, bir ilk adım sayılmalıdır. • • • Türkiye solunun ortak değerleri vardır. Laik Cumhu- riyet temeli üzerinde, demokratikleşme, ekonomik ve kültürel gelişmenin birlikteliğine dayalı bir toplum- sal kalkınma sürecinin yaşama geçirilmesi için uğraş verilmesi; solun bu üç konudaki ilerici öncülüğünün odünsüz sahiplenilmesi gerekir. Başta işsizlik olmak üzere, yatınm ve üretim sorunlanna çağdaş çözümler üretmek; esas olarak emeği ile geçinenlerin çıkarlan- nın savunucusu olmak; eğitim ve sağlığı ilke olarak ka- mu hizmeti sayan bir anlayışı benimsemek; kadınlann daha yüksek oranda işgücüne katılmasını sağlamak; çevreye duyarlı olmak; toplumun bilimsel ve teknolo- jik yeteriiliğinin arttınlmasını programlamak; bu bağlam- da ekonominin kimi stratejik sektörlerinde kamu kesi- mi öncülüğünü benimsemek, günümüzde solun temel görevleri arasındadır. Bunlann doğruluk, dürüstlük, er- dem, hukukun üstünlüğü, eşitlik, özgürlük, dayanışma ve banş kavramlan ile tamamlanması bir zorunluluk- tur. Ülkenin üretim olanaklannı genişletmek amacıyla uluslararası sol güçlerie, özellikle de Avrupa Biıiiği üyeliğinin gerekliliğini de dikkate alarak AB soluyla dayanışma içinde olmak, Birleşmiş Milletler, IMR Dün- ya Bankası gibi uluslararası kûruluşlann demokratik- leşmesini savunmak ve küresel gelişmeleri, bilim ve teknolojik yenilik alanında hazırlanacak ulusal prog- ramlan izlemek, özümsemek ve bunlardan ulusal ya- rar sağlamak da solun vazgeçemeyeceği yeni bir bo- yuttur. • • • Sisler üzerinden görünen güzel tepecikler bunlardır. Btıradan bakınca CHP ile DSP arasında büyük bir fark olmadığının görülmesi oldukça kolaydır. Sorun bundan sonra başlryor. Sisin içine girildiğinde göz gözü görmü- yor, giderek gözler kör oluyor ya da kör ediliyor. Sol, esas olarak örgütlü kadrolann hareketidir. Sol önderlik nitelikJi kadro önderliğidir. Parti lideri bu ni- telikli kadrolann içinden öne çıkan biridir. Birikimli bir biçimde pekiştirilen, kişiye bağlılığın kaskatılığıyla ni- telikli kadrolann oluşumunun olabildiğince daraltılma- sı çok olumsuz sonuçlar veriyor. Örgütlerin önemsiz- leştirilmesi diğer büyük zararlan ile birlikte solun bu- günkü dağınıklığının da asıl altyapısıdır. Sol siyasetin kişilere endeksli kılınması çok olumsuz sonuçlar do- ğuruyor. Kişiselciliğin egemenliği yalnız nitelikli kadro- lann ortaya çıkmasını engellemekle kalmıyor, kimi kez ilkelerin de ezilmesine neden olabiliyor. Yapılması gereken, ilkelerdeki birliği, solun örgütler olarak da birleşmesini ve nitelikli kadrolanyla toplum- la yeniden kucaklaşmasını sağlayacak bir atılımın yol- lannı açmaktır. öznel ve nesnel koşullar, böyle bir sü- recin CHP'de oluşabileceğini gösteriyor. yakup(g metu.edu.tr İslami sermayede bîr catlak daha KimpoşHolding'de ortaklar huzursuz ANKARA (ANKA)- Kimpaş Holding'de or- taklann bir bölümü yö- neticilere ağır eleştiriler yöneltirken, şirketin tas- fıye edilmesini de öner- diler. Karaman'da kuru- lu bulunan Kimpaş Hol- ding'in olağan genel ku- rulunda, bazı ortaklar holding yöneticilerine ağır eleştirilerde bulun- dular. Ruhan Türedi adlı or- tak, yatırdığı paranın ia- desini isterken, Dunnuş /Mi Çandır da şirketin ehil olmayan yöneticiler tarafindan zarara uğratıl- dığını, yönetimin dürüst ve güvenilir olmadığını öne sürdü. Çandır, şirke- tin batakta olduğunu, tasfîye edilerektüm mal- lann ortaklara dağıtılma- sını, yöneticilerin de mahkemeye verilmesini istedi. Kimpaş Holding Yönetim Kurulu Başka- nı tbrahim Uzun ise 71 milyon mark toplandığı, 28 milyon markın dağı- tıldığımn doğru olduğu- nu belirterek aradaki miktann hangi şirketlere ait olduğunun SPK tara- findan belirlendiğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle