24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
STOS 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA DIZI £vrimci subaylar, 27 Mayıs sonrası olduğu gibi 12 Mart öncesinde de ordudantasfıye ediliyordu Aynıfılmtekrargösterimde D ev-Genç'inbütünlüğükalmamıştı. İrili ufaklı birçokparçaya bölünmüştü. Her grup kendi alanmda çalışıyor, birtakım ylemler yaparak itibar kazanmaya ve yandaşlannı ırttırmaya çalışıyordu. Devrimciler arasmda bu iağımkhğm yaşandığı sırada, TRT'de öğle haberlerinde, ordunun bir bildirisi okundu. Üç maddelikbu bildiri, hükümeti suçluyordu. irinci maddede Atatürk ilkelerinden sapûdığmı, hükümetin kardeş kavgasma son vermediğini, reformlan yapmadığmı ve TC'nin geleceğini tehlikeye düşürdüğünü vurguluyordu. İkinci maddedeyse devrimci bir hükümetin hemen kurulmasmı istiyordu. Üçüncü madde de bu maddeler gerçekleşmezse askerlerin yönetime el koyacaklarını belirtiyordu. BİP evpimcinin öyküsü Zihni Çetiner 4 rürkıye'ye döndükten sotvra, yaklaşan karşıdevrimci tehlikeye karşı alabıleceğimiz önlerrîleri düşünmeye başladık. Bunun için Gürkan, Kıyıo, Nahrt, Namık Kemal gibi arkadaşlarla birçok toplantı yaptık. Bunlardan en önemlvsi Mehmet AtaTansuğlann Gümüşsuyundaki evlerinde oldu. Genelde iki grap oluşturulaeaktı Bıri sıyasv çalışma yapacak, diğen kırsal kesimde sılahlı olarak gerekirse dövüşecekti. Aynca yurtdışına gidış geliş yollannı belirlemek içın Toroslar'da bir üs edınüecekti. Önümüzde üç ay gibi bir zaman vardı. Bu iş için maddi koşullar gerekırdi. Biz bu sürecın hazırhk safhasını tartışvrken Mehmet Ata Tansuğ. "Bu dağ işini boş verin, her köyde bir muhbir var, bunlar en ufak bir şey gördüklerinde hemen ihbar ederler" dıye engel olmaya çalıştı. "Bu riskigöze almamız gerekir'' diyerek önemsemedik. Bu işı daha detaylı oluşturmaya karar vererek dağıldık. Kavpakkava olayı Dev-Genç Genel Kongresi'nden önce îstanbul'da iki önemli toplantı yapıldı. tlki Gümüşsuyu'nda Teknik Üniversıte'nin Müftüoğlu Amfisi'nde oldu. Burada ülkenin genel durumu ve kongrede nasıl davrarulması gerektiği tartışılırken Beyaz Aydvnhk grubu ile sert tartışmalar yaşandı. Kürsü ve civan bizim arkadaşlann denetimi altındaydı. Birçok arkadaş svlahh olarak bulunuyordu. Bu silahlı arkadaşlar her an tetiği çekebılirlerdi. Çünkü o günlerde tstanbul'da en sekter % e silahlı grup Mustafa Gürkan'm çevresinde toplanmıştı. Onlann isteklerinin karşısına geçerek tavır koymak, pek kolay değüdi. Kürsüde NahitTöre konuşurken sık sık laf atılıyor, her sataşmadan sonra tepkiler sertleşiyordu. Bu sırada hemen arkamda oturan çok sevdığim tbrahim Kaypakkaya da laf atmalara başladı. Yarunda Habil ve Kabil kardeşler vardı. Daha önce belirttiğım üzere, bvz Fılıstın'e giderken tbrahim'i de yanımıza almayı istemiştik. Ama o gelmemis.tı. Şimdı Beyaz Aydınlıkçı denilen Perinçekçılerle birlik olmuş, laf atıyordu. O bağırdıkça ben her ne kadar, "îbrahim sen bu işe kanşma, kürsüdekikrin hepsinin betinde silah \-ar. Olay çdanasın'" diyerek yerrne oturmasını söyledimse de İbrâhım dahil kımse laf dvnlemiyordu. Herkes kendini kaybetmiş, hâkımiyet ka\ gası yürütüyordu. Elbette o da dinkmeyecekti... Belki Beyaz Aydınlıkçı olmasvnı hazmedememiş olmarun, belki içinde bulunduğu sekterliğin sonucu yerinden kalkarak kürsüye doğru yürümeye çahşan tbrahim Kaypakkaya'ya, yanı başvmda duran tabureyi havaya kaldırarak üzerlerine doğru savurdum. Tabure Kavpakkava"run kafasma rastlarruş ve onu yaralamıştı. Bu olay zaman içerisinde hep abartılarak anlatılmıştvr. Oysa istemeden yaptığvm bu hareket bugün bile benim için üzüntü kaynağıdır. 9 Mart'ı beklerken M Mart geHvor O günleTde Dev-Genç'in bütünlüğü kalmamıştı. trili ufaklı birçok parçaya bölünmüştü. Her grup kendi alanmda çahşıyor. birtakım eylemler yaparak itibar kazanmaya ve yandaşlannı arttırmaya çalışıyordu. Ankara'da bulunduğum bir gün askerlerin alarma geçtiği ve darbe yapacaklan haberi yayıldı. O gece İhsan Karcı'nın arabasıyla askeri birliklerin, özellikle de Bahçelievler'in orada bulunan 229. Piyade Alayı'nm ve Etlık yolundaki tank bırliğvnin etrafında dolaşarak, askerlerde bir hareket olup olmadığını araştınyorduk. Kışlalarda hiçbir hareket yoktu. O günlerde böyle dedıkodular sık sık ortalıkta dolaşıyordu. Ben de tstanbul'a dönmüştüm. De\Tİmciler arasmda bu dağınıkhğın yaşandığı sırada, TRT'de öğle haberlerinde, ordunun bir bildirisi okundu. Üç maddelik bu bildiri, hükümeti suçluyordu. Birinci O kunan bu bildiri devrimci gençliğin yıllardır savunduğu şeylerdi. TMGT'de bir bildiri hazırlandı ve TRT'de okunan bildirinin içeriği aynen desteklendi. Bu arada ordu üst kademesi ikiye bölünmüştü. Desteksiz kalan devrimci komutanlar yenilmiş, Tağmaç ekibi kazanmıştı. Ordudan devrimciler tasfiye edilmişti. THKO eylem yapmaya başhyordu. Koçaş'ın ağztndan, yasalann değiştirilerek geçmişe de uygulanacağmı açıklıyordu. Burada anlattıklanm yaşantımm bir kesitidir. Burada anlatılan olaylar, ülke tarihine ve 68Tilerin yaşanuna büyük etkide bulunmuştur. Geri kalmış, gelişmemiş, çağdaş ohnayı başaramamış her toplumda olabilecek şeylerdir. Gençlik, kendılerini ilgılendiren üniversiteye aıt özel isteklerin ülke sorunlanndan ayrılamayacağını anladıktan sonra, ülkenin sorunlarau çözmeye yönelmiştir. Biraz da bunda zorunluluk hissetmiştir. Çünkü yaşamvn her alanmda ikame yasası geçerlidır. Sıyasetçilerin göstermedıkleri duyarlıhğı göstermek. yapmadıklantu yapmak, öğrenci gençliğe kalmıştır. TMGT'de bulunduğum bir sırada Prof Tank Zafer Tunaya. ''Biz öğrenciukyillannuzda \-ahuz derslerimizk meşgul olurduk. Zira ülke\i düşüıune>e gereksinim yokru. Onu M. Kemal Ankara'da dûşünüyordu. Ama sizkr sahipsiz bir ülkenin çocuklan olarak, ülkenizi sahiplenmeye çahşıyorsunuz* demiştı. Bu doğru bir tanımlamaydı. Orduda bulunduğum sırada, ülke sorunlanru omuzlanmıza alarak 1908Terden ben devam eden bir geleneği sürdürmüştük. Bunun bedelini de ağır bir şekilde ödedik. Asü sorumlular komuta kademesındekilerdi. Onlara bir şey olmadığı gibi, on sene içerisinde iktidar ve ikballerinin yolunu açtılar. "AÜar tepi^tiklerinde, olan tavlara olur" dıye, boşa dememişler. Darbeler bir çözüm değildır. Ama bizim gibi ülkelerde sıyaset de çözüm üretmıyor. Her zaman ve her koşulda demokrasi işlemediği takdirde, darbeler de kendisine gerekçeler bulabiliyor. Filistin ise hep yazılan bir şiir, sürekli bestelenen bir müziktır. Bu muziğin notalan kan, gözyaşı ve acı dolu topraklan anlatacaktır. Dünya halklan bu ınsanlan desteklemeye, insanhk adına zorunludur. îsrail silah üstünlüğünü kullandıkça, Filistin halkı da kendi camnı bomba olarak kullanmaya devam edecektir. Bu ulusal bir kurtuluş savaşı ateşidir. Küllendıkçe yeniden alevlenecektir... ÖğTenci, toplumun çeşitli sınıf ve katmanlanndan gelen gençlerden oluşan bir topluluktur. Ortak çıkarlan genelde smırlıdır. Böyle bir topluluğa sıyasi önderlik yüklemek tarihsel bir yanlışlıktır. O günkü Türkiye koşullannda Türkiye tşçi Partisi (TİP) deNTimcı siyaset söylemleriyle topluma bılinç taşımayı başarmış ama Önderlik yapamamıştır. Öğrenciler bu boşluğu doldurmak isteyerek siyasi bir parti gıbı Dev-Genç'e göre\ r yüklemiştir. tlk aşamada çok ıyi kadrolar yetişmiş olmasma karşm bu kadrolan yerinde ve güçlü olarak kullanamamıştır. Bunun nedeni de kendi iç çelişkisinde gizlıdır. Çünkü öğrenciler toplumun ancakbilinçlenmesine katkıda bulunabilirler. öldüklerivle kalmadüar 12 Mart'tan önce tüm Türkiye ka\Tiı\ordu (en üstte). Zihni Çetiner tzmir Cumhuriyet Alaru'nda 9 Eylül 1968'te '6. Füo'ya Hayır' miünginde (üstte solda). ZihniÇetiner ve Sami Can (en sağda) Edebiyat Fakühesi'nde molotof kokteyli haarlarken. (üstte sağda). maddede Atatürk ilkelerinden sapıldığmı, hükümetin kardeş kavgasına son veremediğini, reformlan yapmadığıru ve TÇ'nin geleceğini tehlikeye düşürdüğünü vurguluyordu. tkinci maddedeyse devnmci bir hükümetin hemen kurulmasvnı istiyordu. Üçüncü madde de, bu maddeler gerçekleşmezse askerlerin yönetime el koyacaklannı belirtiyordu. Okunan bu bildiri devnmci gençliğin yıllardır savunduğu şeylerdi. Desteklenmesi gerekirdi. TMGT'de bir bildiri hazırlandı ve TRT'de okunan bildirinin içeriği aynen desteklendi. Daha sonra ne oldu bilmiyorum, o ilk saatlerden sonra tüm kesimlerde bir sessizlik hüküm sürdü. Üdnci gün sol bir gazetede manşetten komutanlan hedef alan bir haber yayımlandı. Üçüncü gün tsmet Paşa, "TehnkeB üç gün geçirdik'' diyerek bk gerçeği söylüyordu. Ordu üst kademesi ikiye bölünmüştü. Desteksiz kalan devrimci komutanlar yenilmiş, Tağmaç ekıbı kazanmıştı. Ben bu filmi iki kez yaşamıştım. 22 Şubat 1962 ve 21 Mayıs 1963'te yine MemduhTağmaç'ın Onbaşüar Cuntası, ki biz öyle niteliyorduk, yandaşlannı tuzağa düşürmüş, aldatmış, Cevdet SunajTa birlikte ordudan devrimcüeri tasfiye etmişti. Füm sekiz sene sonra geri sanlarak gösterime sokuluyordu. Geçmişten ders alınmamıştı. Bildiriyı veren komutanlar 27 Mayıs'tan sonra ateşi körüklemişler, sonra da yaktıklan ateşte arkadaşlannı kızartmışlardı. Çünkü Türk Silahlı Kuvvetler Birliği'ni kurup, başında bulunan Sunay ve Tağmaç, albaylan ateş hattvna sürerek darbeyi örgütlemişlerdi. Son anda da, bu iş burada biter. tsmet Paşa'ya güvenmeliyiz diyerek ihtilalci subaylan hüsrana uğratmışlardı. Sonra da biri Çankaya'ya çıkmış, diğeri Genelkurmay Başkanı olmuştu, Talat Aydemir ve FethiGürcan'ın idam edivmelerine sebep olmuşlardı. Bu kez idam yoktu ama... bazı devrimci paşalann rütbeleri sökülerek oyun tekrarlanmıştı. Nlhat Erlm hükümeti Devrimler bildiri ve anlaşmalarla yapılmıyordu. Devrim, var olamn yerine, yeni kararlar alacak yeni yönetvmlerle yapılabilirdı. Oysa verilen muhtırada Demirel hükümeti yerine, yeni bir hükümetin kurulması isteniyordu. Bu madde gereğınce Demirel, hükümetten çekildi. Yerine, bir kısmına teknokrat denilen Nihat Erim hükümeti kuruldu. Böylece de siyaset çarkı tekrar dönmeye başlamıştı. Demirel sıkıştıkça, "Anayasa bol gefiyor" diyoTdu. Ama bunu daraltmaya ne partisinin Meclis'teki sayısı ne de gücü yetiyordu. Şimdi fırsatı yakalamıştı. Erim yıllarca savunduğu ilkeleri bırakmış, anayasa değişikliğinden söz ediyordu. TTİKO ilk büyük eylemini Ankara'da Amerikan askerlerini kaçmnakla gerçekleştiriyordu. Ankara didik didik ediliyor, ama ne kaçınlanlar ne de kaçıranlar bulunabiliyordu. Deniz Gezmiş'in karizması böylece doruğa ulaşıyordu. Diğer yandan da bankalar birbiri ardma soyuluyordu. Sonunda Ankara ve tstanbul'da sıkıyönetim ilan edildi. THKO Nurhak Dağlan'nda üslenmiş bulunuyordu. Deniz Gezmiş ve \usuf Aslan bir motosikleüe Nurhak'a giderken Gemerek'te rastlantı sonucu bir bekçiyle silahlı çatışma sonucu yakalanıyorlardı. Ankara'ya getirildikten sonra tçişleri Bakanı kendisini makamında görmek istiyor. Karşısma çıkanldığmda Deniz'in meşhur parkanm içinde dimdik duruşu ve sert konuşmalan halkm ve gençliğin arasında büyük itibar kazanmasına bir kez daha neden oluyordu. Bu yükseliş, Mahir'i ses verecek bir eylem yapmaya sevk edecekti. Buna karşılık ilerde MahirTer tstanbul'da tsrail Başkonsolosu Eh^m'u kaçu-acaklardı. Hükumet ve sıkıyönetim ne yapacağvnı şaşırmıştı. Hükümet Sadi Siyasi önderlik, siyasi partinin işidir. Aynca lider kadrosu dokunulmaz değildir. Onun da eksikleri ve yanlışlan olacaktır. Burüan yeri geldiğinde, çekinmeden yüzüne karşı ifade etmek, bir de\Timcinin görevidir. Oysa bizler o zaman, bugün de olduğu gibi, hep karşımızdaküerin yanlış yaptıklannı söylüyorduk. Asla kendimıze bir kusur bubnuyor, kendi yanlışlanmızı görmüyorduk. Bu nedenle de "En doğruyu biz büir, en hi şeyterihep bu yapanz" düşüncesı hepımızde hâkimdi. Sonuçta da bölünüyor, dağüıyor ve paramparça oluyorduk. Amip gibi çoğalmak, yem olmamızı da kolaylaştınyordu. Bu durumu anlamıyor, üstelik bununla övünüyorduk. 0 dönemde şehir geriUalığı kızamıksa, dağa çıkma (Fukoculuk) da suçiçeği gibi bir çocukluk hastahğvydı. Ülkemizde de bu hastalıklar yaşanarak görülecekti. Çözüm, toplumsal iradenin, yani halkm, topyekûn isteklerini ve iradesini ortaya koymasındadır. Bu arada bize düşense hatalanmızdan azami dersler çıkarmak, onlan yinelememekti. Evet, üniversite kantinlerinde, yurtlarda, sokaklarda, velhasıl her yerde ö\üm pa\ laşılıyordu ama... ya sonrasu. Yanlış da doğru da o günlerde hepimizindir. Ölen arkadaşlar elbette Orhan lyüer'in dediği gib "Öklükkriyte kalmadılar". Onlar tarihin aydmlık sayfalannda yerlerini almışlardır. Bize düşense amaçlanna olan bağlılığrmızı son ana kadar yitirmemektir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle