19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2004 CUMA HABERLER DUNYADABUGUN ALİ SİRMEN Kavramları Yerine Oturtarak Tartışmak Türkiye'de tartışmalann, olumlu taraflar için de öğretici sonuç vermeyip sağırlar diyaloğuna dö- nüşerek çıkmaza saplanmasının nedeni, Türklerin başkalanndan daha akılsız veya cahil olmalann- dan kaynaklanmıyor. Zaten hiçbir ulus bir diğerinden ne daha akıllı, ne daha âlim, ne de daha aptal ve cahildir. Tabii burada, gerçekten sonuca varmaya, deği- şik veya karşrt düşüncelerin bir sentez oluşturma- sına yönelik fikir alışverişleri kastedilmektedir, yok- sa propagandaya veya karşısındakini mat ederek düşüncesini, kendi tatrnin olmasa bile "galıp" çı- karmaya (o da ne demekse!) yönelik çekişme de- ğii. Son zamanlarda basınımızda çokça tartışılan bir konu da Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) türban konusunda son verdiği karar ve bu- nun nasıl yorumlanacağı, Türkiye üzerindeki etki- lerinin ne olacağıdır. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu konu- da basına yaptığı açıklama üzerinde fazla durabi- lecekdeğilim, çünkü açıklamada Sayın Erdoğan'ın neyi kastettiğini, ne demek istediğini gerçekten analayamadım. Izanımın kıtlığına verin. • • • Yalnızca bir nokta üzerinde durmak istiyorum. AİHM, çeşitli ülkelerin sosyal ekonomik ve kül- türel koşullannın farklılıklannı bir noktaya kadar dikkate alır. O nokta da, bütün bu farklılıklara rağmen var olan veya birtopluluğun üyesi olmak için varolması ge- reken ortak paydadır ki, bu da evrensel demokra- sinin kurallandır. Türkiye'yi ve konumuzu da yakından ilgilendi- ren bir örnekle açalım bu düşünceyi. Laiklik konusunda Fransızyasalan veTürkiye'nin yaklaşımıyla daha ziyade tarafsızlık (nötralite) kav- ramını öne çıkaran Belçika ve Isviçre'nin farklılık- lan, AİHM de türban konusunda alınan kararlann ortak bir noktada birteşmesini engellemez. Nite- kim öyle de olmuştur. Isviçre'de Dahlan karan ve Türkiye'deki türbanla ilgili alınan karariara bakmak bu konuda fikir vermeye yeter. Aynca, mensup olduğunuz din veya mezhepde sizin demokrasinin onsuz olmazı laikliğe yaklaşı- mınızı değiştirip "ben ılımlı Islami bir rejim olarak daha az laik olacağım, ben daha az demokrat ola- cağım çünkû sosyalyapım bunu gerektinyor" de- mek hakkına sahip değilsiniz. Daha dogrusu böyle bir özgürlüğünüz var. Ama bu özgürlüğünüz sizi belirii yerlere üye olmaktan alıkoyar. Laiklik konusunda da böyledir bu, ordunun ro- lü konusunda da... • • • Türban konusundaki tartışmayı "biz biryasa çı- kanr, bunu ona göre çözeriz, o zaman AİHM'nin söyleyeceği bir şey kalmaz" diyerek de çözemez- siniz. Çünkü yaptığınız uygulamanın sizin yasanı- za uygun olması yetmiyor, evrensel ortak değer- lere de uyması gerekli. Kavram kamnaşasının bir ömeğini de Cüneyt Ül- sever'in türbanla ilgili dünkü ve önceki günkü ya- zılannda gördüm. Ülsever, türbanın kamu alanında yasaklanmasın- dan söz ederken, kamu alanı yerine ortak alan kavramını getiriyor. Bu yanlış tanımlama kabul edilirse sanıyorum ya- zann hıç istemediği bir sonuca vanlır. Kamu alanından kasıt, yurttaşlann ortak yaşam alanlan değildir. Sinema tiyatro, miting alanı, so- kak, kamu ulaşım araçlan ortak alanlardır. Ama bunlar kamu alanı değildirier. Eğer öyle olmuş olsaydı, buralarda da türban ya- sağı uygulamak gibi mantık dışı bir sonuca vanr- dık. Oysa sokakta, sinemada, tiyatroda, kamu araçlarında türban yasağı uygulamaya kalkmak laik devletin kamu alanında inanç belirtilerini orta- ya koyma yasağını aşar, insanlann yaşamlannın tü- müne doğru yönelen tehlikeli bir hal alırdı. Hangi çağdaş devlet, laiklik adına sokağa çıkan kadının örtünmesini yasaklamaya kalkabilir. Bu devirde böyle bir şeyi savunan bir devlet ya da kişi biliyor musunuz? Çok kişi tarafından yapılan bu yanlış tanımlama- nın nereden kaynaklandığını anlamak mümkün değil. Acaba böyle yaparak, laiklik kavramını saptınp zulüm gibi göstermek mi isteniyor dersiniz? Sağlıkçılardan AKP'ye tepki Taşeronlaştırına edfldiprotesto İstanbulHaberServi- si - Istanbul Tabip Oda- sı (ÎTO), SES ve tstan- bul Diş Hekimleri Oda- sı (İDO) üyesi bir grup, hemşire ve doktorlan da taşeron fırmalar aracıh- ğıyla "götürü usulü" olarak çalıştınlmasını protesto etti. Sağlıkta taşeronlaşnr- manın ilk örneği olan Siyami Ersek Hastane- si'nde 170 sağlık per- sonelinin özel bir şirket aracıhğı ile çalıştınlma- sını protesto eden grup, Siyami Ersek Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahi- si Hastanesi önünde bir açıklama yaptı. Yapılan basın açıklamasında, sağlıkta dönüşüm prog- ramı ile devletin sağlık hizmetlerinden tama- men çekilmesi, sağlık alanının bütünüyle özel- leştirilmesinin hedeflen- dığibelirtüdi. Sağlık hiz- metlerinin ihaleler yo- lu ile taşeron firmalara verildiği belirtilen açık- lamada. "Taşeronlaşür- maiçinflkihaleler Dr.Si- yami Ersek Göğüs Kalp veDamar Cerrahi Has- tanesi'nde açıldı. Alö ay süreli ihaledeki toplam 170 adet hizmetin 142 adedihemşirehk hizme- ti ahmını kapsryor. Yeni uygulamada, idare ister- se belirli mevsim veya aylarda, beurti saatier- depersondistihdamede- bilecek. Daha sonra ça- uşürnıaya devam etme- nin hiçbir garantisi yok" denildi. Türkiye'de sağ- lık sisteminin bir mace- raya sürüklendiğine dik- kat çekilen açıklamada, uygulamadan vezgeçil- mesi istendi. Almanya, ülkesinde 'tehdit oluşturduğuna inanılan Müslümanlan' fişleme karan aldı İslamcı terörebüyük gözaltı• Federal İçişleri Bakanı Otto Schily'nin artan İslami terör nedeniyle tehlikeli sayılan kişilerle ilgili tüm bilgilerin merkezi bir yerde toplanması ve aynı kanaldan tüm birimlere dağıtılmasının hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi Önerisi muhalefet tarafından da benimsendi. Ancak gözlemciler karann anayasaya aykın olduğımu belirtiyorlar. FRANKFURT (Cumhuriyet Bü- rosu) - Almanya'nın Kiel kentinde dün başlayan içişleri bakanlan top- lantısında terorizme karşı mücade- le kapsamında alınması öngörülen yenı önlemler görüşüldü. Toplantı- da güvenlikle ilgili görüşlerini açık- layan Federal Içişlen Bakanı Otto Schily artan İslami terör nedenıyle Alman Basın Ajansı 'Erdoğan hn tabanıyla arası açüıyor' OSMAN ÇUTSAY FRANKFURT - Ankara'daki "ıhmlı Islamcr hükümetin Avrupa Birliği'nin talepleri doğrultusunda adımlar attıkça kendi tabanının taleplerinden uzaklaştığı, bunun da daha şimdiden bazı belirsizliklere yol açtığı ileri sürülüyor. Devlete ait Alman Basın Ajansı (DPA) bir haber- yorum yayımlayarak Tayyip Erdoğan'ın Avrupa yolunda büyük adımlar attığına, ancak bu adımlann "ıhmh İslamcı Ankara hükümetinT bir başka açıdan açmaza sürüklediğine dikkat çekti. Buna göre, özellikle başörtüsü nedeniyle Erdoğan, seslendiği ve oyunu aldığı tabanın "talepterine" karşılık veremedikçe çıkmaza giriyor. Avrupa'dan karşı rüzgâr Cumhurbaşkanı Sezer'in kamu alanında devlet ile dinin birbınnden kesin çizgilerle aynlmasından yana olduğu, bu nedenle Bush geldiğinde Dolmabahçe'de verilen bir davete, Erdoğan'ın, başörtülü eşi ile değil ancak "solo" olarak katılabildiğine işaret eden DPA yorumcusu, Türk başbakanının son türban karanyla özellikle Avrupa'dan sert bir "karşı rüzgâr" aldığını kaydettı. AKP'nin ısrarla izlediği A\Tupa'ya yakınlaşma polıtıkalannın. türban konusunda "hoşgörü"yü de beraberinde getireceğine inandığı, ancak gelişmelerin bu yönde olmadığı yine aynı değerlendirmede yer aldı. Strasbourg karannın, Erdoğan gibi Abduüah Gül'ü de hayal kınklığına uğrattığını vurgulayan DPA, "Bu karar, ıbmb tslamcı hükümete acı bir darbe oldu" ıfadesinı kullandı. Bu arada AB'nin Güney Avrupa Istikrar Paktı Koordinatörü Erhard Busek, AB'nin, atılan adımlara rağmen Türkiye'nin üyeliğinin altından kalkamayacağını ileri sürdü. A\Tupa'nın Hıristiyanlık ve Musevilik gibi iki dinin üzerinde yükseldiğini savunan Busek, Türkiye'nin, üyelik halinde AB'nin ikinci büyük ülkesi olacağım hatırlattı. Milli Eğitim Bakanı Fillon Ayrıcalık tanımayacağız 'Fransa laiklikyasasımla kararlı' PARtS (AA) - Fransa Milli Eğitim Bakanı Francois FiDon, devlet okullaruıda dini simge ve giysüerin yasaklanmasıyla ilgili yasanın uygulanması konusunda kararlı olduklannı söyledi. France-inter radyo kanalının sorulannı yanıtlayan Fillon, "Fransa'daki Müslümanlann çoğunluğumın, devletin laiklik ilkesini koruyan yasaya destek \ ertöğini" belirtti ve "Sadece küçük bir azmbğm bunu istismara çahşOğuu'' bildirdi. Fillon, "Kimse hayale kapıimasın. Kişisel olarak bu yasanın uygulanması konusunda ayncahk tanınmayacağmı garanti ediyorum, cumhurryet bu konuda kararlı olacak" dedi. Fransız medyasuıda çıkan haberlerde Fillon'un bu açıklaması, bir süre önce yaptığı çağnyla Müslüman kızlann okula istedikleri giysiyle gehnelerini talep eden Fransa tslam Orgütleri Birliği'ne (UOIF) uyan olarak değerlendirildi. Fransa'da nisanda kabul edilen yasa, orta dereceli devlet okullannda türban, kippa ve büyük haç koryelerle derslere girilmesine yasak getiriyor. tehlikeli sayılan kişilerle ilgili tüm bilgilerin merkezi bir yerde toplan- ması ve aynı kanaldan tüm birimle- re dağıtılmasının hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini savun- du. Toplantıda eyalet içişleri bakanla- n ağırlıklı bir şekilde Otto Schify'nin görüşlerini paylaştılar. Muhalefet partileri Hıristiyan Demokrat (CDU) ve Hıristiyan Bırlik (CSU) mensu- bu eyalet içişleri bakanlan. alınma- sı düşünülen önlemler konusunda aynı fîkirleri taşıdıklaruıı açıkladı- lar. Güvenlik daireleri arasında hız- lı haberleşmenin ve merkezi bir ağın oluşturulmasının ivedı olduğu ko- nusunda anlaşan bakanlar, alınan kararlann hızla uygulamaya geçi- rilmesinı istediler. Alınan kararlar arasında toplam 37 daireden oluşan ÇOCUklan İZİedl Eski DEP milletvekilJerv Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki temyiz duruşmasma kahlma/ken du- ruşmayı Orhan DoğaıTm ktn Ayşegül Doğan ik Leyla Zana'nın km Ruken Zana izledi. Duruşmada aralannda Fe- lek Naz Uca'nın da yçr aktağı Avrupa Partamentosu'ndan temsilciler de yer aldL (Fotoğraflar: SERDAR ÖZSOY) Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki duruşmaya eski vekiller katılmadı DEP karan haftaya kaldı ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kapatı- lan DEP'in eski milletvekılleri hak- kındakı mahkûmıyet karannın tem- yızıne ılişkın karannı, 14 Temmuz Çarşamba günü açıklayacak. DEPTi- lerin avukatı Yusuf Alataş savun- masında, mahkûmiyet karannı ve- ren Ankara 1 No'lu _ _ _ _ _ DGMnin "venidenyar- güamayı dddiye almad»- ğmı" belirterek "Gerçe- ğe ulaşma ka> gıa taşın- madT dedi. Alataş, daıre- nin karan bozması duru- munda dosyaya mahkû- miyeti veren heyetin ba- kacağını anımsatarak "Korkum, adil yaıgüanmadık diye size getip tekrar hakldığımızı anlat- may^ çahşacagız" dedi. Eski DEP milletvekilleri Le>1a Zana, Hatip Dicle, Seüm Sadak ve Orhan Doğan hakkında yerel mah- kemenin verdiği 15'er yıllık hapis cezasının temyiz duruşması, dün Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yapıl- dı. Dairenin duruşma salonunun dar olması nedeniyle Yargıtay Ceza Ge- nel Kurulu Toplantı Salonu'nda ger- çekleştırilen oturuma eski DEP mil- letvekilleri katılmadı. Duruşma ra- porunun okunmasının ardından sa- vunma yapan DEP'lilerin avukatı Yusuf Alataş, 1994 yılındaki 8 sa- • Yargıtay 9. Ceza Dairesi, DEP'liler hakkındaki temyiz karannı 14 Temmuz'da açıklayacak. DEP'lilerin avukatı Alataş, savunmasında mahkûmiyet karannı veren Ankara 1 No'lu DGM'nin "yeniden yargılamayı ciddiye almadığını" belirtti. nıklı davanın gerekçeli karannın 697 sayfa olduğunu anımsatarak, bunun hukuk tarihinde bir ilk oldu- ğunu söyledi. Sanıklara yüklenilen isnatlann ne ilk yargılamada ne de yeniden yargılamada net olmadığı- nı belirten Alataş, DGM'nin yeni- den yargılama sonunda verdiği ka- rann gerekçesinde, sanıklann ve avukatlann eski savıınmalannayer verilmesini eleştirdi. Alataş. "DGM, 1994'te kalnuş. Yeniden yargüama- yı ciddrye almadı" dedi. Kapatılan DGM 'ler yerine kuru- lan ağır ceza mahkemelerini elesti- ren Yusuf Alataş "Korkum, adil yargrianmadık diye size getip tek- _____ rar hakhbğunızı anlata- cağH." Müvekkillerinin geç- mişte söylediklerinin bu- gün anayasaya ve yasala- ra girdiğini anlatan Ala- taş. "TürkKe'nin huku- ku ile gurur du\Tnakisti- ^ ^ _ ^ yorum. Buda sizin eliniz- de. Türk hukuku açısın- dantarihi bir karar vıereceğinizeina- nrvorum. Karannızla Türkiye'nin önünü açabihrsiniz" sözleriyle mü- vekkilleri hakkındaki karann bo- zulmasını istedi. 9. Ceza Dairesi Başkanı Hasan Gerçeker, temyiz işlemine ilişkin karann, 14 Temmuz Çarşamba gü- nü açıklanacağını bildirdi. bir "Durum ve Analiz MerkeH" ku- rulması da yer alıyor. Polis Sendikası Başkaru VVotfgang Speck de, güvenlik güçleriyle istih- barat örgütleri arasmdaki aynlığrn kaldınlması ve bilgilerin ortak kul- lanılması gerektiğini sa\aındu. Alınan kararlar yalnızca Liberal Parti FDP'nin Parlamento Grup söz- cüsü Max Stadler tarafından dikkat- li bir dille eleştirildi. Stadler. alına- cak önlemlerin ve terörle mücade- lenin hukuk devleti ilkelerine aykı- n olmaması gerektiğini belirtti. Muhalefet partileri tarafından memnuniyetle karşılanan. tehdit oluş- turduğuna inanılan Müslümanlann merkezi olarak fişlenmesi ve bilgi- lerin daireler arasında sırursız bir şe- kilde paylaşılmasının Almanya'da geçerlı kişisel bilgilerin korunması (Datenschutz) yasasıyla çeliştiğini belirten gözlemciler ise alınan ön- lemlerin amacını aştığını ve anaya- saya aykın olduğunu savunuyorlar. Başbakan Erdoğan 'Zihniyet de değişmeye mahkûmdur' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Değiştiğini ifade eden birey ve kurumlan hazmedemeyenkr var ülkemizde. Zihniyet, sürekli değişime mahkûmdur" dedi. Erdoğan, ANAP Genel Başkanı Nesrin Nas'ın belediye borçlanmn aflfinı öngören yasayı eleştirmesi üzerine de "Y'aünmlarla ilgili borçlan değil, SSK ve vergi primlerrjle alakah olarak beledry eleri yeniden yapılandırmayı düşünüyoruz n diye konuştu. Türkıye thracatçılar Meclisi'nin Hılton Oteli'nde gerçekleştinlen genel kurul toplantısuıda konuşan Erdoğan, belediyelerin Hazine'den aldığı yatınm borçlanna yönelik bir affı düşünmediklerini belirtti. Belediyelerin vergi ve SSK primlenyle ilgili borçlannı yeniden yapılandıracaklannı kaydeden Erdoğan, "Belediyelerin tamamma yakmı şu veya bu nedenle çöküş yaşıyor" dedi. Erdoğan, kişi başına düşen geliri 1500 dolann altındaki 36 ile yönelik Teşvik Yasası'nın kapsamının genişletileceğini, bazı ıllerin de bu kapsama alınacağını açıkladı. Erdoğan, siyaserin dışındaki kurumlann da kendilerini eleştırmesinı. "bulunduklan ve bir türiü bırakmadıklan makamlan ve mevkfleri rant kapısı gibi görmekten vazgeçmelerini" istedi. Türkiye'de iktidan işletmemek anlayışına dayalı bir muhalefet olduğunu söyleyen Erdoğan, buna karşı olduğunu kaydetti. Değişime vurgu yapan Erdoğan, değiştiğini ifade eden birey ve kurumlan bile hazmedemeyenlerin olduğunu savunarak "Ama hazmedecekkr. Zihniyet de anlayış da sürekli değişime mahkûmdur. Bunu kavrayamazsan bir kenarda iflasa mahkûm ohırsun" diye konuştu. Erdoğan, ihracatçının önünde , "ahşıhnış bürokratik ongarşinin ohışturduğu engefler" olduğunu belirtti. "Engel dtşanda değil, kendi içnnizde" diyen Erdoğan, bürokratlardan işadamlanna yardımcı olmalannı istedi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Leyla Zana ve arkadaşlarının ce- zaevinden çıkmasıyla Türkiye'deki Kürt hareketine ilişkin yeni bir hare- ketlenmeyaşandı. Bu arada "1 Ha- ziran'da silahlı direniş başlayabilir" diyen Abdullah Öcalan'la avukat- ları da bir süredir görüşemiyorlar. Bu nedenle öcalan'ın son günlerde ne dediğini bilmiyoruz. Kürt hareketi hangi noktaya gel- di? Türkiye'deki Kürtlerde ne gibi eğilimler gelişiyor? Türkiye'nin Kürt hareketine ilişkin yaklaşımı ne? Bu sorulann net bir cevabı olduğunu söyleyemeyiz. Ancak bildiklerimizi alt alta sıralayalım: PKK içinde bir ay- nlık yaşandığını biliyoruz. Abdullah öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan ve onunla birlikte bazı PKK'liler, Kongra-Gel adını alan örgütlenme- yi terk ettiler. Basına yansıyan bilgilerin ışığın- da Osman öcalan ve çevresinin ar- tık silahlı mücadeleden yana olma- dıklan anlaşılıyor. Onlar Kuzey Irak'ta- ki Kürt hareketinin içinde erime gi- Kürt Hareketinin Geleceği bi bir plan yapmışa benziyorlar. PKK'nin geri kalanı ise "ateşkesi so- na erdirdiği"ri\ açıkladı. O günden bugüne bazı çatışma haberleri ge- liyor. Ancak bu çatışma durumunun çok yaygın olmadığını söyleyebiliriz. PKK'nin yeniden silahlı eylemle- re girişme çağrısı ilk kez Türkiye'de- ki Kürtlerin desteğini almadı. Leyla Zana'lar dahil DEHAP yönetimi de bu kez bu eylemlere "çok sıcak" yaklaşmadılar. Açıkçası, PKK bu kez Kürtlerin yoğun desteğini alamadı. Ancak şurası bir gerçek ki, PKK'nin Kürtler üzerinde hâlâ büyük bir ağır- lığı bulunuyor. Bu nedenle PKK'ye çok açıktan bir karşı çıkış yerine, yumuşak çağnlar öne çıkıyor. Abdul- lah öcalan'ın da ayn bir yeri oldu- ğu görülüyor. Son günlerde "öca- lan'a uygulanan tecrit bitsin" çağ- nlannın yaygınlık kazanması, bu ko- nunun önümüzdeki günlerde gün- demdeki yerini koruyacağını gös- teriyor. ••• Kürtler, birdönemeçten geçiyor- lar. Kürt hareketi, yasal siyasi mü- cadele zemini içinde kalacak mı, kalmayacak mı? Bu noktada bir ka- rar aşamasına geldikleri belli olu- yor. Türkiye'deki demokratikleşme adımlan, bölgede ortamın sakinleş- mesi, Kürtleri, haklarını -bazı zor- lukları da olsa- yasal zeminde ara- maya itiyor. PKK'nin eylemleri tam da bu nok- tada gündeme geldi. Kürtlerin bu eylemlerden memnun olmalan, bu eylemlere destek vermeleri müm- kün değil. PKK'nin otorrtesini ilk kez ciddi bir şekilde sorgulayacaklan bir durumla karşı karşıyalar. Leyla Za- na'lar ve DEHAP yönetimi de bu iki- lemi yaşıyor. PKK ile öcalan'ın durumu da ay- nı değil. PKK bir silahlı örgüt olarak ya eylemlere devam edecek ya da kendisini dağıtacak. Türkiye'deki yasal hareketin bir silahlı güçle bir- likte devam edebilmesi, önümüz- deki dönemde mümkün değil. öca- lan da bir karar aşamasında. O si- lahlı PKK'yi bir pazarlık unsuru ola- rak düşünüyor. Ancak, PKK'nin var- lığının ona bundan sonra fazla bir şey sağlamayacağı da bir gerçek. Tür- kiye'de kimlik mücadelesi yasal ze- min içinde yürüyecek. öcalan, bu gerçeği görüp bu düzlemdeki de- mokrasi mücadelesinden yana ola- cak mı, yoksa hâlâ PKK üzerinden mi siyaset yapacak? O da bir karar aşamasına gelmiş durumda. ••• PKK, Kuzey Irak'ta daha ne kadar kalabilir? ABD'nin PKK ile ilgili he- sabı nedir? Bunlar henüz netleşmiş değil. Ancak ABD her an, PKK ko- nusunda bir çözüm karanna vara- bilir. Zaten o zaman sorun büyük ölçüde başka bir nitelik kazanır. Türkiye'deki Kürt sorunu, artık de- mokratikleşmenin bir parçası olarak gelişecektir. PKK'nin, bu açıdan ge- lecekte önemli bir rol oynaması müm- kün görünmüyor. Gelişip güçlenecek olan yasal siyasi mücadeledir. Türkiye, federatif bir Irak'ı kabule hazırlanıyor. Aslında, bir siyasi af, bu sorunun Türkiye ayağını toptan halledebilir. O zaman, birçok sorun daha kolay çözülür hale gelir. Türkiye'deki Kürtler, siyasi müca- dele ile silahlı eylemler arasında bir tercih yapmak noktasındalar. İki mü- cadeleyi aynı anda yürütmek, iki ta- rafı birden aynı anda idare etmek dö- nemi geride kalıyor. Çünkü, halk si- lahlı eylemleri desteklemiyor. Bu- nun koşulları kalmadı. Bu gerçek eninde sonunda ken- dini kabul ettirecek. Bu gerçek ne kadar erken kavranırsa, sorunlar da o kadar sıkıntısız aşılabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle