Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 TEMMUZ 2004 CUMA
HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Kavramları Yerine
Oturtarak Tartışmak
Türkiye'de tartışmalann, olumlu taraflar için de
öğretici sonuç vermeyip sağırlar diyaloğuna dö-
nüşerek çıkmaza saplanmasının nedeni, Türklerin
başkalanndan daha akılsız veya cahil olmalann-
dan kaynaklanmıyor.
Zaten hiçbir ulus bir diğerinden ne daha akıllı,
ne daha âlim, ne de daha aptal ve cahildir.
Tabii burada, gerçekten sonuca varmaya, deği-
şik veya karşrt düşüncelerin bir sentez oluşturma-
sına yönelik fikir alışverişleri kastedilmektedir, yok-
sa propagandaya veya karşısındakini mat ederek
düşüncesini, kendi tatrnin olmasa bile "galıp" çı-
karmaya (o da ne demekse!) yönelik çekişme de-
ğii.
Son zamanlarda basınımızda çokça tartışılan bir
konu da Avrupa Insan Hakları Mahkemesi'nin
(AİHM) türban konusunda son verdiği karar ve bu-
nun nasıl yorumlanacağı, Türkiye üzerindeki etki-
lerinin ne olacağıdır.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, bu konu-
da basına yaptığı açıklama üzerinde fazla durabi-
lecekdeğilim, çünkü açıklamada Sayın Erdoğan'ın
neyi kastettiğini, ne demek istediğini gerçekten
analayamadım.
Izanımın kıtlığına verin.
• • •
Yalnızca bir nokta üzerinde durmak istiyorum.
AİHM, çeşitli ülkelerin sosyal ekonomik ve kül-
türel koşullannın farklılıklannı bir noktaya kadar
dikkate alır.
O nokta da, bütün bu farklılıklara rağmen var olan
veya birtopluluğun üyesi olmak için varolması ge-
reken ortak paydadır ki, bu da evrensel demokra-
sinin kurallandır.
Türkiye'yi ve konumuzu da yakından ilgilendi-
ren bir örnekle açalım bu düşünceyi.
Laiklik konusunda Fransızyasalan veTürkiye'nin
yaklaşımıyla daha ziyade tarafsızlık (nötralite) kav-
ramını öne çıkaran Belçika ve Isviçre'nin farklılık-
lan, AİHM de türban konusunda alınan kararlann
ortak bir noktada birteşmesini engellemez. Nite-
kim öyle de olmuştur. Isviçre'de Dahlan karan ve
Türkiye'deki türbanla ilgili alınan karariara bakmak
bu konuda fikir vermeye yeter.
Aynca, mensup olduğunuz din veya mezhepde
sizin demokrasinin onsuz olmazı laikliğe yaklaşı-
mınızı değiştirip "ben ılımlı Islami bir rejim olarak
daha az laik olacağım, ben daha az demokrat ola-
cağım çünkû sosyalyapım bunu gerektinyor" de-
mek hakkına sahip değilsiniz.
Daha dogrusu böyle bir özgürlüğünüz var. Ama
bu özgürlüğünüz sizi belirii yerlere üye olmaktan
alıkoyar.
Laiklik konusunda da böyledir bu, ordunun ro-
lü konusunda da...
• • •
Türban konusundaki tartışmayı "biz biryasa çı-
kanr, bunu ona göre çözeriz, o zaman AİHM'nin
söyleyeceği bir şey kalmaz" diyerek de çözemez-
siniz. Çünkü yaptığınız uygulamanın sizin yasanı-
za uygun olması yetmiyor, evrensel ortak değer-
lere de uyması gerekli.
Kavram kamnaşasının bir ömeğini de Cüneyt Ül-
sever'in türbanla ilgili dünkü ve önceki günkü ya-
zılannda gördüm.
Ülsever, türbanın kamu alanında yasaklanmasın-
dan söz ederken, kamu alanı yerine ortak alan
kavramını getiriyor.
Bu yanlış tanımlama kabul edilirse sanıyorum ya-
zann hıç istemediği bir sonuca vanlır.
Kamu alanından kasıt, yurttaşlann ortak yaşam
alanlan değildir. Sinema tiyatro, miting alanı, so-
kak, kamu ulaşım araçlan ortak alanlardır. Ama
bunlar kamu alanı değildirier.
Eğer öyle olmuş olsaydı, buralarda da türban ya-
sağı uygulamak gibi mantık dışı bir sonuca vanr-
dık. Oysa sokakta, sinemada, tiyatroda, kamu
araçlarında türban yasağı uygulamaya kalkmak
laik devletin kamu alanında inanç belirtilerini orta-
ya koyma yasağını aşar, insanlann yaşamlannın tü-
müne doğru yönelen tehlikeli bir hal alırdı.
Hangi çağdaş devlet, laiklik adına sokağa çıkan
kadının örtünmesini yasaklamaya kalkabilir.
Bu devirde böyle bir şeyi savunan bir devlet ya
da kişi biliyor musunuz?
Çok kişi tarafından yapılan bu yanlış tanımlama-
nın nereden kaynaklandığını anlamak mümkün
değil.
Acaba böyle yaparak, laiklik kavramını saptınp
zulüm gibi göstermek mi isteniyor dersiniz?
Sağlıkçılardan AKP'ye tepki
Taşeronlaştırına
edfldiprotesto
İstanbulHaberServi-
si - Istanbul Tabip Oda-
sı (ÎTO), SES ve tstan-
bul Diş Hekimleri Oda-
sı (İDO) üyesi bir grup,
hemşire ve doktorlan da
taşeron fırmalar aracıh-
ğıyla "götürü usulü"
olarak çalıştınlmasını
protesto etti.
Sağlıkta taşeronlaşnr-
manın ilk örneği olan
Siyami Ersek Hastane-
si'nde 170 sağlık per-
sonelinin özel bir şirket
aracıhğı ile çalıştınlma-
sını protesto eden grup,
Siyami Ersek Göğüs,
Kalp ve Damar Cerrahi-
si Hastanesi önünde bir
açıklama yaptı. Yapılan
basın açıklamasında,
sağlıkta dönüşüm prog-
ramı ile devletin sağlık
hizmetlerinden tama-
men çekilmesi, sağlık
alanının bütünüyle özel-
leştirilmesinin hedeflen-
dığibelirtüdi. Sağlık hiz-
metlerinin ihaleler yo-
lu ile taşeron firmalara
verildiği belirtilen açık-
lamada. "Taşeronlaşür-
maiçinflkihaleler Dr.Si-
yami Ersek Göğüs Kalp
veDamar Cerrahi Has-
tanesi'nde açıldı. Alö ay
süreli ihaledeki toplam
170 adet hizmetin 142
adedihemşirehk hizme-
ti ahmını kapsryor. Yeni
uygulamada, idare ister-
se belirli mevsim veya
aylarda, beurti saatier-
depersondistihdamede-
bilecek. Daha sonra ça-
uşürnıaya devam etme-
nin hiçbir garantisi yok"
denildi. Türkiye'de sağ-
lık sisteminin bir mace-
raya sürüklendiğine dik-
kat çekilen açıklamada,
uygulamadan vezgeçil-
mesi istendi.
Almanya, ülkesinde 'tehdit oluşturduğuna inanılan Müslümanlan' fişleme karan aldı
İslamcı terörebüyük gözaltı• Federal İçişleri Bakanı
Otto Schily'nin artan İslami
terör nedeniyle tehlikeli
sayılan kişilerle ilgili tüm
bilgilerin merkezi bir yerde
toplanması ve aynı kanaldan
tüm birimlere dağıtılmasının
hızlı bir şekilde
gerçekleştirilmesi Önerisi
muhalefet tarafından da
benimsendi. Ancak
gözlemciler karann anayasaya
aykın olduğımu belirtiyorlar.
FRANKFURT (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Almanya'nın Kiel kentinde
dün başlayan içişleri bakanlan top-
lantısında terorizme karşı mücade-
le kapsamında alınması öngörülen
yenı önlemler görüşüldü. Toplantı-
da güvenlikle ilgili görüşlerini açık-
layan Federal Içişlen Bakanı Otto
Schily artan İslami terör nedenıyle
Alman Basın Ajansı
'Erdoğan hn
tabanıyla
arası açüıyor'
OSMAN ÇUTSAY
FRANKFURT - Ankara'daki "ıhmlı
Islamcr hükümetin Avrupa
Birliği'nin talepleri doğrultusunda
adımlar attıkça kendi tabanının
taleplerinden uzaklaştığı, bunun da
daha şimdiden bazı belirsizliklere
yol açtığı ileri sürülüyor. Devlete ait
Alman Basın Ajansı (DPA) bir
haber- yorum yayımlayarak Tayyip
Erdoğan'ın Avrupa yolunda büyük
adımlar attığına, ancak bu adımlann
"ıhmh İslamcı Ankara hükümetinT
bir başka açıdan açmaza
sürüklediğine dikkat çekti. Buna
göre, özellikle başörtüsü nedeniyle
Erdoğan, seslendiği ve oyunu aldığı
tabanın "talepterine" karşılık
veremedikçe çıkmaza giriyor.
Avrupa'dan karşı rüzgâr
Cumhurbaşkanı Sezer'in kamu
alanında devlet ile dinin birbınnden
kesin çizgilerle aynlmasından yana
olduğu, bu nedenle Bush geldiğinde
Dolmabahçe'de verilen bir davete,
Erdoğan'ın, başörtülü eşi ile değil
ancak "solo" olarak katılabildiğine
işaret eden DPA yorumcusu, Türk
başbakanının son türban karanyla
özellikle Avrupa'dan sert bir "karşı
rüzgâr" aldığını kaydettı. AKP'nin
ısrarla izlediği A\Tupa'ya
yakınlaşma polıtıkalannın. türban
konusunda "hoşgörü"yü de
beraberinde getireceğine inandığı,
ancak gelişmelerin bu yönde
olmadığı yine aynı değerlendirmede
yer aldı. Strasbourg karannın,
Erdoğan gibi Abduüah Gül'ü de
hayal kınklığına uğrattığını
vurgulayan DPA, "Bu karar, ıbmb
tslamcı hükümete acı bir darbe
oldu" ıfadesinı kullandı. Bu arada
AB'nin Güney Avrupa Istikrar Paktı
Koordinatörü Erhard Busek,
AB'nin, atılan adımlara rağmen
Türkiye'nin üyeliğinin altından
kalkamayacağını ileri sürdü.
A\Tupa'nın Hıristiyanlık ve
Musevilik gibi iki dinin üzerinde
yükseldiğini savunan Busek,
Türkiye'nin, üyelik halinde AB'nin
ikinci büyük ülkesi olacağım
hatırlattı.
Milli Eğitim Bakanı Fillon Ayrıcalık tanımayacağız
'Fransa laiklikyasasımla kararlı'
PARtS (AA) - Fransa Milli Eğitim Bakanı Francois
FiDon, devlet okullaruıda dini simge ve giysüerin
yasaklanmasıyla ilgili yasanın uygulanması
konusunda kararlı olduklannı söyledi. France-inter
radyo kanalının sorulannı yanıtlayan Fillon,
"Fransa'daki Müslümanlann çoğunluğumın, devletin
laiklik ilkesini koruyan yasaya destek \ ertöğini"
belirtti ve "Sadece küçük bir azmbğm bunu istismara
çahşOğuu'' bildirdi. Fillon, "Kimse hayale
kapıimasın. Kişisel olarak bu yasanın uygulanması
konusunda ayncahk tanınmayacağmı garanti
ediyorum, cumhurryet bu konuda kararlı olacak"
dedi. Fransız medyasuıda çıkan haberlerde Fillon'un
bu açıklaması, bir süre önce yaptığı çağnyla
Müslüman kızlann okula istedikleri giysiyle
gehnelerini talep eden Fransa tslam Orgütleri
Birliği'ne (UOIF) uyan olarak değerlendirildi.
Fransa'da nisanda kabul edilen yasa, orta dereceli
devlet okullannda türban, kippa ve büyük haç
koryelerle derslere girilmesine yasak getiriyor.
tehlikeli sayılan kişilerle ilgili tüm
bilgilerin merkezi bir yerde toplan-
ması ve aynı kanaldan tüm birimle-
re dağıtılmasının hızlı bir şekilde
gerçekleştirilmesi gerektiğini savun-
du.
Toplantıda eyalet içişleri bakanla-
n ağırlıklı bir şekilde Otto Schify'nin
görüşlerini paylaştılar. Muhalefet
partileri Hıristiyan Demokrat (CDU)
ve Hıristiyan Bırlik (CSU) mensu-
bu eyalet içişleri bakanlan. alınma-
sı düşünülen önlemler konusunda
aynı fîkirleri taşıdıklaruıı açıkladı-
lar. Güvenlik daireleri arasında hız-
lı haberleşmenin ve merkezi bir ağın
oluşturulmasının ivedı olduğu ko-
nusunda anlaşan bakanlar, alınan
kararlann hızla uygulamaya geçi-
rilmesinı istediler. Alınan kararlar
arasında toplam 37 daireden oluşan
ÇOCUklan İZİedl Eski DEP milletvekilJerv Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki temyiz duruşmasma kahlma/ken du-
ruşmayı Orhan DoğaıTm ktn Ayşegül Doğan ik Leyla Zana'nın km Ruken Zana izledi. Duruşmada aralannda Fe-
lek Naz Uca'nın da yçr aktağı Avrupa Partamentosu'ndan temsilciler de yer aldL (Fotoğraflar: SERDAR ÖZSOY)
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ndeki duruşmaya eski vekiller katılmadı
DEP karan haftaya kaldı
ANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu)
- Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kapatı-
lan DEP'in eski milletvekılleri hak-
kındakı mahkûmıyet karannın tem-
yızıne ılişkın karannı, 14 Temmuz
Çarşamba günü açıklayacak. DEPTi-
lerin avukatı Yusuf Alataş savun-
masında, mahkûmiyet karannı ve-
ren Ankara 1 No'lu _ _ _ _ _
DGMnin "venidenyar-
güamayı dddiye almad»-
ğmı" belirterek "Gerçe-
ğe ulaşma ka> gıa taşın-
madT dedi. Alataş, daıre-
nin karan bozması duru-
munda dosyaya mahkû-
miyeti veren heyetin ba-
kacağını anımsatarak
"Korkum, adil yaıgüanmadık diye
size getip tekrar hakldığımızı anlat-
may^ çahşacagız" dedi.
Eski DEP milletvekilleri Le>1a
Zana, Hatip Dicle, Seüm Sadak ve
Orhan Doğan hakkında yerel mah-
kemenin verdiği 15'er yıllık hapis
cezasının temyiz duruşması, dün
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde yapıl-
dı. Dairenin duruşma salonunun dar
olması nedeniyle Yargıtay Ceza Ge-
nel Kurulu Toplantı Salonu'nda ger-
çekleştırilen oturuma eski DEP mil-
letvekilleri katılmadı. Duruşma ra-
porunun okunmasının ardından sa-
vunma yapan DEP'lilerin avukatı
Yusuf Alataş, 1994 yılındaki 8 sa-
• Yargıtay 9. Ceza Dairesi, DEP'liler
hakkındaki temyiz karannı 14 Temmuz'da
açıklayacak. DEP'lilerin avukatı Alataş,
savunmasında mahkûmiyet karannı veren
Ankara 1 No'lu DGM'nin "yeniden
yargılamayı ciddiye almadığını" belirtti.
nıklı davanın gerekçeli karannın
697 sayfa olduğunu anımsatarak,
bunun hukuk tarihinde bir ilk oldu-
ğunu söyledi. Sanıklara yüklenilen
isnatlann ne ilk yargılamada ne de
yeniden yargılamada net olmadığı-
nı belirten Alataş, DGM'nin yeni-
den yargılama sonunda verdiği ka-
rann gerekçesinde, sanıklann ve
avukatlann eski savıınmalannayer
verilmesini eleştirdi. Alataş. "DGM,
1994'te kalnuş. Yeniden yargüama-
yı ciddrye almadı" dedi.
Kapatılan DGM 'ler yerine kuru-
lan ağır ceza mahkemelerini elesti-
ren Yusuf Alataş "Korkum, adil
yargrianmadık diye size getip tek-
_____ rar hakhbğunızı anlata-
cağH."
Müvekkillerinin geç-
mişte söylediklerinin bu-
gün anayasaya ve yasala-
ra girdiğini anlatan Ala-
taş. "TürkKe'nin huku-
ku ile gurur du\Tnakisti-
^ ^ _ ^ yorum. Buda sizin eliniz-
de. Türk hukuku açısın-
dantarihi bir karar vıereceğinizeina-
nrvorum. Karannızla Türkiye'nin
önünü açabihrsiniz" sözleriyle mü-
vekkilleri hakkındaki karann bo-
zulmasını istedi.
9. Ceza Dairesi Başkanı Hasan
Gerçeker, temyiz işlemine ilişkin
karann, 14 Temmuz Çarşamba gü-
nü açıklanacağını bildirdi.
bir "Durum ve Analiz MerkeH" ku-
rulması da yer alıyor.
Polis Sendikası Başkaru VVotfgang
Speck de, güvenlik güçleriyle istih-
barat örgütleri arasmdaki aynlığrn
kaldınlması ve bilgilerin ortak kul-
lanılması gerektiğini sa\aındu.
Alınan kararlar yalnızca Liberal
Parti FDP'nin Parlamento Grup söz-
cüsü Max Stadler tarafından dikkat-
li bir dille eleştirildi. Stadler. alına-
cak önlemlerin ve terörle mücade-
lenin hukuk devleti ilkelerine aykı-
n olmaması gerektiğini belirtti.
Muhalefet partileri tarafından
memnuniyetle karşılanan. tehdit oluş-
turduğuna inanılan Müslümanlann
merkezi olarak fişlenmesi ve bilgi-
lerin daireler arasında sırursız bir şe-
kilde paylaşılmasının Almanya'da
geçerlı kişisel bilgilerin korunması
(Datenschutz) yasasıyla çeliştiğini
belirten gözlemciler ise alınan ön-
lemlerin amacını aştığını ve anaya-
saya aykın olduğunu savunuyorlar.
Başbakan Erdoğan
'Zihniyet de
değişmeye
mahkûmdur'
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan,
"Değiştiğini ifade eden birey ve
kurumlan hazmedemeyenkr var
ülkemizde. Zihniyet, sürekli değişime
mahkûmdur" dedi. Erdoğan, ANAP
Genel Başkanı Nesrin Nas'ın
belediye borçlanmn aflfinı öngören
yasayı eleştirmesi üzerine de
"Y'aünmlarla ilgili borçlan değil,
SSK ve vergi primlerrjle alakah
olarak beledry eleri yeniden
yapılandırmayı düşünüyoruz
n
diye
konuştu. Türkıye thracatçılar
Meclisi'nin Hılton Oteli'nde
gerçekleştinlen genel kurul
toplantısuıda konuşan Erdoğan,
belediyelerin Hazine'den aldığı
yatınm borçlanna yönelik bir affı
düşünmediklerini belirtti.
Belediyelerin vergi ve SSK
primlenyle ilgili borçlannı yeniden
yapılandıracaklannı kaydeden
Erdoğan, "Belediyelerin tamamma
yakmı şu veya bu nedenle çöküş
yaşıyor" dedi. Erdoğan, kişi başına
düşen geliri 1500 dolann altındaki
36 ile yönelik Teşvik Yasası'nın
kapsamının genişletileceğini, bazı
ıllerin de bu kapsama alınacağını
açıkladı. Erdoğan, siyaserin
dışındaki kurumlann da kendilerini
eleştırmesinı. "bulunduklan ve bir
türiü bırakmadıklan makamlan ve
mevkfleri rant kapısı gibi görmekten
vazgeçmelerini" istedi. Türkiye'de
iktidan işletmemek anlayışına dayalı
bir muhalefet olduğunu söyleyen
Erdoğan, buna karşı olduğunu
kaydetti. Değişime vurgu yapan
Erdoğan, değiştiğini ifade eden birey
ve kurumlan bile
hazmedemeyenlerin olduğunu
savunarak "Ama hazmedecekkr.
Zihniyet de anlayış da sürekli
değişime mahkûmdur. Bunu
kavrayamazsan bir kenarda iflasa
mahkûm ohırsun" diye konuştu.
Erdoğan, ihracatçının önünde ,
"ahşıhnış bürokratik ongarşinin
ohışturduğu engefler" olduğunu
belirtti. "Engel dtşanda değil, kendi
içnnizde" diyen Erdoğan,
bürokratlardan işadamlanna
yardımcı olmalannı istedi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyetcom.tr
Leyla Zana ve arkadaşlarının ce-
zaevinden çıkmasıyla Türkiye'deki
Kürt hareketine ilişkin yeni bir hare-
ketlenmeyaşandı. Bu arada "1 Ha-
ziran'da silahlı direniş başlayabilir"
diyen Abdullah Öcalan'la avukat-
ları da bir süredir görüşemiyorlar.
Bu nedenle öcalan'ın son günlerde
ne dediğini bilmiyoruz.
Kürt hareketi hangi noktaya gel-
di? Türkiye'deki Kürtlerde ne gibi
eğilimler gelişiyor? Türkiye'nin Kürt
hareketine ilişkin yaklaşımı ne? Bu
sorulann net bir cevabı olduğunu
söyleyemeyiz. Ancak bildiklerimizi alt
alta sıralayalım: PKK içinde bir ay-
nlık yaşandığını biliyoruz. Abdullah
öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan
ve onunla birlikte bazı PKK'liler,
Kongra-Gel adını alan örgütlenme-
yi terk ettiler.
Basına yansıyan bilgilerin ışığın-
da Osman öcalan ve çevresinin ar-
tık silahlı mücadeleden yana olma-
dıklan anlaşılıyor. Onlar Kuzey Irak'ta-
ki Kürt hareketinin içinde erime gi-
Kürt Hareketinin Geleceği
bi bir plan yapmışa benziyorlar.
PKK'nin geri kalanı ise "ateşkesi so-
na erdirdiği"ri\ açıkladı. O günden
bugüne bazı çatışma haberleri ge-
liyor. Ancak bu çatışma durumunun
çok yaygın olmadığını söyleyebiliriz.
PKK'nin yeniden silahlı eylemle-
re girişme çağrısı ilk kez Türkiye'de-
ki Kürtlerin desteğini almadı. Leyla
Zana'lar dahil DEHAP yönetimi de
bu kez bu eylemlere "çok sıcak"
yaklaşmadılar. Açıkçası, PKK bu kez
Kürtlerin yoğun desteğini alamadı.
Ancak şurası bir gerçek ki, PKK'nin
Kürtler üzerinde hâlâ büyük bir ağır-
lığı bulunuyor. Bu nedenle PKK'ye
çok açıktan bir karşı çıkış yerine,
yumuşak çağnlar öne çıkıyor. Abdul-
lah öcalan'ın da ayn bir yeri oldu-
ğu görülüyor. Son günlerde "öca-
lan'a uygulanan tecrit bitsin" çağ-
nlannın yaygınlık kazanması, bu ko-
nunun önümüzdeki günlerde gün-
demdeki yerini koruyacağını gös-
teriyor.
•••
Kürtler, birdönemeçten geçiyor-
lar. Kürt hareketi, yasal siyasi mü-
cadele zemini içinde kalacak mı,
kalmayacak mı? Bu noktada bir ka-
rar aşamasına geldikleri belli olu-
yor. Türkiye'deki demokratikleşme
adımlan, bölgede ortamın sakinleş-
mesi, Kürtleri, haklarını -bazı zor-
lukları da olsa- yasal zeminde ara-
maya itiyor.
PKK'nin eylemleri tam da bu nok-
tada gündeme geldi. Kürtlerin bu
eylemlerden memnun olmalan, bu
eylemlere destek vermeleri müm-
kün değil. PKK'nin otorrtesini ilk kez
ciddi bir şekilde sorgulayacaklan bir
durumla karşı karşıyalar. Leyla Za-
na'lar ve DEHAP yönetimi de bu iki-
lemi yaşıyor.
PKK ile öcalan'ın durumu da ay-
nı değil. PKK bir silahlı örgüt olarak
ya eylemlere devam edecek ya da
kendisini dağıtacak. Türkiye'deki
yasal hareketin bir silahlı güçle bir-
likte devam edebilmesi, önümüz-
deki dönemde mümkün değil. öca-
lan da bir karar aşamasında. O si-
lahlı PKK'yi bir pazarlık unsuru ola-
rak düşünüyor. Ancak, PKK'nin var-
lığının ona bundan sonra fazla bir şey
sağlamayacağı da bir gerçek. Tür-
kiye'de kimlik mücadelesi yasal ze-
min içinde yürüyecek. öcalan, bu
gerçeği görüp bu düzlemdeki de-
mokrasi mücadelesinden yana ola-
cak mı, yoksa hâlâ PKK üzerinden
mi siyaset yapacak? O da bir karar
aşamasına gelmiş durumda.
•••
PKK, Kuzey Irak'ta daha ne kadar
kalabilir? ABD'nin PKK ile ilgili he-
sabı nedir? Bunlar henüz netleşmiş
değil. Ancak ABD her an, PKK ko-
nusunda bir çözüm karanna vara-
bilir. Zaten o zaman sorun büyük
ölçüde başka bir nitelik kazanır.
Türkiye'deki Kürt sorunu, artık de-
mokratikleşmenin bir parçası olarak
gelişecektir. PKK'nin, bu açıdan ge-
lecekte önemli bir rol oynaması müm-
kün görünmüyor. Gelişip güçlenecek
olan yasal siyasi mücadeledir.
Türkiye, federatif bir Irak'ı kabule
hazırlanıyor. Aslında, bir siyasi af,
bu sorunun Türkiye ayağını toptan
halledebilir. O zaman, birçok sorun
daha kolay çözülür hale gelir.
Türkiye'deki Kürtler, siyasi müca-
dele ile silahlı eylemler arasında bir
tercih yapmak noktasındalar. İki mü-
cadeleyi aynı anda yürütmek, iki ta-
rafı birden aynı anda idare etmek dö-
nemi geride kalıyor. Çünkü, halk si-
lahlı eylemleri desteklemiyor. Bu-
nun koşulları kalmadı.
Bu gerçek eninde sonunda ken-
dini kabul ettirecek. Bu gerçek ne
kadar erken kavranırsa, sorunlar da
o kadar sıkıntısız aşılabilir.