22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2004 PAZARTES OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI MUMTAZ SOYSAL Sömürgeci Anlayışa Onurlu Duruş-1 Gitmek BAYKAL, "CHP'yi sokaktan gelen çapulculara bırakmam " dedikten sonra "Seninle olmaz diyen- lergider" sözünü de ederek kapıyı göstermiş ol- du. "Muhalifler"in beklentilerine ve yaşanan gerçe- ğe uymayabilir ama, diyelim ki, "farz-ı muhal" on- lann dediğı oldu ve Baykal genel başkanlıktan dü- şürülüp yerine onlar geldiler. Ne yaparlardı? Elbet, söy\em\enne sadık kalmak için kapıyı gös- termeleri beklenmezdi. Ya ne olurdu? CHP yeniden "yönetenler" ve "muhalifler" çe- kişmesine geri dönerdi. Şimdi olduğu gibi, her iki yanda da çeşitli eği- limden vedeğişik renkten politikacının yeraldığı bir çekişme. O kadar ki, her iki grup içinde bile "Ata- türk'ün partisi" olmaktan ve "altıoklu rozet taşı- maktan başka ortak payda bulmakta güçlük çe- kerdiniz. Hatta, gruplarda da bu söylemin ve sim- genin yorumu açısından bile farklı görüşler ortaya çıkardı. Bu bakımdan, söylediklerinin içinde biryı- ğın yanlış bulunan Kemal Derviş'in haklı olduğu tek nokfa şudur: Konu, bir "kişiler ve kişilikler ça- tışması "na dönüşmüştür. CHP, programa yön verme açısından bir "sağ ka- nat- solkanat" diyalektiğıni de yaşayamaz durum- dadır. Yine diyelim ki, muhalifler liderin sözünü dinle- diler ve "kalanlarartıkneyi değiştirebilirki" di- yerek gitmeye karar verdiler. Gitmek? Verlaine ve Rimbaud gibi Paris'e küsmüş frenk şairlerine özenerek hangi ufka doğru olursa olsun bilinmez denizlere açılmak mıdır gitmek? Pusulanız "ıkbal" ve "makam" ise, evet. Nitekım, bu ülkenin partilertarihinde, inanç, prog- ram ve yön ayınmı yapmaksızın bir uçtan öbür uca sıçrayan çok insan görülmüştür. Ama, Ziya Paşa'nın "Nağmeni takdir edecek kulağın olmadığı yerde nefes tüketmektense ma- kam değiştir" sözüne uyarak söyleyecek bir -'nağ- me'sı olduğuna inananlardansanız, rastgele herye- re gidemezsinız; "makam"sözünü "ikbal" olarak yorumlayamaz ve gittığinız yerdeki kulaklann sizin söyleminize âşina olması bıçiminde anlarsanız. Bu, meçhule kaçış değil, benzerinı arayıştır. Demek ki, CHP'nin bugünkü örgüt yapısının ve alışkantıklarının hep bu çeşit kısırdöngülerya- ratacağını görenler için, şu yaşanan dönem. "Bay- kal'la olmaz" diyerek yine aynı çıkmazda kişise! çekişmelerle uğraşmak yerine, derinlikli düşünme dönemıdır: "Kemalizm"\e yolaçıkmış birCumhu- riyeti çağdaş dünyanın çalkantıları ortasında ya- şatmak ve Türkiye'nin şimdiki çürümüşlüğüne doğru tanı koyarak gerçek dirilişin yönünü iyi sap- tamak. Pusula bu olunca, çaresiz gidişler bile birer ka- çış olmaktan çıkar ve çizılen yeni rota insanlan yan- lış limanlara sürüklemez. Plt)f. Dr. CengİZ ERTEM Hacettepe Eğitim Fakültesi w w 1 U! lketnizin AB'ye giriş sürecinin hız- landığı ve Kıbns sorununun gün- demden düşmediği şu günlerde Batılılarm konuyla ilgili olarak ser- gilemış olduklan çifte standarda dayalı tutum onlann özünde var olan ve hiç- bır zaman vazgeçemedikJen yayılmacı sö- mürgeci düşünce yapısından kaynaklarur. Bu güçler sömürgeci düşüncelerini yaşamageçi- rebılmek için her yolu deneyerek askeri, top- lumsal, siyasal ve ekonomik alanlann dışın- da dili ve kültürü de kullanabilmektedirler. Fransız Devrimi'ni. Amerikan Bağımsız- lık Savaşı'nı destekleyen, yoksulluğa karşı çı- kan Ingiliz şair YVılliam Blake'e göre yayılma- cılığın ve onunla at başı giden sötnürgeciliğin temelinde bilim ve sanat yatar ve bunJar kul- lanılmadan yayılmacılıkgerçekleştırilemez. Sa- nat yavılmacılığ] izJemez. Tam tersi. yayılma- cıük sanaün ardından gider. Daha tarihın baş- langıç evrelerinde Romalılann, egemenlikle- ri altına aldıklan toprakJara, ordulanyla bir- likte yazm ve düşün adamlannı da götürdük- lerinı biliyoruz. Sömürgeci güçler başka dil- leri ve kültürleri yozlaştırarak, onlann yerine kendi dillerini ve kültürlerini egemen kılarak yayılırlar. Sömürülen ülke, özgürlüğüne kavuştuktan sonra bile sömürgecinin etkisinden kolay ko- lay lcurtulamaz. Bunun nedeni, sömürgeci ege- men devletın. kendi kültürünü ve düşünce bi- çimini, sömürdügü toplum içinde dil yoluyla ıçselleştirmesinde aranmalıdır. Sömürgecilik deyince ılk akJa gelen Batılı egemen toplum- lar, düşüncelerini dilleri ve kültürleri yoluyla yayarak sömürdükleri toplumlann bireyleri- ni denetımleri altına ahrlar. Çünkü dıl, bireyin biçimlendırilnıesinde, oluşturulmasında güçlü bir etkendir. Bunun bi- lıncinde olan Batılı devletler sömürgecilik il- kelerini her zaman zorla, tepeden inme değil, ama, söylemler yoluyla içselleştırerek el at- tıkJan toplumlann bıreylerine hiç fark ettir- meden, doğal biçimde kabul ettirirler. Başka bir deyışle yayılmacı-sömürgeci güç, sömür- geleştirdiği toplumlann kültürü içinde birta- kım hazırlıklar yaparak sömürgeci anlayışm, hem sömürülen hem de sömüren toplumun, yani kendi toplumunun bireyleri tarafindan doğal bir olguymuş gibi kabul edilmesini sağ- lar. Sömürgecilik dili ve kültürü kullanarakken- disine açtığı yolda hiçbir sınır, hiçbir koşul ta- nımadan, ırkçılığa varan söylemlerle ilerler. 19. yüzyılda Ingiltere ve Fransa'nın başını çektiği Avrupa ülkeleri dünyanın yüzde35'ini sömürge olarak ellerinde tutarlarken bu ora- nın yirminci yüzyılın ilk çeyreğınde, çeşitli sö- mürge biçimleri altında yaklaşık yüzde 85'e ulaşhğı görülmektedir. Kendilerinı saygın gösterme çabası içine de giren Baö'nın egemen güçleri bu hızlı ya- yılma döneminde ırkçı düşünceleri dile geti- rebilmişlerdir. Örneğin İnsan HakJan Bildir- gesi'yle övünenler, düzenlenen bilımsel top- lantılarda, yeryuzünü ele geçırme yükümlü- lükJerinden söz edebilmişler, kimi toplumbi- limd ve doktorlar, Nazilerin sözde bilimsel araş- tırmalannj anımsatırcasına, ırklan aşağı, or- ta ve üstün olarak sınıflara ayırmaktan çeknı- memişlerdir. Batılı yayılmacı güçlerin üstün ırk komp- leksini dile getiren söylerrderXX. yüzyıl baş- lannda da sürmüş, bilimutı yayılmacı-sömür- gecı politikalara alet edilmesinde bir sakınca görülmemiştır. Yazın dünyasının insanlan da bu durumdan etkileneceklerdi elbette. Örne- ğin, aynı coşku çevresinde birleşen ınsanla- nn doğal uyumu anJamına gelen "unanimis- me"in kurucusu, 27 ciltlik bir yapıtın sahibi Jules Romains evrensel cumhuriyeti kurma- yı düşlemiştir. Ama bir koşulla: Avrupalının öncüJüğünde. Düşünce yapılannı, polıtikalannı çıfte stan- dart üzerine oturtan sömürgeci egemen top- Iumlar içinde yetişen bireyler, yazın ve sanat dahil, çeşitli alanlarda isim yapmış, kendi top- lumunun aydın kesimi içinde ön saflarda yer almış olsalar bile, sömürülen ülkelerin insa- m için, genelde Doğu insanı için oluşturulan önyargılardan kurtulamamış, Batılı olmayanı "ötekj" olarak görmekten kendilenni alama- mış, karşı çıktıklan ya da çıkar göründükleri sömürgecilik ilkelerini bilinçaltında destekle- mişlerdir. Bu konuda verilebilecek pek çok ör- nek arasından iki Fransız yazar ve düşün ada- mının konumlan ilgınçtir. AndreGide ve AJbert Camus. Bunlardan il- ki olaylara nesnel bakışın savunucusu olmuş, yansız ve dengeli davranışın şampiyonlugu- na soyunmuştur. tkincisı "Avrupa'nın bifind" sıfatını kazanmış, aydın kimliğinin simgesı olmuştur. Ne var ki, her ikisi de, içinde yetiş- tikleri toplumun önyargılı öğretileruıden tü- müyle annamamıştır. Andre Gide, bir yandan, "TürkMarşT adı- nı verdiği yazısında ülkemize ve ülkemızin in- sanlanna karşı hiçbir gerçekçi nedene dayan- mayan olumsuz düşüncelerini dile getınrken diğer yandan sömürgeleştirilen Kuzey Afri- ka ülkelerini anlamaya çalışmamış, sömürge- ci ile yerli halk arasındaki çatışmayı göz ardı etmıştır. Ispanyol Iç Savaşı karşısındaki ilerici tutu- mu, yeryüzündeki yoksulluğa ve adaletsizli- ğe karşı savaşımı ve diğer insani ve evrensel da\Tanışlan nedeniyle yazın ve düşün dünya- smda haklı bir saygınlığa ulaşan Albert Ca- mus, bazı söylemlennde yer yer karşı çıksa da Cezayir'deki yaklaşık yüz yıllık acımasız Fran- sız baskısını hem yapıtlannda hem de bazı davranışlannda görmezden gelebilmiştır. Yayılmacılıkta ve sömürgecilikte bu denli başdöndürücü ve vurdumduymaz biçimde ılerleyebilmenin nedeni silahlı güç kullanı- mı. siyasal ve ekonomik baskılar yanında dil- sel veküJtürel bağımlılaştırmada yatardemek sanınm yanlış olmayacaktır. Bugün bu düşünceler.her ne kadarXX. yüz- yıbn başian gibi çok yakın bir tarihi gösterse- ler bile, ö/ethkk Baöu güçler tarafindan. ar- ükgeçmiştekalnuş,geçeıüÛğkü yitirmiş görüş- lerolarakniteiendirilebuırier. Ancakyayılma- cılığın ve sömürgeciliğin günûmüzde kiiresel- leşnıe adı alünda aldığı yeni biçimler göz önün- de bulundurulacak olursa. bu "geçmişte kal- dı" değerlendırmesının ne kadar yanlış ve al- datıcı olduğu kolayca anlaşılacaktır. Batı sö- mürgeciliği, bir kez uygulanıp bitirilecek bir olay değil, sürekJi yinelenen ve artık kurum- sallaşmış bir olgudur. Günûmüzde siyasal bağımsızlıklanna bi- çimsel olarak kavuşmuş olan pek çok ülke, baş- ta ABD olmak üzere, Batılı egemen güçlere sömürge dönemlerindeki kadar bağımlıdır. Sömürge olmamış ülkeler bile bu bağımlıhk- tan kendilerinı kurtaramamaktadırlar. Batılı güçler küreselleşme adı altında sürdürdükJe- ri yeni sömürgeci tavırlanyla bir yandan giz- lı ya da açık biçimde sömürdükleri ülkelerde ulus bilincini yok etmeye çalışırlarken öte yandan kendi ulusallıklanndan ödün \erme- ye yanaşmazlar. Tören ve Şölen Cumhuriyeti. Av. Turgut İNAL u yazımızı illeri- mizin valilerine 1 yazıyoruz. Vali-B lenmızin çalışmalan ile, kendi illeri ve kişilikleri ile ilgili bir konuyu işle- 'Dünden Bugüne' Medya SAVAŞI Doğan ve Çukurova Gruplan'nın uzun süredir alttan aJta süren çekişmesi, artık açık savaşa dönüştü. Görüntüde kavga 'Kurtlar Vadisi' üzerine dönüyor. Ama işin iç yüzünde Lig TV'den at yarışlarına kadar 'y°k yokî' Savaş o hale geldi ki, basırun efsane gazetesi Hürriyet'in bile taklidi çıktı. HABERCİLİKTE SON NOKTA NATO Ortadoğu'ya yerleşti; Mehmetçik ateş hattına: Zirve Türkıye'nin gururu' havasında sona erdi ermesine ancak ucu açık kalan, yakıcı sorular yanıt bulamadı. Irak'ta 'eğitim' nereye kadar? NATO Ortadoğu'ya nasıl yerleşecek? Mehmetçik hangi senaryo ile ateş hattına sürülecek? Çocuklarda kanser artık kader değil: Başarı oranı yüzde 70'lere vardı. Uzmanlar çocuklarda kanseri 'yakalamanın' ipuçlannı anlatıyor. Kanseri yenen çocukların en büyük isteği: 'Yanımızda ağlamaym, moral verin!' Hayvanlar namlunun ucunda: Hayvanları Koruma Yasası çıktı ama endişe verici soruları da beraberinde getirdi. Hayvan hakları savunucuları yasada yer alan 'itlaf maddesiyle artık hayvanların öldürülmesinin çok daha kolay hale geldiğini iddia ediyorlar. Nokta 'Hayvanlar' sayfasında. • ABBATE'DE İŞTEN ÇIKARMA SENDİKA DİNLEMİYOR • MALİYEDE DEPREM • MUIL\T DEMİREL'İ, ALAATTİN ÇAKICI'YI YARGILAYAN HAKİMİN 40 YILLIK EMEK BEDELİ BİR DAİRE BİR ARABA • DENKTAŞ'TAN NOKTA'YA ÖZEL MEKTUP • FUTBOL FEDERASYONU'NDA CADIKAZANIKAYNIYOR NOKTA OKUMAK AYRICALJKTIR meyeceğiz. Yazımızda Alaaddin Yüksd'ler, Vah- ya Gür'Ier, Muammer GüJer'ler muhatap ahn- mamaktadır. Yazımız yayımlandık- tan ve olcunduktan son- ra, bu değerli valilerimiz- den yanıtlar alabilirsek. bunu memnuniyetle de- ğerlendirmek isteriz. Ge- lelim konumuza: fllerimizin valileri, lüt- fen söylebilirmisiniz. bır yıl içerisinde kaç günü- nüzü, hatta pazarlannız, bayramlannız dahil, bay- ramlarda tören, şölen, kutlama, kokteyl, karşı- lama, uğurlama, açılış ve temel atma ya da konfe- rans, kongre, seminer ve panelierde geçirmekte- siniz? Yine düğün, nişan, nikâh törenleriyle cena- zeler dahil ne kadar gü- nünüz bunlarla doluyor? Şehir ve il sınırlannda yaptığınız karşılamalar- la, katılmak durumunda kaldığınız açıkhava mi- tingleri ve toplantılarda ne kadar gününüz geçi- yor? Tapu kadastrodan tu- tun da tanma, ormana, suya, denize, havaya, or- duya, adliyeye, idareye ve onlann çeşitli kade- melerine ait kutlama gün- lerinde, haftalannda ne kadar zamanınız geçi- yor? Demekler, sendika- lar, odalar, vakıflar. par- tiler, kurum ve kuruluş- lann başkan ve yönetici- lerinin size yaptıklan ne- zaket ziyaretleri ya da herhangi bir kuruluşun bilmem kaçıncı hatta yüz küsur yıllık kuruluşu içm Atatürk Anıtı 'na çelenk- ler konduktan sonra ma- kammıza ve size bilgi ve şükranlannı sunmak için yapılan ziyaretlerin sa- yısını söyleyebılir misi- niz? Bütün bu etkinlikle- rin dışında bizim bılme- diğimiz ve aklımıza gel- meyen, adına etkinlik de- nilen olaylarla ne kadar gününüz ve mesainizin dolduğunu sayıp söyleye- bilir misiniz? Birilin ana sonımlulu- ğunu taşıyan ve ağır gö- revlerle yüklü baş yöne- ticilerinin bunlann dışın- da çeşitli kurullara, koor- dinasyon toplantılanna katılmalan. bulunmala- n, görüş bildirmeleri ve yönetmelenyle ne kadar zaman dolduruluyor, say- mak mümkün mü? Si- zinle birlikte bu çok bü- yük bölümüne belediye başkanlan. bazılanna gar- nizon komutanlan, bü- yük bir çoğunluguna em- niyet müdürü, jandarma komutanı, çeşitli daire müdürleri, cumhuriyet başsavcılan, adalet ko- misyonu başkanlarının da dahil edildiklerini dü- şünürseniz siz bir günde kaç parçaya bölünerek bu işi yapmaya ve sığ- dırmaya çalışıyorsunuz? Gecelenniz boş mu geçi- yor? Ne gezer... Filan ya da feşmekân demeğin ge- cesi, yemeği, töreni ve gitmek durumunda kal- dığınız düğünler de he- saplanırsa bu işler nasıl çözülüyor? Sizinle birlikte en azın- dan yirmı. yirmi beş ki- şilik erkânın da bu tören- lerde bulunması adeta zo- runluluk haline getiril- mişse ve bunlar da sizin- le birlikte makamlann- dan mecburen kopanla- rak bu törenlere katılı- yorlarsa ülkenin, yurdun, ilin, şehrin ana konulan ne zaman, nasıl, hangi süratle, hangi zamanda ele alınıyor, bunun yanı- tı verilebilir mi? Kesin inanıyoruz ki, yaşadığımız bu düzeni ve saydığımız bu koşul- Ian başta siz olmak üze- re ülkemizin bütün vali- leri, bütün yöneticileri hiçbir şekilde onaylama- maktadır. Bunun ıçerisi- ne hükümetler de, mec- lisler de, halkımız da da- hildir. Ülkemizde kım- senin onaylamadığı ve ülkeyi tören, şölen cum- huriyeti haline getiren ve halkımızı afyon yutmuş gibi bağımlı dunıma so- kan bu ılletten kurtula- mayacak mıyız? Mehmet FARAÇ Ikizkuleler'den Galata'y a EL KAİDE TURKA MEHMET FARAÇ TÜM KİTAPÇILARDA' Günizi Yayıncılık rel: O 212 512 11 72 Mehmet Faraç, İstanbuPda 58 kişivi öldüren £1 Kaide militanlarının AfganistanMan fstanbuKa uzanan kanh yoiculuguna raercek tutuyor. teroristlerin insanı deh$ete düşüren bağlantılannı gözler önüne seriyor. El Kalde Turtta, hangi şirket. vakıf, (arikat ve örgütlerin desteğiyle kuruldu?... Eylemcilerin rererans aldığı Selefi ideolojisi Arabîstan çölünden Türkiye*ye nasıl yayıldı?.. Afganistan kamplarında katlîam hesabı yapan Türkler kimlerdi?.. TÜSİAD üyelerini kitnler, nasıl öldürmeyi tasarladı?.. Eylemden önce yakalanan teröristler nasıl serbest bırakıldı? Intihar eylemcisi kendi soyağacını nasıl defifre etti? DNA testi kimleri şok etti?.. Hikmet ÇETİNKAYA Fethullah Cülen'in 40 yıllık serüveni TÛMKİTAPÇIURDA "KimbuFeJhulbh?... Hikmet Çefinkoya, acbmı kendi dilinden deşifre ediyor, lcimliğini sergili/or... Başkasının anlatımı değil..." İlhan Selçuk Günizi Yayıncılık Tel: 0 212 512 11 72 Dünya Sahneterinden Iztenimler Karanlıktaki Işık Zeynep Oral ALKIM KİTABEVİ KAOIKÖY:MUNtff!OARCAONO6O TEL (216) «910 60 pln BEŞlKTAŞOOUıMfiAHÇECADNOSS w ı < <MI«iltin.com.lt http:inmjtiinuan.tr Sessizljk ve Sırdır Ötesi Işıl Özgentürk Anlatı 102Sayta 13 5x19 5 cm 6.000 000 TL ALKIM KİTABEVt . . <L BfŞUCTAŞ DOUMBAHÇE CAO »0 65 TR 1?12) 259 31 26 CnKII7l% Ö Û Û Ş Ş Ç 1 ) 6 KADIKÖV MÛMÛRDAB C*D NÛ 50 TEL ;216] « 9 10 60 M» .tr "îçimdeki Güneş" Çocuklar için Yaz Etkinlikleri Kapsamında Çocuk ve Gençlik Ruh Sağlığı Derneği ile ANA BABA OKULU 05 Temmuz 2004 / 12.00-14.00 "İlköğretim Doneminin Getişimsel Özellikleri" Doc.Dr. Elvan Işeri Karacan Gazi Üniversitesı Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıklan Ana Bilim Dah 12 Temmuz 2004/12.00-14.00 "Okul Doneminin Sık Görülen Sorunları ve Çozum Yollan" Uzm.PsikoIog Betül Gündoğdu İmge Ruh Sağlığı ve Danışma Merkezı Aynntılı bilgiyi vakfunızdan edinebilirsiniz. Katılım ücretsizdir. UQUİARA$TIRMACI mumcuGAZfTECHIK VAKFI Pars Caddesı No ' 4 KavakJıöere, 06540 ANKARA Tel l03'2\iT7 77 20obx Faks 10312! 4-7 57 46 e posta umagöumag org tr AV. A jrnag o^g tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle