Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 TEMMUZ 2004 PAZARTES
OLAYLAR VE GORUŞLER
AÇI
MUMTAZ SOYSAL
Sömürgeci Anlayışa Onurlu Duruş-1
Gitmek
BAYKAL, "CHP'yi sokaktan gelen çapulculara
bırakmam " dedikten sonra "Seninle olmaz diyen-
lergider" sözünü de ederek kapıyı göstermiş ol-
du.
"Muhalifler"in beklentilerine ve yaşanan gerçe-
ğe uymayabilir ama, diyelim ki, "farz-ı muhal" on-
lann dediğı oldu ve Baykal genel başkanlıktan dü-
şürülüp yerine onlar geldiler.
Ne yaparlardı?
Elbet, söy\em\enne sadık kalmak için kapıyı gös-
termeleri beklenmezdi.
Ya ne olurdu?
CHP yeniden "yönetenler" ve "muhalifler" çe-
kişmesine geri dönerdi.
Şimdi olduğu gibi, her iki yanda da çeşitli eği-
limden vedeğişik renkten politikacının yeraldığı bir
çekişme. O kadar ki, her iki grup içinde bile "Ata-
türk'ün partisi" olmaktan ve "altıoklu rozet taşı-
maktan başka ortak payda bulmakta güçlük çe-
kerdiniz. Hatta, gruplarda da bu söylemin ve sim-
genin yorumu açısından bile farklı görüşler ortaya
çıkardı. Bu bakımdan, söylediklerinin içinde biryı-
ğın yanlış bulunan Kemal Derviş'in haklı olduğu
tek nokfa şudur: Konu, bir "kişiler ve kişilikler ça-
tışması "na dönüşmüştür.
CHP, programa yön verme açısından bir "sağ ka-
nat- solkanat" diyalektiğıni de yaşayamaz durum-
dadır.
Yine diyelim ki, muhalifler liderin sözünü dinle-
diler ve "kalanlarartıkneyi değiştirebilirki" di-
yerek gitmeye karar verdiler.
Gitmek?
Verlaine ve Rimbaud gibi Paris'e küsmüş frenk
şairlerine özenerek hangi ufka doğru olursa olsun
bilinmez denizlere açılmak mıdır gitmek?
Pusulanız "ıkbal" ve "makam" ise, evet.
Nitekım, bu ülkenin partilertarihinde, inanç, prog-
ram ve yön ayınmı yapmaksızın bir uçtan öbür uca
sıçrayan çok insan görülmüştür.
Ama, Ziya Paşa'nın "Nağmeni takdir edecek
kulağın olmadığı yerde nefes tüketmektense ma-
kam değiştir" sözüne uyarak söyleyecek bir -'nağ-
me'sı olduğuna inananlardansanız, rastgele herye-
re gidemezsinız; "makam"sözünü "ikbal" olarak
yorumlayamaz ve gittığinız yerdeki kulaklann sizin
söyleminize âşina olması bıçiminde anlarsanız. Bu,
meçhule kaçış değil, benzerinı arayıştır.
Demek ki, CHP'nin bugünkü örgüt yapısının ve
alışkantıklarının hep bu çeşit kısırdöngülerya-
ratacağını görenler için, şu yaşanan dönem. "Bay-
kal'la olmaz" diyerek yine aynı çıkmazda kişise!
çekişmelerle uğraşmak yerine, derinlikli düşünme
dönemıdır: "Kemalizm"\e yolaçıkmış birCumhu-
riyeti çağdaş dünyanın çalkantıları ortasında ya-
şatmak ve Türkiye'nin şimdiki çürümüşlüğüne
doğru tanı koyarak gerçek dirilişin yönünü iyi sap-
tamak.
Pusula bu olunca, çaresiz gidişler bile birer ka-
çış olmaktan çıkar ve çizılen yeni rota insanlan yan-
lış limanlara sürüklemez.
Plt)f. Dr. CengİZ ERTEM Hacettepe Eğitim Fakültesi
w w
1
U!
lketnizin AB'ye giriş sürecinin hız-
landığı ve Kıbns sorununun gün-
demden düşmediği şu günlerde
Batılılarm konuyla ilgili olarak ser-
gilemış olduklan çifte standarda
dayalı tutum onlann özünde var olan ve hiç-
bır zaman vazgeçemedikJen yayılmacı sö-
mürgeci düşünce yapısından kaynaklarur. Bu
güçler sömürgeci düşüncelerini yaşamageçi-
rebılmek için her yolu deneyerek askeri, top-
lumsal, siyasal ve ekonomik alanlann dışın-
da dili ve kültürü de kullanabilmektedirler.
Fransız Devrimi'ni. Amerikan Bağımsız-
lık Savaşı'nı destekleyen, yoksulluğa karşı çı-
kan Ingiliz şair YVılliam Blake'e göre yayılma-
cılığın ve onunla at başı giden sötnürgeciliğin
temelinde bilim ve sanat yatar ve bunJar kul-
lanılmadan yayılmacılıkgerçekleştırilemez. Sa-
nat yavılmacılığ] izJemez. Tam tersi. yayılma-
cıük sanaün ardından gider. Daha tarihın baş-
langıç evrelerinde Romalılann, egemenlikle-
ri altına aldıklan toprakJara, ordulanyla bir-
likte yazm ve düşün adamlannı da götürdük-
lerinı biliyoruz. Sömürgeci güçler başka dil-
leri ve kültürleri yozlaştırarak, onlann yerine
kendi dillerini ve kültürlerini egemen kılarak
yayılırlar.
Sömürülen ülke, özgürlüğüne kavuştuktan
sonra bile sömürgecinin etkisinden kolay ko-
lay lcurtulamaz. Bunun nedeni, sömürgeci ege-
men devletın. kendi kültürünü ve düşünce bi-
çimini, sömürdügü toplum içinde dil yoluyla
ıçselleştirmesinde aranmalıdır. Sömürgecilik
deyince ılk akJa gelen Batılı egemen toplum-
lar, düşüncelerini dilleri ve kültürleri yoluyla
yayarak sömürdükleri toplumlann bireyleri-
ni denetımleri altına ahrlar.
Çünkü dıl, bireyin biçimlendırilnıesinde,
oluşturulmasında güçlü bir etkendir. Bunun bi-
lıncinde olan Batılı devletler sömürgecilik il-
kelerini her zaman zorla, tepeden inme değil,
ama, söylemler yoluyla içselleştırerek el at-
tıkJan toplumlann bıreylerine hiç fark ettir-
meden, doğal biçimde kabul ettirirler. Başka
bir deyışle yayılmacı-sömürgeci güç, sömür-
geleştirdiği toplumlann kültürü içinde birta-
kım hazırlıklar yaparak sömürgeci anlayışm,
hem sömürülen hem de sömüren toplumun,
yani kendi toplumunun bireyleri tarafindan
doğal bir olguymuş gibi kabul edilmesini sağ-
lar. Sömürgecilik dili ve kültürü kullanarakken-
disine açtığı yolda hiçbir sınır, hiçbir koşul ta-
nımadan, ırkçılığa varan söylemlerle ilerler.
19. yüzyılda Ingiltere ve Fransa'nın başını
çektiği Avrupa ülkeleri dünyanın yüzde35'ini
sömürge olarak ellerinde tutarlarken bu ora-
nın yirminci yüzyılın ilk çeyreğınde, çeşitli sö-
mürge biçimleri altında yaklaşık yüzde 85'e
ulaşhğı görülmektedir.
Kendilerinı saygın gösterme çabası içine
de giren Baö'nın egemen güçleri bu hızlı ya-
yılma döneminde ırkçı düşünceleri dile geti-
rebilmişlerdir. Örneğin İnsan HakJan Bildir-
gesi'yle övünenler, düzenlenen bilımsel top-
lantılarda, yeryuzünü ele geçırme yükümlü-
lükJerinden söz edebilmişler, kimi toplumbi-
limd ve doktorlar, Nazilerin sözde bilimsel araş-
tırmalannj anımsatırcasına, ırklan aşağı, or-
ta ve üstün olarak sınıflara ayırmaktan çeknı-
memişlerdir.
Batılı yayılmacı güçlerin üstün ırk komp-
leksini dile getiren söylerrderXX. yüzyıl baş-
lannda da sürmüş, bilimutı yayılmacı-sömür-
gecı politikalara alet edilmesinde bir sakınca
görülmemiştır. Yazın dünyasının insanlan da
bu durumdan etkileneceklerdi elbette. Örne-
ğin, aynı coşku çevresinde birleşen ınsanla-
nn doğal uyumu anJamına gelen "unanimis-
me"in kurucusu, 27 ciltlik bir yapıtın sahibi
Jules Romains evrensel cumhuriyeti kurma-
yı düşlemiştir. Ama bir koşulla: Avrupalının
öncüJüğünde.
Düşünce yapılannı, polıtikalannı çıfte stan-
dart üzerine oturtan sömürgeci egemen top-
Iumlar içinde yetişen bireyler, yazın ve sanat
dahil, çeşitli alanlarda isim yapmış, kendi top-
lumunun aydın kesimi içinde ön saflarda yer
almış olsalar bile, sömürülen ülkelerin insa-
m için, genelde Doğu insanı için oluşturulan
önyargılardan kurtulamamış, Batılı olmayanı
"ötekj" olarak görmekten kendilenni alama-
mış, karşı çıktıklan ya da çıkar göründükleri
sömürgecilik ilkelerini bilinçaltında destekle-
mişlerdir. Bu konuda verilebilecek pek çok ör-
nek arasından iki Fransız yazar ve düşün ada-
mının konumlan ilgınçtir.
AndreGide ve AJbert Camus. Bunlardan il-
ki olaylara nesnel bakışın savunucusu olmuş,
yansız ve dengeli davranışın şampiyonlugu-
na soyunmuştur. tkincisı "Avrupa'nın bifind"
sıfatını kazanmış, aydın kimliğinin simgesı
olmuştur. Ne var ki, her ikisi de, içinde yetiş-
tikleri toplumun önyargılı öğretileruıden tü-
müyle annamamıştır.
Andre Gide, bir yandan, "TürkMarşT adı-
nı verdiği yazısında ülkemize ve ülkemızin in-
sanlanna karşı hiçbir gerçekçi nedene dayan-
mayan olumsuz düşüncelerini dile getınrken
diğer yandan sömürgeleştirilen Kuzey Afri-
ka ülkelerini anlamaya çalışmamış, sömürge-
ci ile yerli halk arasındaki çatışmayı göz ardı
etmıştır.
Ispanyol Iç Savaşı karşısındaki ilerici tutu-
mu, yeryüzündeki yoksulluğa ve adaletsizli-
ğe karşı savaşımı ve diğer insani ve evrensel
da\Tanışlan nedeniyle yazın ve düşün dünya-
smda haklı bir saygınlığa ulaşan Albert Ca-
mus, bazı söylemlennde yer yer karşı çıksa da
Cezayir'deki yaklaşık yüz yıllık acımasız Fran-
sız baskısını hem yapıtlannda hem de bazı
davranışlannda görmezden gelebilmiştır.
Yayılmacılıkta ve sömürgecilikte bu denli
başdöndürücü ve vurdumduymaz biçimde
ılerleyebilmenin nedeni silahlı güç kullanı-
mı. siyasal ve ekonomik baskılar yanında dil-
sel veküJtürel bağımlılaştırmada yatardemek
sanınm yanlış olmayacaktır.
Bugün bu düşünceler.her ne kadarXX. yüz-
yıbn başian gibi çok yakın bir tarihi gösterse-
ler bile, ö/ethkk Baöu güçler tarafindan. ar-
ükgeçmiştekalnuş,geçeıüÛğkü yitirmiş görüş-
lerolarakniteiendirilebuırier. Ancakyayılma-
cılığın ve sömürgeciliğin günûmüzde kiiresel-
leşnıe adı alünda aldığı yeni biçimler göz önün-
de bulundurulacak olursa. bu "geçmişte kal-
dı" değerlendırmesının ne kadar yanlış ve al-
datıcı olduğu kolayca anlaşılacaktır. Batı sö-
mürgeciliği, bir kez uygulanıp bitirilecek bir
olay değil, sürekJi yinelenen ve artık kurum-
sallaşmış bir olgudur.
Günûmüzde siyasal bağımsızlıklanna bi-
çimsel olarak kavuşmuş olan pek çok ülke, baş-
ta ABD olmak üzere, Batılı egemen güçlere
sömürge dönemlerindeki kadar bağımlıdır.
Sömürge olmamış ülkeler bile bu bağımlıhk-
tan kendilerinı kurtaramamaktadırlar. Batılı
güçler küreselleşme adı altında sürdürdükJe-
ri yeni sömürgeci tavırlanyla bir yandan giz-
lı ya da açık biçimde sömürdükleri ülkelerde
ulus bilincini yok etmeye çalışırlarken öte
yandan kendi ulusallıklanndan ödün \erme-
ye yanaşmazlar.
Tören ve Şölen Cumhuriyeti.
Av. Turgut İNAL
u yazımızı illeri-
mizin valilerine
1
yazıyoruz. Vali-B
lenmızin çalışmalan ile,
kendi illeri ve kişilikleri
ile ilgili bir konuyu işle-
'Dünden Bugüne'
Medya
SAVAŞI
Doğan ve Çukurova
Gruplan'nın uzun süredir
alttan aJta süren çekişmesi,
artık açık savaşa dönüştü.
Görüntüde kavga 'Kurtlar
Vadisi' üzerine dönüyor.
Ama işin iç yüzünde
Lig TV'den at yarışlarına
kadar 'y°k yokî' Savaş o
hale geldi ki, basırun
efsane gazetesi Hürriyet'in
bile taklidi çıktı.
HABERCİLİKTE SON NOKTA
NATO Ortadoğu'ya yerleşti; Mehmetçik ateş hattına: Zirve Türkıye'nin
gururu' havasında sona erdi ermesine ancak ucu açık kalan, yakıcı sorular
yanıt bulamadı. Irak'ta 'eğitim' nereye kadar? NATO Ortadoğu'ya nasıl
yerleşecek? Mehmetçik hangi senaryo ile ateş hattına sürülecek?
Çocuklarda kanser artık kader değil: Başarı oranı yüzde 70'lere vardı.
Uzmanlar çocuklarda kanseri 'yakalamanın' ipuçlannı anlatıyor. Kanseri
yenen çocukların en büyük isteği: 'Yanımızda ağlamaym, moral verin!'
Hayvanlar namlunun ucunda: Hayvanları Koruma Yasası çıktı ama endişe
verici soruları da beraberinde getirdi. Hayvan hakları savunucuları yasada
yer alan 'itlaf maddesiyle artık hayvanların öldürülmesinin çok daha kolay
hale geldiğini iddia ediyorlar. Nokta 'Hayvanlar' sayfasında.
• ABBATE'DE İŞTEN ÇIKARMA SENDİKA DİNLEMİYOR • MALİYEDE
DEPREM • MUIL\T DEMİREL'İ, ALAATTİN ÇAKICI'YI YARGILAYAN
HAKİMİN 40 YILLIK EMEK BEDELİ BİR DAİRE BİR ARABA
• DENKTAŞ'TAN NOKTA'YA ÖZEL MEKTUP • FUTBOL
FEDERASYONU'NDA CADIKAZANIKAYNIYOR
NOKTA OKUMAK AYRICALJKTIR
meyeceğiz. Yazımızda
Alaaddin Yüksd'ler, Vah-
ya Gür'Ier, Muammer
GüJer'ler muhatap ahn-
mamaktadır.
Yazımız yayımlandık-
tan ve olcunduktan son-
ra, bu değerli valilerimiz-
den yanıtlar alabilirsek.
bunu memnuniyetle de-
ğerlendirmek isteriz. Ge-
lelim konumuza:
fllerimizin valileri, lüt-
fen söylebilirmisiniz. bır
yıl içerisinde kaç günü-
nüzü, hatta pazarlannız,
bayramlannız dahil, bay-
ramlarda tören, şölen,
kutlama, kokteyl, karşı-
lama, uğurlama, açılış ve
temel atma ya da konfe-
rans, kongre, seminer ve
panelierde geçirmekte-
siniz? Yine düğün, nişan,
nikâh törenleriyle cena-
zeler dahil ne kadar gü-
nünüz bunlarla doluyor?
Şehir ve il sınırlannda
yaptığınız karşılamalar-
la, katılmak durumunda
kaldığınız açıkhava mi-
tingleri ve toplantılarda
ne kadar gününüz geçi-
yor?
Tapu kadastrodan tu-
tun da tanma, ormana,
suya, denize, havaya, or-
duya, adliyeye, idareye
ve onlann çeşitli kade-
melerine ait kutlama gün-
lerinde, haftalannda ne
kadar zamanınız geçi-
yor? Demekler, sendika-
lar, odalar, vakıflar. par-
tiler, kurum ve kuruluş-
lann başkan ve yönetici-
lerinin size yaptıklan ne-
zaket ziyaretleri ya da
herhangi bir kuruluşun
bilmem kaçıncı hatta yüz
küsur yıllık kuruluşu içm
Atatürk Anıtı 'na çelenk-
ler konduktan sonra ma-
kammıza ve size bilgi ve
şükranlannı sunmak için
yapılan ziyaretlerin sa-
yısını söyleyebılir misi-
niz? Bütün bu etkinlikle-
rin dışında bizim bılme-
diğimiz ve aklımıza gel-
meyen, adına etkinlik de-
nilen olaylarla ne kadar
gününüz ve mesainizin
dolduğunu sayıp söyleye-
bilir misiniz?
Birilin ana sonımlulu-
ğunu taşıyan ve ağır gö-
revlerle yüklü baş yöne-
ticilerinin bunlann dışın-
da çeşitli kurullara, koor-
dinasyon toplantılanna
katılmalan. bulunmala-
n, görüş bildirmeleri ve
yönetmelenyle ne kadar
zaman dolduruluyor, say-
mak mümkün mü? Si-
zinle birlikte bu çok bü-
yük bölümüne belediye
başkanlan. bazılanna gar-
nizon komutanlan, bü-
yük bir çoğunluguna em-
niyet müdürü, jandarma
komutanı, çeşitli daire
müdürleri, cumhuriyet
başsavcılan, adalet ko-
misyonu başkanlarının
da dahil edildiklerini dü-
şünürseniz siz bir günde
kaç parçaya bölünerek
bu işi yapmaya ve sığ-
dırmaya çalışıyorsunuz?
Gecelenniz boş mu geçi-
yor? Ne gezer... Filan ya
da feşmekân demeğin ge-
cesi, yemeği, töreni ve
gitmek durumunda kal-
dığınız düğünler de he-
saplanırsa bu işler nasıl
çözülüyor?
Sizinle birlikte en azın-
dan yirmı. yirmi beş ki-
şilik erkânın da bu tören-
lerde bulunması adeta zo-
runluluk haline getiril-
mişse ve bunlar da sizin-
le birlikte makamlann-
dan mecburen kopanla-
rak bu törenlere katılı-
yorlarsa ülkenin, yurdun,
ilin, şehrin ana konulan
ne zaman, nasıl, hangi
süratle, hangi zamanda
ele alınıyor, bunun yanı-
tı verilebilir mi?
Kesin inanıyoruz ki,
yaşadığımız bu düzeni
ve saydığımız bu koşul-
Ian başta siz olmak üze-
re ülkemizin bütün vali-
leri, bütün yöneticileri
hiçbir şekilde onaylama-
maktadır. Bunun ıçerisi-
ne hükümetler de, mec-
lisler de, halkımız da da-
hildir. Ülkemizde kım-
senin onaylamadığı ve
ülkeyi tören, şölen cum-
huriyeti haline getiren ve
halkımızı afyon yutmuş
gibi bağımlı dunıma so-
kan bu ılletten kurtula-
mayacak mıyız?
Mehmet FARAÇ
Ikizkuleler'den Galata'y
a
EL KAİDE TURKA
MEHMET FARAÇ
TÜM KİTAPÇILARDA'
Günizi Yayıncılık
rel: O 212 512 11 72
Mehmet Faraç, İstanbuPda 58
kişivi öldüren £1 Kaide
militanlarının AfganistanMan
fstanbuKa uzanan kanh
yoiculuguna raercek tutuyor.
teroristlerin insanı deh$ete
düşüren bağlantılannı gözler
önüne seriyor.
El Kalde Turtta, hangi şirket. vakıf,
(arikat ve örgütlerin desteğiyle
kuruldu?... Eylemcilerin rererans
aldığı Selefi ideolojisi
Arabîstan çölünden Türkiye*ye
nasıl yayıldı?.. Afganistan
kamplarında katlîam hesabı yapan
Türkler kimlerdi?.. TÜSİAD
üyelerini kitnler, nasıl
öldürmeyi tasarladı?.. Eylemden
önce yakalanan teröristler nasıl
serbest bırakıldı? Intihar
eylemcisi kendi soyağacını nasıl
defifre etti? DNA testi kimleri
şok etti?..
Hikmet ÇETİNKAYA
Fethullah Cülen'in
40 yıllık serüveni
TÛMKİTAPÇIURDA
"KimbuFeJhulbh?...
Hikmet Çefinkoya,
acbmı kendi dilinden
deşifre ediyor,
lcimliğini sergili/or...
Başkasının anlatımı
değil..."
İlhan Selçuk
Günizi Yayıncılık
Tel: 0 212 512 11 72
Dünya Sahneterinden Iztenimler
Karanlıktaki Işık
Zeynep Oral
ALKIM KİTABEVİ
KAOIKÖY:MUNtff!OARCAONO6O TEL (216) «910 60 pln
BEŞlKTAŞOOUıMfiAHÇECADNOSS
w ı < <MI«iltin.com.lt http:inmjtiinuan.tr
Sessizljk ve
Sırdır Ötesi
Işıl Özgentürk
Anlatı
102Sayta
13 5x19 5 cm
6.000 000 TL
ALKIM KİTABEVt
. . <L BfŞUCTAŞ DOUMBAHÇE CAO »0 65 TR 1?12) 259 31 26
CnKII7l% Ö Û Û
Ş Ş Ç 1 ) 6
KADIKÖV MÛMÛRDAB C*D NÛ 50 TEL ;216] « 9 10 60 M»
.tr
"îçimdeki
Güneş"
Çocuklar için Yaz Etkinlikleri
Kapsamında Çocuk ve Gençlik
Ruh Sağlığı Derneği ile
ANA BABA OKULU
05 Temmuz 2004 / 12.00-14.00
"İlköğretim Doneminin Getişimsel Özellikleri"
Doc.Dr. Elvan Işeri Karacan
Gazi Üniversitesı
Çocuk Ruh Sağlığı ve Hastalıklan Ana Bilim Dah
12 Temmuz 2004/12.00-14.00
"Okul Doneminin Sık Görülen Sorunları
ve Çozum Yollan"
Uzm.PsikoIog Betül Gündoğdu
İmge Ruh Sağlığı ve Danışma Merkezı
Aynntılı bilgiyi vakfunızdan edinebilirsiniz.
Katılım ücretsizdir.
UQUİARA$TIRMACI
mumcuGAZfTECHIK
VAKFI
Pars Caddesı No ' 4
KavakJıöere, 06540 ANKARA
Tel l03'2\iT7 77 20obx
Faks 10312! 4-7 57 46
e posta umagöumag org tr
AV. A jrnag o^g tr