17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9WEMM)Z 2004PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA [email protected] 15 Ziya Gökalp 'in ölümünün 80. yılında sosyologlanmıza armağan kitaplar Sosyolojimizin köşetaşlanÜISLAIS KAY>ARDAC .Vrınağan kitaplar konusuna jundan crcekı yazımda değin- nıştun (1)0 yazının asıl konu- ;u fclsefeclerimiz için Iıazırla- ıan armajan kitaplar idi. Bu .azada ise ele alacağım konu sos- lOİoglarınız için hazarlanan ırnoağankitaplanolacak. Böy- eolmakk birlikte, bızdeki sosyo- oji tarihinden de söz etmek ısti- >onım. Üniversitelerimizde sosyolo- iye >er \erilmesı Ziya Gökalp ıle başlamaktadır. Bu sosyoloğu- -nuz 1915':e Istanbul Üniversite- ;ı'nde sosyoloji kürsüsünü kur- muş. 1919"a kadaı burada ders ^ermıştir (2), bu bılım alanında iJnemli çalışmalan vardır. Ziya Gökalp 1924'te öldü, ölü- münün sekseninci yılındayız. Bu yildönümune özellikle işaret ettik- ten sonra. yazılan, kıtaplan ve ça- lışmalanyla kültür hayatımıza büyük emeğı geçen Ziya Gö- kalp'i burada saygı ile anıyo- rum. Sosyoloji kürsüsünde (daha sonra bölüm oldu) ders verenler bır süre Gökalp'in yolunu izledi- v *r. Bugüne kadar kürsü ve bölüm aaşkanlığı yapan hocalardan bir- kaçının adını veriyorum: Mehmet Izzet. Necmettin Sadak, Hilmi Ziya Ülken, Nurettin Şazi Köse- mihal, Ümit Meriç, Baykan Se- zer. İlk armağan Mehmet İzzefe Baykan Sezer'in ölümünden sonra bölüm başkanlığı Prof. Er- 1- Ziya Gökalp, 2- Kemal Tahir, 3- Cavit Orhan Tütengil, 4- Hilmi Ziya Llken, 5- Ziyaeddin Fındıkoğlu, 6- Baykan Sezer tan Eğribel'e geçti. Şimdi onun ve arkadaşlannın çalışmalannı görüyoruz. Istanbul Üniversıtesı Iktisat Fa- kültesi'nde ise sosyoloji derslen 1933'te başlamış, ayııı zamanda tktisat ve Içrimaiyat Enstitüsü kurulmuştur. Bu enstitüde ilkin Ziyaettin Fahri Fındıkoğlu ve CaVit Orhan Tütengil gibi ho- calar ders verdiler. Ankara'da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde Sosyoloji Kürsüsü'nün kurulması ise 1938'dedir. Niyazi Berkes ve Behice Boran'm üniver- siteden uzaklaştınlmasına yol açan )laylardan sonra kürsü kaldınldı. Bugün Türkiye'de yetmiş ikı üni- versite bulunuyor, yırmisinde sosyo- loü bölümü var. Bu bılgileri verdik- ten sonra armağan konusuna geçiyo- rum: Sosyologlanmıza ilk armağanın Mehmet Izzet için hazırlandığını scyleyebiliriz. Bu değerli hocanın er- ken ölümü üzerine Istanbul Üniver- sitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi o- nun için özel sayı hazırlamıştı (3). Aradan uzun zaman geçtikten sonra l«7 7 'de Ziyaettin Fahri Fındıkoğ- lıı Armağam ile karşılaşıyoruz. tktisat Fakültesi Sosyoloji Bölümü l'töO'larda, orada verilen konferans- \zn ve hocalann kimi yazılanm, dızi ktaplar halinde numaralayarak ya- ymlamayabaşlamıştı. Onüçüncü ki- üp Ziyaettin Fahn Fındıkoğlu'nun aıısına, on beşinci kitap Hilmi Ziya A rmağan kitap hazırlanan ilk toplumbilimcimiz Mehmet Izzet'ti (1931). Bunu, uzun bir aradan sonra Ziyaettin Fındıkoğlu Armağanı izledi (1977). Cavit Orhan Tütengil (1981), Kemal Tahir (2003) ve Baykan Sezer (2004) ise Armağan kitap yayımlanan diğer toplumbilimcilerimiz. n da sayabiliriz: Felsefecı Selahattin Hilav. iktısatçı Sencer Divitçioğlu (6), iktısatçı tdris Küçükö- mer. Baykan Sezer'e Arma- ğan'da onun çalışmalarıyla ü- gıli yazılardan sonra Kemal Tahir'in yazısı var (7): Tarih- sel Gerçeklerimizi Kavra- mak tçin Yapılacak Çalış- malara Giriş. Aynı yazann bir yazısını daha görüyoruz: Osmanlı tmparatorlu- ğu'nun Çökmesi. îki yazı da ilk kez burada yayımlanıyor. Onlann arkasından, felsefe- ci-sosyolog Hilmi Ziya Ülken hocamızın roman konusun- daki uzun incelemesini gör- mek ilginç oluyor. înceleme- yi okurken konunun tarihi, sosyolojisı ve felsefesiyle ilgi- li çok şey öğreniyoruz. Sosyolojinin tarihi, yönte- mi, bizdeİri sorunlan, günü- müzdeki durumu üzerine ya- zılmış öteki yazılar da yararlı bilgiler içeriyor. Bu bilimin ül- kemizde yaklasık yüz elli yıl- lık süreç içinde nerelerden nereye geldiğini, hangi aşa- maya ulaştığını öğreniyo- ruz. Edindigimiz bilgiler, yalrıız sosyologlan değil, tarihçileri, felsefecileri de ilgilendiriyor. Baykan Sezer'e Arma- ğan, iki yıl önce yitirdiği- miz değerli sosyoloğun, öğrencileri ve dostlan ta- rafından özenle çalışılıp hazırlanmış bir vefa göster- gesi olarak ayn bir anlam taşımakta. Vefasızhğın, saygısızlı- ğın, değer bilmezliğin kol gezdıği bir ülkede böyle bir olayla karşılaşmak insanı sevindirivor. Ülken'in anısına aynldı. Fındıkoğlu için tam armağan niteliği taşıyan ki- tabın ise ölümünden sonra 1977'de yayımlanabıldiğini yukanda söyle- dim. Cavit Orhan Tütengil 1979'da terör kurşunlanyla öldürülünce, Sosyolo- ji Konferansları nın on sekizinci kı- tabı ona armağan olarak hazırlarup yayımlandı. 1981 'de eşi, dostlan ve arkadaşlan Tütengil'e Saygı başlık- lı bir kitap daha yayımladılar ki, o da armağan sayılır Verdiğim bu bilgile- re Iktisat Fakültesi Dergisi'nin Tü- tengil Anısına Armağan olarak ya- yımlandığını da ekjemek gerekiyor (4). Yine Istanbul Üniversıtesı Ede- biyat Fakültesi Sosyoloji Bölü- mü'nün çahşmalanna dönecek olur- sak şunlan söyleyebiliriz: Doğu Batı Tartışmaları Baykan Sezer'in başkanlığı zama- nında, yıllıklann, çalışma günlerin- deki konuşma metinlerinin, arma- ğanlann ve armağan adı verilen ki- taplann yayrmlanmasına özen göste- nldı. 2003'te yıllıklann onuncu ki- tabı, Sosyoloji Merkezi ile Kemal Tahir Vakfi'nın ortak ürünü olarak Kemal Tahir'in Ölümünün Otu- zuncu Yılı Anısına başlığı ıle yayım- landı. 2004'te yayımlanan Baykan Se- zer'e Armağan bu dizınin on birin- cı kitabıdır (5). Prof. Ertan Eğribel ile Doçent Ufuk Özcan tarafindan ha- zırlandı. Bu armağandan söz ederken Baykan Sezer'in yaşamöyküsüne kı- saca değinmek yararlı olacak: Baykan Sezer; Galatasaray Lise- si'nde öğrenci iken değerli romancı- mız Kemal Tahir'in kıtaplannı oku- muş, etkilenmişti. Üniversıtede öğ- rencıliğe başladıktan sonra yazann kendisiyle tanıştı. 1968'de tstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sos- yoloji Bölümü'nü bitirdi. Akademik hayatına aynı bölümde asistanlıkla başladı. 1982'de bölüm başkanhğına yükseldi. buradaki görevi 1993 'e ka- dar sürdü. 1998'de emekliye aynldı. 2002"de öldü. Onun düşünce ve çalışmalannı, Türkiye'de 1960'lann sonlanna doğ- ru oluşan, tanh anlayışı. diyalektik yöntem, özellikle Doğu-Bah kavra- mındaki değişmelerle bağlantılı ola- rak değerlendirmek gerekiyor: Marksıst tarih felsefesindeki feodal toplumdan burjuva toplumuna geçi- şin diyalektiğiyle ilgili bilgiler bızde, çoğunlukla Batılı felsefecilerle Batı- h tarihçilerden ahnmadır. Oysa Marx'ın metinlerinde başka bilgiler de vardrr ki, çok kısa olarak şöyle di- le getirebiliriz: PeflerbiHrllK örneğl Batı toplumlan ile Doğu toplumla- n feodalite (beylik düzeni) açısından birbirinden ayn özellikler gösterir. Aradakı farklıhk üretim biçimlennın değişik olmasından kaynaklanmak- tadır. Doğu toplumlanndaki Asya Üretim Tarzı'nın (kısa deyişle ATÜT'ün) belirleyici etkileri unutul- mamalıdu-. Türkiye'de bu yöntem anlayışı- nın önemini vurgulayan ve bu alan- da özgün düşünce üretenler arasın- da Kemal Tahir'den başka şu adla- l) Felsefecilerimiz İçin Yayımlanan Armağan Ki- taplar (Uvgarlık Bilincinin Amtları) Cumhuriyet, lTemmuz2004. 2) Ziya Gökalp, 1919 da Istan- bul daki işgal kuvvetleri tarafindan Malta Adası na sürgüne gönderil- mişti. 3) Istanbul Darülfönunu Edebi- yat Fakültesi Mecmuası, cilt 17, sa- yı 5 (1931). 4) Prof. Dr Cavit Orhan Tüten- gil'in Anısına Armağan, tÜ Iktisat Fakültesi Mecmuası, cilt 38 (savı 3- 4). 5) Baykan Sezer'e Armağan: Ya- vına hazırlayan: Ertan Eğribel, Ufuk Özcan, Istanbul 2004, Kmlelma Ya- yıncthk. 549sayfa. Armağan 'ın ikin- ci başlığı: Baykan Sezer ve Tiirk SosyolojisL 6) Sencer Divitçioğlu nun bu konu- daki yazılarınm yanında bir de kita- bı var: Asya Tipi Üretim Tarzı veAz Gelişmiş Clkeler, 1966, Istanbul. 7) Kemal Tahir in soyadı, yazılar- da kullanılmıyor. Soyadı Tipi'dir. 8) Bu yazının 1 ve 2. bölümleh Ye- ni İnsan dergisinde yayımlanmıştır (sayı 90, Haziran 1970) 3., 4. ve 5. bölümleri ilk kez Baykan Sezer'e Ar- mağan da vayımlanıyor. ÎREYSEL SÎLAHSIZLANMA ETKİNLİĞÎ Yaşama hak tanımak...Lültür Servisi - Umut Vakfı ve Istanbul Kısa llmciler Derneği işbirliğiyle düzenlenen Bireysel Silah(SIZLANMA): Yaşama Hak "aııyın!' konulu Kısa Film ve Animasyon >ocak Gösterimleri 2-6 Ağustos tarihleri arasmda Je/oğlu îmam Adnan Sokak'ta yapılacak. [tlinlikte, Umut Vakfı'nın her yıl geleneksel laak düzenlediği Bireysel Süahsızlanma ödüllü aışmalan çerçevesinde; 2001 yılında :eçekleştirdiği 'Gençlik ve Silah' konulu Kısa /Iıtrajlı Film ve 2003 yılında düzenlediği Breysel Süahsızlanma: Yaşama Hak Tanıyın!' :oıulu 1 Dakıkalık Çizgi Film yanşmalanna :aılan yapıtlar gösterilecek. Gösterimde yer ılicak toplam 58 adet film, yılda ortalama 3000 ciinın bireysel silahlarla yaşamım yitirdiği Firkıye'de bireysel silahlanma sorununa farklı •>saş açılarını yansıtacak. -. Vğustos'taki açılışa Ahmet Misbah Demircan feyoğlu Belediye Başkanı), Halil Y'ılmaz isıııbul îl Emniyet Müdür Yardımcısı), Oktay Gizeloğlu (Istanbul Kısa Filmcıler Derneği fCrucu Genel Başkanı), Özben Önal (Umut Vkfı Kurucu Üyesi) katılacak. Etkinliğin siından 'KİUV', 'tsimsiz' (Umut Sanat), '^îter', 'Son Dilek', 'Naylon Düşler' (kısa Fmi, 'Başka Dünyalar', 'Tetikleme', '28/09', 'Isimsiz' (C. Singin). 'tçteki' (kısa film), 'Insanlıktan Çıkış', 'Silaha Hayır', 'Beyinsel Silahlan - m a \ 'Sesler', 'Oyun Bitti', 'Faldık Pışık' (kısa film), 'Robotica', 'tsimsiz' (Halil O. C ) , 'Oyun', 'Hayatı Iskalamak', 'Tehlikeli Oyuncak', 'Bu Bir Oyun Değildir' gösterilecek. Etkinlik kapsamında sonraki günlerde de; 'Isimsiz' (Umut Sanat), 'Bireysel Silahlanma'. 'Yüz Yüze', 'Yeter', '28/09', 'Sessizliğin Çığbğı' (kısa film), 'Çarpışma', 'Çark', '2003', 'Silah', 'Duvar', 'Yaşama Hak Tanıyın', 'Tetikleme', 'Silah Korkudur', 'Turhan Soner', 'KİUV', 'En Tropipi Pışık' (kısa film), 'Robotica', 'Leylek', 'Beyinsel Silahlan - ma', 'Bombalon', 'Oyun Bitti', 'tnsanlıktan Çıkış', 'Cenk Singin','KİUV', 'Vur Totoyu', 'Hayatı Iskalamak', 'Why Not', 'Gun CTRL', 'Eşrefül Malükat', '28 /09', 'Sesler', 'Yüz Yüze', 'Karakutu', 'İstanbul'da Sıradan Bir Gün', 'Yeter', 'Bu Bir Oyun Değildir', 'Robotica', 'Yaşama Hak Tanıyın', 'Otuzdört Sessizliğin Çığlığı' (kısa film), 'Turhan Soner', 'Beyinsel Silahlan - ma', 'tsimsiz' (Halil Ö. C ) , 'Silaha Hayır', 'Tetikleme' adlı filmler izlenebilecek. (0 212 275 76 00 (5705) - 0 212 293 65 11) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL f Mayi ve Kara'dan Bugüne Sabahattin Eyuboğlu, 'Mavi ve Kara' adlı denemesini 1958 yılında yazmış. Yani aradan kırk altı yıl, yarım yüzyılı zorlayan bir zaman geçmiş. Buna karşın bugün elimde yetki ol- saydı, bu denemenin sanat eğitiminin verildiği tüm kurumlarda tekrar tekrar okutulmasını ve öğrencilerle tartışılmasının sağlanmasını zo- runlu kılardım. Bu yakınlarda yitirdiğimiz bir başka Aydınlan- ma İnsanı Vedat Günyol, 'Mavi ve Kara 'nın Çağdaş Yayınları tarafindan 1994'te yapılan 4. basımı için kaleme aldığı önsözün bir yerinde, bu denemeye atfen şöyle demiş: " 'Bir dostum dedi ki bana' diyor Eyuboğlu, 'uygarlığı para kazanmak isteyenler doğurmuştur. Buna inan- mayışım şundan: Para kazanmak isteyen öle- ceğine inanmayan insandır. Ölecegine inan- mayan insan derin düşünemez; derin düşüne- meyen insan hiçbir şeyi değiştiremez; hiçbir şeyi değiştirmeden de uygarlık olmaz.' " 'Ma- vi ve Kara' başlıklı deneme, uğraşı ve aktöresi sanatsal yaratıcılık olan kişinin, başka deyişle 'o/an'ı sanatsal düzlemde tartışma konusu ya- parak, eser aracılığıyla 'olması gereken'\n yo- lunu işaret etmekle yükümlü kişinin içinde ta- şıması gereken dünyayı özetleyen, eşsiz bir yazıdır. Hiçbir şey değiştirmeden uygarlık diye bir şeyin olamayacağına, gerçek anlamdaki sa- natçıların ise bu değişimin başkişileri oldukla- rına her zaman gönülden inanan Eyuboğlu, de- nemesinin hemen başında şöyle der: "Maviy- le sanat, karayla para demek ıstiyorum... Şu son yıllarda kara maviyi, yani para sanatı bulan- dınyor gibi geliyor bana. Belki hep böyleydi de ben şimdi farkına vanyorum: Olabilir. Saflığıma verin. Istereski gerçek olsun, isteryeni gerçek: Paranın sanatı yenmesinden daha acı bir şey düşünemiyorum insanlık için. Birçok sanatçılar tanımadık mı hep? Para kaygulan olmadığı za- man, zamanlannı ve kendilerini aşıyor, piraşkı- na geceyi gündüze çeviriyorlardı. Sanatları pa- ra getirmeye başlar başlamaz değişiverdiler: Sanatı bakkallara inat seçmişken bir çeşit bak- kal oluverdiler; içlerindeki maviyi haraç mezat sattılar. Belki rahat ettiler; ama para para, ku- rum kurum kunıttu hepsini. Bir adlan kaldı, sa- natçı..." Peki, bu satıriardan Eyuboğlu'nun sanatçının para kazanmasına karşı olduğunu mu çıkar- mak gerekir? Yazar, böyle bir yanlış anlaşılma olasılığını da engellemiş: "Sanatçı hep züğürt kalmalı demek istemiyorum. Yoo. En çok onun kazanmasını isterim. Elimde olsa ciğeri beş pa- ra etmeyen nice zenginlehn parasını ona verir- dim; ama onun para peşine düşmesine razı de- ğilim. O zaman sanatçı, maviyaratıcı olmaktan çıkıyor da onun için... Sanatçısını parasız bıra- kan bir toplumun utanması gerekir; ama sanat- çı, gerçek yaratıcı olmaktan çıkmış birinin de sanat adına para kazanmaktan utanması gerek- mez mi? Dünyamızı dolduran bayağılıklann ço- ğu parayı seçmiş sanatçıların yüz karasıdır..." İçinde yaşadığımız ve 'Tüketim Toplumu' başlıklı bir modelin ısrarla egemen kılınmak is- tendiği bir dünyada, böyle bir modelin en uç noktada insanı da tüketeceğinin bilincine her- kesten önce varmak ve bir şeylerin değişme- sine katkıda bulunarak, tüketim temeline da- yanmayan bir uygarlığın insana en yakışır uy- garlık olduğunu kanıtlamak zorunda olan sa- natçının kendisi, o tüketim düzeninden kendi- ne de pay biçmeye kalkıştığında, ne olur? Böy- le birdurumda söz konusu modelin baş hedef- lerinden biri de gerçekleşmiş, yani sanat da tükenme sürecine girmiş olur! Sanatçının, aslında muhalefet etmekle yü- kümlü olduğu -ve çoğunlukla, öyle yaptığını da böbütienerek söylediğü- bir düzenin parasal nimetlerine göz dikmesi, sanatın tarihi boyun- ca yaratıcılığın sancılarının arasmda günlük sı- kıntıların sancılarının da yer aldığı gerçeğine gözlerini kapatması, çoğu kez Eyuboğlu'nun dediği gibi: "Önce para kazanayım, sonra sa- natyapanm" ilkesiyle(!)yolaçıkması, onunken- di sanatçılığını yadsımasından başka bir sonuç vermez. Daha örneğin eğitimlerini yeni tamam- lamtş, çiçeği burnunda sanatçı adaylarının pa- rasal açıdan 'rahat etmeyi', kendilerini düşün- sel altyapı bakımından güçlendirmekten çok daha fazla önemsemeleri, sonuçta ortaya sa- natçı değil, ama Eyuboğlu'nun o doğru deyi- şiyle, ancak manatçı çıkarabilir! e-posta: ahmetcemal ' superonline.com acem20< hotmail.com Kısa Film ve Animasyon Sokak Gösterimleri 2-6 Ağustos tarihleri arasında Beyoğlu tmanı Adnan Sokak'ta yapılacak. BUCUN •AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde saat 18.00'de lazer disk'ten Anne - Sophie Mutter (keman), Judith Blengen (soprano), Francisco Araiza (tenor) ve Rias Oda Korosu'nun solist olarak katıldığı J.S. Bach'ın 'Keman Konçertosu No. 2, Magnificat' konseri. (0 212 252 35 00) •RUMELtHtSARI'nda saat 21.15'te Funda Arar konseri. (0 216 556 98 00) •İFSAK'ta 19.30-21.15 saatleri arasında 'Tebeşir Festivali' tFSAK karma gösterisi. (0 212 292 42 01) ULUSLARARASI ADALAR FESTİVALİ • BURGAZADA KALPAZAN1C\YA da saat 14.30"da Işıl Özgentürk'ün katıldığı 'Sait Faik Kısa Film Atölyesi. (0 212 245 79 84) • BURGAZADA da saat 18.00 de Sait Faik Müzesi zıyareti. (0 212 245 79 84) BURGAZADA OĞRETMENEVt'nde saat 19.00'da Vecdi Sayar'ın yöneteceği 'Çokkültürlü Yaşam' başlıklı söyleşinin konuklan Hrant Dink, Mine Kınkkanat, Etyen Mahçupyan, İzel Rozenthai, Robert Schild, Stefanos Yerasimos. (0 212 245 79 84) • BURGAZADA MEYDANI'nda saat 21.00'de Trakya Blues konseri dinlenebilir. (0 212 245 79 84)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle