20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYF/S CUMH'JRİYET 19 TEMMUZ 2004 PAZARTES HABERLERtN DEVAMI TÜRKIYE tstanbu' Ecirne Kcc aelı Çarakkale Izmır Vanisa A/dın Dsnizlı B B B B A A A A 29 31 29 30 35 35 37 35 Sınop PB 25 Adana A 34 Samsun Y 24 Trabzon Y 23 Giresun Y 22 Ankara B 21 Eskışehır B 29 Konya B 27 Sıvas PB 24 Zoıgudak PB 23 Antalya A 36 Kars Mersin Dıyarbakır Şanlıurfa Mardin Sıirt Hakkân Van A A A A A B PB 33 38 37 34 37 30 24 Y 19 Yurdun kuzey ve do- ğu kesımlen parçalı yer yer çok bulutlu, Orta ve Doğu Karadenz ıle Do- ğu Anadolu'nun kuzeyı sağanak ve gok gürul- tulusağanakyağışlı dı- ğer yerter az bulutlu ve açık geçecek Hava sı- caklığı yurdun kuzey- doğu ve guneydoğu kesımlennde bıraz aza- lacak. dığer yertercfe ar- tacak. DIS MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Paris Bonn Y Y Y Y Y Y Y Y 20 22 24 23 22 23 25 24 Münıh Y 23 Zürıh Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Y Y B Y B B B B 23 33 33 29 31 27 30 31 Y 25 Şam Moskova Afkabat Astana Taşkent Bakû Bıskek Tıflıs Kahire Y A Y Y PB Y Y B 23 35 30 28 30 26 16 35 B 38 "aşKent Tahran Parçalı bulırtlu i Sıslı , BuUlu ^ ÇOK bult • Yağmjriu sKarlı i Sulu kar t GOK gunjltjlû Sözleşmeli çalışacaklar Memurlann haklanna darbe AJNKARA (Cumhuriyet Bürosu) - AKP hü- kûraeti, geçen hafta Meclis'te kabul edilen Kamu Yönetimi Yasasfnda yer alan "sözleş- meli personel uygulamasının yaygınlaştınl- ması. memur sayısının azaltılması" hedefi- nı, devlet personel rejımi değişıkliğiyle yaşa- ma geçinneye hazırlanıyor. Hükümetin tasiak çalışmalanna başladığı "devlet personel reji- mi" değişikliğiyle, Kamu Yönetimi Yasası'yla taşra teşkilatlan kapatılan bakanlıklar ile ta- mamen iağvedilen Köy Hızmetleri Genel Mü- dürlüğü personelinin de aralannda bulunduğu 1.5 mılyon memurun sözleşmeli statüye geçi- rilmesi planlaruyor. Başbakanlık Devlet Perso- nel Başkanlığı, Maliye Bakanlığı ve diğer ilgi- li kuruluş temsılcileriyle akademısyenler tara- fından hazırlanan "Devlet Personel Rejimi Yasa Taslağı"yla devlet memurluğu sıfatının kapsamj daraltılıyor. Buna göre on binlerce kamu çahşanının memurluk sıfatı sona erecek. Taslakta, askerler, üst düzey bürokratlar. hâ- kım ve savcılar ile emniyet mensuplan gibi sadece asli fonksiyonlan itibanyla devlet hiz- metini yürütenlerin memur olarak kalmaları öngöriilüyor. Buna karşuı bürün kamu kurum- lanndaki sekreter, odacı, bilgisayarcı, tercü- man, daktilograf gıbi kadrolarda çalışanlar ise sözleşmeli personel statüsüne geçirilecek. Tas- lağa göre, "özel sağlık hizmetleri yaygınlaş- ögı" gerekçesiyle, sağlık personeli ile teknik hranetler sınıfında çahşan personel de sözleş- meli statüye kaydınlacak. Hükümet bu deği- şikliğin zeminini Kamu Yönetimi Yasası'yla hazırladı. Yasaya göre, taşra teşkilatı kapatılan bakanlıklar ile tamamen lağvedilen Köy Hiz- metleri Genel Müdürlüğü personeli yerel yö- netimlere, "ibtiyaç fazlası" personeiin ise hü- kümetin belirleyeceğı yerlerde gereksinim du- yulan kurumlara aktanlacak. Yasada, esnek çalışma sistemiyle görev yapacak sözleşmeli personel çahştınlması, memur sayısının azal- tılması da temel hedefler arasında. İmamlar ve öğretmenler Öğretmenlik konusunda Avrupa üücelerindeki sistem incelenirken din görevîileri konusunda- ki karar ise hükümete kalıyor. Taslakta öngö- rülen diğer düzenlemeler özetle şöyle: tf Memur ya da sözleşmeli olacak unvanlar tek tek sayılacak. ^ Kamu görevlilerine ilişküı 11 ayn hizmet sınıflamasına son verilerek un\ r an sistemine geçilecek. %/ Maaş hesabında kullanılan 40 farklı kalem uygulamasına son verilecek. Maaş sistemine eklenecek bir başka kalemle, Istanbul ile mah- rumiyet bölgelerinde çahşan memurlara yük- sek maaş için yetki almacak. 1/ Devlet memurlannın ve diğer kamu görev- lilerinin maaşlarının tümü Emekli Sandığı ke- seneğine tabi hale getınlecek. Sağlık Bakanlığı etkilenecek Doktorlar, belediye personeli olacak j ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -TBMM'de kabul edilen Kamu Yönetimi Temel Yasası, ka- muda en fazla personeli bulunan Millı Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı'nı etkileyecek. Sağlık Bakanlığı 'nın tüm taşra teşkilatlan kapa- ' tılırken doktorlar artık belediyede çalışan "söz- leşmeli personel" haline dönüştürülecek. An- kara Tabip Odası, "Sosyal Devletin Tasfiyesi ve Sağük" adh raporunda, Kamu Yönetimi TemeJ Yasası'nın sağlık alanını nasıl etkileye- ceğini araştırdı. Merkezi yönetimin görevlerini kısıtlayan yasanın. sağlık alanını yerel yöne- timlere bıraktığına işaret edilen raporda, taşra teşkilatı kaldınlarak görevleri ıl özel idareleri- ne bırakılacak bakanlıklardan birinin de Sağlık Bakanlığı olduğu vurgulandı. Raporda, sağlı- ğın yerel yönetimlere bırakılması ıle bölgesel eşitsızlikJerin artacağı uyarısında bulunuldu. Sorunlann ülkesel düzeyde planlandığı zaman çözülebildiği anlatılan raporda, Sağlık Bakan- lığı'nın taşra örgütlenmesinin yasaklandığı, sa- dece Ankara"da bakanhk merkezine sahip bir kuruma dönüştürüldüğü vurgulandı. Yasal güvenceler ortadan kalRıyor Bu nedenle il ve ılçelerdekı rûm sağlık müdür- lüklerinin il özel idarelerine devredileceği kay- dedilen raporda, "Dolayısıyla bu andan itiba- ren doktorlar merkezi yönetimin personeli oJmayacaklar. yerel yönetimin personeli ola- rak iş görecekler" denildi. Raporda, Belediye Yasası'na göre "yerel yönetimlerde istihdam esas olarak sözleşmelîliğe dayanır" hükmü- nün yer aldığı ifade edildi. Bunun da memur statüsündeki tüm kamu çalışanlannın sözleş- meli olarak istihdam edileceği anlamına geldi- ği belirtilen raporda, "Memurluk ile gelen anayasal ve yasal güvenceler ortadan kal- ' karken bürün şüvencelerden yoksun son de- ; rece korumasız yeni bir istihdam tarzı orta- ' ya çıkmaktadır" denildi. • .» „ -J Yoksullıık arüyorHACER BOYACIOĞLU ANKARA - Dünya Bankası, BM ve DtE tarafından son 4 ay içinde yapılan araştırmalar Tür- kiye'nın "voksulluk fotoğrafı- nı"çekiyor. Araştırmalann orta- ya koyduğu gerçelder şöyle sıra- lamyor: • Dünya Bankası, haziran ayı içinde hazırladığı bir raporda; Türkiye'deki yoksul sayısını 10.3 milyonkişi olarak belirledi. • De\let Istatistik Enstitusü ise nisan ayı içinde yayımladığı voksulluk araştırmasında; Tür- kiye genelinde 18 milyon 441 bin kişınin (Türkiye nüfusunun yüzde 21.95'i) voksulluk sınınn- da yaşadığını açıkJadı. Kentler- de yoksulluk sınınnda yaşayan- lann oranı yüzde 21.95. kırsal bölgelerde ise yüzde 34.48 ola- rak saptandı. • Araştırmada, 926 bin kişı- nin, yani Türkiye nüfusunun yüzde 1.35'inin açlık sınınnın altında yaşadığı kaydedildi. Kentlerde açlık sınınnda yaşa- yanlann oranı yüzde 0.9, kırda ise yüzde 2.01 olarak belirlendi. • Araştırma, işsizlerden daha TÜRKİYEDE CERÇEK ANKARA (ANKA) - DİE'nin, Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) tanımlarmı esas alarak hesapladığı yüzde I2.4'lük işsiz- lik oranı, söz konusu uluslararası standartlar nedeniyle işgücü dışında tutulan "işsizle- rin" eklenmesiyle yüzde 22'ye kadar yük- seliyor. DÎE'rün de uyguladığı ILO yönte- minde, çeşitli nedenlerle daha önce çalıştığı işinden uzaklaştınlmış ve işine geri çağnl- mayı beklediği içın başka bir iş aramayan ile bölgede iş bulunmadığına inandığı için iş aramayıp ancak 2 hafta içinde işbaşı yapma ORANI YÜZDE22 ya hazır olduğunu bdirten kişiler işgücü içe- risinde kabul edilmiyor. DlE'nin açüdadığı son hane haUa işgücü anketlerinde bu du- rumda olanJann sayısı 1 milyon 796 bin kişi olarak belirlendi. Mevsimlik çalıştığı içın iş aramayan ve işbaşı yapmaya hazır olmayan 922 bin kişi istihdam ve dolayısıyla işsizler arasmda bulunmuyor. DİE'nin uluslararası standartlar nedeniyle işsiz kabul etmediği söz konusu kişiler de işgücüne dahil edildi- ğinde bu yılın ilk 3 aylık dönemi için işsiz sayısı, 5 milyon 521 bin'e yükselıyor. cıddi biçimde yevmiyeli çalı- şanlann yoksullukla savaşmak zorunda kaldığını da gösterdi. Buna göre ücretlı ve maaşlı ça- lışanlann yüzde 13.64'ü. yev- miyeli çalışaniann yüzde 45. 01 'i. işverenlerin vüzde 8.99'u, kendı hesabına çalışanlann yüz- de 29. 91'i. ücretsiz aile işçile- rinin yüzde 35.33'ü. işsizlerin yüzde 32.44'ü. ekonomik ola- rak aktif olmayanlann yüzde 22.15'i yoksul. Çocuklann yok- sulluk içindeki payı küçümsen- meyecek düzeyde. Türkiye'de 15 yaşından küçüklerin yüzde 34.55'i yoksul. Çocuklarda yok- sulluk oranı kentlerde yüzde 30.59 olurken kırsalda bu rakam yüzde 41. l'e kadar yükselıyor Ulusal gellrin yuzde 2.3 ü • BM Kalkınma Programı ta- rafından geçen hafta açıkJanan "İnsani Gelişme Raporu"na göre ise Türkiye nüfusunun yüz- de 2'si günlük 1 dolann altında, yüzde 10.2'si günlük 2 dolann altında gelirle yaşıyor. • Raporda, en yoksul yüzde 10'luk kesimın ulusal gelirin yüzde 2.3 "ünü aldığı; buna kar- şın en zengin yüzde 10'luk ke- simde bu oranın yüzde 30.7'ye çıktığı bilgileri de yer alıyor. Türk-lş tarafından her ay dü- zenli olarak yayımlanan "açlık sının çalışması". araştırmalara yansıyan yoksulluğun hızlı artı- şınm nedenlerini de özetliyor. Türk-îş'inraporlannagöre 1994 yıJında 7 milyon 281 bin lira olan açlık sının 10 yıl içinde 33 kat arttı. 2004 yıh Haziran ayında yayımlanan raporda açlık sının 474 milyon lira olarak belirlenir- ken yoksulluk sının da 1 milyar 422 milyon lira olarak açıklandı. Hayatsız kadınlann dramı ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ankara Ticaret Odası (A- TO) tarafından hazırlanan "Ha- yatsız Kadınlar Dosyasf'na göre, ülkedeki hayat kadınlan- nın sayısı 100 bine yaldaşıyor. Dosyada, 350 kadından birinin fuhuş batağının eşığınde olduğu vurgulanırken 3 büyük kentte genelevde çahşmak için 30 bin kadının "vesika" beklediğine dikkat çekildi. ATO Başkanı Si- nan Aygün. "Ortaya çıkan tab- lo 10 yıldır kötü yönetilen bir ülkenin, bir ekonominin fatu- rasıdır. Hayatın kadınlan de- ğil, kral çıplak" dedi. ATO'nun "Neler oluyor bi- ze" başhğı altında hazırladığı ra- porlardan ikincisi dün açıklandı. Rapordaki veriler özetle şöyle: • Türkiye'de faaliyet gösteren 56 genelevde kayıtlı yaklaşık 3 bin hayat kadını çalışıyor. Tescil- li hayat kadını sayısı 15 bini ge- çiyor. Çok sayıda da vesikasız çahşan kadın var. • Genelevde çahşmak için ge- rekli olan vesika, taksi plakasın- dan farksız. 3 büyük ilde 30 bin kadın genelevde çahşmak için vesika bekliyor. Yalnızca Diyar- bakır'da yasal olmayan bine ya- kın randevu evı bulunuyor. • Türkiye genelinde vesikah ya da vesikasız çahşan hayat ka- dınlanmn sayısı 100 bine yakla- şıyor. Kadın nüfusunun 35 mil- yon civannda olduğu hesaba ka- tıldığında, her 350 kadından bi- rinin fuhuş batağının eşiğinde olduğu belırtılıyor. • Fuhuş sektöründe 1 yılda dönen para asgari 3-4 milyar do- lar. Fuhuştan yüz binlerce insan maddi anlamda yararlanıyor. Pasta bu kadar büyük olunca devreye fuhuş mafyası giriyor. 'Çocult hayat kadını' • 18 yaşından küçük hayat ka- dınlan "çocuk hayat kadını" sınıfına giriyor. 2000 yılında sa- dece tstanbul'da çocuİc hayat ka- dınlannın sayısı 500 olarak be- lirtiliyor. 2000 yıJında yapılan 1. Çocuk Kurultayı'nda, çocuk fa- hişe olayınm korkutucu boyut- lara geldiği, fahişelik yaşının 15 'e kadar düştüğü, bazı araşhr- macılara göre ise bu yaşın 12 'ye kadar indiğine vurgu yapıhyor. • Kadınlann yüzde 30"u koca- MuhafizAlayı 84.yaşında Cumhurbaşkanhğı Muhafız Alayı Koınutanlığı'nın 84. kuruluş yüdönümü, CumhurbaşkanıAhmet \ecdet Sezer ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün de katıldığı törenle kutlandı. Törene eşi Semra Sezer ile gelen Cumhurbaşkanı Sezer, Orgene- ral Özkök tarafından karşılandı. Törende konuşan MuhafizAla- yı Komutanı Kurmay Albay Ferit Güler, "Alajımızın temel göre- vi, bize emanet edilen muhafızları Cumhuriyetimizin çağdaş de- ğerlerini özümsemiş, bilime ve bilgiye inanan, insani. yurdunu ve doğayı seven, yeterli donanıma kavuşmuş olarak yetiştirmektir" dedi. Muhafız alayı, tüfekli ve tufeksiz gösteri sundu. (Fotoğraf: AA) sı, yüzde 10'u baba, anne, ağa- bey gibi yakınlan, yüzde 3.4"ü beraber olduklan erkekler tara- fından satıhyor. Para karşılığı cinsel ılişkiye girenlerin yüzde 63.4'ü resmi nikâhlı, yüzde 12.2'si ise imam nikâhlı. • Hayat kadınlannın yüzde 8'i, 16 yaş öncesinde aile için- den birinin cinsel tacizine uğru- yor. Aile dışından cinsel tacize uğrayanlann oranı ise yüzde 20. • Yasalar, fuhuşu "kazanç amacıyla bir kimsenin vücu- du üzerinde başkalannın cin- sel davranışlarda bulunması- na katlanmasıdır" diye tanım- lı>or. Ancak yaşananlar bu ta- nım çerçevesinde kahnıyor. Ha- yat kadınlarına sıklıkla eziyet, işkence, aşağılama, horlama, ha- karet gibi her türlü kötü mu- amele yapıhyor. Temel nedenler • Fuhuşa yol açan neden- lerin başında yoksulluk geh- yor. Kırsal kesimde kız ço- cuklannm işgücünden yarar- lanılmak istenmesi, erken yaşta veya zorla evlilikler, eğitimın yerini alıyor ve baş- ta fuhuş olmak üzere her tür- lü tehlikenin kapısı açılıyor. • Namus, ahlak, şeref, hay- siyet, doğruluk, dürüstlük, adalet. helal kazanç gibi de- ğerlerin sürekli erozyona uğ- radığı toplumsal yapı, fuhuş için uygun zemini oluşturu- yor. Televizyon ekranlannda özendinci mahiyetteki pınltı- lı hayat görüntüleri fuhuşun ana hazırlayıcılan arasında. • Sektörde sadece TürkJer çalışmıyor. Büyük bölümü Ukra>Tia. Moldova, Gürcis- tan, Azerbaycan ve Beyaz Rusya'dan ülkemize gelen yabancı uyrukJu hayat kadı- nlan vücutlannı pazarlıyor. • 2001 yılında ölen gene- lev patroniçesi Matild Ma- nukyan. 1994yıhndanitiba- ren birçok kez vergi rekort- meni oldu. Bu örnek bile, fu- huş sektörünün parasal açı- dan dev bir sektör olduğunu ortaya koyuyor. Erdoğan, Annç'ı yalanladı: Lojman yok ANKARA/EKtNLtK (Cumhuriyet) - Başbakan Re- cep Tayyip Erdoğan TBMM Başkanı BülentAnnç'ın millet- vekillerine lojman yaptınlaca- ğını açıkJamasma karşın böyle bir şeyin söz konusu olmadığını ıddia etti. Erdoğan, Bahkesir'in Mar- mara ilçesine bağh EkinlikAda- sı'nda geçirdiği tatilinin son gü- nünde gazetecilerin sorulannı yamtladı. Toplu Konut Idaresi (TOKÎ) tarafirKİan yapılarak 80- 100 milyar lira arasındaki bir fi- yatla milletvekillerine sahlacak olan lüks konutlar için sıraya gi- rildiği yönündeki bir soru üzeri- ne Erdoğan şunlan söyledi: "Devletin şu anda, milletvekil- lerine lojman yapmak gibi bir gayreti yoktur. Maalesef hâlâ medyamızın bir kısmı bu tür yalan haber üretmekle siyaset ve siyaset adamına gölge dü- şürmenin gayreti içindedir. Böyle bir şey kesinlikle yoktur ve bunu TOKİ üzerine yıkmış- lardır. TOKİ'nin böyle bir ta- sarrufu söz konusu değildir. Yalan haber yazılırsa, ben bunda kasıt aranm." Annç ise geçen günlerde ya- sama yılının kapanışı nedeniyle verdiği resepsiyonda, TOKİ'den millervekilleri için konut proje- si üretilmesi istendiğini söyle- mişti. Annç. şöyle konuşmuştu: "Benim milletvekili arkadaş- larımın bir konut edinmesine yardımcı olmamdan, bunun için TOKİ'vi aracı kılmam- dan daha tabii ne oiabilir? TOKİ'nin elinde yüzlerce yer var,isterse Hazine'den binler- ce yer daha alabilir. Bu proje devam ediyor, sonuna kadar devam edecek." Milletvekillerinin birbirleriy- le komşuluk yapmak istedikleri- ni kaydeden Annç, konut proje- sinin bir yıl içerisinde bıteceğı- ni. milletvekillerinden isteyen- lerin 3 tip evden istedigine peşi- natını, aidatını ödeyerek sahip olacağını ifade ermişti. GUNDEM Ml STAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada güne gelelim... Derviş, seçim dönemi boyunca ortalıkta yoktu. Bir ara "Hastayım"dedi, "diskkayması var". Ama aynı dö- nemde istanbul'da, Ankara'da olmadıktoplantılardü- zenledıği ortaya çıktı. Bir kaymanın olduğu gerçekti a- ma, bu dısk değildi. Anlaşılıyordu kı Derviş, 28 Mart yerel seçimierine değil, 29 Mart sabahı CHP'nin uğra- yacağı hezimete hizmet üzenne çalışıyordu. Derviş, mart boyunca sosyal demokrasının nasıl ol- ması gerektiğine kafa yordu, 50 sayfayı aşan bir me- tın hazırladı. Sonra dağıttı! Yanlış anlaşılmasın, metni dağıttı... Seçimlerden CHP'nin yanı sıra AKP de umduğunu bulamayınca, bir başka anlatımla başarısızlık hezimet boyutuna varmayınca Derviş ekıbının tasarladığı, "Bay- kal'la ı^e 6 okla gitmez" hazıriığı havada kaldı. İlk toz dumanın çökmesinden sonra Derviş, bir kez daha ayağa kalktı. CHP'de eksıkliklerden çok fazlalık- lara dikkat çekti. Kemalizm fazla, 6 ok fazla... Bu ve benzerı görüşlerinı her platformda dile geti- ren Derviş, bunu en lyi yapabilecegı kurultay plarfor- munu nedense kullanmamayı yeğledi. Kaçak güreşiyor. Geçen haftayı "Kemal Derviş haftası" ılan etsek ye- ridir. An hareketiyle başladı, Izmır'le devam ettı. An ha- reketinin yıldönümü toplantısına katıldı, Erdoğan'ın po- litikalarını doğrularken türban konusunda da yasaklar- la hareket edilemeyeceğıni söyledi. Toplantıya katılan deneyimli gazeteciler doğal olarak bir sonraki gün bu- nu süitunlarında duyurdular. Derviş hemen bir yalanlama gönderdi. Nedense bü- tün gazeteciler yanlış anlamıştı. Ancak daha yalanlamanın mürekkebi kurumadan Kemal Bey Izmir'den seslendi: "CHP'de başbuğ gibi hareket edilmez. Tek adam portresi hiçyakışmıyor. Buyönetim anlayışıyla olmaz..." AKP çelişkisi Bu aşamadan sonra durum artık salt Kemal Derviş'ın çıkışı, haklılığı haksızlığı değildir. Ortaya şu soru-yo- rumlar çıkmıştır: 1- Kemal Bey madem CHP yönetimını başbuğ tıpı buluyordu, bunu neden partinin kurultayında söyleme- di. Baykal'a güvensizlik oyu vermedi, oylama sırasın- da salondan ayrılmayı yeğledi? 2- Kemal Bey, türbanın yasaklarla çözülmeyeceği- ni söylüyor. Oysa daha ıkı hafta önce Avrupa insan Hakları Mahkemesi (AİHM) oybirliğiyle Türkiye Cum- huriyeti devletının politikasını onayladı. Türkıye'nin AB katında müzakere temsilciliğini üstlenebılecek kadar donanımlı olan Kemal Bey, bir AB kurumunun kararı- nı kabul etmiyor mu? 3- Kemal Bey ve benzer düşünenler türban-kamu- sal alan konusunu öne getirip CHP'yı eleştırıyorlar. Acaba AKP'yi hiç eleştirmeyi düşünmüyorlar mı? Ke- sinlikle aynı şey değil ama, sadece örnekleme anla- mında vurguluyoruz; AKP iktıdarından sonra kamuya ve belediyelere ait lokantalara kamusal alan gerekçe- siyle içkı yasağı getırildi. Bu ikiyüzlülük değil mi? 4- Kemal Bey'in ana sorumluluğu ekonomı. Halen uygulanmakta olan politikalarda onun payı var. Son bir hafta içinde BM'den DİE'ye, Dünya Bankası'ndan ba- ğımsız araştırma kuruluşlarına kadar pek çok kesim Türkiye'deki yaşam kalitesınin düşmekte olduğunu ra- kamlarla açıkladı. Türbandan fikir özgürlüğüne kadar her konuda görüşü olan Kemal Bey'in bu konuda ne- den görüşü yok? 5- CHP'nin daha lyi konumda olması için bir araya gelip "Böyle gitmez" diyen milletvekillerini "çapulcu" ilan eden Genel Başkan Deniz Baykal, Kemai Bey'e ne- den bir şey demiyor? 6- Kemal Bey'in her şeyden önce Türk toplumuna karşı dürüst olması gerekir. CHP'de ıstedığı polıtikalar yaşama geçmeyecekse ayrılma hakkını da kullanabı- lir. Bugünkü koşullarda AKP'ye toz kondurmadan fıkır özgüriüğünden söz edersenız, o olsa olsa zıkir özgür- lüğü olur. Bunu fikir diye yutturmaya kalkarsanız da "fî"si gider "kir"\ kalır! ankcumfr; cumhuriyet.com.tr SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "...'Batr, Ne Zaman 'BatT Olmuş?•• • BaştarafıArka Sayfada gin, 'Rus Jeo/Politiği/Avrasya Yaklaşımı'. Küre Yayınlan, s. 216/217). Aslında Roma'nın Hıristiyanlığı benımsemesi, daha o za- man, Romalıların o bıreyci ve hükmedıcı, başka ulkelerı 'ez- mek' ve 'eritmek' yöntemını; Doğu Hıristiyanlığı'nın. mıstik ve kamusal toplumculuğuna karşı dikmış ve böylece yeryü- zünde, yüzyıllarca sürecek diyalektık bir gerilım oluşmuştu. Hatırtarsanız, bu 'Tesbit', Alphonse de Lamartineın. 'Os- manlı Tarihi' isimlı eserinde. yapılmıştır. lyi de bunun, Fener Patrikhanesi ıle ilışiğı ne?.. Batı Hıristiyanlığı'na alternatif, Ortodoksluk! "...(buraya dikkat!) jeo/polrtik bir olay olarak Batı, aslın- da Hıristiyan Kilisesi'nin, Ortodoksluk ve Katoliklik olarak, bölündüğü aşamada ortaya çıktı. Katolik âlemi, bundan sonra kavramsal anlamda, Batı'nın esası oldu. O andan başlayarak Katolikler, kendilerini -aynen Roma gibi- tüm insanlıkla; kendi tarihlerini, Dünya'nın tarihiyle; kendi me- deniyetlerini, Medeniyet'le özdeşleştirdiler. Diğer bütün medeniyetler ve gelenekler, aşağılanan birtarzda 'vahşi', 'barbar ülkeler'le eş tutuldu. (buraya dikkat!) Bu tür 'insa- ni olmayan' kategoriye, yalnızca Hıristiyan olmayan halk- lan değil, tüm Ortodoks 'Roma'yı da dahil etmişlerdir..." "...(oysa) bu 'câmia', tahrif edilmemiş, otantik bir Hıris- tiyanlık alanı idi. Bu arada önce Bizans, sonra Rusya ol- mak üzere, Ortodoks ülkeler, Hıristiyan olduklanndan do- layı, Katolikler tarafından böylesi saldırgan bir düşman- lıkla karşılaşıyorlardı. (buraya dikkat!) Çünkü Ortodoksluk, 'farklı' bir Hıristiyanlık örneğini, Batı'da oluşan ve bir dö- neme kadar, tek Hıristiyan devletçiliği iddiasını sürdüre,. medeniyet düzeninin tamamına; cihanşümul, açık, tari- katçı olmayan, radikal bir alternatif (seçenek) sunmakta i- di..." (a.g.e.s, 282) Günümüzde "ABD, Batı sermayesinin tecessümü, mer- kezi, ekseni ve özüdür"; hal böyle olunca, Avrasya'nın fet- hı tasarımında, önce Ortodoksluk düzeyınde duruma hâkım olması; bunu gerçekleştırmek için de, eskıden olduğu gibi Or- todoksluk âlemınde Moskova'ya alternatif olarak, Haliç kı- yılannda oluşacak Ökümenik Rum Patrikhanesi'ni oluştur- ması gerekmez mi? Işin tuhafı, bu teşebbüs yeni de sayılamaz; ucu, ta Clinton ve Çiller dönemıne kadar uzanıyor. Biz de uzanalım mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle