25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
19 TEMMUZ 2004 PAZARTESİ 4- CUMHURİYET SAYFi H i J v d i ı U l l l l ekonomi(Scumhuriyet.com.tr 13 Mire kredi karti üretilecek • Ekonomi Servisi - Eczacıbaşı ve Gıesecke&Devnent ortaklığıvla kurulan E- Kart, kiasık kredi kartlarının yerine ge-çecek mınik kredı kartlanrun üretimıne başladı. Mevcut kartlann yaklaşık yansı büyüklüğünde olan yenı kartlar, sadece dikdörtgen değıl, kedi, köpek, tarak, otoraobıl, futbol topu şeklinde de üretilecek. Yenı kartlar. boyuna ve cep telefonuna asılarak ya da anahtarlık olarak taşınabılecek. TEMSA Diamond ağustosta satışta • ADANA (AA) - Sabancı Holding'e bağlı TEMSA AŞ. 1 Ağustos'ta iç ve dış pazarda satışa sunacağı Diamond adı venlen şehirierarası hızmete vönelik yolcu otobüsüyle öaşta Almanya olmak üzere Avrupa'nın her yerinde sesmi duyurmayı planlıyor. Diamond 1 Ağustos 2004"ten itibaren 250 bın Euro'dan satışa sunulacak. Türkiye'ye özgü tavuk geliyop • AJVKARA (ASKA) - Tanm Bakanlığı, Ankara Tavukçuluk Araştırma Enstitüsü'nde geliştirilen Atabey, Atak ve Atak-s olarak isimJendiriJen Türk tipi tavıddar için Türk Patent Ensfifüsü'ne marka tescili için başvurdu. Türkiye"de her yıl yaklaşık 400-500 yumurtacı damızlık ihtiyacının tamanunın yurtdışından ıthal edildiği ve sektörün tamamen dışa bağımlı olduğu belirtilirken proje ıle bağımlılığın azalhlması hedefleniyor. Akbank lon ihracı için başvurdu • ANKARA (ANKA)- \kbank, 1.8 trilyon lira tutannda yatırım fonu ıhraç edecek. Banka, B tipi lıkıt fonunun katılma relgelerinin ihracı için Sermaye Piyasası K.urulu"na (SPK) ;>aşvurdu. Akbank, söz conusu fonunun 1 trilyon 7 5O milyar liralık katıkna lelgelerinin ihracını ilanlıyor. :l Cezfre'den rürkjye'de şirket | ANKARA (ANKA)- )aha önce Türkiye'de adecctemsılci düzeyinde ulunan El Cezire, uıkan'da şube açmak macr.la 800 milyarlık ırkeuoırdu. Katar'dan ayın )apan El Cezire levir-onunun kurduğu rkete "Al-Jazeera [edyaîletışim Hizmetleri ımıtei Şirketi" adı •rildı Bridil uçaklamna tcmatil geliyor ANKARA(AA)- lUaı Herkül ılcanna alternatif olarak •timuongörülen A400M ılearyla ilgili ışım.ar Türk Havacılık LT :a Sanayiı (TAI) skrnde bütün hızıyla an :diyor. Aralannda kyc nın de bulunduğu keım ilgili havacılık etlemın ortak üretim jnaan geçen yıl mtayında yürürlüğe tı scleşme e.eyıde yürütülüyor. e ksısamında zirve afcTAI'de yakJaşık fcsaım mühendisinin a:aa bu dev program aıuıda TAI tasanm rraannı üç ana grup ce ürütecek. 2002'ye kadar toplam 121 trilyon zarar eden kurum, 2004 Mart sonu itibanyla 28 trilyon lira kâr etti KARDEJVÖR diriliyorKERİM ÜLKER KARABÜK - Türkıye'nın ilk entegre demir-çelik fabri- kası Karabük Demır ve Çelik Fabrikaları (KARDEMlR) AŞ'de sıcak tamiratı yapılan Kok Fabrikaları ve yenileme- si tamamlanan 2 No'lu Yük- sek Fınn törenle hizmete açıl- dı. On ayhk bir dönemde ya- pılması planlanan, ancak 6 ay gibi kısa bir sürede tamamla- nan tesisler için 10.5 milyon dolarlık yatınm yapıldı. • Türkiye'nin ilk entegre demir-çelik fabrikası olan KARDEMlR, 10.5 milyon dolarlık yeni yatınmla üretim kapasitesini arttıracak. 2003-2004 yıllannda 70 trilyon lira borç ödeyen kurum, ERDEMİR'le hammadde temini konusunda yürüttüğü ortak projeler ile maliyetlerini de aşağı çekmeyi amaçhyor. Açılış töreninde konuşan KARDEMlR Genel Müdürii Osnıan Kılavuz, açılan yeni tesis ve ünıtelerle yıllık 8 bin ton olan üretimi 2008 yılına kadar 1.5 milyon tona. kişi başına ortalama 240 ton olan çelik üretımini de 400 ton se- viyesine çıkarmayı hedefle- diİderini söyledı. Kılavuz. Ereğli Demir Çe- lik Fabnkalan (ERDEMfR) ile ortak hammadde temini konusunda çalışmalar yürüt- füklenni ifade ederek DİV- HANprojesi ile yerel kaynak- lan kullanarak maliyetlerini azaltacakJannı kaydetti. Uy- gulamaya konan Tren Feri projesi ile de demiryolu kul- lanılarak KARDEMtR"in ih- tiyacı olan hammaddenin ERDEMİR Lımanrndan KARDEMİR'e, ERDE- MlR'in ihtıyacı olan slapın ise KARDEMİR'den ERDE- MlR'e nakJedildiğini dile ge- tiren Kılavuz, bu şekilde ton başına 5 dolarkâr sağlayacak- larını vurguladı. TCDD'nin şahin: Zam yok ama.. Fedakârlık bekliyoruz Hükümet. kamu çalışanlannın zam talebüıe olumlu bir yanıt ver- meme konusundakı ısrannı sürdü- rüyor. KARDEMlR'dekı açılış tö- renine katılan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı .Mehmet AB Şahin. zam konusuna değindi. Ça- lışan herkese e\Tensel standart- larda ücret vermeyı istediklenni belirten Şahin "Kurumlarumz "Geçinemiyoruz, maaşlanmıza zam yapın' demeyebaşladılar. Yü- züne kan geimiş olan ülke ekono- misini yeniden yoğun bakım oda- sına sokmak istemiyonız. Bütçe dengesinibozucu birtakun uygula- malan kimse bizden beklemesin. KARDEMlR işçilerinin geçmişte göstermiş. olduğu fedakârüğı bu ül- kede çalışan herkesten beklemek hükumet olarak hakkunız" dedi. KLVRDEMJR'dekJaçıhş töreninekaöJan Başbakan YardımcısıMehmet Ali Şahin ileMa- hve Bakanı Kenıal l nakıtan, eskiden bütçesinden para çıkan devietin artık KARDE- MİR'den 6.6 trilyon lira vergi akngını söyledi. (Fotoğraf: AA) ray ihtiyacını KARDE- MÎR'in karşıladığını belirten Kıla\r uz, "Her ay yakJaşık 4 bin ton ray üretiyoruz. Yeni kurulacak ray ve profil hadde- hanesi ile şu anda 36 metre uzunluğunda ürettiğimiz ray- lan 2006 yıhnda 72 metre ola- rak üretmeye başlayacağız" diye konuştu. Kapasite yüzde SOarttı "2002 }iünda yiizde 50-55 kapasitekullanımoranı ife ça- bşan, birkaçgünlük hammad- de stoku bulunan, geçmiş yıl borçlaruu ödejemeven ve top- lam 121 trilyon lira zarar eden KARDE\ÛR"in bugüıı itiba- n>la üretim kapasitesi yüzde 85-90oranına .yüJöeldi'' diyen Kılavuz, 2003-2004 yıllann- da 70 trilyon lira borç ö'dedik- lerinın ve 2004 Mart sonu iti- banyla 28 trilyon lira kâr eden bir kurum haline geldikleri- nin altını çizdi. özelleştirmeye model olsun Açılış törenine katılan Hak- lş Konfederasyonu Başkanı Salim Uslu da KARDEMlR işçisi ve Karabüklüler olarak üzerlerine düşeni yaptıklannı belirterek "Yüzde smr zam- ma imza arök 4 ay ücretsiz izin kullandık. Şîzndi cefalan- mızın sefasuu sürme>e başlı- }»ruz.ÖzeUeştirmegerekli ise eğer, işçilerin de katılacağı KARDEMlR modeli uygu- lanmaudır" dedi. ENÎULUSALKALKINMAPLANI'NAAVRUPA'DANUYARI Dahakapsamlıhawlayın .ANKARA (AA) - Türkiye'nin bu yı- lın sonunda müzakere tarihi alması du- rumun da çok daha önemli hale gele- cek olan 2007-2013 dönemine ilişkin Ulusal Kalkınma Planı (UKP) için ön hazırlıklar başladı. AB Komis- yonu"nun Genişlemeden So- rumlu Genel Müdürlüğü bün- yesindeki Türkiye Masası Şefi Başkanlığı uzmanlanndan bir heyet geçen hafta Türkiye'ye gelerek temaslarda bu lundu. UKP'nin, ulusal birplan olması nede- niyle bunun AB tarafından onayının söz konusu olmadığı ancak bunun AB tarafiyla paylaşıldığı ifade ediliyor. AB Komisyonu heyefınin Devlet Planlama Teşkılatı ile yaptığı görüşme- lerde AB uzmanlannın mevcut planı beğendikleri, ancak yeni hazırlanacak planın daha kapsamlı hazırlanmasını istedikleri ifade ediliyor. Yapılan göriişmeler sonra- sında yeni planın mali yardım artışına paralel olarak daha kapsamlı hazırlanması konu- sunda mutabakata vanldığı belırtıliyor. 2005 ortalannda yeni UKP için hazırlıklara başlanılması hedefle- nirken AB'nın tahsis edeceği fonlann belli olmasının beklendiği, Komisyon yetkililennm ise bu konuda net bır şey söyleyemedikJeri kaydediliyor. tŞARAUNLARAKTTK MODERNHİZMETALACAK İŞKUR'ayeniçehre A\K41U(CuınhuriyetBürosu)-IŞ- KUR, 20 il ve ilçede oluşturacağı mo- del ofıslerle, ış ve işçi arayanlara da- ha nitelikli hizmet vermeyi planlı- yor. Bu amaçla ihaleye çıkan ku- rum Ankara, Istanbul, Kayseri ve Aydın-Söke'deki bürolannda tadilat yapacak. Bandırma, Gebze, Antalya. Samsun, Çorum, Niğde, Tokat, Kilis, Hatay, Elazığ, Diyarbakır, Muş, Si- ırt. Ağn, Iğdır ve Ardahan'da da yeni binalar yaptıracak. İŞ- KUR'un yeni ofislerinin, daha az bürokratik görünümlü olması is- teniyor. Ofıslerin iş ve ışe yönelik eği- tim imkânlan hakkında daha açık ve ulaşılabilirbılgi sunması, selfservis hiz- metler için uygun koşullaroluşturması, ış arayan kişılere ve eleman arayan iş- verenleredaha fazla ve nitelikli hizmet sunması amaçlanıyor. Yeni ofislerin yapısı da her yer- de aynı olacak. Bütün bina giriş- lerinde özürlüler için rampa olu^turulacak. Aynca, özürlü tu- valetı ve asansör yapılacak. İç mekânlar, açık ofis ola- rak dizayn edilecek. ÎŞ- KUR. aynca 'püot ofis' olarak belirlediği bazı ofis- lerindeki personelini daha kaliteli hiz- met sunumu ıçın eğıtiyor. DÜNYA EKONOMlStNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA erginy@tr.net Yaklaşık 20 yıldır, ekonomi yönetimi tar- tışmalarının merkezinde "reform" kavra- mı var. Ancak dün "reform", devleti eko- nomiden çıkarma (özelleştirme, deregü- lasyon vb.), küçültme anlamına gelirken şimdi, giderek yeniden, düzenleme, dev- leti güçlendirme, merkezileştirme anfamı- na gelmeye başladı. Bu sırada inglrtere'de Bu değişiklik, salt teori düzeyinde ya- şanmıyor, hükümetlerin uygulamalannı da etki/emeye başladı. Sermaye hareketleri- nin serbestleştirilmesine yönelik eleştiri- lerbaşladığında, The Economist'in uzun süre direndikten sonra, geçen yıl teslim olduğuna, Asya krizinin hemen ardından dile getirilmeye başlanan (ömeğin Prof. Jagdish Bhagvvati) bu eleştirilere katıl- maya başladığına, giderek artan sayıda ekonomist ve yatırımcının Çin'de devie- tin ekonomiye müdahale tarzını olumlu bulmaya, hatta ekonomik yavaşlama sü- recinin düzenli bir biçimde gerçekleştiril- mesi açısjndan gerekli görmeye, iç paza- ra dayalı, kontrollü büyüme modellerine ilgiyle yaklaşmakta olduklanna daha ön- ce değinmiştim. Geçen perşembe, Ingil- tere'de (şçi Partisi hükümeti, tren taşıma- cılığının stratejik yönetimini özel bir şirket olan Strategic Rail Autorithy'den alarak bakanlık tarafından denetlenen Netvvork Rail'e verdi. Hükümetin, özelleşmeyle parçalara bölünerek satılan tren yollannın yönetimini bakanlığının tasarrufu attına al- ması, medyada "dolaylı kamulaştırma" ve "merkezileştirme" olarak nitelendi. ama ne Financial Times ne de The Eco- nomist'ten güçlü bir itiraz geldi. İşçi Par- tisi'nin bu adımı, 1980'lerdekı Thatcher döneminin özelleştirmeci retoriğine tü- müyle ters, ama Muhafazakâr Parti yöne- timinin eleştirileri de oldukçazayıfbir ton- da kaldı. Sir Rothschild'in korkusu Ekonomi yönetimi tartışmalarında ha- vanın. hatta belki de paradigmanın değiş- meye başladığını gösteren başka ilginç gelişmeler de var. Hat/riarsınız, milyarder spekülatörSoros, 1997'dekı Asya krizin- Soros'tan Rothschild'e den 6 ay önce TheAtiantic MonthJy'de- ki "Kapitalist Tehlike" başl/kl/ deneme- sinde, neo-liberalizmin demokrasiyi teh- dit ettiğinı söyleyerek daha kurallı, düzen- li, ahlaklı bir kapitalizm istediğinde, ser- maye çevrelerinin The Economist gibı yayınlannda, küreselleşmeye karşı mu- halefetin tartışıldığı 2000 yılı Davos top- lantısında alaya alınmrş, eksantrik, nahif olmakla suçlanmıştı. Soros, ABD başkan- lık seçimlerinde DemokratParti'yi, 15 mil- yon dolara yakın bir kaynakla, açıkça des- teklemeye başlayınca, çok daha şiddetli saldırıların hedefi oldu. Muhafazakâr ke- simlerin yayınları, örneğin Fox News, VVashington Times, Soros için "korsan kapitalist", "soykınmdan da kurtulmayı nasılsa becermiş bir Yahudi" ya da ateist, göçmen vb. ıfadeler kul- lanmaktan çekin- mediler. Eh. ne de olsa Soros, "yeni paraydı"(l) vehiç utanmadan, ade- ta yemek yed/ği eli ısırmaya kaJkı- yordu... Peki, ya The Guardian'da "Kapitalizm, kendisiiçin tehlike oluşturv- yor" (Capitalism is a danger to itself, 13/07) başlığıyla Soros'unkileri anımsatan eleştiriler ileri süren Sir Evefyn Rothsc- hild'e (1808'de Londra'da kurulan NM Rothschild'in eski yönetim kurulu başka- nı) ne demeli! Rothschild de mi "yenipa- ra"\ Rothschild, "ABD veAvrvpa'dapatlak veren şirketskandallan kapitalizmegûve- nisarstı" diyor. Biraz karışık ve kapitaliz- mi mali sisteme indirgeyen bu yazıdan (belli ki yazmak, banka yönetmeye ben- zemiyor) ilk elde şu anlamlar çıkanlabilir: (1) Karşımızda, köklü aileşirketlerinin ge- leneğinden yoksun, sistemi manipüle et- meyi öğrenmiş yeni birahlaksız kapitalist türü var. Bu yeni türün yarattığı skandal- lar, kapitalizme güveni sarsıyor. Güven sarsılırsa mali sistem de işlemez. İlginç bir rastlantı olarak, emektar iktisatçı J. K. Galbreight da perşembe günü aynı du- rumdan yakınıyordu; "Eskiden" diyordu, "Carneg/e, Rockefeller, Duke gibi ka- pitalist aileler vardı, şimdi hem şirketle- rin yönetimindehem dekamu maüyesin- de, devlet yönetiminde, orduda etkin, birbiri içine geçmiş, denetlenemeyen bır bürokrasi var" (The Economics of Inno- cent Fraud: Tnıth of our Time-Masum Dolandıncılığın Ekonomisi: Zamanımızın Gerçeği. Aktaran The Guardian 15/97). (2) Skandallann gündeme getirdiği tehli- kelerin yüzünden devletlerin, kurtarmak ve engellemek bağlamında sürece müda- hale egilimi giderek artıyor. (3) Kısa dö- nemli kazanç ka- dar, ahlaka da önem vermek ge- rekiyor. (4) Devlet- lerin, iş çevrelen- nin ve yorumcula- nn (kapitalist sını- fın organik aydın- lannın-E. Y) lider- liği olmadan bu güven yeniden kurulamaz. Kısa- cası, aşırıya kaç- madan düzenle- me ve gözetim gerekli. Anımsarsanız da- ha önce aktarmıştım, dünyanın en büyük fon yönetimi şirketi Pimco'nun yatınm şefi Bill Gross da kapitalizmin son 30 yı- lın en istikrarsız döneminden geçtiğini vurguladıktan sonra, heç edilmiş fonlann denetlenmesi gerektiğini savunuyordu (Financial Times, 16/06). The Econo- mist'in aktardığına göre ABD Securities and Exhange Commision da (borsalan denetleyen kuaıluş) bu fonları daha yakın- dan izleme ve denetleme yönünde adım- laratıyor (15/07). Devleti gerl getlrlnl Fukuyama, 1990'lann başında, piya- sanın devlet/eri ele geçirmeye başlama- sıyla -neo-libera/izm, küreselleşme- tari- hinin sonuna ulaştığımızı savunuyordu. Şimdi, bir süredir başka bir hava çalıyor. Aslında, Fukuyama'nın, Thatcher'ın eski danışmanlarından, Prof John Gray'in (London School of Economics) deyimiy- le "tüm iddialannın yanlış olduğu ortaya çıkmış birpeygamber" (The Nevvstates- man, 01/07) olduğu için hiçbir anlamı kaJ- madığı söylenebilir. Ancak Fukuyama. ABD sağının, neo-liberalizmin önde gelen düşünürlerinden biri; bu yüzden savun- dukları, gelişmeye başlayan yeni "para- digmanın" belirtileri, hatta kendini meş- rulaştırma sürecin/n parçası olarak da de- ğerlendirilebilir. Fukuyama'ya göre son dönemlerde yaşanan, Enron, VVorldCom gibi şirket skandallarının. Ingiltere'de tren yollannın. Kaliforniya'da elektrik işlet- melerinin özelleştirilmesinin yarattığı krizlerin nedenı, yeterli devlet denetiminin yokluğu. The Observer'daki yazısında Fukuyama, Milton Friedman'ın, Doğu Bloku ekonomilerıne verdiği "Ne varsa özelleştirin" tavsiyesiyle ilgili olarak şim- di, "Amaozamanyanılmışım. Hukukdü- zeni, özelleştirmeden çok daha temel- miş meğerse" dediğini de aktanyor. "VVashington Consensus" (özelleştir- me, tıcaretin serbestleştirilmesi ve dere- gü/asyon-diğer bir deyişle "devietin ser- vetyaratanlannyolundan çekilmesi") po- litikalannın devletlerin gücünü, en temel hükümet işlerınin bile yapı/masını aksata- cak kadar zayıflattığını vurgulayan Fuku- yama, bu politikalann tahribatının yarat- tığı boşluğu ulus-devletlerin, ellerindeki şiddet kullanma tekeline dayanarak yeni- den doldurmaları gerektiğini savunuyor (04/07). Fukuyama'nın, birdenbire toplu- mun piyasadaıî önce ge/cfiğini anımsa- maya başlaması düşündürücü. Sakın geç de olsa bu uyanman/n arkasında, top- lumsal dokuyu kanser gibi yemeye başlamış olan piyasa mekanizması- nın, tekrar denetim attına alınmadığı takdirde nasıl ekonomik, siyasi ve hatta ekolojık felaketfere yol açabileceğinin, geçmişte de açmış olduğunun bilgisiyle gelişmeye başfeyan bir korku olmasın. Sanınm, düne iadar ma/ derdinde olan "kasaplar", (Sjroş, Rbthsch/ld, Gross, Friedman, Fuloıyama vb...), şimdi can derdine düşmeye başladılar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yasa Yapmak Yasalar, kurailar topluluğu olarak toplumsal do- kunun ortak bağlantı noktalarıdır. O nedenle bir ya- sa canlılığ/nı toplumsal yapıyı yansıttığı oranda ko- rur. Bu nedenle yasa yapma süreci, hukukun çok önemli alt dallanndan biridir. Ülke yönetimlerinin demokrasiye yakınlığının de- recesi esas olarak yasama, yürütme ve yargı erkle- rinin, uyumlu ancak birbirinden ne ölçüde bağım- sız çalışabildiğine bağlıdır. Yine de demokrasinin ışleriiğiaçısından bu üçlünün bağımsızlığı gereklidir; bu bir önkoşulsa da hiçbir biçimde yeterli degildir. önemli olan üç erkin her birinin kendi iç devingen- likleri ve evrimleriyle, toplumun gereksinmelerini kar- şılamasıdır. Genel seçim/erden sonra ikinci yasama yılının tamamlandığı bugünlerde bu genel doğrula- nn, yasama gücü bağlamında ele alınması gerekı- yor. • • • Meclis, esas olarak hükümetin önerdiği tasarılan yasalaştınyor. Mi/letvekillerinin yasa tekliflerı kural olarak gündeme giremıyor. Bu olgu Meclis'in çalış- malannı artan oranda hükümetin istek ve öncelikle- rine bağlı duruma getiriyor. Asl/nda Meclis'in ne zaman tatile gireceğinin hafta başında Bakanlar Kurulu toplantısından sonra açıklanması ve bu du- rumun genel kamuoyunda hiç yadırganmayıp do- ğal karşılanması bu durumun ayn bir acı kanıtıdır. Hükümetin sunduğu yasa tasanlannın çoğu kez yazı dili daha doğrusu hukuk dili hiç de olması ge- reken nitelik ve düzeyde degildir. Ancak biçim açı- sından Türkiye yasaJan bir başka çok büyük sakın- cayı içeriyor. Hükümetin gönderdiği tasanlar çoğu kez "bazı kanunlarda" ya da "çeşitlikanunlarda" de- ğişiklik yapılmasına dairtasan olarak getıriliyor. Bu- rada "bazı" ve "çeşitli" nitelemeleri. tasannın ıçin- de "hükümetin istediği herşey vardır" anlamına ge- liyor. Böyle olunca da yasama sürecınde gerçek bir kargaşa yaşanıyor. Yasa yapımında özensizlik 1980'lerde başladı ve giderek ağırlık kazandı. Örneği çok. Meclis yaz tatiline girmeden son gün yasalaşan "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Karamamelerde De- ğişiklik Yapılmasına Dair Kanun" bu yasa çıkarma kargaşasının en somut örneklerinden biridir. Yasa ile Devlet Memuhan Kanunu; Yükseköğretim Kanunu; T.C. Emekli Sandığı Kanunu; Taşıt Kanunu; Vergi Usul Kanunu; Harçlar Kanunu; Amme Alacaklan- nın Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Veraset ve Inti- kal Vergisi Kanunu; Devlet Ihale Kanunu; ve sıkı du- run, bunlara ek olarak 19 önemli yasanın hükümle- ri de değiştirilmiştir. Kargaşa çok sayıda degişik yasanın tek bir ya- sa çatısı altında toplanmasıyla sınırlı kalmıyor. Tasanların ilgili komisyonlarda görüşülmesi sı- rasında çok sayıda önerge verilerek tasan, ilk bi- çimine göre neredeyse tanmamaz duruma ge- liyor. Ancak örneğimizde olduğu ve hemen tüm diğer tasanlaria ilgili olarak yapıldığı gibi Genel Kurul görüşmeleri sırasında da pek çok madde, orada, ayaküstü denilebilecek bir biçimde ha- zırianan önergelerle değiştiriliyor; tasanlar, bas- kı gruplan ya da hükümetten gelen değişiklik önergeleriyfe uygun deyimıyle yeniden yazılıyor. önergeler o kadar ayaküstü hazırianıyor ki Meclis'i yöneten başkanvekili, önerge fotokopilerinin kendi- sine ulaştınlmadığından şikâyet ediyor; kimi kez de oturuma "beş dakika ara" vermek zorunda kalryor. Milletvekilleri, bu noktada, tam anlamıyla ya- sama sürecinin dışında kalıyor; tasan ile ilgili gö- rüş gelıştiremiyor; katkı yapamıyor. özellikle de, ge- ce yanlannı geçen sabah saatlerine uzanan oturum- larda, sağlıklı ve etkili görev yapma olanağı iyice yok oluyor. • • * Bu arada belirtilmelidirki yasama görevi, yalnız ya- sa çıkanlmasını değil hükümetin ve onun siyasal so- rumluluğu aracılığıyla kamuyönetiminin denetimi- ni de içerir. Denetim görevi, yazılı ve sözlü soru; araştırma; genel görüşme; gensoru ve Meclis soruş- turması önergeleriyle yapılır. Iki yasama yılı boyun- ca verilen çok sayıda sözlü soru önergesiyle, Mec- lis araştırması ve genel görüşme önergeleri, yanrt- lanmadan ya da görüşülmeden bekletilmektedir. ör- neğin, son iki yılda, 3 bin 130 yazılı, 1205 sözlü so- ru önergesi verilmiş, bunlardan birincisinin yüzde 77.5'i, ikincisinin yüzde 30'u yanıtlanmıştır. Araştır- ma ve genel görüşme önergelerinde ise ele alınma oranı çok daha düşüktür. Meclis'in yasal görevleri arasında Sayıştay üyele- rinin seçımi de var. Bu yıl ocak ayında bu konudaki ön hazırlıklar yapıldı. Ancak Meclis, Sayıştay seçim- lerini sonuçlandıramadı. Bu durum biryönüyle Mec- lis çalışmalanna hükümetin etkis/nin varfığını göste- riyon Sayıştay seçimlerini hükümetin engellediği ka- nısı yerleşiyor. Diğer yönüyle de Meclis'in bu göre- vini zamanında yapmaması, bütçe denetiminden sorumlu olan Sayıştay'ın çalışmalarının aksaması- na yol açıyor. Kısaca, başta yasama olmak üzere TBMM'nin ça- lışmalannın çok daha etkın olması gerekir. Tasanla- nn, teknik yönden iyi hazırlanması ve Meclis'te çok daha uzun sürelerde tartışjlması bir zorunluluk sa- yılmalıdır. yakup@metu.edu.tr 2 yeni mağaza acılması gündemde Benetton Türkiye' Filistin'den ilgi büyük Ekonomi Servisi - Be- netton Türkiye, ürün sağ- ladığı Israü ve Filistin'i Benetton çizgisinde bu- luşturdu. Benetton'un bir ay önce Fılistin'ın Ra- mallah kentinde açtığı mağazada tüketiciler "Made In Turkej Benet- ton* markalı ürünlere bü- yük ilgi gösterdi. Firma, satışlannın çok iyi oldu- ğu Filistin ve Israil'de ye- ni mağazalar açacak. Be- netton Türkiye Genel Müdürii Zeynep Selgur, 2003 yılından beri Israil mağazasının, bir aydır da Filistin'in Ramallah ken- ündeki mağazanın tüm mal tedarikini Türki- ye'den karşıladığını söy- ledi. Israil pazannda Be- netton'un hızla büyüdü- ğünü, Filistin'de sahşla- rın çok I>T olduğunu be- lirten Selgur, şunlan söy- ledi: "îsraiTe 6 a\tk do- nemde 25 bin adeilik mal verdik. Filistin'e bir ayda 12 bin adedik mal verdik. ama sürekli mal isfiyor- lar. Mağazaya hücum oi- nıuş,çok hıdı saoşperfor- mansı var. Filistinçok ba- kir pa/ar ve gidecek çok yol var. Bu >il sonuna ka- dar oradaki bayimiz 2 mağaza daha arahîKr"
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle