25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
t KAZİRAN 20O4 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur« cumhurjyet.com.tr 15 Dünyaca ünlü fotoğrafçımıza göre dijital teknoloji, fotoğrafı iyice çıkışsız hale getirdi Fotoğrafin doktoru AraGülerSEV İLAY KO<OĞLL Kcndinı her fnrsatta foto muha- bîri olarak tanımlayan dünyaca ünlü fotoğraf sanatçımız Ara Güler'e. bugün Yıldız Teknik ÜJnrversıtesı tarafından onursal doktor unvanı alıyor. Ara Güler, saat 14.00'teYTÜOdıtoryum'da düzenlenecek törenle onursal doktor belgesinı Rektör Prof. Dr. Ay h an Alkış v e aynı zamanda fo- toğraf sanatçısı olan Sanat ve Ta- sarırn Fakültesi Dekanı Prof. Vfehmet Bayhan dan alacak. Brz de kendisıyle hem ödüller, unvan- lar üzenne görüşlerini almak, hem de fotoğrafin bugünü ve ge- leceğı üzenne konuşmak üzere ismıni verdiği Ara Kafe'de fo- tograflanyla çevrili bir ortamda sohbet ettik. - Dünyanın toirçok ülkcsinde ödüller, unvanlar aldınız. Sizin için bunların anlanıı nedir? ARA GÜLER - Benım ıçin önemli olan ken-di ülkemin insan- ları tarafından onurlandırılmak. takdır görmek. Yoksa Fransa'da, Almanya'da, Japonya'da birileri- nin bana ödül vermesinin pek de- ğerı yok. Herhalde o ülkelerin in- sanlan da bir yabancıya ödül ve- rilmesini umursamazlar. Yaşadı- ğım ülkenın insanlarının benım çalışmalanmı beğenmesi, bana unvanlar vermesi beni mutlu edi- yor. Fotoğraf kadar hızlı - Kendinizi fotoğraf sanatçısı değil, foto mutıabiri olarak ta- nımlıyorsunuz. Bunun fotoğra- fin sanat olmadığını iddia et- menizle bir ilgisi var mı, yoksa bu size özgü b i r durum mu? GÜLER - Tamamen kışısel. Fotoğrafçının atölyesi vardır. ts- tediğı zaman çalışır, istediği za- man tatil yapar. Ben sokak ada- TÜ bugün Ara Güler'e onursal doktor unvanı veriyor. Kendini foto muhabiri olarak tanımlayan Ara Güler'e göre fotoğrafin topluma nasıl sunulacağı henüz keşfedilmedi. mıyım. Bugün Hındistan'da ya- rın başka bir yerde bir kabilenin ıçinde çalışıyorum. Araştırmalar, röportajlar yapıyorum, fotoğraf çekiyorum. Fotoğrafçı ıle foto muhabırinı birbirine kanştırma- mak gerekir. Bu nedense ülke- mizde anlaşılmayan bir durum. Benim gıbı tüm dünyayı gezen en fazla 5 tane insan vardır. Ben fo- toğraf kadar hızlı yaşarım. eği- timliyım, bütün sanatlar hakkın- da bilgi sahibiyim. Benim bir nesneye bakmamla bir başkası- nın bakması arasında fark vardır. - tstanbul gibi iyi tanıdığınız şehirleri, Edip Cansever. Picas- so gibi iyi tanıdığınız sanatçıla- rı fotoğrafladınız. Genel olarak sizin tarzınızda spontane bir şekilde anı mı yakalarsınız, yoksa bir ön çalışmanın sonun- da mı bu kareler ortaya çıkar? GÜLER - Röportajı yapaca- ğım yeri veya insanı tanımak için uzun araştırmalar yaparım, ora- larda aylarca kalırım. Benım bir röportajımın mahyetı en az 20 bin dolar. Belki 15 bin tane fotoğ- raf çekerim, ıçinden bırkaçını se- çerim. Aslında genelde bütün çektiklerim iyıdir, ama en iyileri- ni seçip onlan kullanınm. Bazen de spontane bir şekilde hiç ken- dimi fark ettırmeden çekerim. - Bugün galerilerde, dergiler- de, gazetelerde, yaşamın her yerinde sayısız fotoğraf var. Siz- ce fotoğraf topluma nasıl sunul- malı? GÜLER - Nasıl sunulacağı he- nüz belli değıl. Fotoğraf galeriler- de, sergılerde birtakım çıkar çev- relerinin oyuncağı oluyor, gazete- lerde, kitaplarda sayfanın tam or- tasına koyuyorsunuz, ama orta- dan geçen sayfa çizgisi fotoğrafı bozuyor. Dergilerde rengi turtu- rulamıyor. Ancak tablo şeklinde duvara asılabilir. Ona da yer yet- mez. Yani sonuçta fotoğrafı top- luma doğru biçimde sunmanın yolu henüz keşfedilmedi. Salaklık meslek oidu' - Fotoğrafin bugünü ve gele- ceği hakkında iyimser misiniz? GÜLER - Dünya çok kötü bir yere doğru gidiyor. 20. yüzyıl bomboş geçti gitti. Dijital tekno- loji, zaten tıkanmış olan fotoğra- fı iyice çıkışsız hale getirdi. Ben- ce 50 yıl sonra sanat diye bir kav- ram kalmayacak. Tek yaptığı plak çalmak olan DJ"ye bile sanatçı denilebiliyor. Salaklık bir meslek haline geldi. Bugünün fotoğrafçıları yeni bir şey keşfettim sanıp yıllar ön- ce Adams, Bresson gibi büyük ustalann yaptığı işlerin aynısını yapıyorlar. Çünkü eğitimsızler, o ustaların bırakın eserlerini, kendilerinı bıle tanımıyorlar. Te- sadüfen iyi bir fotoğraf görüyor- sun, ama onu çekenin bir sonra- ki işi çok kötü. Bunu çeken adam sonra bunu nasıl çekmiş olabilir dıye şaşırıyorsun. Fotoğraf eğiti- minde usta-çırak ilişkisi daha uy- gun. Özel koleksiyonlardan derlenen Burhan Uygur sergisi Antik Sanat Galerisi'nde sürüyor Yaşamın anlamını çöztnenin ardında KAYA ÖZSEZGİN Birkaç yıl önce, Burhan Uygur üsrüne yazdığım kitaba, içınde yaşadığımız dün- yayı değil, "suların ötesindeki ülke"yi resimlerine yansıtan Uzakdoğulu ressam Wang-Fo'nun gizem dolu öyküsüyle baş- lamıştım. Yourcenar'm Doğu efsanelen- ne özgü alımlı bir üslupla işlediği bu öy- kü, yaşamın ınceliklerinden damıtılmış bir resim dili kullanmakta maharet sahibi Burhan"ın sanatıyla örtüşüyordu. Şu satırları yazarken 1900'lerin başında Berlin'de geçen çocukluk günlerini anlat- tığı anılar kitabı var elimde Walter Ben- jamin ın Kitabın hemen girişindeki ses- lenişe bakar mısınız: "Ey çocukluk gün- lerimin kış şekeriyle kaplı nar gibi kı- zarmış zafer sütunu." (T. Turan'ın çe- vırısi, YKY). Çin porselenlnln ayrıcalıklı yerl Burhan'ın resimlerine esin kaynağı ola- bilecek bu deyışın arkası da geliyor: Ya- zar. guvaşla resim yaptığı günlerden söz ederken boyaları resmin üstüne aktarma- dan, onlann kendisini "bürüyüp gizledi- ği"nı ve özellikle de resme aktardığı şey- ler arasında bir Çin porseleninin aynca- lıklı yerini anlatıyor. Hokkaları ve fırça- lanyla haşır neşirken biraz da bu tür ob- jelerin ve resımsel mekânlann etkisiyle, kendini birden "kılık değiştirmiş, bozu- lup resme karışmış" olarak bulan Ben- jamın, tam da sözün burasında bana, Uzakdoğulu "büyücü" ressamın masalsı düşlerini anımsatıyor. Benjamin"in "bir boya bulutuyla ta içine girdiği" porselendeki bu sırn keş- fetmek, belki de ta başından beri gerçek sanatçılann düşlerini süsleyen sanatsal yaratıcılığın sırnna ermekle eşanlamlı oluyor. Burhan'ın resimlerini alımlı ya- pan da, bu arayışın peşine düşmenin ge- tırdığı vazgeçilmez tutku olmuş olsa ge- rektır. Ölümü üzennden on iki yıl geçtikten sonra, özel koleksiyonlardan derlenmiş resimleriyle Antik Sanat Galerisi'nin du- varlarında yeniden yüz yüze gelmek, bu tutkunun anlamını, Burhan'ın kimliğinde bir kez daha düşünmeye yöneltiyor bizi. Bir Çin porseleninin değil ama, en azın- dan o porselen kadar baştan çıkancı olan \e gene en azından o antika objenin içer- diğı anlamsallığı kendi içınde taşıyan sı- radan nesnelerın peşindeydi Burhan. On- lan bir yerlerden bulup çıkarır, önce ya- şamının merkezine sonra da resimlerinin ınk dökük çizgiler eşliğinde. boyayı ezip dağıtarak resim yapmayı ve böylece Burhan Uygur üslubunu, bir imitasyon kolaylığı içinde sahteciliğe dönüştürmeyi neredeyse bir meslek haline getirmiş olanlann, bu koleksiyon sergisinden adım adım kaçmaları, gerçeğiyle sahtesi arasındaki farkın, hiç değilse bu sergiyle ve şimdilik görülecek olmasından mı kaynaklanıyor? yüzeyine aktanrdı. Işte şimdi onlarla yeniden buluşuyoruz; onlan, resimlerde "ayırıcf' kılan. Bur- han'ın duygu dünyasıyla özdeşleştiren bağlantılan yeniden bulup çıkarıyoruz. Serginin açılışında, onun yakın dostlan olarak bir araya gelip söyleşirken. anıla- rın geride kalan izlerini bir kez daha par- latıp gündeme getirirken resimlerin arası- na serpiştirilmiş fotoğraflanndan bize ba- kan Burhan'ın, o her şeye boş vermiş. ama hayatın anlamını çözmeye yönelik dalgın bakışıyla, biraz da alaylı bir pozla mınldandığını görür gibi oluyorum. MekanHc üretmenln öteslnde... Bütün resimlerinin, en küçük eskizleri- nin bile arkasında, öncelikle kendisi var elbet. Salt bir aidiyet sorunu değil bu; onu aşan ve sanat üretmeyi bir yaşam bi- lincine dönüştüren ressamca tutumun ka- lın çizgileri söz konusu. Burhan Uygur yalnızca resim yapmıyor, onu mekanık olarak üretmenin ötesinde, onu gerçekten yaşıyor olmanın getirdiği eylemsellik planında üstleniyordu işini. Sesslz bir hayat felsefesi Doğa resmi yaparken yöneldiği doğa karşısında sessiz bir hayat felsefesini dile getirircesine, işiyle bütünleşen bir Uzak- doğulu ressam gibi davranmaktan haz du- yardı Burhan. Resmine çizgi ve boya dı- şında kanşan başka şeylerin varlığıyla her zaman karşı karşıya geliyor izlenimi- ne kapılmamızın nedeni, kanımca budur. Koleksiyonlardan toplanabıldiği kadar toplanan ve kuşkusuz bir zaman ve üre- tim akışının odakları çevresinde izleyici- yi gezindiren bu resjmler, bir süredir sah- te Burhan Uygur resimlerinin şuradan buradan çıkıverdiği ve onun hassas dün- yasının kötüye kullanılarak sıradan birer illüstrasyon kopyası derekesine indirildi- ği bir ortamda, onun sanatına olan hay- ranlıklannı yapmacık bir övgüyle dile ge- tirme gayretkeşliği içinde bulunanların suratına bir şamar gibi inmiştir. Kırık dökük çizgiler eşliğinde, boyayı ezip dağıtarak resim yapmayı ve böylece Burhan Uygur üslubunu, bir imitasyon kolaylığı içinde sahteciliğe dönüştürmeyi neredeyse bir meslek haline getirmiş olanlann, bu koleksiyon sergisinden adım adım kaçmaları, gerçeğiyle sahtesi ara- sındaki farkın, hiç değilse bu sergiyle ve şimdilik görülecek olmasından mı kay- naklanıyor? Eğer öyle ise, koleksiyonlar- dan derlenen buna benzer sergilerin, özellikle de sahtelerinin piyasayı sardığı sanatçılara ait yapıtlann, arada bir de ol- sa, gözler önüne serilmesi yararlı olacak- tır. Bu sergi, şu kadar yıl aradan sonra, mensubu olduğu kuşağın sanatçılan ara- sında Burhan Uygur'un adım ön plana çı- karan ve onun sanatına özgü diriliği gün- demde tutan ifade ve yorum kalitesinin varlığına göndermede bulunmakta, gün- cel gelişmeler bağlamında yeni bir paran- tez açmaktadır. (Sergi, 21 Haziran 'a kadar görülebilir. Tel: 0 212 224 74 31) Zahir Güvemli'yi yitirdik Kültür Servisi - Uzun süredir tedavi gören yazar, eleştirmen ve kankarürist Zahir Güvemli (91), 5 Hazi- ran Cumartesı günü yaşamını yitirdi. Gü\emli'nin cena- zesi bugün Levent Ça- mıi"nde kılınacak öğ- le namazının ar- dından Zıncir- ~r j likuyu Me- \J j zarlığı'nda toprağa \e- rilecek. 1913 vı- lında Is- tanbul'da doğan sa- natçı ts- tanbul Er- kek Lisesi (1932) ve Istanbul Ünıversıtesı Edebiyat Fa- kültesi Edebıyat Bölümü'nü (1936 )bi- tırdı. 1934yılındahaf- talık yayımlanan 'Yeni Adam' dergisinde ga- zeteciliğe başladı. Ka- rikatürleri 'Haber' ve 'Vakit' gazetelennin yanı sıra 'Şaka', 'Mi- zah', 'Akbaba' dergi- lerinde yayımlandı. Hi- kâyeleri 1943 - 1944 yıllan arasında 'Bü- yük Doğu' dergisinde zun süredir tedavi gören yazar, eleştirmen ve karikatürist Zahir Güvemli bugün Levent Camii'nde kılınacak öğle namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecek. basıldı. Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulun"da edebiyat ve estetik dersleri veren Güvemli, birçok gaze- tede tiyatro \e resim eleştirilerinin yanı sıra mizah yazılan, sanat haberleri ve makaleler yazdı. 1969 yılından Akbank Umum Müdürlü- ğü'nde kültür uzmanı ola- rak 20 yıl çalıştı. Gü\em- li'nin sa- nat alanın- da yazdığı kitaplar arasında; 'Türk ve Dünya Sa- natı Tarihi', 'Büyük Res- sam ve Hey- kelrıraşlar", 'Gü- zel ve Sanat', 'Acı Aşklar', 'Ahmet Ha- şim ve Şiirleri' bulu- nuyor. Sanatçı ayncı 'Yahya Kemal: Haya- tı ve Eserleri', 'Volta- ire: Hayatı, Sanatı. Eserleri', 'Büyük Ro- manlar' gibi kitaplar da yazdı. Güvemli'nin 2OO3yılında '90'aBir Kala' adlı anı kitabı yayımlandı. Rock topluluğu Creed dağıldı • LONDRA (BBC) - Grammy ödüllü rock topluluğu Creed, dağıldığını açıkladı. Topluluğun vokal Scott Stapp dışındaki üç üyesi ayn bir topluluk kurarken, Stapp çalışmalarını şimdilik tek başına sürdürecek. Davulcu Scott Phillips. topluluğun dağılmasında herhangi bir üyenin hatası olmadığını, yalnızca artık birlikte müzik yapmanın kendilerine keyif vermediğini söyledi. Creed'in üç albümü sadece ABD'de 24 milvon sattı. Necdet Mahfi Ayral'a son veda • Kültür Servisi -Pazar günü, 96 yaşında yaşama veda eden Türk tiyatrosunun duayenlerinden Necdet Mahfi Ayral'ın cenazesi dün Teşvikiye Camisi'nde kılınan öğle namazmın ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi. Ayral için önce îstanbul Şehir Tiyatrolan Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde bir tören yapıldı. Cenazesi sahnede katafalka yerleştirilen usta tiyatrocu için konuşmalar yapıldı ve saygı duruşunda bulunuldu. BUCUN • BABYLON'da 21.30'da Susana Baca konseri. (0 212 292 7 3 68) • NARDtS JAZZ CLUB'da 21 30da YTÜ Müzik ve Sahne Sanatlan Jazz Bölümü öğrencilerinin konseri. (0 212 244 63 27) • RUMELt HtSARI'nda '4. RumeU Hisarı Tiyatro Buluşması kapsamında 21.15"te Kent Oyunculan'ndan 'Innishmore'lu Yüzbaşı' adh oyun. (0 212 263 39 28) • YAPI KREDİ SERMET ÇtFTER ŞALONU'nda 18. 30da '80 Ydda Devr-i Âlem -VII (1983-03)' konulu 'saü toplantısı'. (0 212 252 47 00) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZt'nde 19. 30da Genco Erkal söyleşisi. (0 212 252 35 00)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle