Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 HAZİRAN 2004 SALI
14 KULTUR kultur(â cumhuriyet.com.tr
TİYATRO DÜNYASINDAN DtKMEN GÜRÜN
Merkezine
içgüdüleriyle bir bütün
hatindeki bedenin
yerieştirildiği 'Blush'
(solda).
Yanıkama maskeleri
arasından son, kesin
bir gerçeğe doğru
uzanan tutkulu
yolculuklan
yansıtan'Çift Yönlü
Ayna' (sağda).
Tiyatrc)Festivali'rrinardındantstanbul
rKültür ve
Sanat Vak-
fi taranndan
düzenlenen
14. Uluslara-
rası tstanbul
Fiyatro Festi-
\ali'nigeride
f bıraktık. Ön-
ce sponsorbul-
ma heyecanı, sonra vakıf bünyesinde
hızla başlayan bir koşuşturma... Ve
sonuçta yapılan her işin ucu festival
ve sanatçılar tarafindan sevgiyle rutu-
larak, yoklar var edilerek, 17
Mayıs- 4 Haziran tarihleri arasmda
iki haftayı biraz aşkın bir süre içinde
25 gösteri her akşam saat 20.30'da
'perde' dedi... îşinengüzelyanı dayer-
li-yabancı hemen bütün gösterilerin he-
yecanlı bir izleyici kitlesiyle buluş-
masıydı. Ashnda, bu hep yaşanan bir
coşkudur ama galıba bu yıl gelen de
giden de izleyen de daha farklı sanl-
dı festivale...
Anlamlı İllşkller
Belçika'dan gelen 'Blush' ekibi do-
lu salonlara oynadığı iki geceden son-
ra o kadar mutlu aynldı ki tstanbul 'dan,
koreograf VimVVandekyebus 2005 yı-
lında Avignon Festivali için ısmarlanan
özel projenin açıhşını tstanbul'da yap-
mak istediğini bildirdi. Aynı şekilde,
'Nora' ekibi festival izleyicisini, izle-
yicinin onlara hayran olduğu kadar çok
sevdi ve 2006'da yeniden gelmek iste-
diğini belirtti. 'ÖtheUo'nun yönetme-
ni Dedan Donnelan ıse Rusya'da ya-
pacağı 'On îkinci Gece' ile katılmak is-
tiyor festivale. Charleroi Danses dün-
ya çapında bir mimarla gerçekleştire-
ceği yeni çalışmasını îstanbul seyirci-
sine göstermek ar-
zusunun ötesinde,
önümüzdeki yıllar-
da Istanbul üzerine
bir proje düşünebi-
leceği sinyallerini
de veriyor... Grupla-
rarehberlikedentı-
yatro öğrencilerin-
den, atötye çalışma-
lanna katılan dans-
çılardan, Brüksel ve ~^"
1
^™'^"™
1
Berlin'e staj için çağnlı olanlar var...
Le Monde, Theater Haute, Frietag gi-
bi gazete ver dergilerden gelen eleştir-
menlerin sanatçılanmızla yaptıklan
görüşmeler de dikkat çekecekkadaryo-
ğundu. Bir bütün olarak ele alındığın-
da ne kadar güzel ilişkilerbunlar... Bir
anlamda da tiyatroya sponsorlar tara-
findan verilen desteğin amacına ulaş-
tığmı kanıtlayan gelişmeler. Tiyatro
Festivali'nin temelde yerleştirmeye ça-
hştığı sistem iki yönlü bir mekaniz-
ma. Sanatsal düzeyi, çizgisi tarüşma gö-
türmeyen topluluk ve yorumcularla
dünyadaki gelişmeleri Türk sanatçısı-
na, ızleyicisine tanıtmak ve aynı şe-
kilde Türkiye'de yapılan işleri, sanat-
çılan yurtdışına taşıyabilmek. Buna, ta-
raflar arasında bir köprü kurmak da
denebilir. Bu olumlu çalışmalann ge-
liştirilmesi bağlamında 2004 yılı fes-
tival sponsoru Aygaz ve Opet'in yanı
sıra gösteri sponsorlan Akbank, The
14. Uluslararası Istanbul Tiyatro Festivali bu yıl iki
önemli yenilik gerçekleştirdi. Öncelikle, yerli
yapımların da yabancı oyunlarda olduğu gibi izleyiciyle
ilk kez buluşmasını sağlamak için davetlerinde tercihini
izlenmemiş oyunlardan yana kullandı. "Genç Tiyatro",
festivalin üzerinde önemle durduğu ikinci yenilikti.
larda kuşkusuz daha da farklı bir bo-
yut kazanacak. Vaknn ödenekli ve özel
tiyatrolarla. sanatçılarla gerçekleştirme-
yi düşündüğü çalışmalar festivalin ıçe-
riğinı daha da zenginleştirecek.
Tiyatro Festıvalfnin bu yıl attığı
önemli adımlardan biri de yeni buluş-
malan ateşleyen 'Genç Tiyatro' bölü-
mü oldu. 'GençTiyatro'dan amaç, genç
yazarlan, yönetmenleri. koreograflan
izleyiciyle daha yo-
ğun bir iletışım içıne
sokrnak ve son yıllar-
da bu alanda gözlem-
lenen gelişmeleri des-
teklemek ve yukanda
da belirtildiği gibı,
yeni buluşmalann al-
tını çizmekti. Yaban-
cı festival yönetmen-
lerinin, tiyatro yöne-
ticilerinin bu alanda
British Council, Lassa ve Hürnyet, Ti-
yatro Festivali'nin enerjisini sağlayan
kuruluşlardı.
Yenlllkler
14. Uluslararası tstanbul Tiyatro Fes-
tivali iki önemli yenilik gerçekleştirdi.
Bunlardan birincisi yerli yapımlann
da yabancı yapımlar gibi izleyiciyle
ilk kez buluşması oldu. Tiyatro toplu-
luklanmız tarafindan genelde çok olum-
lu karşılanan bu değişim gelecek yıl-
ız sürmeleri meyvelerinı veriyor. 'Genç
Tîyatro'da yer alan bazı tiyatro ve dans
gruplan Wiesbaden Bienali, Berlin
Hebbel Tiyatrosu. Beaux Artes Brük-
sel. Kunts Festival des Arts gibi mer-
kezlere gitmeye hazırlanıyor.
Yazarlar. gösterller
Bu yılın dikkat çeken bir diğer baş-
lığıda'OrtakYapımlar'... 1999yılın-
dan bu yana ortak çalışmalar üzenne
eğilen Tiyatro Festivali, 2004 yılında
dört ortak yapımla buluşturdu izleyi-
cisini. 'Proje Emanet', 'Oidipus Sür-
gündeYAşure've 'HomeSweetHome\
Tiyatro Festivali ve de Yunanıstan,
Belçika, Hollanda, îsviçre ve Japonya'da
önemli sanat kurumlan ıle ortak yapı-
lan çalışmalar...
Bu yıl Tiyatro Festıvalı'nde 19 oyun,
5 dans ve dans tiyatrosu, 1 performans
yer aldı. Aristofanes (Yücel Erten'in
'Banş' uyarlaması). Shakespeare. lb-
sen ve Sofokles'ın (Şahika Tekand'ın
'Oidipus Kolonosta' oyunu üzerine ye-
nıden yazdıgı 'OidipusSürgünde') ya-
nı sıra çağdaş yabancı yazarlar arasın-
da Arthur Miller, \Verner Sovab, Bri-
an Friel, Eric Emmanuel Schmitt ısım-
len dikkat çektı. Aynca, Nihal G. Kol-
daş, Sevim Burak" ın 'Ford Mach 1' ro-
manından yola çıkarak 'Mach 1, Pal-
yaço Ruşen ve Kadın'ı uyarladı. 'Aşu-
re' ve 'Home Sweet Home' kışısel ta-
rih anlatılanndan ve belgelerden olu-
şurken Turgay Nar, Cuma Boynukara,
Özen Yula, Berkun Oya, Yeşim Özsoy
Gülan'ın metinleri de festival izleyici-
sıyle ilk kez bir araya geliyordu...
14. Uluslararası îstanbul Tiyatro
Festivali'nin Onur Ödülleri de Müşfik
Kenter gibi büyük bir oyuncuya ve
TheodorosTerzopoulos gibi değerli bir
yönetmene venldı. Sevgılı YüdH Ken-
ter'den başlayarak yerlı-yabancı bütün
sanatçılar tiyatronunbüyüsünü bir kez
daha yaşattılar festival izleyicisine....
Istanbul Üniversitesi Bilim-Sanat Merkezi, rektörlüğün de bulunduğu tarihi binasında birçok alanda hizmet veriyor
Resimgalerisindenkonser salonuna
>-1868 yılında
Harbiye Nezareti olarak
yapılan rektörlüh binasında
îstanbul Üniversitesi
Bilim-Sanat Merkezi 'nde
resim ve kitap galerileri,
sergi alanı, konser
salonu ve iletişim
müzesi bulunuyor.
AYÇATEZER
Çağdaş ve Atatürkçü çizgisini hiç bozmadan sür-
düren Istanbul Üniversitesi, rektörlüğünün de bu-
lunduğu merkez kampusundaki tarihi yapısında,
Bilim-Sanat Merkezi adı altında bilim ve sanat et-
kinliklerini sürdürüyor. RektÖrKemal Akmdaroğ-
hı'yla BiÜm-Sanat Merkezi'nin oluşturulması ve et-
kinlikleri üzerine konuştuk.
- Bu tarihi yapı daha önce hangi amaçla kullanı-
hyordu?
KEMAL ALEMDAROĞLU - Bina 1868 yılın-
da Harbiye Nezareti olarak yapılmış ve kullamlmış.
1923 'te Cumhuriyet'in ilanıylabirlikte tstanbul Da-
rülfünunu'na devredilmiş. 1933'te de tstanbul Da-
rülfünunu tstanbul Üniversitesi olmuş. Bu bina kü-
çükküçük odalarabölünerek öğretimüyesi ve araş-
tırma görevlisi odalan olarak kullanıhrken 1999
depreminde çok büyük hasar gördü ve hafif olarak
yana yattı. Bunun üzerine üç ayn kurumdan gelen
bilirkişi heyetleri derhal boşaltılmasına karar verdi
ve boşaltıldı. Bina ilk olarak güçlendirildi. Daha
sonra restorasyon, restitüsyon ve renovasyon pro-
jeleri doğrultusunda özgün haline dönüştürüldü.
-Bûıanın BiHm-SanatMerkezi'nedönüştürülme-
si düşüncesi nasıl doğdu?
ALEMDAROĞLU - Bina özgün haline dönüştü-
rülünce büyük odalar ortaya çıktı. Artık bunlann öğ-
retim görevlisi ve araştırma görevlisi odalan olarak
kullanılması mümkün değildi. Bunun üzerine, bu-
rası olsa olsa Bilim-Sanat Merkezi olur diye düşün-
düm. Bu düşüncemi senato üyelerine açtığımda
olumlu karşıladılar ve oybirliğiyle bu binayı Bilim-
Sanat Merkezi yapmaya karar verdik.
- Bilim-Sanat Merkezi'nin ettdnUk alanı nedir?
ALEMDAROĞLU - Bina kitap galerisinden re-
sim galerisine, sergi alanından konser salonuna bir-
çok alandahizmet veriyor. Kitap galerisinde 15. yüz-
yıldan günümüze birçok eryazması kitaplar, Osman-
h tarihini resimlerle anlatan 800 kadar Yıldız Sara-
yı albümübulunuyor. Bu albümlerhiç rapora girme-
mişti ve depolarda, yerlerde kaderlerine terk edilmiş
bir şekilde duruyorlardı. Şimdi kitap galerimizde
sergileniyorlar.
Herkesln yararlanmasına açık
Resim galerisinde Fe%1ıaman Duran'ın tablolan ser-
gileniyor. Duran tablolannın sergileneceğini duyan
ve daha sonra da gören Şahika luran Hanım, rah-
metli eşi SdimTuran'a ait 232 tabloyu ve 11 mobil
heykeli üniversitemize bağışladı. Bunlan görenler de
birer ikişer bağışta bulunuyorlar. Şu anda resim ga-
lerisinin kataloğu hazırlanıyor.
Konser salonumuzda, belırlı aralıklarla Fılarmo-
ni Derneği'nin ve konservatuvanmızın işbirliğiyle
çok değerli sanatçılanmızı ağırlıyoruz. Aynca, giriş
katında özel sergiler için bir alan bulunuyor. Bir de
iç içe 7 odayı kapsayan iletişim müzemız var. Ora-
da 1800'lü yıllara ait gazeteleri, ilk baskı makine-
sinden günümüze süregelen değişiklikleri, fotoğraf
ve fibn makinelerini görmeniz mümkün. Aynca
kongre, konferans gibi etkinliklerin yapıldığı bir sa-
lonumuz da var. Böylece, bu tarihi binayı bilimle sa-
natın kucaklaştığı bir merkez haline getirdik. Son-
ra, geceleri bu binada yemekli davetler de yapılabi-
liyor. Mesela, 14 Mart Tıp Balosu iki yıldır burada
yapılıyor.
- Binanın içinde aynı zamanda rektöıiük de bulu-
nuyor. Sarunnu Türkiye'de rektörlük binasında Bi-
lim- Sanat Merkezi otan ilk ünhersitesiniz.
ALEMDAROĞLU- Evet sanıyorum ilkiz. Biz top-
lum içerisinden geldik ve yine toplumla birlikte bu
etkinlikleri gerçekleştirmek istiyoruz. O bakımdan
toplumdan soyutlanmış bir rektörlük istemedik. Böy-
le bir prestij merkezini Türkiye'ye kazandırmaktan
dolayı çokmutluyuz. 30 Mayıs 2003 'teki 550. yıl kut-
lamalanmızda dünyanm dört bir yamndan 111 ya-
bancı bilim adamı geldi. Bunlann 22'si rektördü.
Onlar burayı görünce Avrupa'da üniversıtelerin için-
de böyle bir prestij merkezi olmadığını söylediler.
- Buradaki etkinliklere kanlmak > a da gece da\et
vermek isteyenler ne kadar ücret ödüyor?
ALEMDAROĞLU - Kitap. resim ve iletişim mü-
zesinı gezmek için ücret ahnıyoruz. Konser, kong-
re, konferans gibı etkınlikler için de çok küçük üc-
retler istiyoruz. Tabii ki geceleri yapılan davetler üc-
retli. Bu paralar Öğrencı Fon Saymanlığı'na ödeni-
yor. (0 212 440 00 40)
PULITZERODULU
Arbk
miizik.de
var
• LONDRA ŞBQ - Pulitzer
ÖdüDeri'nin yönetici konseyi,
'gazetecilik' ve 'sanat' dallannda
verilen ödüllerin alanın
genişletileceğini duyurdu. Ödül,
bundan böyle 'Mürik' alarundan
farklı türleri de kapsayacak.
Bunlar şimdilik 'Jazz ve
Improvize Müzik',
'Müzikar(sahne sanatları'tiyatro)
ve 'Film Müzikleri' olarak
belirlendi. Açıklama, müzik
dünyasında farklı tepkilere yol
açarken karan savunanlann
yanında, geleneksel yaklaşımı
olan müzisyenler uygulamarun
doğru olmadığı açıklamasuıda
bulundular. Klasik müzik
bestecisi, Pulitzer Ödüllü John
Harbison, bu değişikliği
'korkunç bir getişme' olarak
tanımladı.
Başka bir Pulitzer Ödüllü klasik
müzikçi. Lewis SpraÜan "Odül,
belli bir risk taşısa da çizgi üstü
tavnnı koruyan, saygın bir
organizasyondu" diyerek karann
karşısında olduğunu açıkladı.
Ödül yönetim kadrosu ise ne
yaptıklanrun farkında olduklannı,
Pulitzer'in düzeyini düşürmekten
kesinlikle kaçındıklannı, yeni bir
'Grammj' Ödülü' yaratmayı asla
düşünmediklerini belirtti.
YAZIODASI
SELtM tLERİ
"Güzide Sabri 'nin Ölümsüz
Eseri " (1)
Ölmüş Bir Kadının
Evrak-ı Metrukesi...
Bu başhğın altına hemen eklemek gerekir: "Gü-
zide Sabri I Semih Lütfı'nin Ucuz Roman/ar Seri-
s/". Fiyatı 25 kuruşmuş.
Başka bir yazı yok kapakta. Arka kapakta var
mıydı, bilmiyorum. Romanı edindiğimde, arka ka-
paktan eser kalmamıştı. Ortaokuldaydım.
Ölmüş Bir Kadının Evrak-ı Metrukesı'ne ilişkin ilk
anı çok daha eskilere dayanıyor oysa. Gramofon
Hâlâ Çalıyor'da yazmıştım:
Cihangir'de, Kumrulu Yokuş Sokağı'nda oturu-
yorduk. Hanımlartoplaşmışlar, yüksek sesle roman
okunuyordu. Güzide Sabri'nin eseri. Bazı hanımlar
ağlıyordu.
Bu, böylesı okuyuşlann son törenlerinden biri ol-
malı. Bir dahatoplaşılıp yüksek sesle roman okun-
duğuna tanık olmadım.
Okuma yazmayı kem küm sökmüştüm. Kitabın
kapağındakı ismi heceleye heceleye okumaya ça-
lışıyordum. Kitap, komşu evlerden birinin etajerin-
de dururdu.
Roman kışisı hanımın soylemınden gözyaşlany-
la örülü, yıkımh, kederlı şeyler dile getinliyor. Gali-
ba bir yasak aşk söz konusu.
Yasak aşk konusunda herhalde en küçük birfık-
rım yoktu. Bununla birlikte, hemen hepsı evli ha-
nımların ağlaşmalarına şaşıyordum. Bunca etkile-
yicı olan neydı?
Soru elbette uzun yıllar yanıtsız kaldı. Ölmüş Bir
Kadının Evrak-ı Metrukesı'nı uzun yıllar hiç anma-
dım, hatıriamadım.
Fakat Beyoğlu Saray Sineması'nın panosunda-
kı afiş: "Güzide Sabri'nin ölümsüz Eseri"!
Bu nasıl ölümsüz bir eser ki, anılmıyor, hatırlan-
mıyor, edebıyat tarihi kitaplarında adı geçmıyor.
Amafilmealınıyor. Cihangir'inhanımlandakoşako-
şa Saray Sineması'na gidıyorlar.
Başrolde galiba Sezer Sezin oynuyor...
Şımdi Necatigil'in Edebiyatımızda Eserler Söz-
lüğü'ne başvuralım: Roman 1905'te yayımlanmış.
Gelecek yıl yüz yaşında. Necatigıl şöyle özetliyor.
"ölürken bıraktığı hatıra deftennde FıkretHan/m,
hayatını anlatır. Annesi ölünce, babası ikinci kez ev-
lenmiş; üveyanne, kalp hastası Fikret'iyaşlı, fakat
çok zengin bir çiftlik sahibiyle evlendirmişti.
Oysa Fikret, kendisini tedavieden doktor Nejat'ı
seviyordu; doktorsa evliydi, iki çocuğu vardı. Fik-
ret, o çocuklan kendisi gibi öksüz bırakmamak için
doktorun evlilik teklifıni reddetmişti."
Görüyorsunuz: Melodram katmerleştikçe kat-
merleşıyor, pekiştikçe pekişiyor. Bütün özetı alıntı-
layacak değilim.
Necatıgil, eserin "uzun yıllarsevilerek" okunmuş
olduğunaişaretediyor. 'Serüven'çizgısinden, 'ko-
nu'sundan dolayı mı? Bir bakıma.
Ne var ki, yıkılan yuva, ölen anne, verem motif-
leri büsbütün göz ardı edilebilır mi? Hele verem. Gü-
zide Sabri'nin ilk romanı Münevver (1901) verem-
li kız izleğine yaslanır.
Romancı, anılarında Münevver'i yaşanmış bir ha-
yat hıkâyesinden esinlenerek kaleme getırdiğini be-
lirtır. Münevver, ashnda çok genç yaşta, aşk acıla-
n çekerek ölmüş bir arkadaşıdır.
Münevver'in âşık olduğu genç adam da verem-
lidir. Verem edebiyatı on dokuzuncu yüzyıl sonu
yirminci yüzyıl başlangıcında, bütün dünyayı oldu-
ğu gibi, bizi de etkiler.
Sonra verem edebiyatıyla alay etme dönemlen
başlayınca, bu hastalığın sonucu ölümler, özellikle
o genç ölümler unutulur, gerçeklikteki acılar han-
diyse yadsınılır. Ağırbaşlı incelemelere ihtiyaç du-
yulmaz.
Edebiyat tarihımizın her nedense hor gördüğü ve-
rem edebiyatı örnekleri arasında içtenlikle yazılmış
nice eser sayılabilir. İşin tuhafı, söz konusu eserler
'sa/»/c/Wo'lerini bugün de korumaktadır.
Öneriler
Kitap / Arkadaş, Panait Istrati, Yaşar Nabi Na-
yır'ın Türkçesinden, Variık Yayınlan. (Unutulmaz bir
roman.)
Havana'da aşk öyküsü
• Kültür Servisi - Kübalı ünlü aktör Andy
Garcia'nın yöneteceği 'The Lost City'
filminin kadrosuna, 'Lost in Translation'ın
başrol oyuncusu Bill Murray de katıldı. Bu
ayın sonunda çekimlerine başlanacak olan
ve başrollerinde Murray'in yanı sıra Dustin
Hoffman, Tomas Milian ve Ines Sastre'nin
yer alacağı 'The Lost City', Havana'da
Fidel Castro devriminin olduğu yıllarda
yaşanan bir aşk öyküsünü anlatacak.
Dustin Hoffman, filmde gangster 'Meyer
Lansky' karakterini, Murray ise bir yazan
canlandıracak.
Türk ışık tasanmcısinm başamsı
• Kültür Servisi - 2001 yılında ölen
dünyaca ünlü tngiliz ışık tasanmcısı
Michael Northen anısına, ailesi ve tngiltere
Işık Tasanmcılan Derneği tarafindan
verilen ödüle bu yıl, Londra'da ışık tasanmı
eğitimi gören ve konusunda başanlı olan
Ayşe Ayter değer görüldü. London
Academy of Music and Dramatic Art
(LAMDA) okulunda eğitim gören Ayter,
daha önce de 'White Light Işık Tasanmı
Yanşması'nda mansiyon almıştı.
Zeugma'mn kıyıları
• GAZİANTEP (AA) - Gaziantep Müzesi
arkeoloğu Fatma Bulgan, Zeugma'da
bugün için yaşanan en büyük sorunun
dalga hareketlerinden kaynaklanan kıyı
tahribatı olduğunu belirtti. Bulgan.
Gaziantep'te 20-22 Mayıs'ta yapılan
Uluslararası Geçmişten Geleceğe Zeugma
Sempozyumu'na ilişkin sunum özetlerinde,
Bırecik Barajı göl sulannın Zeugma antik
kentinin kıyılannda neden olduğu tahribata
dikkati çekti. Bulgan, bir bölümü Birecik
Barajı göl sulan altuıda kalan Zeugma antik
kentinin sudan olumsuz etkilenmeye devam
ettiğini de belirtti.
- . . «•••--