Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HAZİRAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
tü
İS
Mesut Yıhnaz'a
Iûce Dhan yolu
görürunüş.
Bu hızla. 20
Ytlda vanr! Bektrontk posta: [email protected] www.denjzsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- Bush, terörie mücadelesini
Ikinci Dünya Savaşı'na
benzetmiş.
"Sonu. savaşı başlatan
Hitler'e benzemesin de!"
Dobnabahçe
Anıl Ğçal: "1950'lerde
Amerikan donanması
geliyor diye genelev-
lerini beyaza boya-
yan ülkemde, NATO
zirvesiyapılacak. Ik-
t tidanndan sermaye-
sine yeşile boyanmış
Türkiye'de üniversite
gençliği, Dolmabah-
çe'nin yalnız çay içilen
bir sahil değil, Vedat De-
mircioğlu'nun öldürül-
düğü yer olduğunu da
anımsamalı."
İpade
A
dana'daki Çukurova Üniversitesi öğretim
üyesi Prof. Dr. Tahir Balcı "liyakat" üzeri-
ne bir çift söz söylemeden önce Can Ak-
1 tan'dan bir alıntı yapıyor "Otoriter dikey
yapılanma, sivil toplum örgütlenmelerinin çok cılız
kaldığı kurumsallaşamamış kurumların ana nitelik-
lerindendir.
Böyleyapılanmalann başındaki kişiler kimi zaman
tam demokratik ve eleştirel bir görüntü vererek a-
ma demokrasi ve eleştiriyi yalnızca kendi hakkı sa-
narak kurumlannı yönetmeye çalışırlar; bilimsel dü-
şüncenin temel koşulu olan eleştirel bilincin oluşu-
munu ve gelişimini böylece engellerler.
Dikey yapılanmanın sağlanabilmesi için yönetici-
ler kendilerine koşulsuz bağlılık gösteren, sorgula-
mayan, düşünmeyen ve düşündürmeyen ekipler
kurarlar. Sadakat esasına göre belirtedikleri eleman-
lannı ise liyakate göre saptadıklannı savlarlar. Ancak
hiçbir somut ve nesnel ölçüte bağlı kalmadan içini
Liyakat
boşaltıp doldurmaya çalıştıklan liyakati bir türlü açık-
layamazlar.
Diyelim ki Türkiye'nin herhangi bir üniversitesin-
de spor eğitimi uzmanı varken Beden Eğitimi ve S-
porYüksekokulu Müdürlüğü'ne birmakine mühen-
disi atandı. Böyle birdurumda liyakatten söz etmek
olanaklı mıdır? Acaba uzman olmayanlar, bu görev-
lere uzman olanlardan daha mı layıktır?
Bugün ülkemizde üniversiteler öylesine bir ko-
numdadır ki, bilginin, erdemin ve liyakatin adeta
mumla arandığı yerler olmuşlardır. Bilim adamları-
na olan saygı ve güven yok olmuştur. Liyakatten
uzaklaşılmış, kayırma ve kollamacılık yaygınlaş-
mıştır."
Can Aktan bunu "otorite"ye bağlıyor.
Burada Oscar VVilde'ın bir sözü gündeme geli-
yor.
"Her türlü otorite alçaltıcıdır. Otoriteyi kullananla-
n da, üzerinde otorite uygulananları da alçaltır. Bel-
li bir sevecenlikle ve bazı ödüller ve karşılıklarta bir-
likte uygulandığında insanı ürkütücü derecede ah-
laksızlaştırır."
Prof. Dr. Tahir Balcı şöyle diyor:
"Şurası bir gerçektir ki otorite güçlü göründüğün-
den kat kat zayıftır ve dikey silsileyi oluşturan yapı
taşlan her zaman dağılma tehlikesiyle karşı karşıya-
dır. Çünkü aradan bir taşın kaymasıyla yapı diye bir
şey kalmamaktadır.
Oyleyse üniversite yönetimlerine düşen en önem-
li görev, yatay bir yönetim modeli oluşturarak eleş-
tirel aklın önünü açmak, idari ve akademik örgütlen-
meyi adama göre iş değil, işe göre adam anlayışıy-
la, yani liyakat esasına göre sağlamaktır. Tersi dav-
ranışlar hem bireylere, hem kurumlara zarar verir."
Zehra Zeyneloğ- "
lu: "Başbakan 'Se-
çimler millet iradesinin
TBMM'ye yansımasıdır'
diyor ama yemin ede-
rim ki bu işte benim ira-
dem yoktur."
Militarist
Gülhan Elmas: "Kendi
askerine karşı anti-
militarist olanlar,
söz konusu Ame-
rikan askeri olun-
ca militarist kesiliyor."
Getiri
Akrf Kökçe: "Şeriat-
çı El-Kaide örgütü-
f^ nü yok etmek ve de-
mokrasi getirmek için
Ortadoğu'ya giren ABD,
önce Afganistan'a ardın-
dan Irak'a şeriatı getirdi."
SESSİZ SEDASIZ (!) Dere kenarında koyun otlatan çoban
Bilmem, bildiğinizbirfıkramı? Gün-
celliğini yitirmeyen fıkrayı Hakan
Kuntay göndermiş: \
Çobanın biri dere kenarında ko-
yunlarını otlatıyormuş. Yanına bir
Cherokee Jeep yanaşmış.Brioni göm-
lek, Cerruti ayakkabılargiyen, Ray-Ban
gözlüklü ve YSL kravatlı genç bir sürü-
cü aşağıya inmiş ve çobana sormuş:
"Eğer kaç tane koyunun olduğunu bi-
lirsem bana onlardan bir tanesini verir
misin?"
Çoban bir adama bir de koyunlanna
bakmış, "Tamam" demiş. Adam cep te-
lefonunu bilgisayarına bağlamış, bir NA-
SA sitesine girmış, GPS'sini kullanarak
yeri taramış, bir database ve logaritma
ile doldurulmuş 60 excel tablosunu aç-
mış ve 150 sayfalık bir rapor basmış.
Çobana dönmüş, "Tam olarak 1586 ko-
yunun var" demiş.
Çoban: "Doğru bildin. Istediğin koyu-
nu alabilirsin."
Genç adam aldığı hayvanı cipinin
arkasına koymuş. Bu sefer çoban,
adama, "Senin ne iş yaptığını bilirsem
"aldığın hayvanı geri verir misin" diye
sormuş. Adam, "Evet, neden olmasın?"
diye yanıtlamış.
Çoban: "Sen Dünya Bankası'ndada-
nışmansın."
Adam saşkınlık içinde "Nasıl oldu da
bildin" demiş. Çoban: "Çok basit. Bu-
raya çağrılmadan geldin, bu bir. Ikinci-
si, benim bildiğim bir şeyi bana söyle-
mek için benden bir koyunumu istedin.
Üçüncüsü yaptığın hiçbir şeyden anla-
mıyorsun çünkü köpeğimi aJdın!"
Yüksek Yerilim Hattı
Bizim dünya görüşümüz var.
Şeriatçılann ise öbür dünya görüşü!
erdincutku ' yahoo.com
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCİ
' Sanatsavar' belediyeler!..
Aslında, "kurumlann" huyu
suyu olmaz. Çünkü kurumlar
jüşünmezler. üzülmezler. sevin-
mezler, ağlamazlar. gülmezler...
Ancak kurumlan yöneten "in-
»anlaruT elbette ki huylan da
alur, sulan da... Kimileri asık
yüzlüdür, kimileri sevecen, ki-
nileri nalet, kimileri de dünya-
largüzeli...
Bu nedenle yine kimi kurum-
lar için söz gelimi "duyarlT ya
da "ilgisiz'' gibi deyimleri kulla-
ıırken kastettığımiz onlann yö-
netıcilendir.
Kurumsallaşan karakter
Doğrudan "insana" bağlı olan
bu durumun. en açık yaşandığı
kurumlann başında ise ''beledi-
yeler'' gelıyor.
Kimi belediyeler "tophımcu";
kimılen "işbitirici": kımılerı
"çevreci", kimılen de "gerici"
yada"devrimci"...
Yani, öncelikle "başkanlan"
öyle, yani sıra kadrolan da öy-
le...
Peki, yönetunine kım gelırse
gelsin, bir belediyenın özellikle
"varlık nedeninden" kaynakla-
nan kendi "kurumsal karakteri"
olamaz mı?
Elbette olur.Örne-
*in, başkanı
nangi partîdeı
yadahangigö-
rü^ten olursa
olsun, genelde
beledıye de-
mek "kent hsü-
kının temsilci-
si* demektır.
tnsanlar en ra-
h£t. beledıye
bnasına girer
çKarlar. Sorun-
lan için en ra-
hat, belediyeye başvururlar. Be-
leiiye toplumun evi gibidir...
Bir zamanlar; "Bana bakJ"
dye söze başlayanlara, "Sana
bdediye baksm™" bile denırdi.
Şmdi böylesı sosyal bir kültür
aaldıysa bile işsizlerin ya da
y)ksuîlann başlannı çevirip
"nedet" umduklan yer hâlâ be-
lediyeler değil midir0
Rent 'kûltûr' demektir
Belediyelerin işte bu "genel"
cıelliklerine en yakışan hizmet-
lffi arasında ise "kültürvesanat
ekinlikleri" başta geliyor...
Çünkü kent demek "kültür"
«fcmektir; kültür denilince de
ada öncelikle kentler gelır...
Nitekım, bugün çok sayıda
jlediyede, belde sakinleri deği-
^k beceri alanlarında kurslara
iatılıyor; kentin amatör sanatçı-
lnna olanaklar sağlanıyor; ti-
ytrodan folklora, resimden el
snatlanna kadar adeta "halkev-
hini" andınr etkinlikler yay-
jnlaşıyor...
Üstelik bunlar, seçimde deği-
'Sanatsever' Belediye'nin
Vazüıkaya'lı trafosu...
şen başkanlann genelde
u
sür-
dürdükleri" çalışmalar olarak
da göz dolduruyor... Örneğin yi-
ne çok sayıdabelediyede, kültür
ve sanat birimleri artık 10. yılla-
nnı, 25. yıllannı kutluyorlar...
"ŞehirtKatroJan", "kentorkest-
ralarn" \ b. gibi örnekler az de-
gü...
Ne \ar ki bu olumlu süreç, 28
Mart 2004 yerel seçimlerinden
sonra ilk kez ciddi yaralar alıyor.
Adlan "sanatsever"e çıkan ki-
mi beledıyelerde, tam tersine
"sanatsav^r" bir hava esmeye
başladı. Özellikle AKP'li baş-
kanlar arasında, önceki dönem-
de başlatılan ve çok olumlu aşa-
malar kazanan kültür ve sanat
etkinliklerini "iptal edenier",
acaba nasıl bir anlayışı simgeli-
yorlar?
Esldşehir ve Esenyurt...
Örneğin, Eskişehir'm yıllar-
dır bilim ve kültürle buluşması-
na Anadolu Üniversitesinin
yaptıgı katkılan "yereJ yönetim
etküıliklernie" destekleyen Te-
pebaşı Belediyesi'ndekı "çağdı-
phk" tüyler ürpertici...
Yeni AKP'li yönetim, bu be-
lediyemizin en çok takdir topla-
yan "Uluslararaa
Pişmiştoprak
Sempoz>Timla-
n"nı durdurdu-
ğu gibi, aynı çalış-
malara para-
lel sürdürü-
len kültür ve
sanat hizmet-
lerini de kent
halkından ge-
ri alıyor...
Örneğin, ts-
tanbui'daki
Esenyurt Beledi-
yesi'nde gerçekleştirilen ve "be-
îediv'e e\i" adlı ana hizmet bina-
sını adeta bir "halk akademi-
si"ne dönüştüren plastik sanat-
lar, kankatür, fotoğraf, seramik,
heykel ve daha birçok sanat et-
kinlikleri ile kurslar da yeni
AKP'li başkanın hışmına uğra-
dı.
Bu gibi örneklerin artması ise
Türkiye'de, "Yöneticilerdeğişse
de arûk değişmeyen çağdaş be-
ledhecilik anla>ışuun" bile teh-
likede olduğunu kanıthyor.
Bilmem, Kültür ve Turizm
Bakaru Sayın Erkan Mumcu,
belediyeleri tehdit edenbu "kül-
türel geriHğe'' karşı neler düşü-
nüyor; ne gibi önlemler almayı
planlıyor?
Ancak görünen o ki AKP'nin
kimi beledıye başkanlan, sana-
tın değeri bir yana, yönettikleri
kurumun toplumsal değerini de
algılama yeteneğinden çok ama
çokuzaklar...
oekinci" cumhuriyet.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicak ı turk.net
ÇÎZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaracio mynet.com
H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(a yahoo.com
HAYAT EPİK Tİ\ATROSU MUSTAFA
AtHM
ÜLKEMİZE YİNE
İŞKENCE TAZMİNATT
ODETAAtŞ !..
ŞIMDI BEN SENIM KOLVNU KIRACAM
AMA YEN İCINDE KALACAK I..
EKONOMİMÎZ İCİN...
TAMAM MI ?..
TARtHTE BUGÜN MLMTAZARIKAN 6 Hasiran tctcK.munUas-arikan.com
BAT(SF£RLE 244M£TR£YE DALOfMR.'
1$3O'1>A 8U6UN, AMEI&/G46J C«,4&L£S 8££8£ \/£ OT/S
8AKTZ»V, y/n^rnKi/tef s/Tr'^rs/ZLe 244- M£ryee os-
Miz. O/&/NS f'A/MEyt SrtşştıZMfŞrr. o y/LA D££tfJ
EM ÇOK 1?O AAETIZEyE İHİLEgr£.A<trŞTf.Bie ZOO-
LOS Oİ-AM BEESE Q£H SOLMKİ SES'M) YE MÜ-
S I ^ Ş SAGTVA/ (JŞAPKMJ), MET4L
84T/'SFE/ZLE/e/ye.E, P>'££, CEL/K
SA&K/r/LMtŞT/. g/irtSFE/g/M MO7TD&U
. 8EESE
L SOU-
AMAÇ,
â
ÇOK,
PANO
DENİZ KAVUKÇUOĞLU
Antalya'da
Korsanların Vay Haline
Yeni yürürlüğe giren Telrf Hakları Yasası ile bir-
likte "korsan" kitap satışlannda belli birazalmaol-
duğu görülüyor. Kadıköylü, Beşiktaşlı okuriarımın
ise bu giriş satırını okurken "Buralarda değişen
pek bir şey yok.." dediklerini duyar gibi oluyorum.
Haksız değiller, çünkü bu ilçeler uzun yıllar "kor-
san kitapçılığın" en sağlam kaleleri olmuşlar ve
bu sağlam kaleleri yıkmak öyle kolay değil. Adam-
lar hâlâ 2 milyon 950 bin liralık bir kitabın korsanı-
nı 1 milyonasatıp satarken de "Biziyıldıramazlar!"
diye bağırabiliyoıiar. Ama her şeye karşın bu ilçe-
lerde de korsan kitap satışlannda gözle görülür bir
azalma olduğunu teslim etmek gerekiyor.
Korsanlar gerçekten de kolay yılan, kolay yıldı-
rılan insanlar değiller. Direniyoiiar, Türkiye gene-
linde toplam değeri yılda 300 trilyon lirayı bulan bu
tezgâhı yitirmemek için heryola başvuruyorlar. Bu
yollardan biri de kaldınmlardan kaldırdıklan korsan
kitapları bandrol yapıştırarak kitabevi raflarında
"yasal kitapmış" gibi pazarlamak! Bu yol sanıldı-
ğı kadar zor değil, çünkü birçok kentteki il kültür
müdüriükleri gerektiğince sorup sorgulamadan is-
tek sahiplerine diledikleri kadar bandrol veriyor.
Dolayısıyla Kültür Bakanlığı memuriarı, çoğu za-
man bilinçsizce bu emek hırsızlığına arka çıkmış
oluyorlar. Birçok Anadolu kentinde kitapçıların
çekmecelerinde "yasal" olarak edinilmiş, fakat
"yasadışı" kullanılmaya hazır binlerce bandrol bu-
lunuyor. Okur ne yapsın? Kitabevine gidip band-
rollü kitap satın alıyor, Orijinalini görmediği süre-
ce aldığı çamur gibi kitabın korsan baskı olduğu-
nu nasıl anlasın? Kültür ve Turizm Bakanı Sayın Er-
kan Mumcu'nun korsan yayıncılık konusunda çok
duyartı ve karariı olduğunu biliyoruz. Dileriz, ken-
di bakanlığının memurlarının bilerek ya da bilme-
yerek alet oldukları bu "yasadışılığı yasalaştırma"
yönteminin önünü kesecek önlemleri alır.
• • •
Mayıs ayının son üç günü Doğan Kitapçılık ya-
zariannın katkılarıyla gerçekleşen Edebiyat Gün-
leri nedeniyle Antalya'daydım. Bu arada Antalya
Valisi Sayın Alâaddin Yüksel'i de topluca ziyaret
ettik. Sayın Vali bize kentin turistik gelişmesini an-
lattı, yeni projelerine ilişkin bilgiler verdi. Biz de
kendisine çeşitli sorular yönelttik. Antalya gelişmiş
bir kent ve çok okuyan bir nüfus kesimi var. Bu ne-
denle kentte birbiri ardınca yeni kitabevleri açılı-
yor. örneğin, imza günlerine katıldığım Sönmez Ki-
tabevi'nin büyüklüğü ve kitap çeşitliliği açısından
Istanbul'un en iyi kitabevlerinden geri kalır bir ya-
ni yoktu.
Kitap imzası sırasında okurianmla söyleşirken
kentteki "korsan faaliyetleh" üzerine de bilgi aldım.
Korsan kitapçılık son yıllarda orada da ivme ka-
zanmış. Daha sonra bir okurumla kent merkezini
dolaştık, bana kaldırımlara açılmış korsan tezgâh-
lannı gösterdi. Antalyalı korsanlar da öbür kentler-
deki meslektaşları gibi umursamaz, korkusuz ve
rahattılar. Çok şaşırdım. Çünkü yeni yasayla bir-
likte "korsan yayıncılık ve kitapçılık" şikâyete bağ-
lı suç olmaktan çıkmış, "kamu suçu" haline gel-
mişti. Dolayısıyla korsan kitaba gördüğü yerde el
koymak polisin göreviydi. Fakat Antalya polisi yap-
ması gerekeni yapmıyordu.
Sayın Alâaddin Yüksel ise eski bir Emniyet Ge-
nel Müdürü olmasının yani sıraTrabzon, Balıkesir,
Izmir gibi illerimizde görev yapmış, ülkemizin en
deneyimli valilerinden biriydi. Onun gibi kararlılı-
ğıyla ün yapmış "en yüksek mülki amirin" görev
yaptığı bir ilde maiyetindeki güvenlik güçlerinin,
gözlerinin önünde işlenen suçlara seyirci kalma-
lan gerçekten çok şaşılacak bir durumdu. iyi bir
kitap okuru olduğu kadar mesleğiyle ilgili konular-
da da iyi ve üretken bir yazar olan sayın vali bizi
dikkatle dinledikten sonra Antalya'da korsan ki-
tapçılığın kökünü bir ay içinde kurutacağına söz
verdi. Sonra sıra mutlaka "kitapçı" kisvesi altında
dükkân raflarından "bandrollü" hırsızlık malı pa-
zarlayan üçkâğıtçılara gelecek.
Sayın Yüksel'i tanıdığımızdan, verdiği sözün
sağlamlığı konusunda hiçbir kuşkumuz yok; bu
nedenle gönül rahatlığıyla "Antalya'da korsanla-
nn vay haline!" diyebiliyoruz.
e-posta: dkavukcuoglu " superonline.com
Faks:0212-234 68 73
B U L M A C A SEDATYAŞAYAM
1 2 3 4 5 6 7 8
1 2 3 4 5 6 7 8
SOLDAN SA-
ĞA:
1/Değişiktür-
lerden yabanıl
ağaç, ağaççık
ve çalılann
deneysel ye-
tiştirilmesine
aynlmış park.
2/Izmir'inSe-
ferihisar ilçe-
sinde antik bir
kent... Uzun
tüylü bir süs
köpeği. 3/ Tavır, dav-
ranış... Ölüm. 47 Lit- 1
yum elementinin sim- 2
gesi... Güney Ameri- 3
ka'da yaşayan bir yük 4
hayvanı. 5/ Binm za- 5
mandakı tıtreşim sa- 6
yısı. 6/Gizli görevli... j
"Doğar — mideler- 8
den nur topu ihtilal- 9
ler" (EN. Çamlıbel).
7/ Bir işte yardımcı olarak çalışan erkek... Katışık-
sız, saf. 8/ Osmanlı devletinde taşradaki nüfuzlu ai-
lelere verilen unvan... Göç, emek, çaba. 9/Yelkenle-
ri yerlerine çekmekte kullanılan halatlann genel adı.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
17 Kınk kemikleri bir arada tutmak amacıyla kulla-
nılan, tahta gibi düz nesne... Tibet sığırı. II "Kışla-
nın önünde —- sesi var Bakın çantasında acep ne-
si var" (Türkü)... Yapraklann düz ve parlak bölümü.
3/ Çok iri ve zehirsiz bir yılan... Yurdumuzda bir
petrol bölgesi. 4/Kat kat çakıl ve kumdan oluşmuş
yer kıvrımı... Bir fotoğrafın, haritanın ya da karika-
türün gösterdiğı şeyi belirten yazı. 5/ Bir maymun
cinsi. 6/ Bir toplulukta çalışan insanlann her biri...
Yabancı. II Don, şalvar... Gösteriş, caka. 8/ Muğ-
la'nın bir ilçesı... Yurdumuzun batısmda bir körfez.
9/Ellı şinikliktahıl ölçeğı... Reçineli ağaçlardan el-
de edilen ve ateş yakmakta kullanılan çubuk.