Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZRAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
[email protected] 15
KULE CANBAZI SUNAYAKEN
îstanbul'da uçurtma yasağıYalnızca güneş mi; uçurtma da
Doğu'dan yükselmiştir. Çinli
rahiplerin ruhlarla buluşup gelecekten
haber vermek amacıyla gökyüzüne
saldığı uçurtma, denizciler
tarafından Batı'ya götürüldüğünde
bir oyuncağa dönüşür.
Batı'da oyuncak, bilimin öncüsüdür.
Gökyüzünün öfkesi olan yıldınma
uçurtma sayesinde tasma takılır,
evcilleştirilir. Bu tasmanın adı
'paratoner'dir ve uçurtmanın ipi
Benjamin Franklin'in elindedir.
Elektriğin bir akım ve enerji
olduğunu keşfeden Franklin,
bilimin yolunda yeni bir kapı
açmayı başanr. Bunu da, uçurtmasına
bağladığı bir anahtarla yapar!
Sayfalarca uzanan yasak llstesl
27, 28 Hazıran 2004 tarihinde,
tstanbul'da yapılacak NATO zirvesi
öncesi. gazetelerde, oyuncak uçak
satışının yasaklandığını bildiren
haberler çarpar okuyuculann gözlerine.
Akşam gazetesini okuyoruz: "Yasağın
temelinde, havadan gelecek olası
bonıbalı suikast endişesi yatıyor.
Polis, mağaza sahiplerine
uzaktan kumandalı uçak,
helikopter ya da planör
satışlarmın yasaklandığını
duyurdu. Liderlerin toplantılara
katılacağı bölgede, hava kontrolü,
oyuncak uçak yasağıyla
güçlendirilmeye çalışılıyor".
NATO zirvesi öncesinin
tstanbul'unda, II. Abdülhamit'in
baskı dönemini aratmayacak
uygulamalardan oyuncaklar da paylanna
düşenı alırlar! Benjamin Franklin'in
evcilleştirdiği elektriğin
Osmanlı'ya geç gelişinin
nedeni de zaten,
Abdülhamit'in aydınlığa
olan öfkesidir. Ne
gariptir ki, bu
padişah
döneminin
sayfalarca
uzanan yasaklar
listesinde
uçurtmanın da adına
rastlanz!..
Sadi Borak, Yeni Tarih
Dünyası dergisinin "17
Aralık 1954" tarihli sayısında,
II. Abdülhamit'e yapılan bir
jurnalden haberdar eder bizleri:
"Bugünlerde Avrupa'dan bir hayli
eczalı ve muhtelif renklerde uçurtma
gelerek Nişantaşı ve Şişli
taraflarıyle Yıldız Sarayfna yakın
olan yüksek yerlerde -yaşları
epeyce ileri- bazı gençler tarafından
uçurulmaktadır. Bu uçurtmalar iki
taraflı olduğundan aralarına
patlayıcı madde konulması da
muhtemeldir. Binaenaleyh bu
uçurtmaların Istanbul'a
sokulmaması hususunda emri
şahaneleri..."
Benjamin Franklin'in bilimin
kapısını açtığı anahtar, ülkesi
Amerika'nın elinde yıllar sonra, » -«(
ülkelerin bağımsızlığına
taktıklan kilitlerin içinde
dönmeye başlar. Haksızdırlar ve
bunun da farkındadırlar; hem de,
oyuncak uçaklardan korkacak
kadar!..
îstanbul'da, çocuklann sokaklarda
en çok oynadığı oyuncaklar
sıralamasında misket ve topaçtan
sonra uçurtma gelirdi. 'Misket SokağV
ve 'Topaç Sokağı' olsa da, çocuk
seslerinin duyulduğu bir
'Uçurtma Sokağı' yoktur
îstanbul'un.
Bahar geldiğinde, bakkalların saçak
altlanna astıkları kırmızı ve mavi
renkli defter kaplarından yaptıkları
uçurtmaların kuyrukları, çıçek
kokulan taşıyan rüzgârla sallanırdı,
nazlı nazlı... Ama, o yıllarda, çocuğuna
hazır uçurtma almak yerine, onunla
birlikte uçurtma yapmanın tadına
varmak isteyen babalar da yaşardı.
O babalar ki, çocuklarının NATO
askerı olarak memleket topraklanndan
çok uzaklarda ölmelenne de
karşıydılar. Nasıl olmasınlar ki?..
Uçurtma çıtalarına çivi çakmak
ıstediğinde, parmağına vurur
da canını acıtır diye.
»»
çekiçleri bile vermezlerdi çocuklarının
ellerine...
Peğlşlk ülkeler. çeşltll anlamlar
Uçurtma, dünyanın değışık
ülkelerinde çok çeşitli anlamlar
taşımaktadır. Örneğin, Japonya'da
uçurulan bir uçurtmanın yere
indiğinde toplanması büyük bir
onursuzluk sayılır. Bunun nedeni,
şimşeklerin uçurtmanın toplandığı
bölgeye çekileceği ınancıdır.
Tayland'da ise uçurtmaların cinsiyeti
vardır! Bu ülkede yüzyıllardır
oynanan bir oyunda, 'Chula' adlı
erkek uçurtmalar 'Pakpoa
1
adlı kız
uçurtmalan havada yakalayarak kendi
bölgelerine çekmeye çahşırlar.
Küba'da yapılan uçurtma
şenliklerinde de amaç, uçurtmaya
bağlanan jiletlerle rakiplerin ipini
koparmaktır.
Orhan Veli'nin çocukluk arkadaşı
Halim Şefik'ten dinlemiştim;
çok güzel uçurtma yaparmış Orhan
Veli... Öyle ki, onun uçurtması hep en
yükseğe çıkarmış. Şairin uçurtma
sevdasıyla 'Macera' adlı şiirinde
karşılaşırız:
Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşağı renginde;
Bir sahverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.
Halim Şefik, arkadaşı Orhan Veli'yi
aramak için evden çıktığında,
gökyüzüne bakardı önce...
Eğer o gün, uçurtmalar bulutlarla
oyun oynuyorlarsa, en yüksekte
olan uçurtmaya doğru yürürdü...
. - Bilirdi ki, o uçurtmanın ipi
• '• Orhan Veli'nin ellerindedir!
İstanbul Tiyatro Festivali'nin en çarpıcı gösterilerinden biri Schaubühne am Lehniner Platz, Berlin'in oyunu oldu
2Lyüzyılın 'Nora'lan
SEVGİ SANLI
tbsen'in Peer Gynt'ini Al-
manya'da kırk yedi kez izleyen,
Hedda Gabler'ine Kopenhag'da
hayran kalan, yazan Türk seyir-
cısıne ilk kez 1918'de dilimize
çevirdiği ve oynadığı 'Hortlak-
lar'la tanıtan Muhsin Ertuğrul
şöyle diyor: "tbsen, tskandi-
navya'dan Avrupa hududunu
geçen ilk askerdir. Edip asker.
Shakespeare ve Moliere'den be-
ri böylesine dünyaya ün salmış
bir dâhi bulmak güçtür."
Hennk tbsen (1828-1906) Nor-
veç'teki küçük bir taşra kentinde
doğdu. Kısa bir okul döneminden
sonra yedi yıl eczacı kalfalığı
yaptı. 185O'de Christiania Üni-
versitesi'nde estetik ve edebiyat
dersleri görürken tiyatro yazarlı-
ğına da adım atmıştı. Yirmi üç
yaşında Bergen Tiyatrosu drama-
turgluğuna atandı. ilk beş oyunu
bu tiyatroda gösterime girmiştir.
Danimarka ve Almanya'ya yap-
tığı yolculuklar tiyatro görüşünü
ve bilgısini geliştirdi. 1857'de
Norske Teatret, Norveç Tiyatro-
su'nun başına geçti. Şiirsel tarihi
dramlardan başka toplumsal so-
runlara ağırlık veren yapıtlar or-
taya koymaya başladı.
1862'de yazdığı 4
Aşk Komed-
yası' aile kurumunun aksak yan-
lannı eleştiren bir taşlamaydı. Bu
oyun, özellikle kilisenin şimşek-
lerini üstüne çekti. Ibsen düş-
manlığı aldı yürüdü. Yazar, geri-
ci çevrelenn baskısıyla geri adım
atmak şöyle dursun toplumsal
eleştirileri daha da yoğunlaştırdı.
Kadın haklarını savunuyor
1864"te ülkesinden aldığı mü-
tevazı bir bursla Italya'ya gitti.
Gidış o gidiş... Yirmi yedi yıl
yurtdışında yaşadı. 'Brand'
(1866), 'Toplumun Anadirekle-
ri' (1877)onauluslararasıünka-
zandıran oyunları arasındadır.
Almanya'da da uzun yıllar geçir-
di. Dresden'de incelediği felsefe
akımlan, özellikle Kant felsefe-
si, oyunlanna yansımışsa da her
tür seyırcinin kendi çapında an-
lamlar çıkarabileceği biçimde, sı-
kıcı ve boğucu olmaktan uzak ya-
pıtlar vermiştir.
'Nora ya da Bir Bebek Evi'
(1879) Amerıka'da 'Bir Kelebe-
ğin Örselenişi' adıyla da oynan-
mış. kadın haklarını savunan ilk
oyun olarak dikkati çekmişti. ts-
vççli Strindberg, ömrünün so-
enrik Ibsen'in ünlü yapıtı 'Nora ya da Bir Bebek Evi'ni sahneye koyan
Schaubühne'nin genç ve cüretli yönetmeni Thomas Ostermeier, oyunu
günümüze taşırken sahneye büyük bir dinamizm ve şaşırtıcı bir tempo
getirmiş. Hem oyuncular hem de Jan Pappelbaum'un baş döndürücü
döner sahnesi, bir an bile sıkılmamıza meydan vermiyorlar.
nuna kadar kadınlara ateş püskü-
ren o büyük, çügın yazar Norveç-
li komşusuna kendi cinsine iha-
net ettiği için ters ters bakmış ol-
malı.
Nora, babasının el bebek gül
bebek büyüttüğü, kocasımn el üs-
tünde tuttuğu, şımarttığı; ama her
ikisinin de bir kişiliği, bir dünya
görüşü sahibi olmasını bekleme-
dikleri, istemedikleri bir oyun-
caktır.
Nora üç çocuk doğurmuş, gel
gelelim dünyanın kaç bucak ol-
duğunu öğrenememiştir. Çok
sevdiği kocasımn sağhğına ka-
vuşması için ondan gizleyerek
büyük bir borcun altına girmiş,
bu borcu öderken kendisinden
beklenmeyen özverilerde bulun-
muştur. Sevilen adamı kurtarmak
uğruna her yola başvurmak mu-
bahtır onun gözünde. Ölüm döşe-
ğindeki babasının imzasını taklit
etmek bile. Bir durum değişikli-
ği borç aldığı adamın şantajları-
na yol açar. Nora, canına kıyma-
yı bile düşünür; ama gerektiğin-
de kendini kurtarmak için suçu
üstüne alacağına inandığı sekiz
yıllık kocasını hiç mi hiç tanıma-
dığını öğrenince ayaklan suya
erer. Banka Müdürü Thonvald
Helmer, kriz anında sadece ken-
dini düşünmüş, Nora'nın intiha-
nnın bile kendi açısından bir ya-
ran olmayacağını, sadece kuşku-
ları üzerine çekeceğini haykır-
mıştır.
Blr ölüm kaltm dansı
Bir kere kriz atlatıldı mı Thor-
vvald, eşini bir daha bağnna bas-
maya, küçük sincabını, küçük
tarlakuşunu yüce gönüllülük gös-
tererek bağışlamaya hazırdır.
Yoo, çocuklannı elinden almaya-
caktır. Vazgeçmiştir bundan. A-
ma eski Nora yoktur karşısında.
Çocuklarından önce, kendini
eğitmeye ıhtiyacı olan, kapıyı çe-
kip gitmekten başka bir şey dü-
şünmeyen bir Nora'yı kandırmak
kolay değildir.
14. Uluslararası istanbul Tiyat-
ro Festivali'nin en çarpıcı göste-
rilerinden biri Schaubühne am
Lehniner Platz, Berlin'in 'No-
ra'sı oldu. Bundan yüz yirmi yıl
önce Nora'nın kapıyı çekip git-
mesi büyük tartışmalara yol aç-
mış, tbsen, kadının yuvasına dö-
neceğini belirten bir dördüncü
perde yazmaya zorlanmış. Scha-
ubühne'nin genç ve cüretli yö-
netmeni Thomas Ostermeier,
oyunu günümüze taşırken sahne-
ye büyük bir dinamizm ve şaşır-
tıcı bir tempo getirmiş. Hem
oyuncular, hem de Jan Pappelba-
um'un baş döndürücü döner sah-
nesi, bir an bile sıkılmamıza
meydan vermiyorlar. Başta No-
ra'lığı benimseyen Anne Tismer
olmak üzere Lars Eidinger, Jen-
ny Schily ve hemen bütün kadro
yetenekli oyuncular. Bu tiyatro
her yaştan oyuncuyu titizlikle se-
çer. Giyside Almut Eppinger
sanki erkek giysilerini daha iyi
oturtmuş.
Erich Schneider'ın ışıklan usta
işi. Lars Eıdinger'in müziği oyu-
nun günümüze oturtulmasına
yardımcı oluyor. Bu gösteride
Nora'nın ttalyan kostümüyle ta-
rantella oynaması beklenemezdi
tabıı.
Kana bulanmış tışörtü, kısacık
eteğiyle asi bir genç kadın, baş-
tan çıkancı bir dans sergıliyor.
Hem de bir ölüm kalım dansıy-
mış gibi.
çocuklara klm bakacak?
Ailenin yakın dostu, ancak öle-
ceğini öğrenince Nora'ya aşkını
açıklayan Doktor Rank'ın hasta-
lığına daha çağdaş bir yorum ge-
tirilmiş. tbsen'in tasarladığı gibi
sadece babasının hatalarından
değil çektikleri. Annesiz büyü-
yen Nora'ya kol kanat geren yaş-
lı dadı Helene'ye bu çağdaş evde
yer yok. Krogstad ile Bayan Lind
fazla değişmemişler. Krogstad
ikide bir avaz avaz bağırmasa da
yüreğimizi ağzımıza getiriyor za-
ten.
Genç yönetmen ne yaptıysa ya-
kıştırmış büyük ölçüde; ama fi-
nal şokunda Ibsen'i bastırmaya
kalkışması yanlış bence.
Bir banka müdürünün kendini
korumak için bir tabanca taşıma-
sı gerektiği ileri sürülüyor. Bu ta-
banca Nora'nın eline geçince bir
ara ona, sonra kocasma yöneliyor.
Bizi korkutmak için böyle bir trü-
ke başvurulmuş dedim. tbsen'de
vuran da yok, vurulan da. Nora,
Nora! Vur dedikse öldür demedik.
Kadın, kocasımn üstüne kurşun
sıkmaya doyamıyor. Aa, meğer o
güzelim akvaryum sonunda bu işe
yarayacakmış. Adamın ölüsü içi-
ne düşmez mi! Belki iyice ıslatıl-
mayı hak etmişti; ama böylesine
değil.
O güzelim çocuklara kim baka-
cak şimdi? Sen önce kendini eği-
tecektin Nora, sonra onları. Yirmi
birinci yüzyılda bir kan seli bütün
umutlarımızı boğacak mı?..
ESİNTİLER
ZEYNEP ORAL
Nâzım Hikmet ve Irak
ve Filistin...
3 Haziran, Nâzım Hikmet'in ölümünün 41. yıl-
dönümüydü. Ülkemin ve dünyanın birçok yerinde
anıldı. Şiirieri okundu, müzikle şahlanan dizeleri
söylendi, konuşmalar yapıldı... Bu konuşmalar
içinde biri gelip yüreğime taht kurdu.
Berhan Şimşek'in konuşmasından söz ediyo-
rum.
Konuşmanın yeri ve tarihi önemli. Türkiye Bü-
yük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda, 3 Haziran gü-
nü yaptı konuşmasını Berhan Şimşek. Sanatçı; si-
nema oyuncusu değil, CHP İstanbul Milletvekili
kimliğiyle yaptı bu konuşmayı:
"Sayın Başkan, Sayın Milletvekilleri;
'Şiirimin kökü yurdumun topraklarındadır' diyen
dünya şairi Nâzım Hikmet'in ölümünün 41. yılı anı-
s/na gündem dışı söz a/mış bulunuyorum.
Yüce Meclis'i saygıyla selamlanm."
Türk devrimine bağlılık
"Bütün yazarlar, şairier, edebiyat tarihinde derin
ve değişmez çizgiler çizerek tarihin yapı taşlan olur-
lar. Onlan veyazdıklannı, yaşadıklan dönemin kon-
jonktüründen ve kendi siyasal dunjşlanndan ayn
değerlendiremeyiz. Çünkü insanlık tarihinin deği-
şimine neden olan düşüncelerini, eyleme dönüş-
türürier. Nâzım yazdıklanyla, yazdıklannı ve inandık-
lannı uygulama hedefiyle, hem büyük bir dünya
şairi hem de büyük bir vatanseverdir."
Berhan Şimşek, konuşmasında Nâzım Hik-
met'in ulusal ve evrensel özelliğine dikkati çekti.
Şairin ülkesine, diline bağlıltğını ve o dinmeyen
hasretini dile getirdi.
Berhan Şimşek, Nâzım Hikmet'in "Bir mektu-
bunda Kurtuluş Savaşımızın lideri Mustafa Kemal
Atatürk'e, '...Senin yaptığın her ileri devrim ham-
lesini anlayabilen bir kafam, yurdumu seven biryü-
reğim var. Türk devrimine ve senin adına bağlı-
yım'..." diye seslendiğini Meclis kürsüsünden
anımsattı.
Dünya görüşü
"Bugün onun dünya görüşü yok sayılarak ya da
içeriği boşaltılarak, magazinleştirilerek aktanlmaya
çalışılsa da. onun şiirindeki toplumculuk ve vatan
sevgisi gizlenemez" vurgusunu yaptı.
"Nâzım Hikmet savaşsız ve sömürüsüz bir dün-
ya özlemini şiirlerine konu etmiştir. Şiirlerinde dün-
ya banşı istemiştir" deyip barış dizelerine yer ver-
dikten sonra konuşmasını şöyle bitirdi. (Yazık ki ye-
rim kısıtlı, tüm konuşmayı buraya alamıyorum.)
"Bu dizeler bugün Irak'ta düğün evine yapılan
saldınlar neticesinde yaşamını yitiren masum in-
sanlariçin de yazılmıştır. Görüldüğü gibi dünya şa-
irleri sadece yaşadıklan döneme değil, kendilerin-
den sonraki dönemlere de seslendikleri için ölüm-
süzdür. Onlann istedikleri savaşın ölümlü olması-
dır."
Insanın insana kulluğu
"Kore'de ölen bir yedeksubayımızın acısı
Nâzım'ın şiirlehnin mısra/annda vücut bulur.
Aslında 1 Mart tezkeresinin reddedilmesinin al-
tında yatan işte bu dünya banşı özlemidir.
'Yok edin insanın insana kulluğunu' haykınşı, bu-
gün Irak'ta, Filistin'de ve dünyanın başka coğraf-
yalannda kendilerine kul yaratma, sömürgeleştir-
me hedefinde olan ülkeleredir.
Dünyada terör ve şiddet olaylannın yaşandığı,
savaşlarda masum kadınlann, çocuklann, silahsız
insanlann üzerine bomba yağdınldığı bir dönem-
de Nâzjm Hikmet'in tüm insanlık adına özlem duy-
duğu barış ve insancıl düşüncelere herzamankin-
den daha fazla ihtiyaç duymaktayız.
Irak'a demokrasi ve banşı götürecekleri iddiasıy-
la müdahalede bulunan koalisyon güçlerinin, bu
topraklara şiddet ve işkence götürdüklerini dehşet-
le izlediğimiz günlerde Nâzım Hikmet'in 'Yaşamak
bir ağaç gibi tek ve hür, / Ve bir orman gibi kar-
deşçesine...' dizelehniyüksek sesle tüm dünyaya
duyurmalıyız.
ölümünün 41. yılında dünya şairi Nâzım Hik-
met'in anısı önünde eğiliyor, yüce Meclis'i saygıy-
la selamlıyorum."
Teşekkürler Berhan Şimşek.
e-posta: zeynep <> zeyneporal.com
Faks:(0212)25716 50
M M Açıkhavada' başlıyor
• Kültür Servisi - Bu yıl üçüncüsü
gerçekleştirilecek olan 'BKM Açıkhavada'
etkinlikleri 10 Haziran - 5 Temmuz tarihleri
arasında sanatseverlerin karşısına müzik ve
eğlence dolu saatlerle çıkmaya hazırlanıyor.
Türkiye'nin kendi alanlannda başarılı
isimlerinin sahne alacağı etkinlikler
Müzeyyen Senar 70. Yıl Onur Gecesi'yle
başlayacak. Ikili gösterilerle sürecek
konserlerde Sezen Aksu sürpnz bir isimle;
Kıraç ise Funda Arar'la birlikte sahneye
çıkacak. Ikili konserlerde yer alacak diğer
isimlerse Sertab Erener & Fazıl Say, Nilüfer
& Fahir Atakoğlu. Etkinlikler kapsamında
aynca. Kardeş Türküler, Anadolu Ateşi, Cem
Yılmaz ve Ata Demirer'in de izlenceleri yer
alıyor.
ttalyan sanatçı Nmo Manfredi iHdü
ROMA (AA) - ttalyan komedyen
Nino Manfredi, 83 yaşında Roma'da yaşamını
yitirdi. Ünlü sanatçının sağlık durumunun
geçen yıldan bu yana bozuk olduğu ve
Manfredi'in birçok kere hastaneye
kaldınldığı belirtildi. Oyuncu, yönetmen ve
senaryo yazan olan Manfredi'nin ilk kez geçen
temmuz ayında olmak üzere aralıkla beyin
kanaması geçirdiği bildirildi.
1971 yapımı 'Pinokyo'nun Maceralan',
1973 yapımı 'Ekmek ve Çikolata* ve
1979'da çevrilen 'Tehlikeli Oyuncak' gibi
filmleriyle tanınan aktör; Toto, Vittorio
Gassman ve Alberto Sordi gibi oyuncular
kuşağının son temsilcisiydi.
BUCÜN
• NARDİS JAZZ CLUBda 21 30da
Randy Esen - Sibel Köse Caz Vokal Atölyesi
konse'ri. (0 212 244 63 27) »