Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN 2004 PAZAR
10 P A Z A R Y 4 Z I L A R I <lishab<Scumhuriyet.com.tr
Yavaş yavaş...
Hasan Şaş...
B
aşlığa bakıp da
"Bu ne saçma
sapan cümle"
deyip geçmeyin...
Turist olarak Mısır'a
yolunuz düşüp Türk
olduğunuzu
söylediğinizde ilk
duyacağınız kelimeler
bunlar oluyor!.. Hasan
Şaş'ı birbakıma
anlıyorsunuz. Dünya
Kupası'nda
Brezilya'ya attığı o
nefis gol burada da
yankı bulmuş diye
düşünüyorsunuz. Ama
"yavaş yavaş" da ne
demek oluyor! Hele
ikisıni bir arada
söylemek de neyin
nesi... Evet... Son
dönemde gazetelerde
sayfa sayfa tur
ilanlannı görünce
eşimle birlikte yılhk
iznimin bir hattasmı
merak ettiğimiz bu
ülkede geçirmeye
karar verdik. Ve daha
Mısır'a gitmeden "ilk
KAHIRE
AYKUT
KÜÇÜKKAYA
golü" uygun fiyatlan
ile dikkatleri çeken
büyük tur
şirketimizden yedik!..
Pazar günü Kahire'de
otelimize yerleşmemiz
gerekirken; biz o
saatlerde hâlâ Atatürk
Ha\ alimanı'ndaydık.
Otelimize
geldiğimizde ise
Mısırhlar pazartesi
gününe merhaba
diyorlardı. Ancak
hiçbir şeyi kafaya
takmamaya
kararlıydık... Öğleden
sonra yapılan
"PiramitterGeasi"
tüm yorgunluğumuzu
üzerimizden aldı. 4
bın 500 yıllık "Giza
Piramiüeri" tüm
ihtişamıyla karşımızda
duruyordu. O da ne!..
Birden kendimi bir
devenin üstünde
buluyorum... Mısırlı
Ali, bizi küçük görmüş
olacak ki kaptığı gibi
devesinin üstüne
atıyor, eşimi de
yanıma... Böylece
Kahire'de ilkpazarlığı
Ali ile yapıyoruz.
Birkaç dakika içın 20
dolar istiyor.
İstanbul'dan geldik
deyince fiyat bir anda
10 dolara düşüyor;
memnun kalmasa da 2
dolarda anlaşıyonız.
De\ e sahibi bize
"cûnri" diyedursun
Mısır'ın Giza
bölgesinde yer alan
dünyanm yedi
harikasından biri olan
üç pirarrudin gızemi
bizi esir alıyor.
Gündüz yetmiyor,
akşam bir saatlik slayt
göstensine gidiyoruz.
Piramitler ve
"Sfenks", ışık
gösterisiyle
gözümüzde daha da
büyüyor... tkinci
günümüzde durağınuz
Mısır'ın tanhi Kahire
Müzesi olacak...
Kaldığımız
Intercontinental
Otel'in önündeki
taksici Süleyman
Amca'yla günlüğü 20
dolara anlaşıyoruz...
60 yaşlanndaki
şoförümüz sevimli mi
sevimli... Turumuzun
gözbebeğı Figen
Kalaycılar, fahn
rehberimiz oluyor.
Tarih nasıl anlatılır...
Yüzlerce eser bir
arada... Birden
kendimızi
Tütankamun un
hazinesinde
buluyoruz... "Altın
odaya" resmen
yapışıyoruz. Sonra
mumyalann
sergilendiği oda...
Herkes fısıl fısıl "Aaa
bak saçlan da duruvor.
Yaa binlerce yıl nasıl
dunıyorlar" dıye
söylenıyor. Akşam
otele döndüğümüzde
"ikinci golü"
kalemizde görüyoruz.
Iki turistin odasına
giriliyor, birisi de
bizimki. Otel
yetkihlen zaranmızm
bir kısmını karşılıyor.
Bir gün sonra yine
Kahire
sokaklanndayız.
Trafik kurailannın
hiçe sayıldığı kentte
cami ve kiliseleri
dolaşıyoruz. Papirüs
satıcısıyla pazarlı|a
girişiyoruz. Söylediği
fiyatın neredeyse onda
birine anlaşıyoruz.
Kahire'deki son
gecemizde Nil'de tura
çıkıyoruz... Bizim
Türkler Mısırlı
dansözün pabucunu
dama atıyor. Kahire'de
geçen 3 günün
ardmdan otobüs
Mısır'daki ikinci
durağınuz Şarm el
Şeyh'e yol alıyor, biz
de piramitlerle son kez
göz göze geliyoruz.
Büyük Piramit
'Keops-Khufiı'ya
şöyle bir göz
kırpıyoruz, tur bitene
kadar kalemizde gol
görmüyoruz!..
ü
Haycübarbekü partisine!..
G
eçen hafta açıklanan bir anketın
sonuçlan çok fazla sayıda
Amerikalının dikkatim çekmese de,
kanımca Amerikan seçmenının davranışlanna
ışık turması balamından oldukça ilginç.
Quinnipiac Araştırma Enstitüsü'nün 1160
kayıtlı seçmen üzerinde, 18-24 Mayıs
tarihleri arasında gerçekleştirdiği
telefon anketinde katılımcılara, Başkan Georg
e Bush'la mı yoksa Demokrat aday John
Kerry ile mi barbekü partisi yapmayı tercih
ettüderi soruluyor. Ne ilgisiz soru demeyin,
Amerikan halkı eglenmeyi çok seviyor ve
barbekü partisi hayatlannda önemli yer
tutuyor. Anketi yanıtlayanlann yansı yanıt
olarak Bush derken sadece yüzde 39'u
Kerry'yi seçiyor. Genye kalan yüzde 11 ıse
sorunun yanıtım bilmediğini söylüyor. Bugün
seçim olsa kime oy verirdiniz sorusuna
gelınce, katılımcılar az bir farkla neredeyse
ikıye aynlıyor. Bush'a yüzde 43. Kerry'ye
yüzde 42. bağımsız aday Ralph Nader'a yüzde
6 destek çıkıyor, kalan yüzde 7 ıse oy hakkını
kullanmayacağını büdiriyor.
Araştırmayı yapan enstitünün
başkanı Mickey CarroU, Amerikan
halkının başkan seçerken adayın
deneyimi ve liderlik nitelıklennin
yam sıra "sıradan bir vatandaş"
olabilme özelliklerine de önem
verdiğini söylemiş. Bu bakınıdan
Bush bir miktar öndeymiş. Demek
ki bu nedenle her Amerikan
başkan adayı kampanya sırasında
bir köpek ya da bir çocuk severken poz
veriyor, bisiklete biniyor, eline bir müzik aleti
alıp çalmaya çalışıyor. ilginç bir dığer sonuç
da, "aile işmin idare edilmesi" konusunda
NEW YORK
ZÜLAL
KALKANDELEN
seçmenlerin yüzde 46'sının Bush'a
güvenmesi! Işte bu ınanılır gıbi değıl.
Amenkan halkı, tüm yasadışı uygulamalanna
karşın hâlâ Bush'a güvenmeye devam edıyor.
Neden Florida'da yaşanan oy sayım
skandalıyla başkanlık koltuğuna
oturan. uluslararası camıayı
karşısına alma pahasına savaş
naralan atarak tüm dünyayı
diktatoryal uygulamalanyla
yönetmeye kalkan, Amerika'yı dış
politikasında yalmzlaştıran,
başansızlığı içte ve dışta çoktan
kanıtlanmış bir politikacının
halkın gözündeki kredisi
bıtmiyor? Hangi "güven verici" özellikleri
nedenıyle bir aile işinın ıdaresinde tercih
edilebilir Bush karakterinde birisi? Yasalan
kendi çıkarlan doğrultusunda değiştirebilmesi
mi? îş dünyasıyla uygunsuz ilişkiler içinde
olması mj? Bütçe açığını Amenkan tarihınde
görülmemış boyutlara vardırması mı? Yoksa
Arap petrol zengınlen ve Bin Ladin aılesı ile
sıkı dostluklar kurmuş ohnası mı? Neden
Amerikan halkmın önemli bir kesimi
gerçeklen görmüyor diye zaman zaman merak
ediyor insan. ama aslında gerçek şu ki,
Amerika, medyanın ve Beyaz Saray'ın icat
ettiği kurgulanmış gerçeklik içinde yaşıyor.
Ne göreceğinize, ne duyacağınıza. neye
inanacağınıza birkaç politikacı, işadamı ve
büyük medya patronu karar veriyor. Bunun
adına "demokrasi" diyorlar ve inanmanızı
bekliyorlar. Unutmayın, 2 Kasım 2004'te
Amerika'da büyük bir barbekü partisi varmış.
Ben söylemıyorum. Beyaz Saray Sözcüsü ve
Rupert Murdoch öyle diyor....
kzulal" yahoo.com
Rumsfeld'e
protesto
Bangladeş'in Irak'a
'banş gücü' askeri
göndermesi konusunu
ele alnıak üzere
Dakka'da bulunan
ABD Savunma Bakaru
Donald Rumsfeld,
protesto edildi.
RumsfekTin ziyareti
nedeniyle önceki gün de
başkent merkezinde
binlerce kişi protesto
gösterisi yapmıştı.
Kent merkezinde
dün toplanan göstericiler,
"Geri dön Rumsfeld.
EUerinde Iraknlann
kam var" şeklinde slogan
attı ve Amerikan
bayrağuu yaktı.
(Fotoğraf: AP)
60 yıl önce yaşanan olaylar"Altnnş yüda anılardan çok şey silinir. Ancak
şuradaİa barakalar, bizi topladıklan alan,
SS'lerin haykumalaru. Onlan unutmak
mümkun mü?"
Mezar taşlan arasında yaşlı iki insan
dolaşıyor. Başlan önlerinde, düşünceli. Biri
elıyle az öteyi gösteriyor. "Evet
şurası olmalı" diyor yamndakine,
"her sabah çalışmaya
götürmeden önce toplandıklan
alan". Kulaklannda SS'lerin
bağınp çağırması. ötelerden
duyulan köy kilisesinin çan
sesleri. 1944'ün Ağustosu'nda
Eugeniusz ile kardeşi FehYı,
Varşova ayaklanmasının hemen
ardından buralara getirdiklerinde biri 16,
öteki 17 yaşuıdaydı. Babalanyla birlikte
önce Auschvvitz'e. oradan da Bisingen
çalışma kampına sürülmüşlerdi. Arduvaz
denen siyah kayrak taşmı çıkarmak için
dağlan, tepeleri delik deşik etmişlerdi.
Bugün yeşiller ortasznda şirin bir kasaba
STUTTCART
AHMETARPAD
olan Bisingen, Stuttgart'ın güneyınde,
Tübıngen yakınlannda. Naziler burada 24
Ağustos 1944'te açtıklan çalışma kampında
savaşın son günlerine dek on bine yakın esır
çalıştırmıştı. Onlara "siyasi suçlu"
demışlerdi. Ilk kafile, Polonya'dan getirilen
lOOOesirdi.
"Ardından. daha iki ay
geçmemişti ki Danzig
kampından da tam 1500 esir
getirdiler; Fransızlar, Ruslar.
Baltık ülkelerinden insanlar"
dıye konuşuyor Felıx. "Bugün
gibi anımsıyorum. Vagonlan
açtilar, önce yolculukta ölmüş
olan 36 esirin cesedini
indirdiler." Hemen ıki yaş büyük ağabeyi
Eugeniusz atılıyor: "Birçoğu o kadar
bitkindi ki işe sürülmediler. kısa süre sonra
ölüp gittiler. Kamp doktorunun umurunda
biie değildL O sadece SS subaylannın sağbğı
ile ilgaenhordu.-" On üç ayn ülkeden tam
1187 insan Bisingen'de, yaşanunı bu
topraklarda yitırmıştı. Az ötede uzanan
büyük toplu mezarlarda yatıyorlar. Altmış
yıldır. Köle gibi çalıştınlmış, nedensiz yere
döve döve öldürülmüş. açlık, soğuk ve
bıtkınlıkten yaşamlan sona ennış. cesetleri
toplu mezarlara atılmış insanlar. 1989
yılında, kuruluşundan kırk beş yıl sonra
Bisingen kampına dıkılen anıt-heykele,
burada yaşamlannı yıtirmış esırlerin
adlannı ıçeren pirinç levhalar takılmış.
Istırap içinde yere çökmüş çıplak bir erkek.
Ellen arkasında, çektiği eziyetin izlen
yüzünde. Fakat başı dimdik, bakışlan
yukanlarda. Tannsında. Bu heykel yöre
halkının ginşımlen ve bağışlanyla dikilmiş.
"Babamız, bir SS subayına karşı çıktıgı için
öldürülmüştü" dıye Felıx konuşuyor Sanki
mınldanıyor. "Yam başımızda~." Sonra
cebinden bir mendil çıkanp, üzerinde
babasının adı yazan levhayı titreyen ellenyle
parlatıyor. tki kardeş donuk bakışlannı anıt-
heykele dikmiş, dualar mınldanıyorlar.
www.ahmet-arpad.de
Kanada
sandık başına
S
onhaftalarda Kanada. birhokeyden,bir
de seçımlerden konuşuyor. Hatırlarsamz
daha evvel size, şimdi iktidarda olan
Liberal Parti'nın bulaştığı "sponsorhık"
skandalından bıraz bahsetmiştım. Kısaca,
hükümetin, halkın vergilerini sponsorluk adı
altında bazı firmalara yedirdiğı ortaya çıkmıştı.
Seçım anfesinde, muhalefet partilerinin bir
numaralı kozu bu skandal oldu doğal olarak.
Fakat bu sorunun dışında, konuşulan, tartışılan
daha bırçok konu var Kanadalının hayatında.
Refaha ermış bir toplumun ne gıbı sorunlan
olduğunu, onlara nasıl yaklaştıklannı, seçmenin
görevdeki memurundan neler bekledığını
görmek... Bu süreci ızlemek gerçekten ılguıç.
Politikacı elbette. her yerde politikacı. Fakat
sanınm seçmen her
TORONTO
1*1
BERNADEMİRYOL
yerde aynı seçmen
değıl. Benim
gözlemim; Kanada
halkı seçimlen bir
fırsat olarak görüyor
ve politıkacısından
hesap soruyor. Ülkesi
ve aslında kendisı ıçın
somut beklentıleri var
ve bu beklentilere somut cevaplar anyor
memurundan Ilk gördüğümde epeyce
şaşırdığım, çok da hoşuma giden bir başka şey
de, tüm liderlenn hep birlikte çıkıp. aynı
sorulara aynı süre zarfında cevap verdikleri
tartışma programlanydı. Her liderin ayakta bir
kürsü önünde. seçmenin sorulanna cevap
verdığı bu TV programlan, insana, politikacının
aslında seçmenin nzasını almaya çalışan bir
memur olduğunu hatırlatıyor. Saatlerce ayakta
terleyen. süresini aşhğında, konuşması zaman
tutan biri tarafından sertçe kesilen bu memurlar,
hiç de bizim Süleyman amcaya benzemıyorlar
tavırlanyla. Gayet alçakgönüllü, kendilerini
ispatlamaya çalışan yeni yetmeler gibi bu
koskoca adamlar. Seçım kampanyalan hızla
devam ediyor. lıderler o şehırden bu köye
dolaşıp duruyor son ıki haftadır. 28 Hazıran'da
kabınenin hangı partılerden oluşacağı belli
olacak. Kimilen artık Liberallerin gıtmesinin
zamanı geldiğını söylüyor, Muhafazakârlara
yaklaşıyor. Kanadalılann hassas olduğu, aynı
cinsin evliliği ya da kadının kürtaj hakkı gibi
kimi meseleler, sanıyorum koltuk sayılannı
belirleyecek. Kanada, ABD'ye göre bu
konularda daha açık fikırli, daha az rurucu.
Buna rağmen son skandallardan sonra
Liberaller çok kan kaybettiler. Pek yakında
Kanada'run karannı göreceğiz, ben de
gelişmeleri sizle paylaşmaya devam edeceğim.
ORUŞ/ TANJU EKDEMAmim
i(Ej
Düşününüz; siyasal islam rejimiy-
le, çoğulcu demokratik bir sistem iç
içe yaşayabilir mi? Islamın dogmala-
nyla özgür düşünce yan yana olabi-
lir mi? Ekonomisini, kaynaklarını ya-
bancı güçlerin kontrolüne vermiş bir
ülkede sosyal devlet yaşatılabi-
lir mi? Bu faaliyetlerin arkasında ikin-
ci cumhuriyetçilerin ve bir kısım iş âle-
minin bulunuşu, gerçek etkileyenle-
rin emperyal güçler olduğunu göster-
mektedir. ABD'nin Büyük Ortado-
ğu Projesi (BOP) derken Türki-
ye'yi bir cephe ülkesi olarak ilan et-
mesi bir tesadüf müdür? Doğal-
dır ki, bu projenin Türk ulusal güçle-
ri (Atatürkçü düşünceyi özümse-
yen) için kabul edilebilir biryanı yok-
tur ve elbette bunun gerçekleşmeme-
si için ulusal kurtuluşun Kuvayı Milli-
yesi gibi mücadele edilecektir.
Ama Türkiye'ye egemen güçler ve
etkilediği kamuoyu açısından, bu pro-
je kapsamında ABD elinde yükselen
ve AB'ce desteklenen Kuzey Irak'ta-
kı Kürt devlet örgütlenmesinin gele-
cekte yaratacağı olası durumlar, ulu-
sal güvenliğe yönelmiş büyük ve teh-
likeli bir tehdrt olarak algılanmıyor mu?
O zaman hiikümet başkanının 16 Şu-
bat 2004 tanhinde, "Genişletilmiş Or-
tadoğu Projesi içinde Diyarbakır bir
yıldız, birmerkez olabilir. Bunu başar-
mamız lazırv " sözleri nasıl yorumlan-
malıdır?
Görünen odur ki Türkyönetimi, po-
litikaçıdan ülkemizin geleceğini, ABD
ve AB'ye tabi olmakta gören ve bu-
nu.temin için her türiü fırsat ve olana-
ABD'nin Büyük Ortadoğu Girişimi ve Türkiye (3)
ğı cesurca kullanan bir danışmanlar
ve etkili olanlar kadrolanyla sanlmış ve
bunlann belirli bir istikamette yöneti-
mi etkilemeleriyle Cumhuriyetimizin
80 yıllık tarihinde görülmemiş bir şe-
kilde reform adı altında Atatürk'ün
kurduğu üniter ulus devletin kuruluş-
ları, yasalan, direnç noktalan tasfıye
edilmeye başlanmıştır. Her şey hatta
anayasamız ABD ve AB'nin istekleri-
ne göre şekillendirilmek istenmekte-
dir. Bu ortamda devletin önemli çe-
kirdek milli kuruluşlannın, ulusun bey-
ni olan ilim müesseselerinin bu dönü-
şümü bilinçle değerlendirmesi, dik-
katlerini ulusal çıkar ve ulusal güven-
lik boyutunda, hatta devletin bekası
açısından konuya odaklandırması,
gelişmeleri durduımak için yaşamsal
nitelikte bir görev olmaktadır.
NATO şemsiyesi altında...
BOP projesi kapsamında, ABD açı-
sından kıvama gelmiş (Kemalist Cum-
huriyetin ulusal direnç noktalan yıkıl-
mış ve ulusal ekonomisi ve doğal kay-
nakları emperyal güçlerin finans ka-
pitalince kontrol attına alınmış) bir Tür-
kiye'ye oynatılmak istenen önemli as-
keri roller olacağı düşünülmektedir.
BunlarTürkiye'nin, Batı'nın (ABD'nin)
bir askeri kalesi olarak üslerle ve as-
keri malzeme depolarıyla donatılma-
sı ve bölgedeki en disiplinli, en eği-
timli ve erımuharip unsur ojarak gör-
Büyük Ortadoğu Projesi ilk kez Başbakan Recep Ta\Aİp Erdoğan'm bu yıhn
ocak a>imn son günlerüıde gerçekleştirdiği ABD zfraretinde gündeme gelmişti.
dükleri TSK'nin bölge müdahale gü-
cü olarak kullanılma talepleridir. Eğer
Batılı güçler anlaşırlarsa bu güç, bir
NATO şemsiyesi altında NATO veci-
beleri, görevleri gereğı görevlendirile-
cek, Batı'nın bölgededemokratikleş-
me, modemleşme, özgürieştirme, ba-
nş getiıme işlevine katkıda bulunma
gibi gerekçelerle kıiz bölgesinde gö-
rev yapan asli bir unsur haline getiril-
mek istenecektir. Bu tezimiz bugün
ABC'nin NATO bünyesinde, Afganis-
tan'da, Türkiye'ye oynatmak istediği
rolle ilgili talepleri teyit eder mahiyet-
tedir. Tüm bu faaliyetler, Türkiye'de
Türk ekonomisine, Türkiye'nin mo-
dernizasyonuna, çağdaşlaşmasına,
Batı'nın desteği görünümüyle sunul-
mak istense biie Türkiye'yi istikrar-
sızlaştıracağı ortadadır. Türkiye'nin
ulusal çıkarlan gözetilerek ve ulusal gü-
venliği sağlanarak, komşularıyla ba-
nş içinde yaşayarak çağdaş uygarlık
düzeyine ulaşma ve toplumsal gö-
nenç düzeyini yükseltme dinamik ül-
küsüne de aykırıdır.
Ulus devletin çökertilmesi
Unutulmaması gereken nokta Tür-
kiye'nin antiemperyalist ilk kurtuluş
savaşını utku ile sonuçlandırarak tüm
mazlum ulusların gönlünde bağım-
sızlık ve özgürlük ışığını yakan örnek
ülke olmasıdır. Türk ulusu ve zinde
güçleri böylesine bir kaderi ve ülke-
sinin böylesine rolleri oynamasını is-
temeyecektir. Üniter ulus devletin gi-
derek çökertilmesini ve küreselleşme
adı altında kendisine Sevr koşulları-
nın dikte edilmesini kabullenmeye-
cektir.
Bunun için ulusun bilinçlendirilme-
si, yönetimlerin demokratik yollarla
uyarılması yaşamsal önem taşımak-
tadır. Bu girişimleri ve oluşturmayı
amaçladığı yapıyı Cumhuriyet devle-
ti, ülkesi ve ulusu bugujı fiilen yaşa-
maya başlamış durumdadır. Bu iti-
barla durum son derece ciddidir.
Bu proje gündemde olmakla bera-
ber ABD'nin bugüne değin uyguladı-
ğı yöntemlerle gerçekleştirilmesi güç
hatta olanaksızdır. Projenin bilinen
yöntemlerle gerçekleştirilmesine ça-
lışılması bu vasi saha üzerinde ABD'yi
giderek çöküntüye götürecek ve ola-
sıdır ki dünya bu proje nedeniyle bü-
yük dramatik terör olaylannı, ulusal di-
renişleri, alçakyoğunluklu çatışmala-
rı yaşayacaktır.
Zira siz hiçbir rejimi çeşitli dış ter-
tip ve düzenlerle, olmazsa askeri güç-
le tamamıyla yok edemezsiniz. De-
mokrasiye geçemezsiniz. Demokra-
tik düzenler, iç dinamiklerin uzlaşma-
sıyla belirli bir süreç içinde oluşabilir.
Binlerce insanın mezarlarının üzerin-
de banş ve hoşgörüyü tesis yıllar alır.
İnsanların en ilkeli biie dışarıdan ya-
pılacak açık ya da gizli yabancı mü-
dahaleleri kabule meyyal değildir. Iş-
birlikçi azınlık her yerde olabilir. Ama
bir an gelir ki uluslannın önünde tüm
hüviyetleriyle çıplak olarak teşhis edi-
lirler.
Bu değerlendirmelerimizin kanıtla-
rı halen Irak'ta yaşanıyor. Demokrasi
vaat edilirken insan soyunayakışma-
yan işkenceler orada, ülke insanları-
nın birbirine karşı kamplaşmalanna
sebep olacak uygulama orada, Sad-
dam'ın birgenerali asayişi sağlamagö-
reviyle yeni kurulmaya başlanan Irak
ordusunun başı olarak orada.
SÜRECEK