19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2004 PAZARTESİ NATOISTANBUL DORUGU 2004 Kapitalistler 196O'lı yıllarda, sosyalistler karşısında kapitalizmi savunmanın telaşını yaşar Demjrel suçortağı anyor 1965'TEN 2004'E Yanıtsız kalaıı sorular(TÎP sözcüsü Behice Boran konusmasının burasında birtakım sorulara yanıt almak istemekte ve onları konuşma üslubu içinde dile getirmefaedir. Biz tasarruf amacıyla hepsini bir dizi halinde derledik. Aradan geçen yarım asra karşın bu sorulann yanıtını Türkiye halkı hâlâ bilmemektedir. U.C.) Biz o yanıt verilmeyen sözlü soru önergenuzde, birtakım sorular sormuştuk... • Bu anlaşmalann hepsi Türkiye Büyük Milkt Meclisi'nin onayindan geçmiş midir? %/ Amerika Birleşik Devletleri'ne ikili anlaşma- lardan herhangi birinin hükümlerini genişleten ve- ya yeni olanaklar saglayan sözlü izinler verilmiş midir? Verilmiş ise bunlar nelerdir? Hangı tarihler- de ve kimler tarafindan tanınmıştır? • Amerika Birleşik DevtetierTne Türkiye top- rakiannda yeni askeri üsler ve tesisler kurmak ve kuDanmak hakkı tanınmış midir? Tanınmış ise bu hakkın içeriği ve kapsamı nedir? %/ Bu üslerdeki Amerikan Komutanlığı Penta- gon'a mı, yani Amerikan Genelkurmayı'na mı, bi- zim Genelkurmay Başkanlığımıza mı bağlıdır? • Üsler Türkiye ile Amerika tarafindan ortakla- şa kuDandıyorsa bu ortak kumandanlığın adı nedir? i/ Türk ve Amerikan komutanlan arasında yetld- ler nasıl bökişülmüşrür? • Son karan verme yetkisi Türk komutanhğına mı, Amerikan komutanhğına mı aittir? •/ Üslerdeki istisnasız tüm silah, araç ve tesisleri Türkler de fiilen kullanma yetkisine sahip midirler? • Özeflikle bu üslerdeki silah, araç ve tesislerin bOgimiz ve onayunız dışmda Amerikahlarca kufla- nıbnasmdan doğabilecek ağır sonuçlan~ öğrenmek ve önlemek olanaklan hükümetimiz için var mıdır? Bu bakımdan so- rumluluk yalnızca ta- rihi bir sorumluluk değil, milyonlarca halkımızın çocuğuy- la, kadınıyla ihtiyan ile can güvenliği so- runu ve bunun sorum- luluğudur. (...)Kaldı ki daha 1947'de, gerçi o zaman Türkiye îşçi Partisi yoktu ama bu anlaşmalann Türki- ye'nin egemenliğine, bağımsızlığına halel getireceğini anlayan, gören ve yazan insan- lar vardı. Burada elimde 5 Nisan 1947 tarihli bir gazete var. 1947 Anlaşması'nın imzalanmasından üç ay önce yayımlanmış. Yazının başlığı, "Her şeyden önce bağunsıznk", yazan da Mehmet An Aybar. SORUMLULUK VE SONUÇLARI Daha aniaşmalar yapılmadan çıkan haberier üzerine bu ikili anlaşmalann bizim bağımsızhğı- mızı nasıl zedeleyeceği bu yazıda anJahlmıştır. Fa- kat, diyelim öyle bir iki yazı ile iş anlaşılamadı. Devleti idare eden insanlar da ne gibi sonuçlar do- ğuracağını önceden göremediler, Böyle bir hataya düştüler. Gerçi, devleti idare etmekle sorumlu olanlar böyle hatalardan annmış ohnalıdırlar. Ve bunlar, anlaşılması, doğuracağı sonuçlann tahmin edilmesi zor aniaşmalar değildir. Hükümler mey- danda. Fakat diyelim ki öyle oldu. Ama bu son yıl- larda yapılan açıklamalardan sonra ikili anlaşma- lann ulusal bağımsızlığımıza aykınhğı, egemenli- ğimize aykınhğı üzerinde yazılanlar çizilenler, bu Meclis'te partimizin söyledikleri, bildiriler ve rad- yo konuşmalannda söylenenlerden sonra hâlâ bu yanhş yolda ısrar edilirse, hâlâ düzeltilmesine gi- dihnezse, o zaman sorumluluk, bir hata sorumlu- luğu olmaktan çıkar. ( ) B A Ö I M S I Z POLİTİKALAR... Bu kadar açıklamalar, uyanlar yapıknktan sonra hâlâ bu yanhş potitikaya devam edilirse o zaman ar- bk sorumluluk, bir hata sorumluluğu ohnaktan çı- kar, ulusal çıkarlanmıza, bağnnsızhğımıza bir iha- net suçu haiini ahr. Konu çok vahimdir. Bundan do- la\ı nıutiaka hükümete sorumluluğunu haüriat- mak, sorunun ağırltğını anlatmak ve bu yanhş yol- dan dönerek, Atatürk'ün Uhısal Kurtuluş Savaşı sı- rasuıda izlediği gerçekten bağımsız, askeri ittifakla- ra ginneyen, Türldye'nin çe\Tesinde bir güvennk kuşağı yaratan, Türldye'nin savunmasuıı, kendi en- düstri ve ulusal stratejisine dayandıran poütikaya dönmesi için Meelis olarak eümizden gelen etkhi göstermefiyiz— Behice Boran. Başbakan olan Süleyman Demirel'in ABD'yi ve kapitalizmi adeta mahçup bir şekilde savunması, buna karşın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kabadayı edasıyla Amerikancılığını ve kapitalistliğini ilan etmesi, ikisi arasında Amerikancılık açısmdan ileri gelen bir fark değildir. Faşizmin emekçi halkta yılgınlık yarattığı inkâr edilemez. Ardından gelen Özal dönemi, sırtını faşizme dayamış bir kapitalizm uygulamasıdır ki asıl tahribatını ideolojik ve kültürel alanda yapmış, adeta geleneksel düşünce ve dayanışma anlayışmın kökünü kurutmayı başarmıştır. ALEVATEŞ / UĞUR CANKOÇAK O dönemin (1965) Amenkonofilleri ile bugünün Amerikancılannı kıyasla- yınca, o dönemin sıyasilerinin en azın- dan yaptıklannda biraz da olsa utanç duyar gibı olduldannı \ e hıç değilse bu- günküler gıbi yaptıklan ile övünmedik- lerini ve telaşla kendılerine suç ortağı ara- dıklannı göriiyoruz. Nıtekım bunlann ba- şuıda gelen Süleyman DemireL Hükü- met Programı görüşmelerinde (1965 yı- h) konuyu yetkin ve ağır bir bıçimde ortaya koyan Aybar'ı hedef alan cevap konuşmasında şunlan söylemektedir: 'DEMİRELHABERSİZ' "tddia edfldi ki Türkiye'nin 35 mü- yon metrekare toprağı başka bir devle- tin hükümranhğı altındadır... Türkiye topraklannda müttefikleriyle birlikte bazı askeri tesisler kurulmasına izin ve- rihrıiştir_. Söz konusu tesisler teknikyön- den gizn askeri anlaşmalara dayanmak- tadır. Bu nedenle aynnüya girmenin ulu- sal çıkarlarunıza uygun ohnayacağmı değeıiendinnenize sunarım™ (Oysa Arcayürek' in yıllar sonra yayım- lanan anılanndan öğrendiğünize göre. Demirel birçok anlaşmanın ne olduğun- dan bile habersizdir ve nitekim devlet ar- şivinden sunuyorum diye şunlan ekler konuşmasına.) 'KlMIN, NEYİN HESABI' _35 mihon metrekare dhe ballandı- ra ballandıra anlanlan ve mülkheti ta- mamen Türkiye'ye ait olan ve Türki- ye'nin savunması için yapılnuş bu tesis- lerin santimetrekarev e çevrihnesi halin- de350 mOyar santimetrekare eder. Bu35 bin dönümdür. Henüz güvenoyıı alma- mış bir hükünıetin başbakanı olarak bu bflgiyi size devletin arşhierine dayanarak sunmaktan başka benim bir sorumhılu- ğum var mı? Bana kimin ve neyin hesa- bmı soruyorsunuz? Şimdi eski \lifli Savunma Bakanı ar- kadaşıma soruyorum. (Irfan Solmazer'i kastediyor.) Siz kendiniz MiDiBirfik Ko- nütesi üyesi değil mhdiniz? Mademki bu aniaşmalar öyle kabul edKorsanız, Türkiye'nin egemenBğine aykım dı da bir sözünüzle kanun çıkbğı günlerde nere- dej diniz? Şimdi sayın CHP yöneticileri- ne soruyorum: Siz 3.5 yıl iktidarda bu- lundunuz. Bu anlasmalan Türkiye'nin egemenBğine aykın buhnuyorsanız gelip Demirel, Aybaf ı he- def alan yanıt konuş- masında şöyle der: Iddia edildi ki Türki- ye'nin 35 milyon metre- kare toprağı başka bir devletin hükümranhğı altındadır... Türkiye top- raklannda müttef ikleriy- le birlikte bazı askeri te- sisler kurulmasına izin verilmiştir... Söz konusıı tesisler teknik yönden gizli askeri anlaşmalara dayanmaktadır. Bu ne- denle aynntıya girmenin ulusal çıkarlanmıza uy- gun olmayacağmı değer- lendirmenize sunarım... burada söylemeniz gerekirdL Buluyor- sanız3.5yıİ içinde niye değiştirmediniz? " Demirel bu konuşmasıyla görüldüğü gibi kendine suç ortağı anyor ve aslın- da kolayca da buluyordu. TiP'E 4.5 SAATLİK YANIT Birleşime yaklaşık iki saatlik bir öğ- le arası verildikten sonra Başbakan Sü- leyman Demirel kürsüye geldi. Gruplar adına Hükümet Programı üzerinde ya- pılan konuşmalar toplam 14.5 saat sür- müştü. Demirel eleştinlere kesintisiz 4.5 saatlik bir konuşmayla yanıt verdi. Bu konuşmanın önemli bir bölümünü TÎP'e yönelik sözler oluşturuyordu: ( ) Mülkiyet esastır, serbest girişim esastır, miras esastır, kamulaştırma is- tisnadır. Eğer bu kürsüden temsil edilen sosyalıst görüş kamulaştırmayı esas ahp mülkıyeti, serbest girişimi, mirası istis- na alıyor ise biz kesinlikle bu görüşte de- ğılız ttP 'BizanayasayıAdaletPartia'ran anladığı gibi anlamıyoruz'... TtP'in sosyalist düzene açık anaya- sadan neyi kastettiğini, neyin kaste- dilmesi gerektiğini Kurucu Meelis tu- tanaklanna başvıu-arak yüksek heye- tinıze arz edeceğim. -Türkhedışarıjabirsüredahaborç- lanma> a devam edecektir. Bir konsorsi- yum \urdır (OECD')i kastediyor). Kon- sorsiyumdan bu paralan Türkiye afana- ya gavret edi>or. Bunu alamadığnuz tak- dirde Türkiye'nin kalkmmaana olanak yoktur. Konsorsi>ııma saym TtP sözcü- sü düyunu umumhe diyor. Biz bunu ka- bul etmiyoruz. Konsorsiyumu övüyor değDiz. Ama bugün için alet budur, kay- nak budur. Görüldüğü gibı 1960"h yıllarda kapi- talistler sosyalistler karşısında kapitaliz- mi savunmanın telaşı içindedirler. Bu- nun için de ilk ve tek çare sosyalistlere (TtP'lilere) saldırmaktır; onlar da bunu yapmava çahşmaktadırlar. 1 2 EYLÜLÜN YANSIMALARI 1965 yılında başbakan olan Demi- rel'in kapitalizmi ve ABD'yi savunma- ya çalışması ne kadar cılızsa bu günün Amerikancılannın saldırganlıklan da o kadar güçlüdür. Güçlüdür, çünkü önce Türkiye 12 Eylül belasını yaşamıştu-; tüm örgütlülük yok edilmiş, binlerce in- san öldürülmüş, darağaçlannda asıhnış, yüz binlerce insan işkence görmüş, hiç sorgusuz, yargı karan olmadan yıllarca cezaevlerinde yatmıştır. 12 Eylül faşiz- minin sosyalistlerde, emekçi halkta yıl- gınlık yarattığını hiç kimse inkâr edemez. 12 Eylül"ün ardından gelen Özal dö- nemi, sırtını faşizme dayamış bir kapitalizm uygulamasıdır ki asıl tah- ribatını ideolojik ve kültürel alanda yap- mış, adeta geleneksel düşünce ve dayanış- ma anlayışının kökünü kurutmayı başar- mıştır. Daha sonra Sovyetler Birliği'nde rejimin çökmesi, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye"de yılgınlığı arttıncı bir et- ken olmuştur. ABD'nin tek süper güç olarak kalması ve küreselleşmenin dal- ga dalga dünyayı etkilemesi, bir yandan Türkiye'deki Amerikancılan güçlen- dirirken öte yandan sosyalistlerin bir- çoğunun da aklını kanştınruş, küresel- leşmenin ideolojik saldınsının etkisin- de bırakmış ve antikapitalist-antiemper- yalist mücadele çok zayıflamıştır. Demirel'in ABD'yi ve kapitalizmi adeta mahcup bir şekilde savunması, buna karşın Recep Tayyip Erdoğan'ın adeta bir kabadayı edasıyla Amerikan- cılığını ve kapitalistliğini ilan etmesi ikisi arasında Amerikancılık açısından ileri gelen bir fark değildir. ULUSAL POLİTİKALAR Türidye için çıkardacak derskr... Prof. Dr. TOLGA YARMAN Önce, tsmet Paşa'nın bir sözünü, temel bir teorem niteliğinde olarak anımsamak yerinde olacaktır. TeoreiH: (Ismet înönü) Büyük bir devletle ittifak yapmak, vahşi bir hayvanla aynı yatağa girmeyebenzer!.. îsmet Paşa'nın bu sözü, 1963 'te Türkiye Cumhunyeti Hükümeti Başbakanı olarak, ABD Başkanı Johnson'un kendisine (ABD menşeli uçaklanmızın Kıbns'ta, soydaşlanmızı katletmekte olan Rumlann, geriletilmesi mak- sadıyla, Kıbns üzerinde uçurulmalan uzantı- sında), "Türkne've verilen silahlann, ancak ABD'nin izmyİe kullamlabileceğini'' vurgula- mak üzere yazdığı, incıticı mektuptan sonra, te- laffuz ettiği hatırlardadır. Ismet Paşa'nın bu mektuba, cevabi yazısın- da, bütün dünyanın kulaklannda yankılanan, şu sözleri sarf ettiği de hatırlanmak yerinde olur: - Dünya yeni baştan kunılur, Türkiye de orada yerini alır!.. Kendimize dönük, şu belirlemeyi yapmak uygun olacaktır. TeoreiH: Hangi iyimser öngörülerle kabul edilmiş olurlarsa olsunlar, hibe, yardım, bağış gibi edinimler; onur kıncı olduklan bir yana; bilerek bılmeyerek, aynca karşılığında kımi za- man ıstemeden üstlenmek durumunda olduğu- muz yükümlülükler saklı olarak, bilhassa bizi atalete sevkettikleri için, son toplamda, "kan- dmnaca" özelliğindedirler. Teoreilî: Güvenliğimızin baş bir düşmanı, bünyemizde sosyal adaletsizliklerin oluşması ve bunlann süregen bir özellik kazanmasıdır. Aynı olgu, pek tabii, aynca zikredihneye de- ğer bir çizgi- de olarak, dünya ge- neli için de geçer- iidır. Teorem Neresi olursa olsun orada, nihayet dün- ya genelinde, güvenliğin baş bir düş- manı, öyle ya da böyle tas- nifedilegeli- nen düşman- lar değil, asıl bünyede, sos- yal adaletsiz- liklerin oluş- ması ve bun- lann süregen bir özellik kazanmasıdır. angı ıyımser öngörülerle kabul edilmiş olurlarsa olsunlar, hibe, yardım, bağış gibi edinimler onur kıncıdır. Bilerek veya bılmeyerek, aynca karşılığında kimi zaman istemeden üstlenmek durumunda olduğumuz yükümlülükler saklı olarak, bilhassa bizi atalete sevkettikleri için de "kandırmaca" özelliğindedirler. SAVUNMA, GÜVENLJK, TEKNOLOJI (4,5) Savunma Sanayii'nde, hatta taa Cumhuriye- timizin ilk kurulduğu yıllardan başlayarak çok ciddi ve saygıdeğer gayretlerin yükseltilegittiği, malûmdur. Savunma sanayii alanına dönük gö- rüşlenmızi de elden geldiğince özetlememiz yerinde olacaktır. Açık söyleyeyim: Sa\-unma sanayii alanında, sürdürülegelinmekte olan değerli gayretlere rağmen halen tablolar, *tipik kamu sektörü ni- tetiğuıde", "giderleri çok yüksek". "piyasa dal- galanmalanna karşı duyarsız", u kişi başına dü- şük cirosu olan", "argesiz bir imalat sektörü- nü" işaret ediyor. Bu çerçevede şu temel te- oremleri behemahal zikretmeliyiz. Teorem: Argesiz, "mflK'' hiçbir açılım ge- liştiremeyiz. Teorem: Dünya ne kadar globalleşirse glo- balleşsin. "miflilik'' bizim için, hava kadar, su kadar hayatidir. Savıınma sanayii, genelde sanayii ancak belli bir hiyerarşi içinde gelişebilir. Mevcut savunma sanayii ya da genelde sanayii hiyerarşisine uy- gun düşmeyen atıhmlar, yerli yerine oturamaz; muallakta kalır; sonuçta pek bir kazanç sağla- maz; tersine kaynak tüketir, ekonomiye yük olur. Söz konusu kaygılan şu temel teoremde toplayabiliriz. Teorem: Sivil sanayiiden ku\Tet alamayan bir savunma sanayii düşünmek, her halükârda abestir. Esasen, sağlıklı bir savunma sanayii ya- püanması, kendi içinde civata-vida gibi bir bü- tün oluşturmak zorundadır. O açıdan. en önce sivil sanayiinin gelişigüzel değil, belli bir hiye- rarşiye göre geliştirilmesi beklenir. Kendi (zaten olmayan) sanayiiden kuvvet al- mayan, silah açısından dışa bağımlı bir Osman- lı Imparatorluğu'nun da savunma sanayiini si- vil sanayiye entegre edememiş bir Sovyet Im- paratorluğu'nun da, son toplamda, göçtüğünü anımsamakta yarar vardır. Bununla beraber şu hayati teoremi de behe- mahal kaydetmeliyiz. Teorem: Satın alarak dahi olsa, eğer baş- kasımn silahı ile savaşıyorsanız, günün birinde onun emelleri için savaşmak zorunda kalabilir- siniz. Böyle bir dram da vardır. Bitt ürece k 4- T. Yarman, F. A. Yarman, Savunma Sanayii, Dünya ve Türkiye I, Ulusal Strateji, Ağustos 2002. 5- T. Yarman, E A. Yarman, Savunma Sanayii, Dünya ve Türkiye II, Ulusal Strateji, Eylül 2002.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle