19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2004 PAZARTESL OLAYLAR VE GÖRÜŞLER * MÜMTAZ SOYSAL Yalancıyı Korumak ÜLKENİN iki büyük kentindeki insanlan günler- dirtedirgin eden, yaşamlanndan bezdiren, günlük 1«mpolannı altüst edip yerterinden kaçırtan bütün bu aşırı önlemler hertialde yalancıyı korumak için düşünülmüş olamaz. Yalancı kim? llk ağızda akla gelen, Başkan Bush'tur. Çünkü, tarihin en büyük ve en pahalı yalanlanndan birini 0 söyledi. "Saddam 'ın El Kaide 'yle ilişkisi var; kit- le imha silahlan yapıyor; saldıracak; o saldırma- dan terörü önlemek için biz saldtnnz" dedi ve Irak Savaşı'nı başlattı. Kâtı hâlâ durrnüş değildir. Irak- lılar ve Amerikalılar tjaşta olmak^zere bugün bile 6len ölene. Buna karşılık, söylenenlerin hiçbiri dogru çıkma- dı: El Kaide ilişkisi de, imha silahlan hikâyesi de, Bağdat kaynaklı terör suçlaması da, hepsi yalan- rnış. Saddam yakalandrama, ne ile süçlanacağmı kim- se tam bilmiyor. Insan haklannı ihlal ve işkence gi- bi iddialar, Bağdat hapishanelerinde olanlardan sonra, artık ancak Amerikalılann yüzlerine vurula- cak karşı ithamlara yol açar. Nevarki, birtek Bush'ayalancı demek, hem "ya- bancı devlet başkanına hakaret" maddesine gi- ren bir suç olur, hem de gerçeklere uygun düşmez: Amerikan sisteminde karar mercilerini yanıltan başka o kadar çok etki ve çıkar odağı var ki. • ngiltere Başbakanı Blair'in de bu konudaki ya- 1 lancılığı ayyuka çıktı ve resmi soruşturmalarla doğrulandı. Ama, yalana yol açış bakımından Ame- rikan sistemi için söylenenler Ingiltere için de söy- lenebilir. Ya yine Istanbul'da korunacak başka NATO müt- tefikleri? (talyanlar, Portekizliler, Ispanyollar? Bush'un ardından ordulanyla Irak yollanna düşenler? Bir sa- vunma örgütü olan NATO bu çeşit üyelerinin, bir büyük yalan peşinde, özü petrol çıkarlarına daya- lı bir saldırıya ortak oluşlanna engel olamaz mıy- dı? Türkiye'nin büyük kentlerini bütün bir hafta bo- yunca felç eden önlemler, moral açıdan böylesi- ne yıpranmış bir devletler topluluğu için midir? O devletlerin temsilcileri bu ülkenin daha tenha ve ücra bir köşesınde, yalanlanyla ve utançlanyla baş başa, sessiz sedasız toplanıp karar alamazlar mıy- dı? Irak dolayısıyla NATO'nun "idealleri"ne feci şe- kilde ihanet etmiş olanlar, yine ABD ve ingiltere'nin öncülüğünde Ortadogu'daki çıkar savaşlanna or- taklık etmek için seferber olacaklardır. Ama Türkiye buna karşı çıkmalıdır. O Türkiye ki, tam kırk yıl önce, Kıbrıs'taki katliamı durdurmak için askeri harekâta hazırianırken bir "Johnson mektubu "yla önü kesilmiştir. "Böyle birişe kalkı- şır ve Sovyet müdahalesine yol açarsanız, NATO yardımınıza gelmez" uyarısıyla huzursuz edilerek. Şimdi, bunca aşırılık, telâş, işgüzariıkla kimleri koruduğumuzu bilmek ve onlara yaranma uğruna yine kendi insanlanmızı huzursuz etmekten uzak durmak gerekmez miydi? ABD Kaynaklı İslamlaştırma... Prof. Dr. M e h m e t D A Ğ OndokuzMayıs Üniv. llahiyat Fakültesi S on günlerde çeşitli islamlaştırma (îslamcılann çeğin soyut ka\Tamlarda aran- nedenlerle yoğun deyişiyle, îslamileştirme) ide- birbiçimdegünde- olojisidir. Gerçekte bu ide- me gelen Büyük oloji için seçilmiş model A. Ortadoğu Projesi, Mez,Nîcholson,Brownevb, gi- nedenlerle yoğun birbiçimdegünde- me gelen Büyük Ortadoğu Projesi, daha gerilere gidersek Yeşil Kuşak Projesi, Amerika Bir- leşik Devletleri'nin, içerisine ülkemizi de kattığı farklı dö- nemlerde, farklı koşullarda tslam ülkelerine dayatılmak istenen aynı projenin farklı iki adıdır. Bu projelerin ide- olojik tabanının oluşturulma- sında Ingiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'nde eği- tim görmüş ve bu ülkelerin çeşitli üniversitelerinde gö- rev yapmış Müslüman düşü- nürlerin önemli bir katkısı ol- muştur. Bunlar çoğunlukla Hint alt kıtasından, özellikle Pakistan'dan ve Iran'dan ge- lip Amerika Birleşik Devlet- leri'ne yerleşmiş, siyaseten kendi ülkelerinde başansız ol- muş kimselerdir. Burada bun- lardan üçünün adım vermek- le yetineceğim: Ömer el-Fa- ruki (Pakistanlı), Fazhır Rah- man (Pakistanlı) ve Seyyid Hüseyn Nasr (Iranlı). Bunlar ülkemizde Islamcı çevreler- de çok iyi tanınan kimseler- dir ve aynı zamanda bugün ülkemizdeki siyasal iktidann kuramcılannın düşun baba- landır. Kuşkusuz burada bu kişile- rin doğrudan doğruya bilinç- li olarak ABD hesabına hare- ket ettiklerini söylemek iste- miyorum. Onlaröncelikle Is- lam dünyasının Batı karşısın- daki yenikliğıni bir yazgı ol- maktan çıkarmak amacıyla bir tslami ideoloji oluşturma girişiminde bulunmuşlardır ve bu ideoloji, eğer yanılmı- yorsam, Amerika Birleşik Devletleri'nin de dolaylı ola- rak işine gelmiş ve yûkanda adlannı verdiğimiz daha ge- niş birprojenin parçası olarak benimsenmiştir. Bu ideolojinin adı, Batı'da oluşturulmuş çağdaş bilimi ve dolayısıyla çağdaş kültürü bi Batılı doğubilimcilerin (müsteşriklerin) Islam Röne- sansı vb. gibi terimlerle gök- lere çıkardıklan, düşünsel ha- reketlerin yoğun olarak ya- şandığı, Islamın VII-XII yüz- yıllandır. Anılan 6 yüzyıllık sürede ağırlıklı olarak Helenistik kül- tür, belli ölçülerde gnostik kültür, Hint ve tran kültürle- ri Kuran'a uyarlanmış ve böy- lece kökenini ancak uzman- lann fark edebileceği Islam- laştırılmış bir kültür ortaya çıkmıştır. Bu modeli ortaya koyanlar, anılan dört külrü- riin de kavşak noktasında bu- lunan, Arabistan'ın kuzeyin- de yaşayan çoğu Hıristiyan halklardır. Bunlar Müslüman olduktan sonra kendi kültür kalıtlannda var olan her şeyi olduğu gibi Kuran'da görmüş ve ona uyarlamışlardır. Bu uyarlama kolay da ol- muştur, çünkü benzeri süreç tsa'dan (Milattan) sonra bir- kaç yüzyıl içinde Phüo ile Ya- hudilikte, Clement ve Orige- nes'le birlikte Hıristiyanlıkta yaşanmıştır. Her iki din de Islami döne- me gelinceye değin başta He- lenistik kültür olmak üzere Doğu'nun çeşitli kültür öğe- lerini Yahudileştirmiş ya da Hıristiyanlaştırmıştır. Butür- lü uyarlamalara, deyim ye- rindeyse, kılıf da bulunmuş- tur: Tıpkı bizde Yaşar Nuri Öztürk'ün söylemine benzer bir biçimde, "Yunanhlar ve Helenler her şeyi Hz. Mu- sa'nın Ititaplanndan çalmış- lardır." Kökü Yahudilik ve Hıristi- yanlıkta bulunan bu ortaçağ İslamlaştırma modeli, bilimin salt kuramsal bir çaba olarak görüldüğu, bilimin bazı özel istisnalan dışında tamamıyla soyut kavramlarla yapüğı, ger- dığı, başka seçeneğin olmadı- ğı bir ortamda anlamlı bulu- nabilir. Bu nedenledir ki, or- taçağ Islam düşünürleri ger- çeği ve bilgiyi kutsallaştırarak tıpkı, Platon'da ve Aristote- les'te olduğu gibi, Tann'nın te- kelinde olan ve seçtiği kulla- rına verebileceği bir şey ola- rak görmüşlerdir. Onlarca dün- yalık algılamalar, Tann'ya iletmede işlevselliği olan sa- nal şeylerdir. O halde gerçeğin kendisini ya yalın ya da simgesel (teş- bihi, dinsel söylemde çok ge- çen müteşabih terimi de aynı kökten gelir) olarak kutsal ki- taplarda, Kuran'da aramak ge- rekir. Bugünkü "öze dönüş", "Kuran'a dönüş" söylemle- rinin de gerisinde yatan bu anlayış, çoğu kez ayetlerin in- sani bağlamını bir yana iterek Tann'nuı istenci olduğunun ileri sürüldüğü genellemeler- le koşullara uyum sağlamayı denemiştir. Sözgelimi, hepsinin de in- sani bağlamı açık olan, dinin beş amacı olduğundan (meka- sıd-ı hamse), kamu yaran gö- zetilmesinden (maslahat) söz edilebilmiş; ancak en ılkel topluluklarda ve dinlerde bi- le bu öğelerin geçerli olduğu, bugün de olduğu gibi hiç dü- şünülmemiştir. Görüldüğu gi- bi, aslında bu çaba yeni bir şey üretmeye yönehk olmayıp, üretilmiş olanı kutsallaştır- mak, din eksenine oturmak- tan başka bir anlam ifade et- memektedir. Bizdeki öykünmecilerin dü- şün babalan da esinlendikle- ri bu modeli günümüze taşır- lar ve çağdaş bilim, hatta tek- nolojinin izlerini çoğunlukla bir simge olarak kutsal kitap- ta aramaya çalışırlar; çevirti- ler ve saptırmalarla bunlann Kuran'da bulunduğunu iddia ederler. Ömer el-Faruki, Fazlur Rah- man ve Seyyid Hüseyn Nasr bunu Islam dünyasmda Ba- tı'ya ve Batı'dan gelen her şe- ye, düşmanlığı ortadan kal- dırmak ve Müslümanlan mo- dern bilime yönlendirmek gi- bi belki depragmarist biryak- laşımla gündeme getırirler; ancak hazırcılığa, kolaycılı- ğa, Batı'da üretileni sahiple- nerek tüketiciliğe, öykünme- ciliğe iletebileceği olasıhğını hiç düşünmezler. Öyle görünüyor ki, Ameri- ka Birleşik Devletleri bunu gördüğü içindir kiv ılırnlı Is- lam adı altında içeriğini sözü- nü ettiğimiz anlayışın oluş- turduğu Büyük Ortadoğu Pro- jesi'ni, ülkemiz de içinde ola- rak uygun görmüştür. Bir ba- şansız girişim dışında henüz tam anlamıyla uygulamaya konulmamış bu projenin, öy- le görünüyor ki, eğer fırsat bulurlarsa, ilk uygulaması ül- kemizde gerçekleştirilecek- tir. Eski deyişle, geçmişi ih- ya ederek Türkiye öncülüğün- de daha kolay güdülebilir top- luluklar yaratılacaktır. Nitekim bugün baktığımız- da, Başbakan ve başkalannın danışman \ e benzerlen de da- hil, ülkemizde bu konuda bir şeyler yazmış olanlann ya da iktidar erkini kullanarak uy- gulamaya koymaya çalışan- lann, yenı ve özgün birşey or- taya koyamadıklan, tersıne "taicHt" kültürünü devam et- tirdikleri; var olanı Islami kim- lik vererek ve çoğu kez boza- rak yeniden biçimlendirme- ye çalıştıklan görülmektedir. Gizli ya da açık islamlaştır- ma projesinin içinde yer alan- lann ya da destek verenlerin Ban kültürünü, özellikle bilim- sel ve teknolojik devrimıni iyi incelemeleri, anılan kultürün ve de\Tİmin Hıristiyanlıktan önemli birkopuş olduğu, bu- nun dünyevileşmenin ya da laikliğin temelinde yattığı, bu- gün neredeyse hiçbir Batılı Hıristiyanın Oement ve Ori- genes gibi "çağdaş bilimsel başanlann Hz. Musanın ki- tapianndan çalındığı'' ıddıa- sında bulunmadığı gerçeğini görmeleri gerekmelctedir. CÜMHURİYET'TEN OKURLARA tBRAHtM YILDIZ Cumhuriyet Hiçbir Dönem Teslim Olmadı Cumhuriyet, NATO zirve- sine ve ABD Başkanı Bush'un Ankara ziyaretine ilişkin bütün gelişmeleri ay- rıntılarıyla okurlarına duyur- maya devam ediyor. NA- TO'nun 21. yüzyıldaki işle- viyle ilgili dizi-araştırmalar geçen hafta boyunca Cum- huriyet'in sayfalarındaydı. Cumhuriyet, Türkiye gün- deminin yanı sıra AKP'nin iç gündeminde de etkili oluyor. 10 AKP'li milletvekılinin yayım- ladığı deklarasyon Cumhuri- yet'te perde arkası gelişme- lerte birlikte yayımlandı. Baş- bakan ve AKP Genel Başka- nı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin 22 Haziran Salı gü- nü yapılan grup toplantısın- da şöyle dedi: "Bu arkadaşlanmız sade- ce Cumhuriyet gazetesinise- vindirmişlerdir. Haberleri Cumhuriyet'/n manşetinde yer almıştır." AKP gibi iç disiplinin sıkı olduğu bir partide 10 millet- vekilinin "Biz bazı hükümet üyeleri gibi düşünmüyoruz" demesi haberdi ve Cumhu- riyet gerekeni yapmıştı. Dışişleri Bakanı ve Başba- kan Yardımcısı Abdullah Gül de 24 Haziran'da Cumhuri- yet'm manşetinde yer alan, Bush'un Ankara ziyaretinde Türkiye'den isteyeceklerine ilişkin haberimizi çelişkili bi- çimde yalanlarken şöyle bir ifade kullandı: "O gazetenin yazdığı her şey yalandır." Medyanın AKP hükümeti- neyöneliktutumu karşısında Cumhuriyet'in sergiledigi ba- ğımsız tavır, doğal olarak hü- kümet üyelerini de rahatsız ediyor. Gerek Başbakan'ın gerekse Dışişleri Bakanı'nın Cumhuriyet'\ hedef alması," hükümet-medya ilişkileri açı- sından dikkat çekici. Cumhuriyet cevap ve dü- zettme hakkına en saygılı ga- zetelerden biri. Haberierimk ze ilişkin farklı bir değerlen- dirmeyi hiçbir önyargıya ka- pılmaksızın aynen yayımlıyo- ruz. Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül'ün karşı düşüncelerini açıklamak ye- rine gazetemizi kamuoyuna hedef göstermesi, doğru bil- diğimizyoldayürümemizi ke- sinlikle etkilemeyecektir. ••• 58. Yunus Nadi Ödülleri geçen perşembe günü yapı- lan törenle sahiplerine veril-: di. Geniş katılımlı törene Is- tanbul dışından da gelen ko- nuklarımız vardı. Törene, Iz-* mir'in yeni belediye başkanı. Aziz Kocaoğlu ile Çankaya Belediye Başkanı Prof. Dr. Muzaffer Eryılmaz da katıl- dılar. TBMM Başkanvekili Yıl- maz Ateş ile açılış konuş- masını yapan sanatçı Kenan Işık'ın vurguladıkları gibi, "Cumhuriyet hiçbir dönem teslim bayrağını çekmedi". "Türkiye Cumhuriyeti ile Cumhuriyet gazetesinin bir- biriyle örtüşen eşanlamlı bir tarihçesi var. Herikisinin te- meli de ulusun kayıtsız şart- sız bağımsızlığı ve özgüriü- ğü esas almarak kotanlan, harçla atılmış. Ve herikisi de bu sağlam ve sarsılmaz harç sayesinde bugün dimdik du- ruyor..." Ödül alanlan bir kez daha kutlanz. İyi haftalar... Allianz ® larım bembeyazfe l olduğunda da..." Sevdiğim konserleri kaçırmayacağım Yaşama sevincimi hiç kaybetmeyeceğim Okul arka^aşlanmla buluşup maç yapacağım Tatil dönüşlerinde herkese anılarımızı anlatacağım Evfîük yıldönümlerimizde klrımaSR güzel hediyeleri alaca^m Heryaz kendimi dalgalara bırakacağım Bilgi^lrda flVun nvna^acağim Çocuklarımın a, Koç Allianz Emekliliğiniz varsa, hayat aynı rahatlıkla devam eder! KOÇ ALLİANZ BİREYSEL | TOKOÇBANK SUBEIİERINDE VE EMEKLİLİK SİSTEMİ KOÇ ALLİANZ ACEN ELERİNDE KOC ALLİANZ HAYAT VE EMEKLİLİK A.S. • 444 45 46 • mv.v.kokallıanz.con.tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle