23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28 HAZİRAN 2004 PAZARTESİ HABERLER CHP'nin adayı Jfydoğan • İZ1VÜR (Cumhuriyet) - Bornova Belediye Meclisi CHP Grubu, Ahmet Pinştına'nın vefatından sonra Izmir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığfna seçılen Aziz Kocaoğlu'nun yerine Bomova belediye başkan asdayını belirledı. Grubun dün yaptığı toplantıda, eskı başkanJardan Sırn Aydoğan'ın tek aday göstenlmesine karar verildi. Ancak Hüseyin Akkaya da bugün yapılacak seçimde başkanlığa aday olduğunu açıİdadı. Müstefar Uğur Ztyal'rn acı günü • ANKARA (Cumhuriyet) - Dışışleri Bakanhğı Müsteşan Büyükelçı UğurZiyal'ın annesi, Cumhuriyefın ilk öğretmenlerinden Sabahat Ziyal yaşamıru yitirdı. Dışışleri Bakanı Abdullah Gül, Müsteşar Ziyal'ı evinde ziyaret ederek başsağhğı diledi. Sabahat Ziyal'in cenazesi. bugün Fatih Camıi'nde kılmacak öğle namazmın ardından Edirnekapı Sakızağacı Şehitliği'ndeki Aile Kabristanı'na defhedilecek. Denklik belgeleri iptal edikJi • ANKARA (AA)- Yüksek Öğretim Kurulu, 8 kışınin denkJık belgesini iptal etti. Rusya Federasyonu'ndaki Başkurt Devlet Pedagojı Enstitüsü'nde öğrenım gördüklerini beyan eden Hüseyin Duran, Hakan Dereli, Ömer Yurttaş, Hasan Aikaya, Ömer Öner Özer, BiJal Durna, Recep Usta ve Koray Temuçin'in denklik belgelerinin iptal karan Resmi Gazete'de yayımJandı. 280Türk yakalandı • ANKARA (ANKA)- Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daıre Başkanlığı'ndan edinilen bılgıye göre, 2003 'te 280 Türk yurttaşı 25 ülkede meydana gelen 147 uyuşturucu madde olayında yakalandı. Türk yurttaşlann katıldıklan uyuşturucu madde suçlannda ele geçırilen uyuşturucu cinslerine göre eroin ilk sırada yer alırken bunu esrar, kokain ve sentetik uyuşturucu suçlan izledi. AKPniıgözü İzmirde • tZJVIİR(AA)-AKP Izmir II Başkanlığı'nın hazıran ayı tl Danışma Meclisi Toplantısı'nda konuşan Genel Başkan Yardımcısı Nükhet GÖksel, Hiçbir hükümetin Izmir'e AKP kadar önem vermediğini savundu. Göksel, "Her hafta bir iki bakanımız, milletvekiİlerinıiz îzmir'e geliyor. Hiçbir zaman Izmir'e bu kadar çok ilgi olmadı" dedi. Tecrit nedeniyle hafızasını yitiren Akgün, cezaevinde olma nedenini bile anımsamıyor T tipi'ninkaranlıkyüzüALPERTURGUT Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde tecritkoşuflanDda" kaian 22 ya- şındakı Hasan TahsuıAkgün un hafizasını yitirip psikolojisinin bozulduğunu vurgulayan anne MelekAkgün. "Tek kişilik hüc- rede 7av kalmcaoğhım lOyaşı- na geri döndü. Cezaevindeolma nedenini.evimizi. babasının ölü- münü. bemen hemen hiçbir şe- yi haürianuyor. Bir anne olarak onu bu halde göriince kahrolu- • yorunT dedi. Hasan Tahsin Akgün'ün *F ti- pi cezaevlerinin karanhk yüzüy- le" 2001 >ılı mayıs ayında tanış- tığını belirten Melek Akgün. • Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nde 'tecrit koşullaruıda' kalan 22 yaşındaki Hasan Tahsin Akgün'ün hafızasını yitirip psikolojisinin bozulduğunu vurgulayan anne Melek Akgün. oğlunun durumunun daha da ağırlaşmasından endişe duyuyor. ölüm orucu eylemine katılma- dığı halde oğlunun hafızasını yitirdiğini söyledi. Melek Ak- gün, "Tecritoğhımu öyle bir ha- le getirdi ki onu tanıyamadım. Renkieri kanşünyor, sesier du- yuyor,dikkatdagdimıvaşnor.vü- cudunda sürekli uvuşukluk his- sediyor. ortada olmavan şeyleri yakalamaya çalışr>or. İvileşip Ki- leşmeyeceğini bilmiyorum anıa biranneolarak hep yanmdaolu- rum" dıye konuştu. Tarlabaşı "ndaki eski ABD Konsolosluğu'na karşı saldın- ya hazırlandığı iddiasıyla 1999 yıhnda polıs tarafından öldürü- îen Seiçuk Akgün'ün eşı olan Melek Akgün, şunlan söyledi: *T\\ADüyesiolarakFtipice- zae\lerinde kalan çocuklarunız ve Hasan Tahsin için Alibev- köy'deki evimde açbkgreviyap- Om.Çocuklanmızuıhakkınısa- vunduğunı için 5 ay cezaeviode tutuldum. Oğhım hücredeyken kendini vakti. Hücre arkadaşı müdahale edince kurtuldu. Ar- kadaşL bana'Yanıyordu, ancak yandığının farkında bile değil- dı' dedi. Asüm ve ciğer hastas*- yım, bu acılara daha ne kadar katlanınm bilemivorum.'' Tekirdağ F Tipi Cezaevi'nden Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalık- lan Hastanesi'ne sevk edılen Hasan Tahsin Akgün'ün kısa süreli bir tedavınin ardından Bayrampaşa Cezaevi'ne götürül- düğünü belirten Melek Akgün, "İstanbuTdayken kendine getir gibi oidu. Ancak bir süre sonra tekrar Tekirdağ F Tipi Ceza- evi'ne sevki çıktt. SoyunmaJan- misteyen görevtilerekarşı çıkan Hasan Tahsin,3 arkadaşıyia bir- likte çok kotü bir şekilde dayak yemiş. Müdahalenin ardından yarah olmalanna karşın hasta- ne yerine tekrar F tipi hücrele- rekonuimuşlar. Oglumun yaşa- mından endişeednorum" dedi Belediye Başkanı Seyit Torun: Sivil Ordu hareketi başlatacağız GÖKÇE UYGUN Ordu Belediye Başka- nı Seyit Torun, "Kenti- mizi daha iyi bir hale ge- tirmek için siyasi çeldş- meleri. kırgınhklan bir kenara bırakmahyız. Si- vil birhareket başlatarak Ordu'yu kalkındıraca- ğız" dedi. 28 Mart yerel seçimle- rinde DSP'den belediye başkanı seçılen Torun, gazetemizı ziyaret etti, Ordu'nun sorunlanna yö- nelik sorulanmızı yanıt- ladı. Torun, seçim süre- cinde önce CHP'den aday adayı olduğunu belirte- rek partınin kendisini seç- memesi üze- rineistifa ede- rek DSP'den aday olduğu- nu anımsattı. Seçım sonuç- larına eöre AKP"ye3bın 500 oy fark atarak başkan seçildiğini anımsatan To- run, "Bir ön- cekiANAP'u belediyeyöne- timinden 32 trilyon borç devraldık. Anıa kısa sü- OrduBdediye Başkanı Seyit Torun, Ormı'yu kaUandırmakiçin siyasi çekişmelerin bir kenara bıraküması gerektiğüıi söyiedi. rede personeJe olan tüm borcu ödedik" dedi. Or- du adına bir şeyler yapıl- ması gerektiğüıi vurgu- layan Torun. "Şu an ken- tinıizbir uçurumun kena- nnda. Ya siyasi çeldşme- leri bir vana bu-akıp Or- du'vu kurtaracağE va da kişisel ihtiraslar uğruna onun düşüşünü fcdeyece- ğiz. Arok günhık siyaset yapmazamanı değfln di- ye konuştu. Torun, Karadenizlile- rin her zaman için sorun- lar karşısında cefakâr ve sabırlı davrandıklannı, ama artık onlann da ya- vaş ya\ aş tepkilerinı gös- termeye başladıklannı be- lırterek ıktıdan elınde bu- lunduranlann sorunlara somut çözümler üretme- sı gerektiğüıi dile getirdi. Ordu'nun en önemli so- runlanndan binnin çöp ve kanalizasyon sıstem- leri olduğunu vurgulayan Torun. bunlann çözümü için uluslararası alanda proje ve finansman ara- yışı içinde olduklarını söyledi. Kent ekonomi- sinın temelinı oluşturan tanmın, doğal koşullar- dan bire bir etkılendiğini anlatan Torun.findığada- yalı sanayi- nin finansal veüretimala- nındaki so- runlar nede- niyle açmaz- da olduğunu ifade etti. "Ordu, Teş- vik Yasası kapsamında obrıasına karşın belki debundanen az yararla- nan illerden biri" diyen Torun, bu so- runun aşıl- ması için ya- tınmcıyıteş- vik edecek olan bedava arsatahsisinin gerçekleş- tirilmesini istedi. Ordu'nun, ekonomik sıkıntılar nedeniyle "Eği- time yüzde 100 destek kampaması''ndan en az yararlanan illerden biri olmasından yakınan To- run, kentin eğitim alanın- daki en önemli ihtiyacı-- nın ünviversite olduğunu vTirguladı. Torun, aynca tüm yurttaşlan, Ordu'da 16-19 Temmuz tarihleri arasında gerçekleştirile- cek olan "20. Fınthk Fes- tivafi"ne davet etti. İĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN NflTO ZfoV&İ WUWl$WUl.... »#»•*•**»< TTWİ& KAMU IUH\M Ürgüp BelediyeBaşkanı Ödemiş,yönetimde güven ve katüımı öne çıkartyor: Hedef 21. yüzyıl insannıı oluşturmak tstanbulHaber Servisi - Nevşehır'in Ürgüp Ilçesi Belediye Başkanı Bekir Ödemiş, "güven ve kaö- hm" ile tüm sorunlann çö- züme kavuştuğunu belırte- rek "Türkrve'de her konu- da bir yıldız yaratma me- rakı başladL Bider, belki yıldız olmavıp da vildız gi- bi iş yapanlann tetnsilcisi- yiz.Hedefimiz,21.vüzvTİin- sanuun altvapısuu oluştur- mak" dedi. Ürgüp'te bu yıl 4. kez düzenlenen "Kapadokya Ürgüp Karikatür Yarış- maa' 1 nınjüri top- lantısı için Istan- bul'a gelen Öde- miş, gazetemizin Türkiye'de yerel yönetım-toplum- sal gelişme ve kültürtunzmiile ılgılı sorularını yanıtladı Kültür-sanat Bekir Ödemiş. etkınlıklennın toplumsal gelışmenın önemli bir aya- ğı olduğunu vurgulayan Ödemiş, 4. Kapadokya Ür- güp Karikatür Yanşma- sı'nın bu yılki temasını "Ho$görü" ola- rak açıkladı ve dünyanın günde- mınden düşme- yen savaşlar ile neden olduklan yıkımlara sanat- la karşı çıkılaca- ğını vurguladı. Ödemiş, "Eğer uğraşırsanE.top- lumun değişmesi yolunda enıek harcarsanızve bunu v'aparken de güveni zede- iemezseniz başaranıavaca- ğuuz hiçbirşeyyoktur" di- ye konuştu. Ilçede kültür- sanat faaliyetlerine büyük önem verdiklerinı ıfade eden Ödemiş. Kapadokya bölgesinin kültürel, doğal ve tarihi birikimlerini çiz- gi diliyle anlatmak ve ka- rikatür sanahrun gelişimi- ne ışık tutabilmek amacıy- la yanşmanın geleneksel hale getirildiğini ifade et- ti. Ödemiş, şöyle devam etti. u Eğitin)densağbğa,sa- nata değin çeşitli konular- da çok savıda projevi yaşa- ma geçirdik. Onenüi olan güven vekaonnLBizde bu- nu sagladık" EsKİ CHP TRABZONMİLLETVEKİLÎ RAHMİKUMAŞ: Tüzükteki 49. madde bizleri utandınyor' İstanbd HaberSmisi-bskı CHP Trabzon Milletvekili. A\ ukat Rah- mi Kumaş, "3 Temmuz kunıltayı, DenizBavkal'muzatmalanorvTiama kuraltayıdu-" dedi. Kumaş. CHP Tüzüğü'ndeki 49. maddenin ken- dilerini utandırdığını vurguladı. Rahmi Kumaş yaptığı yaalı açık- lamada, "24 Ekün 2003 ; deki CHP kunıltaymda alınan karar ile deği- şirtirilen tüzüğün 49. maddesinde- ki vaklaşuîun, hiçbir partinin be- nimsemedigifaşist bir anlavışoldu- ğunu" belirterek "BelH başh parti- lerin tüzüklerinin hiçbirindeolağa- nüstü kuruhay için kurultay delege tam sayısının 1/5'iniaguiaşüran bir düzenJemeyoktur.Avncaunzaiann 15günlüksüre ve noterönünde aül- nıa zorunraluğu yok. Olağanüsrii kurultavdagüveno>1amasıv« secinı için avn birimzatopbmakoşulu da yok" dıye konuştu. Baykal'ın ola- ğanüstü genel kurul isteğini güçleş- tirdiğini voırgulayan. diğer partile- rin tüzüklerinin ilgili maddelerinin karşısuıda CHP Tüzüğü'ndeki 49. maddenin kendilerini utandırdığı- nı vurgulayan Kumaş. özetle şu gö- rüşlere yer verdi: "Ülkeye cumhuriyeti, demokra- siyi getiren ve hatta partiiçidemok- rasiyi ilk kez yaşatan CHP'nin bu durumuçağdaş sosyal demokrada- n derinden üanektedir. Kendi yap- tığı tüzüğe göre yapılan olağanüsrii tüzük kurultav çağnsını da imza verendeiegelerin Idmileriniönlem- ü olarak disiph'ne vermekle ne den- h' sarav poünkası yapüğmı gösterir. Bence Bav kal. kenditopladıgıku- rultayda kendini bir önerge ile va- şam boyu genel başkan seçtirsin. Böyiece muhakfetin onu düşürme korkusundan da kurtuhnuş olur. Ama 'güvenoyunu halk verir' ger- çeğini Baykal'ın anlaması için yeni bir seçim yenflgisi mi gerekrvor?'' IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr El Kaide örgütünün son olarak üç Türk yurttaşını kaçırdığına ilişkin TV gö- rüntülerini izledikçe, El Kaide örgütü- nün Irak'taki meşru direnişi tecride götürdüğü inancı bende iyice pekiş- meye başladı. Irak'taki, haklı ve meş- ru halk direnişi dünyanın desteğini kazanıyor. Yalnızca Irak halkının de- ğil, özgürlük isteyen tüm dünyanın gözü Irak'taki direnişte. Bugün istanbul'da toplanan NATO zirvesinin de ana gündemini kaçınılmaz şekilde bu direniş oluşturacak. Irak hal- kı, dünyanın en güçlü ordulanna herke- sin gözü önünde bir insanlık dersi ve- riyor. Bu ders şu: Silahlannız ve ordu- larınız ne kadar güçlü olursa olsun, hal- ka rağmen zorbalıkla duruma hâkim ol- mak isteyen hiçbir kuvvet başanya ula- şamaz. ABD Başkanı Bush, NATO zirvesine Irak konusunu neden getirmek zorun- da kaldı? Hatırlarsanız, Irak'ı işgale ha- zırlandığı günlerde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin uyanlanna hiç al- dınş etmedi ve bildiğini okudu. Fransa, Irak Direnişi ve El Kaide Almanya gibi ülkelerin tepkilerini hiçe saydı. ABD, Irak'ı tek başına halledece- ğine inanıyordu. Nitekim işgalin kısa sü- rede tamamlanması onlan iyice umut- landırdı. Olaylar, ABD'nin umduğu gibi geliş- medi. Irak halkının işgalcilere direnişi, he- saplan alt üst etti. Bush yönetimi köşe- ye sıkıştı, ABD halkının desteğini de bü- yük ölçüde yitirdi. önümüzdeki sonba- harda Bush'un Irak'taki başansızlık ne- deniyle seçimi kaybetmesi bekleniyor. Işte bu nedenle şimdi NATO üyesi ül- kelere "Gelin bu sorunu biriikte halle- de/im, bana destek verin" demek zo- runda kalıyor. • • • Irak halkının direnişi tüm dünyanın da vicdanı haline gelmiş durumda. Bel- ki de önümüzdeki yıllarda dünyanın ka- deri; yoksul ülkeleıie zengin ülkeler ara- sındaki dengesizliğin nasıl çözüleceği; Irak'taki mücadeleye bağlı olarak geli- şecek. Irak'ta işgale girişen ABD ve müttefıklerinin temeldeki amaçlan, dün- yadaki ekonomik ve siyasi dengesizli- ği yoksul ülkelere güç göstererek kabul ettirmekti. Çünkü son yıllarda küresel- leşmenin de etkisiyle dünyada zengin ülkelerle yoksul ülkeler arasındaki ma- kas çok açıldı. Yoksullar daha yoksul- laşırken, zenginler daha zengin hale geldiler. işte ABD ve ortaklan bu den- gesiz statüyü Irak'ta güç gösterisi ya- parak kabul ettirmek istiyorlardı. Irak'taki direniş, mazlumların gücünü küçümseyenleri de hizaya getirecek ka- dar önemli. Dünyadakı dengeyi bu ka- dar bozarsanız ve bunu askeri gücünüz- le zorla kabul ettirmeye çalışırsanız, bu- nun bir karşılığı da mutlaka olur. Işte Irak halkı bunu kanrtlıyor. Tam bu noktada, bir örgüt ortaya çı- kıyor ve insanlığın vicdanını sızlatacak cinayetlere imza atıyor. Güney Koreli gencin TV ekranlanna yansıyan çığlığı, daha sonra kesilen başı ve bu tür cina- yetler, Irak'taki direnişin meşruiyetine gölge düşürüyor. Birleşmiş Milletleryö- neticilerinin öldürülmesi, direniş yanlı- sı Irak polisinin öldürülmesi, Necef gi- bi kutsal Şii kentlerinde bombalar pat- latılması, önde gelen Şii liderlerin hedef alınması da direnişi zayıflatmaktan baş- ka ne ışe yarayabilir kı? Türkiye'de halkın yüzde 90'ından faz- lasının Irak'taki işgale karşı olduğunu bi- liyoruz, ABD askerlerinin Türkiye'de ko- nuşlanmasına karşı 1 Marttezkeresinin Büyük Millet Meclisi'nde reddedilmesi de halkımızın duygulanna denk düşü- yordu. Irak'a ekmekparası için çalışma- ya giden Türklerin kaçınlması ve son ola- rak üç Türk yurttaşının çeşitli koşullar öne sürerek öldürüleceginin söylenme- si, Türkiye'deki desteği zayıflatmanın dışında başka ne işe yarayabilir ki? • • • Irak'ı uzaktan izleyen dünyanın, El Kaide ile Irak'taki kitlesel direniş arasın- daki farkı anlaması mümkün değil. El Kaide'nin giriştiği vahşi infazlann, Irak direnişine dan sempatiye darbe vurduğu da bir gerçek. Bir başka önemli nokta ise, Irak'ta bireysel kaçırma eylemi yapan El Kaide militanlarının hiçbir kitlesel direniş içinde yer almadığıdır. Onlar yal- nızca vahşi bireysel öldürme eylem- lerine girişiyorlar. Usame bin Ladin'in yıllar önce ABD tarafından Sovyet yanlısı Afganistan yönetimine karşı desteklendiğini biliyoruz. Bu eylemleri gördükçe, in- sanın kafasında şüpheler oluşuyor. Acaba hâlâ bu örgütün içinde ABD par- mağı mı var sorusu kafaları meşgul ediyor. El Kaide'nin arkasında ABD'nin par- mağı var mı, yok mu sorusunun cevabını bilmek mümkün değil. Ancak bildiğımiz bir şey var, El Kaide Irak direnişine zarar veriyor, Bush'un işini kolaylaştırıyor. 2000'LI YILLARDA ERDAL ATABEK ÜstünKorugaıfı Yazmak... Sevdiğimiz insanlan yitirdikten sonra onlariçin yaz- mak, bana hep haksızlık ettiğimiz duygusunu verir. O sevdiğimiz insanın bütün bunlan yaşarken bilme- sinin doğru olduğunu, bunu bilmeye hakkı olduöu- nu düşünürüm. Ama yapmayız işte, yapamayız. Oy- le, durup dururken birisi için yazı yazmak, onu sev- sek de beğensek de, aklımıza gelse de tuhaf kar- şılanır ya da bize öyle gelir. Bu yazıyı da gene Üs- tün için gecikmiş bir yazı, ona yapılmış bir haksız- lık duygusuyla yazıyorum. Tanımadan önce hakkında iyi şeyler duyduğum insanlardan birisiydi Üstün. Sonra tanıştık, uzun sü- reler biriikte çalıştık, çok değişik koşullarda onu da- ha iyi tanıma fırsatım oldu. insanları çok değişik ko- şullarda tanımak gerekir. İyi günlerde, kötü günler- de, kolayzamanlarda, zorzamanlarda, genişzaman- larda, darzamanlarda... Ancak birkişinin geçip kur- tulabileceği dar bir geçitte kimin başkası için bir şey yapmayı düşündüğünü ortaya çıkaran zor sı- navlarda. Türkiye'nin en karmaşık zamanlannda Türk Tabipleri Birliği'nin zorlu çalışmalan içinde bir- iikte olduk. Üstün Korugan, Istanbul Tabip Oda- sı'nda çalıştı. Her zaman üzerine düşen görevi hep çok kolaymış gibi yaptı. Oda başkanlığı dönemin- de de, onun dıştnda da yapması gereken işlerin hepsini kendine özgü bir neşeyle yaptı. Üstün Korugan sanatçıydı. Bir gün bana "Çalışı- yorum, yaptığım işlerden çok hoşnudum, para da kazanıyorum ama ben sadece tiyatroda olmak is- terdim" demişti. Tiyatro, onun büyük aşkıydı. Için- deki şairi, içindeki çok yönlü sanatçıyı belli ki tiyat- ro doyuruyordu. Onun için de onu kaybettiğimizi duy- duğum ilk anda aklıma Işıl Özgentürk'ün nasıl yan- dığı geldi. Biriikte sokaktiyatrosu yaptıklannı biliyor- dum. öyle de olmuş, Işıl'ı gördüğüm zaman anla- dım bunu. Çok iyi bir bilim insanıydı. Yaptığı işin önemini bi- lerek yaptığı için de üniversitede görevi olan 'diya- bet, metabolizma, beslenme' gibi en yaşamsal alanda çalışmalannı sürdürdü. Profesör oldu, öğren- cileryetiştirdi. Alanında hep toplumla iç içe oldu. Bil- diklerini topluma aktarmada hiç duraksamadı. Ga- zeteler, dergiler, radyolar, televizyonlar onu topluma taşıyanaraçlaroldu. Bütün bunlann içinde de insa- Î na hoşgörüyle bakan yanını hiç unutmadı. Yaşama hep dostlukla, hoşgörüyle baktı, biryaşam filozofu oldu. Kendine özgü ironisi hiçbir zaman karşısındakini küçümseyen bir dudak bükmesine dönüşmedi. Kimseyi kırmamaya çok özen göstermiştir. Onun sev- diğim bir yanı da buydu. Bir üniversite grubuydu onlar. Insandan yana, emekten yana, özgürlüklerden yana, bütün bunla- rı gerçekleştirecek dempkrasiden yana bir gruptu onlar. Gencay Gürsoy, Özdemir llter, Coşkun Oz- demir Istanbul Tabip Odası'nda çalışıyoıiardı. Gen- cay Gürsoy, bugün de Oda Başkanı. Esat Eşka- zan ile Merkez Konseyi'nde çalışıyorduk. Gene üni- versiteden Celal Öker Merkez Konseyi Başkanlığı yapmıştı, sonra da Rüknettin Tözüm. Merkez Kon- seyi'nde Şükrü Güner, Sinan, Mehmet Faz»l Ya- zıcı Sosyal Sigortalar'da çalışıyoıiardı. Mehmet Ta- bip Odası'nda çalışmıştı. Sevgili Halim Dinç de hep görev insanı olmuştu. Hekim örgütlerinde insandan yana, toplumdan yana, demokrasiden yana çok mücadele verilmiş- tir. Ankara'da, Izmir'de, Bursa'da, Adana'da, Edir- ne'den Sıvas'a, Trabzon'dan Antalya'ya kadar yur- dun her köşesinde büyük bir mücadele verilmiştir. Bu mücadelenin bir parçası olmak, insanlığın bir parçası olmak, insanlık tarihinin bir parçası olmak, aslında ınsan olmanın en kalıcı biçimidir. Sevgili llhan Seiçuk, Cumhuriyet Gazetesi'nin yıldönümü toplantısında gazetenin bahçesinde yap- tığı çok anlamlı konuşmasında, "Kimiinsanlardoğ- madan önce yaşamaya başlarfar" demişti. Bu tüm- ce beni çok etkiledi. "Doğmadan önce yaşamaya başlamak", kendinden önceki insan olma mücade- lesini bilmek, ona sahip çıkmak, ona katılmak an- lamını taşıyordu benim için. Ben de "Doğmadan önce yaşamaya başlayan- lar, öldükten sonra da yaşamayı sürdürürler" diye tamamlıyorum bu tümceyi. İnsanın yaşamayı ken- di kısa yaşamıyta sınırlı olmaktan kurtarmasıdır bu. Yaşamanın anlamı nedir ki? Sokrates'in söyle- diği gibi, "Sorgulanmayanyaşamyaşanmaya değ- mez". Anlamlı, değerti, coşkulu, üretici, yaratıcı, payla- şılmış bir yaşam. Bundan başka değer vereceğimiz ne var ki? Sevgili Üstün Korugan, sen böyle yaşadın, böy- le de yaşayacaksın. Seni sevgiyle öpüyorum. * e-mail: erdalatak@superonline.com Faks: 0212 513 90 98 DSP Beyoğlu İlçe Başkanı Kara. Kurultayda Ecevit'e borcumuzu ödeyeceğiz EBRUERDOĞAN DSP BeyoğluflçeBaş- kanı Fikret Kara. parti- sinin 25 Temmuz'da ya- pılacak genel kurulunda ZekiSezer'i destekleye- ceklerini söyledi. DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in Sezer'i işaret etmesi nedeniyle Se- zer'ın çekim merkezı ol- duğunu dile getiren Ka- ra. Ecevit'e vefa borçla- nnın olduğunu belirtti. Örgütlerin bundan sonra daha canlı ve dui olacağını dile getiren Ka- ra, "Ecevitbaşka biraday gösterseydi onu destek- lerdik. Parti disiplini de bunu gerekunr" dıye ko- nuştu. Sezer'ın yıllardır değişmeyen Parti Mec- lisi üyesi olduğunu anım- satan Kara, ıstanbul İl Kongresi'ne 320 dele- geden 284'ünün katıldı- ğını, demokrasinin üye- ler arasında bu kadar bı- linçli uygulandığı birpar- tide. genel başkanın bir aday göstermesinın, de- mokrasiyle ters düşeme- yeceğini söyledi. 'Cem, tartışmasız aday olurdu' Partisinın son iki se- çimde iktidardan \iizde 3'e düşüşünü değerlen- diren Kara,yenilgiye Hü- sameftin Ozkan ile fs- mailCem'in '^partiviböl- me" girişimlerinin ne- den olduğunu belirtti. "Cem, çok yanhş jap- tı. Parti fabanı tarafın- dan çok sevikn bir insar dj. Bugün partide olsay- dı tartışmasız genel baş- kan adavı olurdu" diye konuşan Fikret Kara, Kemal Derviş'üı de bir teknokrat olarak ABD'- den getirilmesinin yan- hş olduğunu gördükle- rini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle