22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 İHAZİRAN 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kurtur(5 cumhuriyet.com.tr 15 KULE CANBAZI SUNAY AKIN Washoe'yu tanırmısınız?Ernest Hemingway için ölü bir arslan gi- bıdıa" bıtmış her kıtap. Yıllar öncesinde de tstanbullu kadınlar, gömlek yaka ve kolla- nna 'zürefa' denilen bir çeşit oya yaparlar- dı. Bız de geldik, konulan sayfalanna bir zürefa gıbi ışlediğimiz 'Istanbul'da Bir Zünafa' adlı kitabımızın son nefesıne! Okuyacağınız VVashoe'nun öyküsüdür. Washoe kim midir? Merakınızı gidermek üzere, Posta Telefon Telgraf Işletme Genel Müdürlüğü'nün 261 No'lu yayınını elimi- z€ alalım. Bu kitabın sayfalannda Was- hoe'yu size tanıtacak bir yazı bulacağınızı sanırsanız aldanırsınız. Elimızde tuttuğu- rnuz tou son derece değerli kitabın kapağın- da şu ad okunur: 'Yurda Sokulması ve EI- den Ele Geçmesi Yasak Yayınlar'. Maymunkeş İmam'ın yaptıkları Hayır, Washoe Türkiye'de yasaklanan binlerce kitaptan binnin adı değildir. Siz iyisi mi, merakınızı bıraz erteleyin de, eli- nizde tuttuğunuz ve PTT tarafından yayım- lanan kitabın değerini bilin. Neden mi? Çünkü, yurda sokulması ve elden ele geç- mesi yasaklanan yayın adlannın sayfalan- nı doldurduğu bu kıtap da yasaklanmıştır!.. îstanburda yasaklanan hayvan yalnızca sokak köpeği olmamıştır. Kuzey Afrika'nın imparatorluk sınırlanna katılmasından son- ra kente getirilen ve zenginler arasında bir süs oyuncağına dönüşen maymunlar da ya- saklardan paylanna düşeni fazlasıyla almış- lardır. Halk arasında yaygınlaşan maymun sevgisine düşman olan, III. Murat'ın ıma- mı ve sonradan Rumeli Kazaskeri görevi- ne atanan Molla Abdülkerim Efendi'dir. Nefretinden dolayı 'Maymunkeş Imam' olarak anılan Abdülkenm Efendı zamanın- da, Istanbul'da neredeyse dallanna bir may- mun asılmayan ağaç kalmamıştır. Iri yapı- lı maymunlar için özel idam sehpalan bile hazırlatan Maymunkeş Imam, arabayla Is- tanbul'u gezer, zavallı hayvanlann ıplennı bizzat kendi elleriyle çekerdi. Molla Ab- dülkerim Efendi. kendisinden yıllar son- ra, Darvvin adlı bir bılginın, insanın may- mundan geldiği düşüncesini ortaya atacağı- nı herhalde sezmiş olacak ki, doğadaki tüm maymunları idam etmeye yeltenmiş ama ömrü bu katliama yeterlı olmamıştır. Oysa. Osmanlı donanmasının Akdeniz'de kurduğu egemenlikte büyük payı vardır maymunların! Özellikle II. Beyazıt'tan sonra, maymunların uzağı görmedeki yete- neklerinden faydalanmak amacıyla onlan birer dürbün gibi kullanma yoluna gidil- miştir. Gelibolu ve tstanbul'daki tersaneler- de özel bir eğitimden geçirilen maymunlar, görev yaptıkları gemilerin direklerinde göz- lenni ufuktan ayırmaz ve bir gemi gördük- lennde aşağıya haber verirlerdı. Sizı bilmem ama, benim etkisinde kaldı- ğım ve unutamadığım filmlerin ilk sırasın- da 'Maymunlar Cehenneminden Kaçış' yer alır. Film, bir uzay aracıyla maymun- lann yaşadığı bir gezegene düşen bir grap insanın kurtulma çabasını anlatır. May- munlar konuşabilen, zeki yaratıklardır ve insanlara kendilerine davrandıkları gibı davranmaktadırlar. Son sahnede, maymun- lann elinde kobay olmaktan kurtulan bir insanı, deniz kıyısında atıyla yol alırken görürüz. Adam birden duraksar ve dızleri üstüne çökerek ağlamaya başlar. Karşısın- da, omuzlanna kadar kumsala gömülü, New York limanı girişindeki ünlü Özgür- lük Anıtı durmaktadır! 150 sözcük bllen maymun Son yazımıza adını veren Washoe da, eğitilen bir şempanzenin adıdır. 21 Hazi- ran 1966'da, Allen ve Beatrix Gardner adlı bilim adamlan tarafından 14 aylıkken satın alınan Washoe'nun apayn bir önemi vardır. Washoe, insanın doğadaki tek 'dü- şünen hayvan' olduğu efsanesini yıkan şempanzedir! Gardner çifti evlerinin bahçesinde bak- tıklan Washoe'ya dilsizlerin el işaretini öğ- retir ilk önce. Şempanzenin yanındayken kendi aralannda hiç konuşmamayı karar- laştınrlar. Bılimsel çalışmalarda bir şem- panze 15 gün boyunca içinden gelir de, bir kelimeyi günde en az bir kere kullanırsa, o kelimeyi öğrenmiş kabul edilir. Washoe 22 aylıkken 34, 40 aylıkken 92 kelime öğre- nir. ilk ögrendiği kelime ise 'more', yani 'daha fazla'dır. Sözcük dağarcığı genişleyen Washoe, adını bilmediği eşyalara ad koymaya baş- lar. Buzdolabını bilmemektedir örneğin, a- ma dağarcığındaki sözcüklerle onu şöyle tanımlar: 'Aç-ye-iç'... 1970 yılında, Gardner çiftine verilen maddi destek bittiğinde Washoe 130 söz- cük bilmektedir. Hayvanat Bahçesi'ne ko- nulma ve pek çok şempanzenin ölümüne neden olan bılimsel deneylerde kullanıl- ma riskine karşı Gardner çifti, Oklahoma Üniversitesi'nde ders verdikleri yıllarda öğrencileri olan Roger ve Debbie Fouts'a teslim ederler Washoe'yu. 15 şempanzelik bir gruba katılan Washoe, yeni arkadaşla- nnın işaret dilini bilmediklerini gördüğün- de onlara şöyle seslenir: 'Pis maymun!..' Washoe'ya pıs sözcüğü 'kirli' anlamında öğretilmişti. Oysa Washoe bu sözcüğü ha- karet anlamında kullanıyordu. Bu şaşırtı- cı gelişme ve Washoe'nun diğer şempan- zelere öğrendiklerini anlatma çabası, in- sanlara özgü sanılan zekânın maymunlar- da da var olduğu gerçeğini gözler önüne se- rer! Cörmezden gellnen zekâ Iki çocuğu olur Washoe'nun. Ne yazık ki ikisi de yaşamaz. Ikinci çocuğu doğar doğ- maz öldügünden gösterilmez Washoe'ya. Ölüm haberini vermek üzere yanına gelen insanlara şunlan söyler: 'Bebek-tut-tut'... Karşısındakılerın bakışlanndan her şeyi anlayan Washoe 'O-öldü-O-bitti' der ve çekildiği köşede oturarak başını öne eğer!.. Bilim otoriteleri VVashoe'nun zekâ sahi- bi olduğunu kabul etmek istemezler. Çün- kü, kanunlara göre zeki, düşünebilen can- lılar üzerınde deney yapılamaz. Bilim de- neylerinde kullanılan canlılar arasında maymunlar genış bir yer tutmaktadır. Bu 'doğal kaynağr kaybetmek ısteme- yenler, VVashoe'nun zekâsını görmezlik- ten gelirler. VVashoe ise kendisıne getiri- len on aylık bir şempanzeyı önce reddeder, aradan birkaç gün geçtikten sonra 'Benim- bebek' diyerek sarılır. VVashoe'nun bebe- ği, annesi bilimsel deneylerde ölen bir şem- panzedir! 'CLYTEMNESTRA'NIN GÖZYAŞLARI' ISM 2. KAT'TA Uç ayrı kültürün mitosla sınavı...Kültür Servisi - Avrupa Birliği t&-afından Türk-Yunan Sivil Dyaloğunu Geliştirme Mkroprojesi kapsamında finanse ealen 'Clytemnestra'nın GJzyaşIarT (Clytemnestra at Peace: Including our Own Other) Tıyatro Oyunevi'nin katkılanyla Isanbul Sanat Merkezi 2. Kat'ta izeyiciyle buluşacak. Atina'da foklı milletlerden oyuncu, dansçı ve görsel sanatlarla uğraşan genç saatçılan bir araya getiren Persona Theater Company 'Clvtemnestra'nın Gözyaşlan'nı bıgün, çarşamba. perşembe, cuma \ccumartesi günleri saat 20.30'da saneleyecek. Avra SÜiropouIou'nun yazıp yönettiği oyjnda Themis Bazaka, Derya Dırmaz ve Krisrin Linklater rc alıyor. Tasan, birbirinden çok fa-klı üç ayn kültürü; Yunan, Tırk ve Anglosakson bakış açlannı bir araya getirerek bıralarda yaşayan kişilerin farklı ycrumlannı keşfetmeyi amaçhyor. Cytemnestra rolünü canlandıran Ymanistan'dan Themis Bazaka, Tirkiye'den Derya Durmaz ve lıriltere'den Kristin Linklater, C'iemnestra karakterinin aynı saaıe içinde farklı ruh hallerini ve yaşamının çeşitli dönemlerini yansıtıyorlar. Oyun, Clytemnestra'nın kendi karakterinin varolma sürecini sorgulayışının yanı sıra insan ilişkilerinde yaşadığı uç noktalar nedeniyle, dar coğrafi sınırlan aşarak insan ruhuna değişik yerlerden ve kültürlerden sesleniyor. Yapıtta, Gözyaşlannın Clytemnestra'sı mitosu ötesinde bir kişilik çizer. Öldürür ve ölür. Isyancıdır fakat aynı zamanda boyun eğer. Ihanet eder ve yozlaşır. Kişiliği yücelik bahanelerinden anndınlmış durumdadır. Sinirli, ürkek, pişman ama aynı zamanda da kararlıdır. Aynı Clytemnestra'nın yüzünden aynı anda hem katil, hem de kurbanı tarihin yüzyıllannı sırtlanırken görebiliriz. Oyunun dekorlan Claude Leon'a, kostüm tasanmı Ioanna Tsami'ye, müzik- beste Vanias Apergis'e, ışıklandırma Melina Mascha'ya koreografi Aliki Kontziou-Goussa ait. Bu üç gösteri sadece tiyatro sahnesiyle sınırlandınlmacarak, Boğaziçi Üniversitesi'nde 20-27 Haziran'da iki seminer düzenlenecek. (Oyun için: 0 212 254 96 96 Seminer için: 0 212 359 16 06) • Ankara Sinema Derneği'nin yaptığı anket sonucunda "Türk Sinemasının En îyi 10 Filmi" seçilen 'Yol', 'Umut', 'Sürü', 'Muhsin Bey\ 'Masumiyet', 'Selvi Boylum Al Yazmalım', 'Anayurt Oteli','SusuzYaz', 'Gelin' ve 'Uzak' 39. Karlovy Vary Film Festivali'nde gösterilecek. ASD'nin seçtikleri Karlovy Vary Film Festivali'nde gösterilecek En ivi 10 Türk filmi NİHAT AKKAYA ANKARA - Ankara Sinema Derneği (ASD) tarafından önceki yıl yapılan anket sonucunda belirlenen 'Türk Sinemasf nın En lyi 10 Filmi', 2-10 Temmuz tarihlerinde gerçekleştirilecek 39. Karlovy Vary Film Festivali'nde gösterilecek. Her yıl 700 gazeteci ve 10 bin sinemacıyı konuk eden festivalin. 130 bin kişi tarafından izlenmesi bekleniyor. Özel gösterlmler de var 1946'dan beri düzenlenen ve dünyanın en eski festivallerinden biri olan 39. Karlovy Vary Film Festivali'nde, ASD'nin yaptığı anket sonucunda belirlenen "En lyi 10 Türk Filmi" gösterilecek. Hülya Koçyiğit ile Tuncel Kurtiz'in de katılacağı festivalin retrospektifler bölümünde bu yıl aynca, ikisi de 15 yıl önce yaşama veda eden John Cassavetes ve Sergio Leone özel gösterimleri de yer alacak. Festival kataloğunda en iyi 10 Türk filmi için özel bir bölüm aynlacak ve toplu gösterim, festival sırasında bir basın toplantısı ile tanıtılacak. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Dr. Abdurrahman Çelik, "Susuz Yaz" filminin yönetmeni Metin Erksan, "Anayurt Oteli"'nin yönetmeni Ömer Kavur, "Masumiyet" filminin yönetmeni Zeki Demirkubuz, ünlü sinema sanatçılanndan Hülya Koçyiğit, Tuncel Kurtiz, Fono Film Ltd. Şti. Genel Müdürü Cemal Okan, KODAT Satış ve Pazarlama Müdürü Sema Fener, Ankara Sinema Derneği Başkanı Dr. Ahmet Boyacıoğlu ve Avrupa Filmleri Yönetmeni Başak Emre, Karlovy Vary Festivali'nde Türkiye'yi temsil edecekler. Türkiye'nin Prag Büyükelçiliği de 5 Temmuz'da 'Karlovy Vary'de En tyi 10 Türk Filmi'nin tanıtımı amacıyla kokteyl verecek. En lyi 10 film Ankara Sinema Derneği tarafından gerçekleştirilen anket sonucunda seçilen 10 Türk filmi şunlar: Yol (Şerif Gören-1982), Umut (Yılmaz Güney- 1970), Sürü (Zeki Ökten- 1979), Muhsin Bey (Yavuz Turgul-1987), Masumiyet (Zeki Demirkubuz-1997), Selvi Boylum Al Yazmalım (Atıf Yılmaz-1977), Anayurt Oteli (Ömer Kavur-1986), Susuz Yaz (Metin Erksan-1964), Gelin (Lütfi Akad-1973), Uzak (Nuri Bilge Ceylan- 2002). ESİNTİLER ZEYNEP ORAL Geçmişimiz İçin Bir Gelecek Irak işgalinin en acımasız günlerinde bir kez daha tanık olmuştuk: Yok edilen yalnızca insan yaşamı, insan onuru değildi... Koskoca bir geç- miş, insanlığın ortak kültür ve tarih mirası da bu yok edilişten, bu şiddetten, bu tehditten nasi- bini alıyordu. Yedi bin yılın birikimi, Sümerler'in yaratıcı de- hası, Asurlar'ın görkemi, insanlığa, ilkyazılardan birini, ilk kanunları, ilk şehircilik planlarmı ve uy- gulamasını, matematik, geometri, tıp, astrono- mi bilimlerınde ilk buluşları armagan eden uy- garfığın izlerini talan ediyordu. En korkuncu, bi- linmeyen, henüz gün ışığına çıkmamış, envan- teri yapılmamış, kayda geçmemiş eski yerleşim merkezleri, höyükler yok ediliyordu. İnsanlığın ortak değerlerinden, ortak kültür mirasından ne- ler yitirdiğimizi bile bilemiyorduk... Gelecekte bilme olanağı ve olasılığı da ortadan kaldırılıyor- du. İnsanlığın toplumsal belleği siliniyordu. Or- tak hafızamız yok ediliyordu... Yalnız Bağdat Müzesi ya da Süleymaniye Ki- taplığı'nda değil, Mezopotamya'nın tarihi mira- sının da, Ur, Eridu, Uruk, Nippur, Babil, Ninova gibi merkezlerin de şiddete maruz kalmasına, talan edilmesine ve yağmalanmasına tanık ol- duk... Yalnız Irak mı? Dünyanın birçok yerinde, işgal ve savaşın olduğu, insanın öldürüldüğü her yer- de, insanlığın ortak değerleri de yok edildi. Kam- boçya'dan Lübnan'a, Afganistan'dan Bosna'ya birçok ülkede bu tahnbatı yaşadık, tanık olduk. Ya bundan sonra? Peki bu insanlık suçu sü- recek mi? Her yeni savaşta, her yeni işgalde, toplumsal belleğimizi, sanat tarihimizi, kültür mirasımızı yine kaybetme riskini mi alacağız? Düşünce ûretmek Geçen yıl bu düşüncelerle, bu duyarlıkla, bu endişelerle, bu gidişe dur diyecek yollar ara- mak üzere bir avuç insan bir araya gelip "Istan- bul inisjyatifi"ni kurduk. Aramızda arkeolog, mimar, hukukçu ve akademisyenler vardı. Kültürel coğrafyamızda olup bitenlere seyircı kalmaktansa dünya kamuoyuna ve uluslarara- sı kuruluşlara seslenmeyi yeğledik. Ve bu ses- lenmeyi Istanbul'dan yaptığımız için adımızı "Is- tanbul Inisiyatifi" koyduk. Ve ilk iş olarak, önü- müzdeki günlerde, tam da NATO toplantısının hemen öncesinde gerçekleşecek bir sempoz- yum düzenledik. Bir yıldır, (böylesi gönüllü ku- ruluşlarda her zaman olduğu gibi kimimiz daha çok, kimimiz daha az) bu toplantı için çalışıyo- ruz. Sempozyumun başlığı: "Geçmişimiz İçin Bir Gelecek". Alt başlığı: "Kültürel Miras Kavramı- nın Yeniden Tanımlanması ve Korunması İçin Uluslararası Sempozyum". Amacı: Düşünce üretmek... Kültürel varlıkla- ra yönelik suçlara karşı uluslararası kurumları, antlaşmaları ve mahkemeleri etkin kılacak bir yapının oluşması için düşünce üretilecek. Bilgi Üniversitesi kapılarını açtı. (Dolapdere Kampusu'nda 24-26 Haziran tarihlerinde ger- çekleşiyor sempozyum.) Dışişleri Bakanlığı Kül- tür Dairesi (Teşekkürler Şule Soysal), Ağa Han Vakfı, Yapı Kredi Kültür Sanat ve Yayıncılık, E- fes Pilsen, Yapa Dış Ticaret, A ve B Tanıtım gi- bi çeşitli kurumlar destek verdi. Hepsine teşek- kürlerimiz sonsuz. Önemli katılım Sonuçta, doğrusu hâlâ inanmakta güçlük çe- kiyorum ama, muhteşem bir program ve müt- hiş zengin uluslararası bir katılım çıktı ortaya. Sempozyuma Avrupa ülkeleri, Amerika Birle- şik Devletleri ve Ortadoğu'dan arkeologlar, ta- rihçiler, hukukçular vetahribatıntanığı Iraklı mü- zeciler ve gazeteciler katılacak. Türkiye'deki katılımcıların yanı sıra, dünyada- ki belli başlı müzelerin ve üniversitelerin uzman- ları ve temsilcileri; Louvre Müzesi'nden, British Museum'dan, Berlin'deki Alman Arkeoloji Ens- titüsü'nden ve Cambridge, Yale, Columbia, Chi- cago üniversitelerinden, Asurbilimciler, Mezo- potamya arkeologları konuklarımız olacaklar. Toplantının bir günü Irak'taki talanı yaşamış tanıklara ayrıldı. örneğin eski Bağdat Müzesi Müdürü Navvala Mutavvalli. Onun acısını tele- vizyon haberleri aracılığıyla bütün dünya paylaş- mıştı geçen nisanda. Irak Kazılar Müdürü, Bağ- dat Müzesi'nin şimdiki yetkilileri, Musul Üniver- sitesi profesörleri ve olaylara tanıklık etmiş ga- zeteciler... Hukuk konuları ve yaptırımların ele alınacağı son günün katılımcıları ise kültürel miras ve es- ki eser kaçakçılığı konusunda uzmanlar. Bu in- sanlık suçunu önlemek için hangi iç ve dış di- namikler harekete geçirilir, hangi mekanizmalar kurulabilir, araştınlacak. Ve toplantı sonunda hazırlanacak Istanbul Deklarasyonu, uluslararası kurumlara, BM Ge- nel Sekreterliği'ne, UNESCO'ya, Avrupa Kon- seyi ve Avrupa Birliği organlanna iletilecek, dün- ya kamuoyuna sunulacak. NATO zirvesi öncesinde önemli bir misyon üstlenmiş durumda Istanbul Inisiyatifi. zeynep@zeyneporal.com Faks:0212 257 16 50 BUCUN • AKMERKEZ'de saat 16.00'da yazarımız Prof. Emre Kongar 'Babalar Günü' dolayısıyla kitaplannı irnzalayacak. • GOETHE ENSTİTÜSÜ'nde Bahçeşehir Üniversitesi Iletişim Fakültesi işbirliğiyle 'Küreselleşme, Amerikanlaşma ve Günümüz Popüler Kültürü' adlı konferans. (0 212 249 20 09) • BEYOĞLU SİNEMASI'nda 'Sinema Yazarlarının Seçtikleri '04' kapsamında 12.00, 15.00, 18.00 ve 21.00'de '25. Saat'. (0 212 334 07 34) ISTANBUL MÜZİK FESTİVALİ • BOĞAZİÇİ ÜNTVERSİTESİ ALBERT LONG SALONU'nda 18.00'de Erden Bilgen, Lars Ranch ve Paolo Crivellaro konseri. (0 212 334 07 34)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle