19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2004 PAZ 12 PAZAR KONUGU AKEL Genel SekreteriHristofıas ve hükümetsözcüsüHrisostomidis ile adanın geleceğini konuştuk S 6 Y L E g İ : LEYLA TAVŞAIMOdLU leyla.tavsanogIu(S cumhuriyetcom.tr Yine Kıbrıs Rum tarafmda Rum yeîkililerle konuşuyorum. Rum Yönetimi Başkanı Tassos Papadopulos 'la işbirliği içine girme zorunluluğunu duyan Rum komünistpartisi AKEL'in Genel Sekreteri ve Rum Temsilciler Meclisi Başkanı Demetris Hristofıas ve Rum Hükümet Sözcüsü Kipros Hrisostomidis le bir araya geliyorum. tkisi de aynı ağzı kullamyorlar. Annan Plam için yapılan referanduma büyük çoğunlukla "hayır " oyu veren Rumlann aslında Kıbnslı Türklerle birleşmeye karşı olmadıklarım, sadece adanın kuzeyinde yaşayan Türkiyeli Türklerle bir ortaklık istemediklerini söylüyorlar. Nedenini de şöyle izah ediyorlar: "Çünkü Türkiye bu şekilde adayı büyük ölçüde kontrol edecek." îkinci neden ise Annan Plam 'nın öngördüğü sembolik Türk askeri varlığına bile tahammül edememeleri. llle de adanın askersizleştirilmesini istiyorlar. Amc Ingiliz üslerine gelince iş değişiyor; "O konu başka " oluyor. Laj lafı açtıkça kafamda pek çok şey netleşiyor, Bakalım, bu iki söyleşiyi okuyunca siz de Kıbrıs 'ı ve Kıbrıslıların -en azından Rumlann- ruh halini daha iyi anlayabilecek misiniz? KıbnsHar birleşmek istiyor DEMETRİS HRİSTOFİAS - Özellikle referandumda sizin taraftan "haytr", Türk tarafm- da da "evet" oyunun büyük bir yüzdeiikle çıkmasından sonra Kıbrıs 'ta olusan durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? HRİSTOFIAS - Durum çok kanşık ve karmaşık. Şöyle söyle- mem gerekirse öncesine kıyasla daha fazla karmaşıkJaştı. Kıbns Türk tarafînda büyük bir çoğunluğun Annan Planı'na "evet" oyu vermesi, bizim tarafta da bunun büyük bir çoğunlukla reddedilme- s\ şimdi "evet" ve "hayır" oylannın karşı karşıya pozisyon alma- lan gibi bir durum yarattı. Ama bunun yanı sıra ben, artık Kıbnslı Türk dostlarla ikili ve çokiu temele dayalı olarak oturup karşıhkJı birbirimizin kaygılan- nı konuşmamız gerektiğine inanıyorum. Ben Kıbnslı Türklerin duygulannı anlıyorurn. Sanıyorum onlar Kıbnslı Rumlann neden "hayır" oyu verdiklerini anlamaya çalışıyorlar. Ben, bu çağnmın Kıbnslı Türkler tarafmdan kabul edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ben, son olarak Ledra Palas'ta Kıbns'taki siyasi parti lıderleriy- le yaptığımız toplantıda olumlu bir ilk adım attığımızı düşünüyo- rum. - Şimdilik, en azından pratikte Annan Plam rafa kaldırılmış gibi görünüyor... - BM Genel Sekreteri, Sayın PapadopuJos'a BM ve ilgili öbür taraflann planı yok oLmuş olarak görmediklerini söyledi. Şimdi BM GüvenliJc Konseyi Genel Sekreteri'nin raporuyla il- gili çalışmalannı tamamlayınca Kıbnslı Türkler ve Rumlar, Tür- kiye ve BM görüşmelere yeniden başlayacaklar, diye düşünüyo- rum. Annan Plam dengell -Açık konuşmak gerekirse Kıbns 'la ilgilibütün taraflar AKEL'i ve bizzat sizi fena halde Tassos Papadopulos'un oyununa gel- mekle suçladt. Hatta Türkiye'de AKP hükümeti ve Kuzey Kıb- rıs Başbakanı MehmetAH Talatda si- zi ağır biçimde eleştirdi. Buna ne di- yorsunuz? - Şimdi bakın, Annan Plam son de- rece dengeli, Kıbns sorununa en iyı çözümü getirecek reçete olarak nitelen- di. Bu plan sözde Rurn olsun, Türk ol- sun Kıbnshlann gerçek çıkarlannı gö- zetiyordu, BM'nin Kıbns'la ilgili ka- rarlannın hayata geçirilmesini sağlaya- caktı, her iki toplumun insani haklan- nı koruyordu, mültecilerin evlerine ge- ri dönmelerini sağlayacaktı, Türki- ye'den gelip adaya yerleşenlere çare bulacaktı ve adannı yeniden birleşme- sini sağlayacaktı. Bu plan gerçekten bu saydıklanmı sağlayacak olsaydı o zaman referan- dumda "hayır" oyu veren Kıbnslı Rum- lar çok ağır biçimde eleştirilmeliler. Ama demin de dedigim gibi bu plan bunlann hiçbirini sağlamıyor. Evet, acı bir reçete, dengeli ve bir şeyler sağla- yacak olduğu zaman kabul edilebilir ni- teliktedir. Ama hiçbir şey sağlamaya- cak acı bir reçete neden kabul edilsin ki? Bu plan sadece her iki toplumun gü- vensizlik kaygılanm koruyor ve güç- lendiriyor. Hakça konuşmam gerekirse bu plan ne en iyisıdir, ne de takdim edildiği gi- bi çok dengelidir. Sadece, özellikle Kıbnslı Rumlann güvenlikleri konusun- da çok ciddi endişeler uyanmasına ne- den olmuştur. îşte, AKEL her iki top- lumun çıkarlannı, Kıbnslı Türklerin haklanm geri vermek, onlann insan haldan ve siyasi eşitliklerini korumak hedefinin, Kıbnslı Rumlann haklan- nı ihlal etmemesi gerektigım görmüş- tür. Dolayısıyla Annan Plam, Burgens- tock'ta Kıbnslı Türklerin değil, Türki- ye'nin isteklerine cevap vermiştir. Biz de sonunda o adırm atmak zorunda kal- dık. Çünkü ne yazık Burgenstock'ta o zamanki Dışişleri Bakanlığı Müsteşa- rınız Büyükelçi Uğur Ziyal'uı istekle- ri doğrultusunda hareket edildi ve başta BM Genel Sekreteri'nin kendisi olmak üzere bütün BM heyeti de buna boyun eğdi. - Yani sizce bu Türkiye'nin lehine mi? - Tabii. Bu olanJar Kıbns Rum tarafinı son derece güç bir duru- ma sokmuştu. Sadece yönetim değil, sıradan Kıbnslı Rumlar da zor durumda kalıyordu. Pek çoğu da kaygılara kapılmıştı. Bütün bu kaygılan ve zorluklan hesaba katmak zorundaydık. Tabii ki Sayın Talat bizi çok eleştirdi. Aslında bu karşılaşmayı basın aracılığıyla yapmak en doğru yolu seçmek değil. Çünkü si- yasi açıdan Sayın Talat'ı eleştirmek için pek çok nedenim var. -Neden? - Izin verin, sözümü bitireyim. Tabii ki her ikimizin de halklan- mızın çücarlannı korumak gibi bir meselemiz var. Ülkemizin ye- niden birleşip bütünleşebilmesi için bir masa etrafinda oturup iki tarafin kaygılanm paylaşmamız lazım. Sayın Talat'a bunu yapmayı önerdim. Şimdiye kadar da bunu ya- pabihniş değiliz. Umanm yakın gelecekte gerçekleştiririz. Keşke referandumdan önce yapmış olsaydık. Pek çok nedenden mümkün olmadı. - Yanlış söylüyorsam lütfen beni düzeltin, ama bildiğim kada- rtyla planın son şekli Burgenstock'ta Papadopulos tarafından kabul edilmişti. Sonradan ne oldu? - Hayır, yanıhyorsunuz. Kabul edilmemişti. Sayın Talat'ın, san- ki bir komplo hazırlamışız gibi, Sayın Papadopulos'la bu işin için- de birlik olduğumuz sözlerine burada bir yanıt vermek istiyorum. - Ama dışardan bakıldığında öyle görünüyor.,. - Ama bunu söylemek haksızlık olur. O bunu söylerse ben de onu Sayın Denktaş'la işbirliği yapmakla ve aynı siyaseti izlemekle suç- 1946, Girne doğumlu. İlkgençükytUanndan idbaren Kıbns 'taJdsol harekeüer içindeyer aUh. 14yaşınaayken Tüm Kıbns Öğrenciler Birliği üyesioldu. 1964'te Kıbns Komünist Partisi olarak da adiandmian Işçi Suufuan tlericiPartisi'ne(AKEL), Tüm Kıbns tşçi Sendikalan Federasyonu 'na ve Birleşik Demokratik GençJik Harekeü'negirdi Bu aradayükseköğrenüniniSovyederBiHiği döneminde, Moskova 'da Sosyal Bilimler Enstitüsü 'nde tamamUuu. Sovyeüer Birîiği SosyalBilimlerAkademisi'nden tarih doktorası aldu 1991 'den beriRum Temsilciler Mectisi'nde AKEL milletvekUL 1988'den beriAKEL'in Merkez Komitesi GenelSekreteri, aynı zamanda da Rum TemsilcilerMeclisi Başkanı. layabilirim. Hatta Sayın Erdoğanve Sayın Özkök'le de birlikte ha- reket ettiğini söyleyebilirim. Türkiye'nin çıkarlannahizmetetmek için aynı politikalan güttükJerini telafluz edebilirim. Bir taraf onu, öbür taraf bunu söyleyebilir. Böylece de sürtüşme ve aynhk devam eder. Bu da iki halka hiçbir olumlu sonuç sağla- maz. O nedenle de bu tür suçlamalardan kaçınmak çok daha iyi- dir. Eğer bırbırimizi eleştireceksek o zaman oturalım, çok açık ko- nuşalım, eğer birbirimizın pozisyonunu beğenmiyorsak birbirimi- zi suçlayalım. Ama bunu yapmamız gerektiğini de söylemiyorum. Belki bu yolla iki taraf için de kabul edilebilir bir çözüme ulaşabi- liriz. - özür dilerim, ama şu soruyu sormadangeçemeyeceğim. Yok- sa MehmetAH Talat son olarak izlediği siyasetle sizi düş kırık- lığına mı uğrattı? - Benim Sayın Talat'ı, yoksa Sayın Talat'ın beni düş kınklığına uğrattığını söylemek yanlış olur. Bütün mesele birbirimizin son yd- daki siyasetini tahJil etmeye çalışmamız. Biz siyasetimizi, ya da o siyasetini değiştirdi, demeye henüz ha- zır değilim. Bunu yapmak şu anda hiç yararlı olmaz. - Kıbrıs Türk tarafının buradaki referandum sonucu yüzün- den fena halde düş kınklığına uğradığını düşünmüyor musu- nuz? - Tabii ki bunun farkındayız. O nedenle de biz şimdi Rum tara- finın duygulannı tahlil edip bunlan izah etmek istiyoruz. Örneğin öbür partilerle AKEL'in "hayır'' oylan arasmda farkJar var. Onlar "hayır* derken belki de iki toplumlu, iki bölgeli bir federasyona da "hayır" diyorlardı. Biz AKEL olarak bunu istiyoruz. Bizim de- ğiştirmek istediğimiz böyle bir çözümün ıçeriğiyle ilgili bazı nok- talar. Bir çözüm hiç kuşkusuz ortak federal bir yapı üzerine kuru- lursa çok daha iyi olur. Ama tabii Kuzey Kıbns'ta sokaktaki ada- mın kızgınlıgını ve kaygılanm anlayabiliyorum. Biz de, karşılıklı olarak birbirimize kaygılanmızı izah etmeye çalışmamız ve ülke- nin yeniden birleşmesi için çalışmaya devam etmemiz gerektiği mesajını vermeye çalıştık. - Merkez-sağ DİSİ'nin "Evet" kampan- yasını nasıl değerlendiriyorsunuz? - Nasıl değerlendirebilirim? Bazı liderler ve bazı siyasi partiler daha biz Annan Planı'nı öğ- renmeden plana "evet" demeye söz vermişler. Biz hiç kimseye Sayın Annan ın hiçbir planı- na "evet" taahhüdü verdirmedik. Sayın Verbeugen'in, Amerikahlann ve öbür taraflann suçlamalanna bakarsak başlangıç- tan beri kimi parti Iiderinin Kıbns'ın AB üye- liğinin önünü açmak için böyle taahhütler içi- ne girdikJeri izlenimi uyanıyor. Verheugen'in eleştirilerine bakarsak ortaya çıkan da bu. Ver- heugendiyorki: "Kabul edecekteri sözünü verdfler." Kim verdi bu sözü? Düşünebiliyor musunuz? Daha Annan Planı takdim edilmemiş ve biri- leri bunu kabul etmeye söz vermişler. Sözde ambargo - Yani kapalı kapüar ardında epeycebir şey mi dö'nmüş? - Gibi görünüyor. Bümiyorum. - Şimdi özellikle ABD tarafından Kıbnslı Türklerin dünyadan yalıtılmışlıklanna artık son vermek için Ercan Havaalanı ile Ga-J Magosa Limanı'mn direkt trafiğe açılması gerektiği istekleri var. Siz bunu nasıl değer- lendiriyorsunuz? - Partim, 1991 'den beri, o sözde ambargoy- la ilgili öneriler getirdi. Bunlann içinde mal alışverişi, insan değişimi, hatta BM gözeri- minde kuzeydeki bazı fabrikalann Kıbnslı Türkler ve Rumlann katkılanyla yeniden in- şa edilmeleriydi. Bu öneriler nasılsa geri çev- rilecekti. Öyle de oldu. Dolayısıyla şimdi Kıb- nslı Türklerin mal ihracatı konusunda bir me- selemiz yoktur. Ama bizim önerimiz bütün bunlann meşru yollardan yapılmasıdır. Bili- yorsunuz, sorun Sampson darbesi, ardından da Türkiye'nin işgaliyle (1974 Harekâh) ortaya çıktı. Türk tarafi işgal sözünü duymak istemi- yor. Eğergerçeği söylememiz gerekirse Tür- kiye, çok güçlü bir komşu olarak uluslararası hukuku ve Kıbns Cumhuriyeti'nin toprak bütünJüğünü ihJal etmiş- tir. KKTC diye bir devlet kuruldu. Ama bu BM Güvenlik Konse- yi'nin 541 ve 540 sayılı kararlan geregüıce geçersizdir ve yasal hiç- bir şahsiyeti yoktur. Hiçbir şekilde de tanınması şansı yoktur. Eğer şimdi Ercan Havaalanı ve Gazi Magosa Limanı'mn dogrudan tra- fiğe açılmasına göz yummak bu iki Güvenlik Konseyi karannı ih- lal etmek demektir. Bence şimdi bunu yapmak en doğru adımı at- mak olmaz. Ama bütün ihracat ve ithalat Kıbns Cumhuriyeti adı- na yapılırsa en doğru iş yapılmış olur. - Türkiye 'de kimileri Tassos Papadopulos 'un sizi adeta büyü- lediğini söylüyor. Siz buna ne diyeceksiniz? - Hiç de öyle değil. Sayın Papadopulos ve onun pozisyonlanyla ilgili yıllardır önyargılar var. Sayın Papadopulos aleyhinde hem iç- te, hem de uluslararası alanda bir kampanya var. Ingilizlerde, Ame- rikahlarda, Kıbns Türk toplumunun içinde Sayın Papadopulos'a yöneltilen haksız, dürüst olmayan suçlamalar bulunuyor. Orneğin Miloşeviç'le ilişkileri gündeme getiriliyor. Gerici olduğu, Kıbns so- rununa çözüm istemediği ve daha pek çok şey söyleniyor. Bunlar gerçekten haksız suçlamalar. Çok dürüst ve namuslu bir insan olduğu ekonomik durumu ve öbür duruşlanndan açıkça ortada. Miloşeviç'le ilişkisi, baştan se- çilmesini engellemek için gündeme getirildi. Şimdi de Annan Pla- nı'nın yaratıcılan onun planı kabul etmediği suçlamasını getiriyor- lar. Bizim Sayın Papadopulos'la iyi bir ilişkimiz var. Ama Annan Plam'nın kabulü konusunda aynı görüşleri paylaşmadığımızı söy- lemem gerek. Bunu da açıkça söyledik. Ama Sayın Papadopu- los'un planı öldürdüğü, onun hep muhalif olduğu suçlamalanm da kabul edemem. , - / // , * - 5/; Kıbrıs Rum hükümet sözcüsü olarak Rum ta- rafının böytesineyüksek biroranda referandumda "ha- yır" oyu vermesini nasıl izah ediyorsunuz? HRISOSTOMtDtS-Sizi temin ederim k Kıbnslı Rum- larülkenin nihai olarak yeniden birleşmesini tahmininiz- den çok daha fazla istiyorlar. "Hayır" oyunu çok anlaşı- labilir biçimde belli nedenlerden dolayı verdiler. Itiraz nedenlerinin başında planın Türkiye'ye Kıbns ve Kıbns Türk toplumu üzerinde kontrol hakkım vermesi gelmektedir. Şimdı plan, Türk ordusuna adada sembolik bir miktarda kalma hakkı tanıyor. Ama biz adanın tama- mıyla askersizleştirilmesini istiyoruz. - İyi de ada askersizleştirilirse tngiliz üsleri ne ola- cak? Neden onlann kalmasına göz yumulmak isteni- yor? - tngiliz üsleri başka bir mesele. Ingiliz üsleri 1960'tan önceki tngiliz koloni sisteminden beri burada varlar. O nedenle de bu üslerin kapatılmasını istemek bizim için çok zor. Evet, günün birinde giderlerse biz memnun olu- ruz. Ama şimdilik sorunlan tek tek ele alalım. Gelelim BM Genel Sekreteri'nin raporu ve bizim ona verdiğimiz cevaba... Bunu gördüyseniz sorunun aslında nerede olduğunu anlarsınız. Biz, iki bölgeli, iki toplum- lu federal biranlasmaya varabileceğimiz siyasi eşitliği olan bir Kıbns Türk toplumu istiyoruz. - Peki, sorununuz nedir? - Şu anda adanın kuzeyinde yaşayan Türkiyeli Türkle- rin sayısı gerçek Kıbns Türk toplumunun sayısından çok fazla. Onlar kalmaya devam ederlerse sonuçta varacağı- mız çözümle biz Türkiyeli Türklerle mi bir federasyon kuracağız? Ama biz 500 yılhk bir tarihi paylaştığımız ve zaman zaman da aramızda zorluklar yaşadığımız, ama bugün mü- kemmel ilişkilerimiz olan Kıbnslı Türk dostlanmızla bir federasyon kurmak istiyo- ruz. Ama Annan Planı Kıb- nslı Türklerle Kıbnslı Rum- lann birleşmelerini sağlaya- cak gerçek bir araç değildi. - Peki, sizce iş bu noktaya gelmişken bundan sonra ne- reye varılır? Acaba Türki- ye'nin 6 Aralık'ta AB'den tarih alması Kıbns'ın bir- leşmesini kolaylaştınr mı? - Eğer Türkiye'nın AB 'den tarih alması adanın birleşme- sini kolaylaştıracaksa biz bu- nu candan ve gönülden des- tekleriz. Sorun, acaba o tarih- ten önce bir şeylerin yapılıp yapılamayacağıdır. Bana göre bazı noktalara dikkat çekilmesi, bunlann açıkhğa kavuşturulmas] gere- kir. Kıbnslı Türklerin AB ve öbür ülkelerden ekonomik olarak destek alması bizim için sorun değildir. Ama biz o ülkelerin bölücü davranış- lar ve siyasetleryerine, birleş- tirici yaklaşımlar içine gir- melerini isteriz. Örneğin Sayın Talat ve onu destekleyenler, "Şunuda,bu- nu da. limanlann ve ha> aala- nuun açıbnasuu isteriz. An- nan Planı'm bir daha görüş- meviz. Bizler üzerimize dü- şen her şeyi yapOk. Bundan sonra yeni ortaya çıkan statü- koyu arbk kendi rejimimizin yaranna kuflanınz" sözleny- le hşkırocı olmaktan vazgeç- melidırler. Bunlar geçmişte kullam- lan söylemlere benziyor. Bel- ki bugün tanınma konusunda ısrar etmediklerini söylü- yorlar, ama tslam Konferansı ülkelerine Kıbns Türk Dev- leti olduklannı kabul ettirmeyi amaçlıyorlar. Kimllk belgelerl kabul edllmlyor - Yani sizce bu tanınma isteğiyle aynı anlamı mı ta- şıyor? - Öyle değil mi 9 Sayın Talat, "Bu tarafa gelecek Kıb- nslı Rumlardan pasaportgösterme zorunluluğunu kaldı- racağım. Sadece künlik bdgelerini göstermeieri yeterli olacak" diyor. Ama Türk tarafına geçecek her Kıbnslı Rum'u Size' adını verdikleri bir formu doldurmaya mec- bur ediyor. Üstelik uzerlerinde Latin harfleri bulunma- yan. sadece Rumca yazılmış eski kimlik belgelerini de giriş kapılannda kabul etmiyorlar. -Peki hem Yunan, hem de Latin alfabesiyle yazılmış kimlik belgelerine ne uygulama getiriliyor? - Yeni kimlik belgeleri kabul ediliyor, tabii. Ama yine de vize denilen o formun doldurulması mecburi. Oysa Av- rupa ülkelerinde sadece kimlik belgelerimizle dolaşım hak- kına sahibiz. Bu da gösteriyor ki Sayın Talat bölücü bir siyaset izliyor. - Niye öyle söylüyorsunuz? Daha yakın geçmişe ka- dar TalatRumlarta çok iyigeçinmiyormuydu? YaniBaş- bakan olunca sizegöre değişti mi? - Değişti. Çünkü arak Türkiye ve onun siyasetlerine uyum sağlamak zorunda olduğunu düşünüyor. Evet, Türkiye adada bir çözüm olmasını, Annan Pla- nı'nı imzalamaya hazır olduğunu açıkladı. Ama Türki- ye'nin amacı bir şekilde Kıbns'ı kontrolü altında tutma- ya devam etmektir. Bunu da ya askeri gücüyle, ya tek ta- raf]] müdahale hakkıyla, ya da Kıbnslı Türkler vasıtasıy- la yapmayı amaçlıyor. Bütün bu saydığım noktalar bizim için çok önemli. Annan Planı bütün Kıbnshlan rahatlat- maya kesinlikle gerekli olan siyasi, toplumsal ve psiko- lojik çerçeveyi çizmekten çok uzaktı. Referandumda "ha- yır" oyu verenlerin büyük çoğunluğu hâlâ adanın birleş- mesini istiyorlar. Ama böyle bir birleşmenın o plan al- tında olmasına kesinlikle karşılar. Planın, topluca Kıbns halkı yerine Türkiye lehine ol- duğunun, Türkiye'nin çıkarlanna hizmet ettiğinin far- kındalar. Plan Türkiye İçin zaferdlr KİPROS HRISOSTOMtDtS 1942, Baf doğumlu. Ortaöğrenimini Baf Lisesi, yükseköğreniminiAtina ÜniversüesiHukuk Fakükesi 'nde tamamUuk Baû Almanya 'da Bonn Üniversüesi'nde şirketier hukuku konusunda doktorayaptL Dörtyılsüreyle Strasbourg 'da Avrupa Komisyonu 'nun Avrupa İnsan Haldan Konseyi'nde insan haklan ihlaûeri, özelUkle de Yunan cuntası dönemindefa insan haklan ihlallerini inceledi 19731te Kıbns'a döndil 1981'den 2003 'te hükümet sözcülüğune atanana kadar Lefkoşa 'nın Rum kesiminde avukatkkyaptı. Pek çok derneğe üye, Kıbns sorununun uluslararası boyutuyla ugiUkitaplanvar. - YaniaslındaAnnan Planı Türkiye için birzaferan- lamına mı geliyor? - Çok doğru söylediniz. Bu plan Türkiye'nin zaferidir. Başbakamnız Erdoğan tsviçre'de, "Biz istediğimiz her şeyi aldık. Bu Türkiye için bir zafeıttir" dedi. Bütün bun- lar da haikımızı tedirgin etti. Dolayısıyla Kıbnslı Rum- lar arasmda son derece olumsuz bir ortam oluştu. - Sizce Kıbns bölgeselmi,yoksa Büyük Ortadoğu Pro- jesi (BOP) degöz önüne alınırsa iyice uluslararası bir sorun mu? Bu çerçevede sizce ABD soruna kalıcı bir çözüm ister mi? - Evet, onlann bakış açısından bakarsak muhtemelen şunu düşünürler: Biz esas olarak Kıbns'ın değil Türki- ye'nin müttefikiyiz. Dolayısıyla da Kıbns'ı dolaylı ola- rak Türkiye aracılığıyla kontroi et- meliyiz. Ama burada AB'nin koşulu nedir? Bir de ona bakalım. AB artık eski AB değil. AB ve ABD bu bölgede Yunanistan, Tür- kiye ve Kıbns üçgeni yaratmakta fikir birliğindeler. Böylece de böl- gedeki varlıklannı güven altma al- nuş olacaklar. Dolayısıyla bölgede- ki çıkarlannı koruma altma alacak- lar. Şimdi, bu çerçevede Annan Pla- nı' na gelırsek... Annan Planı 'nda si- yasi, toplumsal vepsikolojik yönler ele alınmaz ve bunîarda iyileştirme- ye gidilmezse yine bir çıkmaza gi- rilir ve sonunda da bu ne sonuçlar verir, bunu da kimse tahmin ede- mez. - Peki, siz Kofi Annan 'ın planı olduğu gibi korumakta ısrar ede- ceğini düşünüyor musunuz? - Sayın Annan'ın bunda fazla bir fikri yok. Alvaro de Soto ve takımı yapımn bu olduğunda ısrar etti. On- lar konuya tamamıyla matematiksel açıdan yaklaşıyorlar. Onlann mantığı şuydu: "Eh. birtarafln pozis^onu bu,öbür tarafin ki de şu. Doiayısıyla bir orta yol bulahm ve bir plan çizelim." Ama başka unsurlan, kaygılan ta- mamıyla unuttular. İnsan unsuru - Yani, DeSoto veçalışma arka- daşları Kıbrıs 'ta insan unsurunu göz ardı mı ettiler? - tnsan unsurunu tamamıyla göz ardı ettiler. Aynca da uluslann dav- ramşlanna kıımanda eden temelsel kurallan görmezden geldiler. Oysa bu kurallar herkes için ortaktır. tsrail'e Batı Şeria ve Gazze için konulan yerleşim yerleri kurallan Kıbns'taki Türkiyeliler için konul- madı. - İyi de Türkiyeliler Kuzey Kıbrıs 'ta belliyerlereyer- leştirilmediki. OnlariçinKibbutz'laraçılmadu İstedik- leriyerlere taşındılar. İkisi arasmdafark yok mu? - Ama, Leyla, bak, Türkiyeliler şu anda Kıbnsh Rum- lann malı olan yerlerde yaşıyorlar. Bu da, bana sorarsan, çifte gayri meşruluk. Üstelik Türkiyeliler yakında ada nü- fusunun çoğunJuğunu oluşturacaklar. Buna bir örnek Lübnan'dır. Lübnan'da Müslümanlar ülke nüfusunun üç- te biri, Hıristiyanlarüçte ikisiydi. Bugün Lübnan'da Müs- lüman nüfus çoğunlukta. Bir de nüfus oranı var ki o da Rumlar yüzde 80, Türkler yüzde 18.0 zaman yüzde 18 nüfus için Kıbns toprağının yüzde 30'unu elde tutmak hakça mı? Bence değil. Türkiye bir çözüme ulaşmak is- temiş olsaydı Kıbnslı TürkJer, ya da Türkiyelileri yerleş- tirmeyi düşünmedikleri bazı bölgeleri geri verirlerdi. Bu da hiçbir şeye mal olmazdı Kıbnslı Türklere. Türkiye, aynca birleşmeyi sağlayacak bir ikJim yara- tılmasını amaçladığını söylüyor. tyi de, tek bir asker ge- ri çekilmedi ki. Aynca Maraş'ın açılması konusunda da hiçbirjest yapılmadı. Maraş şu anda hayalet bir şehir gö- rünümünde. O zaman niye orayı elinizde tutuyorsunuz? O konuda bir şeyler yapmış olsalardı Avrupa içinde kah- raman ilan edilirlerdi. Bizden Kıbnslı Türklere karşı cö- mert davranmamız isteniyor. Tabii ki ticaret yapacaklar, tabii ki AB onlara ekonomik yardım yapacak. Ama bö- lünmeye yol açacak dolaylı bir tamnmaya biz "hayır" diyoruz.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle