Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAVFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2004 PAZAR
10 P A Z A R YAZILARI <«shab<scumhuriyet.com.tr
Sizin silahınızyokmu?Amerika'da neredeyse her toplum
kesimınin ayn bir televizyon
kanalı var. Kadın kanalı, çocuk
kanalı. genç kanalı, göçmen nüfusa
hitap eden kanal vs. derken,
geçenlerde müzik kanalı MTV, ilk
gay kanalını kuracağını açıkladı. Çok
geçmedi. bir yeni kanal daha
kurulacağı duyunıldu. Bu kez medya
dünyasına girenler, Amerika'nın
"yönetenler" kesimiydı. The
National Rjfle Association (Ulusal
Ateşli Silahlar Birliği). Böylece,
Amerika'nın haber kaynaklan
arasına bir yenisi daha katıldı: NRA
News. 1 mılyon dolarlık bir yatırımla
faaliyete geçen şirket, internet
üzerinde başlattığı haber programlan
aracılığıyla izleyicileriyle buluştu
bıle. Internete bağlanıyor,
www.nranews.com adresini
yazıyorsunuz. Ekranda çıkan sayfa
üzerinde, günlük olarak hazırlanan
sabah ve öğlen haber bültenlenni ve
üç saatlık haber programını
izleyebiliyorsunırz. Radyo ve
televizyon kurarak seslendiği
kitleyi genişletme
çalışmalannı sürdüren NRA
News'un Başkanı Wayne
LaPierre, kuruluş amaçlarını,
First Amendment (Amerikan
Ana Haklar Sözleşmesi - Bill
of Rights'ın birinci maddesi)
ile güvence altına ahnan basın ^ ^
ve konuşma özgürlükleri ile
açıklamaya çalışsa da, aslında işin
içinde diğer bir yasayı bir şekilde
aşma çabası var. Amerika'da aralık
ayında kabul edilen bir yasaya göre,
ticari şirketler ve işçi örgütlerinden
gelen paralann, seçim dönemlerinde
başkan adaylannı hedef alan
reklamlann finansmanı için
kullanılması yasaklanmış durumda.
NRA News, yayımlayacağı politik
reklamlan, toplayacağı "bağışlaria"
finanse etmeyi ve bu şekilde yasal
engeli aşmayı planlıyor. Amerika'da
kasım ayında yapılacak başkanlık
seçimi öncesinde, silah taşıma
hakkmı savunan reklamlar
NEW YORK
ZULAL
KALKANDELEN
aracılığıyla George
Bush'a destek
olunması ve seçim
atmosferinin
etkilenmesi
hedefleniyor.
Bireysel olarak silah
sahibi olma ve taşıma
" ^ ^ ~ ^ ~ ~ ~ konusu, Amerika'yı
tam anlamıyla ikiye bölen ve
taraflann üzerinde uzlaşmasının
olanaklı görünmediği başlıca
tartışma konulanndan biri. Sonuç
olarak, bu mesele, siyasetin
vazgeçilmez gündem maddeleri
arasında başı çekiyor.
Cumhuriyetçilerin ve sağ kanadın
öncüleri, "bireylerin silah edinme ve
taşıma hakkuun", Bill of Rıghts'm 2.
maddesi ile güvence altına alındığını
ve hiçbir şekilde ihlal
edilemeyeceğini savunuyorlar. NRA
Nevvs'un intemet sitesinde yer alan
reklamlanna göz atıldığında da bu
noktanın ısrarla öne çıkanldığı
görülüyor. Ünlü aktörler Chaıiton
Heston ve Tom SeDeck'in de
aralannda bulunduğu bir dizi
tanınmış kişının yer aldığı reklam
metınlen, NRAyı "özgürlük
savaşçısı kahramanlann örgütü"
rolüne sokmuş. Biz, tüm dünyaya
silah satan Amerika'nın ve bu
örgütün kurucularının bu işten
kazandıklan maddi çıkann
büyüklüğünden hiç haberdar
olmasaydık bile, yine de ortaya
koyduklan argümanlan
çürütebilirdik. Amerika'daki sağ
kanadın gözden kaçırdığı çok önemli
bir husus \ar. Bill of Rights, bireyleri
federe de\ letlerden gelebilecek
şiddete karşı korumak ya da diğer bir
federe devletin saldınsına uğrayan
fakat asken gücü yetersiz kalan
devletlerin vatandaşlannın
kendilerini koruma haklannı garanti
altına almak düşüncesinden
hareketle, 1789 yılında önerilip 1791
yılında onaylanmış. Yüzyıllar önceki
devlet ve toplum yapısını
düzenlemek için çıkanlmış bir
yasanın. bugün devasa ordular
besleyen devletlerin nükleer ve
biyolojik silahlarla savaştığı bir
dünyada aynen uygulanmaya
çalışılması mantık dışı. Demokratlar
ve sol kanadın öncüleri ise hem bu
noktayı dile getiriyorlar hem de kişi
başına birer silah düşen Amerika'da
gıderek artan silah kaynaklı şiddet
olaylannı kanıt göstererek, her
isteyenin silah taşıyamayacağını
belirtıyorlar. Bu konunun Amerika'da
daha uzun zaman tartışılacağı kesin.
Bush'un yardımcısı DickCheney,
geçenlerde NRA'nın 133. geleneksel
kongresine katıldı ve Bush ile
kendisini "Second Amendment
şampiyonlan", Demokrat Parti'nin
başkan adayı John Kerry'yi ise
"sflah sahiplerine potansiyel bir
tehdit" olarak niteledi. Acaba sivil
bir insanın elinde tuttuğu silah kime
tehdıttir? Hem karşrnızdakine hem
de kendisine. Bunu öğrenmeyen
politıkacılar topluma tehdit.
kzuMayahoo.com
ADALETBARIŞ
GÜNERSEL
Paraşütlü Bush
karşınızda
Başkan George Bush'un babası 41'inci
ABD Başkanı George H. W. Bush 80.
doğum gününü gerçekten hoş bir şekilde
kutladı: Paraşütle uçaktan atladı! Ve bu
olayın benı ilgilendirmesinin sebebi,
atlayışı burada, okulumda yapmış olması!
12 Haziran'da doğum günü olan Bush,
cumartesi-pazar günlerini doğum günü
kutlamalanyla geçirdi, fakat bu
kutlamalann özel bir anlamı vardı: Bush
çiftinin altı çocuğundan ikincisi Robin
(birincisi George) üç yaşında kanserden
ölmüş. Bu yüzden çift, bağış
etkinliklerinin çoğunu kansere yöneltmiş.
HoustonJu olduklan için Houston'daki M.
D. Anderson Kanser Merkezi'ne büyük
katkılarda bulundular. tşte doğum günü
için cumartesi akşamı düzenlenen
konserdeki tüm bilet parası bu merkeze
bağışlandı. Bush'un pazar günü paraşütle
atlamasını izlemek isteyenler de bilet
alarak katkıda bulunuyordu. Bush'la
beraber atlayanlar arasında Sarurday Night
Live'ın eski komedyeni ve şimdiki CNBC
sunucusu Dennis Miller ile aktör Chuck
Norris vardı. Atlamasına doktoru izin
vermediği için izlemek zorunda kalan
Larry King, eski Sovyet Başkanı \Iihail
Gorbaçov ve eski tngiltere Başbakanı
John Major da oradaydı. Bush'un
paraşütle atlaması sadece kanser
konusunda yardım
TEKSAS için değil, aynı
zamanda "yaşhlann
da hâlâ egknceü
şeyler
yapabileceğini
göstermek" içindi.
Bir hafta önceden
———~"~—^—~~ Amerikan
Yaratıcılık Derneği (American Creativity
Association) danışman profesörlerinden
biri bize e-posta yolladı: Pazar günü
kocası ile Başkan Bush'un atlayışını
izlemeye gideceklerdi. Ama çok pahalı
olduğu için bilet almayacaklar, okulun
havaalanındaki kafesinde oturup oradan
izleyeceklerdi. Isteyenlerin
katılabileceğini belirtti. Tabii bu ilginç
olayı izlemeye gittik. Bush kendi adma
yapılmış George Bush Kütüphanesi'nin
üzerinden atlayacaktı. Çoğumuz elimizde
dürbünle geldik: havaalanı olaym
gerçekleşeceği yere çok da yakın değildi.
Okulda güvenlik önlemleri alınmıştı, ama
doğrusu ben daha çok olacağını
sanıyordum. Uçaklar gelmeye başladı; biz
heyecanla Bush'un hangisine bineceğini
merak ediyorduk. Sonunda kapkara bir
araba geldi, hava kuvvetlerinden birileri
saygı duruşuna geçti ve Bush arabadan
çıktı, selam verip uçağa bindi. Rüzgârh bir
gün olduğu için Bush'un tek başına
atlayamayacağı açıklandı. Bush bu
duruma pek sıkıbnış. Profesörlerden biri,
"Acaba Barbara (Bush) şu anda izüyor
mudur" dedi ve Barbara'nın kocasının
doğum gününde paraşütle atlama niyetini
duyunca gösterdiği tepkiyi belirtti: "Bu
atlama onu öldürmezse, ben öldürürüm!"
Biri, "Acaba Tony Blair de atlar mı" diye
espri yaptı. Buna karşılık "Eğer_" diye
başladım, ama lafimı tamamlamamaya
karar verdim. "Eğer Bush'un oğhı atlasa,
Tony de atiardT diyecektim. Herkes
diyeceğimi tahmin ederek "Hadi, hadi,
söyle" diye sataştı, ama böyle bir yorumda
bulunmanm o an için gereksiz olacağmı
düşündüm. 12.00'de başlayan gösteri
13.30 gibi bitri. En son Bush atladı; ondan
önce Amerikan Ordusunun "Golden
Knights" (Altın Şövalyeler) uçaklar ve
paraşütçülerle gösterisi vardı. Benim için
hoş ve ilginç bir tecrübe oldu. Iki günde 3
milyon dolar umulurken 5 milyon dolar
toplandı. Her ne kadar yaşlı Bush'a katı
hisler beslesem de kanserle savaş için
katkılan beni etkiledi.
bgunersel2@ hotmaiLconı
Ray
Charles
\BDde geçen hafta 73
yaşında ölen ünlü
müzisyen Ray Charles için,
pek çok ünlü arkadaşuun
kaûldığı muhteşem bir
cenaze töreni düzenlendL
Cazın krah olarak bih'nen
Charles, diin son
yokuluğuna müzik ve
gözyaşlanyla uğurlandı.
Los Angeles'taki First
African Methodist Episcop
al KUisesi'nde düzenlenen
törende, müzisyenler B.B.
King, Glen CampeH Stevie
VVonder ve \Vynton
Marsalis, RayCharles'a
saygılannı cenazede
sergiledikkri müzik
performanslanyla
gösterdiler. Gitanyla ağıda
benzer bir balad çalan B.B.
King, gözyaşlannı
tutamadı."(REUTERS)
Kanada'da yeni bir sayfa hazırlığı
Geçen hafta Kanada'nın seçimlere
hazırlandığını ve ne gibi konulann
seçimin kaderini
etkileyebileceğinden kısaca
bahsetmiştim. Bu hafta da bu
konuya devam etmek istıyorum.
Geçen hafta sözünü ettiğim
liderlerin kameralar önünde
yapacağı tartışmayı bu hafta izledik.
Tartışma, ilk akşam Fransızca,
ikinci akşam da İngilizce yapıldı.
Ülkenin politikasında da söz sahibi
dört büyük partinin liderleri iki saat
boyunca kürsüleri önünde ayakta
birbirlerine söz yanştırdılar.
Tartışma CBC radyosunun
programcılanndan biri tarafından
yönetildi ve liderler dört gazetecinin
yönelttiği sorulara ikili ya da dörtlü
olarak atışarak cevap verdiler.
Yönetici hanım, liderler zamanlaruıı
aştıklannda ya da birbirlerinin
sesini bastırarak konuştuklannda
sözlerini acımasızca kesti.
Liderlerin savunduklan fıkirler
kadar, savunma şekillen, tartışma
sanatındaki ustalıklan, beden dilini
kullanışlan da bu tartışmalardan
elde edilen puanlan etkiliyor.
Yapılan yoklamalara göre halkın
yüzde 81 'i bu tartışmanın oylanmn
TORONTO
1+1
BERNADEMİRYOL
gideceği partiyi değiştirmeyeceğini
söylüyorsa da geriye kalan yüzde 19
hıç de azımsanacak gıbı değil.
Üstelik liberaller, kendi kaleleri
olan Ontario'da bile
muhafazakârlara oy kaptınrken. Bu
ıkili ya da dörtlü tartışmalar
öylesine
zorlayıcı
olabiliyor
ki, liderlerin
kişilıkleri
hakkında da
seçmen ıyi
bir fikir
edinebiliyor.
Halihazırda
başbakan olan liberallerin lideri
Paul Martin, kazanan bir partinin
değil de su üstünde kalmaya
çabalayan bir partinin lideri
görünümünü vermekten
kurtulamadı örneğin. Özellikle
hanımlan ve gay ve lezbiyen
gruplan korkutan politikalanna
rağmen puan toplayan muhafazakâr
lider Stephen Harper ise, güvenli
konuşması ve sakınliğiyle
tartışmalardan galip aynldı. Yeni
demokratlann lideri ise tüm diğer
liderleri konuşturmamaya ant içmiş
gibiydi. Hatta bir noktada Martin
patlayıp laf arasında "Seni
çahşnranlar sana durmadan
konuşmanı mı tembih ettfler"
deyiverdi. Quebec Bloc partisinin
lideri ise Fransızca yapılan
tartışmada liderlıği götürürken,
tngilızce yapılan tartışmada sahayı
diğer lıderlere bıraktı. Tüm lıderler,
kendi görüşlerinı, politikalannı
saMinmak yerine, daha çok
bırbirlennın zayıf yanlannı
vurgulamayı seçtiler. Martin,
muhafazakâr partı başkanına,
durmaksızın gay ve lezbiyenlerin
eşitlık haklannı ya da kadınlann
kürtaj hakkını elınden almayı
planlayıp planlamadığını sorup
sıkıştırmaya çalışırken Harper da,
sağlık sısteminin ve bekleme
kuyruklarının Liberallerin son on
yıldır başta olduğu müddetçe nasıl
kötüleştiğini vurgulayıp durdu: "Bir
on yıl bozmakla geçirdiniz. bir on yü
da tamir etmeye mi çalışacaksinız?"
Muhafazakârlan halkm gözünde
sivrileştiren bir başka önemli nokta
da, Irak savaşına ya da genel olarak
silahlanmaya karşı olan
yaklaşımlan. Harper'in ABD'nin
Wall Street gazetesinde yayımlanan,
Kanada'nın Irak savaşında
ABD'nin yanında yer almadığı için
Kanada halkı olarak ABD
halkından özür dileyen mektubu,
tartışmada tekrar gündeme geldi.
Muhafazakâr parti genel olarak
ABD ile daha yakın ilişkiler
kurmak niyetinde, buna ABD ile
birlikte uzayda silahlanma da dahil.
Kısacası, muhafazakâr parti, şu
anda ABD'de başta bulunan
Teksaslı Bush amcanın partisinin
Kanada temsilcisi diyebiliriz.
Vergileri düşürmek. tüketimi
pompalamak, sağlık harcamalanru
kırmak ve özelleştirmek de, başa
geldiklerinde uygulamayı
planladıklan politikalardan birkaçı.
Bütün bunlar, on yıldır liberallerin
uyguladığı sosyal politikalarla
neredeyse taban tabana zıt. Harper
da Bush gibi, evliliğin geleneksel
tanımının değişmemesi gerektiği
ınancında... Bu demektir ki, geçen
yıl içinde Kanada'nın kimi
eyaletlerinde izin verilen hanım
hanıma ya da erkek erkeğe
evliliklere artık yeşil ışık
yanmayacak. Uzun lafın kısası 2004
seçimleri Kanada'ya yeni bir sayfa
açabilir.
Haziran
sonbahannda
aşkdüşleri...
Bu sene Abnan milleti öyle dogru dürüst
bir ilkyaz sevincinı ve İceyfinı pek
gönüllerince yaşayamadı! Durmadan yağan
yağmurlar ve ınsansız sokaklarda pazar
sabahlan yaşanan can sıkıntısının tarifıni
yapmak çok zor. Bahan yağmurla geçiren
çoğu insan, haziranın ilk günlerini de böyle
yaşadı. Ve bır anda gülümseyen güneşin
ardından çıkan kara bulutlar, kararan gökyüzü
gençleri içkiye itiyor ve herkes düşlerle
avunmaya başlıyor... Ve temmuz bekleniyor
şimdi... Aslında yürekleri kıpır kıpır edecek
ışıltılı temmuz sabahlannın büyüsü belki de...
Şimdilerde ise gözler hava raporlannda,
talcvimlerde ve gazetelenn sayfalannda...
Haftalardır Ahnan medyası ışi gücü bırakır,
Viıral Öger olayını şişirip, allayıp pullayıp
manşetlere taşırken en cıddi gazetelerde bile
"Kaplan" haberlen burada yaşayan Türk
toplumunu çileden çıkartmaya yetti. Sonunda
pot üstüne pot kırmakta büyük beceri kazanan
"Büd" gazetesı, yayhm ateşınden nasılsa
vazgeçip arka arkaya verdiği Türkiye'ye ait
cicili bicili "ıyi" haberlerle "imaj" düzeltip
kendilerini affettirme yolunu seçtı. Evet, on
tane sevimli haberle Türklerin gönlü alınacak
mı alınmayacak mı, göreceğiz bakalım.
Işadamı ve SPD adayı Öger'i eleştırdıği için
tepki alan Bıld, birdenbire dönerin çok satan
"fast-food" oldugunu, aynca Türklerin
yarattığı ış olanaklanyla 43 bın Türk
işletmesinın yılda 12 milyar Euro'luk yatınm
yaptığına işaret edıp Sıbel KekflB'mn yeni
fîlminden fılan söz etmesi aslında ldmsenin
gözünden kaçmıyor. Bild gazetesinde en çok
göze batan başlık ise "favori tatil ülkesi:
Türid>
ı
e" oldu. Şimdi artık Mayorka'ya değii,
Antalya'ya gelecekmiş Ahnanlar! Hazır
olun... Bu arada inanılacak gibi değil amma
bir gerçekten söz edelım. Münih'ın caddeleri
dev Türkiye reklamlan ile donatıldı...
Metrolarda, ışıklı duvar panolannda,
billboardlarda ve hemen her yerde biz vanz.
Dergilerdeki ilanlardan sinemalardaki kısa
reklamlara dek her yerde dünya güzellik
kraliçemiz Azra Akuı gülümsüyor. "Bcdm
gükryüzümüz sizi beküyor.- Türkjye" sloganı
yazılı dev afişle her köşe başmda burun
buruna geliyorsunuz. Turizm Bakanlığı ile
Türk Hava Yollan'nın ortaklaşa yürüttüğü bu
tanıtım kampanyasına
ilgi büyük. Yepyeni
bir imaj yaratma
peşindeyiz besbelli...
Ve bütün bu
curcunanın ardından
gülmeyi neredeyse
unutan asık yüzlü
Ahnan milletinin
valizleri toplayıp
Türkiye'ye uçacağı da kesin... Her şey bir
yana, ülkemıze geçen mayısta 1 milyon 799
bin turist geldi diye ellerini ovuşturan
uzmanlar yine geçen yıl Türkiye'ye 14
milyon turistin gittiğini, bu sene ise 20 milyon
beklendiğini beîirtmişler. Uzmanlar oturup
kelle sayadursunlar, bunu bir de turist
rehberlerine ve esnafa sormak lazım. Ister
öyle olsun ıster böyle, güneşe ve denıze hasret
Almanlarla, Ege güneşinden uzakta yaşamaya
alışmış olup, yüreği Assos'ta ve Cunda'da
atan, antik kentlerde düş kuran insanlar da
tatile gün sayıyorlar bu arada... Önümüzdeki
ay Antalya'ya inecek uçaklar doldu bile!.. O
yolcular arasından bu fakir de sırt çantasıyla
çıkabilir... Inin cinin top attığı ören yerlerınde
gülümseyen bir sabah pensiyle dolaşmanın
hayali bile insanı Likya kıyılanna çekiyor...
Sadece Antalya değil, Çanakkale'ye de çok
Ahnan gelecek. Haftalardır Münıh'te kapalı
gişe oynayan "Iroya" filmının yarattığı
rüzgârla hakıki Troya merak edıliyor
şimdilerde. Evet, hazıran sabahlannda düş
kurmak bile güzel uzaklarda.. Antalya
kıyılannda tur atıp, Kaş'ta uyanmak,
Kekova'ya uzanmak, oradan Faselis'e
dönmek ne güzeldir... Faselis bir cennettir.
Orada güneşin altın ıbnşimler dokuduğu bır
öğle vakti hiç yüzdünüz mü? Binlerce yıllık
bir geçmişin içinde düşlerdekı pen ile tiyatro
basamaklanna oturmak, ardından antık
lımanda taş kaydmp güneşi bir yudum şarapla
uğurlamak aslında uzaklarda düş gibi... Hele
hele yağmurlu pazar sabahlannda Münih'te
bu düşleri kuruyorsanız, hazıranlann
Ahnanya'da tatsız olduğunu'anlarsınız...
Temmuzlar ise yeni düşlere ve heyecanlara
hazırdır belki de kim bilir...
MUNIH
EROLÖZKAN
Küreselleşen dünyada geri alınan işçi hakları
Stockholm'un güneyinde şirin bir
sahil kenti var. Adı Vastervık.
Yaklaşık 40 bin nüfuslu. Yılın birkaç
ayında turizm en önemli gelir
kaynağı ama yerleşim yerinin
belkemiğini, Electrolux'ün elektrik
süpürgesi fabrikası oluşturuyor.
Geçen yılın sonlannda fabrikanın
1100 işçisine, yönetim tarafından bir
Noel ve yılbaşı tebriği gönderildi ve
şirketin kazancında büyük artış
olmasından ötürü teşekkür edildi.
Güzel. Ne var ki, yönetimden iki ay
kadar sonra yeniden bir zarf geldi
personele. Malıyeti azaltmak ve
şirket genelinde kazancı daha da
arttırmak için fabrikamn
Macaristan'a taşınmasına karar
verildiği duyuruluyordu.
Küreselleşen dünyada rakamlar,
bireylerden önce geliyordu çünkü.
Ostelik, işgücünün çok daha ucuz
olduğu Macaristan, yeni AB
üyesiydi. Bu karann böylesine küçük
bir yerleşim yerini nasıl sarstığını
tahmin edebilirsinız. İş olanağı son
derece sınırlı olan böyle bir yerde
yeni bir iş bulmak hemen hemen
imkânsız olduğu için, çok sayıda aile
ekmeğini büyük kentlerde
kazanmaya çalışacak. Isveç'te geçen
yıl on binlerce kışi ya bu nedenle ya
da maliyet düşürme amacıyla işinden
çıkanldı. Aynı zamanda, Volvo,
Ericsson gibi de\ şirketlerde hisse
sahibi kişiler daha da zenginleşti ve
akıl almaz ekonomik güvenceye
sahip genel müdürler, şirketleri
resmen zarar ederken bile yüksek
"bonuslar" aldılar. Küreselleşme
STOCKHOLM
GÜRHANUÇKAN
modelinin tipik
bir örneğini
oluşturan
Avrupa
Birliği'nin
genişlemesi,
hiç kuşkusuz
ençok
^ ~ ~ " ^ ~ ~ ^ ^ ^ ^ " " patronlann
ışine yanyor. İsveç ekonomisinin
içinde bulunduğu bu durgunluk
sırasında, son derece güç duruma
düşen yapı sektöründe binlerce işçi
işsizken, yurtdışındaki taşeron
şirketlerin getirdiği ve çok daha
düşük ücretlerle çalışan işçilere
rağbet büyük. tsveçli veya Isveç'te
nüfusa kayıtlı yabancı işçiler, 100-
120 yıllık işçi hareketiyle elde edilen
sendikal haklar ve toplusözleşme
güvencesiyle çalışırken, ekonomik
durgunluk bahanesiyle kapının önüne
koyuluyorlar. Hâlâ yıllar öncesinin
güvencesiz koşullan altında
çalıştınlan Polonyalı, Letonyalı,
Estonyalı ve Litvanyalı işçiler ise,
Isveç dışında kayıtlı taşeron şirketler
tarafından çok daha düşük ücretlerle
yetersiz sosyal güvence altında
çalışhnlıyorlar. Nüfusa oranla
dünyada en çok sendikah işçi ve
memura sahip olan, Isveç'teki
sendikalar ise elleri kollan bağlı
kalıyor. "Küreseüeştik ya, genişledik
ya, bunlar elbet olacakur" diyen tuzu
kuru politikacılar ortalıkta
dolaşıyorlar. Yannına giderek daha
fazla kaygıyla bakan halk ve özellikle
orta yaş ve üzerindeki emekçiler ise
biz bu ülkede işçi haklan için bunca
yıl neden mücadele ettik, diye
soruyorlar. îsveç sosyal
demokrasisinin temelini oluşturan
dayanışma ve sosyal haklar
kavramlan, giderek tarih kitaplarının
soluk sayfalanna terk ediliyor.
Avrupa Parlamentosu seçimlerine,
yeni üye ülkelerin çoğunluğunda
halkın böylesine az ilgi göstermesi,
birçok ülkede eski ünlü sporculara bir
teşekkür armağını gibi Brüksel'de
dolgun maaşlı parlamenterlik
"verihnesi'', yüksek duvarlann ardına
saklanan ve kapılanm dış dünyaya
sıkı sıkıya kapatan Avnıpa
dükalığının ne yönde yol aldığını
gösteriyor. Tek kutuplu dünyanrn
kabadayısına Avrupa Birliği'nin
kodamanlan neden böylesine tepkisiz
kalıyorlar dersiniz?