22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAVFA CUMHURİYET 20 HAZİRAN 2004 PAZAR 10 P A Z A R YAZILARI <«shab<scumhuriyet.com.tr Sizin silahınızyokmu?Amerika'da neredeyse her toplum kesimınin ayn bir televizyon kanalı var. Kadın kanalı, çocuk kanalı. genç kanalı, göçmen nüfusa hitap eden kanal vs. derken, geçenlerde müzik kanalı MTV, ilk gay kanalını kuracağını açıkladı. Çok geçmedi. bir yeni kanal daha kurulacağı duyunıldu. Bu kez medya dünyasına girenler, Amerika'nın "yönetenler" kesimiydı. The National Rjfle Association (Ulusal Ateşli Silahlar Birliği). Böylece, Amerika'nın haber kaynaklan arasına bir yenisi daha katıldı: NRA News. 1 mılyon dolarlık bir yatırımla faaliyete geçen şirket, internet üzerinde başlattığı haber programlan aracılığıyla izleyicileriyle buluştu bıle. Internete bağlanıyor, www.nranews.com adresini yazıyorsunuz. Ekranda çıkan sayfa üzerinde, günlük olarak hazırlanan sabah ve öğlen haber bültenlenni ve üç saatlık haber programını izleyebiliyorsunırz. Radyo ve televizyon kurarak seslendiği kitleyi genişletme çalışmalannı sürdüren NRA News'un Başkanı Wayne LaPierre, kuruluş amaçlarını, First Amendment (Amerikan Ana Haklar Sözleşmesi - Bill of Rights'ın birinci maddesi) ile güvence altına ahnan basın ^ ^ ve konuşma özgürlükleri ile açıklamaya çalışsa da, aslında işin içinde diğer bir yasayı bir şekilde aşma çabası var. Amerika'da aralık ayında kabul edilen bir yasaya göre, ticari şirketler ve işçi örgütlerinden gelen paralann, seçim dönemlerinde başkan adaylannı hedef alan reklamlann finansmanı için kullanılması yasaklanmış durumda. NRA News, yayımlayacağı politik reklamlan, toplayacağı "bağışlaria" finanse etmeyi ve bu şekilde yasal engeli aşmayı planlıyor. Amerika'da kasım ayında yapılacak başkanlık seçimi öncesinde, silah taşıma hakkmı savunan reklamlar NEW YORK ZULAL KALKANDELEN aracılığıyla George Bush'a destek olunması ve seçim atmosferinin etkilenmesi hedefleniyor. Bireysel olarak silah sahibi olma ve taşıma " ^ ^ ~ ^ ~ ~ ~ konusu, Amerika'yı tam anlamıyla ikiye bölen ve taraflann üzerinde uzlaşmasının olanaklı görünmediği başlıca tartışma konulanndan biri. Sonuç olarak, bu mesele, siyasetin vazgeçilmez gündem maddeleri arasında başı çekiyor. Cumhuriyetçilerin ve sağ kanadın öncüleri, "bireylerin silah edinme ve taşıma hakkuun", Bill of Rıghts'm 2. maddesi ile güvence altına alındığını ve hiçbir şekilde ihlal edilemeyeceğini savunuyorlar. NRA Nevvs'un intemet sitesinde yer alan reklamlanna göz atıldığında da bu noktanın ısrarla öne çıkanldığı görülüyor. Ünlü aktörler Chaıiton Heston ve Tom SeDeck'in de aralannda bulunduğu bir dizi tanınmış kişının yer aldığı reklam metınlen, NRAyı "özgürlük savaşçısı kahramanlann örgütü" rolüne sokmuş. Biz, tüm dünyaya silah satan Amerika'nın ve bu örgütün kurucularının bu işten kazandıklan maddi çıkann büyüklüğünden hiç haberdar olmasaydık bile, yine de ortaya koyduklan argümanlan çürütebilirdik. Amerika'daki sağ kanadın gözden kaçırdığı çok önemli bir husus \ar. Bill of Rights, bireyleri federe de\ letlerden gelebilecek şiddete karşı korumak ya da diğer bir federe devletin saldınsına uğrayan fakat asken gücü yetersiz kalan devletlerin vatandaşlannın kendilerini koruma haklannı garanti altına almak düşüncesinden hareketle, 1789 yılında önerilip 1791 yılında onaylanmış. Yüzyıllar önceki devlet ve toplum yapısını düzenlemek için çıkanlmış bir yasanın. bugün devasa ordular besleyen devletlerin nükleer ve biyolojik silahlarla savaştığı bir dünyada aynen uygulanmaya çalışılması mantık dışı. Demokratlar ve sol kanadın öncüleri ise hem bu noktayı dile getiriyorlar hem de kişi başına birer silah düşen Amerika'da gıderek artan silah kaynaklı şiddet olaylannı kanıt göstererek, her isteyenin silah taşıyamayacağını belirtıyorlar. Bu konunun Amerika'da daha uzun zaman tartışılacağı kesin. Bush'un yardımcısı DickCheney, geçenlerde NRA'nın 133. geleneksel kongresine katıldı ve Bush ile kendisini "Second Amendment şampiyonlan", Demokrat Parti'nin başkan adayı John Kerry'yi ise "sflah sahiplerine potansiyel bir tehdit" olarak niteledi. Acaba sivil bir insanın elinde tuttuğu silah kime tehdıttir? Hem karşrnızdakine hem de kendisine. Bunu öğrenmeyen politıkacılar topluma tehdit. kzuMayahoo.com ADALETBARIŞ GÜNERSEL Paraşütlü Bush karşınızda Başkan George Bush'un babası 41'inci ABD Başkanı George H. W. Bush 80. doğum gününü gerçekten hoş bir şekilde kutladı: Paraşütle uçaktan atladı! Ve bu olayın benı ilgilendirmesinin sebebi, atlayışı burada, okulumda yapmış olması! 12 Haziran'da doğum günü olan Bush, cumartesi-pazar günlerini doğum günü kutlamalanyla geçirdi, fakat bu kutlamalann özel bir anlamı vardı: Bush çiftinin altı çocuğundan ikincisi Robin (birincisi George) üç yaşında kanserden ölmüş. Bu yüzden çift, bağış etkinliklerinin çoğunu kansere yöneltmiş. HoustonJu olduklan için Houston'daki M. D. Anderson Kanser Merkezi'ne büyük katkılarda bulundular. tşte doğum günü için cumartesi akşamı düzenlenen konserdeki tüm bilet parası bu merkeze bağışlandı. Bush'un pazar günü paraşütle atlamasını izlemek isteyenler de bilet alarak katkıda bulunuyordu. Bush'la beraber atlayanlar arasında Sarurday Night Live'ın eski komedyeni ve şimdiki CNBC sunucusu Dennis Miller ile aktör Chuck Norris vardı. Atlamasına doktoru izin vermediği için izlemek zorunda kalan Larry King, eski Sovyet Başkanı \Iihail Gorbaçov ve eski tngiltere Başbakanı John Major da oradaydı. Bush'un paraşütle atlaması sadece kanser konusunda yardım TEKSAS için değil, aynı zamanda "yaşhlann da hâlâ egknceü şeyler yapabileceğini göstermek" içindi. Bir hafta önceden ———~"~—^—~~ Amerikan Yaratıcılık Derneği (American Creativity Association) danışman profesörlerinden biri bize e-posta yolladı: Pazar günü kocası ile Başkan Bush'un atlayışını izlemeye gideceklerdi. Ama çok pahalı olduğu için bilet almayacaklar, okulun havaalanındaki kafesinde oturup oradan izleyeceklerdi. Isteyenlerin katılabileceğini belirtti. Tabii bu ilginç olayı izlemeye gittik. Bush kendi adma yapılmış George Bush Kütüphanesi'nin üzerinden atlayacaktı. Çoğumuz elimizde dürbünle geldik: havaalanı olaym gerçekleşeceği yere çok da yakın değildi. Okulda güvenlik önlemleri alınmıştı, ama doğrusu ben daha çok olacağını sanıyordum. Uçaklar gelmeye başladı; biz heyecanla Bush'un hangisine bineceğini merak ediyorduk. Sonunda kapkara bir araba geldi, hava kuvvetlerinden birileri saygı duruşuna geçti ve Bush arabadan çıktı, selam verip uçağa bindi. Rüzgârh bir gün olduğu için Bush'un tek başına atlayamayacağı açıklandı. Bush bu duruma pek sıkıbnış. Profesörlerden biri, "Acaba Barbara (Bush) şu anda izüyor mudur" dedi ve Barbara'nın kocasının doğum gününde paraşütle atlama niyetini duyunca gösterdiği tepkiyi belirtti: "Bu atlama onu öldürmezse, ben öldürürüm!" Biri, "Acaba Tony Blair de atlar mı" diye espri yaptı. Buna karşılık "Eğer_" diye başladım, ama lafimı tamamlamamaya karar verdim. "Eğer Bush'un oğhı atlasa, Tony de atiardT diyecektim. Herkes diyeceğimi tahmin ederek "Hadi, hadi, söyle" diye sataştı, ama böyle bir yorumda bulunmanm o an için gereksiz olacağmı düşündüm. 12.00'de başlayan gösteri 13.30 gibi bitri. En son Bush atladı; ondan önce Amerikan Ordusunun "Golden Knights" (Altın Şövalyeler) uçaklar ve paraşütçülerle gösterisi vardı. Benim için hoş ve ilginç bir tecrübe oldu. Iki günde 3 milyon dolar umulurken 5 milyon dolar toplandı. Her ne kadar yaşlı Bush'a katı hisler beslesem de kanserle savaş için katkılan beni etkiledi. bgunersel2@ hotmaiLconı Ray Charles \BDde geçen hafta 73 yaşında ölen ünlü müzisyen Ray Charles için, pek çok ünlü arkadaşuun kaûldığı muhteşem bir cenaze töreni düzenlendL Cazın krah olarak bih'nen Charles, diin son yokuluğuna müzik ve gözyaşlanyla uğurlandı. Los Angeles'taki First African Methodist Episcop al KUisesi'nde düzenlenen törende, müzisyenler B.B. King, Glen CampeH Stevie VVonder ve \Vynton Marsalis, RayCharles'a saygılannı cenazede sergiledikkri müzik performanslanyla gösterdiler. Gitanyla ağıda benzer bir balad çalan B.B. King, gözyaşlannı tutamadı."(REUTERS) Kanada'da yeni bir sayfa hazırlığı Geçen hafta Kanada'nın seçimlere hazırlandığını ve ne gibi konulann seçimin kaderini etkileyebileceğinden kısaca bahsetmiştim. Bu hafta da bu konuya devam etmek istıyorum. Geçen hafta sözünü ettiğim liderlerin kameralar önünde yapacağı tartışmayı bu hafta izledik. Tartışma, ilk akşam Fransızca, ikinci akşam da İngilizce yapıldı. Ülkenin politikasında da söz sahibi dört büyük partinin liderleri iki saat boyunca kürsüleri önünde ayakta birbirlerine söz yanştırdılar. Tartışma CBC radyosunun programcılanndan biri tarafından yönetildi ve liderler dört gazetecinin yönelttiği sorulara ikili ya da dörtlü olarak atışarak cevap verdiler. Yönetici hanım, liderler zamanlaruıı aştıklannda ya da birbirlerinin sesini bastırarak konuştuklannda sözlerini acımasızca kesti. Liderlerin savunduklan fıkirler kadar, savunma şekillen, tartışma sanatındaki ustalıklan, beden dilini kullanışlan da bu tartışmalardan elde edilen puanlan etkiliyor. Yapılan yoklamalara göre halkın yüzde 81 'i bu tartışmanın oylanmn TORONTO 1+1 BERNADEMİRYOL gideceği partiyi değiştirmeyeceğini söylüyorsa da geriye kalan yüzde 19 hıç de azımsanacak gıbı değil. Üstelik liberaller, kendi kaleleri olan Ontario'da bile muhafazakârlara oy kaptınrken. Bu ıkili ya da dörtlü tartışmalar öylesine zorlayıcı olabiliyor ki, liderlerin kişilıkleri hakkında da seçmen ıyi bir fikir edinebiliyor. Halihazırda başbakan olan liberallerin lideri Paul Martin, kazanan bir partinin değil de su üstünde kalmaya çabalayan bir partinin lideri görünümünü vermekten kurtulamadı örneğin. Özellikle hanımlan ve gay ve lezbiyen gruplan korkutan politikalanna rağmen puan toplayan muhafazakâr lider Stephen Harper ise, güvenli konuşması ve sakınliğiyle tartışmalardan galip aynldı. Yeni demokratlann lideri ise tüm diğer liderleri konuşturmamaya ant içmiş gibiydi. Hatta bir noktada Martin patlayıp laf arasında "Seni çahşnranlar sana durmadan konuşmanı mı tembih ettfler" deyiverdi. Quebec Bloc partisinin lideri ise Fransızca yapılan tartışmada liderlıği götürürken, tngilızce yapılan tartışmada sahayı diğer lıderlere bıraktı. Tüm lıderler, kendi görüşlerinı, politikalannı saMinmak yerine, daha çok bırbirlennın zayıf yanlannı vurgulamayı seçtiler. Martin, muhafazakâr partı başkanına, durmaksızın gay ve lezbiyenlerin eşitlık haklannı ya da kadınlann kürtaj hakkını elınden almayı planlayıp planlamadığını sorup sıkıştırmaya çalışırken Harper da, sağlık sısteminin ve bekleme kuyruklarının Liberallerin son on yıldır başta olduğu müddetçe nasıl kötüleştiğini vurgulayıp durdu: "Bir on yıl bozmakla geçirdiniz. bir on yü da tamir etmeye mi çalışacaksinız?" Muhafazakârlan halkm gözünde sivrileştiren bir başka önemli nokta da, Irak savaşına ya da genel olarak silahlanmaya karşı olan yaklaşımlan. Harper'in ABD'nin Wall Street gazetesinde yayımlanan, Kanada'nın Irak savaşında ABD'nin yanında yer almadığı için Kanada halkı olarak ABD halkından özür dileyen mektubu, tartışmada tekrar gündeme geldi. Muhafazakâr parti genel olarak ABD ile daha yakın ilişkiler kurmak niyetinde, buna ABD ile birlikte uzayda silahlanma da dahil. Kısacası, muhafazakâr parti, şu anda ABD'de başta bulunan Teksaslı Bush amcanın partisinin Kanada temsilcisi diyebiliriz. Vergileri düşürmek. tüketimi pompalamak, sağlık harcamalanru kırmak ve özelleştirmek de, başa geldiklerinde uygulamayı planladıklan politikalardan birkaçı. Bütün bunlar, on yıldır liberallerin uyguladığı sosyal politikalarla neredeyse taban tabana zıt. Harper da Bush gibi, evliliğin geleneksel tanımının değişmemesi gerektiği ınancında... Bu demektir ki, geçen yıl içinde Kanada'nın kimi eyaletlerinde izin verilen hanım hanıma ya da erkek erkeğe evliliklere artık yeşil ışık yanmayacak. Uzun lafın kısası 2004 seçimleri Kanada'ya yeni bir sayfa açabilir. Haziran sonbahannda aşkdüşleri... Bu sene Abnan milleti öyle dogru dürüst bir ilkyaz sevincinı ve İceyfinı pek gönüllerince yaşayamadı! Durmadan yağan yağmurlar ve ınsansız sokaklarda pazar sabahlan yaşanan can sıkıntısının tarifıni yapmak çok zor. Bahan yağmurla geçiren çoğu insan, haziranın ilk günlerini de böyle yaşadı. Ve bır anda gülümseyen güneşin ardından çıkan kara bulutlar, kararan gökyüzü gençleri içkiye itiyor ve herkes düşlerle avunmaya başlıyor... Ve temmuz bekleniyor şimdi... Aslında yürekleri kıpır kıpır edecek ışıltılı temmuz sabahlannın büyüsü belki de... Şimdilerde ise gözler hava raporlannda, talcvimlerde ve gazetelenn sayfalannda... Haftalardır Ahnan medyası ışi gücü bırakır, Viıral Öger olayını şişirip, allayıp pullayıp manşetlere taşırken en cıddi gazetelerde bile "Kaplan" haberlen burada yaşayan Türk toplumunu çileden çıkartmaya yetti. Sonunda pot üstüne pot kırmakta büyük beceri kazanan "Büd" gazetesı, yayhm ateşınden nasılsa vazgeçip arka arkaya verdiği Türkiye'ye ait cicili bicili "ıyi" haberlerle "imaj" düzeltip kendilerini affettirme yolunu seçtı. Evet, on tane sevimli haberle Türklerin gönlü alınacak mı alınmayacak mı, göreceğiz bakalım. Işadamı ve SPD adayı Öger'i eleştırdıği için tepki alan Bıld, birdenbire dönerin çok satan "fast-food" oldugunu, aynca Türklerin yarattığı ış olanaklanyla 43 bın Türk işletmesinın yılda 12 milyar Euro'luk yatınm yaptığına işaret edıp Sıbel KekflB'mn yeni fîlminden fılan söz etmesi aslında ldmsenin gözünden kaçmıyor. Bild gazetesinde en çok göze batan başlık ise "favori tatil ülkesi: Türid> ı e" oldu. Şimdi artık Mayorka'ya değii, Antalya'ya gelecekmiş Ahnanlar! Hazır olun... Bu arada inanılacak gibi değil amma bir gerçekten söz edelım. Münih'ın caddeleri dev Türkiye reklamlan ile donatıldı... Metrolarda, ışıklı duvar panolannda, billboardlarda ve hemen her yerde biz vanz. Dergilerdeki ilanlardan sinemalardaki kısa reklamlara dek her yerde dünya güzellik kraliçemiz Azra Akuı gülümsüyor. "Bcdm gükryüzümüz sizi beküyor.- Türkjye" sloganı yazılı dev afişle her köşe başmda burun buruna geliyorsunuz. Turizm Bakanlığı ile Türk Hava Yollan'nın ortaklaşa yürüttüğü bu tanıtım kampanyasına ilgi büyük. Yepyeni bir imaj yaratma peşindeyiz besbelli... Ve bütün bu curcunanın ardından gülmeyi neredeyse unutan asık yüzlü Ahnan milletinin valizleri toplayıp Türkiye'ye uçacağı da kesin... Her şey bir yana, ülkemıze geçen mayısta 1 milyon 799 bin turist geldi diye ellerini ovuşturan uzmanlar yine geçen yıl Türkiye'ye 14 milyon turistin gittiğini, bu sene ise 20 milyon beklendiğini beîirtmişler. Uzmanlar oturup kelle sayadursunlar, bunu bir de turist rehberlerine ve esnafa sormak lazım. Ister öyle olsun ıster böyle, güneşe ve denıze hasret Almanlarla, Ege güneşinden uzakta yaşamaya alışmış olup, yüreği Assos'ta ve Cunda'da atan, antik kentlerde düş kuran insanlar da tatile gün sayıyorlar bu arada... Önümüzdeki ay Antalya'ya inecek uçaklar doldu bile!.. O yolcular arasından bu fakir de sırt çantasıyla çıkabilir... Inin cinin top attığı ören yerlerınde gülümseyen bir sabah pensiyle dolaşmanın hayali bile insanı Likya kıyılanna çekiyor... Sadece Antalya değil, Çanakkale'ye de çok Ahnan gelecek. Haftalardır Münıh'te kapalı gişe oynayan "Iroya" filmının yarattığı rüzgârla hakıki Troya merak edıliyor şimdilerde. Evet, hazıran sabahlannda düş kurmak bile güzel uzaklarda.. Antalya kıyılannda tur atıp, Kaş'ta uyanmak, Kekova'ya uzanmak, oradan Faselis'e dönmek ne güzeldir... Faselis bir cennettir. Orada güneşin altın ıbnşimler dokuduğu bır öğle vakti hiç yüzdünüz mü? Binlerce yıllık bir geçmişin içinde düşlerdekı pen ile tiyatro basamaklanna oturmak, ardından antık lımanda taş kaydmp güneşi bir yudum şarapla uğurlamak aslında uzaklarda düş gibi... Hele hele yağmurlu pazar sabahlannda Münih'te bu düşleri kuruyorsanız, hazıranlann Ahnanya'da tatsız olduğunu'anlarsınız... Temmuzlar ise yeni düşlere ve heyecanlara hazırdır belki de kim bilir... MUNIH EROLÖZKAN Küreselleşen dünyada geri alınan işçi hakları Stockholm'un güneyinde şirin bir sahil kenti var. Adı Vastervık. Yaklaşık 40 bin nüfuslu. Yılın birkaç ayında turizm en önemli gelir kaynağı ama yerleşim yerinin belkemiğini, Electrolux'ün elektrik süpürgesi fabrikası oluşturuyor. Geçen yılın sonlannda fabrikanın 1100 işçisine, yönetim tarafından bir Noel ve yılbaşı tebriği gönderildi ve şirketin kazancında büyük artış olmasından ötürü teşekkür edildi. Güzel. Ne var ki, yönetimden iki ay kadar sonra yeniden bir zarf geldi personele. Malıyeti azaltmak ve şirket genelinde kazancı daha da arttırmak için fabrikamn Macaristan'a taşınmasına karar verildiği duyuruluyordu. Küreselleşen dünyada rakamlar, bireylerden önce geliyordu çünkü. Ostelik, işgücünün çok daha ucuz olduğu Macaristan, yeni AB üyesiydi. Bu karann böylesine küçük bir yerleşim yerini nasıl sarstığını tahmin edebilirsinız. İş olanağı son derece sınırlı olan böyle bir yerde yeni bir iş bulmak hemen hemen imkânsız olduğu için, çok sayıda aile ekmeğini büyük kentlerde kazanmaya çalışacak. Isveç'te geçen yıl on binlerce kışi ya bu nedenle ya da maliyet düşürme amacıyla işinden çıkanldı. Aynı zamanda, Volvo, Ericsson gibi de\ şirketlerde hisse sahibi kişiler daha da zenginleşti ve akıl almaz ekonomik güvenceye sahip genel müdürler, şirketleri resmen zarar ederken bile yüksek "bonuslar" aldılar. Küreselleşme STOCKHOLM GÜRHANUÇKAN modelinin tipik bir örneğini oluşturan Avrupa Birliği'nin genişlemesi, hiç kuşkusuz ençok ^ ~ ~ " ^ ~ ~ ^ ^ ^ ^ " " patronlann ışine yanyor. İsveç ekonomisinin içinde bulunduğu bu durgunluk sırasında, son derece güç duruma düşen yapı sektöründe binlerce işçi işsizken, yurtdışındaki taşeron şirketlerin getirdiği ve çok daha düşük ücretlerle çalışan işçilere rağbet büyük. tsveçli veya Isveç'te nüfusa kayıtlı yabancı işçiler, 100- 120 yıllık işçi hareketiyle elde edilen sendikal haklar ve toplusözleşme güvencesiyle çalışırken, ekonomik durgunluk bahanesiyle kapının önüne koyuluyorlar. Hâlâ yıllar öncesinin güvencesiz koşullan altında çalıştınlan Polonyalı, Letonyalı, Estonyalı ve Litvanyalı işçiler ise, Isveç dışında kayıtlı taşeron şirketler tarafından çok daha düşük ücretlerle yetersiz sosyal güvence altında çalışhnlıyorlar. Nüfusa oranla dünyada en çok sendikah işçi ve memura sahip olan, Isveç'teki sendikalar ise elleri kollan bağlı kalıyor. "Küreseüeştik ya, genişledik ya, bunlar elbet olacakur" diyen tuzu kuru politikacılar ortalıkta dolaşıyorlar. Yannına giderek daha fazla kaygıyla bakan halk ve özellikle orta yaş ve üzerindeki emekçiler ise biz bu ülkede işçi haklan için bunca yıl neden mücadele ettik, diye soruyorlar. îsveç sosyal demokrasisinin temelini oluşturan dayanışma ve sosyal haklar kavramlan, giderek tarih kitaplarının soluk sayfalanna terk ediliyor. Avrupa Parlamentosu seçimlerine, yeni üye ülkelerin çoğunluğunda halkın böylesine az ilgi göstermesi, birçok ülkede eski ünlü sporculara bir teşekkür armağını gibi Brüksel'de dolgun maaşlı parlamenterlik "verihnesi'', yüksek duvarlann ardına saklanan ve kapılanm dış dünyaya sıkı sıkıya kapatan Avnıpa dükalığının ne yönde yol aldığını gösteriyor. Tek kutuplu dünyanrn kabadayısına Avrupa Birliği'nin kodamanlan neden böylesine tepkisiz kalıyorlar dersiniz?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle