18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 2004 SALI HABERLER DIINYADA BUGUN ALİ SİRMEN Yazıklap Olsun Ona! Kendini Tiirk Görmüyor Arbk Kıbns konusunda yasmaktan bıktım. Ama her gün öyle olaytar oluyor lcî değinmemek müm- kün değil. Kıbns konusunda AKP'nir», medyanın çoğunlu- ğunun ve tabii ki, Mehmet JMi Talat'ın da politi- kalannatemelden karşı olan birdostum, KKTC'de- ki referandum sonuçiarına ateş püskürüyordu. Doğrusu bu politikaları ben d-e desteklemiyor- dum ama, onun gibi de düşainrnüyordum. Hele hele kimi sözlerine çileden çıkıyordum. ömeğin, arada sırada aşka gelip yumruğunu ma- saya vurarak bağınyordu: - Kanla alınan toprak, müz^kere masasında ve- rilmez! Gülüyordum ve; - Yapma Necati diyordunn, bu söylediğin doğ- ru olsa hiçbir savaştan sonrs anSaşma olmaz; fet- heden, ışgal eden ettiğiyle kalır. Sen de teslimiyetçisin derneye dili varmıyor, sa- dece ters ters bakmakla yetiniyor, benim de ken- disini anlamamama, yüksetk vatani duygularını kavramamama üzülüyor, yalnızlık duygusuna ka- pılıyordu. Aslında sanınm bütün bunlar soğukkanlı düşii- nüp, birbinmizi suçlamadan ve kınlıp, danlmadan tartışma geleneğimizin gelişrnernesinden kaynak- lanıyordu. • • • Geçen hafta geçirdiğim küçük bir rahatsızlık yü- zünden "geçmiş olsun" dernek için eve geldi. Konu dönüp dolaşıp Kıbns'a dayandı. Bir Kıbnslı genç ile karşılaşrnış, delikanlının söy- lediklerini duyunca kanı beynine sıçramıştı. - Biz onlan kurtarmak için şehitler verdik, kay- naklanmızı seferber ettik, ambargolara katlandık, sıkıntılar çektik, şu yaptıklanna bak, drye bağın- yordu. - Sakin ol Necati! dedim, sakin ol! - Nasıl sakin olayım?!.. Baksana adam kendini Türkbile hissetmiyor, "Sen Türk değil, Kıbnslıyım" diyor! - Karnını doyurabilseydin, ederdi; gözü körola- sı çaresizlik, dedim. Ve sonra da ekledim: - Doğrusu, kendisini Kıbnslı hissetmesi de hiç fena değil, çünkü konunun asıl çözümü bu nok- tada. Sonra anlatmaya başladım: Ta adaya ilk ayak bastığım 1976'dan beri savunduğum düşünce buydu. Adanın Türk kökenlileri ile Rum kökenlile- ri, birincilerkırmızı, ikincilermavi bayrakaltndabir- birterine yumruk sallayacaklan yerde, kökenleriy- le olan kültürel bağlannı koruyarak kendilerini Kıb- nslı hissettikleri zaman çözülecekti sorun ancak. • • • Akılsız bir dost değildi, ama duygulan şahlan- mıştı, ters ters baktı ve; - 0 zaman sen de Mehmet AJi Talat gibi düşü- nüyor, Annan Planı'nı kurtancı görüyorsun, dedi. - Pek değil, dedim. Sonra da anlatmaya koyuldum: - Referandumdan sonra, evet diyen Türkler AB bayrağı ve çeşitli bayraklar sallryordu, bu iyiydi iyi olmasına ama... - Ama ne.. diye sordu. - Aması şu ki, dörtte üçle hayir diyen Rum tara- fında hâlâ mavi bayraklar vardı. Ve ekledim: - Bu onlann hem Türklerte biriikte eşit koşullar- da yaşamak istediklerini hem de kendilerini hiç Kıb- nslt falan hissetmediklerini, hatta Atina'nın daha ılımlı tavnna bakarsak, Yunanlıdan da daha Yunan olduklannı gösteriyor. - Gördün mü, dedi. - Evet gördüm, yıllardır görüyordum ve onun için de Annan Planı'na karşıydırn, dedim ve ardın- dan ekledim: - Ama bunu benim ya da benim gibilerin gör- mesi yetmiyor, bırak elin keferesini, bizimkiler ve Mehmet Ali Talat bile görmüyor. - Onlar gibi olmadığına sevindim, dedi. Bu defa ben kızmıştım: - Bunca senedirtanışıyoruz, beni nasıl onlara ben- zetebilirsin ki?.. Bu kez benim öfkem kontrolden çıkmaya baş- lıyordu. - Bak dedim, onlar bu gerçeği, karşılanndaki has- mı bile tam teşhiş edemiyorlar, şovenizmin sim- gesi Papadopulos yerine Denktaş'ı düşman sa- nıyoriar. Ben ıse... Yine bağırmağa başladı: - Ihanet işte! Ihanet!. - Daha da beteri dedim, gaflet ve dalalet. Sessizlik ve Sırdır Ötesi Işıl Özgentürk Pak'ın yerine Yetiş'in TÜBİTAK başkanlığma atanması hukuka aykın bulundu Erdoğan'ıyargı 'durdurdu'MUSTAFAÇAKIR ANKARA -Başbakan RecepTayyip Erdoğanın TÜBtTAK'a yaptığı ata- malann hukuksuzluğu yargı karanyla bir kez daha kanıtlandı. Ankara 1. 1da- re Mahkemesi, TÜBİTAK Bılim Ku- rulu'nun NamıkKemal Pak'ın yeniden kurum başkanlığma seçılmesine iliş- kin karannı Cumhurbaşkanı'na gönder- meyerek yerine Nüket Yetiş'i öneren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işlemlerini hukuka aykın bularak yü- rütmesini durdurdu. Ankara 1. Idare Mahkemesi, TÜBÎ- TAK Bilim Kurulu tarafindan yeniden başkanlığa seçilen, ancak atama kara- n Başbakanlık tarafindan Cumhurbaş- kanlığı'nagönderilmeyen Pak'ın açtı- • Ankara 1. îdare Mahkemesi, TÜBÎTAK Bilim Kurulu"nun Namık Kemal Pak'ın yeniden kurum başkanlığma seçilmesine ilişkin karannı Cumhurbaşkanı'na göndermeyerek yerine Nüket Yetiş'i öneren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın işlemlerini hukuka aykın bularak yürütmesini durdurdu. ğı davayı sonuçlandırdı. Ankara 1 No'lu Idare Mahkemesi'nin karannda, Pak'ın 1 Şubat 2003 tarihinde Bilim Kurulu tarafindan yeniden kurum başkanlığı- na seçildiği ve atama işlemlerinin baş- latılması için karann Başbakanhk'a göndenldiğine işaret edildi. 'Yasal dayanaktan yoksun' Kararda, Başbakanlık 'ın ise TÜBİ- TAK Başkanlığı'na yazı göndererek yeni bir tasan hazırlandığıru ve bunun yasalaşması durumunda kuruma yeni atamayapılacağını ilettiğine dikkat çe- kildi. Bilim Kurulu karannın Başba- kanlık'ta bekletilmesinin yasal daya- naktan yoksun oldu&una işaret edilen kararda, "TÜBÎTAK Başkanlığı'na atannıaya ifişldn zincirleme işjemin ilk aşamasmı oluşturan Bilim Kurulu'nca Pak'ın seçilmesine ilişkin işlemde 278 sayıh yasa hükürrüerine aykınükoldu- ğu yönünde bir tespit bulunmadığı gi- bi, atamanın Başbakan tarafindan Cumhurbaşkanı'na teklif edilmeme- sinin de herhangi bir hukuki gerekçe- ye dayandınlmadığı anlaşümaktadır*" vurgusu yapıldı. Anayasa Mahkemesrnın de hükü- met tarafindan hazırlanan TÜBİTAK Yasası'nın yürütmesini durdurduğuna işaret edilen kararda, yüksek mahke- menin kararlannın yasama, yürütme ve yargı organlanru, idare makamla- nnı, gerçek ve tüzel kışilen bağladığı vurgulandı. Giderilmesi gflç zarartar doğar' Anayasa Mahkemesi'nın "yürürlü- ğün durduruJmasına" ilişkin kararla- nnın yasa veya kanun hükmünde ka- rarname hükümlerinden önceki huku- ki duruma geri dönülmesini sağladığı- nın yargısal içtıhatlarla kabul edildiği- ne işaret edilen mahkeme karannda. şöyle denildi. "tşlemintesisediknğita- rihte ve halen yürürlükte buhınan 278 sayılı yasanın (TÜBİTAK yasası) 5. maddesi gereğince Bilim Kurulu tara- findan Başkanhk'a seçilen ve seçilme- sine engel bir hati bulunmadığı anlaşı- lan davacınm. anılan yasa hükmü uva- rmca atanmak üzere Cumhurbaşka- nı'na teklif edilmesi gerekirken yerine bir başkasuun önerilmesine ilişkin da- va konusu işlemlerde hukuka uygun- luk bulunmamaktadn-. Açıklanan ne- denlerle, açıkça hukuka aykın olan ve uygulanması haKnde giderflmesi göç zararlara sebebiyet vereceği anlaşdan dava konusu işlemin 2577 sayıh yasa- nın 27. maddesi uyannca teminat ahn- makscm\ihihlnesinindunlurulma9na oybhüği ile karar verildL" TUSTAV Komünist hareket arşivlendi Istanbul Haber Servisi - Türkiye Sosyal Tarih Vakfı'nın (TÜSTAV), 1990 yılından beri yürüttüğü işçi ve sol harekete yönelik arşiv çalışması ilk ürününü verdi. Vakfın Taksim'dekı binasında. Türkiye komünist hareketinin Komintem dönemi belgeleri, Türkiye Komünist Partisi'nin özellikle yurtdışı örgüt ve faaliyetlen, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin oluşumuyla ilgili belgelerden oluşan arşiv, meraklılannı beklıyor. TÜSTAV Başkanı Nihat Sargın, vakfın bu arşiv çalışmasını yapmak amacıyla 1990 yılında kurulduğunu belirterek "Arşiv çalışmamız devam ediyor. Bir taraftan belgeleri toplarken bir taraftan da onlan tarayıp kullanılabilir hale getiriyoruz" dedi. Neler yapıldı? Arşivlerin, düzenli biçimde korunması için Uluslararası Sosyal Tarih Enstitüsü (USTE) ile işbirligi yapan TÜSTAV, tarihin karanlık sayfalannın gün ışığma çıkanlması için çalışmalannı sürdürüyor. Vakıf bugüne dek Türkiye komünist hareketinin Komintern dönemi belgeleri arşiv düzenine sokarak mikrofilme aldı ve dijital ortama aktardı. Türkiye Komünist Partisi'nin özellikle yurtdışı örgüt ve faaliyetleri ile Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin oluşumuyla ilgili 25 raf tutan arşivlerinin dökümünü yaptı. ÎĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN Temiz'den ürperten mesaj Ülkü Ocaklan silahasanlacak • Ülkü Ocaklan Istanbul îl Başkanı Temiz, Türkiye'de ihanet senaryolan bulunduğunu belirterek bu senaryolar karşısında silahlı mücadeleyle durulabilmesi gerektiğini söyledi. İstanbul Haber Servi- deceyazmakla,çizmekle si - Ülkü Ocaklan Istan- AB yemeğinde gergiıılik Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Kretschmer, Türkiye 'nin reformları AB baskısı olmadan yaşama geçirmediğini söyledi bul ll Başkanı LeventTe- miz, Türkiye'de "Türke ihanetsenaryolarnun bu- lunduğunu" öne süre- rek "Bu ihanet şebekele- rinin karşısında gerekir- se sflahh mücadelevledu- rulabilmetidir. Arük gün hareket etme günüdür" diye konuştu. Tarihçi, Türkolog, şa- ir ve roman yazan Hiise- >in Nihal Atsız, Ülkü Ocaklan tarafindan dü- zenlenen törenle Kara- caahmet Mezarlığı'nda- ki kabri başında anıldı. "3 MayısTürkçûlük Ba>- ramı" nedeniyle düzen- lenen törende konuşan Ülkü Ocaklan Istanbul II Başkanı Levent Temiz, Türkiye'de "Türkeihanet senaryolannm bulundu- ğunu" öne sürerek "Mil- ö davalarm savunması sa- otmaz. Aynı zamanda bu mücadeienin her alanda sürdürübnesi gerekir. Bu ihanetşebekelerinin kar- şısında gerekirse silahh mücadeleyle durulabil- mefidir. Arük gün hare- ket etme günüdür" dedi. Ulkü Ocaklan mensup- larının ve öğrencilenn katıldığı törende, Hüse- yin Nıhal Atsız'a dualar okundu, Ülkü Ocakla- n'nın pankartlan ve Türk Bayrağı açıldı. 1975 yı- lında ölen Hüseyin Ni- hal Atsız, dergilerdeki yazılanndan dolayı 1.5 yıl hapis cezasına çarp- tınlmıştı. Hüseyin Nihal Atsız, dönemin Cumhur- başkanı Fahri Koru- tüıîc'ün af yetkisini kul- lanması sonucu 22 Ocak 1974 tarihinde Bayram- paşa Cezaevi'nden tahli- ye edilmişti. Bir ayda 300 partili HACER BOVAaOĞLU ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Konfederasyonlann AB büyükel- çilerine verdiği yemeğe. Avrupa Ko- misyonu Türkiye Temsilcisi Hans- jörg Kretschmer'ın eleştirel sözlerinin gölgesi düştü, Kretschmer, Türki- ye'ninAB baskısı ol- madan düzenleme- leri yaşama geçirme- diğini söyledi. TÎSK Başkanı Refık Bay- dur, Kretschmer'ın sözlerine. *\D- safırimizsiniz, ama dışanda tarbşa- biüriz" yanıtını verirken Hak-Iş Baş- kanı Uslu, "Siz de bize serbest dola- şun hakkuu vermediniz. Buna göre biz de üişkilerimizi bitirmeliydik" dedi. TİSK, Türk-tş ve Hak-îş'in AB üyelik görüşmelerinin başlatılması için verdiği yemeğe katılan Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Kretschmer, Türkiye'nin uygulama- ya geçmesi için 4 ay bulunduğunu be- • AB büyükelçilerine verilen yemekte konuşan Kretschmer, reform yapılırken önemli olanın uygulama olduğunu belirterek Türkiye'nin yaptığı reformlarda dini özgürlüklerin eksik olduğunu söyledi. Salim Uslu ise AB'nin Türkiye'ye serbest dolaşrm hakkı tanımadığını anrmsatarak ''Bu durumda ilişkileri bitirmemiz gerekirdi" diye konuştu. Urterek reformlar yapılırken anaya- sanın bile değiştirilebileceğini. ancak uygulamanın önemli olduğunu söy- ledi. Kretschmer, "Reform sadece yasa çıkarmakla ohnuyor. Uygula- majıgörmek gerekir.Türkiye'deki re- formlarda dini özgürlükler eksik" dedi. Kretschmer'ın sözlerine TİSK Başkanı Refık Baydur tepki göster- di. Bu konuyu tartışabıleceklerini belirten Baydur, "Biz misafıre karşı boynumuzu eğik tutanz. ta ki kapı- dan çıkuıcava kadar. Dışanda tarö- şabiliriz" diye konuştu. Hak-Iş Başka- nı Salim Uslu da sorunlan karşüık- lı çözüm nokta- sında görmek ge- rektiğini vurgula- yarak "Siz de bi- zim serbestdolaşmıhakkımızı verme- diniz. Bu durumda biztm ilişkileri bi- tirmemiz gerekirdi'' dedi. AB ülke- leri büyükelçılerinin de Kretsch- mer'ın sözlerinin eksiklikleri gös- termek amaçlı olduğu \nrgusunu yaptıklan öğrenildi. Ağar'dan 'baş başa görüşme'rekoru ANKARA (ANKA) - DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, 28 Mart belediye seçim sonuçla- nnı değerlendirme süre- cinde "görüşme" reko- ru kırdı. Ağar, seçimin üzerin- den geçen bir aylık süre içınde genel merkeze ka- pandı. Bu zaman dilimin- de yaklaşık 300 "teke tek" görüşme gerçekleş- tiren Ağar, bu yola, gö- rüştüğü partililerin istek, öneri ve şikâyetlerini "Kendisine daha rahat bir ortamda" aktarabil- mesi için başvurdu. Ağar, bu şekilde seçim sonuçlannı sorgulamave genel seçim öncesinde DYP'nin geleceğe iliş- kin izleyeceği politika ve söylemlere ilişkin "yol haritası" çıkarmayı amaçladı. Bu çerçevede 81 il baş- kanı, 80 ilin belediye baş- kan adayı, 70 Merkez Ka- rar Kurulu, 40 Genel Ida- re Kurulu üyesi ve se- çimde ipi göğüsleyen ba- zı belediye başkanlan ile ayn ayn görüşen Ağar, son olarak konuyu bu hafta içinde seçimden sonra ilk kez toplayaca- ğı Genel Idare Kurulu gündemine taşıyacak. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] ALKIM KİTABEVİ S£ŞIKT*Ş DOLMABAKÇE CAD » O 65 m 12121 259 31 26 KADIKÖY MÛHÜROAR CAD NO SQ TIL İ21&> 449 10 60 pb» i co*n.tr Irak'taki işkencelerin en azından bir kısmının fotoğraflarla belgelen- mesinin kaderin garip bir cilvesi mi, yoksa işgalciliğin kaçınılmaz sonucu mu olduğu, sorusunu sormak gere- kiyor. ABD ve Ingiltere işe yalanlaria başlamışlardı. Irak'ın elinde krtle im- ha silahlan olduğu bahanesiyle dün- yanın gözü önünde haksız ve zorba bir işgale giriştiler. önce, kolay bir zafer umudu için- deydiler. "Saddam'/n direnemeyen askerleri" alay konusu edilmişti. İşe bitmiş gözüyle bakıldı. Ancak bir ül- keyi işgal etmenin ve o ülkenin hal- kını aşağılamanın bir bedeli olacak- tı. Irak halkı tam bir ytldır işgalcilere direniyor. 0 direnenler "terörist" mi, yoksa asıl terörist o ülkenin toprak- larını işgal edenler mi? Irak'ta haksızlıkla zorbalık iç içey- di. Işgalciler, bütün halkı düşman gö- rüyoriardı ve herkese "terörist" mu- amelesi yapıyorlardı. Aslında bir ba- kıma haklıydılar. Bütün Irak halkı bü- yük bir öfke içinde işgalcilere direni- îşgalci îşkenceci Olur... yordu. Bunun bedeli binlerce ölüydü. ABD ve Ingiliz işgal biriikleri, sivil hal- kı aylardır acımasız bir şekilde öldü- rüyor. • • • Böyle bir zorba gücün cezaevleri- ni insani bir şekilde yönetmesi müm- kün olabilir miydi? Böyle bir zorba gü- cün işkenceye başvurmaması söz konusu edilebilir miydı? ABD ve onun istihbarat örgütü CIA'nın yakın tarihi askeri darbeler, işkencelervecinayet- lerle dolu değil miydi? Bu işkence fotoğraflannı gördüğü- müzde, bizeyabancı birdurumla kar- şı karşıya olduğumuz söytenebilir mi? Türkiye'de de buna benzer işkence- lere, hatta daha ağırlanna yıllarca ta- nık olduk. Bu işkencelerin birkısmındaABD'li istihbarat görevlilerinin de rol aldığı- nı biliyoruz. Türkiye, Amerika des- tekli askeri darbelerin ülkesi. "Bura- sı kontrgerillanın karargâhı, burada anayasa, yasa geçmez" diyenlerin liderteri yıllarca bu ülkeyi yönetmedi- ler mi? Bir gazeteci arkadaşım, bu yazıyı yazarken beni aradı ve " 'Türkiye'de böyle fotoğraflar yayımlanabilir mi' diye soranlar oluyor, var mı böyle fo- toğraflar, biz yayımlayacağız" diye sordu. Düşündüm, Türkiye'de işken- cenin fotoğrafı var mıydı? Ben böy- le bir fotoğrafı hatırtamadığımı söy- ledim. Türkiye'de işkencenin fotoğ- rafını çekecek imkânı işkenceciler bizlere vermemişlerdi. • • • Irak'taki işgal kuvvetlerinin işken- cecileri, işkence ettikleri insanların yanında fotoğraf çektirmekten de korkmamışlardı. Yapacaklarını yap- mışlar, sonra da önünde pozlarını vermişlerdi. Bu işgalci küstahlığın ve ben istediğimi yaparım anlayışının karelere yansımasıydı. Aslında bu Bush yönetiminin, Blairyönetiminin adım adım geliştirdiği bir politikanın ürünüydü. Tabii bu işkence fotoğraflan, Batı uygarlığının bir başka yüzünü de göz- lerönüneseriyordu. Bu uygarlık, halk- lann egemenliğine, toplumlann ken- di iradesine saygı göstermediği za- man bir anda "tek dişi kalmış cana- vara " dön üveriyordu. Şurası bir gerçektir, kim ki haksız ve zorba bir iş yapıyorsa bu zorbalık kaçınılmaz olarak başka zorbalıkları ve ahlaksızlıkları da beraberinde ge- tiriyor. Irak'ın işgal edilmesi haksızdır. Irak'ta yapılanlar haksızdır. Bush yö- netimi 11 Eylül'den bu yana insanlı- ğın önüne sürekli savaşı ve zorbalı- ğı koyuyor. Israil'de Şaron'un saldır- ganlığını kışkırtıyor. Onlann demok- rasi, insan haklan gibi ölçülerinin ta- mamen çifte standartlı olduğu, bu fotoğraflarla gözler önüne serildi. Bu yazıyı yazdığım sırada bir kadın okuyucum aradı. Fotoğraflar onun sinirterini bozmuştu. Çılgınlıklaryapa- bileceğinden söz ediyordu. Bir tep- ki gösterememenin öfkesi içindeydi. Bu fotoğraflar, ABD yönetimindeki tercihlerin ne kadar vahşi ve acıma- sız olduğunu da kanıtlıyor. Bir başka gerçeği daha gösteriyor. ABD'de sa- vaşa ve zorbalığa karşı giderek yük- selen bir direniş gelişiyor. Bu fotoğ- rafların basının eline geçmesi ve ya- yımlanabilir bir duruma gelmesi, ABD'deki direnişin ne kadar güçlü olduğunu da kanıtlıyor. Zorbalar suçüstü yakalandılar. Dün- yanın öfkesi onlara karşı. Bu öfke Irak'taki işgalin sona erdirilebilmesi- ne büyük katkı sağlayacaktır. Dünya- nın direnişi, banşçı ABD'lilerin çaba- sı bir insanlık dışı felaketi gözler önü- ne serdi. Bu fotoğraflarla biriikte işgalcilerin işi daha da zorlaştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle