22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
S/ıYFA CUMHURİYET 24 MAYIS 2004 PAZARTEl OLAYLAR VE GORUŞLER AÇI * t VTIMTAZ SO YSAL Boğaz Dendi SON YILLARIN uluslararası denizcilik kurallan îam boyu 200 metre ve daha uzun olan gemileri "Bü- yûk Gemi" sayar Türk Boğazlan için yeni sistem ku- rulmadan önce çıkarılmış "Seyir Rehberi"nde de öyleydi, şımdi yünürlükte olan "Deniz Trafik Hizmet- leri Kullanıcı Rehberi"nde de böyle. "M/TOttoman D/gn/fy"tankerinin boyu 270 met- re. Boğazlardan yenı geçiş rejiminde o da özel ku- rallara uymak zorunda. özelleştirmeye kurban edilmek üzere "kınalan- /roş"TÜPRAŞ'ınAlıağa Rafinerisi'ne Ortadoğu pet- rolünü boşaltıp Rusya'nın Novorossisk Umanrndan Izmrt'in TÜPRAŞ'ına yıne ham petrol taşımanız ıs- teniyorsa, üç Boğaz geçişi yapmanız gerekiyor de- mektir. Bir Çanakkale, gidip gelirken de iki kez Is- tanbul. Çanakkale, genişliğı dolayısıyia daha az sorunlu. Aliağa'dan kalkış saatiyle seyir süratinizi lyi ayarta- mışsanız. sabah 06'da şafak sökerken, fazla bekle- meden, rahat ginş yapabiliyorsunuz. önce Kumka- le ve Nağra "Sektör"\eri, sonra da "Sektör Gelibo- lu" deyip Marmara'ya açılmak işten değil. Seyirier çift yönlü ve sık olsa da, yeni elektronik sistemle ha- berieşme ve uyarı ağı sayesinde "akşam Karade- niz'e çıkanz" umuduyla, kıritik Nağra dahil, "sorvn- suz" geçiş. Ama, Çanakkale'deki hesap Istanbul'a uymuyor. Kural gereği 20 mıl öncesinden Boğaziçi gırişin- deki "Sektör Kadıköyle temas ettiğinizde kötü ha- ber: Gemınin büyüklüğünden ötürü, tüm Boğaz bo- yunca deniz trafiğinin durması ve yolun "Ottoman Dignity" için neta tutulması gerekiyor; oysa, o sa- atte güneye geçmekte olan ve kuzey uçta geçiş is- teyen ınli ufaklı biryığın gemı var. Yeşilköy açıklann- daki demir yerinde durup sabahı bekleyeceksiniz. Tabii, Güney Kore'de yaptınlarak her seferde 150 bin ton petrol taşımak üzere üç yıl önce Türk petrol sanayiinin hizmetıne sokulan koca geminin böyle bir bekleyişı gururunayedirmesıkolay değil. Adıüstün- de "Ottoman Dıgnıty", eski dilde "Osmanlı Asale- ti" veya "Osmanlı Vekan " demek. Bu adıyla, geri ka- lışlannı hep "Osmanlı Boyvndunığu "na bağlayan es- ki imparatoriuk topraklannın insanlannı çileden çı- karsadakendi "Dersaadefiningirişindebekletilmek onun şanına yakışır mı? Nitekim, dün sabah, daha gün henüz yeni doğar- ken 05.30'da ılk geçiş izni "Osmanlı'ya" verilı- yor. Çirkin yapılanmaya karşın yine de dünyanın en güzel, en anlamlı deniz geçişi olarak kalmış ve adı- nın şerefine bomboş tutulmuş 18 millik bir su yolun- dan, Kandilli, KavakveTürkeli "SeWör"lerinı deaşa- rak açık denize, Karadenız'e çıkıyor Osmanlı. Çarp- masız, çatışmasız, yangınsız, kazasız belasız. Boğazlar, başkalarının göz koyuşlanyla, tanker yangınlanyta, milyonlarca insanı diken üstünde ya- şatan korkulanyla ve güvenlik sorunlannın gerektir- diği pahalı yatınmlanyla elbet Türidye'tvn büyük dert- lerinden biridir. Ama, lyi korunur, iyi bakılır ve geçiş- leri güvenli kılınıp kolaylaştınlırsa dert olmaktan çı- kanlarak sevinç, gurur, güzellik, hatta kazanç kay- nağı olabilecek bir dert... 'Suçlu' Senin şaşmaz ölçülerin vardı. OnJan bırakıp 'Kopenhag KriterlerTni kullanmaya mı başladın? Oysa sen AB'nin 'cemaziyelevverini bilirsin! Bizi başa döndürdün de dünyayı, "sırtına binilmesi gereken eşek' gören bir mantığa mı bırakıyorsun? Suçlusun! Prof. Dr. MahİT AYDEV htanbul Üniversitesi T :arih!.. Türkiye Cumhuriyeti'ne kar- şı suçlusun! Yargı- nın karar anrnda suç- lu ayağa kalkar. Ama sen otur ve dinle. Çünkü dosyan kabank, ayaklanna ka- ra sular ıner. Eğer dünyanın bir kuytusun- da yaşasaydık. böyle bir yargı gerekmezdi. Sayı çokluğu ve zamansal derinligimiz, suçunu ağırlaştırmakta. Suçun: Cumhu- riyet gençKğine eksik bilgi ver- mek, onları uvarmamak, olay- lann sonuçlanm saklamak ve kullanıldığinı gizlemek. 80 yıl aradan sonra, yaşadığımız so- runların nedeni sensin... Güzel olmak zordur. Gözler üzerinde, kendı başına bırakıl- maz, mutluluğu engellenir. Bu yüzden atalarımız mutluluk di- lerken: "Tann çirkin şansı ver- sin" demiştir. Anadolu, en gü- zel yurt. Sanki Tanrı kendisi için yararmış da, sonradan "de- ğerbilene"bırakmış. Veevren- sel politıka ızleyen lıderler. Ana- dolusuz yapamamıştır. Sen bıze Anadolu'da yaşama- nın güzelliğini, ayncalığını ve bedelini anlatmadın. Gençleri- mız sanıyor ki, bin kez dünya- ya gelecek olsalar, yine bu top- raklarda yaşayacaklar. Ve Ana- dolu'nun, insan beyni için en uy- gun iklimde, "beyin kuşağı" üzerinde olduğunu bılmiyorlar. Geçen kış birkaç kez, kuzey ülkelerinin hava koşullannı ya- şadık, evlerimize kapandık. Oy- sa o koşullar, onlar için sıra- dan. Ama onlar bunu tatil ola- rak görmez, yeni projeler için "diişünme firsatı" sayar. Bir- kaç gün güney ülkelennin "çöl sıca^"nı yaşasak, çevre deniz- lerde serinleriz. Ama onlann, sı- caklar yüzünden pantolon bile giyemediğini bilmeyiz. Anadolu'yu alan Alpars- lan'ın, birCumagünü "kefen" simgesinde beyaz giydiğini, atı- nın kuyruğunu nasıl düğümie- diğinı anlattın. Eksik bılgilen- dirdin. Üstünlükkurmanın; bil- gi, kültür, ekonomi ve teknik anlamda üstün olmayı gerek- tirdiğini, sakladın. Bugün kimileri, bin yıl ön- cesini yaşamaya çahşıyor. bıyık ve sakal benzerivor. Ama deve- ye degil. son modeJ otomobıle biniyor, televizyon izliyor, elekt- rik ve telefon kullanıyor. Bir dönemin tüm konulan aynı düz- lemdedır ve toplamı bir '"bü- tün"dür Sen bızı uyarmadın Türk toplumunda erkek-kadın eşitliğinin, hep var olduğu ko- nusunda sustun. Bir delıkanlı, sevdiğı kızla e\ lenebilmek için onu güreşte yenmesi gerekırdi. Bırakın "harem" kurmayı. eşi, hükümdann sağında otururdu. Kültürümiiz "arabesk"leşince, toplum da "erkek"leştı. Yaşa- dığım çevreye baktığımda, "ka- dın eli"nin inceliğıni göremi- yorum. Ve 21. yüzyılda M kadm hakJannı taröşmanın" ılkellı- ğı beni üzüyor. Sen bunlan bi- ze anlatmadın. Bız de Ata- türk'ün Türk kadınına verdiği hakları anlayamadık. Senı sevdiğıni söyleyenler, kendi politikalan için kullan- dılar. "Sevgininbirgözükördüıf Bu yapay sevgı uğruna. sustun. Oysa konulann, "etieûrnakgi- bi" aynlmaz bir bütün. Onlar bu büründen. çıkanna uygun olan- lan cımbızla çekip aldı. îstan- bul'un fethini kutlayıp, Viyana bozgununu es geçti. 16 devlet kurmakla övündü de. onlan na- sıl yıktıgımızı söylemedı. Bu suskunluğun vüzünden, geçen ay Kuzey Kıbrıs Türk Cumhu- nyetı konusunda ne "> ? akışnıaz- hİ4 w Iar yaşadık. Külrürümüzün kilometre ta- şı insanlan bize anlatırken, ya- njlttın. Onlann özlemlenni, ya- şantılanymış gibi sundun. Yiı- nusEmre'yı okuyanların kafa- sında. olaganüstü bir dönem canlanır. Oysa orada yazılan- lar, Moğol baskısı altında inle- yenlerin özlemleridir. Bir eli yağda öbüreli balda, 72 yaşın- dakı Kanuni. at sırtında binler- ce kilometre teperek gittiği Zi- gervar'da ne aradı. anlatmadın. Çadır bile direkler üzerine kurulur. Kişi, toplum ya da dev- letin direği de, onun ilkeleridir. Yoksa boş çuval gıbi yığılır. Bunlardan hiç söz ermedin. Bi- lımin. uluslann önünü aydınla- tan ışık olduğunu bilemedik. "Kurt masalı" gibi, hep savaş- lan anlattın, durdun. Biz de Ata- türk Ilkeleri'ni anlayamadık. Resmı törenlerde yasak savdık. Senin yüzünden "kentli" de olamadık. Dünya "tanm top- lumu"nu, yüzyıllar öncesinde bırakmıştı. Neredeyse "sanayi topJumu" olmak eskidı. Günü- müzde kazanan uluslar. "tek- noloji toplumu" olmayı başa- ranlar. Türkiye Cumhuriyeti'ni kurarken. neden "köy"den baş- lamak zorunda kaldığımızı, bu- gün olmuş bilmiyonız. Büyük kentlerdeki "köy derneklerT için ne düşünüyorsun? Geçmişi. abartılı bir güzellik olarak gösterdin. Günümüze haksızlık ettin. Bu abartı, bede- lini ödediğimiz deneyımlerden yararlanmayı engelledi. Genç- lerimiz, geçmişin konu ve kişı- len ile "karşılaşürma bağı" ku- ramadı. Çok, bize çok büyük körülük ertin. Senin şaşmaz ölçüJerin var- dı. Onlan bırakıp, "Kopenhag Kriterleri"nı kullanmaya mı başladın ? Oysa sen AB"nın "ce- maziyelevveFıni bilirsin! Bizi başa döndürdün de. dünyayı, "sırüna binilmesi gereken eşek" gören bir mantığa mı bırakıyor- sun? Suçlusun! Ansoy Ödülleri... E MucizeOZUNAL y dilimin doyul- maz tadı / Kav- gamın tek silahı şiir dizesi yazıldı me- zar taşına. Hem müca- delede direnme karar- lılığını, hem de dil tut- kusunu özetlediğin- den... Dil sevgisiyle, yurt sevgisiyle yazına (edebiyata), şiire adan- mış bir ömür. Edebiyat- çılar Dernegi kurucu üyesi, Türk Dil Kurumu Yönetim Kurulu üyeli- ği, Tanıtma Kolu Baş- NOKTA 0KUMAK AYRICALIKTIR Biliyorlar, susuyorlar: Uyuşturucu ilkokuilarda Uköğretımde uyuşturucuyu takip etmekle gorevli 70 'casus' öğretmen nasıl yalnız kaldı? İlkokullardaki trajediyi gören, bilen yetkililer neden üç maymunu oynuyor? İlk Türk-Ermeni buluşmasında Tazminat Krizi Nokta, uzun süredir askıda rutulan Türk-Ermeni ilişkilerindekı ilk temasın tek ranığı oldu. 'Soykırımı tanıyın' diyen Ermenıstan Meclis Başkanı'yla Arınç arasında krize yol açan konuşma neydi? Gizli IMF mektubunda şantajla karışık talimatlar Beş bankaya el konulduğu dönemde BDDK Başkam'na gönderilen mektup gün yüzüne çıktı. Dönemin Ekonomi Bakanı Kemal Derviş IMF mektubunu neden hatırlamıvor? Cambridgeli çiftçi Hatice... Liseyi birincilikle bıtirdı. İngiltere'ye gitti. Bulaşıkçılık yapıp işletme okudu. Büyük kuruluşlarda yönetıcilik yaptı. Bebek'teki yalısını terkerti. O şimdi çiftçi... kanlıgı, TRT radyo ve televizyonlarında An Dile Doğru, Bir Güneş Batö, ÇağdaşTürk £de- biyaündan Ornekler gi- bi ılgiyle izlenilen eğı- tici, öğretici sürekli iz- lenceler (programlar). Yedi şıir kitabı, bir öy- kü, bir roman, üç anto- lojı... Dil konusunda al- tı kitapçık. Sonra "Ga- zi Paşa"sına gönül bor- cuyla Atatürk'ten Bi- ze.. Dört ciltlık bu ça- hşmanın ancak bir cıl- di yayımlanabildi. TTK'ye (Türk Tarih Kurumu) darbe ınince geri çekildi çünkü... Sonra Kuşadası Körfe- zi'nde sessiz çalınan bir ıshk... Kuşadası Eğitim Vak- fı (KEGEVJ ölümün- den sonra adına bir ödül koydu: Ansoy Ödülü. Bir ödül koymak, bir ödülü oluşrurmak kuş- kusuz önemli. Ama bir ödülü kurumsallaştır- mak güç. Ansoy Ödü- lü bu güçlüğü aşma yo- lunda. Başlangıçta okul- lar arası bir yanşmaydı. tlk adım dikkatli, al- çakgönüilülükle atılı- yordu. Sonraki yıllarda ulusal bir ödül. Kımi yıllar katılım olmadı- ğından ödül venlemese de. dil ödülü olarak dı- renmeye devam edili- yordu. Doksan Sekız Yılı Ansoy Dil Ödü- Jü'nün konusu, Dilde Yabancılaşma olarak belirlendi. E. Özdemir. S. Özel, A. Püsküllüoğ- lu'ndan oluşan seçıcı- ler kurulu Prof. Dr. Ömer Demirtaş' ın "Ya- bancılaşma Sürecinde Türkçe" adlı çalışma- sını ödüle değergördü. Dilünize yönelik duyar- sızlığın aşılabileceği dü- şüncesiyle umutlar art- mıştı. Bundan böyle çevre ıllenn üniversiteleri, Pa- mukkale, Muğla, Aydın üniversitelerinın dil bö- lümleri beklenen ilgiyı gösterirlerdi belki. Ye- niden duyurular, bölüm başkanlanna yazılar. ga- zetelere dergilere faks- lar... Doksan dokuzda yeni birdüş kınklığı da- ha. Dilciler bu ödülü yok sayıyorlardı. Bahk bellekler ölen- leri anımsamıyorlardı ki, anısına konulan ödü- le ilgi göstersınler. Var- sın "geri iade"ler, "ay- rıyeten"ler "dürüm- land"lar ses bayrağımı- zı değil, aslında bilinci- mizı, düşün dünyamızı kemirip dursun. hikme- ti kendinden menkul ka- lemler kapsam ve ıçle- me ulaşamayan sığ dü- şüncelerini, duyguları- nı dillendırmede, dıli kırmak adına bir başka cephe açmış olsunlar. Odül Kurulu yıne de direndi, 2001 'de Ansoy Ödülü, şiır ödülü ola- rak duyuruldu. Belki şi- irın düşünceyle yazıl- dıgının ayırdında olan- lar düşünceden dile yö- nelırlerdi. B. Giinei, V. Yaacı, S. Sezer, G. Cen- gizhan, A. Özer'den olu- şan seçiciler kurulu HaydarÜnatm "Gebe>- din O gün" adlı dosya- sını ödüllendirdi. O yıl KEGEV'in bir değer- bilirliği de Islığını Ses- siz Çal'ın kitaplaşma- sıyla ortaya çıktı. R. tnanç, G. Tombul'un emeklennin yürekleri- nin katkısıyla... Bu yıl 30 Nisan'da Kütüphane Salonu ta- mamen dolmuştu. Şiir severler. seçici kurul, dernek. oda temsılcile- ri, yerel gazete. dergi- lerden ilgililer, idareci- ler, şair M. Kemal Yıl- maz, Güven Pamukçu. tıyatromuzun hocalann- dan Haldun Maraiı, da- ha kımler kimler gelmiş- ti. Ansoy Şiir Ödülü bu yıl genç bir şaıre verili- yordu. Berrin Taş, Sen- nur Sezer, Remzi Inanç, Gökhan Cengizhan ve Tank Dursun K. dan olu- şan seçiciler kurulu "Be- ni Kuşlarla''yı ödüle de- ğer bulmuştu. Zeynep Kurada ödülünü aldı. Şi- irlerini okudu. Şimdiden. gelecek yıl yeniden dil konusuna dönülebılir mi, diyen- ler var. Bunca çabadan sonra sekizinci yılda ye- nıden yüzler gülüyor. Bir ödül konmuştu. şim- di kurumsallaşıyor diye. Bu ödülle ilgilenin lütfen. Yalnız Kuşada- sı'nda. Başka yerde yok... Menopozda devrim Meğer vücutta östrojen üretiminın sonu yokmuş! Uzmanlar kadınların korkulu rüyası menopozla ilgili bilinen yöntemleri sorguluyor... • SEN HAKKINI ARA, ÜLKEN DERS ALSIN! • DEVLET KONUĞU KADINISTERSE • STRASBOURG'DAN BAKINCA SİYASİ AF GÜNDEMDE • TURKİYETI SARSAN MAYIS GUNLERI • EKONOMİ YÖNETİMINE OPERASYON • TURK TELEKOM'A 'AĞABEYLIK' DÜŞTÜ . 117 MILYON LİRALIK VERGI İÇİN KARAKOLA ÇEKTILER • TURK BAKKALA FBIIŞKENCESI 8.Uluslararası Çevre Filmleri Festivali otn internationai Environmental Film Festivai 21-27 May» 2004 TÜRSAK Vakfı Festivate desteklen için MEDYA SPONSORLARI na teşekkur eder. Basın Sponsorları Cumhuriy^t Televizyon Sponsorları KANAİ7 • ı Radyo Sponsorları Internet Medya Sponsoru tOruk TÛRKIYE SİNEMA VE AUDlOVtSUEL KÜLTÛR VAKFI T» 0212 244 52 51/25) 6" 1 7a*251 84 8» Vrtb ^v-u tursak org tr E-maı) *ürsa^©tursa^ cyg tr ÛcreBtedk) CUMHURİYETTEN OKURLARA tBRAHtM YILDIZ Beğenilen Gazete Geçen hafta, 19 Mayıs Atatürk'ü Anm£ Gençlik ve Spor Bayramı yurt çapında kutlandı Türk ulusunun tarih dönemeci olarak vur- gulanması gereken bugün, gençlerin sporla şenlendirdiği ve Atatürk'ü andığı ulusal uya- nışın bayramıdır. Kutlamalar coşku yaratırken Ankara ve Iz- mir'de 'imam hatipli gençlerin kürsüye çıka- rılması birrastlantı mı' sorusu tartışıldı. Burada kuvvet komutanlannın tepkisi eleş- tirilirken son YÖK Yasası'na yönelik bir pro- testo olduğu saptaması da yorumlarda yer al- dı. Manşetlerimiz yankı buldu Bağımsızlık yürüyüşünün 85. yılında Cum- huriyet gazetesi yine önderliğini sürdürdü. Kuşekâğıdına basılı Atatürk'ün Gençliğe Hi- tabesi okurlanmızca çok beğenildi ve övgü al- dı. Son günlerdeki manşetlerimiz ve gazetemi- zin olaylara objektif yaklaşımı gözden kaçmı- yor. Haziran ayında Istanbul'da yapılacak olan NATOtoplantısının perdearkasını okurtanmı- za aktardık. ABD'nin yeni üsler istemesi ve Incirlik'in ge- nişletilmesi haberi bir tek Cumhuriyet'te yer aldı. Ankara Temsilcimiz Mustafa Balbay bugün de bu haberin ayrıntılarını yazdı. Cumhuriyet, çevremizde olup bitenleri, ulu- sal sorunlanmızı, çıkarlarımızı sürekli dile ge- tirmeyi bir görev bilmiştir. Bu haberler, kıskanılacak nitelikte gazete- cilik olgusudur. Alaattin Çakıcı olayı Beşiktaş Kulübü Menajeri Sinan Engin'in imzaladığı belgelerle vize alıp yurtdışına ka- çan ülkücü mafya lideri Alaattin Çakıcı, ge- çen haftanın en çok yazılan haber konusu ol- du. Mafyanın sporun içine bu denli sızdığının da bir belgesiydi bu haberler. Ancak, hem Beşiktaş Kulübü hem de Fut- bol Federasyonu konuyla ilgili net bir tavır al- maktan kaçındı. Üstelik Beşiktaş kongre üyesi olan Çakıcı, hâlâ bu üyeliğini sürdürüyor. Her alanda yaşanan kirlenmenin hiç değil- se spor sahalarından uzak tutulmasının çö- zümlerini tüm yetkililer bir an önce düşünme- lidirler. Zeugma trajedisi Zeugma antik kenti kıyısının baraj sulan al- tında kalma tehlikesinin yaşandığı 2000 yılın- da bu soruna en çok dikkati çeken ve önem veren gazetenin "Cumhuriyet" olduğu açık- landı. Gaziantep Üniversitesi öğretim görevlile- rinden Dr. Nüket Elpeze Ergeç, Gaziantep'te iki gün süren "Uluslararası Zeugma Sempoz- yumu "na sunduğu bilimsel araştırmasına da- yalı bildirisinde basının Zeugma'ya yaklaşımı- nı irdeledi. Bildiride, Zeugma trajedisini dünyaya ilk kez Cumhuriyet gazetesinin 6 Mart 2000'de du- yurduğuna, daha sonra Economist dergisi ile New Yörk Times gazetesinin olayı uluslarara- sı arenaya taşıdıklarına dikkat çekildi. Araştırma sonucuna göre 1 Ocak - 31 Ara- lık 2000 tarihleri arasında satış, siyasal eği- limleri dikkate alınarak seçilen Cumhuriyet, Hür- riyet, Radikal, Sabah veZaman gazetelerinin toplam 1825 sayısının izlenmesi sonucunda yayımlanan Zeugma haberlerinin üçte birin- den fazlası (yüzde 34.4) Cumhuriyet'te yer al- dı. Cumhuriyet'i yüzde 24.6 ile Hürriyet izle- di. Cumhuriyet, "olaya birinci ve son sayia- da en çok yer ayıran gazete" oldu. Cumhuriyet "haber, araştırma/inceleme, köşe yazısı" gibi bir sınıflamada da birincili- ğini korudu. Bildiride Cumhuriyet'in, okuria- nnı bu açılardan "en çok bilgilendiren " gaze- te olmakla kalmadığı, haber başına düşen ke- lime ortalaması ile "en kapsamlıyayın" yapan gazete özelliğini de sürdürdüğü belirtildi. Ay- rıca bildiride, Cumhuriyet'in "kazı çalışmala- rı, kazı buluntulan, kültürel sorumluluğa. yö- re halkına en çok önem verme" sıralamasın- da her dalda önde yer aldığı, yalnızca turistik amaçlı haberiersıralamasında Hürriyet'in ar- dından ikinci olduğu belirlendi. Buhafta I^TYıTMarşı Çok bilinen 10. Yıl Marşı'nı ilk kez Atatürk fotoğrafıyla birlikte poster olarak veriyoruz. Perşembe günü Cumhuriyet ile birlikte ku- şekâğıda basılı posteri gazete bayinizden üc- retsiz olarak isteyiniz. lyi haftalar. flfflTÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DBUVEâ ÇORLUŞUBESİ KONFERANS "ULUSAL EĞİTİM VE ÜNİVERSİTELER" Prof. Or. KEMAL ALEMDAROĞLU (Istanbul Üniversitesi Rektörü) 24 Mayıs 2004 Pazartesi Saat: 17.00 Çortu Tıcaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle