18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURlYET 18MAYIS2004SALI 14 J V U L J . U J \ kultur(acumhuriyet.com.tr SAHNEDEN AYŞEGÜL YÜKSEL YüdızKenterIstanbul Uluslararası Tiyatro Fes- tivali bir yıllık bir aradan sonra bir kez daha tstanbul Mayısı'na damgasını vu- ruyor. Artık kaçıncısı olduğu önem- li değil. Bir fesrıvalin sürekliliği önem- lidir çünkü. Seyircinin kendini her yıl festivale hazırlayışı başkadır, iki yılda bir hazırlayışı başka... Araya zaman girince, katılımcı olarak yitır- diğımiz enerjiyi yenne koymak zaman alır. Ne ki sponsorlann çoğu tiyatro olay- lannı desteklemeyi yeterince kazanç getirici görmüyor. Bu ne anlama ge- lıyor? Koltuk sayısı sınıriı olan salon- larda sahnelenmesi gereken sanat olay- lan desteklenmeyecek mi? Sorun, su- nulan olayın Mithat Paşa Stadyumu'nu dolduracak sayıda izleyiciye seslen- mesi mı? Tiyatro yandı demektir bu durumda. Yıne de 'ısınma' hareketle- rinizi hızlandıran ve sizi bekJeyen Ti- yatro Fesrivali coşkusuna hazırlanın. Tiyatro Festivalı başladı bile ;4 Hazi- ran'a dek sürecek. Bu akşam Yddız Kenterin tek ba- şına sunduğu, Fransız tiyatrosunun 'altın çocuğu' Eric-Emmanuel Schmitt ın 'Oscar ve Pfembeli Mele- ği' adlı oyununu izleyeceksiniz. Oyun 19 ve 20 Mayıs günleri de sürecek. Kent Oyunculan'nın Festıval'de bir başka etkinliği daha var. Topluluğun, 5-6 yıl önce sahnelenen Çehov'un 'Marö' oyunundan sonra Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu ile gerçek- leştirdiği ikinci 'ortakyapnn'. Bu ya- pımda yine Çehov rüzgân esiyor. Kent oyuncuları'nın festivale Katfcısı Irlandalı ûnlü yazar Brian Friel'in Çeho\ 'dan ateş alarak yazdığı iki oyun birden sunuluyor yapımda: 'Yalta Oyunu'. Çehov'un 'KöpekB Kadm' öyküsünden özgürce yapılmış bir uyarlama; 'Oyundan Sonra' ise Çe- hov'un 'ÜçKızKardeş' oyununun And- reyev'i ile 'Vanya Dayı'nın Sonya'sı- nın 20 yıl sonra Moskova'da bir kafe- de buluşması üstüne kurulmuş. Ingil- tere'de kendi tiyatrosunu kurmuş olan Mehmet Ergen'in yönettiği iki oyun- da Tübe Saran, Cüneyt TüreL Meh- met Birkiye ve Yeşim Koçak oynuyor. Buyapım 31 Mayıs, 1 ve 2 Haziran'da Kenter Tiyatrosu'nda sunuluyor. K ent Oyunculan, 14. Istanbul Uluslararası Tiyatro Festivali 'ne 2 yapımla katılıyor. Yüdız Kenter 'in 18-19-20 Mayıs tarihlerinde sunacağı tek kişilik 'Oscar ve Pembeli Meleği 'ni Istanbul seyircisi yalmzcafestival'de izleyebilecek. Yıldız Kenter" ı, bir hafta önce Bo- ğaziçı Üniversitesi Batı Dilleri ve Edebiyatlan Bölümü'nün, ilk öğretim üyelerinden \e en uzun süreli yöne- ticilerinden olan Profesör Oya Başak adına düzenlediği Shakespeare Kon- feransı'nın açılışında izfedim. Talat SaitHalman ın Shakespeare üstüne Ingilizce olarak yazdığı ve Halman- Kenter ıkılisi taraftndan sunulan gös- teride çeşitli oyunlardan tiradlan ve soneleri okuduğundaoynadığmda, ülkemize konferans için gelmiş. Yıl- dız Kenter'ı ilk kez tanıyan yabancı tiyatro profesörlerinin hayranlığına tanık oldum. Ve yıllar öncesıne gittim. Ortado- ğu Teknık Üniversitesi'nde 'Ben Ana- dohı'yu Ingilizce olarak oynadıktan sonra, yüzlerce öğrencı tarafından nasıl dakikalarca alkışlandığını, bu oyunda oluşturduğu enerjiyi daha son- raki yıllarda Maria CaDas'ın ABD'de- ki öğretmenlik dönemini canlandır- dığı oyuna ve son olarak da bir kaç yıl önce. kendi yazdığı ve anne- sini'kendisini/kızını canlandırdığı 'Hep Aşk VardT (Iş Bankası Kültür Yayınlan, 2003) oyununa nasıl taşı- dığını anımsadım. Şımdı de 'Oscar ve Pembeli Mele- ği'... Yıldız Kenter"ın 2003-2004 ti- yatro dönemi için hazırladığı oyunu 'tetif hakkı' ile ilgilı bir sorun nede- nıyle, pek çok kent izledı ama Istan- bul izleyemedi; festival dışında da iz- leyemeyecek. Paris'te ünlü sinema oyuncusu Da- nielle Darrieux tarafından sunulan oyun hastanede yatan Oscar adlı bir çocugun Tann'ya yazdığı mekrup- lardan oluşuyor. Oscar'ın 'pembeB meleği ise' hastalarla gönüllü olarak ilgılenen yaşlı ve yalnız bir kadın. Oscar. 'meleği'nin önerisi üstüne düş gücünü çalıştınyor ve her bir günü- nü on yıl gibi yaşıyor. Bir 'yaşama oyu- nu* ızlediğimiz. Gülümseten ve göz yaşartan... Yıldız Kenter Tann'ya mektupları oyunlastırıyor Yıldız Kenter, mektupları bıre bir sahneleyerek oynamaktansa. tıpkı Halman la sunduğu gösteride oldu- ğu gibi, mektuplan okuma oynama yo- luyla oluşturabilırdi yapırru. Bana gö- re anlatıcı- oyuncu kimlığı oyuna da- ha çok yakışırdı. Sanınm Kenter, bir öncekı o> r unu 'Hep Aşk Vardı'nın bi- çeminden iyice uzaklaşmak için iki rolü de 'yanıkama' ya olanak taruyan bir ortamda oynamayı seçmış; bunu yaparken de uzamın sık sık değiştı- ğı. çocuklar tarafından yapılmış ızle- nimini uyandıran resımlenn fonda yansıtılması yoluyla başka karakter- lerin de varlığının duyulduğu bır sah- ne ortamında devındırmiş iki oyun kişisini. Böylece kendıne oyuncu ola- rak geniş bir hareket alanı yaratmış. Oyun boyunca hareket ederek bıtıp tü- kenmez enerjisini sergilerken sız yo- ruluyorsunuz, o yorulmuyor. Izleme sürecinizin bir aşamasında artık söz- lerini ve vurgulannı şaşırmasının do- ğal olacağını düşünüyorsunuz. Ama Yıldız Kenter'ce çalışma disiplıni bir kez daha yenilgiye uğratıyor sızi. Onun peşinden sürüklenıp gidiyor- sunuz... Yıldız Kenter'in oyununu izlemek için, Festival'ın sunduğu fırsatı kaçır- mayın. Özen Yula'nm yazıp yönettiği'Yakındoğu'da Emanet' bugün Aziz Nesin Sahnesi'nde Bir şizofrenin öyküsünü anlatmakBENGİHEYALÖZ Ozen Yiıla, son yıllarda Türk tıyatro- suna pek çok oyun kazandırrruş bir ya- zar- yönetmen. Bu yı] Istanbul Tiyatro Festrvaline ,kendı yazıp yönettiği "Ya- kındoğu'da Emanet" oyunuyla katılı- yor. Sezon boyunca Izmıt Şehır Tiyat- rosu'nda "Kırnua Yorgunlan", Diyar- bakır Devlet Tiyatrosu'nda "Dünyanın Ortasmda Bir Yer", Istanbul Büyükşe- hir Beledıyesi Şehir Tiyatrolan'nda "Gayri Resmi Hurrem'" adlı oyunJan seyircıyle buluşmuştu. 'Gayri Resmi Hurrem' oyunuyla Afife Jale Tiyatro Ödülleri'nde Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü'ne değer görülmüştü. Son oyu- nunda bize bir şizofrenin öyküsünü an- latıyor. - Festivaldeizleyeceğhnizoyununu ge- çenyıl Japonya'da sahneye kovdunuz, Bi- ze Japonya maceranızı anlaür nusınız? ÖZEN\TJLA-"Yakındoğu'da Ema- net'" Japonya'da "JapanBerformingArts Foundation" ile Istanbul Kültür ve Sa- nat Vakfi 'nın ortak yapımı olarak geliş- tirildi. Öncelikle Tadashi Suzuki'nin kendi tekniğini oluşturmasına ev sahip- ügi yapan Toga köyündeki Ükbahar Fes- tivali'nde seyirci karşısına çıktı. Dünya prömiyerini orada yaptı. Yorucu ama zevİdi bir çalışma oldu. Yetkin Düdncfler. Devrim Nas, Serra Yü- maz, Erdal Uğurlu, Alper Maral gibi yorumcularla sahne üzerine geldi. îs- mini saydığım bu değerli yorumcular farklı ve zengin bir sahne dıli kurarak 55 dakikalık bu performans-oyunu bel- Ii bir düzeyin üzerine orurtrular. 15 gün kaldık ve o dağ köyünde bayağı uğraş- tık. Sonuçta. seyircinin ilgiyle karşıla- dığı bir oyun çıİrtı ortaya. Tadashi Su- zuki başta olmak üzere Japon sanatçı- lan çok olumlu yaklaştılar çalışmamı- za. Bu da hepimizi güçlendirdi manevi açıdan. Şizofreni üzerine sakin bir iki- lılik durumu yaratmaya çalıştık. Sahne düzeni ve kosrümJer moda ta- sanmcısı Ümit Ünal'ın usta elinden çık- tı. Belirsiz bir zamana ve mekâna ait. Se- vîl Delin genel koordinatörlüğümüzü üstlendı. Işık tasanmı Yüksel A>Tnaz, yapımcı ve yönetmen asistanı da Cem Kenar Afış, YeşjmDemir'in hünerli el- Yakmdoğu'da Emanet' Japonya'da Japan PerformiııgArts Foundation ile Istanbul KüJtür ve Sanat Vakfi'nm ortak yapımı olarak oeliftirüdi Öncelikle Tadashi Suzuki'nin kendi tekniğini oluşturmasına ev sahipügi yapan Toga köyündeki İlkbahar Festh'ali'nde seyirci karşısuıa çıkü, Dünya prömiyerini orada yapti." zıyorsam ve sokak diüni kul- lanırsam. bence bunun tiyat- royla v e yazarlıkla alakası ol- maz. Herhangi biri de alırtey- bı. çıkar sokaktaki insanla- nn konuşrnalannı ka> r deder ve ofurup yazabilir. Ama bu- nun edebiyatla, tiyatroyla ilgısi yok. Bu, ancak skeç için geçerli olabilir ya da belgesel için. Işin içine sa- natı katacaksanız, bunun di- liru de siz oluşturmak zorun- dasınız. O zaman, sokak di- lınden birtakım kahplan ödünç alıp yeni birtakım sözcülderle ya da çok eski sözcüklerle harmanla>ıp ye- ni bir dıl oluşturmaya çalı- şıyorum. Her oyun için bu farklı oluyor. Mesela saray- da geçen bir oyun için tabii ld o eski zamanın diüni an- dıran, içınde şiirin de oldu- ğu, bir yandan da çok düz cümlelerle çok büyük lafla- nn da edildığı bir saray di- li geliştirmeye çalışıyorum. Yenilik getirmek znwJon çıkma. Halkla ilişkilerimizi de Dgın Sönmez gerçekleşrirdi. Böyle bir ekiple de elımızden gelenın en doğru- sunu yapmaya çalıştık. Şizofreni nasıl anlatılabilirdi? 'Outsider art' kavTamı- nı da önümüze koyup *art brut'tan des- tek alarak bir yolculuğa çıkhk. Bir şizof- ren öyküsünü bır ruhun ağzından anla- tıyoruz. Herkesin a>Tu tadı almasını bek- lemek mümkun değıl elbette.. ama so- nuçta genel olarak ilgı ve sevgıyle yak- laşıldı oyunumuza. • Kendi yazarbk tarzınızı açıklavabi- lir misiniz? Kovaladığıruz bir biçim var mı? YULA- Bir tarzım var tabii. ama ko- valadığım özel bır biçim yok. Zaten bü- tün oyunlar kendi biçimlerini getiriyor- lar. Kimisi söze dayalı oluyor, kimisi harekete. Her oyun kendi biçimıni getinyor so- nuçta. Her oyun için ayn bir dıl, ayn bır biçim geliştirmeye dikkat ediyorum. Bunun üzerinde çok duruyorum, çünkü bire bir, gündelik hayattaki dıli kullanır- sam, mesela sokakla ilgili bir oyun ya- -İyibir oyunyazmanmyo- lune? YULA - İyı oyun yazma- nın bir kuralı yok. Elbette ki bazı temel şeyleri bilmek zorundayız.. Ama onun dı- şında birtakım yenilıklerge- tirebilmeliyız. Yenı şeyler söylemek lazım Mevbna'nın dedığı gibi. Söyleyemedı- ğin zaman da bırakmayı bilmek lazım. - Tiyatronun devri kapandı diyorlar. Siz ne drvorsunuz? YULA - Hiç merak etmesinler. Bunu diyenlerin devri kapanır, tiyatronun de\ - ri gene kapanmaz. Etkisi azalabilir, bi- çimlerdeğişebilır.. ama insan söz konu- su olduğu sürece tiyatro tükenmez. Ne zaman seyirci sayısında azalma olsa ti- yatro bitri derler; ama dünya ve hayat. oyun üzerine kuruluyken ve bunca oyun- baz, bu dünyada yaşarken tiyatronun bitmesi söz konusu olamaz. DIYARBAKIR'DA Şenlik zamanı Kültür Servisi- Diyarbakır Büyükşehır Belediyesi'nce düzenlenen 'Diyarbakır 4. Kültür ve Sanat FesthTÜi' 28 Mayıs - 6 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Etkinlik, 28 Mayıs "tatarihi Keçi Burcu'nda Yıldız tbra- himova'nın vereceği resitalle açıhrken Dağkapı Meyda- nı'nda 29 Mayıs'ta verilecek konserde Nilüfer, Marcel Khalif ve Brader müziksever- lerle buluşacak. Festival bo- yunca kentm değışik semtle- rinde çeşitli sanatçı ve topluluklann katılacağı mü- zik dinletileri, panel v e söy- leşıleryapılacak. Festivalde, Lale Mansur ve Kubilay Tuncer'in rol al- dığı Olağan Mucizeler', Can ŞenliğiGrubu'nun 'Toprak ve Kadın' ile Tutku', Di- yarbakır Sanat Merkezi'nin Kasım ile \asır' ve Roman Kültür Merkezi'nin 'Solu Seri'si sahnelenecek. Etkin- lıkte film göstenmlenne de yer venliyor. 'Libertarias', 'Çamur', 'Fotoğraf, 'Büyük Adam Küçük Ask\ 'Küçük Öz- gürlük', 'Inat Hikâyeleri', 'Ülke ve Özgürlük\ 'Yol', 'Sırtlarındaki Hayat', 'Gü- neşe Yolculuk', 'On' göste- rilecek. Festival bovnnca se- ramik, heykel. resim ve fo- toğraf sergileri de açılacak. Sokak etkinlıkleri kapsa- muıda MuratBatgi'nın Kürt- çe stand-up. Huşuba Gru- bu'nun Süryani Halk Dansla- n gösterisi ile Selis Kadın Da- nışmanlık Merkezi'nin defi- lesi gerçekleştirilirken Mer- yemAnaKilısesi'ndeAntak- ya Kilise Korosu konser ve- recek. Festıvalın son günü Go- ran Bregoviç, Leman Sam \ e Koma Azad müzikseverlerle buluşacak. YAZIODASI SELİM tLERİ Bir Masal Bir masal.. bir masal kitabı size bır hayat arma- ğan edebihr mi? Galiba ediyor. Galiba etmiş: Cihangir'deki kıra evinde oturuyoruz. Karşılıkiı apartmanların dizıldiğı dar bir sokak. Biz giriş ka- tında oturduğumuzdan, odaianmız daima gölge- li, loş. Sıcak, baygın bir yaz öğleden sonrası. Yemek odasmdakı, dededen kalma sedire uzanmışım. Kendi isteğimle değil, öğle uykusu için. Gözlerimi duvara, duvarda asılı duran Iran halısına çevirmi- şim. Annemı dinliyorum. Annemi, halıdaki sıtmadan kılıç tutmuş güneş yeleli aslana baktığımdan şu an göremiyorum. Annem, sedinn tam karşı köşesın- deki sıyah, çatlak çatlak maroken koltukta oturu- yor. Göremiyorum ama, yine de oturuş şeklini, elin- de turtuğu ince kitabın kırmızılı bordolu kapağını, annemin ince parmaklarını, taşları karartılı ışınlar saçan pırlanta alyansını görür gibiyim. Masal kitabının kapağında, biri kız, diğeri oğlan, iki çocuk, yine kırmızı kapaklı kocaman bir kitap okuyorum. Kızın handiyse kitaptan da büyük bir kordelası var. Annem, çiçekli, koyu renk basma entari giymiş. Pembe saydam çerçeveli gözlüğünü, kır düşmüş permanatlı saçlarını ezbere biliyorum. Gülümsü- yorsanki. Bir türlü uyuyamamışım. Kim bilir kaçıncı ma- sal... Annem benim ıçin okuyor: "Prenses Rozet"... "Ama başındaki sözü de oku" diyorum. Çünkü bu masalı ve bütün bu kitabı handiyse ben yaz- mışçasına biliyorum, kendimle birlikte yaşatıyorum. Işte baştaki özdeyiş: "lyilikyolunu tutan kimse- ler, ummadıkları nimete nail oluriar. Onlan çeke- meyerek devirmeye çalışanlar, kazdıklan kuyuya kendileri düşerler." Sonra Prenses Rozet'in masalı başlıyor. Pren- ses Rozet'i çekemeyen iki ablası, öykü-masalın -belkidebirroman...- kuyu kazanlan. Rozet'in kra- liçe ve kral olan anababası da tuhaf insanlar. Ro- zet onlardan uzakta büyütülmüş. Fakat Prens Şar- man çıkıyor ve Rozefe âşık oluyor... Neden büyülüyordu masal? Ve bugün hâlâ?.. lyiliğin taçlandınlması hoşuma gıtmezdi. Masal bittikten sonra uykuya dalmışçasına gözlerimi ka- par, kötülüğün hayallerini kurardım. Ozamanlarbu hayallerim beni korkuturdu. Fakat daıma Prenses Rozet'in kötücül ablala- nndan yana kalbim çarpardı. Prens Şarman'la Ro- zet'in mutlulukları adeta gülünç geliyordu. Daha- sı, için için, o mutluluğu bir suç.. günah sayıyor- dum. Beni çeken mutsuzluklar, acı ve kötülüktü. Kö- tülüğe giden yol: Kavramaya çalışırdım. Kötülük için haklı sebeplerimiz olabilir mi? Tabii, sözcük- lerim, kavramlanm. duyuşlanm yetersizdi. Işin için- den çıkamıyor, bunalıyor, ısyan duyuyordum. Sait Faik, Kayıp Aranıyor'da diyor ki: "önemli olan, kötülüğü iyilikle beraber ortadan kaldırmak- tır." Bir yandan da, hele yıllar geçtikçe, iyilik... sonuna kadar iyilik özlemiyle yanıp tutuşacaktım. Ziya Os- man Saba'nın şiirlerıne bu yüzden vurulmadım mı, öykülerine, yazılanna. Dostoyevski, Karamazof Kardeşler'de, her insa- nın Meryem'le Sodom arasında bir gelgitte sürük- lendığini söylüyor. Meryem'in ve Sodom'un her in- sanda ıç içe olduğunu. Belki bu yüzden, Dostoyevski, insanı insan kılan tek duygunun merhamet olduğunu da söylüyor. lyıliği ortadan kaldırmadıkça kotulükle baş edile- meyeceğini ileri süren Sait Faik'te merhamet hep doruktadır. Sadece bir masaldı ve bir masal kitabı. Elli yıl ön- ce okunmuş olmalı. Bilmecesini ellı yıl korudu. Bel- ki yazılar yazmama yol açtı. Belki "Prenses Rozefi önce dinleyıp sonra defalarca okuduğum için ro- manlar, öyküler yazdım. Bilmeceyi çözmeye uğraş- tım. Çozmüş değilim. öneriler: Kitap / Erguvan Kapısı, Oya Baydar, Can Yayın- lan,2004. pili, anlatımı, kurgusu harikulade bir roman.) Jim yine 'Tanrı koltuğunda' • Kültür Servisi - Jım Carrey'nin oynadığı 'Aman Tannm'ın ikıncı bölümü için görüşmeler başladı. Bobby Florsheim \e Josh Stolberg'in kaleme aldığı "The Passion of the Ark" adlı senaryoya dayanılarak yaratılacak fihn ıçın Sony Pictures Entertainment. Unh ersal Pıctures ve Spyglass görüşmelerini sürdürüyor. Projeyi Universal şirketinın hayata geçireceğı düşünülüyor. Londra'da tiyatro çatısı çöktü • LONDRA (İHA) - Ingıltere'nin başkentı Londra'da, West End tiyatro binasının çatısımn bır bölümü çöktü. Scotland Yard sözcülüğü tarafından yapılan açıklamada.' When Harry Met Sally' adlı oyunun ovnandığı sırada Kraliyet Tiyatrosu'nun çatısımn bir bölümünün çökmesi sonucu meydana gelen kazada, yaklaşık 15 seyircinin yaralandığı belirtildi. Seyircilerin güvenli bir şekilde tiyatro binasından çıkartıldığı kaydedildi. Balkanlan'da arkeolojik buluntular • HIRYATİSTAN (AFP) - Cetina ırrnağı yakmlannda arazide \'ürütülen arkeolojik kazılarda. Balkan ve dünya tarihi açısından önemli buluntulara rastlandığı açıklandı. Yeraltındakı bır kilise kalınhsına ulaşan ekibin başkanlığını yapan Bırmingham Arkeoloji Enstitüsü'nden Vincent Gaffrıey. "ilk kez bu denli aynntılı bilgi veren bulgulara rastlıyoruz" dedı. Cetina ırmağı ve çevresi, konumu nedeniyle tarihsel açıdan birçok olaya sahne olmuş. Neolıtik çağlardan başlayarak çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan. Asya ve Avrupa arasında bağlantı sağlayan. Roma ve Slav uygarlıklanyla Osmanlı ve Venedik arasında sınır oluşruran bir bölge. Bu nedenle bölgede elde edilen ipuçlan büyuk önem taşıyor. Bugüne dek yapılan kazılarda, neolıtik ve bronz çağlardan buluntulara da rastlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle