Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
17 MAYIS 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J l i J v U i l l _ / İ T j J . ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Gümrük müşavirlerine göre 'Her gemi bir fabrika batınyor' diyenler ithalat yapıyor
İşadamlannaetikçağnsıA\K\RA (CumhuriyetBürosu)-Ankara Güm-
rük Müşa\ırieri Demeği Yönetim Kurulu Başka-
nı Ismail BaykaL sanayi ve ticaret odalanna, itha-
latta gerçekçi beyanname vermeyen üyelerine kar-
şı etik ilkeleri iş.letme çağnsında buJundu.
Bayka), CE işareti uygulamaJan konusunda kar-
şılanan sorunlar hakkında dernek yöneticileri ile
birlikte basın toplanusı düzenledi. AB teknik mev-
zuatına uyum gere|i Türkiye'de CE işareti uygu-
lamasına geçılmesine ilişkin yasal düzenlemenin
20O0'de yapıldığını hatırlatan Baykal, düzenle-
meler yapılırken uygulamacı kesimlerden görüş
alınmadığına işaret etti.
Gümrük müşamlerinin halen 138 değişik dü-
• Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği Başkanı Baykal, yakınanlarm aynı
zamanda ithalatı yapanlar olduğunu belirterek bir milyonluk mağazalann böyle
çoğaldığını söyledi. Baykal, doğru beyan vermeyenler hakkında ticaret ve sanayi
odalannın etik ilkelerini işletmesi yönünde çağn yaptı.
zenleme ile karşı karşıya bulunduğuna işaret eden len sorumlu. tthalata ifişldn bir evrakın sahtefigin-
Baykal, sıkıntılar hakkında sadece gümrük teşki-
latının ve gümrük müşavirlerinin sorumlu tutul-
masının yanlış olduğunu belirtti.
*Rr gemi geiiyor, bir işietme baüyor" diye ya-
kınan işadamlannın ithalat yaptığını, sonuçta bir
milyon liraya ürün satan mağazalann çoğaldığını
anlatan Baykal, şöyle devam etti "Gümrük mü-
şavirieri,dış ticaret beyannamelerinden müteseisi-
den büe sorumluyuz. Bir gemi doiusu, koiileriemai
getiyor. Kotikrin içindeyinebinlerce malvar. Güm-
rük memurundan ve müşavirinden bunu sayma-
9 isteniyor. Bu mümkün değfl. Asl beyaıun doğ-
ru obnâsı laam. İthalatı vapanlar, sonuçta ticaret
ve sanayi odalannın üyeieri. Kuruluşlar, üyderi
hakkında etik kuraOaruıı işköneti. herkes üzerine
düşeni vapmah."
Baykal, özellikle Çin, Rusya gibi AB'ye dahil
olmayan ülkelerden yapılan ıthalatta sorun yaşan-
dığını anlattı. Sorunlar nedeniyle bazı ülkelerin
AB üzerinden Türkiye"ye mal sokmaya başladı-
ğına işaret eden Baykal, bunun gümrük vergisi
kaybına yol açtığını ve denetimi engellediğini kay-
detti. Baykal, AB'nin rantkaygısıylaTürkiye'de-
ki kuruluşlara CE işareti konusunda yetki belge-
si vermediğini de savundu.
Ankara Gümrük Müşavirleri Derneği Genel
Sekreteri Ashhan Çetebi de ithalatta gerçekçi ol-
mayan beyannamelerle ithalat yapıldığı yönünde
bilgi venrken, "sadece bir ithalat işlemi için kuru-
lan firmalar olduğunu" söyledi.
OSMANLI BANKASI MÜZESt'NDE SERGİ
Dünün loncası
bugününKOBFsi
• Osmanlı Bankası Müzesi, 'Lonca'dan KOBl'ye-
Esnaf ve Sanatkann Dünü' başhklı sergiye ev
sahipliği yapıyor. Ergun Özen, KOBl'lerin kendileri
için farklı bir anlam ifade ettiğini belirtti.
Ekonomi Servisi - Garanti
Bankasının çatısı altında
faaliyet gösteren Osmanlı
Bankası Müzesi, 14 Mayıs-
14 Ağustos tarihleri
arasında. "Loncadan
KOBİ'ye-Esnafve
Sanatkann Dünü" başhklı
sergiye ev sahipliği
yapıyor. Sergide
KOBl'lerin zaman
tünelindeki
yansımalan bir
araya getiriliyor.
KOBl'lerin içinde
yer aldığı her
projeye özel bir
ilgiyle
yaklaştıklannı
belirten Garanti
Zafer Toprak
açıdan da itişkimia
zengbıleştirmek için özel
flrsaüar yaratmaya
çahşryoruz"
1
dedi.
52 fotoğraftan
yararlanıldı
Osmanirmn 600 yıllık lonca
geleneğini oluşturan
meslek erbabuun
tanıhldığı serginin
ekonomi
damşmanlığı ve
metin yazarlığmı
Prof. Dr. Zafer
Toprak, sergileme
tasanmını ise Bülent
Erkmen yaptı.
FotoğrafTarihçisi
Engin Özendes'ın
Bankası Genel Müdürü
Ergun Özen, "KOBt'ler
bizün için çok farkJı bir
anlam ifade ediyor. Yalmzca
finansal değil küJtürel
koleksiyonundaki 52
fotoğrafın kullamldığı
sergı, hergün 10.00-18.00
saatleri arasında ziyaret
edilebiliyor.
Kesme Çiçek thracatçdan Bnüği Başkanı Göbüş, Türkiye'ııin kesme
çjçekte en büvük süanüsuun ise çeşh azfağı olduğunu kaydederek "En
çok karanfiL gelbera. çok az da güJ saüyoruz. Diğer çeşitiere girmemiz
lazım. Bunun için ise organize tanm bölgeleri kuruiması gerekiyor ama
arazi konusunda Tanm Bakanı'nı ikna edemedik" dedL (Fotoğraf: AA)
DÜNYA EKONOMtStNE BAKIŞ / ERGtN YTLDIZOĞLU LONDRA erginy<s«r.n.t
'Pekin Konsensüs'
Stiglitz geldi gitti, IMF tartışma-
lan canlandı, sonra geçen hafta
"yeniden krizmi" demeye başla-
dık. Bu arada, herfıangi bir bağım-
sız düşünce geliştirme yeteneğin-
den yoksun serbest piyasa aye-
tullahlan, canla başla IMF'yi sa-
vundular, başka seçeneğin olma-
dığını, köktendincilerin "herşeyki-
tapta yazılı" bağnazlıklannı arat-
maz bir biçimde.. ama artık, "ge-
reğinden fazla boş bir fıçı gibi ses-
lerçıkararak" tekrarfayıp durdular.
Ancak, dünya onlann sandığı gibi
düz değil, IMF denizini geçince in-
san aşağı düşmüyor. Dünya da
Galileo'nun dediği gibi dönmeye
devam ediyor. Batıya gidenler d o
ğudan geri gelebiliyorlar.
Nitekim, uzun süre Batı'yı izle-
yen kimileri geçen yıllarda, teles-
koplannı başka gelişmeleri ızJemek
üzere Doğu'ya çevirmeye başla-
dılar. Geçen yıllarda, IMF modeli-
ni, "VVashington Consesus"ü terk
eder, iç talebin güçlendirilmesine
dayalı bir modeli uygulamaya baş-
layan Tayland'ın başanlannı, hem
de dünyanın en büyük yatınm ban-
kalanndan Morgan Stanley Dean
Wrtter'in ekonomistlerinden hare-
ketle aktarmıştık. Doğuya bakma-
\a devam ederken, bir başka ge-
işme dikkatimizi çekmeye başla-
dı: Kimi araştırmacılar, artık "Was-
Hngton Consensus"e rakip bir
'Pekin Konsensüs"ün şekillenme-
\e başladığını bildirıyorlar.
Pekin Konsensüs'
199O'da Dünya Bankası ekono-
nisti John VVilliamson'un geliş-
nekte olan ülkelerde uygulamak
ızere geliştirdiği, kapıyı sermaye
lareketlerine sonuna kadaraç-
na, özelleştirme ve serbestleş-
trme olarak özetlenebilecek mo-
cel, diğer adıyla "Washington
tonsensus", tüm dünyada kabul
çördüğü benimsendiği ölçüde
İ8D hegemonyasının "yumuşak
üç" ayağının en önemli aracı ol-
v. "VVashington Consensus",
997 Asya krizinde inandıncılığını
tirerek büyük bir darbe yedi. Ser-
iaye hareketlerinin serbestleşti-
ımesinin sakıncalan Prof. Jag-
ish Bhagvvati gibi muhafazakâr
<onomistler ve The Economist
toi neo-liberal yayınlartarafından
a kabul edilmek zorunda kaldı.
önceki hafta Çin'in ekonomik
alanda bir "vazgeçilmez" ülke ha-
line geldiğini vurgulamıştım. Şim-
di Çin'in kendi ekonomik modeli-
ni geliştirmeye ve gittikçe artan sa-
yıda ülkeyi de bu modele özendir-
meye başladığına dikkat çekmek
istiyorum. Geçen pazartesi günü
Time magazJnin eski dış haberler
editörü (Council on Foreign Rela-
tions, Aspen Institute üyesO, Jo-
sua Cooper Ramo'nun "Pekin
Konsensüs" (Josua Cooper Ra-
mo, Beijing Consensus. Foreign
Policy Centre, Ingiltere, 10/05/04,
www.fpc.org.uk) başhklı bir araş-
tırma yayımlandı.
Blr baska lcüresellesme
"Washington Consensus"ter\
farklı bir "Pekin Konsensüs"oldu-
ğuna ilişkin saptamalar yeni değil,
ancak bu saptamalar başlangıçta,
için başlattı; yönetim, IMF ekono-
mistlerini ciddiye bile almadı, ken-
di planladığı sistemli ve denetimli,
gelişme programını uyguladı. Bu
yüzden halkın desteği, gittikçe ar-
tarak, hep bu programlann arka-
sında oldu. 3 - Çin ekonomik re-
formlara ilişkin aşamalı bir yöntem
benimsedi. Reformlan öncetanm-
da sonra yabancı sermaye yatınm-
lannda uyguladı. Mali sektörü de-
netim altında tuttu. Konvertibilite-
ye geçmedi. 4 - Reformlar tüm ül-
kede birden uygulanmaya konma-
dı; önce belli bölgelerde başlandı,
başanlı örneklerden hareketle aşa-
malı olarak yaygınlaştınldı. 5 - Yay-
gın, hızlı bir özelleştirme süreci ya-
şanmadı. Kamu işletmeleri, önce
kent, kasaba kolektifleriyle reka-
bete sokuldular. Tüm bu süreçler
her zaman öncelikle gerekli yasal
kurumsal düzenlemeler tamam-
landıktan sonra başJatıldı. Böylece
Çin, Dünya Ticaret örgütü'ne gir-
meye nazırlanırken, geçici ve gide-
rek yerini "VVashington Consen-
sus''e bırakacak bir olgu olarak gö-
rülüyordu. Çin de herkes gibi kü-
reselleşecekti (örneğin: Kavaljit
Singh, "From Beijing Consensus
to VVashington Consensus: Chi-
na's Journey to LJberalization Glo-
balisation", Asia Pacific Research
Network JoumaJ, No 7, 7/12/02).
Ancak bu farklı bir yol izleyebilirdi.
Çünkü, Singh'e göre bu "Pekin
Konsensüs"ün beş ana özelliği
vardı.
1 - Çin 1978'de ekonomik re-
form programını başlattığından bu
yana, bir şok terapi uygulamak ye-
rine gelişmesini hep eski modelin
üzerine inşa etti, içeriğini, zamanı-
nı ve hızını kendi gereksinimlerine
göre ayariadı, IMF reçetelerine gö-
re değil. 2 - Çin ekonomik reform
programını bir mali kriz sonucun-
da değil, daha hızlı gelişebilmek
mafyalaşma önlendi. örneğin Çin
yabacı sermayeye, özei bölgeler-
de genış serbesti tanıdı, ama ülke-
nin iç bölgelerinde yatınm yapmak
isteyenleri çok yakından denetledi.
Model Hgl çeklyor
Aradan geçen süre içinde yapı-
lan gözlemler, bunlann geçici bir
olgudan daha çok, özgün bir mo-
del olarak şekillenmeye başladığı-
nı, artık bir "Pekin Konsensüs" ile
karşı karşıya olduğumuzu düşün-
dürüyor. Josua Cooper Ra-
mo'nun iddiası bu yönde. Finan-
cial Tîmes'da, daha çalışması ya-
yımlanmadan Cooper'e, biredito-
rial yazdıracak kadar bu iddiayı
ciddiye almış (Josua Cooper Ra-
mo, "China has forged its own
economic consensus" Financial
Times 06/05/04)
Ramo'ya göre Çin'in, siyasete,
gelişmeye ve küresel güçler den-
gesi konulanna yönelik olarak
oluşturduğu kendine özgün bir tu-
tumu var. Bututum, "büyük birya-
ratıcılık arzusu, ulusal egemenli-
ğe ve çok yönlü dış politikaya
inanç, asimethk güç yansıtma
araçlan biriktinve arzusu üzehnde
yükseliyor".
Ramo'ya göre "Pekin Konsen-
süs ", özgün bir model olarak aslın-
da, resmen geçen sene tanımlan-
dı ve devlet politikası olara benim-
sendi. Bu model "VVashington
Consensus "ten farklı olarak yal-
nızca büyümeye değil, koordine
edilmiş, meyveleri toplum içinde
yaygın bir biçimde dagıtılan ve ay-
nı zamanda, toplumsal koşullan ve
çevre sorunlarını da göz önüne
alan bir büyümeyi hedefliyor. İç
kaynaklara, iç talebin güçlendiril-
mesine öncelik veren Tayland'ın,
ekonomik modelini tartıştığım ya-
zılanmda tüm Asya bölgesinde bu
modelin benimsenmeye başladı-
ğını. Çin'in de iç dinamiklere önce-
lik veren bir modeli geliştirmekte
olduğunu yazmıştım. Görünen o ki
bu gün Çin'in modeli artık oluşmuş
ve Ramo'nun işaretettiği gibi, Bre-
zilya'dan Vietnam'a, Hindistan'a
kadar birçok ülkenin yönetici sını-
fı tarafından ilgiyle izlenmeye hat-
ta benimsenmeye başlanmış. Bu
gelişme aynı zamanda Çin'in hem
bölgesinde hem de giderek, geliş-
mekte olan ülkeler arasında bir
ekonomik çekim alanı oluşturan,
ideolojik etkrye sahip lider konu-
muna yükselmeye başladığını gös-
tenyor. Bu liderlik, Dünya Ticaret
örgütü toplantılanna da damgası-
nı vurdu; kendini, Çin, Hindistan ve
Brezilya önderliğindeki G21 gru-
bu, ABD ve Avrupa'dan istedikle-
nni alamayınca, Sıngapur konula-
n olarak bilinen çokuluslu şirketle-
rin taleplerini reddettiğinde, inkâr
edilemez bir biçimde hissettirdi.
özetle IMF programına bir alter-
natif yok değil. Ama önce özgürce
düşünmeye başlamak, bu arada
IMF programının yarattığı mali or-
tamdan yararlanan rantiyelerin
(tüccar ekonomist/gazeteciler de
dahil) gücünü kırmak gerekiyor. Biz
"Pekin Konsensüs"ü uygulayalım
demiyorum. Ama onun gibi yapa-
lım, önce kendi toplumsal ulusal
çıkarlarımıza, önceliklerimize bir
bakalım, papağan gibi başkalannın
reçetelenni tekrar etmeden önce...
İhracat kaybı 9.4 milyon dal
Pazar var,
çiçekyok
LEYTAÇEVİK
Gerek bilinçsiz üretım
gerekse olumsuz hava
koşullanna gerekli ön-
lemlerin alınamaması
Türkiye'nin kesme çi-
çek ihracatını sekteye
uğratıyor. AB pazann-
danbinde4'lük payalan
Türkiye, önemli bir po-
tansiyeli bulunmasına
rağmen çiçek ihracatın-
da arzu edilen rakamla-
ra ulaşamıyor.
Bunun en güzel örnek-
lerinden bıri geçen pazar
kutlanan Anneler Günü
arifesınde yaşandı. Özel-
likle Antalya Bölge-
si'nde bulunan seralann,
olumsuz hava koşullann-
dan etkilenmesi yüzün-
den üretimde önemli ka-
yıplar yaşandı. Bu, çiçek
ihracatında 9.4 milyon
adetlik düşüş yaşanması-
na neden oldu. Kesme
Çiçek thracatçılan Birli-
ği Başkanı Lütfî Göbüş
geçen yıl Anneler Günü
döneminde 28 milyon
dal olan çiçek satışının
bu yıl 18.6 milyon dala
düşrüğünü söyledi. Talep
geldıği halde ürün olma-
dığı için siparişleri karşı-
layamadıklannı belirten
Göbüş, "Bizdenkaçansi-
parişler rakip ülkelerden
teminediMi" dedi.
Maliyetler arttr
Geçen yılın aynı döne-
minde 1.3 milyon dolar-
lık ihracat yapıldığını, ra-
kamın bu yıl 1.1 milyon
dolar olarak gerçekleşti-
ğini kaydeden Göbüş,
"Tutar açısından fazla
bir ka>ıp görünmüyor.
Ama bu \anıloa obnasm.
Dünya piyasalannda çi-
çek fiyatlarıgeçenyıb gö-
re yükseldi. Ama bizün
malryerterimiz de yüksel-
di" diye konuştu.
Devlette yeniden calısma olanağı
Özelleştirmeişsizineiş
ANKARA (AA)-Özel-
leştirmeler sonucu işsiz
kalanlara tahsil derecesi-
ne göre 488 milyon lira ile
558 milyon lira arasında
değışen brüt maaşlarla
devlette yeniden çalışma
olanağı sağlanıyor.
"ÖzeUestirme Uygula-
malan Sonucundâ İşsiz
Kaian ve Bilahare tşsiz
KaiacakOlan tşçilerin Di-
ğer Kamu Kunun ve Ku-
ruhışlannda Geçici Perso-
nel Stafüsünde îstihdam
Edilmesine hişkin Kanun
Tasansrnda, geçici bir
madde ile de daha önce
özelleştirilen kuruluşlar-
dan aynlan 7 bin kişinin
mağduriyeti gideriliyor.
Tasanya göre çalışma
süresi yılda 10 ayı geçme-
yecek ve emeklilik ya da
yaşlılık aylığına hak ka-
zanılana kadar devam
edecek. Devlet Personel
Başkanlığı 'nın çahşmala-
nnda kamuda yardımcı
hizmetler alanında ciddi
personel açığı bulundugu,
bunun da en fazla okullar
ve mahkemelerde hisse-
dildiği belirlendi.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Tarihin Öğrettiği
Yükseköğretim Kanunu'nda yapılan değişiklikler, ka-
muoyunda irdeleniyor. Yapılan yorumlar, çoğu kez. gün-
cellikle sınıriı kalıyor. Oysa konunun doğrudan ve dolay-
lı kalıcı etkilen, çok dennlere iniyor; toplumun geleceğı-
nin soru işareti içine alınmasına neden olacak bir ağırtık
taşıyor.
• • •
Osmanlı'nın çöküşünün nedenleri üzenne yapılan
araştırmalar, içerde, eski-yeni çatışmasına ayn bir
önem venrler. Kardeş kavgasına dönüşen iç aynşma ve
çatışmalar, imparatoriuğu, özellikle son on yıllannda çok
ağır bunalımlara sürüklemiş; dağılma noktasına taşımış-
tır.
Eski-yeninin birlikte var okJuğu, yani ikili kurumsal ya-
pı eğitim ve yargıda geçerlıydi. Askenye çok önceden es-
ki-yeni çelişkisini yenileşme yönünde çözmüştü.
Özellikle eğrtımin ikili yapısı, yetişen kuşaklan birbinni
düşman sayacak bir noktaya taşıyordu. Bu durum, ka-
mu yönetımıni ve toplumsal yapıyı, aynmcılığın ve dışla-
yıcılığın geçerfi olduğu ve bu nedenle de çaiışamaz ve
sağhksız bir noktaya taşıyordu. Eğitim ve yargının ikili ya-
pısı, Cumhuriyet'ın kuruluşuna dek sürdü. Cumhuriyet,
eğitim ve yargıda, yeninin, yenıliğin üzerinde birieşilme-
sının zafendir. Bu alanlardaki kurumsal yenileşme, dü-
şünce düzleminde, bilginin kaynağını olgulara ve de-
neylere dayandıran, kısaca, onu gökten yere ındiren, ol-
gucu yaklaşımla tamamlandı. Cumhuriyet'in bu bütün-
cül yenitenme dönüşümünün temelınde laiklık vardır.
Eğrtimde, ülkenin yenıden eskı-yeni ıkilısi biçimıne dö-
nüşmesinın başlangıcı 1950'leregider. Imam hatıpokul-
lan ile, "bütün eğitimin" yeniye yönelik çızgısi terk edil-
mıştir. Daha sonraki on yıllarda, imam hatıp okullannın
sayısal ve niteliksel gelişımi sürmüştür. Gelişmeye, özel-
likle ABD'nin, Islamı, komünizme karşı bir güç olarak
desteklemesınin büyük katkısı vardır. Bu polıtıka, ülke
içinde sağcı siyasetçilenn, kendi siyasal çıkarlan için di-
ni duygulan süreklı olarak sömürmelenyle pekışmiştir.
Kuşkusuz 12 Eylül rejiminin özel bir yükselış ıvmesi ka-
zandırdığı ıkilı yapının, 1999'da yapılan düzenlemelerle
sınırlandınldı.
• • •
Geçen hafta Meclis'te benımsenen YÖK Yasası, eği-
timde ikili yapıyı güçlendirici nrteliktedir. Yasa üzerine en
özlü açıklamalardan bırini, Boğazıçı Ünıversitesi Sena-
tosu ve Yönetim Kurulu, 14 Mayıs günü yaptı. Açıklama-
da;
"Avrupa Biıiiği'ne doğru yürüyen Türkiye'nin yükse-
köğretim sorunlanna çağdaş çözümler aramak üzere
başlatılan eğitim reformu sürednin YÖK'ün mevcutüye-
lerinin tasfiyesi ve meslek liseleri gerekçe gösterilerek
imam hatip liseleri gibi özel birkesime daha fazla imkân
sağlayan dar bir gündeme indırgenmesi hayal kınklığı
yaratmıştır.
Ûniversiteyegıriş, yükseköğretim bünyesindeelealın-
ması ve bilımsel vehlere dayanarak düzenlenmesi ge-
reken birkonudur. Bunun... siyasal iktidariarca düzen-
lenmesi, ünıversite özerkliği ilkesine aykın olduğu gibi
daha sonra telafisi mümkün olmayacak haksızlıklar ve
eşitsizlikleryaratacaktır.
Din adamı ihtiyacına yönelik olarak gündeme geten
imam hatip liseleri, mesleki eğitim alanını aşmış ve eği-
tim biriiği ve laiklik ilkelerine ters düşecek şekilde Tür-
kiye'de eğitımde ikili bir yapının doğmasına neden ol-
muştur. Mesleki eğitim olarak din adamıyetiştirilmesisü-
recinin yükseköğretim sistemimiz bünyesinde ele alın-
ması ortaöğretimde kaynak israfını önleyecek ve nite-
likli işadamı ihtiyacına çağdaş bir çözûm getirecektir.
Türkiye'nin insan kaynaklan ihtiyacına göre... meslek
eğitimi veren ortaöğretim programlannın uygulamaya
yönelik olarakyeniden düzenlenmesi gerekir."
denilmekte ve yasaya "kesinlikle karşı" çıkılmaktadır.
Boğaziçi Üniversitesi'nın yeni YÖK Yasası'na karşı çı-
kışı, bilimseldir ve çözüm önerileri ıçermektedir. Bu öne-
rilerya da benzerieri geliştirilerek soruna çözüm getirile-
bilmeliydi; AKP hükümeti bundan ısrarta kaçınmaktadır.
Sorun, yoksul halk çocuklannın okuması ve meslek sa-
hibi olması değildir. Eğer hükümetın böyle bir ısteği ol-
saydı, Köy Enstitüleri benzeri bir uygulamaya gıdilır, en
azından ^atılı okullann sayısı arttınlırdı. Amaç, çocuk-
lanna din bılgısı venlmesıni isteyen ailelerin gereksınımi-
ni karşılamak da değildir. öyle olsaydı, din eğitimi veren
okullann güçlenmesi için, toplumu gerginliklere sürükle-
me pahasına uğraşmak yenne, ortaöğretimde seçmelı
din bilgisı derslen konularak soruna çözüm getınlırdi.
Hükümet, bu konuda ekonomik ve toplumsal yapının
gereksinimlerine uygun btlimsel çözümler üretilmesini
sağlamalıydı. Böyle bir anlayış sergilenmeyince gerçek
amacın eğrtimde ve giderek toplumda Osmanlı'da çok
büyükzararian yaşanan ikılı yapıyı yeniden canlandırrnak
olduğu kanısı doğuyor. Bu da kaçınılmaz olarak toplum-
sal duyarlılığı tutuşturuyor.
Toplum, çok büyük çoğunluğuyla, hükümetin tarihten
ders almasını istiyor.
yakup@metu.edu.tr
TUZLA İCRA MÜDÜRLÜĞÜNDEN GAYRİMENKULÜN AÇIK ARTIRMAİLANI
2002/1532 Tahmat
Müdürlüğümüzûn 2002 1532 Talimat sayılı dosyasından hacizli ve satışına karar verilen aşağıda tapu kaydı, adedı,
cinsi, evsafi, kıymeti ve önemlı özellikleri ile satış şartlan belirlenen taşınmazlar, Tuzla lcra Müdürlüğü'nde açık ar-
tınna suretiyle satılarak paraya çevrilecektir.
Taşınmazın Tapu Kayıtlan: Tuzla Merkez Değınnenbayın Mevkiı'nde 29 Pafta, 6537 Numaralı 1809.31 m2 mik-
tarlı kat irtifaklı tesis edilmiş tarla -vasıflı zemın katta 200''3000 arsa paylı 3 No'lu daire, yine aynı binada 1. katta
200 3000 arsa paylı 6 No'lu meskendir.
Imar Durumu Tuzla Beledıye Başkanlığı'nın 19.12.2002 tarih 770 sayılı imar yazısında anılan parsel 31.03.1986 -
09.01.1997 tasdik tarihli 1 1000 ölçeklı Tuzla İmar Planı Tuzla Plan Tadilınde 5/A-5/3. 5/A-3'3 0.25/0.75 yapılanma
şartında konut alanında kalmaktadır.
Taşınmazın Halı Hazır Durumu: Taşınmazlar Tuzla Istasyon Mahallesi Şehitler Caddesi Bahadır Apt No: 89 No'lu
yerde 3 No'lu ve 6 NVlu datrelerdir. Daıreler 132 m2 taban alanlı 3 oda, salon. tuvalet, banyo, mutfak, antre, hol ve 2
adet balkon vardır. Odalann ve salon tabanlan parke, mutfak tezgahı ve mutfak dolaplan hazır murfak dolaplan ve
tezgahlandır. Kalorifer petekleri ve tesısatı takılmıştır. Badana ve boyalan yapılmış elektrik aksesu\'arlan yapılrruş.
sıhhı tesısat ve aksesuvarlan takılmamış iç kapılar takılmamış, banyo ve tuvalet duvarlan yapılmamış, dış kapılan çe-
lik kapı olup binada oturulmuyor. Binada bulunan 1 kattakı 3 No'lu ve diğer 6 No'lu meskenlerin vasıflan aynıdır.
Gayrimenkullenn Kıymetlen: GavTİmenkullenn bulunduklan bu mevkıde emlak ve alım ve satım rayiç bedellen
nazan ıtibara alındığında arsa paylan ile birlikte kıymetlen;
1. Zemin Katta: 200 3000 Arsa paylı 130 mİ taban alanlı (3) No'lu meskenin arsa payı ile birlikte kıyme-
ti.. . .35 000 OOO.OOO.-TL.'dır
2. 1 katta 200 3000 Arsa paylı 130 m2 taban alanlı (6) No'lu meskenin arsa payı ile birlikte kıyme-
ti.. . . 35 OOO.OOO.OOO.-TL.'dir.
Saöş şartlan: 3 NVlu Mesken
1. Satış. 05 07.2004 günü 10.00-10.15 saatleri arasında 2. Satış, 15.07.2004 günü 10.00-10.15 saatlerinde
6. No'lu Mesken
1 Satış, 05 07.2004 günü 10.45-11 00 saatlen arasında 2. Satış, 15.07.2004 günü 10.45-11.00 saatlerinde
Tuzla İcra Müdürlüğü'nde açık artırma sureti ile yapılacaktır. Birinci artırmada tahmin edilen kjymetin yüzde
60'ını ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecnuunu geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bır bedelle alıcı çıkmaz-
sa, en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartıyla taşınmazlar artrrma 10 günü uzatılarak ikıncı artırmaya \
r
ukanda
belırtılen tarihte ve saatte tekrar satışa çıkartılacaktır. Bu arttırmada da tahmin edilen kıymetin yüzde 40'nın ve rüç-
hanlı alacaklılann alacaklan mecmuunu ve satış paylaştırma masraflannı geçmesi şartı ile en çok artınna ihale olu-
nur. 2- Arttırmaya ıştirak edeceklerin, tahmin edılen kıymetin yüzde 20'si nispetınde pey akçesı veya bu mıktar kadar
milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lazımdır. Satış, peşin para iledir, alıcı istediğinde 10 günü geçmemek
üzere mehıl verilebılir. Tellalıye resmi, ihale pulu, tapu harç ve masraflan ile KDV alıcıya aıttir. Tapu satım harcı ve
bırikmiş vergıler satış bedelınden ödenir. Tahlıye ve teslım masraflan alıcıya aıttir. 3- Satış bedelı hemen \eya venlen
mühlet ıçerismde ödenmez ise llK.nun 133. maddesi geTeğınce ihale feshedılip iki ihale arasuıdakı farktan ve yasal
faızden alıcı \eya kefillen müteselsıien mesul tutulacak ve hıçbır hükme hacet kaunadan kendilerinden lcra Daıre-
si'nce tahsil olunacaktır. 4- Şartname ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup masrafı ve-
rildiğı takdırde isteyen alıcıya bir örneğı göndenlebılir. 5- Satışa ıştirak edenlenn şartnameyı görmüş ve münderecatı-
nı kabul etmış sayıîacaklan. başkaca bılgı almak ısteyenlenn 2002/1532 Talimat dosya numarasıyla müdürlüğümüze
başvurmalan, tebliğ edılemeyen alakalılara bu ılanın tebliö venne geçeceği ilan olunur. 13.05.2004
Basur 22571