18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1UAYIS2004SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER ABDÜLCANBAZ TURHAN SELÇUK TA3İATLI . STANB'JL SFSN'DÎSİ ESDÜLCASBAZ' t ^ ODTÜ'de düzenlenen şûraya akademisyenlerin YÖK Yasa Tasansı'na tepkileri damgasını vurdu Bilişimde gölgedekakh• Bışbakan Erdoğan ve Milli Eğitrn Bakanı Çelik, ODTJ'de 2. Bilişim Şûrsı'na katılırken ev sahibi Prof Akbulut, YÖK tasansını protsto için TBMM'de buluıuyordu. Erdoğan ve Çelil şûrada da aynı konuda eleştrilerden kurtulamadı. ANEARA (Cumhuriyet Bürosu) -Hükirnetin üniversite sınavlannda imam lariplerin önünü açan ve mev- cut Y(>K yönetiminı tasfiye eden tasansna karşı çıkan rektörlenn ra- hatsızlgı dün ODTÜ'de yapılan 2. Bilişin Şûrası'nadayansıdı. YÖK tasansnın Milli Eğitim Komisyo- nu'nddci görüşmeleri sırasında "is- tifa" rrsti çeken ODTÜ Rektörü Prof. I»r. Ural Akbulut, Başbakan TayyipErdoğan'ın açılışına katıldı- ğı kenli üniversitesindekı şûraya gitmed. Akbulut, Erdofan'ın OD- TÜ'yegeldiği saatte. öğretim üye- leriyle ^irlikte tasanyı protesto et- mek içn TBMM'de bulunuyordu Şûraaın Yürütme Kurulu Başka- nı Emrehan Habcı, YÖK dahil eği- timle ilgili tüm düzenlemelerde top- lumsal mutabakatın aranmasını is- tedı. Erdoğan ise yaptığı konuşma- da, bu konuyu geçiştirdi. Türkıye'nin bilgi toplumu hede- fine ulaşması için gerekli stratejile- ri ve uygulama adımlannı ele almak üzere gerçekleştirilen 2. Bilişim Şû- rası dün ODTÜ 'de gerçekleştirildi. Şûranın açılışına Başbakan Erdo- ğan, Başbakan Yardımcısı Abdiü- latif Şener. Milli Egirim Bakanı Hü- seyin Çelik. Sanayi ve Ticaret Baka- nı Ali Coşkun katıldı. Toplantının açıhş konuşmasuıı ya- pan 2. Bilişim Şûrası Düzenleme Kurulu Başkanı Emrehan Halıcı, eğitimde fırsat eşitliğinin önemine dikkar çekerken, Türkiye "nin bilgi ça- ğını yakalaması için bilişim sektö- rüne yatınm yapması gerektiğini ifa- deetti. Halıcı, hükümetin de YÖK dahil RecepTayyip Erdoğan ve Hüseyin ÇeKk, Bilişim Şûrası Yürütme Kurulu Başkanı Emrehan Habcı'nın YÖK ve eğitimte Ugili konularda toplumsal mutabakat çağnsına yaıut \ermedi. (Fotoğraf:AA) eğitimle ilgili düzenlemelerde top- lumsal mutabakata önem vermesi- ni ve gerginlığe yol açmayacak atı- lımlar yapmasını burada anımsat- mak istediğini bildirdi. Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çe- lik ise Halıcı'nın çağnsına örtülü yanıt verdi. Yapılacak çalışmalarda ortak dilin önemli olduğunu, aksi halde kısırdöngünün yaşandığıru be- lirten Çelik, "OrtakdiKkonuşturma dhe bir şey var" dedi. Çelik, okul- larda okutulacak lOOkitabınseçimin- de de bu konuya dikkat ettiklerini be- lirtti. Bilgi ve iletişim teknolojisinin globalleşmeyi de beraberinde getir- diğini, ancak buna "ulusalcüık" adı- na karşı çıkmanın doğru olmadığı- nı savunan Çelik, "GlobaDeşmenin dışuıda kalamayız" dedi. Çelik, öğrermen olmak isteyenle- re bilgisayar okur-yazarı olması ko- şulu getıreceklerini. bilgisayar bil- meyenlerin başvurusunun kabuJ edil- meyeceğini açıklarken. 31 Ekim 2005'e kadar tüm okullara internet bağlanacağını kaydetti. Başbakan Erdoğan ise yaphklan imam hatiplere ilişkin düzenlemeye hiç değinmedi. 10 yıl içinde 500 bin kişilik bilişim sektörü yaratmayı amaçladıklarnını anlatan Erdoğan, uzun ve dağınık eğitim programlan yerine, kısa, konuya ve üretime odak- lı çok sayıda meslek yüksekokulu açacakJannı kaydetti. SSK'de e-bil- dirge sistemine geçileceğini söy- leyen Erdoğan, artık banka önlerin- de kuyruklann oluşmayacağını, tüm SSK işlemlerinin internet üzerinden yapılacağını söyledi. BUSH YÖNETİMİNİN BASKICI POLÎTtKALARI YAYINCILARIKORKUTUYOR ABD'de sansür hortladıNEW YORK (AA) - ABD 'de yayın yapan tele- vizyon \e radyolann artık yaygın şekilde otosansür uyguladıkJarı bildirildi. New York Times gaze- tesinin haberine göre, te- levizyorlar gerektı- — ğinde canlı yayınla- n bile sansürleyecek teknoloıiler ve uz- manlara sahip, pek ^ok radyo. Elton John'dan RollingSto- Des'a müzisyen ve müzik grubunun şar- olannı bile sansür- lemek durumunda kalı- /or. Kongre'den geçen, ka- ;ıt olmasa dahi müsteh- :en ya da ahlaka aykın /ayın yapmanın cezalan- ünlmasını, hatta yayın organının yayın haldanın ıptalini öngören yasadan sonra, radyo ve televız- yon yayıncılannın otosan- sür yapmaktan başka se- çeneğinin kalmadığı belir- tildı. lar aşm dikkatiı mi dhe so- rujorsanız, cevabım e\et" dedi. Bu konudaki stan- dartların henüz belli ol- madığını da söyleyen Smulyan, radyo ve tele- v izvon kanallannın en az • Kongrede müstehcen ve ahlaka aykın yayınlara verilen cezalann arttınlması nedeniyle yayıncılar otosansür uygulamaya başladı. Ileri teknolojiyi devxeye sokan yayıncılar, canlı yayınlan bile izleyicilere ulaşmadan denetleyerek, sakıncah gördükleri bolümlerin çıkanlmasını sağlayabiliyorlar. Chicago, Los Angeles ve New York'ta yayın ya- pan 16 tele\izyon ve 27 radyo istasyonu bulunan Emmis Commurucations şirketinin başkanı Jeff Smurvan. "Artık yayıncı- iki uzman istihdam ede- rek. bu kişileri, canlı ya- yınlar dahil olmak üzere hukuken sorun yaratabi- lecek kısımlann seyirciler tarafindan izlenmeden ya da duyulmadan iptal edil- mesınden sorumlu tuttuk- lannı kaydetti. Teknolojik olarak can- lı yayının seyirci ya da dinleyiciye ulaşımının bir- kaç saniye geciktirilebil- — diğı ve bu sürede uy- gun olmayan kısım- lann sansürlenebıl- diği ıfade edildi. Işlerin bu noktaya gelmesıne şarkıcı Janet Jackson ın Super Bowl"un dev- re arasında yaptığı şov sırasında sağ göğsünü milyonlarca se- yircinin önünde göster- mesinın sebep oldugu, bu- nun Cumhuriyetçi yöne- time uzun zamandır ara- dığı bir firsatı verdiği yo- rumu yapıldı. ABD medvasuıda yapılan yorumlara göre, sansürün hortlamasuıda Janet Jackson"ın Super Bov\l'un devre arasında yaptığı şov sırasında sağ göğsünü mil- yonlarca seyircinin önünde göstermesi etkili oldu. Tepki çeken bu görüntüler Cumhurrvetçi yönetime sansür için aradığı firsatı verdi. ENTERNET /MEHMET SUCU mehmet(5 cumhuriyetcom.tr ABD askerlerinin El Garip Hapis- lanesi'nde yaptığı işkencenin fotoğ- aflan geçen haftanın gündeminin laşına oturdu. Gazetelerin hemen epsinde yer alan fotoğraflar acıma- ızlığın boyutunu tüm çıplaklığı ile ergiliyordu. Ellerine lastik eldiven geçirilmiş ,BD askerleri, yenik düşmüş ve esir dilmiş Iraklılan çınlçıplak soymuş, üst ste koym uş ve anlatmaya insanın di- nin varmadığı bin bir türlü aşağıla- -aya maruz bırakmıştı. Ancak Pen- jgon'un elinde internetten dünyaya ayılan bu üç beş silik görüntüden aşka binlerce fotoğrafve video kay- ının dduğunu bizzat Rumsfekd açık- .dı. Times gazetesi, fotoğraflan, "Ame- o'nın işkence kataloğu" başlığıy- değerlendiriyor. Times'ta yer alan, ımon Jenkins imzalı makalede olay ıkkında şu yorum yapılıyor: "Irak ıpishan&terinde yapılanlan hiçbir iy haklı gösteremez. Ama bu şid- >tin ortasında bahaneye ne gerek •f. Irak, gayri meşru bir şekilde iş- :l edildi. Her şeyin Irak'ın kurtulu- için mübah olduğu söylendi. 'Fel- Amerika'mn İşkence Kataloğu luce katliamı talihsiz oldu tabii. Evet bircami bombalandı, masum insan- lar öldü, enerji santrallan tamir edil- medi, hastaneler korunmadı, sekiz bin esir sorgusuz sualsiz tutuluyor, ama bunlann hepsi Irak'ın kurtuluşu yolunda ufak tefek hatalar' dediler. Şimdi de işkence olayiannı 'birkaç çü- rük elma' teorisiyle izah etmeye ça- lışıyoriar. Ama bunlar Irak'taki Ame- rikan ve Ingiliz harekâtının ahlakiya- ralarından başka bir şey değil." Kadıköy Küresel Banş veAdalet Ko- alisyonu yayımladığı basın açıklama- sında "ABD mutsuzluğun resmini çizmeye devam ediyor..." diyor. As- lında Amerika mutsuzluğun fotoğra- fını çekmekte çok usta. Belleklerden henüz silinmeyen fotoğraflan herkes anımsayacaktır. Vietnam'da sokak ortasında kafa- sına silah dayanan ve sonra öldürü- len insanlar, napalm bombalarından kaçan çınlçıplak kız çocukları. Kör- fez savaşı sırasırda öldürülmüş kö- mürleşmiş Iraklıların fotoğraflan. Irak işgali sırasında beyaz bayrak çektık- leri halde kafalarından vurulan Iraklı askerlerin siperin içinde kalakalmış cansız bedenlerini gösteren görün- tüler. Bunlar ilk anda akla gelen fo- toğraflar. Bunlar on binlerce insanın öldüğü Irak işgalini bir havai fişek gösterisi gibi izleyen TV izleyicileri için uzakta kalmış görüntüler. Bir atasözümüz "Hafızayı beşer nisyan ile maluldür" der. Bugünün Türkçesine "Insan aklı unutmakla sa- kattır" diye çevrilebilir. Bu söz çağı- mızı çok iyi anlatıyor. Evinden işine, oradan evine dönen sıradan bir insan, her gün onbinlerce mesajın bombar- dımanı altında kalıyor. Konuştuğunuz insanın söyledikle- rinin yanı sıra giydikleri, yolda gider- ken gözünüzün önünden kayarak ge- çen reklam panoları, gazeteler, TV'ler, radyolar, cep telefonlan, fakslar, in- ternet... Tüm bunlardan yayılan me- sajların hedefi hep insan. İletişim araçları gelişip yayıldıkça yollanan mesaj sayısı da artıyor. Bunlann ara- sından seçim yapmak ise giderek zorlaşıyor. lleti bombardımanı altın- da kalan insan ne kadar seçici ol- maya çalışırsa çalışsın istemediği ve- yatasvip etmediği mesajlan algılıyor. Söz konusu iletiler sıklaştıkça bilin- çaltına işlıyor. Doğru olmayan me- sajlar çok fazla ağızdan tekrar edil- meye başlanınca gerçek olarak algı- lanmaya başlıyor. Buna kısa bir örnek Michael W. Apple'ın Official Knowledge kitabın- dan verilebilir: "Oldukça ünlü birka- mu binasında yazılı ve o bina kadar ünlü bir deyişi ele alalım: 'Özgürlü- ğe giden tek bir yol vardır. Bu yolun kilometre taşlan itaat, gayret, dürüst- lük, düzen, temizlik, nefse hâkimi- yet, hakikat, özveri ve vatan sevgisi- dir' Pek çok insan, bu kelimelerle ifade edilen duyguların büyük bir ço- ğunluğuyla hemfikir olabilir. Yazının tiulunduğu binanın Dachau'daki top- lama kampının yönetim binası olma- sı epeyce ilgi çekici olabilir. (Apple 1993:63)" Kısaca değinmeye çalıştığımız bu bombardıman altında gerçek görün- tüler giderek silikleşiyor ve bellekler- den yok olmaya başlıyor. Bu pence- reden bakınca "Hafızayı beşer nisyan ile maluldür" sözü giderek daha faz- la geçerlilik kazanıyor. Mesaj bombar- dımanı altında doğru iletileri gönde- renlerin sesi, diğer seslerin arasında boğulup kayboluyor. Ancak kimi zaman mesaj o denli gerçek, o denli çarpıcı oluyor ki bel- leklerden silinmesı olanaksız hale ge- liyor. Işte vietnam fotoğraflan, işte Körfez Savaşı fotoğraflan ve işte El Garip Hapishanesi fotoğraflan. Ikin- ci Dünya Savaşı'nda öldürülen Yahu- dilerin neredeyse iskelete dönmüş fotoğraflan nasıl ki faşist Almanya'nın kıyımının somut delıli oldu ve bellek- lerden silinmediyse, Amerikalı kadın asker Lynndie England ın ağzında sigarası ile çektirdiği fotoğraflar da ABD'nin kıyımının ve insanlıktan ne kadar uzak bir makine olduğunun fo- toğrafı olarak tarihte yerini alacak. DUZYAZI ORHAN BİRGİT Başbakan'ın Danışmanları Başbakan Erdoğan ın Yunanistan'a yaptığı gezi, elbette önemli sonuçlar vermeliydi. Arala- rında Kıbns ve Ege Denizi ile ilgili bir dizi çö- züm bekleyen sorunların bulunduğu bu iki kom- şu ülkenin, birbirlerine olan güven duygularını pekiştiremedikçe bir arpa boyu yol almayacak- lannı bilenler, Celal Bayar'ın cumhurbaşkanı olarak Yunanistan'a 1950'li yıllarda yaptığı res- mi ziyaretten sonra elbette Türk Başbakanı'nın yeni Yunan Başbakanı'na konuk olacağı bu ge- ziyi ilgi ile izleyeceklerdi. Üstelik Erdoğan, Batı Trakya'da yaşayan "kar- deşleri"r\\ de ziyaret edecek, onlaria söyleşi ola- naklarını arayacaktı. Atina temaslarının medyaya yansıyan resmi yönlerine bakarak, Erdoğan ile Karamanlis ara- sında pekiştirilen dostluk gösterilerının dışında, iki ülke ilişkılerinde somut hiçbir kazanım olma- dığını ne yazık ki görmek zorundayız. Yunanis- tan Başbakanı'nın, hangi amaçla söylemiş ol- sa da "stratejik ortaklık" alanında kendi açısın- dan bir adım bile atmayı gerekli görmediği bu gezide, Kıbns konusu, buzdolabındaki eski ko- numunu muhafaza etmiş, daha doğrusu, taraf- larsorunun VVashington'dan beklenilen yeni re- çeteleri gelinceye kadar, durumu idare etmek- le zaman doldurmayı yeğlemişlerdir. Erdoğan'ın Batı Trakya temaslannda da fark- lı bir yeni durum yoktur. Klasik Yunan politika- sı; 2000'li yıllarda, oradaki Müslüman vatan- daşlarının dinsel görevlerini yine kendi seçtık- leri müftüler yerine, Atina'nın atadığı kimseler- le yerine getirmelerinde ısrarlı olduğunu Türk Başbakanı'nın gezisınde de özellikle belirten bir yöntem izlemiştir. Bu nedenle Erdoğan, Batı Trakya Türklerinin seçtikleri müftülerle konsolos- luk binasında konuşmakla yetinmiş, ama pro- tokol yemeğine Atina'nın güvenini taşıyan iki "sözde" dini temsilcinin katılmaları engeleneme- miştir. Başbakan'a da bu olupbittiler karşısında, çok haklı olarak kendisini karşılayan soydaşlarına, iteriye yönelik ılımlı umut mesajlan vermekten baş- ka bir şey kalmamıştır. Işin magazin yönü Çözüm bekleyen sorunlar, sumen altında ka- lınca, gezinin magazin yönü, ister istemez öne çıkacaktır. Nitekim öyle de olmuştur. Bu alanda ilk girişim Bayan Karamanlis'le buluşması anında Emine Erdoğan'dan gelmiş, Başbakanımızın eşi, ev sahibesine "Tannçalar kadargüzelsiniz" demiştir. Herhangi birhanıme- fendinin, kendisini karşılayan hemcinsine böy- le bir değeriendirme yapmasında elbette sakın- ca olmamalıdır. Ama Yunan mitolojisindeki Ve- nüs ya da Afrodit gibi dişi tanrılar için kullanı- lan bir deyime Emine Erdoğan gibi birisinin is- teyerek başvurması beklenemez. Erdoğanlar'ın, bu hitap nedeniyle başlan ağrıyabilir. Tıpkı yine Emine Hanım'ın Atina'dan uğurla- nırken Yunan Başbakanı tarafindan yanaklann- dan öpülmesinden hoşlanmayışlannın altında ya- tan neden gibi. Sırası gelmişken, Başbakan'ın basın danışma- nının bu sahnenin bizim televizyon ve gazete- lerimizde görüntü aracı yapılmamasını isterken kullandığı gerekçe ile pot üstüne pot kırmış ol- duğunu dasöyleyelim. Danışman, engellemeri- casını(!) "Çünkü bu, insanlann özel yaşamıdır" sözleri ile haklı çıkartmak istiyor. Affedersiniz. Sanki Sayın Bayan Erdoğan'ı ya- naklarından öpmeye kalkışan Yunan Başbaka- nı bunu resmi protokolün dostluk gösterilerin- de ileriye giderek, abartılı bir davranış olarak yapmamış da, kusur Emine Hanım'daymış gibi bir izlenim yaratılmıyor mu, bu tevil sözleri ile?.. Başbakanlıkdanışmanlarının Bayan Erdoğan'ın giyim biçimini de hatalı olarak izledıklerini söy- leyen kadın gazetecimizin yerden göğe kadar hakkı var. Ama sadece giyim danışmanları mı? Ya pot- ları katlatarak kırdırtanlar? Faks: 0212- 677 07 62 [email protected] K Ü I T Ü K • SANAT www.oyunatolyesi.co(n Ermişler Giinahl Haluk Biijtner &ulent£ 28-21-22 Mayıs 28.30 23 Mayu 16,00 Oi ş AytöBuAytmt EFES Püsen . I tişe: (02K) 34S 3S 39 Indi darCyta rtztn E F E S Püsen'in kültür ve sanata katkılan artarak sürecek. TC KEŞANtÇRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Esas No: 2003 3384 Alacaklı: T. Ticaret Bankası V'ekıli: Av. Yeşim Uzan Borçlu: Gürsel Hannanlı. Maltepe Köyü, Keşan Borç Mıktan: 3.867.954. 732 -TL masraf ve faız hariç Yukanda kayıt edilen alacağın tahsili için hakkınız- da takıbe geçilmiş, aradan bir yıldan fazla zamanuı geçtiği halde borç ödenmemış bulunduğundan hakkı- nızdakı takip dosyamız yenılenerek 2003/3384 esas numaramıza kaydı yapılmıştır. Bundan böyle borcunuzu 2003 3384 sayılı dosya- mıza ödemenız. aksı takdirde cebn ıcranın bu dosya- mız üzennden yürütüleceği llK'nun 78'ınci maddesi geregınce ışbu yenıleme emri beyan ve ılanen tebliğ olunur. 20.02. 2004 Basın: 19940
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle