28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 11 MAYIS2004SALI 14 İ LJti. kultur(a cumhuriyet.com.tr TİYATRO DÜNYASINDAN DİKMEN GÜRÜN Dünden bugünetiyatroyapılanÎÜEdebıyatFakiltesı Tiyatro Eleş- tinnenliği ve Dramatuıji Bölümü'nün üç önemlı çalışması yayımlandı. Bö- Iümdergisi2.ve3 sayılan, dünya ti- yatrosundan Türk tiyatrosuna uza- nan geniş kapsamlı yazılar içeriyor. Tiyatro dünyasının ilgisını çekecek araştırma ve incelemeler. çevinler maalesef darbırokurkitlesine hitap ediyor. Çünkü ünıv ersıte bünye-sinde basılan dergüerin fınansal nedenlerle dağıtımlan yapılamıyor. Hoş, böyle bir olay gerçekleşse okur yüzdesi ne kadar artar bilemiyorum ama yine de belli oranda bır yükseliş olacağı kesin. Theatre Research, Theatre, TDR, Paj, Dramatic Criticism gibi yıl- da süreklı olarak üd veya dört kez çıkan ünıversıte dergilerinde olduğu gıbi bızde yapılan yayınlar için de dolaşım olanaklan araştınlabilse, bu tür çalışmalar ünh ersite çevTelerinin dışına açılabilse her anlamda olum- lu gelişmeler kaydedilir diye düşü- nüyorum. Tiyatro Eleştirmenliği ve Drama- turji Bölümü'nde öğretım görevlisi olan Hasan Kunıyaacı zengin bır tiyatro arşrvine sahıp. Özellikle tiyatro mekânları üzerine yoğunlaşan bu arşivi değerlendiren bir çalışmanın ilk adımı 'Başlangrçtan Günümiize Tv- yatro YapüannınGelişınesi' Bölümde ders kitabı olarak da okutulan yapıt, tiyatro eğitimi alan gençler içın yararlı bir çahşma. Anrik çağdan başlaya- rak günümiize kadar uzanan siireçte dönemleri ve öne çıkan yapılan in- celiyorKuruyazıcı. Yirminci yüzyıl tiyatrolannı ele aldığı bölümde Genç Oyuncular'ın Erdek'teki dönüşken açıkhava tiyatrosu, Tepebaşı Deneme Sahnesi çizimleri ve LCC Tiyatrosu planlan o dönemleri bilenlere kâğıt üzerindeki çizimlerden fazlasını söylüyor kuşkusuz.. Nerede o tiyatro blnaları - 'Başlangıçtan Cünümüze Tiyat- ro Yapılannın Getişmesi' tiyatro ala- nında önemu' bir boşluğu doldurma- nm ötesinde Tryatro Eleştirmenliği ve Tlyaîro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü 'nde öğretim görevlisi olan Hasan Kuruyazıcı 'nın yeni kitabı 'Başlangıçtan Günümiize Tiyatro Yapılarının Geiişmesi', yazarın sahip olduğu zengin tiyatro arşivini değerlendiren bir çalışmanın ilkadımı... Kuruyazıcı kitabında, antik çağdan başlayarak günümüze kadar uzanan süreçte dönemleri ve öne çıkan yapılan inceliyor. Dramaturji Bölümü'nün çıkardığı ilk kitap. İlk göz ağnmız. Kitabınız- da antik çağdan başlayarak 20. yüz- yıla kadar geüyorsunuz. İkrde, Tür- kiye'deki tiyarro mekânlan üzerine yoğunlaşan bir çahşma da söz konu- sumu? HASAN KURUYAZICI - Ilerde değil. halen bu konu üzerinde çalışı- yorum zaten. Ama şimdilik Türkı- ye'deki değil de, yalnız tstanbul'da- kı tiyatrolar söz konusu. Istanbul'da, sadece bugün var olanlan değil. bir zamanlar var olup sonra yanan, yıkı- lan ya da başka bir amaçla kullanıl- maya başlanan tiyatrolan da araştı- nyorum. Ta Osmanlı döneminden beri. Çünkü bu konuda Metin And'ın yazdıklanndan başka hemen hıçbir ça- lışma yok. Aslında 'Tiyatro Yaptla- nnm Ğetişmesi'nde Türkıye "deki ba- zı tiyatrolar zaten var. Şımdi aynı ko- nuyu daha kapsamlı bıçımde incele- diğim yenı bir kitap hazırlamakta- yım. Ilkındekı bolumlergenişliyor, ye- ni bölümler eklenıyor. Istanbul tiyat- rolanmn bir bölüğü de bu kitapta yer alacak. Ama eksiksiz hepsi, sanınm ayn bir kitap olur. Aynı ışi Türkiye ölçeğinde yapmak çok daha zahmet- li ve zaman isteyen bir iş. Bilmem ona ömrüm yeter mi? - Tarihimizle övünen bir toplumuz ama tarihi yapüara hiç saygıınız yok. Pek çok tiyarro salonunun yerinde yefler esiyor şimdi Kimi, sizin de be- MÜMTAZ ARIKANTIN KİŞÎSEL REStM SERGİSİ28 MAYIS'A KADARTÜNEL SANAT GALERİSİ'NDE Farklı unsurlann aynı tuvalde buluşması KültürSenisi-TC Ziraat Bankası Tünel Sanat Galerisi. 28 Mayıs'a dek Mümtaz Ankan'ın kişisel resim sergisine ev sahipliğı yapıyor. Soyut resim çalışmalannda, organık-inorganik gibi aykınhklan, zengin dokusal gereçlerle bağdaştırarak tuvale aktaran sanatçı. özgün dilini oluştururken geniş olanaklardan yararlanıyor. Bazen karşıtlıklan iç içe geçmiş kare ve dikdörtgen kompozisyonlarla anlatma çabasıyla dilini oluşturuyor. Bu uğraş. birbırlerinden farklı yapılardaki öğelerı aynı tuvalde birleştirmek ve onlara can vermek diye özetlenebılir sanatçıya göre. Ankan'ın resimleri, rastlantılara değil, öngörü ve duygulara ağırlık verilerek ortaya çıkıyor. Renk kullanımuıdaki coşku da bu durumun bir yansunası. Ankan, renk, kurgu, yaklaşım ve biçem yönünden. tümüyle özgün bır dil geliştirmeyi seçıyor. Sanat eğitimini Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ünıversitesi Grafik Bölümü'nde tamamlayan Arıkan. çok yönlü bır sanatçı. Bugüne dek Doğan Kardeş, Hayat, Gırgır, Hürriyet gazetelerinde çalıştı, halen gazetemizde çalışmalannı sürdürüyor. (0 212 251 42 82) KADIKÖY2.SULHHUKUK MAHKEMESİ'NDEN BÎRİNCÎİLAN DosyaNo: 2003/104 Kadıköy, Caddebostan, A. Kadir Noyan Sokak Çam Apt. 6/4'te ikamet eden, Kocaeli ili. îzmit ilçesi, Ömer Ağa Mah. C. 20. H. ll'de nüfusa kayıtlı Sadık ve Cemile'den olma, 01.09.1945 doğumlu Mehmet Sadık Efe'nin 29.11.2003 tari- hinde vefatı nedeniyle mirasçı- lan tarafından resmi defterinin tutubnası talep edilmiş olmak- la: Mahkememizden verilen ara kararı uyannca murisin ke- falet sebebiyle alacaklılan da dahil olmak üzere alakadar olanlann alacak ve borçlannı, 2'nci ilan tarihinden itibaren bir ay içinde varsa belgeleri ile birlikte mahkememize müraca- at ederek beyan ve kayıt ettir- meleri, aksi halde M.K. 621 maddesi uyarınca alacaklannı bu süre içinde kaydettirmeyen- ler, mirasçılan. ne şahsen ne de terekeye izafeten takip edeme- yecekleri, rehin ve teminat hakkında bilgi vermeleri lüzu- mu M.K. 632 maddesi uyann- ca I ilan olarak ilan olunur. Basın: 21012 SATILIK Bursa Çimento Fabrikası mevziinde Derekızık Yoluna 180 mt. cepheli 6000 m2 kapalı alanlı fabrika tesisi bulunan 15000 m2 imar parseli. Tel: 0 224 273 37 00 (Pbx) BURSA SATILIK Gürsu Sanayi Bölgesinde Bursa-Ankara Devlet Yoluna 50 mt. cepheli 2000 m2 kapalı alanlı tesisin bulunduğu 2158 m2 sanayi imar parseli. ANKARAYOLU10. Km. Tel: 0 224 273 37 00 (Pbx) BURSA GERİKALMIŞLIĞIN PANZEHİRİKÜLTÜR, KÜLTÜRÜN ZEHİRJ KORSAN KİTAPTIR! Bilim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) K O Djivan ürttiğiniz gibi, yıkdrruş, > akılnıış. ki- nıi de ya depo ya da otopark olarak kullaıulıyor. Bu özensizük nereden kaynaklanryor sizce? küRU\'ÂZICI - Bu hoyrathğı ve voırdumduymazlığı sadece tiyatrola- ra karşı değil, bütün korunması ge- rekli eski yapılara karşı reva görüyo- ruz. Bunun kanımca iki temel nede- ni var: Koruma konusundakı bilınç- sizlik ve ekonomik durum. Insanlar eğitilerek bilinçlendirilmedikçe, kent- lerde yaşayanlar kentlileşemedikçe. daha pek çok şeyı anlayamadıklan gi- bi, eski yapılann korunması gerek- liliğini deanlamayacaklar. Öbüryan- dan kent içi alanlann rantı akıl almaz derecede yükseldikçe, her kanş top- rak, ımanı para olanlann (ki bunla- nn sayısı pek çok ve artması için or- tam her zaman çok uygun) ağzının suyunu akıtacak ve bu tür kişıler bu kadar değerli arsalarda yer ziyan eden 'değersiz' şeylen yok edip orayı bir an önce 'değerü' hale getirmek için ellerinden gelen her şeyi yapacak- lar; zaman zaman yasalan zorlamak, hatta onlan çığnemek pahasma da olsa. Mekân - seylrcl lllşklsl -Mekân-seyiraflişkisidikkatçeken bir alan. Antik çağın 3000-5000 kişi- lik th atrolaruıda seyirci ile sahne ara- sında kurulan iletişim, bugünün çer- çeve sahnesinde yakalanabili\ or mu? Ya da artık maalesef var olmajan Te- pebaşı Deneme Sahnesi ya da LCC Sahnesi veya Aziz Nesin Sahnesi tar- zmda yapılara doğru bir gidis. mi var? KURUYAZICI - Aslında bu, tıyat- roya bakışla ilgili bir şey. Siz tıyat- rocu olarak, oyunla, oyuncularla se- yircileri bütünleştirmeyi amaçlıyor- samz, çerçeve sahnesi de dediğimiz, o bildik Itaryan sahnesinin sınırlan dı- şına çıkmak isteyeceksinız. O zaman da verdiğiniz örneklerdeki türden ti- yatro mekânlan yaratacaksınız. As- lında bu tür, yani oyunun ve oyuncu- lann seyircilerin içine gjrdiğı oyun dü- zeni, sizin de belirttiğiniz gıbi. ta an- tik çağdan, eski Yunan tiyatrosun- dan beri % ar. Orada da koro, "orehest- ra" denen dairesel alanın üstünde oynuyordu ve bu alanın da üçte ikı- si seyircı sıralanyla çe\Tİlı idi. Sha- kespeare tiyatrosunda da düzen bu- na benziyordu. 19. yüzyılın ortalann- da başlayan tiyatronun özgürleşme- sı 20. yüzyılda da sürdü ve bu tür oyun düzenleri çok daha sık denenir oldu. Dedığıniz gıbi. bugün İtalyan sahnesinden bıraz uzak durmak söz konusu ıse, nedenı tiyatroyu klasik kurgusu dışına çıkarmaya yönelen tiyatroculann çoğalmasıdır. Ama ti- yatro tanhı boyunca, tiyatro karşı- dan, bir çerçevenin ıçındeki resme bakar gibi seyredilir düşüncesinı sa- \"unan tiyatrocular da hep var oldu- lar. Hele opera söz konusu olunca. sah- neyle se^ircilerin arasına kaçınılmaz olarak bir de orkesrra ginyor. Oysa neden ortada oynanmasın, orta oyu- nu gibi? Tiyatroda sahneye karşıdan bakılır düşüncesi günümüzde de var, gelecekte de var olacak. Dolayısıyla her iki arüayış doğrultusundakı ti- yatro mekânlan da varlıklannı hep sür- dürecekler diye düşünüyorum. Gasparyan Special Cuests Hüsnü Şenlendiriti Birol Topaloğlu HamdiAkataY 12 Mayıs 2004 Carşamba 21:00 Yeni Melek Gosteri Merkezı 0712 244 97 00 /ISVİCRE HASTAN£SI C u m h u r i y e t YAZIODASI SELÎMİLERİ Sait Faik Çiziktirmeleri (2) Sait Faik, özgünlüğü zedelenememiş, ikin- ci, üçüncü kopya verimlerle değeri hırpalana- mamış ender sanatçılardan biridir. Onun gibi yaz- maya çalışanlar çıkmıştır çıkmasına. Gelgele- lim Sait Faik'teki gizi, gizemi ne duyumsamış, ne sezinleyebilmişler. Cana kıyış döşeğinde Theo'ya "Acı hep sü- rüp gidecek" diyen Van Gogh'u çağnştıran bir hüznün gizi: Yeniden "Insanlar" başlıklı tasla- ğa dönüyorum: "Arkadaşlık, aşka gıden bir şey." Bu taslak öyküde derken Ada da silinmeye koyulur. O plaj, o koy nerdedir diye soramaz- sınız. Ada'nın, Burgaz'ın yerini Boğaziçi, şarapçı dük- kânı, bir köpekle haşır neşir oluş alır. Uskum- ru, üç kez uskumru... Zaman, mekân, her şey değişiyor. Boğaziçi kahvesinde sıcak birgecedir. Sıcak gecede, yazann, bölük pörçük birtaslakta ken- dini ordan oraya vurduğuna tanıklık ederiz. Bu, belleğin biroyunu mudur? Yoksa, şarap- çı dükkânından -demin kahveydi...- acı du- yumsayarak fırlayan insanın kendini birdenbi- re sabaha atışı mı? Sabaha karşı Haydarpa- şa'da... Artık bütün anılar, izdüşümler, çağnşımlarsö- kün edecektır. Bir sel gibi. Arap çarşılannda Arap güzelliği, yıldız, Arap lisanı, Köstence geceleri, Vıyana'da birahane- ler, Macar geceleri, bir sabah da Kıbrıs. Ora- da, Kıbns'ta yaralanmış Ingiliz onbaşı. Onbaşı "harp" anlatıyor. Üstelik "bütün yaş otuz sekızdir daha". Ki- min yaşı? Anlatıcının? Anlatıcı kimliğinden sıy- nlmış, sıkılmış Sait Faik'in? Bir buçuk sayfalık bir taslağa dolu dolu bir yaşamı bunca ustalıkla aktarmak sanki yalnız Sait Faik'in harcı. Sait Faik son dönem yazılarında Lautre- amont'a sevgisinden söz açar. Lautr'eamont'u hırpalamış bir eleştirmene şöyle sesleniyor: "Bak azizim, sakın Lautreamont'a dokun- ma. Benim başucumdadır. Aklıma estikçe oku- rum. Ben, onun gibi yazamam, ama severim. Sevince de öyle pestenkeranıyermelere taham- mül edemem. Çok iyi dostumdur. llişme dos- tuma. Günlüklerinde RaubertVenn/e oturkalk. Voltaire gibi çiziktiriyorum zannet. Istediğin gibiyaz, Lautreamont'a dokunma." Sait Faik'in son dönem öykülenni yorumla- yanlar, bu Lautr'eamont sevgisinden olsa ge- rek, Sait Faik'le Lautreamont arasında paralel- likler kurmuşlar, hatta etkilenişten söz açmış- lar. Ben öyle düşünmüyorum. Zaten Sait Faik de "onun gibi yazamam" di- yor. Onun, Lautreamont'dan, Rimbaud'dan, he- le Andrâ Gide'den söz açışları, bence, hep yanlışdeğerlendirilmiş. Bana sorarsanız, Gide, Sait Faik'e en uzak yazardır. Alemdağ'da Var Bır Yılan, kuşkusuz, Sait Fa- ik hikâyesindeyeni birdamardı. "Kalinikhta" ise, Alemdağ'da Var Bir Yılan'daki öyküleri de aşı- yor, yazann bambaşka bir çizgide yol alacağı- nı yansıtıyordu. Yaşasaydı... "Insanlar" da öyle. Bitmemiş Senfoni'deki taslaklan dinmeyen bir sızıyla, gitgide çoğalan yürek burkuntusuyla okuyorsunuz. Dönüp dolaşıp, yeryüzünde sürtüp, yine Ada'sına dönen kural tanımaz adamın hep umut arayan, sevgi arayan serüveni bu. Gide'ın küs- tahlığından eser yok. Sait Faik'in sanatına, son dönemlerde, özel- likle "taslak" olarak baktığı, yetkinliği gerek- sinmediği, dahası, yetkinliğe hiç mi hiç gönül indirmediği açıkça hissediliyor. Böylesi bir tu- tumu yeğlemek, sadece büyük yazarların har- cı. Belki de sadece Sait Faik'in. Öneriler. Kitap / Fark Etmeden Diyet, Selahattin Dön- mez, Okuyan Us Yayınlan, 2004. (Sağlıklı bes- lenme konusunda, mutfağımıza yabancı düş- meyen bir çahşma.) I Istanbul —Grupl OKTAY AKBAL Son Yılların Gerçek Yorumları ALKIM YAYIIMLARI Yeni Çıktı 15 mayiS cumartesi 1 g-3Q harbiye açık hava tiyatrosu Bilet Satış Noktaları: İdil Kültür Merkezi Beyoğlu Metropol Bakırköy Beyaz Adam Kadıköy Seyhan Müzik Şişli Kelepir Kitabevi Bilgi için: 0212 245 00 70 - 291 51 96 H
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle