Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 NİSAN 2004 PERŞEMBE
DİZİ
Işsizlikkasıpkavuruyorİşveren her an işten atılma korkusunu istismar ediyon Ekonomik-demokratik hakkını
kullananlara gözdağı veriyor; bunayeltenen çalışanları da işten çıkararak engelliyor
E
konomi, 2001 yılındayaşadığı büyük daral-
manın ardından izleyen ikı yıl büyümeye
geçti. Ancak, yaşanan büyümeye karşın,
hem kriz öncesi iş bekleyen işsizler hem de
knzden dolayı işinden çıkanlanlar işlerine
dönemediler.
2001 krızinden sonra geçim şartlannın zorlaş-
ması, özellikle kadınlann işgücü pazanna inmesi
ve iş aramalannı getirdi. Kadın işgücü arzında ar-
tış görüldü. Ancak, çalışmak ıçin işgücü pazanna
inen kadınlar iş bulamayınca umutlannı yitirip ev-
lerine geri döndüler.
Bu nedenle de işgücü ara, 2002'den 2003'e 507
bin azaldı. İşgücü pazanna inip de iş bulanlar, ya-
ni istihdam edilenler 2002'de 2001'e göre arttı, an-
cak 2003 yıhnda azaldı. Böylece 2000'de 1 mıl-
yon 295 bin olan işsiz sayısı, 2001 'de 1 milyon 907
bıne, 2002 'de 2 milyon 414 bine çıktı ve 2003'te
2 milyon 328 bin olarak gerçekleşti.
KADINLAR ÜCRETSİZ AİLE İSÇİLERİ
2003 ikinci çeyrek venlenne göre toplam nüfu-
sun işgücüne katılma oraru yüzde 49. Yani gerek
nüfusun genç olması, gerek toplumda kadırun ro-
lü, gerekse işsizlik nedeniyle işgücüne katılma
oranı hâlâ çok düşük. îstihdam edilenlerin de ku-
rumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus içinde-
kı oranı yüzde 44.51
istihdam edilen kadınlann yüzde 49.6'smı üc-
retsiz aile işçileri oluşturuyor. Yani kadınlann ço-
ğu tarlada çalışıyor ve ücret alamıyor.
# Tanm dışı sektörde istihdam edilenlerin yüz-
de 13.8'i informel sektörde çalışıyor. Ken-
di hesabına ve işveren olarak çalışanlann
ise yüzde 39'u informal sektörde faaliyet
gösteriyor. Bu venler kayıt dışı ekonomi-
nin ne denli yaygın olduğunu gösteriyor.
# îşin en can alıcı noktası ise eğıtimli
gençlerde ışsizlik oranınm ülke genelinde
yüzde 31.8, kentsel yerlerde yüzde 34.2'ye
ulaşması. Onca yapılan insan yatınmı he-
ba oluyor. Işsizlik, özellikle tanm dışı ke-
simde ve büyük kentlerde büyük tehlike.
Büyük kentlerde ışsizligin arttığı görülü-
MORAL1NI
BOZMA...BAK
TABLOUAR
ÇOK M.'..
Ekonomide
Yalancı Bahar
"Petrol-lş Raporu"
Mustafa SÖNMEZ 3 I
yor. Açık işsizlik oranı büyük kentlerde 2001 yı-
lında ortalama yüzde 11.5 olarak saptanmıştı. Bu,
yeniden büyümenin başlamasına karşın 2002 yı-
lında yüzde 14.3'e çıktı. Yan-işsiz ya da "eksikis-
rihdam" da dikkate alındığında atıl ışgücünün
2001'deki yüzde 17.9'luk sevıyesinden 2002'de
20.2' ye çıktığını görüyoruz. Açık işsizlik oranı en
fazla istihdama yer veren Istanbul'da 2002 'de yüz-
de 15.5'e, lzmir'de yüzde 16.6'ya çıktı. Adana'da
ise yüzde 24'e yaklaştı.
Eksik istihdarn da dikkate alındığında Adana'da-
ki atıl işgücünün 20O2'de yüzde 35'i bulduğu gö-
rüldü. Başta finans olmak üzere hizmet sektörün-
de, ımalat sanayiinde yaşanan tensikatlann (ışten
çıkarmalann) da etkisiyle kentlerde ışsizlik tır-
mandı ve 2000'deki yüzde 9'luk düzeyinden yüz-
de 13.5'eulaştı.
SoSYAL CÜVENCE YOK
Tanm dışı sektörde istihdam edilenlerin yüzde
13.8'i informal sektörde çalışıyor. Kendi hesabı-
na ve işveren olarak çalışanlann ise yüzde 39'u in-
formal sektörde faaliyet gösteriyor. Kentsel yer-
lerde istihdam edilenlerin yüzde 33.7'si yaptığı iş-
ten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşu-
na kayıtlı değil.
Bazı işverenler, krize karşı ayakta kalabilmenin
bir yöntemi olarak, istihdamı Maliye'ye ve SSK'ye
bildirmiyor, böylece vergi ve SSK prim yükünden
kurtuluyor; ancak işçileri sosyal güvenliksiz, dev-
leti de vergi ve primsiz bırakıyorlar. Öte yandan,
çocuk istihdamı 2002' nin aynı dönemine göre yüz-
de 22.3 azalmış durumda.
Ancak bunun en önemli nedeni, krizde ilk ço-
cuklann işten çıkanlması. Yaşanan büyük işsizlik
dalgası, çahşanlan açlıkla terbiye ediyor. Her an
işten atılma korkusunu kullanan işverenler, çalı-
şanlann ekonomik-demokratik haklannı kullanma-
lannı, işten tehdit ederek; buna yeltenenleri de in-
safsızca işten çıkararak engelliyorlar.
' G R E V SİLAHI' KULLANILAMIYOR
Sendikalı işçilerbile, toplupazarlıktagüçlük-
ler yaşıyor, grev silahını ise her geçen gün daha
zor kullaruyorlar. Nitekim grev sayısı her yıl da-
ha çok azalıyor. Grevci işçi sayısı da azaldık-
çaazalıyor. Imalat sanayii, 2002 "de yüzde 10.4
büyüdü. 2003'ün ilk 9 ayında da imalat sana-
yiinde büyüme oranı yüzde 7.5 'e ulaştı. Ancak,
yarattığı istihdam çok düşük kaldı.
2002 yılında olduğu gibi, 2003'te de büyüme-
nin lokomotifi imalat sanayii oldu. Ihracata dönük
tekstil, taşıt araçlan ve yan sanayii, demir ve de-
mir dışı maddeler, elektronik ihracatının ivme ka-
zanması ile imalat sanayiinde üretim artışı hızlan-
dı. Oldukça gerileyen reel ücretler, döviz kurunun
ithalatı "ucuzJaücı *' etkisi, kamu fiyatlannda ar-
tışın frenlenmesi, ımalat sanayiinde üretim ve ve-
rimlilik artışında etkıli olurken dış pazarlarda re-
kabet gücü bulmasıru da sağladı.
Düşük ücret, ucuz girdi ithalatı ve göreli düşen
faizlerin sağladığı üretim iklimi, ihracatın yani sı-
ra stoka üretimi de ateşleyince imalat sanayiinde
yüksek büyüme hızlanna ulaşıldı.
A
F
VNAYIDE ÇALIŞAN SAYISI AZALDI
Bu canlanma belirtisine karşılık, ımalat sanayi-
inde istihdam, 2002'deki artışını, 2003 'te sürdü-
remedi. Sanayi, 2003 üretimini daha az çalışanla
gerçekleştirdi. Bunu da işçi başına düşen iş yükü-
nü ağırlaştırarak yaptı. İmalat sanayi kapasite kul-
lanım oranlannda 2002 yılının Mart ayından iti-
baren gözlenen artış eğilımı sonraki aylarda da
çık işsizlik oranı, en fazla
istihdama yer veren
Istanbul'da 2002'de yüzde
15. 5'e, lzmir'de yüzde 16.6'ya
çıktı. Adana'da ise yüzde 24'e
yaklaştı. Eksik istihdam da
dikkate alındığında Adana'daki
atıl işgücünün 2002'de yüzde
35'i bulduğu görüldü.
inans sektörü
başta olmak
üzere hizmet
sektöründe, imalat
sanayiinde yaşanan
tensikatlann (işten
çıkarmaların) da etkisiyle
kentlerde işsizlik tırmandı ve
2000'deki yüzde 9'luk
düzeyinden 13.5'e ulaştı.
devam etti ve 2003 yılının Ekim ayında yüzde 80.8
olarak gerçekleşti. Atıl kapasite çalışmada işçi so-
runlan yok denecek kadar az: Yüzde 2. Buna kar-
şılık en büyük sorun iç talebin olmaması. Bu şi-
kâyet, toplam ıçinde üçte ikiye yakın büyüklükte.
İNŞAAT SEKTÖRÜ ÇÖKTÜ...
Kamu yatınm harcamalannın hızla düş-
mesinin yani sıra konut talebinin azalma-
sı. dışa açılma şansı da sınırlı kalan inşaat
sektörünü iyice çökertti. İnşaat, 2002'de,
finans ile birlikte belini doğrultamayan
iki sektörden biri olmayı sürdürdü ve
2002'yi yüzde 5 küçülme ile kapa-
dıktan sonra 2003'ün ilk 9 ayında da
yüzde 16 daralma yaşadı. inşaat sektörün-
deki daralma inşaat ruhsatlan \ e yapı kul-
lanma izin belge sayısındaki azalış-
lardan da izlenebiliyor. Deprem yılı
1999'da yüzde 12.5 küçülme yaşayan
inşaat sektörü 2000'de ancak yüzde 4.4 büyü-
müş ve 2001 'i yüzde 6'lık küçülme ile kapamış-
tı. Sektör 4 yılda 330 bin istihdam kaybı yaşadı.
2003'ün ilk 9 ayında ihracat ve ithalatta yaşa-
nan büyük hareket ticaret sektöründe yaratılan kat-
ma değer artışına da yansıdı. tç pazardaki daral-
maya ve durgunluğa karşın dış ticaretteki genişle-
me, sektörü olumlu etkiledi. 2001 'de yüzde 13'e
yakın küçülen sektör, izleyen iki yılda hızlanan sa-
nayi mallan ihracatıyla ilgili üretim ve ithalat ar-
tış'ının etkisiyle 2002'de yüzde 10.7, 2OO3'ün ilk
9 ayında yüzde 7.6 büyüdü.
Sektörün geleceği, sanayinin kaderine endeks-
li. Iç ticarette, özellikle dayanıklı tüketim mallan
sektöriinde kısmi bir açılma oldu. Ertelenen oto-
mobil, beyaz eşya, elektronik eşyabaşta olmak üze-
re dayanıklı tüketim mallan talepleri yeniden, kü-
çük de olsa geri döndü. Yan dayamklı tüketim ma-
h satışlannda da biraz canlanma oldu. Ama yine
de tüketim harcamalan 2000'deki, yani kriz önce-
sinin düzeyine ulaşamadı. Bu da özellikle peraken-
de sektörünü henüz düze çıkaramadı.
IRAK SAVASI VE SARS TURİZME YÖN VERDİ
PanJk, fiyat
incürttL••
T
urizm sektörünün omurgası sa-
yılan konaklama ya da milli ge-
lir tablolannda yer alan adıyla
"otel ve tokantacdık" sektörü,
kriz yılı ve 2002'de turist giriş-
lerinin artması ile yüksek büyü-
me oranlan gerçekleştinrken 2003'te
katma değer üretimi azaldı. Bunda, re-
el gelirlerin azalması ile iç turizmin ya
da gündelik dışanda yemek yeme ola-
naklannın azalması kadar, turizm pa-
ketlerinin fıyatlannın ucuzlatılması da
rol oynamış olabilir.
TuRİST HARCAMADI
Nitekim, ortalama turist harcamala-
nna bakıldığında eğrinin düşüş göster-
diği görülmekte. Irak krizi, SARS gi-
bi etkenlerle rezervasyon iptalleri ya-
şayan turizm sektörü, panikle fıyat in-
dirimine gidince, bu sektörün omurga-
sı sayılan konaklamada da katma değer
üretimi geriledi.
Kum-deniz-güneş turizminin gide-
rek tercih edilmesi ile turizm sektörü pas-
Yarın: Önce iş ve aşL
ırak krizi, SARS gibi
j etkenlerle rezervasyon
iptalleri yaşayan turizm
sektörü, panikle fiyat
indirimine gidince,
sektörünün omurgası sayılan
konaklamada katma değer
üretimi geriledi...
tasından "Güney" daha çok pay alırken
kültür, kruvaziyer, kongre turizminde
iddialı Istanbul 'un sektör katma değe-
rinden aldığı pay azalıyor
Sanayi sektöründe yaşanan ihracata
bağlı üretim ve ithalat artışının etkisiy-
le 2002'ye büyüme ile başlayan ulaş-
tırma-haberleşme sektörü 2003 'te yüz-
de 9'luk büyüme ile en parlak sektör ol-
du. Dış ticaret hacmindeki büyümeden
olumlu etkilenen ulaştırma sektörü, ge-
rek kara gerekse deniz taşımacıhğında
ihracat ve ithalatın artması ile canlılık
yaşadı. Bu arada turist girişlerinin yıl-
da 14 milyona ulaşması da yolcu taşı-
macıhğını olumlu etkiledi.
X E P ' KRİZ DİNLEMEDİ
Haberleşmede ise cep
telefonu kullanımının kri-
ze karşın hızlanması ve
sektörde yaşanan rekabet,
haberleşme sektörü katma
değer üretimini olumlu et-
kiledi. Bu da sektör performan-
sına yansıdı. Türkiye'nin 2003
Ekim ayı sonunda cep telefonu abone
sayısı 27 milyonu buldu.
2000 yılında katma değer artışı yüz-
de 1 'in altında kalan finans sektörü,
Kasım 2000 ve Şubat 2001 şoklan so-
nucu sistemden 20 bankanın çekilme-
si ile büyük bir daralma yaşamıştı.
2000'den 200 l'e 929 şubenin kapan-
dığı, 32 bin 906 personelin azaltıldı-
ğı sektörde, daralan ekonominin iş-
lem hacmi de azalınca, sektör
2002'de de büyümeye geçemedi.
2001 'de yüzde 10 küçülen sektörün
2002 küçülmesi de yüzde 7.1 ola-
rak gerçekleşti.
FiNANS SEKTÖRÜ...
Ekonomi genelde büyümesini
2003'te sürdürse de mali sektörde
katma değer artışı canlanmadı. Imar
Bankası çöküşünü de yaşayarak ye-
niden küçülen sektör, kredi hacmi-
ni yeterince arttırmadı.
füketici kredisi kullanımlan eski-
si gibi değil. 2002 sonunda banka sa-
yısı 51 'e geriledi. Bankalann işlem hac-
mi geriledi. Toplam mevduatlann kre-
di olarak kullanımı 2001 'de yüzde 3 l'e
düştü, 2002'de daha da azaldı ve yüz-
de 25'e geriledi. 2003"te de fazla bü-
yümedi. Tüketici kredilerinin, toplam
kredilerdeki payı yüzde 10'u geçeme-
di. Mevduatlarda reel anlamda gerile-
meler yaşandı.
Imar Bankası'nın Hazine'ye, dolayı-
sıyla topluma iç borçlann kabarması şek-
linde getirdiği yük ise 7 milyar dolara
ulaştı. Bankacılık sektöründe kriz bü-
yük beyaz yakalı işsizliğine yol açtı.
2000'de 170 bin olan çalışan sayısı 123
bine kadar düştü.
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Kurdaş'ın Alarmı
Ekonomi "güllükgülistanlıkgiderken", vebasın-
da milli gelirimizin yalan yanlış büyük artışlanna al-
kış tutulurken, pazartesi akşamı eski maliye ba-
kanlanndan ve ODTÜ rektörlerinden Kemal Kur-
daş, "pişmiş aşa su katan" bir konuşma yaptı.
Türkiye Bilimler Akademisi'nin Istanbul Akade-
mi Forumu programı çerçevesinde konuşan Kur-
daş, ekonominin son iki yılını değerlendirdi. Dolar
kurunun düşük tutulduğuna, spekülatörlerin yeni-
den ucuz dolara hücumu ile yeni ve daha ağır
bir krizin patlaması olasılığına dikkat çekti.
Kurdaş, her şeyi tozpembe gösteren, IMF poli-
tikalarının iyi sonuçlar verdiğini yazıp çizen orta-
lıktaki ekonomistlerin hemen hepsine "giydirdi".
"Askılı pantalonlu TV ekonomistleri"ndeı
n tutun,
büyük basına ve "Babası bakanlık yapmış gaze-
te yazan ekonomisV'e (H. Güneş) kadar!.
Ve tabii TÜSlAD'a! Onları ülkeyi değil, sadece
ceplerini doldurmayı düşünmekle suçladı ve bü-
yük patronların hemen hepsinin dışarıda çok bü-
yük miktariarda dolar hesapları bulunduğunu be-
lirtti.
Kurdaş, önce gayri safi milli hasılanın 357 mil-
yar dolara ve adam başına milli gelirin 3.360 do-
lara yükseldiğini duyuran ve "tarihin en büyük ba-
şansı" olarak hükümet tarafından pombalanan
haberlere bindirdi. Bu büyük bir yalan ve sadece
bir "kur oyunu"ydu.
Dolann, olması gereken 1900 ve üstü TL değe-
rinin altında tutulması sonucu, bu "büyük başan"
sadece kâğıt üzerindeydi ve gerçekle ilişkisi yok-
tu. Reel bazda yüzde 3-5'lik büyümeyle, milli ge-
lirin nasıl yüzde 40 arttığını sordu!
Bu "mucizeye", dolar kurunun hükümet tarafın-
dan kasıtlı olarak düşük tutulmasıyla ulaşıldığını be-
lirten Kurdaş'a göre: Aslında hükümet işbaşına
geldiğınde dolann olması gereken gerçek kurunu
1800-1900 olarak saptamıştı, ancak spekülatör-
lerin baskısı sonucu kuru gerçek değerinde tuta-
madı.
Merkez Bankası, yüksek faizli Hazine kâğıtlan-
na hücum için Türkiye'ye akan çoğu yerli, milyar-
larca doların kur üzerinde yaptığı baskıyı göğüs-
lemiyor ve kuru düşük tutuyor.
• • •
Kurdaş büyük spekülatif kâr sağlayan kriz oyu-
nunu şöyle açıkladı:
"Geçmişteki krizde büyük sermaye, devlet kâ-
ğıdına yöneldi; büyük kazançlar elde etti. Kur çı-
pası ile dolar düşük tutuluyordu. Zamanı gelince
spekülatifsermaye, devlet kâğıtlannı satıp TL'den
dolara dönerek Türkiye'yi knze götürdü. Yüksek
faizli büyük borçlar ve sıcak para, paradan para
kazanma, devletten yüksek fajzle para kazanma
ortamını ve geleneğini Turgut Özal yarattı ve onun
zenginleri 10 yıl boyunca mılyarlarca dolara hük-
metmeye ve ülke ile oynamaya başladı. Bazı aka-
demisyenler ve gazeteciler de onlara çanak tut-
tu."
Kurdaş, ilginç bir hesap ortaya koydu. Ona gö-
re önceki krizde dolara hücumda, spekülatörier Tür-
kiye'nin sırtından (Hazine'den tabii) 15 milyar do-
lar kâr etti.
Şimdi, devlet kâğıtlarından elde ettiği kazancın
yani sıra düşük kurlu dolara dönmesiyle de yine
milyaharca dolar kazancın pususuna yatmış du-
rumda!
• ••
Kurdaş, IMF'de çalıştığı günleri anımsatarak
"IMF'in kalitesi çok düştü, esas görevinden sap-
tı; ben şimdi orada olsam kapının önüne konulur-
dum. IMF düşük dolar kuruna sesini çıkartmaya-
rak aslında yeni khzlere kapı açıyor. IMF'yi ilgilen-
diren tek konu var: Dış ödemelerin düzenli yapıl-
masını sağlayacak düzenlemeler."
IMF'nin Türkiye'yi faiz ve borç ödeme kapanı-
na sıkıştırdığını belirten Kurdaş, bütçeden sade-
ce yüzde 4 yatırımlara harcama yapılabildiğini,
devletin kalitesinın müthiş düştüğünü, altyapının
yenilenemediğini ve bütün bunlann faturasının çok
büyük olacağını dile getirdi.
Bugün faizlerin düşmesinı "Hazine kâğıtlanna olan
büyük taleple" açıkladı ve bunu da oyun olarak ni-
teledi. "Literatüre geçecek işleryapıyoruz" diyen
Babacan'a da bindirdi. Sonuç: "Türkiye'nin iç ve
dış borçlannda artışlar, Türkiye'nin borç ve faiz-
leri kaldıramayacak durumda olduğunu gösteri-
yor. "
• • •
Peki, neyapmalı? Kurdaş'a göre, yapılacaktek
şey borç faizlerini düşürmek. Dış ülkelere olan
borçlar konsolide edilebilir ve buna sıcak bakıla-
bilir... Esas sorun iç borçlarda. Bu borçlann faiz-
leri biraz düşürülerek ortalama yüzde 15 faizle, ör-
neğın yeni bir borç senediyie borçlar üç-beş yıl öde-
mesiz 15-25 yıla yayılabilir. Karariı bir hükümet bu-
nu iyi anlatarak ve savunarak yapabilir ve geniş an-
layış dagörür...
2 saatlık konuşmasında, özellikle düşük kurun
ülkeye verdiği büyük zararlara değinen Kurdaş'a
göre, dolann düşük tutulmaya devam edilmesi
durumunda, daha derin ve çok boyutlu bir kriz
kapıda bekliyor. "Yüksek kur felakettir" diye ya-
zanlar da buna çanak tutuyor!
Düşük dolar kuruyla, bu yıl adam başına düşen
milli gelir 4 bin dolara, gelecek yıl da 5-6 bina sıç-
ratılabilir...
Tabii hepsi ve sadece kâğıt üzerinde!
obursali@cumhuriyet.com.tr.
Cumhuriyet
i t a 1i ı t a p 1
IRAK BATAKLIĞINDA
TÜRK-AMERİKAN
İLİŞKİLERİ
Mustafa Balbay
TVk-Amenkan ılışkılerını
dennlemesıne ınceleyefi, uzun
vılların 'niş çıkışlarını
kıtaplaştıran oek çok
'orıhçımız araştırmaamız
vazarımız var Ben ıkı
ulke ilişkılennı uzun
zaman dılımınde ırdelemek
,erıre sadece Irak olayı
çerçevesınde ve bir
yıllık zaman dılımınde
yaşaranları konu ettım
T &TP?- ™:™izhttt^r*
Cad
-
No:39/41
^ Kltap KUIUDU Tc
|:(
0212) 514 01 96 F»kj:(O212) 514 01 «5