25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 NİSAN 2004 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA JjjJvf^fl 1U1VJJL ekonomi(â cumhuriyet.com.tr 13 Siirmene'den Avrupa'ya çiçek • TRABZOıN (AA) - Trabzon'un Sürmene ilçesınde Kenan ve Süleyman Bılgin kardeşler. doğal çiçek soğanı üretip Avrupa ülkelerine ihraç ediyorlar. Bılgm Çiçekçilik Müdürü Kenan Bilgin, "Türkiye'den yılda ortalama 1 milyon dolar karşılığı doğal çiçek soğanı ihracatı yapılıyor" dedi. Sanayici: İlaçta kota yok • Ekonomi Senisi - Türkıye İJaç Sanayıı Derneğı (TİSD) Başkanı Cengiz Celayır. çokuluslu şırketlerin, ilaçta ven imtiyazı konusunda Türkiye'nın 20 Hazıran 2004'e kadar AB'ye bir tarih \ ermemesı durumunda her türlü ürün ihracatına Dünya Tıcaret Örgutü tarafindan kota konulabıleceğı iddialannın gerçeğı yansıtmadığını bıldırdi. Cezaeyleri ucuz işgücü kaynagı • NEWVORK(AA)- ABD'dekı uzaktan pazarlama (tele- marketing) şirketleri artık iş ımkânlannı ucuz ışgücünün yoğun olduğu Hindistan ya da Çin'e ıhraç etmektense ihtiyaç duyduklan işgücünü hem de daha ucuz olarak cezaevlerinde bulabıliyorlar. Mahkûmlann ayda 130 dolara ya da saatı 1 dolara olmak üzere çalıştıklan ifade edildi. ATO: Çin'den ithalat azaldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, hükümetin aldığı son önlemlerle Çin mallanna "Çin işkencesi" çektınldığini belirtti. Aygün, önlemler sayesınde, Çin mallanrun ithalatında yüzde 70 düşüş olduğunu da açıkladı. Aygün Çin mallannın ucuz ve kalitesiz olduğuna dıkkat çekti. Banka sahipliği konusunda son sözü söyleyecek olan BDDK kararlı Medyaya bankayasakHACER BOYACIOGLU ANKARA-BDDK, medya patronlan ve dernek-vakıfla- ra bankacılık ızni verilmeme- si ısrannı sürdürürken yeni döneme geçiş için uyum sü- resinin de 1 'le 5 yıl arasında olması gerektığini beliriedi. Geçiş sürecinde son söz ise Bakanlar Kurulu tarafından söylenecek. BDDK Başkanı Tevfik Bil- gin de banka sahipliği konu- sunda ilerleyen günlerde bır açıklama yapacak ve kuru- mun görüşlerini kamuoyuna açıklayacak. Edinilen bilgiye göre, hü- • Itirazlara karşın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, medya patronlan ve dernek-vakıflara bankacılık izni verilmemesi konusunda ısrannı sürdürüyor. Yeni döneme geçiş için uyum süresi ise 1 'le 5 yıl arasında olacak. kümet ve sektör temsilcileri. Bankalar Birliği'nin, Banka- lar Yasası "nda yapıJacak değı- şikliklerle ilgili oiarak tasiak çalışması yapması konusunda anlaştı. Bu uzlaşma çerçeve- sinde BDDK, Bankalar Birli- ği'nin hazırladığı çalışmanın kendisine ulaşmasını bekli- yor. Geçen hafta içinde BDDK'ye iletilmesi gereken çalışmanın, bazı uzlaşmazlık- lar nedeniyle tamamlanama- dığı öğrenildi. Yetkıliler, Ban- kalar Birliği'nin, banka sa- hıpliğıni düzenleyen knterler konusunda uzlaşamadığını belirtiyor. Buna göre, Banka- lar Birliği, banka sahipliği ko- nusunda son karan BDDK'ye bırakacak. 'AB'ye uyum şart' BDDK ise banka sahipliği konusunda, AB kriterlerine (BASEL kriterlerine) uyul- ması gerektiği yönündekı ıs- rannı koruyor. Yetkililer, BA- SEL kriterleri çerçevesinde; medya ve dernek-vakıflara bankacılık yapma yetkisi ve- nlmeyeceğinı vurguluyor. BDDK Başkanı Tevfık Bıl- gin'in de bu konuda önümüz- deki günlerde bir açıklama yapacağı öğrenildi. Bılgin'in açıklamasında, banka sahipliği konusunda AB'ye uyumun şart olduğu vurgulanacak. Medya, vakıf ve dernekle- re dönük bankacılık yasağı- nın yaşama geçirilmesi için, bır geçiş süresi getirilmesi de öngörülüyor. BDDK bu sürenin, 1 'le 5 yıl arasında olmasını planlı- yor. Edinilen bilgiye göre, BDDK geçiş süresi konusun- dakı önenlennı Bakanlar Ku- rulu'na da bildirecek. Bu gö- rüşler çerçevesinde, süre ko- nusundaki son sözü Bakanlar Kurulu söyleyecek. Bankacı- lık Yasası'yla ilgili çalışmala- nn haziran ayı içinde tamam- lanması ve yasanın TBMM kapatılmadan çıkanlması planlanıyor. Erdem: FÎSKOBÎRLÎK piyasadaki alım-satımcı zihniyetiyle hareket edecek Uretici kooperatifi artık tüccar • Özerkleşen FlSKOBlRLÎK 3 bin 500 işçi çıkarttı, borçlannı Hazine'ye yükledi. Başkanı Salih Erdem yepyeni bir dönemin başladığını belirtiyor. ERDOĞANERİŞEN ORDü - FİSKOBİRLIK, ha- zıran aymda sona erecek dört yıllık özerkleşme sürecinin biti- mine 2 ay kala borçlarından kur- tanldı. FlSKOBfRLtK'ın yak- laşık 2.5 katrilyona ulaşan ban- kalara ve DElF'ye olan borcu özerkleşme kapsamında Hazı- ne tarafından üstlenılmişti. Ha- zıne bu paranuı bir bölümünü de FİSKOBİRLIK depolannda- kı eskı ürün findıklan pıyasaya satarak tahsil ettı. FİSKOBİR- LİK 5 bin olan personel sayısı- nı da 1500'e kadar düşürdü. FlSKOBtRLlK Yönetim Ku- rulu Başkaru Salih Erdem, eylül ayının ılk haftasında başlayacak yeni sezona "tüccar zihniyeti'" olarak gireceklennı belırterek "FİSKOBİRLİK olarak ahm fi- yatını biz açıkJavacağız \e bir tüccar gibi hareket edecegiz'' de- dı. FİSKOBİRLİK Yönetim Kurulu Başkanı Salih Erdem. kaynak konusunu nasıl karşıla- yacaklannı ise şöyle açıkladı: "İ retieilerimiz artık bizi fin- dığı ahp parasını ödeyen bir ku- ruluş, yani Toprak Mahsulleri Ofısi gibi görmesin. .\rük devlet ZMO Başkanı Cünaydın: 'Yoğurdun parası İsviçre'ye' MERStN(Çumhunyet) - Zıraat Mühendısleri Odası Genel Başkanı Gökhan Günaydın, tanm alanında yaşanan özelleştirme sürecinin üre- ticileri ve tükericileri olumsuz etki- lediğini söyledi. Zıraat Mühendısleri Odası'nın 50. yılı dolayısıyla düzenlenen pa- nelde konuşan Günaydın, özelleş- tırilen tanmsal KlT'len satın alan şirketlerin, çiftçiye faydalı olmak gibi bir misyonunun olmadığını ifa- de ederek "Bu anlayış nedeniyle ta- runsal KİT'ler tamamen ortadan kalkd. Örneğin SEK'in 33 işletme- sini saün alanlar 13 fabrikayı hemen kapattılar. Kars'taki SEK fabrikası- nın makinderini söktüler" dedı. Gü- naydın, "Üreticinin sütü 250 bin li- raya aiınırken şehirlerdeki tüketici yoğurdu 2 milyon liradan yiyor. Ara- da ki fark, yoğurda verilen para İs- viçre'ye gidiyor. Özelleşrirmeden tüketici ve üretici zararh çıkü* dedı FİSKOBİRLİK yeniden yapılandırmada 5 bin olan personel sayısuu 1500'e düşürdü. Ciftci yeni kredi istiyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Türkiye Zıraat Odalan Birliği, çiftçilere yeni kredi açılmasını istiyor. TZOB Baş- kam Şemsi Bayraktar, 331 bın üretıcinın Zıraat Bankası'ndan kredi kullanamadığına dikkat çekerek "Tanmsal üretimin ye- niden devamı için çiftçilere ye- niden kredi açdmadır" dedi. Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada. yasa kapsamında borçlann 3 yıl içinde ödenebi- leceğine, ancak bu süre içinde bankadan yeni kredi kullanıla- madığma dıkkat çekti. Bayrak- tar. "Yeni kredilerin koşullan ağır. Banka, teminat oranlan- nı yüzde 100 arttırdı. İpotek olarak, şehir merkezinde daire, dükkân, araba ve ga\rimen- kuller talep edi>or. Kefil olarak da memur ve esnafistiyor" dıye konuştu. kurumu değiliz. Para kazanmak zorundayız. Şu anda Entegre Fmdık İşİetmeleri (EFİT), Ordu Yağ Sanayü AŞ ve Fiskomar marketier zinciri bizi a> akta tu- tan ve bundan sonra da rutacak mali portrelerimiz. Aynca bir pazaıîama şirketüniz ile kurul- ma aşamasında olan sigorta şir- ketimiz de \ar." Erdem yeni pazar arayışlan- nın sürdüğünü ve Islam ülkele- rinı gözlerine kestirdiklerini be- lirterek "İslam ülkeleri bugüne kadar göz ardı edilmiş bir pa- zar" dedı. Flyatlar arttı Erdem, fındığın pazannı art- tırmak amacıyla oluşturulan Fmdık Tanıtım Grubu'nun da- ğıttığı bedava fındıklann FÎS- KOBİRllK'in bazı satışlannın iptal edihnesine neden olduğu- nu belirtti. Salih Erdem ihracat miktan- nın geçen yıla göre düştüğünü, ancak ihraç fiyatının arttığmı belırterek şunlan söyledi: "1 Eylül 2003'ten mart ayının ilk yansına kadar 147 bin ton fin- dık ihraç ederek karşılığında 541 milyon dolar döviz girdisi elde edilnüştir. Elde edilen dö- viz miktarı 2001-2002 yüının aynı döneminde 183 bin ton fin- dık karşılığı 451 milyon dolar. 2002-2003 döneminde ise 190 bin ton ihraç ve karşılığı 432 milyon dolar döviz girdisi idi. Ancak geçmiş yülarda fındığın kentali 260 dolar seviyesindey- di. FİSKOBİRLİK oiarak uy- guladığımız politikalar nede- niyle fıyat 415 dolar seviyesine kadar vükseldi.'' DÜNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ / ERGlN YILDIZOĞLU LONDRA Enepjide Büyük Belirsizlik Özellikle Çin ve Hindistan'ın etkisiy- le hızla artmaya başlayan enerji tale- binin karşılanmasında en büyük yükü üstlenmesi beklenen Suudi Arabis- tan'daki petrol ve gaz rezervlerinin ger- çek düzeyi bilinmiyor. Enerji sektörün- de, nasıl aşılacağı belirsiz, rafîneri ka- pasitesi ve eskimiş boru hatlan gibi so- rular da var. Eğer kaygılar haklıysa, önümüzdeki yıllarda dünya ekonomi- sini yeni bir enerji krizi bekliyor. Yüksek ml. düşük mü? Petrolün varil fiyatı dört yıldır 30 do- lar düzeyinde. Başlangıçta bu düzeyin bir yıl korunması durumunda dünya ekonomisinin büyümesinde yüzde 1 'lik bir düşüş oluşacağı hesaplanıyor- du. Şımdi dünya ekonomisi adeta bu "yüksek düzeye alışmış" durumda. Hatta, OPEC'in fiyatların üs sınırını gayri resmi olarak 28 dolardan 35 do- lara kaydırdığı söyleniyor (Ajans Fran- ce Press, 02/04). Bu koşullarda petrol piyasasının gergin olması beklenir. Gerçekte de geçen hafta OPEC'in üre- timinı, ABD'nin itirazına rağmen yüzde 4 oranında düşüreceğini açıklamasıy- la birlıkte kimi analistler doların varil fi- yatının bu yıl sonuna kadar 40 dolar düzeyine yükselme olasılığından söz etmeye başladılar (Associated Press, 31/03). Ancak, OPEC karannı açıkla- dıktan sonra New York Borsası'nda, ham petrolün varili 49 sent gerileyerek 35.76 dolara düştü. ABD'de çarşam- ba günü. özel sektör ham petrol en- vanterlerindeki artışa ve cuma günü Enerji Bakanı'nın "temiz hava kısıtla- malannın" gevşetilmesine ilişkin açık- laması (Wall Street Journal, 02/04) bu düşüş üzerinde etkili oldu. Petrolün fiyatı bugün yüksek mi, dü- şük mü? Talebi karşılayacak kapasite- nin oluşabilmesi için gereken fiyat dü- zeyi nedir? Bu sorulara tatmin edici bır cevap bulmak zor. Bunun bir nedeni, dünya para sisteminde başlayan dö- nüşüm. Yakın zamana kadar uluslara- rası işlemlerde yalnızca dolar kullanı- lırken şimdi onun yanı sıra önemli bir etki alanına sahip Euro var. iki yıldır, doların, Euro karşısında eğilimsel ola- rak değer kaybediyor olması, petrol fiyatları dolara bağlı ol- duğundan piyasalarda bir belirsizlik yarattı. örneğin, it- halatlarının büyük bölümünü Euro bölgesinden yapan LJb- ya ve Cezayir gibi OPEC üye- leri, bugün petrolün fiyatının olması gereken düzeyin yüz- de 30 altında seyrettiğini söy- lüyorlar (Financial Times 30/03). Bu hesap doğruysa, en azından Euro alanındaki ülkeler için petrolün varil fiya- tının bugün bir yıl öncesine göre, kabaca 35 dolar değil 25 dolar civannda olduğu söylenebilir. Enerji alanında uzmanlaşmış yatırım bankası Simmons & Co. Internati- onal'ın piyasadaki iyimser konsensü- sü sorgulamasıyla bilinen müdürü Matthevv Simmons'a göre "Olması gereken fiyat nedir, sorusunun ceva- bını kimse bilmiyor." Üstelik, enerji fi- yatlarının uzun süre düşük kalması da sektörün geleceğini tehlikeye atıyor. Geçen 10 yıl boyunca, enerji sektörü- nün hemen tüm alanlannda mali geti- riler yetersiz kaldı, bu yüzden yeni ka- pasite kurulamıyor, yeni insan kaynak- iarı oluşmuyor, uzmanlar sektörü terk ediyor, OPEC ülkelerinde GSMH yok- sulluk düzeyine geriliyor (Simmons, A Global Overvievv ofthe Oil and Gas In- dustry, 16/03/04). Sert yerle kaya arasında' Şu ironiye bakar mısınız? Bir taraf- tan, petrol fiyatları yüksek olursa, dün- ya ekonomisinin büyümesi tehlikeye giriyor, özellikle deyoksul ülkelerin ge- lirdüzeyleri olumsuz etkileniyor. Ulus- lararası Enerji Ajansı'na göre fiyatlaryıl sonuna kadar bu düzeyde kalırsa, en yoksul ülkelerin büyüme oranlarında 2 puanlık, Hindistan gibi ülkelerde de 1 puanlık bir gerileme yaşanabilir (bu " uluslararası terohzmin" kaynaklarını kurutmak, genel siyasi istikran sağla- mak isteyenler için iyi haber değil). Di- ğer taraftan, düşük fiyatların çelişkili bir etkisi var; hem yeni kapasite oluşu- munu geciktiriyorlar (arzı kısıtlıyor) hem de petrol gaz tüketimini (talebi) teşvik ediyorlar. Düşük enerji fiyatlan, hidro- karbonlardan başka enerji kaynakları- na geçmeye yönelik yeni teknolojilerin oluşumunu da caydırıyor. Yüksek fiyat ekonomik durgunluk yaratırken düşük fiyat hem arz talep dengesini bozuyor hem de küresel ısınmaya neden olan etkenleri güçlen- diriyor. Böylece dünya halkları da bir Anglosakson deyimiyle "sertyerle ka- ya arasında" sıkışıp kalmış oluyorlar. Bu saçma durumun ise temel- de tek bir nedeni var. Council on Foreign Relations tarafın- dan 2001 başında yayımlanan Strategic Energy Policy Chal- lenges for the 21st Century başlıklı raporda vurgulandığı gibi enerji çok özel bir ürün, hem sosyal, hem stratejik bir karakteri var, yeni yatırımlar gerektiğinde, çok büyük meb- ^2 lağlar söz konusu oluyor. Bu yüzden, 1990'lar boyunca özel sektör kâr maksimizas- yonu kaygısıyla, var olan ka- pasiteyi sonuna kadar kullan- dı ama yüksek maliyetlerden dolayı ye- ni kapasite oluşturmakta isteksiz dav- randı (age). Ek olarak, çevre sorunları, yoksulluk vb söz konusu olunca piya- sa tümüyle duyarsız, sosyal boyutu ol- mayan bir mekanizma. özetle enerji sektöründe üretim ve dağıtımın piya- sa ilişkilerine bırakılması zaten sorun- lu olan bu sektörü daha da kritik bir noktaya taşıdı. Bir sorun daha Bu hafta BusinessVVeek'a kapak olacak kadar önemli bir soru daha var [email protected] karşımızda. Sanınm konuyu gündeme getiren, 24 Şubat'ta Centre for Strate- gic and International Studies'de Suudi petrollerinin durumu üzerine yaptığı, Suudi Arabian Oil Miracle başlıklı su- nuşla yine Matthevv Simmons olmuş (sunuşun metni için: http://www.sim- monsco-intl.com ). Simmons konuş- masında, özellikle şu noktalara dikkat çekiyor. Birincisi "Herkes gelecekte yükü Suudi Arabistan'ın rezervlerinin taşıyacağını var sayıyor. Bu varsayım doğru çıkmazsa başka bir B planı yok." ikincisi Suudi rezerv- lerinin bu yükü taşıyabileceğine ilişkin ciddi kuşkular var, çünkü "Bu rezerv- lerle ilgili yeterli veri yok.. Dünyanın bu en önemli rezervi, enerji sigortası uzun yıllardır hiçbir bağımsız uzman tarafından incelenmedi." Üçüncüsü, en önemli kuyuların zirve noktasını geçtiği, çıkarmada giderek daha fazla su kullanılmaya (kuyuda çökme riski taşıyan biryöntem) başlandığı görülü- yor. Uluslararası Enerji Ajansı Baş Eko- nomisti Fatif Birol da "Suudi rezerv- lerinin jeolojik sürprizler yapabilir" saptaması Simmons'un kaygılannda yalnız olmadığını gösteriyor (Business Week). The Economist'in, bu hafta Royal Dutch/Shell'in rezervlerine ilişkin ön- görüleri yüzde 20'lerevaran bir düzey- de azaltmasından hareketle örnekledi- ği gibi, bağımsız kaynaklardan doğru- lanmayan rezervlerin kapasitesine gü- venmemek gerekiyor. Bu belirsizlikle- re, bir de "Simmons gerçek bir soru- nu mu gündeme getiriyor, yoksa ABD'nin bölgedeki, örneğin NATO'yu kullanarak 'tüm dünya' adına Suudi rezervlerinin 'güvenliğini' üstlenmeye ilişkin, stratejik planlanna, gerekçemi hazırlıyor" sorusunu da ekleyebiliriz. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Sandıktan Çıkan Yerel seçim sonuçları kimi önemli noktalara işa- ret ediyor. Bunlann başında kamuoyu araştırmala- nna kısaca değinmek gerekiyor. Sandık sonuçları, kamuoyu araştırmalarının çok büyük ölçüde yanıl- dığını kanıthyor. özellikle, AKR MHP ve DYP oy oranlan konusundaki anket bulguları, sandıktan çı- kan oranlarla karşılaştırılamayacak kadar farklıdır. Ülkemizde yapılan seçim anketlerinın önemli bilim- sel eksikleri var. Seçmen anketi, bır kez çekilen fo- toğraf olmamalı; haftalık, aylık gibi aralıklaria tekrar edilerek seçmen eğilimleri belirlenmelidır. Böyle ya- pıldığında, gerek kapsam ve gerekse içerik yönün- den anketın kendi eksiklerini gidermesi olanağı da doğar ve sonuçlar sandıktan çıkana yakın olur. • • • Seçim sonuçları AKP'nin yerinı sağlamlaştırdığı- nı kanıtlıyor. Estirilen medya-anket desteğinin bek- lentileri düzeyine çıkmasa da iktıdar partısı halk desteğini arttırmıştır. Bununla birlikte, sandıktan çı- kan bir başka gerçek daha var. O da MHP ve DYP'nin oylannı, yüzde onluk barajı aşacak oran- da arttırmış olmalarıdır. Bu gelışme, hiç kuşkusuz, gelecekte, merkez sağ ve daha sağın oy paylaşı- mında yoğun bir kavganın yaşanacağını haber ve- riyor. Merkez sağda ekonomik liberalizmı siyasal li- beralizmle tamamlayan ve bunu azgelişmış bir an- layışla ve eksikli bir biçimde değil gerçekten benim- seyen parti başarılı olacaktır. Ekonomik liberalizm, piyasa koşullannın rekabetçi bir ortamda sağlan- masını, kamu yönetiminin rüşvet ve yolsuzluklardan anndırılmasını, ekonomide kayıtdışılığın azaltılma- sı çabasını ve şirketlerin saydamlığı gibi ana nok- taları içerir. Türkiye merkez sağının bu konudakı asıl işini yapmamasının toplumsal maliyeti gerçekten çok yüksek oluyor. • • • Sandıktan, anketlerin öngörülerinin "gerçekleşe- ne en yakın" oy oranı ile çıkan parti olan CHP'nin oyu genel seçimlere göre bir puanın üzerinde geri- lemiştir. Buna göre, CHR yerinde saymıştır ve siya- sette yerinde saymak, elbette ilerleme değildir. CHP'nin yapması gereken ilk iş, tüm yönetim bi- rimlerinin, artı ve eksıleriyle ve tam bır objektıflık ve soğukkanlılıkla değerlendirilmesi ve bunun sonuç- larına herkesın sorumluluk derecesine göre katlan- masının sağlanmasıdır. Seçimlere gıdilirken yapılan yönetim yanlışlan, özellikle de adayların saptanma- sında yaşanan olumsuzluklar, parti ıçı ıstemlere de yanıt verecek yapıcı ve topariayıcı bir anlayışla ele alınmalıdır. CHP'nin gözden geçirmesi gereken ikincı, an- cak, hiç de ikıncil olmayan ve yönetımle birlıkte dü- şünülmesi gereken alan politıkalardır. CHR başta la- iklik olmak üzere, Cumhuriyetın değerleri olarak ta- nımlanan düşünsel dünyası ile sosyal demokrasi- nin evrensel değerlerini birleştirmeyi gerçekleştire- memiş; bu ikısinin bireşimıni (sentezini), dengeli, sağlıklı, uyumlu ve açılımcı birtutumla sağlayama- mıştır. CHP'nin asıl sıkıntısı budur. CHP'nin kamu yönetiminin rüşvet ve yolsuzluk- lardan arındınlması ve bunun kapsamında milletve- kili dokunulmazlığının sınırlandırılması vurgusu, şu ya da bu nedenle, gerekli ölçüde sandığa yansıma- mıştır. Bunun gibi, Türkıye'yi Irak bataklığından uzak tutulmasını sağlayan 1 MartTezkeresi'ninreddedil- mesinı sağlayan CHR duruşu ya da dolaylı vergile- rın ağırlaşması ve İş Yasası vb. gibi konulardaki Meclis çalışmalannın da oy artışını sağladığı söyle- nemez. Halk, enflasyonun vefaızlenn düşmesını ve döviz kuru istikrarının getinsini AKP'ye yazmıştır. CHP'nin Kıbrıs politikası da, büyük bır olasılıkla, MHP ve DYP'nin oy sepetine gitmiştir. CHP'nin asıl eksıği, "sosyaldemokrasinin evren- sel yönünü" ve bu dünyadaki gelişmelerı, yeterin- ce içselleştirememesidir. örneğin, 2002 Kasım se- çimleri öncesi CHP'nin hazırladığı 'Seçim Bildirge- s/'nde, CHR özel istihdam projeleriyle "yılda bir milyon kişiye iş bulunacağını" yazmıştır; evet, yal- nızca yazmıştır. Bunun "yapılabilirliğini" ekonomik ve teknik yönleriyle kamuoyunun tartışmasına ve topluma mal edememiştir. Yerel seçimlere gıderken kimi belediye başkan adaylarının kişısel yaklaşım- lan dışında CHP'nin parti olarak bu tür bir uygula- mayayöneleceği, hemen hertoplantıda "işsizlerin çığlığı" yankılandığı halde, akıllara bile gelmemiş- tir. Ek olarak, Avrupa Birliği'nin esas aldığı sosyal politikalan da göz önünde tutan bir anlayışla, top- luma bir "sosyal koruma ağı" sunulmamıştır. Sos- yal demokrat bir parti olarak CHR küreselleşme alanındaki gelişmelerin, çalışanlar, tanm ve sanayi üzerindeki etkilerini yeterince irdeleyip ülke çıkarı- na politika üretememiştir. Ikinci büyük alan demokratikleşmedir. AKP hükü- meti, özellikle sendikal hakların güçlenmesi, kamu çalışanlannın toplu iş sözleşmesı ve grev hakkı gibi konularda hiçbir adım atmamıştır. Bunun gibi, yar- gı bağımsızlığı; basının özgürleşmesi; sosyal hakla- rın güçlenmesi gibi demokratikleşme için gerçekten yaşamsal olan alanlarda, AKP tek bir adım atmamış, CHP de bu noktalan, büyük bir "demokratik açılım projesi" bütünlüğü içinde benimseyip ülke günde- mine taşıma başansını gösterememiştir. Seçim sonuçlan, nesnel olarak CHP'nin, gerek yönetimi ve gerekse politikaları bakımından, baş- tan sona bir "yapıcı yeniden yapılanma" sürecine girmesi gerektiğini gösteriyor. [email protected] Yeni strateji belirlendi Enerjide yerli kaynaklara öncelik ANKARA (AA) - Enerji kaynaklannda çe- şitlendirme konusunda yeni strateji geliştiren hükümet yerli kaynaklar- dan elde edilecek santral projelerini yeniden gün- demine aldı. Bu çerçevede Türki- ye "nin elektrik sektörü için hazırlanan Elektrik Strateji Belgesi'ndeki arz güvenliğinin sağla- nabilmesı açısından Enerji ve Tabıı Kaynak- lar Bakanlığf nca verilen direktifleri doğrultusun- da. 10 adet yeni termik santral projesinin fizibi- lite etütlerini yeniden güncelleme çalışmalan- na başlandı. EÜAŞ. bu yıldan iriba- ren termik santrallann hazır olan fızibilitelerini güncellemeyi, hazır ol- mayanlan da tamamla- yarak fizibilite erüdü ra- porlannı oluşturmayı programına aldı. EU- AŞ'ın fizibilite etüdü ha- zırlama çalışmalan kap- samında Türkıye'nın lin- yıt rezervlennin olduğu sahalann bulunması dik- kat çekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle