19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2004 CUMARTESİ HABERLER CHP iktidan tarafından 17 Nisan 1940'ta kurulan enstitüler, 1954'te Anadolu'nun aydmlanmasından rahatsız olan birtakım çevrelerin karalama kampanyası sonucu kapatıldı. Köy yaşamına eğitimi, sanatı, sporu ve tanm tekniklerini götüren Köy Enstitüleri 64 yaşında Anadolu'yu aydınlatanlartstanbul Haber Servisi - Köyler- de yaşayan ve nüfusun yüzde 8O'ini oluşturan halkın üretime dönük eği- timini sağlamak amacıyla kurulan Köy Enstitüleri'nin bugün 64. ku- ruluş yıldönümü. 17 Nisan 1940"ta çıkanlan yasay- la CHP iktidan tarafından kurulan enstitüler, 1954'te Anadolu'nun aydınlanmasını istemeyen bazı çev- relerin karalama kampanyası so- nucu kapatıldı. Köy yaşamına eğitimin dışında sanat, spor. tanm teknikleri gibi birçok yeni bilgiyi de götüren ens- titülerin bıraktığı boşluk aradan ge- çen yıllara karşın doldurulamıyor. İLK GİRİŞİM Köy Enstitüleri"nın kurulması için ilk gınşım Tanm ve Milli Eği- tim bakanlıklannın işbirliğiyle uy- gulamalı tanm okullannın açılma- sına karar verilmesiyle gerçekleş- ti. Bu amaçla kurulan karma komis- yon, 1936'da okullar için 40 yer tespit etti, ancak Tanm Bakanlı- ğı'nın araç-gereç temin etmemesi üzerine projeye başlanamadı. Bu- nun üzerine Milli Eğitim Bakanlı- ğı, 1936 yılında askerlikte çavuş ve onbaşılık yapmış olanlann kurs- larla eğitmen olarak yetıştırilmesi- ni öngören bir proje başlattı. Ertesi yıl göreve başlayan eğit- menJere Milli Eğitim Bakanlığı'nca toprak, tanm araç-gereçleri, tohum- luk, fıdansağlandı. 1937 yılında bu eğitmenlerin köye bağlanmalan ve üretıci olmalannı özendirici ön- lemleralındı. Aynı yıl Izmir. Eski- şehir ve Kastamonu'da birer öğret- men okulu açıldı. Milli Eğitim Ba- kanı Saffet Ankan zamanında baş- latılan bu uygulama, Türk aydın- lanmasının önemli ismi HasanÂli YüceT in 1938 'de bakan olmasından sonra daha da geliştirildi. İSMAİL HAKKI TONGUÇ Yücel'ın göre-ı, lendirdiği İsmail Hakkı Tonguç ise projeyi köy ya- şamına sanat, spor. modern tanm teknikleri gıbi birçok yeni bilgiyi de gerirecek şekilde hazırladı. Pro- jenin Tonguç'un hazırladığı şek- liyle kabul edılmesi üzenne 1940'ta 3803 sayıh "Köy Enstitüleri Kanu- nu" çıkanlarak enstıtülenn kurul- masına başlandı. Tonguç, enstıtülerin yönetimi ile de görevlendınldı. Hemen ardından da 1942'de 42 74 sayıh "KöyOkuJ- lan ve Enstitüleri Teşkilat Kanu- nu" kabul edildi. Köy Enstitülen'nın yerleri sap- tanırken çevre köy okullannın ya- pılmasına ve gelişmesine katkıda bulunulması göz önünde tutularak 21 yerde enstitüler kurulmaya baş- landı. Enstitülerde okutulacak ders- lerin yüzde 50'si kültür dersleri, yüzde 25'i tanmla ilgili dersler, yüzde 25'i de teknik derslerdi. 1943 'te Köy Enstitüleri'ne öğret- ) Köy Enstitüleri'nin yerleri saptanırken çevre köy okullannın yapılmasına ve gelişmesine katkıda bulunulması göz önünde tutularak 21 yerde enstitüler kurulmaya başlandı. Derslerin yüzde 50'si kültür, yüzde 25'i tanm. yüzde 25'i de teknik derslerdi... Köy Enstitüleri'nin kuruldujj r .KIRLARELl VıKepırtepeı Golkoyi O ©SAKARYA Anfıyej ÇSAMSUN lAkpınari oBALIKESJR (Savaştepet O İZMİR (Kızılçulluj O AYDtN (Ortato'afj Q ESKİŞEHİR Çıfteten ANKARA IHasanoğtanl O ISPARTA (Gonen) O KONYA (tvnz) ÛANTALYA O KAYSERİ ıPazarofenı O ADANA (Duaçıl O SIVAS (Yıldızelıı O MALATYA (Akçadag) O TRABZON BeşiKauzu KARS 'Cılavuzl O oERZURUM Pulunl O DİYARBAKIR iDıcle) O VAN lEnşi Köylünün bayramı KADRİGÜLHAN ADD Genel Merkez Üyesi Ülkemizde yüzyıllardır dini ve ulusal bay- ramlar kutlanagelmiştir. Asırlardır karanlıkta bırakılmış, hor görül- müş, ezilmiş, vergide, askerlikte, harpte öne sü- rülmüş, şehit olmuş, gazi olmuş Türk köylüsü- nün kendine has bayramı ve günü olma- mıştır. Büyük devlet ada- mı tsmet İnönü, Türk köylüsünün yazgı- sı böyle olmama- lıdiyebiravuç hümanist ve yurtsever insanla bu kara yaz- gıyıboza- cak uğraşa , girişmiştir. \ Nüfusumu- zun yüzde 70'i köylü olan Türkı- ye'yi köyden kalkın- dıracak aydınlık yolu bul- muşlardır. Bu yol, Ismet Inö- nü'nün büyük desteği ile 1940yılı"17Nisan' ; gü- nünde Köy Enstitüleri kurularak aşılmıştır. Kurulan Köy Enstitü- lerine, köyden zeki köy çocuklan alınmış, 5 yıl "Iş içinde eğhHerek" tek- rar köylerine öğretmen, sağlıkçı olarak dönmüş- lerdir. Karanlık olan okumasız, yazmasız köy- ler aydınlanmaya başlamışlardı. Ülke kalkınmasının ve çağa ulaşmanın yolu köyden başlayacaktı. Ülke nüfiısunun üçte iki- si köylerde yaşıyordu. Ilk önce eğitmen sonra öğretmen, sağlıkçı, ebe, hemşire, köy hekimi, ta- nmcı, sanatçı ve idareci yetiştirecekti bu güze- lim kuruluşlar. Ülkenin dört bir yanında ışık vermeye başlamışlardı. 1950 yılından sonra Demokrat Parti'nin yıkı- cıhğına uğramış, bu güzelim aydınlığa açüan yol kapatılmış, aydınlanma ateşimizin büyük alevi söndürülerek 1954 yılında Köy Enstitüleri ka- patılmıştır. 17 Nisan Köylü Bayra- mı'nagelince... Köy Enstitülerinin kuruluş gününü yediyıldır köy- lerde köylü- lerle kutla- maktayız. Izmir Bornova, Kemalpa- şa ilçeleri Atatürkçü Düşünce Derneği şube- lerince binlerce Köy Enstitülü ve se- venJeriyle köyde köy- lülerle kutlamaya baş- ladık. Köylüler köyün bay- ramı olarak inanıp coş- lcu seli içinde pişirdik- leri bulgur pilavı, ay- ran ve köy ekmekleriy- le şölene katılıp, katı- • Türk aydınlanmasımn önemli ismi Hasan Âli Yücel'in 1938'de bakan olmasından sonra daha da geliştirilen Köy Enstitüleri projesi, İsmail Hakkı Tonguç'la birlikte iyice zenginleştirildi. lımcdarla yiyip içip, gü- le oynaya doyasıya mut- lu olmaktadırlar. Bu yıl yine 17 Nisan Köy Ens- titüleri kuruluş gününü Atatürkçü düşünce der- nekJeriyle köyde kutlayacağımız sevinci içinde îzmir Bornova, Kemalpaşa Atatürkçü Düşünce Derneği yöneticilerine Köy Enstitülü "sağjıkçı'' olarak teşekkür ediyor, köyün, köylünün 17 Ni- san Bayramı'nı kutluyorum. Enstitüler kapattlmamış olsaydu.. HASAN TOPSAKAL 23 Nisan İlkokulu Emekli Öğretmeni Ülkemizin genel nüftısu 1939-1940 yıllann- da 17 milyon 771 bin 999'dur. Bu durum kar- şısında okullaşmadaki öğrenci. öğretmen, fa- külte ve yükseköğretimdeki genel duruma bir bakalım. Cumhunyetimizin 15. yılı eğitim fa- aliyeti aşağıdaki tabloda görülmektedir: Okul Ögretmen Öğrenci Ilkokul 10.596 20.564 955.957 Ortaokul 233 3.867 95.332 Lise 82 1.544 26.255 Meslek O. 103 1J55 1<U1O Cumhuriyet dönemindeki yükseköğretim du- rumu ise aşağıdaki gibidir: Fakülte ve vüksekokul savısı Öğretim üveleri savısı Öğrenci savısı Mezun olan öğrenci 19 1.013 12.130 1.554 men yetiştirmek amacıyla Yüksek Köy Ensritüsü açıldı. KAPATILMA 1946'da girilen çok partili rejim- de Köy Enstitüleri önce pasifplan- da ve dolaylı olarak zamanın ikti- dan aleyhıne tartışma konusu ya- pıldı. Bu kurumlar kanunla yasak- lanmış ideolojik bir teşkilat, ahlak kurallanna ve geleneklerine aykı- n davramşlann merkezi olmakla suçlandı. Demokrat Parti (DP), Köy Enstitüleri'ni karalayan, iftira atan söylemler geliştirdiğinde, iktidar- daki CHP, bu kurumlara veterince sahip çıkamadı. 1950'deTevfikÜe- ri Milli Eğitim Bakanı olduğu sı- rada önce Köy Enstitüleri'ndeki karma eğitim sistemine son vere- rek kız öğrenciler ikı enstitüde top- landı. Reşat Şemsettin Sirer" in Mil- li Eğitim Bakanı olduğu 1954 yılın- da ise bütün enstitüler kapatıldı. 1939-1940 yıllanndaki okuma yazma duru- munu da incelediğımiz zaman, genel nüfiıs sa- yımı oranına göre, okuma yazma oranının çok düşük olduğunu göreceğiz. Eğitim-öğretimde ileri gitmiş dünya ülkele- ri seviyesine yetişmek için Cumhurbaşkanı Is- met Inönü'yü ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i yeni arayışlar için çalışma yapma- lanna mecburbırakmıştır. Bu sebeple Köy Ens- titüleri fikri ortaya atılmış ve TBMM'ce 17 Ni- san 1940'ta kanun kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Köy Enstitülennın başanlı çalışmalan toprak ağalannı, para babalannı ve bazı çevreleri ra- hatsız ediyordu. Halkımızın aydmlanmasından korkuyorlardı. Köy Enstitüleri 27 Ocak 1954'te Demokrat Parti tarafından kapatılmıştır. Köy Enstitüleri kapatılmamış olsaydı: • Ulkemizdeki bilim ve teknoloji bugünkü- nün iki katına çıkardı. • Sanayi, ticaret. ihracat ve ithalat bakı- mından Avrupa ülkeleri se% iyesine ulaşırdık. • Tanmsal kalkınma gerçekleşmiş olsaydı, tohumluk buğdayı dışandan almazdık. t/ İnsanlanmız işsizlik dramı yaşamazdı. • Ülkemizi yönetenler seçme seçilme uğ- runa devlet ve özel bankalan batıranlan ceza- landınrdı. • Özelleştırme adı altında TEKEL, TÜP- RAŞ, Telekom gibi altın yumurtlayan müesse- seler ölü fıyatına satışa çıkartılmazdı. Tüm bu olumsuzluklara rağmen Köy Ensti- tülerinin Türk milli eğitımınde ve dünya eği- tim konjonktüründe eğitim modeli olarak adın- dan söz ettireceğine inanıyorum. Tüm Köy Enstitüleri'nin kuruluşunda eme- ği geçen ve yaşayıp yaşatılmasında yardımcı olanlan rahmet, minnet ve şükranla anıyor, say- gılanmı sunuyorum. ACI KAYIP Herkesin sevgilisi, gurur kaynağımız, bilim adamı Dr. HALDUN DİRESKENELİ'yi (47) ABD'de (NASA) kaybetmenin dayanılmaz acısmı yaşıyoruz. Naaşı 18.04.2004 Pazar günü(yann) Erenköy Galippaşa Camii'nden (öğle namazını müteakip) kaldınlacaktır. DİRESKENELİ ve TOKER AİLELERİ Çelenk gönderilmemesi, isteyenlerin Türk Eğitim Vakfi'na bağışta bulunmalan nca olunur. VEFAT Baromuz üyelerinden Avukat YILMAZ YECİN vefat etmiş olup, cenazesi 16.04.2004 Cuma günü Bostanlı Beşikçioğlu Camii'nden defnedilmiştir. Ailesine ve meslektaşlanmıza başsağlığı dileriz. İZMİR BAROSU BAŞKANLIĞI VEFAT ve BAŞSAĞLIĞI Makina Mühendisleri Odası Istanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı TEVFİKPEKER'inbabası AYDOCAN PEKER vefat etmiştir. Başkanımıza ve ailesine başsağlığı diliyoruz. TMMOB MMO İSTANBUL ŞUBESİ YÖNETİM KURULU VE ÇALIŞANLARI Askeri kimlık kartımı yitirdim. Geçersızdir. TOPAL Askeri kimliğimi kaybettim. Hükümsüzdür. g NİHANÖZCAN VEFAT Canımız Küçükanneannemiz NACİYE ZİL'İ kaybettik. Tanrıdan rahmet, sevenlerine başsağlığı dileriz. Doğa - Evren ŞAHİN CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOĞLU Yüreğimdeki Kıbms... Bu sütunda Kıbns üzerine üç yazım yayımlanmış: "Kıb- rıs Gerçeğinin Fotoğrafı" (Ağustos 1996), "Kıbnslılık" (Ağustos 1997), "Kıbns'ta Sıcak Günler" (Temmuz 2000). Bu yazıyı tasarlarken onlan gözden geçirdim. So- nuncu yazının giriş paragrafında şu cümleler yer alıyor: "Rumluk, Türklük ve Akdeniz, Kıbns'ın kendine öz- gü dokusunu oluşturur. Bu bir büyüdür. Tadını almış- sanız tiryakisi olursunuz... Göz alabildiğine uzayan, susuz, kıraç topraklarıyla, dağ dizileriyle, tuzlu ve son- suz Akdeniz'iyle ve unutulmaz yaz geceleriyle Kıbns, sizi düşlerinizde de izleyecektir... Güneyiyle ve Kuze- yiyle... Evet. Çünkü bu, yapay bir aynmdır. Kıbns bir bütündür. Siyaset, yapay sınırlar çizebilir. Asıl sınıria- rı beliheyen kültürdür. Kıbns, Türk ve Rum kültürünün bir Akdenizlilik aşısıyla birbirinin içinde eridiği, bütûn- leştiği, sınırsızlaştığı yerdir..." Yukandakisözler, "yüreğimdekiKıbns"\n\an\m\d\r... • • • Kıbrıs'la ilk ve gerçek anlamda tanışmamın 1970 başlannda, Moskova Devlet Üniversitesi'ndeki stajyer öğrencilik dönemimde olduğunu önceki yazılanmda da belirtmiştim. Orada, üniversite kampusunda tanı- şıp dost olduğumuz Kıbnslı Türk arkadaşlanmın, Be- kir, Şener, Doğan ya da Soysal'ın, tıpkı Kıbns gibi, yü- reğimde her zaman özel bir yerleri vardır... Bu, Kıbns- lı Rum arkadaşlar için de böyledir... 1974'te, Türkiye'ye dönmek üzere Moskova'dan Paris'e geldiğimde, ora- da karşılaştığımız Kıbnslı Rum arkadaşlardan Tasos An- gelikos'la, ortak bir kederi paylaşmıştık. Darbe ve mü- dahale sonrasındaki Kıbrıs'ın, belki artık hiçbir zaman, hayallerimizdeki banş ve dostluk adası olamayacağı- nın kederi... • • • Bu "hayal"\, sözünü ettiğim yazılanmdan birinde, "Kıb- nslılık"ta, şöyle dile getirmişim: "196O'lı yıllarda bizim kuşak için Kıbns bir umut adasıydı. Gerçi bir din ada- mının devlet başkanı olması biraz yadırgatıcıydı, ama başta AKEL olmak üzere sol partilerin yüksek oy ora- nına sahip olduğu bu küçük Akdeniz ülkesiniyakın ge- leceğin mutlu birsosyalistülkesi, aynızamanda da Türk ve Rum halklan, Türkiye ve Yunanistan arasında birkar- deşlik köprüsü olarak görüyorduk... Makarios'un gü- ven uyandırmayan kişiliğine ve Yunanistan 'dakialbay- lar cuntası sonrasında Ada 'da gerginleşen siyasal or- tama rağmen Kıbns 'taki faşist darbeye ve onu izleyen Türkiye müdahalesine kadar bu umutlanmız sürdü. Sonra Ada fiilen ikiye bölündü ve bugünlere gelindi." • • • 1974 müdahalesi, Kıbns'ın Rum kesimi ya da Yuna- nistan işin bu yönünden hiç söz etmiyor olsa da, EO- KA'cı faşist darbeyi girişim aşamasında ezerek Ada'da bir Türk ve bunun yanı sıra da (AKEL üye ve yandaş- lan başta olmak üzere) bir solcu Rum katliamına engel oldu... Albaylar cuntasının devrilmesini sağlayarak da Yu- nanistan'da demokrasiye hayrı dokundu... Kıbns Rum kesimi ya da Yunanistan'da bunlardan söz edilmesi belli ki hoşa gitmiyor... Çünkü büyük olasılıkla, kurtulamadıklan şovence bir duygu ve onur kınklığıyla, bunu Anadolu içlerindeki ye- nilgiden sonra "7ürfc"lere karşı ikinci bir yenilgi olarak algılıyorlar... Ve öyle sanıyorum ki, bugünkü çözümsüzlüğün baş- lıca nedenlerinden biri de, belki sıradan halkın değil, fakat Yunanistanlı ya da Kıbnslı Rum aydınının kişili- ğinde iz bırakmış olan, solcusunun da kendini kolay- ca anndıramadığı bu "türkofobi"d\r... Batılının bilinçaltında yer etmiş bu Türk düşmanlığı ya da korkusu, Avrupa Birliği konusunda da karşımız- daki başlıcaengeldir... • • • 74 müdahalesi, kendisine yakıştırılan ad ne olursa ol- sun, sonuçta bir savaştı ve acı sonuçlan olması da ka- çınılmazdı. Fakat hiç kuşkusuz, Türkiye hükümetleri, müdahale sonrasındaki süreçlerde Kıbns konusunda doğru politikalar uygulayarak Kıbns sorununun ve Kıb- nslı Türk'ün, adım adım, bugünkü çıkmaza, çözümsüz- lüğe sürüklenmesine engel olabilirlerdi... Bunun neden yapılmamış olduğunu şu anda tartış- manın anlamı yok. Bugün tartışılan, haklı olarak, Tür- kiye'ye ve Kıbnslı Türk'e sözcüğün tam anlamıyla "da- yatılmış" olan çözüm planının gerçek bir çözüm planı olup olmadığıdır... Gelinen noktada, söz konusu planın en katı yandaş- lan bile başlangıçtaki heyecanlannı yitirmiş görünü- yor... • • • 24 Nisan'da Kıbns Rum kesiminden büyük çoğun- lukla olumsuz oy çıkacağı hemen hemen kesinleşti. Bu sonuç Rum kesimindeki ikircim ve içtenliksizli- ğin, olası sonuçlan ise Batı'nın ikiyüzlülüğünün kanıt- lan olarak Türkiye dış politikasına yeni açılımlar, yeni atak yapma olanaklan kazandırabilir... Fakat, teslimiyetçi ve cahilce pazarlıkçı yöntemleri medyadaki yandaşlarınca başanlı dış politika gibi gös- teriliyor olsa da, bugünkü siyasal erkin bu olanaklan gö- rüp değerlendirebilecek bir çapa sahip olmadığı çok açık. "Kıbnslılık" başlıklı yazımın son paragrafıyla, bir baş- ka deyişle "yüreğimdeki Kıbns "la bitirmek istiyonjm bu Cumartesi yazısını da: "Kıbns sorununu nasıl bir çözüm bekliyor? Bunu bil- miyorum. Fakat eğerbu çözüme, orada bir küçük Yu- nanistan ve daha da küçük bir Türkiye yaratılarak, bir başka deyişle Kıbnslılıkyok edilerek ulaşılacaksa, böy- le bir sonuç Türkiye için de Yunanistan için de kazanç değil, utanç verici, giderilmesi olanaksız bir kayıp olacaktır..." ataol b@ cumhuriyet.com.tr. Faks:(0212)513 85 95 ANKARA ASLİYE 12. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2003 846 Davacı Sadık Demır vekili tarafından davalılar aleyhine açılan alacak davasının yapılan yargılamasında \erilen ara karar gereğince; Davalılardan .\hmet Özyazıcı'ya çıkartılan tebligat bila teblığ iade edilmiş. zabıta tahkikatından da adresi meçhul bulunduğundan dava dılekçesının ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmiş olup bu dava ile ilgili ibraz etmek istedığınız belgelerin duruşmanın bırakıldığı 29.04.2004 günü saat 09 20'de göndermeniz \eya bir ve- kil tarafından kendinizı temsil ettirmenız, bir vekıl tara- fından temsıl ettirmediğiniz takdirde 1201 sayıh TY.'nin 28. 29. ve devamı maddelerı ile HUMK. nun 213., 377. maddeleri gereğınce yargılamanın yokluğunuzda yapıla- cağı ve hüküm verılecegi dava dilekçesi \e duruşma günü yerine kaım olmak üzere ilanen duvurulur. Basın: 17127
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle