19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 NİSAN 2004 CUMARTES HABERLER _^_^ •« ^^ •• DUNY4DA BUGUN Adalet Alt Komisyonu üyesi Eraslan, TCY Tasansı'nın kamuoyunda tartışılması gerektiğini söyledi ALİ SİRMEN 17Nisan Kırk yıl geçmiş aradan, 1964 yılı Temmuz ayıy- dı. Hukuk Fakültesi'nin son sınrfsınavlanndan çık- tıktan üç gün sonra, üç arkadaş, (Bakır Çağlar, Feryal Şenesen ve ben) Fransa'nın Aix en Pro- vence Üniversitesi'nde toplanan, Akdeniz Yaz Üni- versitesi'ne Türkiye'yi temsilen gitmiştik. Bütün Akdeniz ülkelerinden gelen elli kadar öğ- renci, Prof. Duverger, George Duby, gibi siyaset bilimi ve tarih alanında ünlü hocalann konferans- lannı izlemiş, kendi aramızdatartışmış, kaynaşmış- tık. Çok verimli geçen üç haftanın sonunda, Floran- sa Belediye Başkanı'nın davetlisi olarak, Italya'nın bu müze kentinde bir hafta geçirdik. Floransa'ya kırk kilometre uzaklıkta bir köyde, Don Milani'nin yönettiği köy okuluna davet edil- dik. Bir Katolik papazı olan Don Milani, burada köy çocuklarına eğitim veriyor, yabancı dil öğretiyor, çeşitli ülkelerden konferansçılar çağırıyor, tama- men demokratik ortamda, konferanslar verdiri- yor, tartışmalar yaptınyordu. Don Milani ve öğrencilerinin el becerilerini, bil- gilerini geliştiren, onlara birer de zanaat kazandır- maya çalışan okulu dünyaca ünlü olmuştu. Kendisiyle uzun uzun konuştum, tartıştım; ama- cını şöyle açıkladı: - Bunlar köylü çocuklan, hayat yanşına geriden başlıyorfar, benim amacım onlan, yalnız Italya'da değil, dünyanın her yerinde herkesle eşit koşul- larda yanşabilecek, ezilmeyecek bir hale getir- mektir. • • • 24 yaşındaydım ve ben ülkemde o tarihten he- men hemen çeyrekyüzyıl önce, bu amacı gerçek- leştirecek örnek kurum olan Köy Enstitülerinin ku- ruîduğunu bilmiyordum. Daha doğrusu Köy Enstitülerini biliyordum da nrtefiklerini daha yeterince öğrenmiş değildim. Sonralan Köy Enstitüleri ile ilgili çıkan kitaplann hemen hepsini okudum, bu kuruluşun hocalan ve eski öğrencileriyle tanıştım. Üretirken öğretmek, öğrenirken üretmek, dayanışma, imece ilkeleri üzerine dayalı, demokratik aydınlanma yuvalan- nın önemini kavradım. Yırminci yüzyılın ikinci çeyreğinde, (1940) Ha- san Âli Yücel-lsmail Hakkı Tonguç ikilisi, Tür- kiye'de bütün dünyaya örnek olacak bir kurum ya- ratmışlardı. Köy Enstitüleri, aydınlanmanın ışığını, üretimin erdemini köyleretaşıyarak, gerçek demok- rasinin tabanını genişletmeye başlamıştı. Ne yazıktır ki, Köy Enstitülerinin ömrü kısa o\- du. On beş yıl bile yaşamadan, 1954 yılında 7 böl- geye yayılmış 21 enstitü kapatıldı, Demokrat Par- ti iktidan tarafından. DP'nin hakkını yemeyelim; tutucu DP ve onun tutucunun da tutucusu Milli Eğitim Bakanı Tevfik lleri'den önce, bu kurumlar ilk darbeyi Inönü Hü- kümeti'nin Milli Eğitim Bakanı Reşat Şemsettin Sirer'den yedi. Kırklı yıllar ve özellikle İkinci Dünya Savaşı son- rası, Türkiye büyük kınlma noktalanndan birini ya- şıyor, karanlık aydınlığı geriletmeye daha o za- manlar başlıyordu. Bu gelişmenin nedenleri çeşitlidir ve ayn bir in- celeme konusudur. • • • Don Milani'nin öğrencileri ne oldular bilmiyo- rum. Kuşkum yok ki, içlerinden kimileri, okulun amaçladığı hedeflere varmışlardır. Ama Köy Enstitüleri mezunlarını gördüm, tanı- dım onlar hem Türkiye'de hem de yurtdışında ezil- meden, yarışta kimsenin altında kalmadan, top- lumda seçkin yerler edindiler, eserler verdiler. Fakat Köy Enstitüleri amacına varamadan, ay- dınlanmanın ışığını köylere kadar yaymaya ulaşa- madan baltalandı. Bugünkü Türkiye'nin koşullarında Köy Enstitü- lerinin ihyası söz konusu değildir. Ama Köy Enstitüleri Türkiye'nin, kendi cevheri- ne güvendiği zaman, özgün çözümler üretebile- ceğinin cesaretlendirici bir kanıtıdır. Aynca öğrenirken, üretmek ve üretirken öğren- mek, dayanışmacı eğitim ilkesi bugün için de okul- larımızda uygulanabilecek bir husustur. Köy Enstitüleri Türkiye Cumhuriyeti'nin en bü- yük ve en parlak başanlarından biridir. Ne yazık ki, aynı zamanda da en büyük bozgun- lanndan biri olmuştur. RTÜK karar verecek ilıısıılküiuıl Mblu TV'âvasınıkyındı İstanbul HaberServi- si- Ulusal Kanal. kablo- lu yayınının durdurul- ması ile ilgili Ankara 1. Asliye Ticaret Mahke- mesfnde açtığı davayı kazandı. Mahkeme ka- rannda, "Kanal TekYa- ymcıhkAŞ''nin. yayınla- nnda Uhısal 1 logosunu kullanması hukuka aykı- n bulundu. Kanal Tek Yayıncılık AŞ'ye ait Medical Chan- nel'ın kabio yayın hak- kını satın alan, buna kar- şın bir süredir yayıra dur- durulan Ulusal Kanal'ın a\ukatı Osman Aydın Şahin da\a sürecini ga- zetemize şöyle özetledi: "15Mayıs2002'yeka- dar kabto hattı devri ya- sakü. Bu nedenle Kanal TekYayıncılıkAŞileki- ra sözleşmesi imzaladık. Daha sonra çıkanlan 4756 savıh vasa ile devir mümkün hale geldi. Biz de Kasun 2002'de yaym hakkını saün alarak an- laşUğımız şekliyle öde- meye başladık. Çıkan so- ruıilar nedeniyle açüan davada, mahkeme 'Ulu- sal 1 logosuyla yayınya- pılmaya devam edile- cek' karan aldı. Ardın- dan Medical Channel, Ulusal 1 logosuyla yayın yapmaya başladı. Son olarak Ankara 1. Asliye Tfcaret Mahkemesi'nde açüğımız davayı da ka- zandık, Karara bakıldı- ğındayaym hakkuun za- ten Liusal Kanal aduıa tesciDi oktuğu açıknr. Bu- na karşın henüz vayına başlanrnadıRadyo İele- vizyon Üst Kurulu'nun (RTÜK), mahkeme ka- ranna karşın, yönetim toplanüsında bu konu- yu görüşüp karar vere- ceğini öğrendik." 'Laiklik karşıtiığı yaptınmsız'MUSTAFA ÇAKIR ANKARA - Türk Ceza Yasası (TCY) Tasansı, TBMM Adalet AJt Komisyonu'nda değiştirilerek yeni bir metin haline getirildi. Çalışma- lannı tamamlama aşamasına gelen Adalet Alt Komisyonu'nun CHP"li üyesi Niğde Milletvekili Orhan Eras- lan. tasanda laikük karşıtı hareket- lere karşı açık hüküm bulunmadığı uyansı yaparak "Tasan yeni bir me- tin haline geldi. Mutlaka barolar, Yargıtay ve hukukçular tarafından tarüşılnıalT dedi. Türkiye'de 1926 yılında yürürlü- ğe giren en köklü yasalardan birisi olan TCY. TBMM'de yenıden yazıl- Mustafa Bumin: • Türkiye'nin en köklü yasalanndan olan TCY. TBMM'de yeniden yazıldı. Adalet AJt Komisyonu, hükümetin hazırladığı tasanyı büyük oranda değiştirdi. Çalışmalannı tamamlama aşamasına gelen komisyonun CHPTi üyesi Eraslan. tasanda laiklik karşıtı hareketlere karşı tek bir hüküm bulunmadığı uyansını yaptı. Eraslan, yeni metnin mutlaka yargı çe\Telerinde tartışılması gerektiğini söyledi. dı. Uzun süredir TCY Tasansı üze- rinde çalışmalannı sürdüren TBMM Adalet Alt Komisyonu, tasan met- nini büyük oranda değiştirdi. Ko- misyon çalışmalarını tamamlama aşamasına geldi. Hükümet, tasanyı TBMM tatile girmeden önce genel kuruldan çıkarmayı planlıyor. Alt komisyonun CHP'li üyesi Niğde Milletvekili Orhan Eraslan. hükü- metin gönderdiği tasannın alt ko- misyonda yeniden yazıldığını söy- ledi. Ceza yasasını yapmanın hu- kuksal olarak TBMM'nin görevi ol- duğuna işaret eden Eraslan. "Ancak bu az sayıda milletvekilinin çalışma- sı ile çözülebilecek bir şey değil. Ta- san yeni bir metin haline geldi. Met- nin yeniden hukuk çevrelerinde tar- tışılması gerekiyor. Bizinı gözümüz- den yanbşhkla kaçanlarolabin'r" de- dı. " Türkiye'de çok sayıda hukuk fa- kültesi bulunduğunu belirten Eras- lan, hiçbir ihtisası olmayan 5 millet- vekili ve 3 doçent tarafından yeni- den yazılan tasan metninin sakınca- lar doğurabileceğine dikkat çekti. 1926 yılından bu yana ilk kez ceza yasası yapıldığını vurgulayan Eras- lan. tasannın mutlaka kamuoyunda tartışılması gerektiğini dile getirdi. Hukuk çevrelerinin yeni tasanya katkılan olabileceğinı kaydeden Eras- lan, "Bu metnin hukuk çevrelerin- de tartışılması gerekiyor. Çok farkh şeyler yazdık. Benim önerim şudur: Alt komisyon raporu yazümadan ön- ce yeni hazuianan tasan nıerni üni- versiteleregönderilsin. Barolara gön- derüsin. Türkiye'de 250 Yargrtayüye- si var. Çok sayıda hukukçu var. Bu ldşilerin de görüşleri ahnsın. Aluıan göriişler doğrultıısunda tasan ekim ayı başına kadar yeniden komisyon gündemine gelsin. Her şeyi biz yap- ûk demek doğru olmaz" dedi. Tasanda laiklik karşıtı hareketle- re karşı bir yaptınm bulunmadığını da vurgulayan Eraslan, metnin bir rnaddesine açık bir şekilde bu hare- ketlere karşı uygulanacak hükümle- nn de eklenmesi gerektiğini söyle- dı. Eraslan, "Laiklik karşıtı hare- ketier yakın tehlikedir. Ceza yasa- sında mutlaka bunun bir karşıliğı ol- nıalı" diye konuştu. 'TBMM'nin üyeseçmesinde sakıncayok' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, dün TBMM Başkanı Bülent Annçı ziyaret etti. Bumin, anayasa değişikliği yapılarak üyelerinin bir bölümünün TBMM tarafından seçilmesinin sağlanmasından rahatsızhk duymayacağını söyledi. Annç da "tyelerin bir kısmının TBMM tarafından seçilmesi yararh olur" dedi. Bumin, Yargıtay'ın "Yiice Divan biz olalım" önerisine ise karşı çıktı. Bumin, dün Annçı ziyareti sırasında gazetecilerin sorulannı da yanıtladı. Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir bölümünün TBMM tarafından seçilmesi ile ilgili anayasa değişikliği önerisi ammsatılarak yöneltilen bir soru üzerine Bumin, "Bundan rahatsızhk duymuyonım. Bira/sabıriı olsa> dınız, 26 Nisan'da kuruluş yıldönünıümüz nedeniyle yapacağun konuşmada a\TUiülı açıklamalar \apacagım. Mahkeme üyelerinin üçte birinin mech'sler tarafından seçilmediği ülkeler yok denecek kadar az.1961 Anayasasmda da Anayasa Mahkemesi'nin 15 üyesinden 7'sinin TBMM tarafindan seçilmesi öngörülüyordu. Biz çanşmalanmızda duygusalhğı bir yana itiyoruz" dedi. Yargıtay'ın "Yüce Divan biz olmahyız" önerisi konusundaki soruya da Bumin, "Bu göriişe kaülmıyorum. Yanhş olur. Anayasa Mahkemesi'nde görev yapan en az 5 üye ceza davalan konusunda uzman" yanıtını verdi. TBMM Başkanı Annç da Anayasa Mahkemesi üyelerinin bir bölümünün TBMM tarafından seçilmesini yararh bulduğunu söyledi. Annç. "Anayasa Mahkemesi'nin yükü çok arrü. Sürekli iptal davalan açıüvor. Asil, yedek üye a>Tinunın ortadan kalkması ve üye sayTSUun artması yararb olabilir" dedi. Tatbikatta özel harekât timûıin toplumsal bir olaya müdahalesi canlandınldı. (AA) Jandarmadan müdahale tatbikatı ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Jandarma Ge- nel Komutanlığı bünyesinde oluşturulan Jandar- ma Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK), "Tophun- sal ola>1ara müdahale" tatbikatı gerçekleştirdi. JÖAK'a bağlı timler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün de katıldığı törenle, toplumsal olaylara müdahale, binada ve otobüs- te rehine kurtarma, canlı bomba eylemi ve enkaz altından yaralı kurtanlması tatbikatıru Güvercin- lik Kışlası'nda gerçekleştirdi. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Aytaç Yahnan, Hava Kuv- vetleri Komutanı Orgeneral Halil tbrahim Fıro- na, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramıral Özden Örnek, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şe- ner Eruygur ile subay ve astsubaylann da izledi- ği tatbikatın ardından bir konuşma yapan Orge- neral Özkök, şunlan kaydetti: "Bir askerin başı- na gelecek en körii işlerden birisi, kendi vatandaş- lanna karşı bir harekâtibra etnıezorunluhığudur. Bu. bü>ük bir sabır, kararhhk ve bilgi tster. Ne ile karşılaşacağınızı bilmeden, onlara zarar verme- den böyle harekerJeri önlemek mümkün değildir. Bu bakımdan bilgi tophmak, bunlan değerlendir- mek. planlar yapmak, toplumsal olaylara karşı yapılacak harekâün en insancıl şekilde yapdması için vazgeçibnez unsurlardır." Emniyet Sözcüsü Er 'Kırcı yurtdışına çıkmadı f ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü Sözcüsü Ramazan Er. yanhş tahlıyesinin ardından hakkında gıyabi turuklama karan verilen Bahçelievler katliamı hükümlüsü HalukKma'nın yurtdışına çıktığına ilişkin bilgi olmadığını söyledi. Sözcü Er. Kırcı'nın yakalanması için çalışmalann sürdüğünü bıldirdi. Er, Istanbul'da meydana gelen bar cuıayerinde 3 kişinin gözaltında olduğunu ve soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Haftalık bılgilendırme toplantısında konuşan Er, korsan yaymlann önlenmesi için yapılan düzenlemelerin ardından emniyet teşkilatının yeni bir çalışma başlattığını kaydederek büyük illerde bu doğrultuda polis bürolan kurulduğunu söyledi. Toplantının sonunda gazetecilenn sorulannı yanıtlayan Er, Istanbul'da meydana gelen bar cinayetinde 3 kişinin gözaltında olduğunu ve soruşturmanın sürdüğünü bildirdi. Er, yanlışlıkla 18 Mart'ta tahliye edilen Bahçelievler katliamı hükümlüsü Haluk Kırcı'nın şu ana kadar 101 sınır kapısında yapılan incelemede yurtdışına çıkış kaydının yer almadığını bildirdi. Sözcü Er, Kırcı'nın yakalanması için çalışmalann sürdüğünü kaydetti. • Anayasa Mahkemesi Başkanı Mustafa Bumin, TBMM Başkanı Annç'ı ziyaret etti. Demokratik Katılım Grubu hekimleri İstanbul Tabib Odası'na sahip çıkmaya çağırdı Saghk temel insan hakkıchrİstanbul HaberSenisi-îstanbui Ta- bip Odası Başkanı ve Demokratik Ka- tılım Grubu'ndan aday olan Prof. Dr. Gencay Gürsoy, geçen dönem seçimlere kahlımın çok düşük oldu- ğunu anımsatarak, tüm hekimleri odaya sahip çıkmaya çağırdı. İstanbul Tabip Odası Genel Ku- rulu Sultanahmet Meslek Lise- si'nde başlayacak. Bugün seçim- lere katılacak gruplar programla- nnı anlatıp kendini tanıtacaklar, yann yenı yönetim için seçim ya- pılacak. Seçimlere. halen yönetimde bu- lunan Demokratik Kanlım Gru- bu. "Ulusal Hekim Güçbirüği''. "Hekim Haklan Platformu" ve "LTusal Bnük Grubu" katılıyor. Hekim Haklan Platformu'nun siyasal iktidara yakın çevreleri tem- sil ettiğine dikkat çeken Gürsoy, oda olarak bağımsız tavırlannı bir sonraki dönem de devam ettirme- yi istediklerini belirtti. Gürsoy, "İs- tanbul'da görev >apan30bin hekim- ğine hazuız" diye konuştu. Prof. Dr. Gencay Gürsoy, 28 Ni- san 2002'de yapılan seçimlerde "Başka bir sağhkortanu, başka bir Tabip Odası mümkün" iddıası ile göreve geldiklerini anlatarak, üd yıl • İstanbul Tabip Odası Genel Kurulu Sultanahmet Meslek Lisesi'nde başlayacak. Bugün seçimlere katılacak gruplar programlannı anlatıp kendilerini tanıtacaklar, yeni yönetim için yann seçim yapılacak. den 25 bini odaya kayıth. Resmi gö- revfa' hekimlerin odaya kayıtn olma zorunluluğu yok. Bu konudaki so- runun çözümü için, önümüzdeki dönemde Sağhk Bakanhğı'ndan bir adım bekSyonız. Yapıcı işbirli- boyunca bu iddialannı hayata ge- çinnek için çalıştıklannı anlattı. Bu süre içinde "sağhğın temel in- san hakkı olduğu" yönündeki tez- lerinin hekim tabanına yayıldığını gözlemlediklerini dile getiren Gür- soy, Tabip Odası'nın en mücade- leci dönemini yaşadığını savundu. Güçbirliği Grubu önderi Prof. Dr. Orhan Anoğul da yayımladı- ğı bildiride, hekimlik mesleği ve toplum sağlığı sorunlannın ancak güçlü bir ulusal dayanışmanın ha- rekete geçireceği toplumsal bir se- ferberlikle çözülebileceğini söy- ledi. Ulusalcı ve halkçı bir cephe- nin gerekliliğini ifade eden An- oğul, şöyle devam etti: "Bu cephenin tophımumuzdaki örgütlü yapılann kaölmuyia halk tabanında kunıbnası zorunludur. Geiişmiş özgürlük düzeyleri nede- nnie işçi ve memur sendikalan ile meslek kuruhışlan, ulusalcı-halk- çıcepheninaltvaptsmı oluştunnada temdsorurnhılugutaşırnaktadniaıf SİFIR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Insan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, 2003 yılı boyuncayapılan in- san haklan ihlallerini bir rapor olarak yayımladı. Bir yıl boyuncaAKP tek ba- şına iktidardaydı ve insan haklannı iyileştirmek amacıyla, demokrasiyi geliştirmek amacıyla AB'ye uyum ya- saları altında değişiklikler yaptı. AKP yöneticileri insan haklan ihlalleri ko- nusunda karşılaşılan eleştirileri ise "Uygulamada aksaklıklar var düzel- teceğiz" şeklinde cevapladılar. İHD Genel Merkezi'nin raporunda özetle şu tablo ortaya çıkıyor. Yargı- sız infazlar sonucu toplam 44 kişi ya- şamını yitiriyor, 49 kişi yaralanıyor. Oldürulen 44 kişinin 13'ü dur ihtan- na uymadığı için güvenlik güçleri ta- rafından öldürülüyor, 16'sı silah kul- lanma yetkisini ihlal edenlerin kur- şunlanna hedef olarak yaşamını yiti- riyor. 3'ü yargısız infazla, 12'si de köy korucularının ateşiyle ölüyor. 2003 yılı içinde cezaevinde yaşa- mını yitirenlerin sayısı 20. Bunların 11'i cezaevinde intihar ediyor, 2'si açlık grevi sonucu, 1 'i kendini yaka- AKP'nin 1 Yıllık însan Haklan Karnesi rak, 3'ü diğer mahkûmlann saldınsı sonucu, 3'ü de tedavi edilmedikleri için yaşamını yitiriyor. 2 kişi gözaltında ölüyor, 50 kişi fa- ili meçhul saldırılarda yaşamını yitiri- yor. Gözaltında ölüm üzerine 10 da- va sürüyor, 2 kişi kaybedildiği için yok oldu. 6 kişinin ölümü ise kuşku- lu sayılıyor. Poliste ve orduda 18 ki- şi intihar ediyor. Bir yıl içinde 222 kişi güvenlik güç- lerinin saldırısına uğruyor. Bunların 99'u öğrenci, 66'sı gazeteci, 11 'i si- yasi parti yöneticisi, 11'i öğretmen, 8'i sendikacı, 8'i vakıf ve dernek üye- si, 9'u yerei yönetici. Gözaltında kötü muameleyle yüz yüze gelenlerin sayısı 818. Tehditle ajanlık teklif edilenlerin sayısı 189. Cezaevlerinde işkence görenlerin sa- yısı ise 113. 2003 yılı içinde namus cinayetlerinde yaşamlannı yitirenle- rin sayısı 40. Aile içi şiddet nedeniy- le ölenler ise 37. 2003 yılında dört ilde 98 kaset, 23 kitap, 25 dergi toplatılmış ya da ya- saklanmış. 24 gazete ve dergi kapa- tılmış. 26 sanat etkinliğine izin veril- memiş. 30 kez gazete ve dergi bü- rolan basılmış, 11 TV ve 10 radyo toplam 480 gün kapatılmış. Düşüncelerini ifade edenlere kar- şı açılan soruşturma tablosu ise şöy- le: Toplam 155 soruşturma açılmış. 12 öğretmene uyarı cezası verilmiş. 1 kişi üç yıl kademe durdurma ceza- sı almış. 2 kişiye maaş kesme ceza- sı verilmiş. 2003 yılı içinde görülen 172 davada 882 kişi hakkında 3545 yıl hapis cezası istenmiş. Yine 2003 yı- lı içinde toplam 153 dava açılmış ve 851 kişi hakkında 3107 yıl ceza isten- miş. 2003 yılı içinde sonuçlanan si- yasi nitelikli davalarda 171 kişi 324 yıl hapis ve 5 milyar lira para cezasına çarptınlmrş. Geçen yıl 736 kişi sürgün edilmiş, 46 siyasi parti binası polis bas- kınına uğramış. İHD, bu hak ihlallerini bir yıl önce- siyledekarşılaştırıyorvebazıhakih- lallerinin azalırken bazılarının arttığı- nı belirtiyor. İHD Genel Başkanı Hüs- nü Öndül son çıkarılan reform yasa- lan ışığında uygulamaları değerlendi- riyor: A. Reformlardan bazılan hiç uy- gulanmıyor, örneğin Türkçe'den baş- ka dillerin öğrenilmesine ilişkin kurs- larfaaliyetebaşlatılamamıştır. B. Re- formlardan bazılan istikrarsız uygu- lanıyor: örneğin dernek özgüriüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü özgür- iüğü konusunda illerdeki vali ve em- niyet müdürlerine göre uygulamalar değişiyor. C. ölüm cezası artık uygu- lanmıyor. Son beş yıl içinde işkence konusundaki şikâyetin 500'ün altına düşmemesi işkencenin hâlâ yaygın olarak sürdüğünü gösteriyor. İHD, bütün bu hak ihlallerinin ışığın- da Türkiye'nin durumunu şöyle de- ğerlendiriyor: Türkiye demokrasiye doğru yönelmiş, fakat mevcut siste- mi ve pratiği ile hâlâ militer ve otori- ter nitelikli bir ülke olarak görülmeli- dir. Burada da siyasi iktidann ve ka- mu otoritelerinin tutumu önem ka- zanıyor. Bir yıllık AKP'nîn însan haklan kar- nesi pek parlak değil. özellikle dik- kat çekici olan bazı insan haklan ih- lallerinde idarecilerin tutumu önem kazanıyor. Bunun pratik örneğini ga- zeteci meslektaşımız Hilmi Haca- 'oğlu'nun polis tarafından dövülme- sı olayında yaşadık. Başta vali olmak uzere idareciler gereken titizliği gös- termediler. Saldırganlargerekli şekil- de uyarılmadı. AKP Hükümetinin Başbakanı ko- nuşması nedeniyle yıllar önce tutuk- landığında, "düşünce özgüriüğü" ko- nusunda tepkiler gösterilmişti. Aca- ba bugün hâlâ kitap, gazete yasağı- nın sürmesini, hâlâTV'lerin anlamsız Şekilde karartılmasını AKP'li hükü- rnet üyeleri nasıl karşılıyorlar? Bu in- san haklan ihlallerini önlemek için ye- tenncegayretgösterdiklerini düşünü- yorlar mı?
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle