21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAY=A CUMHURİYET 8 MART 2004 PAZARTESİ 8 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Istarsul PB 10 Sınop PB 8 Adana B 16 Edırre Y 10 Samsun PB 6 Mersın B 16 Kocselı _S 11_ Trabzon PB 6 Dtyarbakır S Çangfrkale Y 10 Gıreson PB 6 Şanlıurfa lzmır Y 16 Ankara 6 Mardın Mansa Ayoi' _Y 14 Eskışehr 6 Siirt Y 16 Konya Dencli PB 12 Sıvas _5 Hakkâri 4 Van Zonauldak PB 9 Antaya B 17 Kars B -1 Yurdjr batı kesımle- n ıle kuzeydoâu kesım- len parçalı çok bulutlu Mamara'r n batıs e kıyı Ege /aârnuru, dığe r yerier parçah ve az t>L- iutlugeçecek Mamara ıle yurdun ıç ve doğu ke- sınlerınde sabah saat- lenrde sıs gorulecek Hava sıcaklıg' batı bo(- gelenmızde artacak dığer yerie r cle azalmava devam edecek DIŞ MERKEZLER Oslo Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksel Parıs Bonn MB PB PB PB PB PB PB PB 3 -2 3 10 9 8 7 7 Berlın PB 6 Moskova Budapeşte K Madrıd B 16 Astana Vıyana K Belgrad Sofya B Roma Atina Munıh 5 Zürih K Taşkert Y 10 Tıfhs Y 14 Kahıre Talran =arçaiı buıutlu Sısıı 3 Bulut-t lJtİL Gok gurultulü Siddetin merkezi kendi evleri Kadınlar her yerde dayakyiyor ANKARA (AA) - Kadınlann büyük bölümü, dûnyada ve Türkıye'de şiddete maruz kalırken cinsiyet aynmcılığı de\am ediyor. Kadımn Sos- yal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği Başkanı Canan Güllü, kadmlann, tüm dünyada eğitimden yoksun bırakılarak yasal ve gelenek- sel engellerle eve mahkûm edildiğini, çalışma yaşamında ıse haksız uygulamalarla karşılaştığı- nı, şıddet ve cinsel tacize maruz kaldıklannı scyledi. Işyerinde cinsel şıddete maruz kalan ka- dınlann işten atılma korkusuyla sessiz kaldüda- nnı belirten Güllü, bu konulara toplusözleşme- lerde gereken önemin verilmediğini ıfade etti. Güllü"nün, çeşitli araştırmalara dayanarak verdi- ğı bilgiye göre. Türkiye. dayak konusunda yüzde 58'hk oranla, Bangladeş. Etiyopya ve Hindistan önünde yer alıyor. Kadınlar için siddetin merke- zmi kendi evleri oluşturuyor. Kocalan. babalan ve erkek kardeşlerinden şıddet gören kadınlann yaşamlarına yıne ya kocalan ya babalan veya erkek kardeşİeri son \eriyor. Kadınlann yüzde 79'u fıziksel. yüzde 52'sı sözel, yüzde 29'u duy- gusal. yüzde 18'i ekonomik şiddete maruz kalı- yor. Türkiye"de evlıliklerinin ilk 3 yıhnda üni- versiteli kadınlann yüzde 73'ü, gecekondu ve kırsal kesimde yaşayan kadınlann yüzde 9O'ı şiddetle tanışıyor. Türkıye"de erkeklerin yüzde 45'i, kadının kendisine itaat etmemesi halinde "dövme hakkı" bulunduğuna inanırken, yüzde 23'ü de eşıne "tecavüz" ediyor. Fransa'da şid- dete maruz kalan kadınlann oranı yüzde 95. ABD'de her yıl 4 bin kadın dövülerek öldürülü- yor, 4 milyon kadın da eşınden dayak yiyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN "...Gâzi'nin 'Kızlarf! " • Baştarafı Arka Sayfada yâni herhangi bir kolej- de deöil; fakat Üniversi- te'nin Ingiliz Dili ve Ede- biyatı bölümünden birin- cilikle mezun olmuştum. (Dıkkat!) Bunu lisân öğ- renmek için muhakkak koleje gitmenin gerekli olmadığını; bunun, biraz da heves ve gayret, sü- rekli çalışma meselesi olduğurtu belirtmek için yazıyorum..." "... şu an, çeviri alanın- da, Türk Devteti'ne otuz attı yıl hizmet etmiş bir kimseyim. Bu sürenin o- tuz bir yılı, Türk Denizcili- ği için çalışmakla geç- miştir; halen emekliyim, fakat işime uygun bir yer- de çalışmaya devam edi- yorum. (Dikkat! ı Türkçeye kazandırılması veya Türkçeden ingilizceye çevrilmesini gerekli gör- düğünüz yazılar varsa, bunu hiçbir ücret alma- dan yapabilirim; yeter ki Türkçemize kazandıra- lım, veya ingiliz dilinde duyuralım..." (25 ŞubatCM) insanda mınnet duygu- ları uyandıran, böyle bir 'hizmet arzı'na ne buyunj- lur; ınsan elınde olmaksı- zın, Müdafaa-i Hukuk'un 'gönüllü kızlan'm hatırlarnı- yor mu? Bu kadar mı? Ha- yır! Balıkesir'den (Ayvalık) bir başka Gâzi'nin 'kızı' (asıl adı mahfuz) aynı Ku- va-yı Milliye ciddıyetıyle devreye gıımektedır. '...tek sorumlu metUa'dır!..' "... ismim Işınsal, sii- per lise yabancı dil bölü- münden geçen yıl mezun oldum. ingilizce'yi sev- meme rağmen, ingilizce kelimelerin Türkçe keli- meler arasına sokuştu- oılarak, ne olduğu belir- siz bir dilin Türkçe diye oenimsetilmeye çalışıl- •nası, beni son derece rahatsız ediyor. (Dıkkat!) Acaba, üretmekten ziyâ- de, aşırı tüketen bir top- ium olarak, farkına var- maksızın Türkçe'yi de mi tükettik? Yoksa ezelden beri 'Batılı' birtoplum ol- mak isteyişimizden do- layı; nasıl an'anelerim izi, bizi biz yapan kültürü- müzü 'Batı'lılaştırdığı- mız' gibi, Türkçe'yi de Batı'lılaştırıyor muyuz? Türkçe bunu hak ediyor mu? Bence bu bir Çinli- ye sen Türksün dernek kadar saçma 1 Bir dilin kendi türettiği kelimeler- le konuşması gerektiğini düşünüyorum. Nasıl ki İngilizce bir cümle kurar- ken 'I vvantto gitmek ho- me" demek komik olu- yorsa; 'Programımızın start'ını veriyoruz..." da bana bir o kadar komik geliyor. 'Start', başlamak, başlatmak, başlangıç demektir. Sizce 'başla- mak' veya 'başlatmak', 'verilir' mi?..." "... son zamanlarda, gazete ve televizyonlar- da, başka kelimeler de kullanıliyor: 'Trend. cool, konsept, legal, illegal, cast, secunty' vs... Işin en üzü- cü tarafı ise, kullanılan bu kelimelerin, Türkçe karşılıklarının olması. Ben bu kelimeleri duy- dukça, neler hissettiği- mi, stze anlatamam. İn- gilizce, öyle istilâ etmiş ki Türkçemizi, ve bizi; onu görmemek, onunla karşılaşmamak müm- kün değil. Bunun sorum- lulan sizce kimler? Ben tek sorumlu olarak Me- dıa'yı görüyorum..." 'Bana blryolgösterlni.. 1 Işınsal, faks mesajında ışı bu kadaria bırakmıyon o, tam da bir Anadolu kı- zma yakışan ciddiyet ve sorumluluk duygusuyla, daha sonra bakınız neler yazmış: "... ben artık elim ko- lum bağlı, onlan ve olan- lan seyretmek istemiyo- rum. Yapabileceğim bir şey muhakkak olmalı. Seksen yaşına girmiş Cumhuriyet'imizin, daha uzun süre yaşayabilece- ğinden şüpheliyim. (Dik- kat!) Atatürk'ün 'bize emânet ettiği' bu ülke- nin, geldiği durumdan dolayı vicdanım hiç rahat değil. Kendimi ona iha- net etmiş gibi hissediyo- rum. Her gün Atatürk'ün Gençliğe Hitabı'nı defa- larca okuyor ve okuduk- ça ona elimden gelen her şeyi yapacağıma söz ve- riyorum. (Dıkkat!) Sizden bir şey rîca ederim. Lüt- fen bana bir yol gösterin. Biliyorum ilk adımı at- sam, gerisi gelecek. Ben buradayım ve her şeyi yapmaya hazırım..." (27 Şubat 04) Üzülme Işınsal, şu me- sajı çekmekle, sen 'ilk adı- mı' attın bile kızım! Cumhurbaşkanı Sezer, türban konusunda yapılan takıyyeye dikkat çekti Laiklik dinin güvencesiANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, 8 Man Dünya Ka- dvnlar Günü mesajında, türban konusunda yapılan takıyyeye dikkat çekti. Sezer, "Türki- ye'nin önüne çeşitli dönemler- de getirilmeye çalışılan türban sorunu. demokrasiye sığınıla- rak, demokratik atılımların gölgelenmesinden başka bir anlam taşımamaktadır" dedi. Laikliğin kadın özgürlüğü için de güvence olduğuna vurgu ya- pan Sezer, Atatürk'ün kadın-er- kek aynmcılığına son verecek düzenlemeleri yaşama geçirerelc, bü^oik de\Tİmler gerçekleştirdi- ğini belirtti. "1926 yıhnda Me- deni Yasa'nın kabulü ve 1934 yıhnda kadınlann seçme ve se- çilme hakkımn verilmesi,Türk kadınına dönemin koşuüanna göre ilerici niteliğiyle birçok ge- lişmiş ülkede görülmeyen ka- zanımlar sağlamıştır" diyen Se- zer, buna karşın günümüzde ka- dın-erkek eşitliğinin sağlanabil- mış olduğunu söylemenin ola- nakh olmadığını belirtti. Eğitimin önemi Sezer, kadın-erkek eşitliğinin gerçek anlamda olanaklı kılınma- sında eğitimin ve kadını erkeğin arkasında gören sosyo-kültürel düşünce yapısının kınlmasının büyük önem taşıdığını behrterek "Bireylerin bu konuda bilinç- lendirilmesiyle. kadınlar sahip oldukları hak ve özgürlükleri özümseyecelc, bağnaz düşünce- lerin ve dogmaların etkisinden kurtularak kendilerini doğru anlatma olanağı bulacaklar- dır" dedi. Sezer, her demokratik ülke gibi Türkiye'nin de yasalan uygulamak ve rejime yönelik gi- nşimlen önlemek dunımunda oluğunu belirterek, "İnsan hak- ları raporlarında Türkiye'ye yöneltilen eleştirilerin haklıhk payı bulunnıamaktadır" dedi. Sezer, laiklik ve tartışılan tür- ban sorununa değındiği açıkla- masında şu görüşlen dile getırdı: "Türkiye'nin önüne çeşitli dö- nemlerde getirilmeye çalışılan türban sorunu. demokrasiye sı- ğınılarak, demokratik atılımla- rın gölgelenmesinden başka bir anlam taşımamaktadır. Çün- kü, vTirttaşlanmız özel yaşam- larında inançlannın gerekleri- ni hiçbir baskıya uğramaksızın özgür biçimde yerine getirmek- tedir. Dinsel simgelerin. siyasal düşüncelerin aracı olarak kul- lanılmasına ve kutsal din duy- gulannın kötüye istismarına hoşgörüyle bakılamaz. Böyle bir durum, laik demokratik ya- pının özüne, gerçek inanç öz- güıiüğüne, eşitlik Ukesine oldu- ğu kadar, ulusal birlik Ukesine de aykın düşer. Belirli siyasal düşüncelerin, din ve vicdan öz- gürlüğü ile insan haklannı ge- rekçe göstererek inançlan kul- lanmasına. demokrasinin ko- runması ve toplumsal barış adına izin verilemez. Din ve vic- dan özgürlüğünün gerçek gü- vencesi laiklik ilkesidir. 'Devlet sahip çıkmalı' Kadınlarımızın siyasette ve diğer alanlarda daha fazla tem- sil edilmeleri, demokratikleşme sürecimizi de hızlandıracaktır. Devletimizin ve sivil toplum ör- gütlerinin güç durumdaki ka- dınlarımıza sahip çıkmaları, onlann topluma kazandırılma- sı için gerekli çalışmaların ya- püaması önem taşımaktadır." Haber Merkezi - "8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gü- nü" bugün ülke çapmdaki etkin- liklerle kutlanacak. tstanbul ve Diyarbalar'da düzenlenen etkin- liklere ise töre cinayetlerinin göl- gesi düştü. İstanbul Çağlayan Meyda- nı'nda binlerce kadın bir yandan halay çekip şarkılar söylerken bir yandan da Şemse Aİlak. Gül- dünyaTören"in fotoğraflannı ta- şıyaraktöre cinayetlennı lanetle- diler. Emekçi Kadınlar Birliği, Amargi Kadın Kooperatifı. Pa- zartesî Dergısı, DEHAP Kadın Kollan, TUAD'lı Kadınlar, KESK. ÎHD'nin de aralannda bulunduğu 24 kadın kuruluşun- dan oluşan "8 Mart Kadın Plat- formu" dün Çağlayan Meyda- nı'nda "Evde, sokakta. gözal- tında. savaşta, dayağa. tacize, tecavüze. namus cinayetlerine karşı kadınlar örgütleniyor" mitıngi düzenledı. 'Erkek politikası* Pıyalepaşa Bulvan'nda topla- nan 5 bin kadın Çağlayan Mey- danı'na kadar yürüdü. Meydanda platform adına yapılan ve Kürt- çe çevirisı de okunan açıklama- da. "8 Mart'ı Şemse'nin, Gül- dünyanın acısının ağırhğı ile kutluyoruz" denildi. Yerel se- çimler yaklaşırken u erkek poli- tikasının" kadınlan anımsadığı ama "kadını türbana indirge- diği" ifade edılerek seçimlerde yüzde 30 kadın kotası uygulan- ması gerektıği vurgulandı. Polis engelledi Kadıköy"de toplanan ve Ata- türk Arutı"na > r ürümek ısteyen ka- dınlar ise polis tarafından engel- Binlerce kadın Çağlayan'da bir araya geldi. (UĞUR DEMlR) lendi Kadıköy Belediye Başka- nı Selami Öztürk'ün, yürüyüşün amacının sadece Atatürk Anıtı'na çelenk konulması olduğunu kay- detmesine karşın çevik kuv^'et, kadınlan kordon içine alarak dur- durdu ve yoldan geçen toplu ta- şıma araçlannı durdurup zorla araçlara bindirerek uzaklaştırdı. Yeniden Iskele Meydanı'nda top- lanan kadınlar Ayla Algan, Be- dia Akartürk ve tıyatro sanatçı- sı DilekTürker1 ! izlediler. AKP îstanbul tl Kadın Kollan tarafından düzenlenen "1. Kadın Şûrasfnda konuşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan töre cinayetleri- ne değınerek "Devlet kurumla- rı cinsiyet ayrımcüığı yaparsa YÜZDE S4'Ü ÜCRETSÎZ ÇALIŞIYOR Kadmapanı yok I Baştarafı 1. Sayfada lara halen görev verilmemesi de cinsiyet aynmcılığının sür- düğünü gösteriyor. Araştır- maya göre evlilik çalışan ka- dının kariyerini olumsuz etki- lerken hamilelik durumunda ise "anne olma" ile "çalış- ma" arasında seçim yapmaya zorlanıyor. DtSK'in araştırmasına gö- re, Türkıye'de 15 yaş üsrü yaklaşık 25 milyon kadın nü- fusu var. Bu nüfiısun yüzde 29'u kendisini işgücü içinde tanımlamazken yüzde 71.2 si işgücü dışında, yüzde 26.1 'i iş sahibi. yüzde 27'si de işsiz konumda bulunuyor. İşgücü dışındaki kadınlann yaklaşık yüzde 71 'i kendisini ev kadı- nı olarak tanımhyor. İşgücü oranındaki düşük- lük, kadınlann iş yaşamına katılmasını sağlayacak me- kanizmalann yokluğunu ve çalışma yaşamındaki gele- neksel yapılann hâlâ çok güçlü olduğunu gösteriyor. Araştırmaya göre, 17 milyon 600 bin kadm işgücü dışında bulunuyor. İşgücü içindeki kadınlar kentsel ve kırsal kesimlere göre farklılıktaşıyor. Çalışan 7 milyonluk kadının yüzde 36'sı kentlerde, yüzde 64'ü ise kırsal alanda yer alıyor. Türkiye'de iş sahibi (kendi adına. ücretli-yevmiyeli ya da aile içinde çalışan) toplam 6.5 milyon kadının yüzde 54'ü ücretsiz çahşıyor. Üc- retsiz çahşma kırsal kesimde yoğun olarak gözleniyor. Kır- sal alanda kadınlann yüzde 78'i ücretsiz olarak çahşu-ken kentsel bölgelerde kadınlann yüzde 80'i ücretli-yevmiyeli çahşıyor. SARIHAN,TCY'YÎ DEĞERLENDÎRDÎ Ne istediler, ne oldıı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Cumhuriyet Kadın- lan Derneği Başkanı Şenal Sarıhan, Türk Ceza Yasa- sı'nda (TCY) yapılan değişik- liklere "kadınlann istekleri- nin" ne kadar yansıdığını araştırdı. Sanhan, "Ne iste- dik, ne oldu" başlığı altında hazırladığı araştırmasında, ya- saya yansıyan değişiklikleri artılan ve eksileriyle gözler önüne serdi. Sanhan, şu tespit- lere yer verdi: Ne istedik: Cinsel suçlar "Kişilere Karşı Suçlar" kap- sımında düzenlenmelı.. Ne oldu: Cinsel suçlar "Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar" adı altında "Kişilere Karşı Suçlar" kap- samında düzenlendi. Edep Tö- releri ifadesi bölüm başlığın- dançıkanldı. Ne istedik: Namus cinaye- ti faillerinin ceza indiriminden yararlanması önlenmeli ve na- mus cinayetleri "Nitelikti tn- san Öldürme" kapsamına ahnmahdır. Ne oldu: Namus cinayetle- rinde indirime neden olan 31. maddedeki "Haksız Tahrik" ifadesi "Haksız Fiir ifade- siyle değiştirildi. Namus sa- ikiyle işlenen cinayetler, "Nî- telikli İnsan Öldürme" mad- desine dahil edilmedi. Ne istedik: Cinsel Tecavüz ve Cinsel Bütünlüğe Tasaddi suçlan açıkça adlandınlmalı, "ırz" kavramıTCY'den çıka- nlmalıdu-. Ne oldu: Tecavüz, ağırlaştı- ncı neden olarak "Herhangi bir organ ya da sair cismin mağdurun vücuduna sokul- ması" olarak tarif edilmiş, ko- vTişturma mağdurun şikâyeti- ne bağlı olmaktan çıkanldı. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü çeşitli etkinliklerle kutlanıyor Töre cinayetleri lanedendi toplumda kadın hukukunu, ka- dın haklannı töreler belirler. Kendi yaradılışımızla çatışma- ya girmeden, hayatın içindeki ağırhğımızın ve yerimizin far- kında olarak taşıdığımız yükü paylaşmak istiyoruz" dedi. Şemse Aİlak anıldı Diyarbalar'da Kadın Merkezi (KA-MER) üyeleri, Şemse Aİ- lak' ın mezanna karanfıl bıraktı. Allak'ın Yeniköy Mezarhğı'nda- ki mezannın başında açıklama yapan KA-MERNamus Cinayet- lerini Önleme Projesi Koordina- törü Naime Kardaş, kadm hak- lannın insan haklan bütününden ayn tutulmasına karşı çıktıklan- nı belirtti. Mersin'deki yürüvüş öncesinde, korteje izinsiz pan- kartla katılmak isteyen 6 kişi gö- zaltına alındı. Bugünkü etkinlikler DSP Genel Başkan Yardımcısı Rahşan Ecevit DSP Okulu'nda yapacağı toplantıyla Kadınlar Günü'nü tartışacak. Ankara Ba- rosu "Kürselleşme, Türkiye'de Kadın ve Kadın Hareketi" ko- nulu panel düzenleyecek. Sendı- kalar da Kadınlar Günü nedenıy- le çeşitli eylem ve protestolarda bulunacak. Türkiye Kamu-Sen. DoğuTürkistanlı kadmlara yapı- lan uygulamalan protesto etmek amacıyla Çin Halk Cumhuriyeti Büyükelçiliği önüne sıyah çelenk bırakacak. Türk-tş "21.Yüzyılda Türkiye"'de Çalışan Kadın Pro- fili" konulu panel ile Kadınlar Günü'nü kutlamaya hazırlanır- ken, Türk Metal Sendikası da "Kadın tşçiler Büyük Kurul- ta>i"nın 10. toplantısım gerçek- leşürecek. G U N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada Sait Faik'in hemen bütün kitaplannın arkasın- da, kendisine ait şu söz vardır: "Bir insanı sevmekle başlar her şey!" Bunu, yurttaşlık bilincine yansıtırsak şöyle diyebi- liriz: "Yurttaş için her şey, ülkesini sevmekle başlar!" Vatanı sevmek, bizim ulusal özelliklerimizden biri. Belki de yüzyıllar-binyıllar boyu, göçlere, savaşlara, yengilere-yenilgilere, kuşatmalara karşın doğrulup kendi ayaklarımızın üzerınde durabilmemizin bir ne- deni bu... Ancak son dönemde bu özellik neredeyse suç ha- line geldi. Bir kişi, ulusal çıkarlardan söz etmeye baş- ladığında baskın anlayış hemen karşı çıkıyor: "Bırak bu statükocu tutumlan..." Sözcüklerin çağrışımından yola çıkarsak artık sta- tükoculuk yok, sat-at-üt-oculuk var... Bunu besleyen unsurtann başında, hükümetin baş- ta Kıbrıs olmak üzere, pek çok ulusal konuda "ken- dimizi haksız görme" anlayışı geliyor. Komşumuz dün sandıktaydı; iktidar da muhalefet de Kıbns'a ve öte- kı sooınlara, arada bazı farklılıklar olmasına karşın or- tak bir omurgaya dayalı yaklaşıyorlar. Bizde de ikti- darla muhalefet giderek birbirinden uzaklaşıyor. Ikti- dardakiler, 3 Kasım oylarını toplasan yüzde 50'yi ge- çecek partilerin ortak katılımıyla yapılan bir toplantı- yı bile "Marjınal gruplann etkinliği" diye yorumluyor- lar. Daralan çember! Acımasız ama, gerçekçi bir sözdür: Aç kalan toplum, once değerlerini yeıi Iktidarın sat-at-üt-ocu tutumuna karşılık toplum- dan yoğun bir tepkinin gelmemesinin bir nedenı bu mu? Evet demeye dilim varmıyor! Gerçi son dönemde, Ankara'da önceki gün Tan- doğan Alanı'nda da doğan bir uyanış dikkati çekiyor ama, bunlann tam bir bütünlük içinde olmadığı, or- tak hedefın tam olarak oluşturulamadığı havası var. Iktidan, halkla alay edecek densizliğe iten de bu da- ğınıklık... Ekonomisi, dünya siyaseti üzerindeki ağırlığı Tür- kiye ile karşılaştınlmayacak kadar büyük olan Ingil- tere'de bile kimi önemli kurumlar özelleştirileceği za- man, aylarcatoplumu bilgilendimne çalışmalan yapıl- dı. Salt bir iki büyük kurum için 10'a yakın halkla iliş- kiler şirketinden yardım istendi... Türkiye'de ise Cumhuriyet tarihiyte eşdeğer kaza- nımlar, bir kalemde, değerinin kat kat altında satılı- yor... Icraatı yapanlar ise hem hatalannı kabul ediyor hem yaptıklarının doğru olduğunu söylüyor! Iktidardakilerin kendi dönem zenginlerini yaratma- sına toplum da alıştı. Ama işin dozu biraz kaçarsa tepki gösterilir..di! 1970'li yıllann liderleri, sülaleden zengin edilecek kişileri seçip öne çıkardılar. Zengin- liğin kaynağı hayali ihracattan olunca, başlarını der- de soktular... 1980'li yıllann liderleri, sülaleden çok aı- leden hareket ettiler. Dikili ağacı olmayan çocuklan- na televizyon kanalı diktiler... 1990'ların liderleri, işi daraltıp kocalarını zengin ettiler. Doz kaçınca siyaset sahnesinden çekildiler... 2000'lerin liderleri, tarihsel çembeıi iyice daralttı- lar, kendilerini zengin etmek için ticarete girdiler... Ben istikrar diye buna derim; adım adım çemberi da- raltıp kendi etraflanna getirdiler. Sanınm, 'nzkın on- da dokuzu ticarettedir' sözünü bugüne şöyle taşıdı- lar: 'Ticaretin onda dokuzu siyasettedir!' Her neyse... Bugün gündemdeki konuları derin- leştirip çeşitlemeler yaptık... Geçen gün bir arkada- şımla oradan buradan konuşuyoruz. Bir yerde kızdı, 'Ben bunu yapana vatan haini derim' dedi... Görüşü- ne katılmadım... Bir kişıye vatan haini demek için, önce onda vatan mefhumu olması gerekir! cumhuriyetcom.tr Cündoğdu'ya CHP'den tepki: Çağdaş ve sağlıklı düşünceler değil ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - Eğitım Bır-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu'nun "Karma eğitim mec- buriyeti kaldırılmah. Özelİikle Doğu ve Gü- neydoğu'da kız çocuk- lan karma eğitim sebe- biyle okula gönderil- miyor. Bu durum top- lumsallaşmalarını en- gelliyor" açıklamasına CHP'lıler tepki gösterdi. CHPliler, "Kadmı ikinci planda tutan bu aynmcı yaklaşım top- lumsallaşnıa değil, so- yutlama formülüdür" görüşünü sa\aındu. CHP Ankara Millet- vekili, Prof. Dr. Yakup Kepenek, "Bu görüş, bilimsel, çağdaş ve sağ- lıklı bir düşüncenin ürünü olamaz. Çocuk- ların ve gençlerin top- lumsallaşmalarının en olunılu. en doğru oldu- ğu eğitim biçimi kar- ma eğitim biçimidir" dedi. Kepenek, "Hele hele, temel eğitime bu anlayışla yaklaşılması- nın toplumsallaşma değil, tersine sağlıksız kişiliklerin oluşmalan- na neden olan avrımcı bir yaklaşım olduğu- nu" %oırguladı. Kepe- nek, "Kadını ikincil tu- tan bir dünya görüşü- nün ürünüdür ve bu- nun hiçbir biçimde be- nimsenmcsi düşünüle- mez. Kızlar için karma eğitimin ne gibi bir sa- kıncası olabilir. Bunu bir eğitimcinin, söyle- mesi çok üzücü" dedi. CHP Ankara Millet- vekili Zekeriya Akıncı da u Sendikacı arkada- şımızı kutlamak gere- kir. Bu yolla mı kadın- lan sosyalleştirecekler- miş? Eğitim çahşanla- rının sendikal örgü- tünden bu açıklama- nın gelmesi çok üzüntü verici" dedi. Akıncı şöyle konuştu: "Tam aksine o yol toplumsal- laşma değil, toplum- dan soyutlanmanın yo- ludur. Kendilerini kını- yorum. Kadının top- İumsallaşmasının an- cak karşı cinsle yan ya- na olduğunu anlamış değiller. O formüller kadını toplumsallaştır- maktan çok, senin ye- rin bu, ancak bunlan yapabilirsin, diye sınır- landırmanın voludur."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle