Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
MART2W4PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
JljJVvJl ı UİTjJ. ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
ŞİRKEıLER
• DIESEL. 1950-ve
60*laraaıtpek çok
mobılyanın bulunduğu,
mimarisi. ambiansıyla
Istiklal Caddesi'ne farklı
bir hava katan Beyoğlu
Diesel'ı açtı
• MAVİ JEANS,
festivallenncanlı, cesur
ve müzılde dopdolu
ortamından esinlenerek
hazırladıği, 2004
İlkbahar-Yaz
koleksiyonuyla yazı bir
festival havasına
dönüştürme ıddiasında.
• SAPAG, 18-24 Mart
tarihlerinde
düzenlenecek olan,
dünyanın en büyük Bilgi
ve Iletişim Teknolojileri
Fuan CeBIT'te her
sektörden şirketlere
yönelık ış çözümlerini
sergileyecek.
3.5 milyon dolara Milli Gazete'ye satılan Aksu işletmesinin değeri 40 milyon dolar
SEKAtla oyunüstüne oyun
• DOĞA BİTKİSEL
Ürünler Sanayii, doğal
beslenmeye önem
verenler içın "Doğa
Special" markasıyla
ürettiğı yüzde 100 doğal,
katkısız reçel çeşitlerini
mağazalannda satışa
sundu.
• İMAJ SAAT'ın
distribütörlüğünü yaptığı
Guess saatleri,
müştenlerinin
tercihlenne uygun
ürünler sunuyor.
• TUKAŞ, çılek
mevsimi ile un
kurabiyelerinin
vazgeçilmezi pudra
şekerinı 250 gramlık
ambalajlarda satışa
sundu.
• BOSCH, '-chopper"
adlı mikrodalga fınnda
kullanılabilen kaplan ile
yiyeceklerin ısıtılmasına
kolaylık getirdi.
MURATKIŞLALI
AıNKARA - Özelleştirme îda-
resi Başkanlığı (ÖtB) tarafindan
yaptırılanSEkAAksu'nun''De-
ğer Tespit Raporu"na göre,
OİB'nin 3.5 milyon dolara sattı-
ğı kurumun, "teknik değerinin"
11.2 milyon dolar, "piyasa değe-
rinin" ise 40 milyon dolar oldu-
ğu ortaya çıktı. ÖÎB, değer tespit
raporundaki bu rakamlara karşın
kurumun satış fıyatını. raporda-
ld üçüncü değerleme yöntemine
göre onayladı. "İndirgenmiş na-
kit akımlarr adı verilen ve kul-
lanılan varsayımlara göre, çok
farklı sonuçlar çıkarabilen bu
yöntemde şirketin değen "eksi3
mihon dolar ile arü 10 mihon do-
lar arasında" çıktı. Özelleştir-
mede "değer tespit kandırmaca-
a* sürüyor. 4046 sayılı Özelleş-
tirme Yasası'na göre, ÖlB'nin
• ÖÎB değer tespit raporunda, işletmeye 40 milyon dolar piyasa değeri
biçildi. ÖlB satışı, değeri eksi 3 milyon dolar ile 10 milyon dolar arasmda
çıkaran indirgenmiş nakit akımlan yöntemine göre yaptı. Buna göre,
SEKA Aksu, değerinin 11 'de 1 'ine satıldı.
özelleştireceği kurumlann değe-
rini, tuttuğu danışmanlara en az
üç yöntem kullanarak tespit etti-
rip bu tespiti halka açıklaması ge-
rekiyor. Kurum yapılan değerle-
melerin ortalamasını veya en
yükseğinı alacağı yerde, en dü-
şük değerlendirmeyi kriter kabul
edip bu rakama göre teklif edilen
düşük fıyatlara olur veriyor.
OÎB tarafrndan Milli Gaze-
te'ye ait Milda Dağıtım'a 3.5
milyon dolara satılan SEKA Ak-
su işletmesinin değeri. YıkbzKoç
(Başkan), FÜEDarbaz,HilalÖz-
türk, Turgay Akan ve Adnan
Gürdal'dan oluşan Değer Tespit
Komisyonu tarafindan 29 Mayıs
2003 "te alınan kararla belirlendı.
Karann ekindeld "Aksu İştetme-
si DeğerJemeOzeti"nde kurumun
üç yönteme göre yapılan değer-
leme rakamlan şöyle yer aldı:
Amortizeedflmiş teknik değer
Özet raporda, SEKA Aksu'nun
tahmini yenileme değerinin 210
milyon dolar olduğu, kurumun
kuruluş tarihıne göre eskime pa-
yı dikkate alındığında, arazi ve
lojmanlarla birlikte 11.2 milyon
dolar edeceği hesaplandı.
Piyasa kapitatizasyon değeri:
Bu yöntemde, kurumun benzer-
lerine bakılarak hesaplanan ''pi-
yasa değerinin" 40 milyon dolar
olduğu, bu rakanun yüzde 30 sa-
pabileceği hesaplandı.
İndirgenmiş nakit akımlan
Çok sayıda varsayıma dayanan
bu yönteme göre SEKA Ak-
su'nun değeri me\cut haliyle
"eksi 32 mihon dolar", ürün de-
ğiştirmesi durumunda ise "eksi
20 bin dolar" olarak belırlendi.
Komisyon, bu rakamlardan yola
çıkarak kurumun indirgenmiş na-
kit akımlanna göre değer aralığı-
nı "eksi 10 mihon dolar ile eksi 3
mihon dolar" olarak belirledi.
ÖÎB, SEKA .Aksu'nun satışı fıya-
tını belirlemede. SEKA Balıke-
sir'de de olduğu gibi en düşük de-
ğer çıkaran yöntemı tercih etti ve
böylece şirket 3.5 milyon dolara
satıldı. ÖtB SEKA Balıkesir'ın
değerinin de indirgenmiş nakit
akımlan yöntemine göre "eksi 10
mih on dolar De arü 5 mih on do-
lar" arasında olduğunu tespit et-
mişti. Böylece teknik değeri 56,
piyasa değeri 51 milyon dolar
olan SEKA Balıkesir, İ.l milyon
dolara, Başbakan Recep Tayyip
Erdoğan'a yakınlığıyla tanınan
Albayraklar AŞ'ye satılmıştı.
ÖtB. yasal zorunluluğa rağmen
kurumlarla ilgili yaptığı değer
tespıtlerini halka açıklamaktan da
kaçınıyor. Maliye Bakanı Kemal
l nakıtan ve Öfe Başkam Metin
KDci'nin "Böyie bir zorunhıluk
yok" demelerine karşı, yasanın
18. maddesınde "Değer tespit so-
nuçlan,kuruluşunözefleştirilme-
sine ih'şkin ihale sonuçlanmn
onaylanmasmı müteakipidare ta-
rafindan kamuoyuna duvuruhır'*
hükmü yer alıyor.
Kamu-Sen, yaklaşık 10 memurun maaşınm toplam 6.2 milyar lira olduğunu belirtti
Memnrlardan Başbakan'a sitem
• Başbakan Erdoğan'ın
maaşıyla geçinemediğini
açıklaması üzerine Kamu-Sen.
memur maaşının halen 645
milyon lira olduğuna işaret etti.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 6
milyar lira dolayındaki maaşıyla geçi-
nemeyeceği ıçin ticarete devam etmek
zorunda olduğunu açıklayan Başba-
kan Recep Tayyip Erdoğan'a, memur-
lardan sitem geldi.
Türkiye Kamu Çalışanlan Konfede-
rasyonu'ndan (Türkiye Kamu-Sen)
yapılan yazılı açıklamada. son on yıl-
da reel olarak yüzde 47 eriyen ortala-
ma memur maaşınm halen 645 mil-
yon lira olduğuna işaret edilerek "Yak-
laşık 10 memurun maaşı olan 62 mil-
yar lira maaşla geçinemediğini iddia
edenlereithafolunur" denıldı.
Yüzde 47 kayıp
Türkiye Kamu-Sen Ar-Ge Merke-
zi'nin yaptığı araştırmaya göre 1994
yılında 11 milyon 100 bin lira olan or-
talama memur maaşı, 2004 yılında 644
milyon 706 bin liraya yükseldi. Anılan
dönemde ortalama memur maaşında
yüzde 5708 oranında artış kaydedildi.
Ancak aynı dönemde tüketici fiyat
endeksinde (TÜFE) yaşanan artış ise
yüzde 8801 'e ulaştı. Ortalama memur
maaşı enflasyon oranında artsaydı,
988 milyon liraya çıkacaktı. 2004 ba-
şı itibanyla 454 milyon lira olan en dü-
şük memur maaşı da 632 milyon lira
düzeyine çıkacaktı. Ortalama memur
maaşında 343 milyon, en düşük me-
mur maaşında ise 178 milyon liralık
kayıp bulunuyor. Kamu-Sen, buna gö-
re ortalama memur maaşında son on
yılda reel olarak yüzde 46.7 kayıp ya-
şandığını bildirdi.
Memuriar, önceki gün
Kamu Reformu Yasa
Tasansı'nı protesto
e> leminde Başbakan
Erdoğan'a da tepki
gösterdi. Yine
Erdoğan'm eleştirikliği
Kamu-Sen'in
araştırmasına göre, milli
gelirin dağınmındaki
adaletsizlik sürüyor.
Buna göre, kişi başına
düşen \ilhk gelir asgari
ücretle çanşan 4 kişitik
bir ailede 454 dolar, en
düşük ücretli memur
ailesinde 860 dolar,
ortalama maaşh bir
memur ailesinde ise
1225 dolar. Bututar,
baa kesimlerde ise 8 bin
500 dolara kadar çıkryor.
(Fotoğraf: AA)
Avrupa Komisyonu 'nun Yaşam Kalitesi Raponı:
En bozuk gelir dağılımı Türkiye'de
BRUKSEL (ANKA) - Avrupa Bir-
liği'ndeki gelir farklıhklannın geniş-
leme ile birlikte daha da artacağı be-
lirtilirken. üye ve aday 28 ülke arasın-
da en bozuk gelir dağılımının Türki-
ye'de olduğuna dikkat çekildi. Avru-
pa Komisyonu'nca yayımlanan "Av-
rupa'da Yaşam KaÜtesi Raporu"na
göre, 28 ülkenin toplamında 740.65
Euro olan ortalama hane halla geliri,
Türkiye'de ancak 196.9 Euro'yu bu-
luyor. Böylece Türkiye, 28 ülke ara-
smda 22. sırada yer alıyor.
Rapora göre. AB'nin genişleme sü-
reci, dikkatlerin yaşam kalitesi konu-
suna odaklanmasına neden oldu. Yeni
genişlemenin AB'deki gelir farklılık-
lanm daha da arttıracağına dikkat çe-
kilen raporda. halen en zengin AB ül-
kesi (Lüksemburg) ile en yoksul (Yu-
nanistan) ülke arasında 2.8 kat olan
gelir uçurumunun genişlemeden son-
ra 6.5 kata çıkacağı vurgulandı.
Aday ülkelerde gelir dağılımındaki
eşitsizliklerin de değerlendirildiği ra-
porda, 1 Mayıs'ta AB'ye katılacak
olan 10 ülkeden Çek Cumhuriyeti,
Macaristan, Slovakya ve Slovenya'da
gelir dağılımındaki eşitsizliğin, Da-
nimarka ve tsveç gibi AB ülkelerin-
den çok daha kötü olmadığı belirtili-
yor. Buna karşın AJB'ye daha ileride
katılması öngörülen diğer üç aday,
Bulgaristan, Romanya ve Türİciye'de
durumun çok daha kötü olduğu ifade
ediliyor.
DÜTVYA EKONOMİStNE BAKIŞ / ERGÎN YILDIZOĞLLJ LONDRA
özellıkle siyasi spektrurnun solundaki
yoaımculara göre, Demokrat Parti'den
başkan adayı olması kesinleşen Kerry ile
Başkan Bush arasında en fazla, Coca
Cola ile Pepsi Cola kadau1
bir fark var.
Buna karşılık, kimileri de Kerry'yi "Dün-
yan>n Umudu" fjbe Guardian), "Başkan
OlacakAdam" (Le Nouvel Observate-
ur). "Avrupa'nın Adayı" (The Econo-
mist), "Rüya Aday" (Financial Times
Deuschland) olarak görüyor, başkanlı-
ğının AED iç ve dış politikasında büyük
birfark ^aratacağına inanıyorlar. Bu yak-
laşımlarn ikisi de gerçeği yansıtmıyor.
Gerçek ıkısinin arasında bir yerlerde.
Bush ve Kerry
Kerry. Vietnam kahramanı; Bush, Viet-
nan kaçkını. Kerry, Isviçre'de okumuş,
çok lyi F-ansızca konuşuyor; Bush, baş-
kar ola
r
a kadar ülke dışına çıkmamış,
kerdi aradilini konuşurken bile zorlanı-
yor Her <i adamada "kültürtestiyapan"
Maureen Dovvd'un pazar günü New
York Tmes'taki köşesind« vurguladığı
gıtk Bush sorulara verece-k cevap bul-
ma/a zcrianırken Kerry'nir», kültürel dü-
zey, bir:ok cevapla birden gelip acaba
hargısi Jaha uygun olur drye düşünebi-
lecek kadar yüksek. The Nation'da Da-
vidCom da Kerry'nin tüm siyasi yaşa-
mı ooyınca hep Dernokrat Parti'nin ile-
ncı karaJında yer aldığını yazıyor: Kür-
taj hakknı, çevreyi korumaya yönelik, kü-
resel ısrmaya karşı, yakıt kullanımında
enerji tasarrufundan yana politıkalan, as-
gar ücrftı yükseltmeyi savunuyor Kerry;
Bush ycnetiminin zenginleri kayıran ver-
gi ındirinlerine de karşı.
Bush 5lüm cezasındanyanaveeşcin-
sel evlili'ieri anayasal olarak yasaklamak
istı.or. *>erry de eşcinsellere evlenme
Ut kı tanınmasından yana değil, ama bu
Bush ve Kerry, Coke ve Pepsihakkın da anayasal olarak yasaklanma-
sına karşı; çiftlere sosyal haklar getiren
"sivil biriikten" yana. Ölüm cezasına ge-
lince, Kerry buna da karsı, ancak terörist-
leri bunun dışında bırakmaktan yana.
Bush'un "modern zamanlann en tedbir-
siz, kûstah ve ideolojik dış politikayı" iz-
lediğini savunuyor. Iki insan bu kadar
farklı olabilir?
Ancak, bir düşünce sistemi "en aşın
ucuna itildiğinde 'gerçeğini' ortaya
koyar" derier. Kerry'nın "eşcinselev-
lilikleri" ve "ölüm cezası" üzerine gö-
rüşlerinin ikircikli niteliği, Kerry'nin son
tahlilde, tercihinı statükodan yanayap-
tığını gösteriyor. Bir kez bunun ayırdına
varınca, Kerry'nin diğer, NAFTA, beyaz
yakalı işlerin ülke dışına göçmesi,
Bush'un dış politıkası gibi konulardaki
"aşın" ekonomik ve siyasi düşünceleri-
nin, aslında pek de aşırı olmadığı, The
Economist'in vurguladığı gibi önemli bir
değişiklik önermediği ortaya çıkıyor. As-
lında bu olağan. Çünkü, bu iki partili sis-
temin amacı, ABD yönetici eljtine (oligar-
şisine), seçimleri, temelde benzer. ancak
aynntılarda farklı adaylar arasında ge-
çecek biçimde belırleme olanağı vermek.
İlerlci enternasyonallst
ABD'de geleneksel muhafazakârlar,
dünyadaABD'nin geleneksel müttefikle-
ri, Bush yönetiminin "tek taraflı davran-
ma", "önleyici vuruş" politikalanndan
çok rahatsız oldular, bunları uluslararası
düzeni tehdit eden gelişmeler olarak al-
gıladılar. Bu yüzden Kerry'nin "modern
zamanlann en tedbirsiz, küstah ve ide-
olojik dış politikası" saptaması, onu Av-
rupa için "rüya aday" yapıyor ve ABD
dış politikasına yeni bir yönelim, daha
doğrusu "düzeltme" getireceğini düşün-
dürüyor. Ancak geçen hafta John Pil-
ger'ın New Statesman'da aynntılı bir
biçimde sergilediği gibi Kerry'nin dış po-
litikası, Bush'tan sanıldığı kadar farklı de-
ğil. Pilger, Bush dış politikasını belirieyen
paradigmanın, "The Project for the
New American Century"(PNAC) adlı
yeni muhafazakâr kurumda şekillendiği-
ni anımsattıktan sonra, Demokratlann dış
polıtikasının da ondan bir yıl sonra
"Progressive Policy Institute" (PPI)
adlı bir kurumda tasarlandığına, Kerry'nin
de bu "llerici Entemasyonalizm" olarak
tanımlanan çizgiyi aynen programına al-
dığına işaret etti.
PPI'nın savunma dokümanının para-
digması da PNAC'ninkinden farklı değil.
PPI da ABD'nin küresel liderliğinı koru-
maktan, ülke güvenliğini sağlamak, bu-
nun için "Amerika'nıngücünüaçıkça ve
cesaretle kullanmaktan"; hatta pazar gü-
nü Haiti'yi konuşurken Kerry'nin New
York Times'a "Amerika'yı savunmak
için gerektiğinde Amerikan askeherinin
tek yanlı olarak sevk edilmesi de dahıl
herşeyiyapanm" diyerek dile getirdiği
gibi müttefiklerine aldırmadan davran-
maktan yana "önleyici vuruş politikası-
na" karşı değil.
Kerry'nin ABD dış politika paradigma-
sında bir değişiklik getireceğini düşün-
mek zor. Nitekim International Herald
Tribune'den William Pfaff ın dikkat çek-
tiği gibi, Demokrat Parti aday adaylan
arasında yalnızca Hovvard Dean sava-
şa karşı çıkmjş, ama böylece "esas me-
tinden uzaklaştığı için" hem Demokrat
Parti liderliği hem de medya tarafindan
terk edilmişti. Kerry'yse Irak savaşını
desteklemiş, sonra da Rolling Stones
dergisinde dile getirdiği gibi "bu kadar
berbat birbiçimde içine ettiğiiçin" Bush
yönetimini eleştirmeye başlamıştı.
Manevl üstünlük sorunu
Gerçekten de geleneksel muhafaza-
kâr ve demokrat dış politika çevreleri,
Bush yönetiminin dış politika paradig-
masında hemfikirler. Bzerzinsky, Baker,
hatta Kissinger'ın saptamalarında, bu
ay da Foreign Affairesde C. Fred Bergs-
erginy@tr.net
ten tarafindan aynntılı bir biçimde dile
getirilen yaklaşım, Bush'un ve "ne-
ocon "lann bu paradigmayı uygulama
tarzının, ABD'nin dünyadaki siyasi ve
manevi konumunu zedelediğini, ABD'yi
yalnızlaştırdığını, hatta küreselleşmeyi
tehlikeye attığını düşünüyor.
Bergsten yazısında, yanm yüzyıllıktek
kutuplu (ABD hegemonyası) düzenin çok
kutuplu bir düzene dönüşme tehlikesine
dikkat çekerek, hem ABD içinde küresel-
leşmeye karşı tepkileri hem de dünyada-
ki ABD düşmanlığını geriletmek, ABD'nin
manevi üstünlüğünü yeniden elde etme-
sini sağlamak gerektiğini vurguluyordu.
Gerçekten de Bush yönetiminin uygula-
dığı ekonomik (zenginleri açıkça kayıran,
sosyal harcamalan hedef alan, işsizliği
azaltmayan) ve kültürel (kadınlann, azın-
lıklann, eşcinsellerin haklanna saldınlar,
özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar, aşın
dincilik) politikalarABD içindeki gelenek-
sel toplumsal konsensüsü tahrip etme-
ye, toplumda, kamuoyu yoklamalannın
gösterdiği gibi derin bir çatlak açmaya
başlamıştı.
Bush yönetiminin dış politikasıysa,
dünyada ABD lıderliğinin kabul edilme-
sine dayanan konsensüsü yıkmıştı. Şim-
di bu iki konsensüsün yeniden kurulma-
sı gerekiyordu. Kerry bu amacı temsil
ediyor. Ancak, kazanamasa bile, ki Bush
hâlâ favori aday. ABD dış politikasının,
(Perle'in Savunma Politikası Kuru-
lu'ndan istifaya zorlanması, Rumsfeld
ve WolfowHz'in ortada dolaşmamaya
özen göstermesi) "eskisi gibi" uygulan-
mayacağını düşündürüyor.
Bu ise genel yönelimin değişmesi an-
lamına gelmiyor. Kerry ile I. Dönem Bush
yönetiminin politikaları arasındaki fark,
paradigmaya değil uygulamaya, öze de-
ğil biçime ilişkin. Ama biçimin önemsiz
olduğunu kim söyleyebilir?
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Ahlak' Açığı
Başbakan Recep T. Erdoğan'ın kimi şirketlere
ortaklığı, çok yüzeysel biçimde tartışılıyor. Oysa
olay, siyaset ile ekonominin iç içe geçmesinin çok
önemli ve "özel" bir biçimidir.
Yasalara uygunluğu bir tarafa, Başbakan'ın şir-
ket ortağı olmasında çok büyük bir "ahlak" sorunu
var.
Sorunun ilk ayağı şurada: Başbakan'ın şirket or-
taklığı, kendi konumu nedeniyle, hiçbir biçimde sı-
radan bir ortaklık sayılamaz. Çünkü, doğrudan bir
girişimde bulunmasa da, diğer kişi ve şirketler Baş-
bakan'ın şirketleriyle "iş yapma" zorunda kalırlar;
Başbakan ortak olmasaydı yapmayacakları "işle-
ri" yapmayı görev bilirler. özellikle devletin satın al-
ma işiemlerinde, Başbakan'ın şirketinden alışveriş,
kaçınılamaz bir zorunluluk olur. Bu alışverişin özel
getirilen, yan ürünleri ve dolaylı yararlan olacağı
beklentisi vardır. Bu durum Başbakan'ın şirketi ile
aynı işi yapan, yani onunla rekabet eden şirketler
için kayıp demektir; tam anlamıyla "haksızlıktır".
Başbakanlar, haksızlık yapamaz; yapmamalıdır.
Ikincisi, bu uygulama, doğal olarak, siyaset ve bü-
rokrasi kesimini bir kanser gibi sarar. Başbakan'ın
şirket ortaklığı, kaçınılmaz olarak, kimi bakanlara,
müsteşarlara, milletvekillerıne ve öbür kamu gö-
revlilerinedeyansın. onlarda"hakh" olarak ticaret-
le uğraşır; bulunduklan görevin kendilerine sağla-
dığı olanaklan, ortak olduklan şirketler için kullanır.
Sonuçta, kamu yönetimi, özel çıkar için kullanılır; gi-
derek, daha çok özel çıkann hizmetine girer. Halk
da bu sarmalın karanlığında acıyla yaşar.
Üçüncü bir nokta daha var. Türkiye, 2002 Kasım
seçimleri öncesinin on yıllannda, kamu yönetiminin
rüşvet ve yolsuzluk batağında oluşunu tartışıyordu.
O yılların yıkımının "şimdilik" saptanan maliyeti 77
milyar dolar, yani yüz katrilyon liranın üzerindedirve
2004 vergi gelirleri toplamından fazladır. O günler-
de şimdiki Başbakan ve arkadaşları, bir büyük top-
lumsal isteme yanıt vererek ülke yönetiminin rüş-
vet ve yolsuzluklardan kurtulacağı sözünü vererek
ışbaşına geldi. On beş aylık yönetımlerı dönemın-
de ise, yalnızca geçmişin merkezı yönetimindeki
"kimi" yolsuzluklar soruşturma konusu yapıldı; ye-
rel yönetimler soruşturulmadı; ve daha da önemlı-
si milletvekili dokunulmazlıklanna "dokunulmadı".
Başta Maliye Bakanı olmak üzere kimi siyasetçı-
ler, Başbakan'ın şirket ortağı olmasını çok doğal
karşılıyor. Başbakan da kendıni savunuyor; "yasa-
lara uygun" davrandığını; vergisini veren, dürüst
çalışan şirketlere ortak olduğunu söylüyor. Kimi ya-
zar ve yorumcular da bu anlayışa katılıyor. Geçmiş-
te kimi başbakanlann ticaret ilişkilerine gırmış olma-
lannı da gerekçe göstererek bugünkü Başbakan'ın
ortaklığına "hoşgörü ile bakılmasını" önerebili-
yor; ahlakın ayaklar altına alınmasına alkış tutabili-
yor; Başbakan'ın ticaretle uğraşması için, "Bunda
ne var" diye sorabiliyor.
Ahlak açığı burada başlıyor.
Yapılması gereken, toplumun, siyasetin kirli olma-
sından zarar gören çok, çok büyük kesiminin, bu
gidişe çok kararlı ve ısrarlı bir tutumla karşı çıkma-
sıdır. Bu noktada, sermaye kesimine özel bir görev
düşüyor.
Sermaye örgütleri, ekonomi ile doğrudan ilgili ol-
sun ya da olmasın hemen her konuda kamuoyuna
görüş açıklıyor. Oysa bu kesimın asıl duyarlı olma-
sı gereken konu, rekabet ortamıdır. Ülkemizde, ser-
maye kesimi, siyaset, bankacılık ve medya konu-
sunda, rekabetçi piyasayı, daha doğrusu şirketler
arasında eşitliği bir türlü isteyemiyor. Eğer tersi ol-
saydı, en önce onlann sürekli olarak piyasayı kut-
sayan örgütlerinin, başta TOBB olmak üzere, TÜ-
SİAD ve MÜSİAD gibi örgütlerin ve esnaf biriikleri-
nin, Başbakan'ın ticaretle uğraşmasına açıkça kar-
şı çıkması gerekırdi.
Hükümet, sermayenin bir dediğini iki etmiyor;
sermaye kesimi ne isterse yerine getiriyor. O zaman,
neden, başta Başbakan olmak üzere siyasetin ti-
caret amacıyla kullanılmasına, piyasanın rekabet
koşullannı bozarak özel çıkar sağlanmasına ve eko-
nominin de siyasetin de toplumun da kirlenmesine
göz yumuluyor?
Toplumun işsizleri, yoksullan, dar ve sabit gelirli-
leri, işçileri ve memurları, çiftçileri, esnafı ve tüm dü-
rüst insanlan, bu sorunun yanıtını istiyor. Çünkü ah-
lak açığı, sonuçta, onları aç ve açık bırakıyor.
Bütçe açığı gibi açıklar kolayca kapatılabilır. An-
cak, ahlak açığı kolay kapanmıyor; tersine, bırikim-
li olarak büyüyor; kuşaklar boyu, çok ağır ekono-
mik, siyasal ve toplumsal yıkımlara yol açıyor. Bu
nedenle de, yasal olarak, en kısa zamanda kapan-
ması gerekiyor.
yakup@metu.edu.tr
İşsiz kuyruğu uzadı
I ANKARA (ANKA) - İş aramak içın Türkiye
Iş Kurumu'na (Iş-Kur) başvuranlann sayısı 2003
yılında önceki yıla göre yüzde 71.5 oranında
artarak 557 bin 92'ye ulaştı. İş-Kur Genel
Müdürü Necdet Kenar. başvurulardaki artışın
işsizlerin IŞKLH'u bir çare olarak görmesinden
kaynaklandığını söyledi.
Irak için ihale trafiği hızlanıyop
• BAĞDAT (AA) - ABD, Irak'ın yeniden
yapılandınlmasmdan sorumlu Irak Programı
Yönetim Ofısi (PMO) kurumunun, bu ay içinde
5 milyar dolarlık bir işletme ve inşaat işı ihalesi
vereceğini bildirdi. .ABD kaynaklan. ABD
yönetiminin, Kongre tarafindan Irak'ın yeniden
yapılandınlması konusunda tahsis ettiği 18.4
milyar dolarlık mali yardımın 5 milyar dolarlık
ilk diliminı kullanmış olacağını belirtiyorlar.
TİSK'ten Çin uyarısı
• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türkiye
Işveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK),
Türkiye ile Çin arasındaki ticaretin Türkiye
aleyhine geliştiğine dikkati çekerek Türk
işadamlannı eleştırdi. TlSK olumsuz gidişin
tersine döndürülmesi için Dünya Ticaret Orgütü
(DTÖ) kurallannm sağladığı korunma
tedbırlerinin uygulanmasını istedi. TÎSK
tarafindan hazırlanmakta olan "Dünya
Ekonomisinin Yeni Sorunu: Çin Tehdidi" adlı
raporda Türkiye ile Çin arasında 1988'de 330.5
milyon dolar olan ikıli ticaret hacminin, 2002'de
1.6 milyar dolar olarak gerçekleştığı bildirildi.
Raporda Çin'e yapılan ihracatın lhızla düştüğü.
ithalatın ise 2003 itıbanyla 1.7 milyar dolara
ulaştığı belirti'di.