18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SMYFA CUMHURİYET 5 MART 2004 CUMA 3 HABERLERIN DEVAMI TURKİYE Ista-ıbul Ecfcırns Kocaei Çemr a«xale Iznn r Msnisa Ay> otr Desr i2)i K FB < FB V y Y 6 9 9 7 9 K 3 Antalya Sınop Samsun Trabzon Gıresun Ankara Eskişehır Konya Sıvas Y Y Y Y Y K Y Y b 5 9 7 9 0 11 13 Adana Y 18 Mersın Y 19 Dıyarbakır Y 19 Şanlıurfa Y 23 Mardın Y 20 0 Sıırt Y 20 11 Hakkâri Y 12 Y 13 Y 18 Kars Y 10 Bu-.ur bolgelenmız çok bulutlu Marmara'nın batı- sı d'şında tum yurt yağışlı geçecek Yağış!ar yağmur ve sağanak. Marmara'nın doğusu. Batı Karadenız. Orta Karadenız'ın tç ke- sımlei, Iç Anadolu nun kuzeyı ıle Kıızey Ege nın ıç kesımlennde karia kanşık yağmur ve kar şeklınoe olacak. Hava sıcaklığı tum yurtta nıssedılır derecede azalacak. DIS MERKEZLER Oslo PB -2 Helsınkı Stockholm Londra Amsterdam Brüksei Parıs Bonn PB PB Y Y Y Y Y -6 1 7 5 8 11 8 Münih Berlin Budapeşte Madrıd Vıyana Belgrad Sofya Roma Atına Zürih HB PB Y PB K K Y Y Y 4 2 15 2 6 2 12 9 9 Moskova K -6 Aşkabat Astana Taşkent Bakû Bişkek Tıflıs Kahire B K Y B Y Y B 27 1 17 23 10 24 Şam Y 25 Pa'çalı bolutıu Sıslı -. BjUtlJ \ ÇOK J 3 Sulu kar \ Gök guruttûlü G TJ1NICE L CÜNEYT ARCAYÜREK • Baştarafı I. Sayfada içimde yorumüyor. Dışışleri Bakanı Gül gibi, demok- ratık tDir ülkeds he^esin gönişünü söylemesi dogal- dır tçeriğindebır anlayış sergıliyor. Hükümetle bağ- lantı Kurulmasma karşı çıkıyor. Kuşkusuz bu görüş düne ait. Yannlann neler ge- tireceğinı. toolumsal gelişmelerin hükümeti nasıl zorlayacağını k>rr Dilebilir? Bu iktidarıngucıJnü ulus iradesinden aldığını sık sık yinelemestne baknayın. kulak asmayın. Bu iktidar gücünü dışardan alıyor. Güvendiği dağlar dışanda. BaştaABD. sonra AB. ABD. 1990'lardan beri ılım- lı Islam Türkiyesinin özlemıni çekiyor. Hem ılımlı Is- lamı gerçekleştirecek, hem de ABD'nin ulusal ya- rarlarına uygun davranacak bir iktidar anyordu, bul- du. Ulusal yarcrianna hizmet verdiği sürece, AKP ik- tidarını desteKlerreye devam edecek. AKP hüküme- ti d e ıçeride irledıği rahatsızlık verici politikalara se- sinı çıkarmaOığı sürece ABD'ye istediğini verecek. Bu tktıdar AB'yi içeride muhalefete karşı kullanı- yor. RTE, yıllardır laık rejimi yıkmayı amaçlayan Islam- cı akımlann bugüne kadar yapamadıklarını AB şem- siyesi altında gerçekleştiriyor. ABD ile AB'nir AKP ıktıdannın cumhuriyet rejimi üzerındeki uygulamalarına olumsuz bir açıklarna yaptığı görülmedi, duyulmadı. Laik rejim ûzenne oynanan oyunlar, üniterdevlet yapısını temelden bozmaya yönelik girişımler kar- şısmda ABD den de, AB'den de tık yok! Olacağı da yok. • • • Bu adamlan 28 Mart yerel seçımlerınden sonra tutmak olanaksızlaşacak. Hilafetin kaldırılmasıyla il- gili törenlenn yapıldığı günün gecesi RTE'nin, AKP grubunda söyledıkleri şaşırtıcı. Zeytınyağı gıbi üste çıkmakta üzerıne yok hazretın. "Biz Atatürkçüyüz, asıl Atatürkçü olmayan on/ar" diye başlıyor siyasal vaizıne. AKP milletvekıllerınin ağzı açık dinledıği konuşmada "Biz Atatürkçüyüz, cumhuriyet biziz" diyor. CHP neden Atatürkçü değilmış? Malum olay; pa- ralardan Atatürk'ün resminın çıkanlması elındeki tek kanrt! CHP Grup Başkanvekıli Ali Topuz'un dediği gibi; RTE, Atatürk konusunda da takıyye yapıyor. Günün koşullarınagöredeğişebilıyor. Dahaonceleri "Gere- kirse papaz elbisesi bile giyenm" dememış miydi? Kökleri bilınen CHP, şu soruya nedense yanıt arı- yor: "Bay RTE, sizin ve partinizin kökü ve bereketi nereye dayamyor?" • • • Işte soruya yanıt: RTE'nin kökü imam hatip okul- ları. Bereketi ise Ülker firması. Kökenınde yetişenleri devlette egemen kılmak için ımam hatiplere ünıversite kapılarını açmaya ça- lışıyor. Bir başbakanın işadamlıgını sürdürmest ne kadar ahlaksalmış meğer, RTE'den öğrendik: "Na- musumla para kazantyorsam kim ne diyebilir." Cola Turka içerek bir firmanın reklamını yapıyor- muş, o firma ile rakiplen arasında haksız rekabete yol açıyormuş, bu gerçeklen "ben böyle düşünmü- yorvm" dıye karşılıyor. Çocuklarını bir işadamı masraflarını üstlenerek Amerika'da o kutuyor. Evde bir kan bir koca. Ama yı- lın incisi RTE'den: 5 milyar 800 milyon lira maaş ile geçinemediğîni göğsünü gere gere söyleyebilıyor. RTE elbette haklı. Gıysılerine, ayakkabılanna, bo- yun bağlanna, Emine Hanım'ın ipek türbanına (şa- yet hediye değilse) yetişmez bu maaş, yetişmez... Adamcağız şunun şurasında namusuyla fırmada ortaklığını sürdürüyor, namusuyla bir firmanın rek- lamını yapıyor. Namussuzluk bunun neresinde? Yok efendim bir başbakan tıcaret yapar mıymış, rekla- ma çıkar mıyrnış diye gürültü kopanmak... Ayıp ayıp! Simit satmaktan başbakanlığa uzanmak. Kolay değil... Kimi ne oldum delisı yapmaz ki... SÖ YIEŞ/'/ATTILÂ ILHAN "...Ecnebi Eğitim, 'Vazgeçilmez' imiş!.." M Baştarafı Arka Sayfada 'tteşli1 ama, bilglli1 sayılmaz!.. Oğrenci Lâtif Karadağlı (asıl adı başka), anlaşılan dünyadan habersiz, ne Emperyalizm'den haberi \ar, ne Kültür Emperyalizmi'nden, yanı 'Kültürsüzleş- firme'den! Coğrafyası da, sağlama benzemıyor; Rus- ya (Rusça), Çin (Çince), Asya Türk Cumhuriyetleri (Türkçe), iran (Farsçaı, Aden Körfezi'nden Atlas Ok- yanusu'na uzanan Arap/lslam ülkelen (Arapça); Ame- rika'daki Brezitya, Meksika, Arjantin gibi, kalabahk devletteri (Ispanyolca ve Portekızce); bunlann toplam tüfusunu, hi<ç hesaba katmadan, Ingilızce'yi evrensel ian etmiş, -bilindiği gıbı- bu aslında Anglosakson Mis- /on Okullarının ıddiasıdır; ve ötekılerin hepsı. hele Av- upa'dakıler -Fransa, Almanya, Italya, Ispanya, vs.- Dunun tam lcarşısındadır! Daha güzelı delikanlının, tartışılanı yanlış anlamış ol- nası; sorun, niye onlarTürkçe okutmuyor da, biz In- 3'ılizce okutuyoruz sorunu değil; Türkiye'de kimse ingilizce öğrenmesin, diyen de yok; tam tersine, is- teyen istediği dili öğrensin ama, hiçbir ulusal dev- lette, -tam da yurttaşlık bilincini edineceği çağda-, çocuklara ecnebi bir ülkenin diliyle o yabancının kürtürü aşılanamaz; bu ancak, sömürgelerde görü- len bir uygmlamadır. Üstelik bu konu yeni tartışılmıyor; alın size tabloit bir dergi, arka sayfasıncakı manşet, boydan boya şöyle •atılmış': "Yarijancı DilEğitimine, EVET!/YabancıDil- le Eğitime, HAYIR!" jşte meselenın özü ve özeti bu- dur; o dergirin adı CÖNK, tarihi -sıkı durun-1 Aralık 1988: yönet-en de, benim! Bu manşet, iç sayfalardaki, büyük soruşitumayı haber veriyor: o soruşturma ki.ka- tılanlararasırdakiMümtazSoysal,'Yabancı DilleÖğ- retim Veren Ulusal Devlet Yok' diye cevap vermış; Refik Erduran, 'Dilîn Korunması Ulusal Onur Soru- nudur' dem ş. IsmetÖzel, "(O) Eğitimin Amacı Uşak Olmaya Yetecek Kadannı Bilmektir1 diye kestirıp at- mış! Belki de bteyhude mi? Baksanıza. geçen yırmı yıl için- de, o 'sıstern' ne ateşli 'ecnebi dille öğretım' taraftar- lan yetiştımrış! Insan kendini Mütareke'de Istanbul gazetesi oktjr sanıyor... Denktaş: ÇekilirimKKTC Cumhurbaşkanı Türk tarafının 'olmazsa olmazlannın' Annan Planı'nda yer almaması durumunda halktan referandumda hayır demesini isteyeceğini söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Türk tarafının u olmazsaolmazlannınT! .\nnan Planı'na girmesı için çaba gös- terdiğini belirterek "Kabul edil- mezse çekileceğiz ve halkımıza referandumda Annan Planfm kabul etmejin dheceğiz. Bunu sö>lemek hakkım. çünkü pa- zarüktayim" dedi. Annan Pla- nı'nın mevcut haliyle "Kıbrıs Türkü'nün imha planı" oldu- ğunu vıırgulayan Denktaş, önle- rine koyulan "1 Mayıs'a kadar çözüm" dayatmasını eleştırdi. 1 Mayıs'a kadar yapılacak işlerin tamamlanmasırun "hayal" oldu- ğunu kaydeden Denktaş, "Tür- kiye'nin müzakere tarihi için yıl sonuna kadar zaman tanını- yor. O zamana kadar bizlere de zaman verilsin ki, aceleyle yan- lış yapmayalım" diye konuştu. Denktaş, ATO ve Türk Ocak- lan'nın düzenlediği konferansta önemli mesajlar verdı. Yurttaşla- nn gösterdiği büyük ilgi karşı- sında memnuniyetini dile getiren Denktaş, "Bize güven verdiniz, umut verdiniz, Anadolu'nun kahraman insanlarının Kıbns konusundaki duygularını gün ışığına çıkardınız" dedi. Batıda Türk hükümeti için Kıbns'ın önemli olmadığı propagandası- nın yapıldığını anımsatan Denk- taş, "Siz bunun doğru olmadı- ğını gösterdiniz, 'Türk hüküme- tının üzerinde baskı yoktur' di- yenlerin yanıldığını gösterdi- niz" diye konuştu. Denktaş. Türk basınının son dönemde Anado- lu'nun bu heyecamnı yansıtma- masını da eleştirdi. Denktaş'ın konuşmasını ızleyen ve salon dı- şına taşan coşkulu kalabahk, slo- gan ve alkışlarıyla Cumhurbaş- kanı'namoral verdi. Denktaş konuşmasında, Kıb- ns müzakerelerinde Türkıye ile birlikte belirledikleri "olmazsa olmazların" Annan Planı'na girmesı ıçın çaba gösterdiğini, ancak Rum tarafinın en hafif de- ğışikhk önerilerini bile geri çe- virdiğini söyledi. Denktaş sözle- nnı şöyle sürdürdü: "Eğer iste- diklerimizi alamıyorsak yapa- cağımız şey, bu görüşmeler bu- rada tıkanmıştır, ey halkım, ey anavatanımın insanı, durum böyledir diyerek sizlere duyiır- mak. orada geri çekilip Annan Planının kabul edilmemesi için mücadele etmektir. Bunu söylemek hakkım. çünkü pa- zarlıktayım. AB'ye girelim a- ma sağlam anlaşma yaparak diri girelim. Kimse bizi topuy- la tüfeğiyle AB'ye sokamaz. Anlaşma isteme konusunda sa- mimiyiz, ama can pahasına. kan pahasına. şehitler pahası- na kurtardığımız haklanmızın gasp edilmesine razı değiliz." AB'nln nlyetl anla$ılacak AB'nin, Türkiye'nın üyelığı önüne Kıbns engelini koyması- ru eleştıren Denktaş, "AB Tür- kiye'>i alacaksa Kıbns mesele- sini önüne engel olarak koy- mazdı. Kıbris meselesi engel olacaksa bu engel, Kıbns Ru- mu'nun, Yunanistan'ın önün- de olmalıydı" diye konuştu. Denktaş sözlerini şöyle sür- dürdü: "Türkiye'yi eğer alacak- larsa 'hadi bakahm son adımı da at, Kıbns'ı da verve maşallah di- yelim" diye söylemiyorlarsa ve cidden memnunsalar Türki- ye'nin attığı reform adımlann- dan, bu sözlerini geri almama- lıdırlar, Kıbns meselesi halle- dilmedi diye. Ama eğer Türki- ye'yi almayacaklarsa ve baha- ne olarak koymuşlarsa diyebi- lirler ki, her şeyi yaptınız ama unuttuk söylemeyi, bir de Kıb- ns vardı. tşteTürkiye o zaman anlayacak AB kendisini alacak nıı almayacak mı." Denktaşın. "Kan istedik ver- diniz, can istedik verdiniz, şim- di de ses istemeye geldim" söz- leri alkışlarla karşılandı. Denk- taş, konuşmasını "Dünyanın bu- nu görmesini istedim, teşekkür ederim" dıyerek tamamladı. Denktasa büyük destek Coşkulu karşılamaANKAR\ (Cumhuriyet Bürosu) - KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş. Kıbns mü- zakerelen arasında geldığı Ankara "da büyük coşkuyla karşılandı. Denktaş'a, Esenboğa Havalimanı'ndan şehir merkezine gelışinde yüzlerce vatandaş ve kilometrelerce uzanan araç konvoyu eşlik etti. AKP dışındaki parti- ler ile sendikalar ve derneklerin katıldığı karşılamada, "Denktaş dayan,Türkiye uyan", "Kıbns Türkrür, t ü r k kalacak" sloganlan atıldı. Ankara Tıcaret Odası (ATO) ve Türk Ocaklan'nın düzenlediği konferans için özel uçakla Ankara'ya gelen Denktaş, Esenboğa Havaalanı'nda askeri törenle kar- şılandı. Denktaş'ı karşılamaya CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen. SP Genel Başkanı Recai Kutan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu. MHP'den Osman Dur- muş, DSP'den Zeki Sezer başkanhğındaki bir heyet ile ATO Başkanı Sinan Aygün. ÎP, ANAP temsilcıleriyle bazı sendika ve der- nekler de geldi. Denktaş'ı karşılayanlar. ha- vaalanı çıkışında yolun iki yanmda taşıdık- lan afişlerle destek göstenlerinde bulundu. Konvoydakiler, "Kıbns'ı veren Türkiye'ji verir", "Dayan Denktaş, uyan Tayyip" sloganlan attılar. Sağ \ e sol görüştekı farkh partılerin taraftarlannın Denktaş için bir araya gelmeleri ilginç görüntüler oluşturdu. Ağirhğını tP. SP ve MHP'den gençlenn oluşturduğu konvoyda. "Türk gençliği Denktaş ile omuz omuza'% "Annan Planı ABD'nin planı", "Annan Planı'nıAn- nan'a görür", "Dayan Denktaş, uyan Türkiye" yazılı dövizler taşındı. Denktaş, ATO Konferans Salonu'na gelişınde Mehter Marşı ile karşılandı. Denktaş'ın konuşması- nı dinlemeye gelen çok sayıda kişi salona sığmadı. tPTilenn taşıdığı "Sağ sol yok, vatan savunması var" dövizi dikkat çekti. ATO'nun düzenlediği konferansa, KKTC Cumhurbaşkanı Denktaş'ın yanısıra 9. Cumhur- başkanı Süleyman Demirel. DSP lideri Bülent Ecevit. BBP lideri MuhsinYazıcıoğlu, CHP Ge- nel BaşkanYardımcısı Onur Öymen ve çok sayıda üst düzey davetli katıldı.(SERDAR ÖZSOY) Erdoğan ve Gül, KKTC Cumhurbaşkanı ile görüştü 'Süreç Denktaş y la bitecek 9 A>fKAR.\ (Cumhuriyet Bürosu) - A- TO'nun düzenlediği konferans için Anka- ra'ya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Başbakan Recep Tayyip Erdo- ğan ve Dışışlen Bakanı Abdullah Gül ile bir araya geldi. Denktaş, Gül'ün yurtdışı te- maslanyla ilgili olarak verdiği bılgilerin kendisini rahatlattığını ve adaya "ümitlen- miş ve iyi olarak" döneceğini kaydetti. în- gıltere Dışışleri Bakanı Jack Straw'un Gül'e ilettiğı "Rumlann referanduma ha- yır demeleri durumunda yalnızca Güney Kıbns olarak .VB'ye girecekleri" görüşü- nün Denktaş'ı raha'tlattığı kaydedildi. Baş- bakan Recep Tayyip Erdoğan da müzakere- lere Denktaş ile başlandığını ve sürecin Denktaş'la bitirileceğini söyledi. Yerel seçimler için yurtiçinde mitingleri- ni sürdüren Başbakan Erdoğan, dün akşam saatlerinde .\xıkara'ya gelerek KKTC Cum- hurbaşkanı Denktaş ile baş başa görüştü. Görüşmenin ardından herhangi bir açıklama yapıbnazken Erdoğan, katıldığı bir televiz- yon programında görüşmenin çok olumlu ' geçtiğini söyledi. Erdoğan, müzakerelerde Rum tarafının hiçbir iyi niyet göstermediği- ne dikkat çekerek Türk tarafının olmazsa olmazlanndan ta\iz vermesinin ise söz ko- nusu edilemeyeceğini ifade etti. Denktaş, Gül'le de bir araya geldi. Görüş- menin ardından Gül ve Denktaş, kısa birer açıklama yaptılar. Gül, Türk tarafuun tutu- munun belli olduğunu, New York'ta başlatı- lan iyi niyetin sürdüğünü kaydetti. KKTC li- deri de, adada çözüm bulunması için "insan üstü" gayret gösterildiğini, 1 Mayıs'a kadar çözüm olup olamayacağını denediklerini be- lirtti. Denktaş, Rumlann bazı şeyleri aşması gerektiğini belirtirken "kavgalı insanlann barış yapamayacaklannı" kaydetti. Patlayıcı maddenin bildirîmini yapmadı 19tonbaruttaşıyan gemikaraya oturdu AYKUT KUÇUKKAYA Taşıdığı patlayıcı madde- yi Türk makamlanna bildir- meyen Ukrayna bayraklı "Delpin-l" âdlı gemi Ça- nakkale Boğazı'nda karaya oturdu. Uluslararası Deniz- cilik Örgütü'nün sözleşmesi ve Montrö Anlaşması'na gö- re patlayıcı maddeyi Türk makamlanna bildirmesi ge- reken geminin 19 ton barut taşıdığı ortaya çıktı. Ukrayna'dan Lübnan' ın Beyrut Limanı'na giden 193 gîostonluk 33 metre boyun- daki "Delpin-l"adh yük ge- misi, Canakkale Boğazı Nara Burnu'nu döndükten sonra makine anzası meydana gel- di. Makineleri stop eden ve akıntının etkisiyle sürüklen- meye başlayan gemi, Eceabat Camburnu mevkiinde kaya- bklara oturdu. Gemi kaptanı, tehlikeli yük taşıdığını behrte- rek acil yardım talebinde bu- lunurken, geminin Türki- ye'deki acentası Pelikan da Türk makamlannı arayarak patlayıcı madde hakkında bil- gi verdi. Geminin, 400 kutu içinde 19 ton barut taşıdığı or- taya çıktı. Sahil Güvenlik Ko- mutanlığı olaya el koyarken, kurtarma çalışmalan da başla- dı. Taşıdığı patlayıcı maddeyi Türk makamlanna bildirme- yen gemi idari personeli hak- bnda soruşturma başlatılaca- ğı öğrenildi. Beyoğlunda yürürken başına saplandı Universiteli genç 'serserikurşun'la öldü ALPER KIZILTAN Çeşitli mafya gruplannın çatışmalanna sahne olan Be- yoğîu'nda "yürümek" bir cana mal oldu. Beyoğlu İmam Adnan So- kak'ta arkadaşlanyla yürii- yen Istanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4. sınıf öğ- rencisi Önder Babat (25), nereden geldiği belli olma- yan "serseri bir kurşunun" isabet etmesi sonucu yaşa- mmı yitirdi. Edinilenbilgiye göre, arkadaşlanyla yürüyen Babat, aniden yere yığıldı. Başından kan aktığını gören arkadaşlan, Babat' ı Taksim Eğitim ve Araştırma Hasta- nesi'ne götürdü. Hastanede hayatını kaybeden Önder Babat'm başına kurşun isa- bet ettiği anlaşıldı. Babat'ın arkadaşlan ifadelerinde, si- lah sesi duymadıklannı söy- lediler. Yetkililer, Önder Ba- bat'ın ölümüne, uzak mesa- feden havaya sıkıldıktan sonra düşüşe geçen ve polis dilinde "yorgun kurşun" diye tabir edilen merminin yol açmış olabileceğini kay- dettiler. îmam Adnan Sokak'ta ge- çen yılın aralık ayında, halen tutuİclu bulunan Fırat Deli- baş ile Gani Güner'in adam- lan olduğu ileri sürülen iki grup arasındaki silahlı çatış- mada yoldan geçen bir kişi 61- müş, 8 kişi de yaralanmıştı. GUNDEM MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada şı nasıl güvenli ve istikrarlı tutarım? AB de doğal olarak bu sorunun yanıtını arıyor. Batısında okyanus var, sorun yok. Kuzeyinde so- ğuk denizler ve buzullar var, orada da sorun yok. Güney ve doğuda iş degişiyor... Zaten genişleme sürecinin tüm halkasını bu iki yön oluşturuyor. 1 Mayıs 2004'te 10 yeni ülke, 2007'de de Bulgaristan ve Romanya ile birlikte AB, 27 ülkeli 500 milyon nüfuslu bir küresel güç halıne gelecek. Bu güç, salt ekonomik ve siyası değil aynı za- manda askeri bir ağırlığı da beraberinde taşıma- ya hazırlanıyor. Bu yıl devrede olması planlanan Avrupa Ordusu'nun (AVOR) temelleri bu amaçla atıldı. AVOR, stajını Balkanlar'da yapacak. Bu staj döneminin ardından Hırvatistan, Bosna-Her- sek, Arnavutluk, Makedonya ve Sırbistan-Kara- dağ, Türkiye'den önce AB'ye tam üye olursa şaş- mamak gerekir! Türkiye, AB dairesınin ilginç bir eşiğinde duru- yor. Zira, AB'nin Balkanlar'dan sonra "Avrupa'nın çevresini" tanımlarken adını saydığı ülkeler şun- lar: Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Moldova, Gür- cistan, Ermenistan, Azerbaycan ve devamı... AB'nin resmi değerlendirmelerinde Türkiye, Av- rupa'nın çevresi olarak değil, müstakbel tam üye- si olarak yer alıyor. Ancak bu müstakbellik o ka- dar çok bel verdi ki! AB, yukarıdaki anlatımla "çevresini" de hesaba katıp "genişlemiş Avrupa" (genişlemiş AB değil!) kavramının içine tam 52 ülke oturtuyor. Bunlardan 27'si AB'ye tam üye, 25'i çevre. AB stratejistleri bu 52 ülkeye, "komşu böige" kavrarnıyla Ortado- ğu'yu da ekleyıp tam 72 devlete ve 1.2 milyar nü- fusa ulaşıyorlar. AB, güvenlik stratejısini bu çembere dayalı ola- rak oluşturuyor. Nasıl bir tren? Tıpkı ABD' nin BOP'u gibi AB'nin genişlemiş Av- rupa projesinde de Türkiye, çemberin içinde ve belirleyici bir noktasında kalıyor. önümüzdeki haf- ta Türkiye'ye gelmesi beklenen AB'nin yüksek temsilcilerinden Solana, AB'nin etrafındaki ülke- lerte 3'lü bir yol haritası izlenmesi için mekik do- kuyor. Akdeniz ülkeleriyle "Barselona süreci", Bal- kanlar'la "istikrarve işbirliği süreci", Rusya vedo- ğusu ile "ortaklık ve işbirliği anlaşmalan"... 1995'te temelleri atılan Barselona süreci için bir konferans düzenlenmiş, o yıl yapılan Barselona Konferansı'na 15 AB üyesi ülkenin yanı sıra Fas, Tunus, Cezayir, Malta, Mısır, Ürdün, Filistin yöne- timi, Israil, Suriye, Güney Kıbns ve Türkiye çağ- nlmıştı. Böylece bir "Avrupa-Akdenizortaklığı"\n\- siyatifi ortaya çıkmıştı. Bu inisiyatifın önüne koy- duğu bazı hedefler şunlardı: - İki bölgenin siyasal ve güvenlik bakımından or- taklık kurması. - Ekonomik ve mali yapının AB'ye yakınlaştırıl- ması. - İnsan kaynaklarının geliştirilmesi. BOP'a ne kadar benziyor! 2-3 Aralık 2003'te Napoli'de yapılan toplantı ile Avrupa-Akdeniz diyaloğunun genişletilmesi ve derinleştirilmesi kararlaştınldı. AB'nin 2006'ya kadar uygulayacağı Akdeniz Bölgesel Strateji Dokümanı'nın içinde Türkiye ile ilgili bölüm de var. Dokümanda Türkiye, genişle- miş Avrupa'nın bir parçası olarak kabul ediliyor a- ma, Avrupa kimliği ile Türk kimliği ayrı ayn tartışı- lıyor! özetlediğimiz tablo, AB'nin 21. yüzyılda herke- sin eşit hakka sahip olduğu tek tip vagonlarla yü- rüyen bir tren değil, birkaç sınıflı yeni vagonlann eklendiği bir tren olacağını gösteriyor. Tren kaçmasın binelim derken, nereye binece- ğimizi de iyi bilmemiz gerekiyor. ankcum(« cumhuriyet.com.tr Demirel ve Gariboğlu dinlendi Türkbank'ta Yılmaz suçlandı ANKARA (Cum- huriyet Bürosu) - Ege- bank'ın eski sahibi Murat Demirel. Mec- lis Soruşturma Komis- yonu'nda eski Başba- kan Mesut Yılmaz'ı suçlarken "Egebank'a el konması, Cumhur- başkanlığı seçimi bir oyunun parçası" dedi. Demirel Alaaddin Ça- kıcı'nın Türkbank iha- lesine katılmaması için kendisini tehdit edip et- mediğinin sorulması üzerine "Hayır. Hiç kimse bana öyle bir şey yapmaya yeltene- mez. Yapmadılar da" karşılığrnı verdi. Türkbank ihalesine fesat kanştırdığı iddi- asıyla eski Başbakan Yılmaz ile eski Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında kurulan Mec- lis Soruşturma Komis- yonu, dün işadamlan Erdoğan Demirören. Hayyam Gariboğlu \ e Yahya Murat Demırel'ı dinledi. Demirel, ban- ka özelleştirmelerinde entrikalar çe\Tİldiğini, bu bankalann "içinin boşaltılacağının" da- ha başından belli oldu- ğunu ileri sürerek "bü- tün bunlann arkasın- da Mesut Yılmaz'ın bulunduğunu" söyle- di. Demirel, "Bankayı alması kararlaştınlan kişilerin iktidann da desteğiyle bürokrat- ları bağladığını, özel- leşrirmeden sonra da bankanın içini boşalt- tığını" ileri sürdü. Komisyonda Hay- yam Gariboğlu da Me- sut Yılmaz'ı suçladı. Gariboğlu "Mesut Yıl- maz, üçüncü bir med- ya grubu yaratmak için Korkmaz Yiğit'i korudu. Onun için ihaleyi 600 milyon do- lara verdiler. Banka- nın değeri 320 milyon dolardı. Biz 380 mil- yon dolar vermiştik" diye konuştu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle