18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SBMART2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA J v U Lt x LJ 1 \ kultur(a cumhuriyet.com.tr 15 Jieis Çetik'm doğaçlamaya dayanan filmi Anadolu halk öykülerini beyazperdeye taşıyor "Vönetmen , senaryo. kamera, rnüzık: Reis Çelik / Oyuncularr Tuncel Kuirtiz. Sabri Tuta I, Kemal Güitekin, Ali Başkan, Aslı Sulan, Reyhan Ulu, Volka n Şirin, Nezake: Kılıç, Âşık Memet, Âşık Israfil, Kâtip Amca, Meclis Emmi/2003 ağlannyalancısıyım'Samimı ama pek jmulanı vereme- yen ılk ıkı ıddialı fılmine (Işıklar Sönmesin'le Hoşçakal Yarın'a) doğrusu pek yakmlık duyamadığı- mız yönetmen-senarist Reis Çe- lik'in kamerasını sırtlayıp büyük oyuncu Tuncel Kurtiz'le birlikte Anadolu yollanna düşmesmin ürü- nü İnat Hikâyeleri. yeni haftanın bugün gösterime giren bir başka ye- ni yerlı filmı. 5 ay öncesınde. Antalya'nın son gününde gördü öümüz, baştan sona seyirciye sıcakl ı ğını geçiren ama ka- ranlık basılmış. kötü kopyasına kur- ban giderek festıvalden Ponakal'sız çıkan fılmmi dedelerine ıthaf eden Reis Çelik'ın, baba ocağına döne- rek çektıği bu 'anlatı'sı, inat tema- sını arkalayan bir ana öyküye yedirilmiş yan öykülerden bütünlenıyor. Yörede ulaşımı sağlayan, Kayzer Kemal'in (Kemal Gültekin) Lüküs Ar- dahan ısimli, radyolu, sıcak, kırmızı minibüsüyle, Kızakçı Daşo'nun (Sabri Tutal) donup buz tutmuş Çıldır Gölü'nün üstünden sürerek kestirmeden köye varacağı- nı ve her zaman minibüsü geçeceği- ni ıddia ettiği, atlann çektiği mavi kızak dolmuşunun kıyasıya rekabe- ti ve inatlaşması ekseninde gelışen ana öykü, Arnavut'u aratmayan bir köylü ınadmın çeşitlemeleri niteli- ğindeki sahne ve bölümlerden bes- leniyor. Karacahılcesınin her zaman kaybetmeye mahkûm; akıllıca, onurlu olan inadınsa genelde mura- dına erdiğınin vurgulandığı film, türkü çığıran, kilim ışleyen Anado- lu köylüsüne yapılmış bırgüzelleme gibi de algılanıyor. '8 ay kış, S ay ayaz. 1 ay yaz' Yıhn 8 ayını karakışta, karlar al- tında, 3 ayını kuru ayazda. kalan bir ayını da güneşlı yazda geçiren Do- ğu'da, soğuk havasıyla ünlü, kutup- tan farksız Çıldır Gölü yö- resınde geçen bu Reis Çelik anlatısı. soğuğu acıtan. ha- şin bir ıklime karşıt sıcak- lıktakı bazı naıf öyküleri yö- re ağzıyla perdeye taşıyor. Minibüsçü Kayzer Ke- mal'le Kızakçı Daşo'nun çekişmesi \e kıyasıya inatlaşması süresince anlatılan, Latif Ağa'yla Koço Ağa'nın lades tutuşması, oğlunun sevdiğı Şahsenem'le (Aslı Sulan) evlenmesıne karşı çıkan Latif Ağa'nm kıza sorduğu muamma, işi- gücü hep bahse girmek \e kazan- mak olan cambaz Şaho'nun parala- nnı yatırdığı Çıldır Bank'ın merak- lı müdürüyle (Ali Başkan) giriştığı bahıs faslı gıbı bölümlerden oluşan 'Beyaz y kuryesipatron karısıGenelde. suçla iç içe geç- miş gangsterlerin kahraman- laştınldığı o mafya yaşamının hikâye edildiği fılmlerde bu parlak ama karanlık dünyayı allayıp pullayarak alabıldiği- ne çekıci kılmak eğilıminde- dir Hollywood sineması. Bugün gösterime giren Ital- yan filmi Angela ıse bu eğili- min karşıtı çizgide gelışen. Si- cilya'nın Palermo kentınde geçen ve l980"lerde gerçek- ten yaşanmış bir olaydan sıne- maya aktanlmış, erkek ege- men bir dünyada patron kan- sı olmanın tehlikelerine deği- nen \e çeşıtlı yollardan eroın satışının (uyuşturucu ticaretı- nin) odağına yerleştirildiğı bir suç ve aldatma öyküsü çeşit- lemesi. Meraklısının - Güney Ya- kasının Hikâyesi' adlı" 2000 yapımı müzikal komedisıyle anımsadığı. ttalyan kadın yö- netmen Roberta Torre'nin senaryosunu yazıp yönettiği. çeşitli festivallerin yan bö- lümlerinde gösterilmiş 'Ange- la', çeşitli boy ve büyüklükte- Yönetmen, senaryo: Roberta Torre / Kamera: Daniele Cipri / Müzik: Andrea Guerra / Oyuncular: Donatella Finocchiaro, Andrea DiStefano, Erasmo Lobello. Mario Pupella / Italya 2003 (Özen Film) ki kilolarca 'beyaz'ı kâh ayakkabı kutusunda, kâh po- şet içınde yerlenne teslim et- mekte uzmanlaşmış, küçük bir mafya patronunun genç kansı Angela"nın (ılk oyun- culuk deneyimindeki cildi bo- zuk ama çok gayretli Dona- tella Finocchiaro giderek ro- lüne ısınıyor) öyküsü. Kirli işler çeviren Rosa- rio'yla (Mario Pupella) evle- nip genç yaşta anne olmuş, yaşını pek yaşayamamış mut- suz Angela, kocasının parava- na ayakkabı dükkânında pa- ketlenmiş mallan taşımasının karşılığını mücevher ve paha- lı giysi gibi armağanlarla alı- yor ama zamanla bu onu kes- miyor. Polisçe gözlenip dinlendi- ğinden habersiz kadının suç hayatı, kocasının sağ kolu olan yakışıklı tetikçıyle (And- rea DiStefano) mercimeği fı- nna vermesıyle değişiyor ve kaçamak tutkulu bir aşka dö- nüşüyor. Kocasına, racona bağlı Angela'nın gözünden anlatılan film, vasat bir maf- ya serüveninden yavan bir La- tin melodramına dümen kıra- rak gitgide irtifa kaybediyor. Hikâyedeki gerçekçi tonla- ra karşın sonuçta alışılmış tür- den, maço gangster filmleri- nin Palermo usulü kadın ver- siyonu sayılacak 'Angela'yı bir ölçüde sıradanlıktan sıyı- ransa Daniele Cipri'nın o- muz kamerasıyla saptanmış, renklerle oynayan, resim ta- dındaki grenli görüntüleri. Finocchiaro geleceğin Anna Magnani' film. neşeyle acmın, gülmeceyle dramın harmanlandığı malzemesi- ni, adeta beyaz örtüyle kaplanmış yüce dağlann ufka kanştığı görkem- lı panoramık manzara görüntüleri eşliğinde, belgeselimsi bir rengâ- renk masal havasında aktanyor. Çağlardır Ağn Dağı'nın eteklerin- de anlatılmış, dilden dıle yayılmış masallardan, Anadolu halk edebıya- tına özgü atışmalardan ve âşıklann sazından-sözünden aktanlmış yerel hikâyelerden derlenmiş, bahar ge- lince karlarla birlikte eriyip yağmur- bulut olarak aktığı başka yerlere, başka coğrafy alara kanşan bu sıcak, naıf ve otantik anlatı, bu kez Reis Çelik"ın filmografisine yazılacak bir artı kuşkusuz bizce. Kameraya çok sıcak duran yöre sakinlerinden oluşan, amatör şevki- nın doruğa çıktığı, çok gayretli bir oyuncu kadrosuyla, büyük ölçüde doğaçlamaya dayanarak çekilmış filmin lokomotifiyse, kâh anlatıcı, kâh Latif Ağa ya da cambaz Şaho ro- lünde, yıllann bınkimıni ortaya ko- yarak yer aldığı her karede ustahğı- nı konuşturan, Dede Korkut'umsu bir masalcı babayı ya da ağzından bal damlayan bir bılgeyi andıran ka- rizmatik Tuncel Kurtız kuşkusuz. Hem anlatıcıyı oynayan, hem de baş- ka rollen üstlenen Kurtız 7 ın perfor- mansı kısaca şapka çıkanlacak cıns- ten. Anadolu Insanına güzelleme Seyirciye folklorik. mıstik tatlar, fantastik görüntüler, anonim ezgiler ve kanlı canlı köylü tıpler, âşıklar eş- liğinde, belgeselimsi, otantik bir se- yırliğe davetıye çıkaran, doğal me- kânlann hakkını veren inat Hikâye- leri, kimi teknik kusurlanna, anla- tım kusurlanna, dramatik zayıflık- lanna karşın son haftalann ilgiye ve seyre değer en sevimli filmlerinden bın kanımızca. Nıcedır küçük cam ekranı parsellemış o Doğu'ya iliş- kin, kan davalı-ağah-hanımağalı, ba- yat pehlıvan tefrikasmdan farksız, reyting kovalayan, paspal TV dizile- rinin yanında bir başyapıt gibi duran İnat Hikâyeleri umanz sinemasever- lerden hak ettiği ilgiyi görür. İZLEYİCİ ERDAL ATABEK Bir Oscar töreni daha geçti '.n tyi Erkek Oyuncu Ödülü" Sean Penn'in, 'En îyi adın Oyuncu O>dülü" de Charlize Theron'un oldu. 76. Oscar ödülleri venldı. Tören de ayn bir sinema olayı sayılmalıdır. Yapım- yönetim, oyuncular, senaryo, bırbirini izleyen sahneler ve usta sunucu Bill Crystal kendi başına bir yapıt. Buna dikkat çekiyorum, çünkü bir gecenin düzenlenmesi de özgün bir sanat türü niteliği taşıyor. Gelışigüzel yapılan törenlere dikkatle bakıldığı zaman fark ortaya çıkmaktadır. Ödüllere gelince, 'KraJ Oscar'a gidiyor' başlıklı yazımda da Y'üzüklerin Efendisi'nin son bölümü olan 'Kralın Dönüşü'nün başansını vurgulamıştım. Kanımca bu filme verilen ödül, aynı zamanda Tolkien'e de verilmış oldu. Ama bu yıl verilen ödüllerin en önemli özelliği, Bush yönetiminin iki karşıtına birden verilmesiydı. 'Gizemli Nehir'in (Mystic River) ıki oyuncusundan Sean Penn, harika oyunuyla 'En tyi Erkek Oyuncu', Tim Robbins de 'En tyi Yardımcı Oyuncu' ödüllerinı aldılar. Bu film. herhalde yeniden vizyona gırecektir, görmeyenlere ısrarla öneririm. Beni sevindiren bir ödül de 'En İyi Yabancı Film' dalında ödül alan Kanada yapımı 'Barbarların İstilası* oldu. Bu filmi de çok sevmiş ve izleyicilere önermiştim. Küreselleşmenin portresini böylesine başanyla çizen başka bir film henüz yapılmadı. Theron'un yaşadığı trajedl 'En İyi Kadın Oyuncu' ödülü, beklendiğı gibi Charlize Theron'un oldu. Bu Güney Afrikalı oyuncu 'Cani' (Monster) filmindeki rolü ile ödül aldı ki bu rolde erkekleri öldüren bir otoyol fahişesini canlandınyordu. Ama onun yaşamında büyük bır trajedi vardır. Theron on beş yaşında ıîcen, Güney Afrika'daki çıftlıklennde e\e çok sarhoş gelen babası annesini döverken, annesı sılahla babasını vurup öldürmüşrür. Charlize Theron'un bu trajediyi aşarak buralara geldiğinı bilmek gerekiyor. 'En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu' ödülünü Rene Zellweger. 'Soğuk Dağ'dakı rolü ile aldı. 'En İyi Erkek Oyuncu' ödülü adaylanndan Jude Law. çok iyi oyuncudur. 'Kapıdaki Düşman' (Enemy at the Gate) filmindeki performansı çok iyiydi. Johnny Deep de çok iyi oyuncudur, hele "Dokuzuncu Kapı'da. Ama ödül Sean Penn'e verildi, onun konuşması da değerbilirliği vurguluyordu, 'en iyi erkek oyuncu' olmadığı bu ödülle de anlaşılmaktadır. Ödül alan sanatçılann kimlere teşekkür ettiklerine dikkat edildiği zaman, onlan yetiştiren anne babalanna, rol arkadaşlanna. yönetmenlerine, yaşamlannda özel yer tutan kişilere, eşlenne teşekkürleri, bir yaşam çızgisını gözler önüne sermektedir. Dikkatle izlendığınde her olaydan çıkanlacak nice ders var. KEDİGOZU VECDİ SAYAR 'Sinema ve Hukuk'tan Kadın ve Siyasete Geçen haftadan bır etkinlikle başlamak istiyo- rum: Istanbul Barosu'nca düzenlenen 'Sinema ve Hukuk Bulusması', olağanüstü bir ilgiyle karşılan- dı. AKM ve Istanbul Bilgi Ünıversitesi'nde hep do- lu salonlara oynadı filmler. Bu ilgi, toplumumuzun 'hukuk' kavramına duyduğu özlemin bir sonucu mu, yoksa mahkeme filmlerinde yer alan çatışma ve gerilim unsurlanndan mı kaynaklanıyor, bilemi- yorum. Ama, şenliğin geleceğini -daha doğrusu Akbank'ın sponsorluğunu- güvence altına almak- ta etkili olmuştur herhalde. 'Sinema ve Hukuk Bulusması' çerçevesinde dü- zenlenen panelde, ilginç anekdotlar aktanldı. Şen- likte gösterilen TRT yapımı 'Bir Ceza Avukatmın Anılan'run başına gelenler, sinemamızın sansürle dansını çok iyi örnekliyordu. Film, yapıldıktan son- raTRTyönetimince rafa kaldırılmış, Cem Duna'nın genel müdüriüğü sırasında bir kez gösterildikten sonra gene kayıplara karışmıştı. Erkan Yücel ve Kerim Afşar gibi artık aramızda olmayan iki büyük ustayı anma fırsatını bize veren 'Bir Ceza Avukatı- nın Anılan'nm en büyük 'suç'u, ıdama karşı çıkma- sıydı. Bu suçu, yönetmen Lütfi Akad'la birlikte iş- leyen filmin oyuncusu ve yönetmen yardımcısı Çe- tin Öner, TRT sansürüne takılan kendi filminden, uluslararası ödüller almasına karşın ülkesinde se- yircı ile buluşamayan 'Gülibik'in serüveninden de söz ettı panelde. Çetin öner'in okuduğu TRT denetım raporunda 'Müslüman bir ülkede çekilen bir filmde hiç cami görülmemesi', Istiklal Marşı söylenirken uzaktaki derede çamaşır yıkayan kadınlann ayağa kalkma- ması', 'Anadolu topraklannın çorak gösterilmesi' gibi yasaklama gerekçeleri yer ahyordu. Tabii. o günleri yaşamamış gençler oidukça eğlendiler bu gerekçeleri dinlerken. Kimilerınin ıse aklına şu so- ru takıldı: Peki, otuz yıl sonra, hâlâ yasaklı mıydı 'Gülibik'? Sorunun yanıtını herhalde TRT'nin yeni yöneticileri verecektir.. • • • Istanbul Bilgi Üniversitesı bu günlerde bir başka şenliğe daha ev sahıpliğı yapacak: '2. Filmor-Ka- dın Filmleri Festıvali'. Henüz Ankara'daki 'Uçan Süpürge' gibi rüştünü ispat etmiş bir şenlik değil ama Istanbullu kadınlann bu şenliğe sahip çıkacak- larını sanıyorum. 'Dünya Kadınlar Günü' nede- niyle daha pek çok etkinlik düzenlenecek ülkemi- zin dört bir köşesinde. Hepsine yerimiz yetmeye- ceği için, Sabancı Üniversitesı'nin düzenlediği bir konferansı okurlarıma duyurmakla yetineceğim: 9 Mart akşamı, üniversitenin Karaköy'deki binasın- da Cynthia Cockbum, 'Toplumsal Cinsiyet Gözüy- le EtnikAynmcılık' başlıklı bir konuşma yapacak ve Kıbrıs sorununu alışılmışın dışında bir yaklaşımla tartışmaya açacak. Etnik ve toplumsal cinsiyet ba- zında 'ötekileştirme' süreçleri arasındaki ihşkıleri - benzerlikleri ve karşıtlıklan- sorgulayacak Cock- burn. Bilmem ilginizi çeker mi? Kadınların siyasete bulaşması hâlâ pek hoş kar- şılanmıyor ülkemizde. Iktidar partisinden örnek ve- rirsek, yaklaşan yerel seçimlerde kadın adayların Iistelerdekıoranıbınde5'miş. Kültür ve sanata bin- de 3 bütçe ayıran bir ülke içın şaşırtıcı değil elbet- te. İlginç olan, 'Cumhuriyetin değeıieri'ni dilinden düşürmeyen CHP'nin de kadın adaylar açısından son derece yoksul bir görünüm sunması. Antak- ya'nın başanlı başkanı îris Şentürk'ün, bir de Iz- mir-Konak'ta Dilara Ersözlü'nün dışında dişe do- kunur bir kadın aday yok. SHP ise çok daha iyi bir sınav verıyor. Doğubayazıt ve Mardin-Kızıltepe'nin DEHAP'lı başanlı kadın başkanlarından Aydın'da Sema Pişkinsüt e çok sayıda kadın başkan aday- ları var. DSP, ANAP, DYP listelerinde de kadın adayların sayısı AKP ve CHP'ye oranla daha faz- la. (Nasılsa seçilme şansları olmadığından mıdır acaba?) önümüzdeki hafta, 'Dünya Kadınlar Günü'nö kutlayacağız. Biryandaşenlikler, paneller; öteyan- da 'namus cinayetleri' ve AB'ye girmeye aday bir toplumu yönetmeye talip 'erkek' partılerimizın 'er- kek' adayları... vecdisayar ı yahoo.com Öykü yarışması sonuçlandı • BALIKESİR (AA) - Türk edebiyatının önemli öykücülerinden Ömer Seyfettin'in anısını yaşatmak amacıyla Gönen Belediyesi'nce düzenlenen geleneksel 15. Ömer Seyfettin Öykü Yanşması sonuçlandı. Prof. Dr. Mertol Tulum, Prof. Dr. Birol Emil, Prof. Dr. Abdullah Uçman, Yrd. Doç. Dr. Saadettin Yıldız ve Gönen Belediye Başkanı Hayatı Köse'den oluşan seçici kurul, Prof. Dr. Şansın Tüzün'ün 'Çumhuriyet Çiçeği' adlı öykusünü binncı seçti. AyduTdan Kemal Gündüzalp'in Babamla Konuşma' adlı yapıtı ikınciliğe değer göriilürken Mersin'den Adil Okay'ın 'Liman' adlı öyküsü üçüncü oldu. Yanşmada dereceye girenlere ödülleri, yann Gönen'de düzenlenecek törenle venlecek. BUGUN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde 19.30'da İDSO'nun 'Cemal Reşit Rey'in 100. Yılı Anısına' adlı konseri. Şef: Erol Erdinç. Solist: Yladimir Ovchinnikov (piyano). (0 212 251 56 00) • CEMAL REŞİT REY' KONSER SALONL nda 20.00de Cemal Reşit Rey Dans Tiyatrosu'ndan 'Benim Akdenizim/Kırılgan' (0 212 232 98 30) • NARDİS JAZZ CLUB'da 22.30'da Cube konseri. (0 212 244 63 27) • ALTUNtZADE KÜLTÜR MERKEZİ nde 20.00'de İstanbul Sazendeleri nden 'Parmak İzleriyle Banş Mektubu' adlı konser. (0 216 341 05 00) • YAPI KREDİ TURKCELL BİNASI'nda 16 30da Ike Bertels ile Atötye Çalışması'. (0 212 252 47 00) • TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ'nde 18.00'de İhsan Fazlıoğlunun 'Felsefe Atölyesi'. (0 212 293 12 70) • ATATÜRK KİTAPLIĞI'nda 18.00'de Prof. Dr. Hüsamettin Arslan'ın katılacağı 'Sosyal Bilimler Atölyesi'. (0 21,2 249 38 19),
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle