18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPOIRCumhuriyet Ya: ;am 10 Yüzlerce yıldır paylaşılan coğrafya, Türk ve Yunan halklarını birbirine yaklaştırdı ve kültürlerini kısmen ortak şekillendirdi Ege banş ve dçptluk denizj'ürk mil- ÜW. ^w^ ^. ^ W ^ ^ . Imalı ama!N A S U H M A H R U K l B K.ural olarak banş isteyen Türk ulusu diğer sınırlannda olduğu gibi Ege'de de hiçbir şekilde soaın çıkmasını arzu etmez. üyük önderAtatürk'ün Cum- huriyetimizi kurarken temel aJdfğı ilkelerin başında; "Yurt- ta Sulh Cihanda Sulh" gelir. Bu sözü an- cak onun gibi bir savaş sanatı ustası dile getirebılirveiçinidoldurabilırdi. Savaşın ne kadar korkunç bir şey olduğunu, hayatı cepheden cepheye koşmakla geçen Mus- tafa Kemal gibi gerçek savaşçılar çok iyi bi- lir. Teoriler ve tarih kitaplan. gerçek savaş karşısında korkunçluğu ve acıları ifade et- mekte ve yansıtmakta çok yetersiz kalırlar. Gençlıği hep ateş attında geçen Mustafa Ke- mal savaşı, milletın hayatı tehlikede olma- dığı sürece bir cinayet olarak tanımlamış- tır. TBMM'nın bırincı yılında yaptığı konuş- mada ulusal bağımsızlığı bir hayat mese- lesi olarak değerlendirmiş ve şunu ekle- miştir "Millet vememleketin menfaatieriicap etîirirse, insanlığı teşkil eden milletlerden her biriyle medeniyet icabı olan dostluk ve siyaset münasebetlerinı büyük bir hassa- siyetle takdir ederim. Ancak, benim mille- tımi esir etmek isteyen herhangi bir mille- tin, bu arzusundan vazgeçinceye kadar, amansız düşmanıyım." Mustafa Kemal'in gösterdiği yolda ilerteyenTürkmil- leti de, Ata'sı gi- bi değerlendirir diğer milletlerı, ve her zaman büyük bir hassası- yetle, dikkatle, eşitlik ve karşılıklılık ilkesiyle yürütür bu devletlerle ılişkilerıni. Bu çerçevede, kural olarak banş isteyen Türk milletı, diğersınır- larında olduğu gibi Ege'de de hiçbir şekil- de sorun çıkmasını arzu etmez. Aynı şey emı- nim Yunanistan'ın bize benzeyen Akdeniz- lı, sıcak kanlı halkı ıçın de geçerlidir. Yüz- lerce yıldır paylaştığımız bu ortak coğrafya her ikı halkı da birbirine yaklaştırmış ve kül- türlerinın kısmen ortak şekillenmesıne se- bep olmuştur. Bu yüzden yemeklerimiz ve müziğimiz birbirine benzediğı gibi fizik ola- rak bile birbirimıze benzeriz. Aslında Ata- türk'ün dediği gibi bu ortak coğrafyada, - ki devletler yaşadıklan coğrafyanın esırıdir- çok daha dengeli, huzurlu ve banş ıçinde yaşamayı başarabılsek. bırbirımize karşı yüruttüğümüz gerilim siyasetinı bırakıp bu- nun için harcadığımız kaynakları devletle- rimizin kalkınmasına ve milletlerimizin refa- hına ayırabilsek şüphesiz hayat her iki mil- let ıçin de çok daha güzel olacaktır. Bunları söyledikten sonra Yunanis- tan ve Tür-t kiye'nin neden Ege ve Kıbrıs'ta bir türlü orta yolu bulama- dığını anlamaya çalışmak ıçın bıraz tarihe bakmamız gerekır. Yüzyıllardır süren so- runların en önemlı sebebi, söz konusu coğ- rafya üzerinde yaşayan ıkı ülkenin egemen- lik haklannda önemli yaklaşım farklan olma- sı ve bu farklı yaklaş/mlann uluslararası hu- kuk ölçeğinde çözülememesidir. Bu sorunları şöyle sıralayabiliriz: Ka- rasuları sorunu. kıta sahanlığının sınıriandı- rılması sorunu, hava sahası sorunları, gay- ri askeri statüdeki adaların silahlandınlma- sı sorunu, Ege'de egemenliğı uluslararası anlaşmalar ile Yunanistan'a devredilmemiş ada, adacık ve kayalıklar (coğrafi formas- yonlar) sorunu, arama-kurtarma sorumlu- luk sahası sorunu, bir de tabii ki bugünler- degündemi- mizde olan Kıbns sorunu. Bu sorunlar elbette ki çö- zülebilir ve her iki halkınhuzurveba- rış içerısınde yaşa- yabilmesi için, hatta sadece bu iki halkın de- ğil, bağlantılı olarak Boğazlar ve Ege ile kendı ulusal menfaatlan gereğı ilgilenen çevremizdeki diğer devletlerın de banş ve huzuru için çözülmelidir de. Ancak burada unutulmaması gereken, karşılıklı verilen sözlerin değil, devletçe kayıt ve güvence al- tına atmmış anlaşmalar ve sonrasında ya- şanan fiili durumun esas olduğudur. Yunanistan ve Türkiye arasındaki so- runlann, Türkiye Avrupa Bırliği'ne girdiğin- de hemen çözüleceğini iddia eden söyle- me de katılamadığımı ifade etmek isterim. Çünkü bir ülkenin egemenlik hakları alanın- da kalan yerlerdekı mutlak hâkımıyeti. ah- di hukuk gereği o ülkeye söz konusu kara, deniz ve hava sahası içerisinde, yeraltı ve yerüstü kaynaklarını kullanma, enerji nakil hatlanndan ücret alma ve denız ticaretın- den doğan haklar da dahıl olmak üzere her türlü hakkı da beraberınde verir. Sonuçta Golfün harika çocugu 2003 yılı en çok kazanan sporcular listesinin en üst basamağında 8 3 milyon dolarla bulanan Tiger VVoods, Golf Digest dergisinin verilerine göre 30- 32 yaşlan arasında toplam 1 milyar dolar kazanan ilk sporcu olarak tarihe geçecek. Bir yaşındayken babasının özel yaptırdığı sopayla golf oynamaya başlayan VVoods o yaşlarda yenilmez bir şampiyon olacağının sinyallerini verdi. İSMET AKTEKİN G olfün pek ç o k değişik konulanna değindim. Bu yazım d a ise her golf sohbetinde bir şekilde ismi ge- çen gelmiş geçmiş en büyük golf- çülerden biri olan Tiger VVoods'un genç yaşta ulaştığı bu inanılmaz ba- şansının smnı anlatacağım. Işte si- ze bilinen ve bilinmeyen! yönleri ile Tiger Wocds'un gerçek yaşam öy- küsü: VVocds 30 Aralık 1976 tarihin- deTaylandlıannevesiyahi birAme- rikalı babadan dünyaya geldi. Ti- ger1 ın gor'le ilk ilgilenişi, evlerinin garajında. babası Earl VVoods'un golf vuruşannı izlemekle başlar. Bir yaşındayken babasının normal bir putt'ı (goHsopası) kısaltarak yaptı- ğı putt ile >aşına göre başanlı vuruş- lar yapan Tîger, iki yaşında Ameri- ka'nın efsaıevi komedyeni Bob Ho- peile, ozarnanlarAmerika'nın en çok ilgiçeken 'MikeDouglesShow"un- da vuruş ^aparak dikkateleri üzeri- ne çekme/e başlar. Tige; iki yaşındayken, otur- duğu semtte 10 yaş ve altı çocuk- lar için yapılan pitch, putt ve drive karşılaşmsJannı kazanırve üç yaşın- da dokuz ;ukurlu sahada 48 puan yaparak, Dütün dikkatleri üzerine çeker. Be^yaşınageldiğinde, otur- duğu serrrteki 15-17 yaş civann- daki gençerie yerel maçlara katıla- rakgolfye-eniğinisergiler. En popü- ler prograjnlardan biri olan "That is lncredible"nin (Bu İnanılmaz) konu- ğu olur. 10 yaşına bastığında John Anselmo'nun kontrolünde çalışma- ya başlar. Spor psikoloğu Jay Brun- zo ve babası Earl Woods' un da öne- ri ve uyanlan ile bir taraftan tekniği- ni ilerfetirken, diğer taraftan bir golf- çü için çok önemli olan, bu ilginç oyu- nun mental yanını öğnenir. Çevresin- deki herkesi, golfü ve yaşının çok ile- risindeki olgunluğu ile etkilemeye devam eder. Zamanımızda Amerika'da gençleri teşvik için pek çok yöntem uygulanmakta. Bunlardan biri de "BIGI Classic Turnuvası'dır. Bu tur- nuvanın özelliği, turnuvadan önce, katılan profesyonellerin, bir raunt, zamanın en başanlı genç oyuncula- n ile oynamalandır. 1991 yılı Profes- yonel Gorfçüler Birliği (PGA) Şampi- yonu John Daly, 1989"da bu turnu- vaya profesyonel olarak katılır ve ya- yında 13 yaşında olan Tiger VVoods ile takım oluriar. Sonuç son derece ilginçtir; John Daly 71, Tiger VVoods 12 puan yapar. Tiger'ın 72'lik sko- runun, turnuvaya katılan 20 profes- yonelin 8'inden daha iyi olması, ile- risi için neler yapabileceğinin göster- gesi olur. O yaşlarda bile Tiger, ba- sın karşısında çok rahat ve düşün- düğünü söyleyen biridir. Tayland'lı bir anne ve siyahi bir babadan do- ğan. melez bir çocuk olmanın bilin- cini taşımaktadır. Işte Tiger'ın 13 ya- şındayken değişik konulardaki gö- rüşteri: - Biliyorum; ben siyahi golf- çüleriçin birstandart olacağım. Bu- nun için elimdem gelenin en iyisini yapacağımdan kimsenin şüphesi olmasın. - Babam, beyzbol oynadığı za- manlarda, seyahatlerisırasında, be- yaz takım arkadaşlan ile aynı otelde kalamazmış. Ben de küçükken bu- nu yaşadım. Okul arkadaşlanm şa- kayla kanşık beni ağaca bağladılar. Bu tip olaylar babamla beni birbiri- mize daha çok yaklaştırdı. - Hepinizin bildiği gibi, golf hiç de ucuz biroyun değil. Babamın, be- nim golf geleceğimi planlayıp para İki yıldır çok ciddi ve düzeyli bir beraberlik ya- şadığı Isveç'li model Elin Nordegren ile 2003 yılı Ka- sım ayında aile arasında dört kişinin katıldığı basit biryemeklenişanlandı. Ti- ger'a nişanlısı hakkında ne düşündüğü sorulduğun- da verdiği yanrt "Elin'in ay- nı benim gibi kazanma hır- sı fazla, fakat kontrollü". "Bayan Nordegren'e golf dersi veriyor musu- nuz?" sorusuna ise "Evet, Elin'e golf dersi veriyo- rum, fakat şu anda sahaya çıkacak kadar oyunu- nu geliştirmiş değil" şeklinde yanıt veriyor. Tiger'ın evliliği hakkında hem babası Earl VVoods'un, hem İSVEÇLİ MODELLE NİŞANLANDI de ideali Jack Nick- laus'un ortak görüşü, "Evliliğin Tiger'ın gol- fünü olumlu yönde etkileyeceği"dir. Golfe başladık- tan sonra yaşamın- daki değişikliği en iyi anlatan cümleleri, sponsoru Nike Golf'ün başkanı Bob Wood, Golf Digest Şubat 2004 sayısın- daki söyleşisinde şöyle dile getirdi: "Tiger'ın popülaritesi her yerde inanılmaz derecede. Ne zaman onunla beraber ol- sam sanki Elvis Presley ileymişim gibi etrafımızı yüzlerce insan sarıyor." ayırması ve biriktirmesi, hayatım bo- yunca unutamayacağım birolaydır. - Benim idealim, gelmiş geç- miş en iyi golf oyuncusu olarak ta- rihe geçmek ve hayranı olduğum Jack Nicklaus'un rekorlannı kırmak. Yatak odamda Bay Nicklaus'un ka- zandığı karşılaşmaların listesini baş köşeye astım. Onlara bakıp, acaba ben de bir gün bu rekorları kırabile- cek miyim diye düşünüyorum. VVoods ve eğitim Stanford Üniversrtesi mezunu Tiger VVoods eğitime ve eğitimsiz golfün ilerieyemeyeceğine inanıyor. Bu yüzden babası Earl VVoods ile "Tiger VVoods Eğitim Vakfı" kurdu. Bu vakfın ilk hareketi ve yaptığı en önemli iş 25 milyon dolar bütçeli Ti- gerVVoods Eğitim Merkezi'nin (Tiger VVoods Learning Center) temelini 15 Nisan 2003 tarihinde Anaheim - Ca- lifornia'da gösteri, siyaset ve spor dünyasının ünlülerinin katılımı ile at- mak olmuştur. Anaokulu ile 12 yaş arası ço- cuklarayabancı dil, sanat, müzik, bil- gisayar, matemat'k ve tabii ki golfeği- timi verecek olan bu halk eğitim merkezi için Tiger"Bunu tüm Ame- rika'ya yaymaya çalışmak en bü- yük idealimdir" demekte. Bu merkezde önce eğitim sonra gorf öğretilecek. Işte bu bizim yıllarca önce ka- padığımız halk evlerinin, 21. yüzyıl- da Amerika 'da bir golfçü tarafından yeniden keşfedilişinin, kısaöyküsü. Ege'de herkes kendi kıta sahanlığı kadar alanda deniz altı ve denız üstü - hava alan- larında her türlü imtiyaza sahip olacak şe- kilde hareket edebilecektir. Günümüzün sı- cak sorunu Yunanistan'ın karasularını 6 mil- den 12 mile çıkarma isteği. Avrupa Birliği ile veya değil, Türkiye için kabul edilemez nitelıktedir. Çünkü bu işlem gerçekleşirse Ege Denizi'nde Yunanistan'ın hak sahibi olacağı alan 23 birim, Türkıye'nın hak sa- hibı olacağı alan sadece 1 birim artacaktır Bu gelişmenin sadece Türkiye çin değil, ABD ve Rusya için de kabul edilemez olduğunu anlamak için uzman olmaya gerek yok. Sorunlar çözülemez Türkıye'nin Avrupa Birliği'ne katılma- sının çözüme ulaşmada büyük yol kat et- tireceğı elbette ki bir gerçektir, ancak yüz- lerce yıldır süregiden tarihsel sorunlar bu ka- dar kısa sürede, sanki hiç var olmamışlar gibi çözülemez. İki ülke arasında süregiden politik ve kışısel güvensizlik, ancak zaman- la ve karşılıklı geri adımlarla kabul edilebı- lır bir noktaya çekılebilir ki tarihsel süreçte karşılıklı olarak düşmanlık yaklaşımıyla ye- tişmiş kültürlenn bu süreci tersine çevir- mesi mümkün olmakla birlikte, çok dikkat- li bir yönetım sürecine de ihtiyaç duyar. Her iki ülke de kendı eğitim kitaplannda karşı tarafın sivıl halka yaptığı zulümleri daha çocuk yaştayken vatandaşlarına aktarmakta ve ge- lecekle ilgıli algılamalarına bu ezelı düşman formasyonunu yıllardır yerleştirmektedir. Bu- rada haklı veya haksız ayınmına gitmeden, sa- dece olgusaJ olarak önce bu gerçeği anlama- lı ve eğer bu sorunu çözme niyetindeysek, eli- mizi doğru değeıiendirmek zorunda olduğu- muzu vurgulamak istiyorum. Burada en önem- li konu bu iyi niyet hamlelerinin ancak karşı- lıklı olarak yapılması halinde biryere varabile- ceğini unutmamaktır. Atina depremi sonrasında gittiğımiz kur- tarma çalışmalarında AKUT ekibi olarak yap- tığımız yardım çalışmalarından sonra. Yunanis- tan Cumhurbaşkanı tarafından kabul edilmiş ve iki ülke arasında yeni bir yakınlaşma süre- cinin başlamasına önayak olmuştuk. Bu ge- lişme çok iyi yönde ve doğru olmakla bırfikte, süreç ancak diğer yan unsurlanyla birlikte ve tam olarak doğru sürdürülebilirse amacına va- rabilecektir. Aynı şekilde Türkiye ve Yunanis- tan milli eğitim bakanlıkları, bir süredir yapılan görüşmelerle ders kitaplarındakı karşılıklı vah- şet hikâyelerini azaltma yoluna gitme karan da almıştır. Bunlar elbette ki her iki halk için çok hoş ve olumlu gelışmeler, gelecekte arzu edi- len barışı ve huzuru sağlamayı kolaylaştırabi- lecek temellerdir. Ancak yıne de olayları ken- dimizi rehavete kaptırıp gevşeyerek değil de Büyük önderimızın dediği gibi milli menfaat- larımız çerçevesinde değerlendirmek zorun- dayız. Bu yeni yakınlaşma sürecini yaşarken aklımızdan çıkarmayacağımız tek şey, tedbiri elden bırakmamaktır. Türkiye'nın en büyük başbelası PKK terör örgütünün başının GKRY pasaportu ile Yunanistan'ın Kenya büyükelçi- liğinde yakalandığı gerçeğinı bir an bile aklı- mızdan çıkarmamalıyız. Sade bir vatandaş olarak, dönemin Dı- şişlerı Bakanlığı'ndaki yetkililerıne bu süreci neden bu kadar yumuşak çözdüklerini ve Yu- nanistan iki eli kanda yakalanmışken dünya- nın terörist kabul ettıği. bir zamanlar destek- ledikleri halde Surtye'nin, Italya'nın ve Rusya'nın bile dışlarnak zorunda kaldığı ve hiçbir ülke- nin adını bile duymak istemediği bir terör ör- gütü liderine her türlü lojistik desteği ve bu- nun ötesinde pasaport bile veren bir zihniye- tin neden bu süreçten kolayca çıkmasına izin verdiklerinı sormak isterdim. Bu korkunç sü- recin içınde yer alan bu iki ülke, bugün karşı- mızaterörün hertürlüsünü lanetleyen Avrupa Birliği'nin bir üyesı ve yakın zamanda üye ola- cak bir adayı olarak çıkmaktadır. Bu sayede de Türkiye için hayatı önem taşıyan Kıbrıs gö- rüşmelerine bizden daha üstün bir konumda katılmaktadır. Bunda bizim kadrolanmızın ha- tası olup olmadığını sanınm tarih bize söyle- yecektir. Gereğinden fazla iyi niyetliyiz 1999'a dek, Türk aleyhtan olan, Türki- ye'yi bölmeye, yıkmayayönelmiş bütün unsur- larla - terorizm dahil (ASALA ve PKK) gizli ve- ya açık işbirliği içinde bulunan Yunanistan ile Türkiye arasında yakınlaşma süreci geçmişe göre bu kadariyi giderken, kişisel kanaatim ola- rak Türk tarafının gereğinden fazla iyi niyeti ve bu konulardaki pasif duruşuna karşılık Yuna- nistan Parlamentosu'nun ilgili komisyonunun, 1994 yılında "Pontuslu Rumlann Soykınmı"n anma günü olarak ilan ettıği 19 Mayts günü ife ilgili karamameyi Yunanistan Cumhurbaşka- nı'nın 2001 yılında imzalaması veyine aynı ka- ramameyi bugünlerde dostluk ilişkileri geliş- tirmeye ve iki farklı halkı bir arada yaşatmaya çalıştığımız Kıbns'ta, GKRY'nin de geçen gün- lerde bu karamameyi resmen imzalamış olma- sı bence oldukça düşündürücüdür. Bizler sadece ve sadece eşit koşullar altında, karşılıklılık ilkeleri çerçevesinde banş ve dostluk ıstiyoruz. Bunun olması için de her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduğumuzu defalarca ispatlamış durumdayız. Ancak ba- rış. her iki taraf da aynı niyet ve eylem içeri- sinde olursa sağlanabilecek son derece kınl- gan ve alıngan bir olgudur. Bu konuda Yuna- nistan ve GKRY devletlerinin en az Türk tara- fj kadar dikkatli ve hassas olması gerektiğini düşünüyorum. Bu hassasiyeti ve karşılıklı- kontrollü güveni sağlayabildiğimiz ölçekte her iki halk da kazanacaktır, Avrupa ve çevredeki bütün devletler de öyle... nasuh(rl nasuhmahruki.com www.nasuhmahruki.com '3 MART* 2004
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle