18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SPORCumhuriyet Olimpiyat 8 42 kilometrelik yanşı çıplak ayakla tamamlayan da vardı, yolunu şaşıranlar da Zordur maratonkoşmak Yanşı baştan sona çıplak ayakla koşan şampiyonlar mı istersiniz, sokak ayakkabısı ve uzun pantalonla çıkış yerine gelenler mi? Yolunu şaşıranlar mı, şehrin arxa sokaklanndan yararlanarak parkuru kısaltmayı düşünenler mi? Şamoiyon olan köyü çobanlarmı, Yale Üniversitesi'n den diplomalı şampiyonlar mı? f^'imler geldi, w^L kimler geçti f \ olimpjyatn ma- raton parkurianndan?.. Her biri ayn biröykü, kimi de des- tan olacak ne serüvenler ya- şandı txı parkuriarda... Yanşı baştan sona çıp- lak ayakla koşan şampiyonlar mı istersiniz, sokak ayakkabı- sı ve uzun pantalonla çıkış ye- rine gelenler mı? Yolunu şaşı- ranlar mı, şehrin arka sokaklanndan ya- rarlanarak parkuru kısaltmayı düşünen- ler mi? Şampiyon olan köylü çobanlar mı, Yale Üniversitesi'nden diplomalı şam- piyonlar mı? • • • Işte size onlardan birkaç örnek: 1904 te St. Louis'de maratonu dör- düncü olarak bitiren bir Felix Carvajal vardı. Bu Küba'lı postacı, olimpiyatlara katılabilmek için Havana'da birtakım ek işleryaparak kazandığı parayla bir vapur bileti al/p Amerika'nın New Orleans li- manına geldi. Cebinde kalan yetersiz pa- rasını çoğaltmak ıçin de bu liman ken- tinde kumar oynamaya kalktı. Sonuçta parası çoğalmadı. Bitti. Yapacak hiçbir şeyi yoktu. New Orleans'tan St. Louis'e otostop yaparak geldi. Maraton startının verileceği yere kadar yetişti. Ayaklannda asker postallanna benzeyen kocaman pabuçlar, üstünde bir uzun pantalon ve uzun kollu bir gömlek vardı. Bir de ba- şında bere... Adı daha önce kaydedildi- ği için yanşmaya katılması engellene- mezdi. Ayakkablan kendi sorunu idi, is- terse öyle koşabilirdi. Ama "Uzun pan- talon"! Start ıster istemez geciktirildi ve çare arandı. Nasılsa oracıkta bulunan ve üç gün sonra disk atmada altın madal- ya alacak olan Amerikalı Martin Sheri- dan çareyi buldu ve Felix'in pantolonu- nu dizlerinden kesti. Felix Carjaval işte o garip giysisiyle koşup madalya alamadı ama arşivlere dördüncülüğünü yazdırdı. • * • Oiimpiyatlartarihine altın harflerle adını yazdırmış birkaç Finlandiya'lı atlet vardır. Lasse Vıren bunlardan biridir. VI- ren 1972'de 5 bin metrede Olimpiyat re- koru kırarak, 10 bin metrede ise Dünya rekoru kırarak iki altın aldıktan sonra; 1976'da Montrael'de 5 bin ve 10 bin metreJerin iki altınını almış ve unutulmaz- lar arasına giımişti. O yıl maratona da ka- tılıyor ancak bu ilk olimpik maratonun- da beşinci oluyordu. 1980'de Mosko- va'da bütün uzun koşularda yı'ne favo- rilerden biriydi. Şu var ki bu kez 5 bin met- reyanşına katlmadı. 10 bini ve Maraton'u vuracak ve Olimpiyatlar tarihinin erişil- rnezleri arasında - belki de en büyüğü olarak - yerini alacaktı. 27 Temmuz 1980 günü 10 bin met- rede talihsiz bir yanş çıkardı ve beşinci- likte kalarak madalya alamadı. Dört gün sonra 1 Ağustos günü Viren, marato- nun kesin favorisiydi. Yanşın ilk kilomet- relerinde liderdi, temposu çok iyiydi. Ama yanşın orta yerinde Lasse Viren parkurdan çıkıverdi. Koca şampıyonu çevirip yanlış gittiğini söylemeye bile va- kit yoktu. Bir süre sonra girdiği noktada ormandan çıktı ve bıraktığı yerden yan- şa devam etti. Ne var ki yolunu şaşırdı- ğı anda liderken şimdi öndeki gruptan 3 kilometre kadar geri kalmıştı. Derdi ney- di şampiyonun? Deneyimli bir atlet ya- nşın yapıldığı sokaklandaki özel olarak ko- nulmuş yön işaretlerini de görmemiş ola- bilir miydi? Olayın nedenini ne kendisi ne de Hangi Olimpiyata kaç ülke, kaç sporcu katıldı? I H III IV V VI VII VIII IX X XI XI! XIII XIV XV XVI XVII XVIII XIX XX XXI XXII XXIII XXV XXV XXVI XXVII 896 •900 •904 •908 912 •916 •920 •924 "928 "932 "936 ^940 "944 "948 ^952 •956 -960 "964 -968 1972 ^76 980 •984 -988 -992 •996 200 i MVRT Î004 Şehir Atina Paris St.Louis Londra Stokholm Beriin Anvers Pans Amsterdam LosAngetes Berfn Hefeınkj Londra Lonra Helsnkı Metooume Roma Tokyo Meaco Mü* Mortreal MosKova LosAngeles Seu Barcelona Atlarta Sidney Ulke 14 24 13 22 28 Y a 29 44 46 37 29 Y a Y a 59 69 67 83 93 112 121 92 80 140 159 169 197 199 Kadın 19 8 36 57 P ' 78 136 290 127 328 P ı P ı 385 518 384 610 683 780 1.058 1.247 1.124 1.567 2.186 2.708 3.523 4.069 Ericek 245 1.206 681 1.999 2.490 / m a 2.513 2.956 2.724 1.281 3.738 / m a 1 m a 3.714 4.407 2.958 4.738 4.457 4.750 6.065 4.781 4.093 5.230 6.279 6.659 6.797 6.582 Topiam 245 1.225 689 2.035 2.547 d ı 2.591 3.092 3.014 1.408 4.066 d ı d ı 4099 4.925 3.184 5.348 5.140 5.530 7.123 6.028 5.217 6.797 8.465 9.367 10.320 10.651 Maraton koşucularının her birinin ayrı bir öyküsü var. başkalan o gün açıklamadılar. Olay bel- ki de "birkaza" gibi kabul edilip unutu- lacaktı. Ama bir süre sonra Viren kendi- si açıkladı: "Ben deli miyim? O gün af- fedilmez bir hata yapmış ve ishal ol- muştum, Başlarken, yanşsüresince ken- dimi tutanm sandım ve tutamadım." Ve Lasse Viren efsanesi o gün ta- rihin malı oldu. • • • 1960'da Roma sokaklannda ma- raton koşulurken yanşçılar arasında bir siyah Afrikalı dikkati çekiyordu. Ne siyah, ne de Afrikalı oluşu idi dikkati çeken: Ayaklarının çıplak oluşu idi... Etyop- yalı atletAbe- be Bikila ya- rışa çıplak ayakla katılmıştı? « » Görenlerin kimi şa- ^ ^ _ J deyi şınyor, kimi gülüyor, ki- ^ " ^ ^ ^ ^ " ^ ^ «acınHa mi de üzülüyordu: Bu adam şu asfalt, parke, beton yollar üze- rinde 42 kilometre nasıl koşacaktı ki? Ve Abebe Bikila o güne kadar ya- pılmış en lyi derece ile maratonu kazan- dı (2 saat 15 dakika 16.2 saniye). Çıplak ayaklı şampiyon 4 yıl son- ra Tokyo'da da sahneye çıktı. Şu farkla ki ayaklannda o günlerin en şık ve en el- verişli koşu ayakkabılan vardı. Yîne fa- voriler arasında değildi, üstelik başka dallarda da Etyopya'lı favori yoktu. O ti- lak şı OOO tiz, o protokola ve düzene çok bağlı Ja- pon yöneticiler ellerinde Etyopya marşı için hiçbir olanak olmadığını hayretler ıçinde gördüler ve şeref direğine Etyop- ya bayrağı dikilirken Japon marşı çalın- dı. Bikila bu yanşı da yeni bir rekor kıra- rak kazandı (2 saat 12 dakika 11.2 sa- niye). Gazeticilerin sorusu üzerine şöy- le diyecekti: "Roma'da çıplakkoşmayı seçmiştim, ama artıkbu şıkpabuçlan ter- cihederim" 1968'de bir kez daha geldi mara- ton startına, ama bacaklanndakı bir ke- mik problemi yüzünden 17. km'de yan- şıbıraktı. 1969'daül- kesinde arabasıy- la bir trafik kaza- sı yaptı ve boy- nukınlarakfelç ol- du. Dört yılını te- kerlekli sandalye- deyaşadıve1973'te41 yaşında öldü. • • • 1908'de Londra'da maraton yan- şının finişini bekleyen onbinlerce izleyici stada ilk giren bir "küçük adam"\ alkış- lamaya başladılar. Yanşın bitmesine400 metre kalmıştı. Küçük adam şimdi stad- da bir tur atacak ve vanş ipini göğüsle- yecekti. Ama garip bir şey oldu ve şam- piyonluğa çok yaklaşmış olan bu ufak te- fek atlet, turunaterstaraftan başladı. Ha- kemlermüdahale ettiler ve geri dönüp yö- nünü buldu. Ama bu ani dönüşü sırasın- Dorando Pietre, yanşın bitimine metreler kala yere yığıldı. Yardımla bitiş çizgisini geçti ancak itiraz sonucu birinciliği elinden alındı. Ertesi günkü ödül töreninde onu bir sürpriz bekliyordu. da ayaklan dolaştı ve düştü. Kalktı sen- deleyerek... Bitkin görünüyordu. Birkaç adım... Tekrar düştü. Kalktı ve sendele- yerek koşmaya devam etti. Stat turunu tamamlamak üzereydi, son yüz metre- ye gelmişti. Düştü, kalktı. Düştü, kalktı. Şimdi stattaki herkes bu "küçük adam"a sempatisini gösteriyor. Yetkili- lerden yardım istiyordu. Ama yetkililer, eğer yardım görürse atletin diskalifiye edileceğıni biliyoriardı. Onlar da pistin kenanndan cesaret vermeye çalışıyor ama yardım edemiyoriardı. Ve halk ha- kemleri protesto ediyordu. Vanş ipine 10-15 metre kala o küçük adam, Ital- yan atleti Dorando Pietri, artık kalkma- mak üzere yerde kaldı. Vanş hakemleri- nin başkanı Jack Andrevvs piste girdi ve yan kucaklayarak yan iterek yanş çiz- gisini geçirdi. Ikinci olan John Hayes'den 32 saniye önce... Hayes, doğal olarak iti- raz etti ve birinci ilan edildi. Ertesi gün yanşın galipleri madalyaJannı alırken Do- randı Pietri de stadda idi ve haik tara- fından coşkuyla alkışlandı. Onu alıp pro- tokol tribününe çıkardılar ve kraliçe ta- rafından özel bir kupa ile ödüllendirildı. Bu olay o günierde uzun uzun tar- tışıldı: Hakemlerin bir sporcuya yardım etmeye haklan var mıydı? Belki gene kalkacak ve yanşı bitirecekti. Bu tartış- maya son noktayı Pietri'ye yardım eden başhakem Jack Andrevvs koydu: "Onu yerde bırakmak kimsenin elinden gele- mezdi. Kraliçenin önünde ölebilirdi." ABD'de ünlü müzisyen Irving Ber- lin sonradan Pietri için bir şarkı beste- leyecekti. • • • Eğer Dorando'nun öyküsü acına- cak bir öykü ıse Lazaro'nunkine ne de- meli? 1912'de Stokholm'de Portekizli 21 yaşındaki atiet Francisko Lazaro, 14 Tem- muz gibi bir yaz günü de olsa Kuzey ül- kesi Isveç için hiç de normaJ sayılmaya- cak bir sıcaklıkta koşulan maratonu bi- tiremeyecekti... Amayalnız Lazaro olim- piyatlartarihine geçecekti. Çünkü güneş çarpmasından kalp krizi geçirecek ve kaldınldığı hastanede ölecekti. • • • Lazaro'yu öldüren sıcağa benzer bir sıcak bir başka "Sıcak maraton", o olaydan 12 yıl önce Paris'te sahnelen- mişti. Fakat 19O0'de 39 derecede koşu- lan yanşta sıcaktan kimse ölmemişti. Gerçi o yanşta da katılan 13 atletten an- cak 7'si vanş yerine gelebilmişti ama ölen falan yoktu. O günkü öykü başkay- dı: Maratonu birinci ve ikinci olarak biti- ren iki Fransız atletin kentin sokaklannı çok iyi bildikleri için parkuru kısa yoldan bitirdikleri Amerikalılar tarafından iddia edildi. Start Bulogne Ormanlan'nda ve- rilmiş, parkurkent içinde bazı surdiple- rinden geçilerek yine omnan içinde biti- rilmişti. Yani Fransızlar için böyle bir hi- leyi başaımak olasıydı. Bu iddia kanıt- lanamadı ama bu kuşku yıllarca gün- demden düşmedi. • • • 1972'de Yale Üniversitesi mezunu Frank Shorter startla öne fıriamış lider- liği hiç bırakmadan son kilometreye ka- dar önde gitmişti. Rakipleriyle arası iyi- ce açılmıştı ve artık artın madalyaya yak- laşıyordu. öyle sanıyordu ki derecesi da- ha önce yapılmışlardan iyi olacaktı. Fa- kat o ne? ShorterOlimpiyat Stadı'na gir- mek üzereyken birden statta müthiş bir coşku gürültüsü patladı. önünde birisi mi vardı? Neden farketmemişti? Şaşırdı... Morali bozuldu. Sonra birden aklına gel- di ki şu sıraJarda Yüksek Atlama'nın da finalleri yapılacaktı. Rahatladı... Herhal- de yüksekçilerden biri rekor kırmış o\- malıydı. Oysa Münih Olimpiyat Stadı'nda yüksek atlayıcı filan değil stada ilk giren maratoncu alkışlanıyordu. Adamın kim ol- duğu belli değildi. Göğsündeki numara- ya bakıp hangi ulustan olduğunu an\a- maya çalışanlar da birşey çıkaramadılar. Ama vanş hakemlerinden biri elindeki listeyi incelerken, birden haykın verdi: "Sahtekoar! Bu adam sahtek°°at1" Olay şuydu: Norbert Sudhous adındaki bir Alman genci önemli birşa- ka yapmak istemişti. Shorter stada yak- laşırken yan sokaklardan stada giriver- miş kendisini atlet sanan herkes alkış- layarak ona yol göstermişti. Yale mezunu Frank Shorter yanşı bitirirken Norbert'i polisler topariamış götürmüşlerdi. ••• Daha kimler gelip geçti Olimpi- yat'ın maraton parkurianndan... 1912'de emekli polis Mc Arthur; 1928'de Fransız Lejyon askeri El Ouafi; 194S'de ömründe ilk kez maraton koşan bir itfaiyeci Carrera... Veee... Bir değişik adam, Çek Lo- komotifi Emil Zatopek... Ama Zato- pek'in destansı öyküsü böyle kısa anek- todlaria geçiştirilemez. Onun olimpik ya- şamı gelecek kuşaklara destan gibi an- latılmalıdır. SÜRECEK Olimpiyat Meşalesi KENAN BENGÜ Bu haftaki yazım- da tek bir konu yerine, geçen haftalardan dik- katimi çeken birkaç olaya değinmek istiyo- rum. Bazı gazetelerde 2004 Olimpiyat Oyun- ları meşalesinin Türki- ye üzerinden geçerken Mustafa San- dal ve Hülya Avşar tarafından taşın- ması ile ilgili haberler dikkatimi çekti. Haberlerin tümünde, bu iki şarkıcımı- zın, meşaleyi taşımakla ilgili kararaşa- masında, maddi konularia ilgili bazı te- reddütleri olduğunu ve hatta Hülya Avşar'ın konuyu yurtdışı örneklerinden incelettiğiniokudum. Bu konuyla ilgi- li tek şey söylemek istiyorum, "Lüt- fen Olimpiyatlan Televole magazin haberierihalinegetirmeyelim." Mus- tafa Sandal veya Hülya Avşar'a kar- şı kötü bir niyetim yok. Onlar branş- larında Türkiye'nin önemli şarkıcıları olabilirler. Yurtdışında bu tür bazı ör- nekler de olabilir. Açılış ve kapanış organizasyonlanndaşarkıcılar, sanat- çılar konserler verebilir. Bunlar orga- nizasyon yapısı içinde kullanılabile- cek unsurlardır ve olumludur. Ama meşale taşıma konusunu lütfen ma- gazin haber haline getirmeyelim. Hepsi ülke sporcusuydu Ben olimpiyatlara katılmadım. Ancak aynı mantıkla yürütülen ve dün- yada Yaz Olımpiyatları'ndan sonra en önemli organizasyon olduğuna inan- dığım Üniversite Olimpiyatlan'na iki kez katıldım. Buralardagördüğüm; meşa- leyi, o ülkeyi. ulusal takımlarda başa- nlarıyla temsil etmiş (eski - yenı) spor- cuların taşıdığıydı. 70 yaşında bir de- denin veya gencecik birsporcunun ta- şıdığını gördüm. Hepsi de ülkelerinin, sporculanydı. Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nden rica ediyorum; kim, her ne şekilde meşale taşıma konu- sunu magazin haber haline getirme- ye çalışıyorsa lütfen engel olunuz. Hem geçmişte, hem de bugün bu ül- keyi başanlarıyla temsil etmiş çok de- ğerli sporcularımız var. Olimpiyat gi- bi çok önemli bir spor organizasyo- nunun meşalesıni taşıma hakkını ve gururunu onlara veriniz. Geçen haftalarda Sabah Gaze- tesi Yılın Sporcusu ödülleri verildi. ATV'den programı izleyemedim. Vo- leybolda hakem, antrenör ve sporcu olarak üç dalda Ümit Sokullu. Re- şat Yazıcıoğlu ve Neslihan Demir ödül kazandılar. Hepsini yürekten kut- luyorum. Olimpiyat meşalesi taşınma- sı ile ilgili konuda, bu hakka sahip sporcularımızdan olduklanm düşü- nüyorum. Bir de ödül töreninde De- niz ağabeyi hatırlayabilseydik daha güzel olacaktı. Biliyorum, hepsinin kalbinde yaşıyor, ama tören sırasın- da onun adını da anabilirdik. Bir diğer konu ise Fenerbahçe voleybol takımı. Kadrosuna çok gü- vendiğim ve gittikçe daha güzel vo- leybol oynayacaklarına inandığım bu takım, birtürlü istediği oyunu oyna- yamıyor. Bunun nedenlerini tahmin edebiliyorum. Çok güzel oynama ve kazanma isteğinin oluşturduğu bir stres var. Ayrıca kadronun isim zen- ginliği biraz da nasıl olsa kazanırız havası yaratıyor. Ancak bugünkü sa- yı ve puan sistemi kesinlikle bu ha- vayı kaldırmaz. Son Ankara deplas- manında SSK maçında gene ipten dönmüşler. 2 - 0 yenilgiden 3-2 ga- libiyet, ama 1 puan hediye. F.Bahçe çalışmalı Bu sonuçlar Fenerbahçe takı- mının çok dengesiz bir skor yapısı- na sahip olduğunu ortaya koyuyor. Da- ha iyi ve çok çalışmak zorundalar. Mücadele etmeyi, savaşmayı kendi- lerine küçük görmemeliler. Karşında savaşan ve mücadele eden bir ekip varsa, geçmişten gelen başarı ve isimlerle zafer kazanılmaz. üg mara- tonunda kazanmak için kuvvetli ve da- yanıklı olmak zorundasın. Fenerbah- çe takımındaki kuvvet ve dayanıklılık konusunda bazı endişelerim var. Zaten teknik kapasitesi bu kadar yüksek bir takımın, bu derece basit ve kapasitesine yakışmayacak hatalar yapmasının nedenini buna bağ- lıyorum. Hiç kimse "antrenör", "çalış- ma "gibi hikâyeler üretmesin. Bugün herkes profesyonel. Eğeryaptığın iş- te başarılı olmak istiyorsan, herkes- ten bilgiii ve kuvvetli olmak zorun- dasın. Iş yaşamında nasıl kimse kim- senin gözünün yaşına bakmıyorsa, sporculukta da öyle. Bu nedenle Fenerbahçe Voleybol Takımı'na önerim, en kısa sürede dayanıklılık ve kondisyonunuzu arttıracak çalışma düzenini kurunuz. Bunun için, gün- de üç antrenman gerekiyorsa üç ant- renman yapınız. Yoksa pabuç pahalı. Bilginize!.. SAY116
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle