Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2MART2004CUMA CUMHURİYET SAYFA
DIŞ HABERLER dishab o cumhuriyet.com.tr 11
«Grül'ün itirazı ardından De Soto, görüşmelerin akşam yemeklerinde sürdürülmesi karan aldı
^femekte uzlaşıarayışıOış Haberier Servisi - Önceki gün
îs-içre'de Kıbns sorununun çözülme-
sikconusunda görüşmelenn yapılaca-
ğı-4'lü zirve toplantılan taraflann ve
Bvl'nin çelışkili açıklamalan. görüş-
rrclerin 2'li mi 4'Iü mü olacağı tartış-
rrulan, iptal edilen ve ertelenen mü-
zacereler gölgesinde sürüyor.
Oün BM Genel Sekreten Kofî An-
naı 'ın Kıbns Temsilcisi de Soto, Bür-
gerastock'ta düzenlediği basın toplan-
tıanda New York'ta vanlan anlaşma-
laıda dörtlü görüşmeler yapılacağı yö-
ntnde bir format belirlenmedığını bil-
dirdi. Alvaro de Soto, ıkıli görüşme-
lerin ve BM mekık diplomasinin sü-
re:eğini, mutlaka dörtlü görüşmeler
yapılması gerekmediğini belirtti. BM
Özel Temsilcisi, Bürgenstock'ta süre-
cin ilerlediğıni ve özlü görüşmelere
geçildiğıru açıkladı. Fakat, görüşme-
lerin al-ver şeklinde ilerlemediğini söy-
ledi. Ancak bu açıklamanın ardından
diplomatik kaynaklann verdığı bilgi-
ye göre De Soto. Dışışleri Bakanı
AbdulIahCül'ün şikâyeti üzerine bir
ortayol bularak 4'lü görüşmelerin ak-
şam yemeklerinde yürütülmesi karan
aldı.
Bu arada. Burgenstock'taki progra-
rrun sarkması dunımunda 20 Nısanda
Ada'daki iki tarafta ayn ayn yapılma-
sı beklenen referandumlann da ıleri
oNUR ÖYMEN
Öymen:
Görüşmeler
"larmızı
alarm" veriyor.
cağını, ama sınırlı bir takvimin buna
imkan vermedığıni kaydetti. De Soto.
takvimde küçük değişikliklere gıdıle-
bileceğinı, fakat 1 Mayıs'tan önce mut-
laka referandum yapılması gerektiği-
ni söyledi.
Yemek masasında görüşme
Diplomatik kaynaklardan edinilen
bilgiye göre, De Soto, dünden beri
zer formatta bir yemek yapılmasının
planlandığını söylediler. Aynı kaynak-
lar, De Soto'nun bulduğu bu orta yol
çerçevesınde dörtlü görüşmelerin bun-
dan sonra akşam yemeği formatında
olacağım bıldırdiler. Bu çerçevede,
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardım-
cısı Abdullah Gül'ün bugün Brük-
selden İsviçre'ye dönmesi ve bu ak-
şam taraflann yemekte bir araya gel-
• Burgenstock'daki programın sarkması dunımunda 20 Nisan'da
Ada'daki iki tarafta ayn ayn yapılması beklenen referandurrüann ileri bir tarihe
alınması olasılığı belirdi. 4'lü görüşmeler konusundaki belirsizlik Başbakan
Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Gül'ün itirazı sonrası orta yol bulunarak giderildi.
bir tarihe alınması ihtımali belirdi.
Özel Temsılci De Soto'nun refe-
randumlann 25 Nısan'a alınması içın
nabız yokladığı ifade edıliyor. De So-
to. referanduma gıdilmeden önce halk-
lara zaman verilmesinin daha ıyi ola-
daha yapıcı bir tutum takınarak bir or-
ta yol bulma arayışına girdi. Tarafla-
nn önceki akşam bir araya geldiklen
yemeğin dörtlü görüşmeler formatın-
da olduğuna dikkat çeken diplomatik
kaynaklar. yann akşam için de ben-
mesi bekleniyor.
Bu arada, De Soto'nun bulduğu ''ye-
mek masası görüşmeleri" Bakan
Gül'ün, görüşmelenn dörtlü formata
dönüşmemesinden duyduğu rahatsız-
lığı dün De Soto'ya iletmesinin ardın-
dan ortaya çıktı. Diplomatik kaynak-
lardan edinilen bılgıye göre, Türk ta-
rafının önceki günkü görüşmelerin ya-
pılmaması. belirsızliğin sürmesi ve
dörtlü görüşmelerin yapılmaması du-
nımunda Dışışlen Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah Gül'ün, "AB zir-
vesi için gideceği Brüksel'den dön-
meyebileceği" mesajını BM tarafina
vermesi ardından De Soto bu orta yol
arayışına girdi.
BM Genel Sekreten Kofi Annan,
28 Mart Pazar günü Burgenstock'a ge-
lerek 29 Mart'ta 4 tarafla ayn ayn bir
araya gelmesi öngörülüyor. Annan'ın
taraflann görüşlerini ve değışıklık öne-
rilerini dikkate alarak üzerinde değı-
şiklik yapacağı Annan Planı'nın son ha-
lini ise görüşmelenn son günü olan 31
Mart Çarşamba günü sunacağı belır-
tıliyor. Taraflarbubelgeyi almalannın
ardından kendi içlennde değerlendır-
meye başlayacaklar.
'Kıbns
Gititgibi
gidiyor'
SERKA.N DEMİRTAŞ
ANKARA-CHP Genel Başkan
Yardımcısı Onur Öymen. Kıbns
görüşmelennın "kırnuzı alarm"
verdiğini belirterek, Kıbns'm da
Girit gibi Türkiye'nin elinden gitmek
üzere olduğunu kaydetti. Öymen,
Isvıçre'de yaşanan fiyaskoyla ilgili
olarak da "Abdullah Gül bavuhınu
toplayıp dönmdrydi. Ama bunlarda
cesaret Meriç NehrTne kadar"
değerlendirmesini yaptı.
Öymen'in Kıbns'la ilgili
Cumhuriyet'e yaptığı açıklamalar
özetle şöyle:
4'lü görüşmenin olmaması: Benzer
bir tecrübeyi Cenevre
Konferansı'nda da yaşamıştık. Orada
da Yunanistan, sıfatlanndan dolayı
Kıbnslı Türklerle aynı masaya
oturmayı reddetmişti. Bunlar
politikalannı değiştirmiyorlar.
Derogasyon çelişkisi: Burada şöyle
bir durum var: Anlaşmanm
içeriğinden memnun olursunuz da
ileride AB hukuku yoluyla
delinmemesi için Brüksel'den önlem
istersiniz. Biz anlaşmanm
içeriğinden memnun değıliz. Bu
haliyle "derogasyon sağlandT diye
zafer kazanmış olmayız. Çünkü iki
kesimliliği ortadan kaldınyor.
Güçlendirmek istiyoruz demek
muğlak bir ifadedir. Kuzeye dönecek
kaç Rumdan bahsediliyor. "Bundan
fazlasını alamayız, ısrar ederseniz, bu
işte yokuz" denmeli.
AKP'nin direnci yok: Hükümetin
direnç noktası sıfir, hayır deme
direnci yok.
1950'lerde Menderes-
Karamanlis
görüşmeleri sırasında
Başbakan Menderes,
"Kıbns'ta asker sayısı
konusunda istediğimiz
obnazsa yann sabah
dönüyorum" demiştı
de bunun üzerine
Yunanlar imzaya
gelmişlerdi. Bunlarda.
bunu rest olarak bile
yapacak güç yok.
AB'nin, ABD'nin
tepkisinden o kadar
korkuyorlar ki, yanm
ağızla bile hayır
demeye korkuyorlar. Cesaretleri yok.
Isviçre'de fîyasko: Şimdi dünkü
(önceki gün) olaydan sonra Dışişleri
Bakanı Abdullah Gül'ün "DörÜü
görüşme olmuyorsa masaya
otunnuyorum ve dönüyorum"
demesı gerekmez mıydi? Nerede bu
güç, cesaret onlarda. Bunlarda
cesaret Meriç'e kadar.
Kımuzı alarm: Kıbns konusunda
kırmızı alarm veriyoruz. Kıbns kritik
bir aşamadadır, Girit gibi gidiyor. Bu
gidiş kararlı bir tavırla
durdurulmalıdır. Cumhurbaşkam'nın
tavn da dikkat çekicidir. Daha önce
başkanlık ettiği toplantıya neden
katılmadı? Bu gelişmelerin Meclis'in
kapalı olduğu bir süreçte yaşanması
da dikkat çekicidir. Meclisten 9
Nisan'a kadar bir bıldiri çıkarmak
ıstiyorlar. Irak'ta olduğu gibi
Meclis'ten yetki almaya
yanaşacaklar. Böyleliİde tepkileri
îzaltmaya çalışacaklar. Milli davanın
son demlerini yaşıyoruz. KKTC
lideri Rauf Denktaş'ın Isviçreye
gitmemesıni de teslimiyetçiliğe ortak
olmama arayışı olarak görüyoruz.
Brüksel'de bulıman Başbakan, bugün Fransa lideri Chirac ile görüşecek
Erdoğan'ın trafiği yoğun
ELÇÎN POYRAZLAR
BRÜKSEL - Başbakan Recep Tay-
yip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı AbduDah GüL
A\Tupa Birliği Bahar Zirvesi'ne ka-
tılmak üzere girtiklen Brüksel'de yo-
ğun bir görüşme trafiğı yaşadılar.
Erdoğan ve Gül, Belçıka Başbaka-
nı Guy Verhofstadt tarafindan dün Av-
rupalı lıberallere venlen öğle yeme-
ğıne katıldılar. Yemekte. AvTupa Par-
lamentosu Başkanı PatCos. AB Ko-
mısyonu Başkanı Romano Prodi, Da-
nimarka Başbakanı Anders Fogh Ras-
mussen, Finlandiya Başbakanı Mat-
ti Vanhanen. Bulgaristan Başbakam
Simeon Sakskoburgotskt Slovenya
Başbakanı Anton Rop, Avrupa Par-
lamentosu Liberal Grup Başkanı
Graham VVatson gibi ısımler de bu-
lunuyor.
Erdoğan ve Gül, yemek çerçevesin-
de çeşıtli temaslarda bulundular.Baş-
bakan Erdoğan, daha sonra AB Yük-
sek Temsilcisi Javier SoJana. AB Ko-
misyonu'nun bilim ve araştırmadan
sorumlu üyesı Phüppe Busquin ve AB
Komisyonu"nun genışlemeden so-
rumlu üyesı Günter Verheugen ile
ikili görüşmeler yaptı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile dün ortak basın toplantısı düzen-
leyen AB genışleme komiseri Gün-
ter Verheugen Kıbns'ta vanlacak an-
laşmada yer alacak derogasyonlar
hakkında hiç bir zaman kamuoyuna
açıklama yapmadığım ıddıa etti. Baş-
bakan Tayyip Erdoğan ile yapıcı ve
olumlu bir görüşme yaptıklannı söy-
leyen Verheugen, derogasyonlann tar-
tışılması gereken bir konu olduğunu
ancak müzakereler devam ederken
bu konuda konuşmanın önyargılara se-
bep olabileceğini ifade etti. "Derogas-
yonlar hakkında kamuoyuna hiçbir
açıklama yapmadım ve yapmaya-
cağım" şeklinde konuşan Verheugen.
Kıbns'ta vanlacak anlaşmaya ilişkın
olarak .AB'nin gereken esneklığı gös-
tererek destek vereceklerinı, bu konu-
da da zirve kararlannın bulunduğu-
nu vurguladı.
Verheugen kesin tarih vermedi
Basın toplantısı sırasında Başba-
kan Tayyıp Erdoğan'ın "bu yıl bi-
zim için çok önemli çünkü yü sonun-
da görüşmelere başhyoruz" şeklın-
dekı açıklamasının ardından Verhe-
ugen, tarih konusunda kesin konuş-
maktan kaçınarak "Başbakan böyle
bir şey söylediyse kendine güveni-
ni yansıtıyordur. Türkiye'nin Ko-
penhag kriterlerini yerine getire-
ceğine güvenini ifade ediyordur.
Komisyonun da bu konuda bakışı
olumludur. Elbette karar yıl sonun-
da verilecek" dedi.
Erdoğan, bugün Fransa Cumhur-
başkanı Jacques Chirac ile bir araya
gelecek Erdoğan, AB Dönem Başkan-
lığı tarafindan düzenlenen aday ülke
devlet ve hükümet başkanlannı bilgı-
lendirme toplantısının ardından. bu ak-
şam Belçıka dan aynlacak.
Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Gül Bahar Zirvesi nedeniyle gittikieri Brüksel'de Verheugen ile görüştüler.
Denktaş'ın son belgesi masada
REŞATAKAR
LEFKOŞA- Kıbns sorununun çö-
zümü için Isviçre'nin Bürgenstock
sayfiye kentinde önceki gün başlama-
sı gereken 4'lü görüşmeler hafta so-
nuna kaldı.
4'lü görüşmeler Rum kesimi ve BM
tarafindan dolaylı görüşmeye dönüş-
türülmüştü. KKTC Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı SerdarDenk-
taş. dörtlü Kıbns görüşmelerine Brük-
sel zin'esinden sonra başlanacağını bil-
dirdi. Ancak Brüksel zirvesinin ar-
dından isviçre'ye geri dönen tarafla-
nn hangi program veya yöntem çer-
çevesinde bir araya gelecekleri konu-
su hâlâ netlik kazanmadı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ile Yunanistan Başbakanı Kostas Ka-
ramanlis'in de katılacağı dörtlü kon-
• KKTC Cumhurbaşkanı, 18 Mart tarihini taşıyan ve De Soto
tarafindan 2 gün önce Papadopulos'a iletilen son önerilerinde,
Türk topraklannda yaşayacak Rum sayısının kısıtlanmasmı ve
50 bin Türk vatandaşının adada kalmasını istiyor.
feransı yönetecek olan Birleşmiş Mil-
letler Genel Sekreteri Kofi Annan'ın
cumartesi günü Bürgenstock'a ulaş-
ması beklenıyor. Rum basınına göre
dörtlü konferans sırasında, KKTC
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın 18
Mart tarihlı son belgesinin yanı sıra
Rum lideri Tasos Papadopulos'un or-
taya koyacağı taleplerin tartışılması
bekleniyor.
Denktaş'ın, BM Genel Sekrete-
ri'nin Kıbns Özel Temsilcisi Alvaro
de Soto aracılığıyla Papadopulos'a
ilettiğı son belgeye göre, Türk tara-
fının itirazlan daha çok 2 bölgelilik
ve güvenlik üzerinde yoğunlaşıyor.
Denktaş'ın belgesini manşetınde ya-
yımlayan Fileleftheros. Politıs, Si-
merinı ve Mahı gazetelerine göre
Türk yönetimi altındaki topraklara
dönecek Rum sayısının yüzde 10 ile
sınırlandınlmasını ve siyasi haklan-
nın kaldınlmasını ısteyen Denktaş,
KKTC vatandaşlığı kazanan 50 bın
Türk vatandaşının adada kalmasını
şart koşuyor.
Annan Planı'na göre, Türk yöne-
timi altındaki topraklara dönecek
Rum sayısının yüzde 21 olduğunu
anımsatan Rum basını, Denktaş'ın
önerdiğı yüzde 10'luk sınınn kabul
edilmesi halinde, Türk toprağının
yüzde 28.5'ten 23'e gerileyeceğini
iddia ediyor.
Öneriler
Denktaş'ın diğer önerileri ise şu
başlıklar altında yer alıyor:
• Rum göçmenlerin geri dönüşü-
ne 6 yıl süreyle moratoryum uygulan-
ması.
• Mülk edinecek Rum sayısının
yüzde 5 ile sınırlandınlması.
• Adada kalacak Türk ve Yunan bır-
lıklerindeki asker sayısı 6 bine düşü-
rülürken diğerlerinin aynlışı konu-
sunda 45 aylık bir süre tamnması.
• Annan Planı'na göre adada ka-
lacak Türk vatandaşlannın 45 bin-
den 50 bine çıkanlması.
• Vanlacak anlaşmanm. 1 Mayıs
2004 Avrupa Konseyi sonuç metni-
ne dahıl edilmesi.
VerheugenHn hedefi Denktaş
BRÜKSEL (AA)-A\Tupa Bir-
liği Komisyonu'nun genişleme-
den sorumlu üyesi Günter Verhe-
ugen, dün KKTC Cumhurbaşka-
m Rauf Denktaş'a yönehk eleş-
tirilerini sertleştirerek "banş yo-
lundaki firsatlan kullanmakta ba-
şansız olduğunu " ileri sürdü.
Denktaş ise Verheugen'in "cid-
diye alınnıaması gerektiğmi" söy-
ledi.
Verheugen. Reuters haber ajan-
sına verdiği demeçte. Kıbns'ta 1
Mayıs'tan önce anlaşma sağlan-
ması olasılığını, geçmişe oranla
daha fazla bulduğunu belirtti.
"Eğer az birflerienıeokruğuna işa-
ret eden bir izlenim varsa, sinir-
lenmeyin. Benim görüşüme göre
girtikçe yaklaşıyoruz" diyen Ver-
heugen, Kıbnslı Türklerin büyük
bölümünün, anlaşmadan ve AB
üyeliğinden yana olduğunun açık-
ça görüldüğünü öne sürdü. \'er-
heugen. "Denktaş'uı, arük Kıb-
nsh Türiderin büyük çoğunluğu-
nu tenısil ettiğine inaıuıuyorum"
diye konuştu. Verheugen, G. Kıb-
ns'ın tek başma AB'ye üye olma-
sının sorumluluğunun Denktaş'a
ait olacağını kaydetti.
Denktaş ise NTV'ye verdiği
demeçte. Verheugen'in ciddiye
alınmaması gerektığini söyledi.
Denktaş şöyle konuştu: "Verhe-
ugen döneminin sonuna gelmiş
bir bürokrat ve Kıbns meselesin-
de Rumlardan yana ağırhğını koy-
muş birisidir. Benim kinû temsil
edip etmediğim seçimlerde mey-
dana çıkar. Gaipten haber almış-
sa, kendisinin bileceği bir iştir."
Blair'in teröreçöriim planı
Dış Haberier Senisi - Avrupa
Bırliği'nin (AB) terorızm gün-
demli Brüksel doruğu dün başlar-
ken tngiltere Başbakanı Tony Bla-
ir. uluslararası topluluğun teröre
karşı birleşebilmesi içın Türki-
ye'nin Avrupa Birliği'ne (AB)
ahnmasını istedi.
Önceki akşam Portekiz'in baş-
kenti Lizbon'a gıden Blair, ulus-
lararası topluluğun teröre karşı bır-
leşebümesini sağlamak için 6 mad-
delik bir plan açıkladı. Planın son
maddesinde, "Avrupa'nın sadece
Hıristiyan olmadığını gösterebil-
mesi için Türkiye .\B'ye ahnsın"
denildi. Blair'in planı şöyle:
• Terör her ülkede yenılgiye uğ-
ratılmalı.
• Irak'ın egemen ve demokra-
tık bir devlete dönüşmesine yar-
dımcı olunmah.
• Aynı destek Afganistan'a da
%'erilmeli.
• Terörle bağlannı kopararak
uluslararası topluluğa yeniden ka-
tılmak isteyen devletlere "ortak-
lıkeB"uzatılmalı.
• Ortadoğu banş sürecine ivme
kazandınlmalı.
• A\ rupa'nın sadece Hıristiyan
olmadığını gösterebilmesi için Tür-
kiye AB'ye alınmalı. Blaır bu
konuda şunlan söyledi: "Türki-
ye'yi, gururlu bir Müslüman ül-
keyi, diğer devietierle eşit koşullar-
la .\B'ye alarak Avrupa'nın fark-
lı kültür, din ve ırklan ortak kural-
lar, dayanışma ve karşıhkh saygı te-
melinde banndırma kararhhğuu
gösterelim."
BIÇAK SIRTI
EROL MANİSALI
Kendi Halkına
Karşı Olmak...
Türkiye'de insanlar toplum ile uyuşamaz hale
geliyoriar. Kendini kurtarmaya çalışırken topluma,
halka, ülkeye zarar veriyorlar. Oylesine bir düzen,
ya da düzensizlik kurulmuş.
- iyi yetişen ya da yeteneği olan bir mali uzman
gidiyor çokuluslu şirkete kapılanıyor. Çokuluslu şir-
ket Türkiye'yi sömürdükçe bizim uzman maaşını
alabiliyor.
- Ya da bir büyük yerii holdinge hizmet veriyon
ne güzel dıyecekken işin yine sarpa sardığını gö-
rüyorsunuz. Yerii büyük şirket dışarıdaki büyük bir
çokuluslu şirkete kapılandığı için işler yine tersine
dönüyor. Çokuluslu şirket Türkiye'ye araba ya da
sigara satıyorsa yerii şirket köylüyü, işçiyi ve yerii
sanayiciyi sömürmek zorunda.
- iyi yetişmiş bir öğretim üyesi daha iyi gelir sağ-
lamak için "özel üniversiteyi" tercih ediyor. Oraya
gittiğinde de yine sürprizlerte karşı karşıya geliyor;
örneğin "okulunpatronunun" siyasi ve iktisadi gö-
rüşlerine yakın durmak zorunda kalıyor. Veya Türk
Medeni Kanunu'nu öğrencilerine ingilizce ögretmek
garabetı ile karşılaşıyor. Yine halkı ile, toplumu ile
karşı karşıya getiriliyor. Çünkü okulun düzeni bo-
zuk kurulmuş.
- Yetenekli bir iletişim fakültesi mezunu genç, ola-
nakları geniş bir gazeteye alınıyor. Gazetenin ola-
nakları, patronun olanakları ile bütünleşmiş. Hat-
ta, borsayı yönlendirerek halkın tasarnjfiannın bir-
kaç patronun cebine gitmesini sağlıyor.
Gazetecı genç, yetenekli ama gazete kötü: Gaze-
te. "gayn milli sermaye" çevrelerinın tekelinde; dışa-
ndaki çıkar gruplanna hizmet ediyor. Yetenekli gen-
cimiz de ekmek parası için ülkesine ihanet ediyor. Pat-
ron gazete çalışanını, halkına karşı kullanıyor.
Gazete, patron, sermaye, gayri milli sermaye, dış
güçlerzınciri öyle bir düzen oluşturmuşlar ki Batı ka-
pitalizmi içınde herkes kazanırken Türkiye'de pat-
ron hariç herkes kaybedıyor. Gayn milli yerii serma-
ye de bunun aracısı olmuş. Köylü, işçi, memur, es-
naf kaybederken küçük bir azınlık kazanıyor.
- Dışarıda okuttuğumuz en yetenekli genç ya
Batı kapitalizminin bir kurumuna ya da çokuluslu
şirketine monte edilıyor. Artık yeteneğıni Batı ka-
pitalizmi içın kullanacak ve bu sayede ücretini ala-
cak. Kendini kurtarabilmesi için Türkiye'nin sömü-
rülmesine hizmet etmek zorunda.
Ya politikacılar...
Pariak, genç politikacılar mı? Onlar da diğer uz-
man gençlerden farksız durumdalar. Türkiye'de
polıtıka yapmaları ABD ve AB'den icazet almala-
nna bağlı. Onlar çokuluslu şirket yerine çokuluslu
devlete (veya devletlere) hizmet sunuyorlar.
- Batı kapitalizminin büyük devletleri kendi dev
şirketlerinin serbestçe at oynatmalannı sağlayan
kanunları. kuralları dayatıyorlar. Bizim siyasilerde
icazet aldıklan çevrelerin taleplerini yerine getirmek
zorundalar, emir kulu oluyorlar. Yalnız pamuğu, tü-
tünü değil Kıbns'ı da satıyoriar.
- Gümrük birliği gibi bir sömürge anlaşması bu
yüzden imzalandı; tanm ve ulusal sanayi bu yüz-
den çöktü; devletin borç toplamı bu yüzden 220
milyardoları aştı.
Yetiştirdiğimiz insanlanmız, gençlerimiz kendi ül-
kelerine, kendi insanlarına değil çokuluslu şirket-
lere, VVashington'a, Brüksel'e. Londra'ya, Paris'e,
Beriin'e, hatta Atina'ya hizmet ediyorîar. Içeride
çalışanlar ise öyle ya da böyle, "kurulu bozuk dü-
zenin bir sonucu olarak" kendi toplumuna ihanet
ederek geçimlerini sağlıyorlar.
- Borsada halkı soyuyoriar.
- Medyada halkın haber alma özgürlüğünü or-
tadan kaldırarak yabancı güç odaklanna hizmet edi-
yorlar.
- Ulusal sanayinin değil çokuluslu şirketlerin ta-
rafmda duruyorlar.
- Onlar istedi diye Kıbns'ı, Ege'yi ve diğerlerini
veriyorlar.
Bütün bunların gerisinde, Batı kapitalizminin yıl-
lardır Türkiye ile oynadığı oyun yatıyor. Toplum, bir
uyuşturucu bağımlısı gibi bozuk düzenin bir par-
çası olmuş. Batı kapitalizmi iktisadi, siyasi, sosyal,
kültürel ve askeri olarak kazanırken biz kaybedi-
yoruz. Çünkü, onların yaptığı gibi "kendimizi ko-
ruyamıyonız"; ulusal çıkarlanmızı, halkımızı koru-
mayayönelik politikaları yürütemiyoruz. Içimizde-
ki uzantılar bunu engelliyor, çomak sokuyorlar.
O halde, içimizdeki uzantılan tasfiye etmeden iş-
leri düzeltemeyiz. Kimdir bunlar?
- Gayri milli sermayedir, Türkiye'yi işgal eden
çokuluslu şirketlerin yerii ortaklarıdır.
- Dış odakiaria işbirliği yaparak Cumhuriyeti yık-
maya çalışan köktendincilerdir; dış destekle ayak-
ta duran siyasilerdir.
- Ülkeyi bölmek isteyen bölücülerdir.
Ulusal cephe ve ulusal güçler emperyalizmin ve
Batı kapitalizminin bu faşist uzantılarını tasfiye et-
mek zorundadır. Aksi halde insanımız, bireylerimiz
bozuk düzenin bir parçası olarak kendi halkına
karşı ayakta durmaya çalışarak bu trajik çelişkiyi
devam ettirmek zorunda kalır.
Bu çemberi mutlaka kırmak zorundayız.
www.istanbul.edu .tr/iktisat/emanisali
ABD'yi kanştıran komisyon
• YVASHEVGTON (A.\) - ABD'de 11 Eylül
saldınlannı sonışturan komisyonda ifade veren
Başkan George Bush'un eski terörle mücadele
danışmanı Richard Clarke'ın. yönetimi terör
konusunda ihmalle suçlaması, başkanlık
seçimine hazırlanmakta olan Bush'u çok zor
durumda bıraktı. Clarke. Bush döneminde
terörle mücadelenin geriye itildiğini söyledi.
Temmuzda açıklanacak raporda, yönetimin
terörle mücadeleyi ihmalle suçlanması
dunımunda. bunun Bush'un kasımdaki seçimi
kaybetmesine yol açabıleceği kaydediliyor.
Irak'ta çocuklar hedefte
• Dış Haberier Servisi - Irakın orta
kesimlerindeki Gazrvan köyünde ABD
askerlennin dün gerçekleştirdiği operasyonda,
aralannda 2 yaşında bir çocuğun da bulunduğu
dört Iraklı öldürüldü, 4 çocuk da yaralandı.
Görgü tanığı Cemal Alı. dün gece köye baskın
düzenleyen ışgalci Amerikan askerlerinin ıkı saat
boyunca ateş ettiklerini söyledi. Ali, "Bir erkek,
iki kadın ve 2 yaşında bir çocuk öldürüldü. Dört
çocuk da yaralandı" dedi.