21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26ŞUBAT 2004 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur(5 cumhuriyet.com.tr 15 UYCARLIKLARIN İZİNDE... OKTAY EKİNCt Xars Kalkınma Vakfı'nın Ankara toplantısında, kentin uygarlık kimliği tanımlandı: Anadolu'daki KafkasyaGeçen hafta Kars Kalkınma Vakfı'nın Ankara'da düzenlediği bir toplantıdaydık... Kendini son yıllarda "Doğunun Uygar Kenti" olarak duyuran bu "serhat şehri- nin", başkentimizde yaşayan ve he- rnen tümü "önemli mevkilerde" görev yapan hemşerilenyle beraber olduk... 17 Şubat 2004 Salı günü Shera- ton Oteli'nde düzenlenen yemekli toplantının adı "Kars Deyin- ce..."ydi... Kars'taki tarihi evlerinin özenli restorasyonuyla da tanıdığı- mız Vakıf Başkanı Tuncer Güven- soy. bu deyımin gerekçesini şöyle özetledı; "Kars deyince ne anlıyorsak, kentin ve hepimizin kimliğine ba- kışımızı da gösterir... Tüm kent- lerimiz hızla birbirine benzerken, Kars neden hâlâ yine ve sadece kendine benziyor?.. tşte bu soru- nun yanıtı da Kars'ı çok farklı ya- pan asıl zenginlik kaynağı, yani tarihi mimarisi, eski fakat planlı kent dokusu, bunlarla örtüşen kentli yaşam kültürü... Ancak bunları koruyarak ve sürdürerek Kars'ı yurt ve dünya gündenıine taşıyabiliriz. Bu toplantımızın amacı da aynı görevi, elbirliğiyle nasıl yapacağımızı konuşmak..." Güvensoy'un bu sözlerini, arala- nnda Kars Valisi Nevzat Turhan, Beledıye Başkanı Naif Alibeyoğ- lu, Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necati Kaya, Cumhunyet Başsavcısı Ferhat Kapıcı, Ticaret Odası Başkanı Ali Güvensoy ıle ünlü halk âşıklan Murat Çobanoğ- lu ve Şeref Taşlıova'nın da bulun- duğu Kars temsılcılenyle birlikte, MGK'nin öncekı Genel Sekreteri E. Orgeneral Tuncer Kılınç, Kars, vğdır ve Ardahan mületvekilleri, es- ki bakanlar, müsteşarlar, genel mü- dürler ve üst düzey bürokratlar, aka- demisyenler, doktor, mimar, mü- hendis ve her daldan meslek sahip- leri, aydınlar, sanatçılar, işadamla- n.. hep birlikte "onaylarcasına" alkışladılar... Bakû, Tlfils, Kars... Yine Karslı paşalardan E. Hava Tümgeneral Yaşar Demirbulak'ın yönettiği konuşmalarda da SBF De- kanı Prof Dr. Celal Göle, özellik- le üniversitenin misyonu üzerinde durarak, Kars'ın yannlannı daha aydınlık kılacak en önemli zengin- liğınin tarihi ve kültürel mırası ol- duğunu söyledi... "Bizim" bu toplantıya "mimar- lık" alanındakı katkılarımız için hazırladığımız sunumdakı ana te- ma ise; "Kars'ın Kafkasya kimli- ği ile bir Anadolu kenti olmasının yarattığı duygu ve mekân zengin- liği"ydi... Azerbaycan'ın başkentı Ba- kû'dan, Gürcistanın başkenti Tif- lis'ten ve Kars'tan art arda göster- diğimiz tarihi kent dokusu ve yöre- sel mimari örneklere ait fotoğraflar da şu gerçeğı en "objektif" şekil- de gözler önüne serdi; •Kars, Anadolu'daki Kafkas- ya'dır... Üstelik, şiiriyle, müziğiy- le, yaşama kültürleriyle ve hatta gelenekleriyle, Kafkas hümaniz- masını da Anadolu aydınlanma- sıyla buluşturmanın birikimleri- ni taşımaktadır..." Işte bu buluşmanın, "bilim ve kültür alanında" yeni ve çağdaş bir ivmeyle geleceğe yelken açma- sı için de öteden beri önerdiğimiz JjlİMARLIK VESANAT KENTV- Her heykelin bir yeri vardır. O yerle birlikte kenti 'heykelsi' kılar... Özellikle bir tarihi kenti süslediğinde ise çevresindeki geçmişten gelen mimarinin de o heykel kadar zarif olması, kenti bir 'akademi'ye dönüştürür. Bu zarafetle yaşayan halk da aynı akademinin kuşaktan kuşağa öğrencileri olur. Tıpkı Bakûlular gibi, Tiflisliler gibi ve işte bu görüntülerle birlikte yaşayan Karslılar gibi... kimi çabalann Kafkas Üniversitesi tarafından yaşama geçirilmeye baş- landığını Rektör Prof. Dr. Necati Kaya anlattı. Müzlkler ve dlller Bunlardan en anlamlı ikisi; "Kafkas Müzikleri Konservatu- van" ile "Kafkas Dilleri Enstitü- sü"nün kurulması... Konservatuvarla birlikte Kars'ın halk âşıklan ve Gürcülerin, Azeri- lerin, Ermenilerin müzik alanın- daki çok yönlü sanatçılan, Kafkas- ya'nın insan sevgisiyle yetiştirecek- leri her ülkeden öğrencileri, "dost türkülerin" ve "sevdalı şarkıla- rın" kuşaktan kuşağa gönüldaşlan kılacaklar... Enstitüde de yine aynı kültür coğrafyasının tüm dillerinde yaşayan ortak dilekler ve düşünce- ler, yenıden ve hep birlikte paylaşı- lacak. Nitekım Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu da bu sürecin ilk büyük kucaklaşmasını yaşatacak, eylül ayındaki "Kafkas Kültürle- ri Festivali"nin müjdesini verdi ve ekledi; "Kars, Kafkasya'nın Da- vos'u olmalı, Türkiye'nin Kaf- kasya'da istikrar için üstlendiği tarihsel komşuluk görevi için de bu sürecin merkezi yine Kars ol- malı..." Valı Nevzat Turhan'ın üzerinde durduğu konu ise Kars'ın başta Ani antık kenti olmak üzere il düzeyin- dekı kültürel dokusuydu... Kars'ta- ki kentsel koruma çalışmalanna en büyük desteğı veren ÇEKÜL Baş- kanı Prof. Dr. Metin Sözen de yö- re ınsanının artık "mağduriyet" yerine "gurur ve zenginlik" söy- lemıyle tanışabılmesi için, bu bü- yük coğrafyayı bile aşıp taşan böy- lesi bir dokunun artık daha fazla yıpratılmaması gerektiğını anımsat- tı... "Taht'a kurulankent Bugünkü Kars'ın, gerçekten Anadolu'da hiçbir kentte bulunma- yan. "hem tarihi, hem de planlan- mış caddeleri" ve bunlann etrafın- da sıralanan "Kafkasya taş yapıla- rı", 19. yüzyıhn 2. yansında, ken- tin "Tahtdüzü" denen kesiminde kuruldu. Yani Kars, bir anlamda yeniden "tahfa kuruldu ve daha doğarken bile "durmuş, oturmuş" bir kent olarak yaşamaya başladı... Bu nedenle, Tuncer Güvensoy da tüm toplantı boyunca, ünlü kent gezginı J. Hergeshimer'ın şu söz- lerini yansıdan eksik etmedi; "Öyle yerler vardır ki, taht kurarlar gönüllerde; Sadece varlıklanyla bile, önceden görülen hiçbir yerin kurmadığı kadar kocaman bir taht; Ya da sonradan görülecekle- rin..." Iraklı yönetmen Hiner Saleem 'infilmi Vesoul'de büyük ödülü aldı AsyaJ nın galibi 'Vodka Lemon' UĞUR HÜKÜM 10-17 Şubat tarihleri arasında yapılan '10. Uluslararası Vesoul Asya Filmle- ri Festivali'nin büyük ödülü 'Altın Cy- clo', Iraklı Kürt kökenli Hiner Sale- em'üı 'Vodka Lemon' adlı filmine ve- rildi. Yapıt, 1964 doğumlu ve 20 yıldır Fransa'da yaşayan sanatçının 4. uzun metraj filmi. tranlı yönetmen Cafer Panahi'nin başkanhğını yaptığı, Çinli fotoğraf sa- natçısı Ling Fei, Sri Lankah yönetmen Asoka Handagama, gazeteci, sinema eleştirmeni Sophie Lee ile belgeselci ve Asya Sanatlan Guimet Müzesi uz- manlanndan Veronique Prost'tan olu- şan Festival Seçici Kurulu'nun ödüllen- dirdiği 'Vodka Lemon', 60. Venedik Festivali'nin 'Controcorrente' bölü- münde de en iyi filme verilen 'San Marco' ödülüne değer görülmüştü. 'NETPAC (Network for the Promo- tion of Asian Cinema) Seçici Kurulu' ödülü tranlı Abolfazi Jalili'nın 'Abjad' adlı filmine giderken, 'Halk Seçici Ku- rulu' ödülünü Fransız-Irak yapımı, Iraklı Amer Alwan'ın 'Kamışlann Adamı Zaman' adlı filmi kazandı. Türkiyeli belgeselci Kudret Güneş'in 'Leyla Zana' belgeseli 'Gençlik Seçi- ci Kurulu' ödülünü alırken Canan Ge- rede'nin 1995 yapımı 'Aşk Ölümden Soğuktur' filmi de festivalin 'Aşk ve Tutku' bölümünde gösterildi. 2004 yılının Fransa'da Çin yılı ilan edilmesi nedeniyle, Vesoul Festivali 'Çin Sinemasına Bakış' başlığı altın- da da 12 Çin filmi sundu. Fransa'nın doğusunda bulunan ve Jacques Brel'in bir şarkısıyla ünlenen 18 bin nüfuslu Vesoul kentinde, idealist bir çift, öğretmen ve belgeselci Marti- ne ile Jean- Marc Therourane ikilisi- nin kurup geliştirdiği ve Batı Avru- pa'nın en önemli Asya filmleri buluş- ması olan bu festivali; geçen yıl 13 bin 200, bu yıl ise 14 binin üstünde sinema meraklısı izlerken, yine bu yıl 36'sı ilk kez olmak üzere 77 filmin gösterildiği- ni belirtelim. '10. Uluslararası Vesoul Asya Filmleri Festivali'nde 'Altın Cyclo'nun sahibi olan 'Vodka Lemon', Venedik'te de 'San Marco' ödülüne değer görülmüştü. 'Carmina Burana' yeni düzenlemeyle sunulacak Carl Orff'un ünlüyapıtının, ikipiyano ve vurmalıların da katıldığı farklıyorumu 28 Şubat 'ta Türkiye'deilkkez seslendirilecek Konserin solisleri arasında Ferhan ve Ferzan Önder kardeşler de var. Kültür Servisi - Carl Orff un sevilen yapıtı 'Carmina Burana', 28 Şubat günü saat 20.00'de Iş Sanat'ta farklı bir düzenlemeyle sunulacak. Serdar Yalçın'ın orkestrayı, Elnara Kerimova'nm Orfeon Korosu'nu yöneteceği konserin solistleri ünlü piyapistler Ferhan - Ferzan Önder, soprano Burcu Uyar, bariton ve kontrtenor Güvenç Dağustün. Orff'un bu yapıtı, iki piyano, vurmalılar, solistler ve büyük koro tarafından yeni düzenlemeyle Türkiye'de ilk kez seslendirilecek. Münih'te dünyanın en önemli şeflerinden Sergiu Celibidache ile çalışan Serdar Yalçın, kadrolu sanatçısı olduğu îstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde opera, müzikal ve operetler yönetti. Ferhan - Ferzan Önder Vivaldinın 'Dört Mevsim' ve Bach Çeşitlemelerini yorumladıklan ilk albümleriyle Alman Plak Akademisi'nin 'Echo Klassik' ödülünü aldı. 2003 sonbahannda yine aynı şirketten çıkan '1001 Gece Şehrazat' albümünü müzikseverlere sunan piyanistler, 2OO3'te UNICEF'ın 'İyi Niyet Elçileri' olarak onurlandınldı. Burcu Uyar, 2000-2001 sezonunda Izmir Devlet Opera ve Balcsi'nin 'Hofmann'ın Masallan'ndaki Olympia rolüyle izleyici karşısına çıktı. Avusturya'nuı Innsbruck kentinde Georg Schmöhe yönetiminde C. Orff'un 'Carmina Burana' adlı yapıtında bariton sololannın yani sıra kontrtenor solosunu da seslendirerek bir ilke imza atan Güvenç Dağustün, çalışmalannı halen Viyana'da Prof. Margarita Lilova ile sürdürüyor. Ülkemizde koral müziğin önemli temsilcilerinden Orfeon, bu alanda ülkemizi Londra Queen Ehzabeth Hall'de katıldığı World Voıce 2003 Festivali'nde başanyla temsil ettı. (0 212 316 10 83) ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Kimliksiz' Kişilerle liyatro Yapmanın Dayanılmaz Hafifliği (1) Daha önce de çeşitli nedenlerle atıfta bulundu- ğum Alman tiyatro tarihçisi E. Fischer-Lichte, "Dramanın Tarihi" başlıklı ve 1990 tarihli eserinin birinci cildinin hemen başında, tiyatro üzerine genel düşüncelere yer verirken şu noktayı özel- likle vurgular: "Tekil kişinin kendi kendisi karşısın- da tutum alabilme yetisi.. conditio humana'nm (ınsanlık durumunun) tanımıdır... İnsan kendi ken- disiyle bir başkası üzerinden bir ilişki kurmakta- dır. Kendini aynada bir başkası olarak veya bir başkasının aynasında görerek kendine ilişkin bir imge oluşturmaktadır. Kendine özgü bir toplum- sal kurum niteliğiyle tiyatro, bu conditio huma- na'yı simgeler; tiyatronun temeli ve gerçekleşe- bilme koşulu da bu konum içerisindedir: Bu du- rumda oyuncular, seyirciye kendi imgelerini bir başkasınınki olarak yansıtırlar. Seyirciler de bu imgeyi kendilerine yansıtarak kendi kendileriyle bir ilişki kurmuş oluhar..." Komedi sanatının özünü göz önünde tutacak olursak yukarıdaki alıntı daha kolay anlaşılır. Ko- medinin özü -ve başarı koşulu!- salondaki seyir- cilerin temsilciliğini yaptıkları toplumsal tipleri ve karakterleri sahnede güldürü aracılığıyla ve abartmasıyla yansıtmaktır. Sahnedeki gülünç "Cimri", aslında salonda ve o toplumda var olan tüm cimrilerin temsilcisidir; komedi, etkinliğini sahnedeki cimriye gülen cimrilerin perde kapan- mazdan önce aslında kendilerine gülmekte ol- duklarının bilincine varmalarıyla kazanır. Bu ne- denle sahnedeki cimrinin aşırı abartılması, kome- diyi yolundan saptırır; zira böyle bir durumda sa- londaki cimriler sahnedekine onu bütünüyle bir başkası yerine koyarak gülecekler ve üstlerine hiçbir şeyi alınmayacaklardır. Demek ki tiyatro, başlangıcından günümüze insanı sahnesinde kimlikler yoluyla tartışmakta ve yansıtmaktadır. Yukarıda alıntıladığım yazar, bu- na dayanarak tiyatro tarihinin bir tür kimlikler ta- rihi de sayılması gerektiğini belirtir. Sahnede işlenen bu kimlikler, toplumların ta- rihsel gelişimleri doğrultusunda, dogal olarak hep değişim içerisindedir. Antikçağ Yunan tragedya- st, insanı tanrılar ve kader karşısındaki trajik kim- liğiyle, ardından da soydan gelen lanetle belirie- nen kimlik karşısında bir sıte üyesi olma kimliği- nin ağıriık kazanmasıyla, politik kimliğiyle ele alır- ken ortaçağ aynı insan Hıristiyanlığın cennet va- atleriyle bu dünyayı önemsiz sayan bir kimlik çer- çevesinde işler. Rönesans ise inancını korumak- la birlikte, artık aklının gücüne de hayranlık du- yan Yeni lnsan'\ sergiler. On dokuzuncu yüzyıhn sonunda Batı insanı, bilim ve tekniğin baş döndürücü ilerlemeleri ve bu ilerlemelerin toplumsal yaşamı derinden etki- lemesi sonucu, insanoğlunun eskiden beri var olan, alışılagelmiş kimlik tanımlarından ve kalıp- larından kuşku duymaya başlar. Toplumdaki kök- tenci değişimlerin sayısınm, normal bir insan ya- şamı içerisinde sindirilebilecek sayıyı aşmasıyla birlikte ayaklarının bastığı zeminin sallanmaya başladığını hisseden insanoğlu, bu kez "Ben, hâ- lâ eskiben miyim?" gibi acımasız ve çetin bir so- ruyu kendine yöneltmek durumunda kalır. Bu so- ru, en genelde insanın kendi yaşamını hâlâ ken- disinin yönlendirmekte olduğu inancının temelin- den sarsılmasıyla eşanlamlı bir sorudur. Böylece kimlik bağlamında ortaya, daha sonra, yirminci yüzyılda çok daha yoğunlaşacak olan bir sorun, başka deyişle insanın toplumsal koşullar nede- niyle kimlik yitimine uğraması sorunu çıkar. Sık- ça sözünü etmek zorunda kaldığımız 'kimlik' kav- ramı için yine Erika Fischer-Lichte'nin birtanımı- na başvurmak yararlı olacaktır. Yazara göre: "Kimlik, birkişiye 'Ben' diyebilme olanağını sağ- layan, ona kendisine ilişkin bir bilinç ve bu anlam- da -ister bir kültürün, bir halkın, bir dinsel toplu- luğun, ister bir toplumsal kesimin, bir ailenin üye- si ya da birey olarak- bir özbilinç kazandıran bü- tün öğeler ve etkenlerdir." Batı tiyatrosunun on dokuzuncu yüzyıhn so- nundan günümüze kadar uzanan süreç içerisin- de odak noktası niteliğindeki çabalarından biri, kimlik yitimine uğramış kişinin kimliğini tiyatro- nun araçlarıyla betimlemektir. Bunun nasıl oldu- ğuna ve olması gerektiğine haftaya değinece- ğim. e-posta:[email protected] [email protected] BUGUN • CEMAL REŞİT REY KONSER SALONU'nda 19.30'daki 'sohbet'in ardından 20.00'de Christian Blackshaw'un solist olarak katılacağı Akbank Oda Orkestrası konseri. (0 212 252 35 00) • AKBANK KÜLTÜR SANAT MERKEZÎ'nde 20.00'de Burak Beşir (flüt), Ayşin Pelin Kiremitçi (obua), Müge Henrekli (piyano) konseri. (0 212 252 35 00) • İTALYAN KÜLTÜR MERKEZİ'nde 20.00'de Yapı Kredi işbirliğiyle düzenlenen Çetin Gül (bağlama) resitali. (0 212 252 47 00) • BABYLON'da 21.30'da Efsane Hanımlar konseri. (0 212 292 73 68) • İFSAK'ta 19.30'da Serkan Doramn katılacağı 'Büyüyen Fotoğraf Küçülen Sosyoloji' konulu 'kitap tanıtımı ve söyleşi'. (0 212 292 42 01) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18. 30'da Ergin Orbey'in katılacağı 'Tiyatronun Tanığı: Metin - Muhasipzade Celal' konulu söyleşi. (0 212 252 47 00) • BİLGİ ÜNTVERSİTESt DOLAPDERE KAMPUSU'nda 'Sinema Hukuk Buluşması' kapsamında 14.00'te 'Şüphe Altında'mn gösterimi. (0 212 293 50 10) • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZt StNEMA SALONU'nda 'Sinema Hukuk Buluşması' kapsamında 16.30'da 'Karakter', 19.30'da 'Aşk Nöbeti' ve 21.30'da 'KirU Yanş'm gösterimi. (0 212 251 56 00) *
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle