22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23SUBAT 2004 PAZARTESİ CUMMURİYET SAYFA kultur(5cumhuriyet.com.tr 15 lir süredir tedavi görüyordu Kalyoncu, Kemal Tahir \ akff nın başkanıydı. Nâzım'ın kardeşi Melda Kalyoncu yaşamuu yitirdi Kültür Servisi - Nâzım Hikmet'in kızkardeşi Melda Kalyoncu (76) dün Istanbul'daki evinde yaşamını yitirdi. Kalyoncu'nun cenazesi yann Erenköy Galippaşa Camii'nde öğle saatinde kılınacak cenaze namazından sonra Erduran aılesinin Zincirlikuyu Mezarlığf ndaki kabristanında toprağa verilecek. Nâzım Hikmet'in babası Hikmet Bey'in ikinci eşı Cavide Hanım'ın iki çocuğundan biri olan Melda Kalyoncu, Arnavutköy Kız Koleji'ni bitirdi. Yazar Kemal TamVle yakın dostluğu nedeniyle "manevi kızkardeşi" olarak da bilinen Kalyoncu, 1979 yılında kurulan Kemal Tahir Vakfı'mn kurucu üyesi ve başkanıydı.Vakıfta Kemal Tahir'in kitaplannın derlenerek yeniden basımıyla ilgilenmiş ve Osmanlıcadan günümüz Türkçesine kazandırılmasını sağlamıştı. Oyun yazan Refik Erduran'la evliğinden bir oğlu olan Kalyoncu, bir süredir kanser hastahğı nedeniyle tedavi görüyordu. Refik Erduran, Melda Kalyoncu'ya ilişkin olarak şu anılannı anlattr. "Ben Robert Kolej'de okurken Melda da ArnavutkÖy Kız Koleji'nde okuyordu. O dönemler Nâzım Hikmet'in adını hiç kimse ağzına alamazdı. Melda, her ortamda Nâzım Hikmet'e hiç çekinmeden sahip çıkıp savunuyordu. Amerika'dan döndükten sonra Nâzım Hikmet'le temas kurmama yardımcı oldu. Nâzım, hapisten çıkıp Rusya'ya gitmeden önceki dönemde ben, Melda, Nâzım ve Münevver Hamm, Büyükada'da bir köşk kiralayıp bir yaz geçirmiştik. Melda'nın ağabeyine ne kadar biiinçle ve insanca bir şevkatle bağlı olduğunu gördüm. Nâzım'ı şair olarak seviyordum ama insan olarak da kendisine çok bağlanmamda Meldanın büyük rolü oldu. Yedeksubay okulunda olduğum sürede Nâzım'ın yurtdışına çıkış hazırlıkları konusunda büyük görev üstlendi." KekiU: Ihtiyacım vardı, çevMm • BERLtN (AA) - 54. Berlin Fılm Festivalı Berlinale'de Altın Ayı Ödülü'nü kazanan 'Gegen die Wand' (Duvara karşı) adlı filmin başrol oyuncusu Sibel Kekilli (23), paraya ihtiyacı olduğu için porno filmleri çevirdiğini söyledi. Kekilli, Frankfurter Allgemeine Sonntagszeitung gazetesine yaptığı açıklamada, yasadışı bir şey yapmadığını ve yaptıklannın kendisi dışında kimseye zarar vermediğini belirtti. Cannes'ın açılışı Almodovar'dan • Haber Merkezi - Cannes Film Festivali bu yıl tspanyol yönetmen Pedro Almodovar'ın yeni filmi "Kötü Eğitim' (Bad Educarion) ile açılacak. Almodovar, konuyla ilgili olarak "Cannes Festivali'nı açmaİc, Fransız kamuoyu ile yıllardır yaşamakta olduğum balayımn doruk noktası olacak" dedi. Filmin yanşma bölümde yer alıp yer almayacağının ise henüz bellı olmadığı açıklandı. • Kültür Servisi - Hitit Production, 28 Şubat"ta Fransa'nın Romans kentinde yapılan karnavala Kumpanya Istanbul Topluluğu ile katıhyor. Yapım şirketinın 200Tde Ahmet Özden yönetiminde oluşturduğu Kumpanya îstanbul, son olarak Belçika'daki 'Cap 2003 Müzik Festivah'ne katıldı. Fransa'da bir albümü de yayımlanan topluluk, Trakya'nın usta müzısyenleriyle farklı yörelerin geleneksel müziklerine özgün bir yorum getiriyor. J Kültür Servisi - 3-7 Mart tarihleri arasmda Belgesel Sinemacılar Birliği'nce îstanbul'da yapılacak olan '7, Uluslararası Belgesel Film Festivali'nde bu yıl 34 yerli, 54 yabancı olmak üzere 88 film gösterilecek. Tematik konu sınırlaması olmayan ve yaşadığunız dünyanın çok boyutlu bir tasviri niteliğindeki yapımlann gösterileceği etkinliğin açıhşı 'Forget Baghdad' (Samir) filmiyle yapılacak. Festival programında "Gazze Şeridi' (James Longley), 'Pinochet'nin Çocuklan' (Paula Rodriguezj, 'Raymundo' (Ernesto Ardito ve Virna Molina) gibi yabancı filmlerin yanı sıra 'Güneş, Ay, Yıldız' (Şehbal Şenyurt, 'BelaBartok' (Sezgin Türk), 'Sokakta' (Enis Rıza) gibı yerli yapımlar da yer alıyor. (0 212 527 41 45) Pınar Çelik, bugün îstanbul Üniversitesi Bilim Kültür Merkezi'nde bir resital verecek Hem sanatçı,hemeğitimci• Prof. Meral Yapalı'nın öğrencisi olan îstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvan Piyano Bölümü Araştırma Görevlisi Pınar Çelik, yaşayan bestecilerimizin yapıtlannı da çalmaya özen gösteriyor. AYÇA TEZER îstanbul Üniversitesi Devlet Konservaruvarı Piyano Bölümü Araştırma Görevlisi Pınar Çelik, bugün saat 19.30'da îstanbul Üni- versitesi Bilim Kültür Merkezi'nde bir piyano resitali verecek. îstanbul Filarmoni Derneği'nin işbirliğiyle düzenlenen dinletide Çelik, Scar- latti, Chopin, Özkan Manav, Be- ethoven ve Prokofıev'ın yapıtlan- nı seslendirecek. Piyanoya on beş yaşında, biraz geç başladığını dile getiren Çelik, lise ve lisans öğrenimini îstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuva- n'nda Prof. Meral Yapalı'nın öğ- rencisi olarak tamamladı. Yüksek lisans çalışmalannı Londra'da Ro- yal Northern of Music'te Renna Kellawayin sınıfında yapan sanat- çı, geçen ekim ayında Makedon- ya'da yapılan ve binncılik verilme- yen piyano yanşmasında ikinci ol- du. •ÇoK çahşmaR gereldvot" - Klasik müzik eğitiminize geç başlamanızın meslek yaşamınıza olumsuz bir etkisi oldu mu? PINAR ÇELtK - Piyanoya genç başlamak tabii ki büyük bir avan- taj. Ailem küçük yaşta başlatmak Pınar Çelik, "Her büyük piyanist, bir süre sonra deneyimlerini genç kuşaklara aktarmak amacıyla mutlaka bir konservatuvarda hocalık yapar" diyor. (Fotoğraf. VEDAT ARIK) istemişti. Ama ben o sıralarda iste- medım. On beş yaşımdayken bü- yük bir istekle piyano çalmaya baş- ladım. O kadar çok çalışıyordum ki herkes "Yeter artık biraz din- len" diyordu. Başanh olmak için sosyal yaşamdan öz\'eride buluna- rak çok çahşmak gerekiyor. - Akademik kariyer yapmanı- zın sanatınıza katkıları ne oldu sizce? ÇELtK - Akademik kariyerimi- zin yanı sıra konser verme olana- ğımızın da olması büyük bır şans. Kendımizı hem sanat, hem de aka- demik açıdan geliştirebıliyoruz. Üniversitede olmaktan çok mem- nunum. Türkiye'de şu anda sadece piyanistlik yaparak hayatını sür- dürmek çok zor. Her büyük piya- nist, bir süre sonra deneyimlerini genç kuşaklara aktarmak amacıy- la mutlaka bir konservatuvarda ho- calık yapar. - Hedefiniz nedir? ÇELİK - Açıkçası tam olarak bir kariyer planı yapmadım. Öncelik- le iyi bir müzisyen olmak için ça- lışıyorum. Kendimi geliştirmek is- tememin nedeni o. Hissettiklerimi tam olarak anlatabilmeye çaba gös- teriyorum. Küçük öyfcüler de anlatacatc - Bu akşamki dinletinizin re- pertuvarını belirlerken neleri dikkate aldınız? ÇELİK - Seslendıreceğim yapıt- lan seçerken klasik, romantik, ba- rok dönemlerinden örnekler ver- meye çalışıyorum. Bir de artık her konserimde bir çağdaş Türk beste- cisinın yapıtına yer veriyorum. Me- sela bugünkü konserde Özkan Ma- nav'ın biryapıtını seslendıreceğim. Çünkü yaşayan bestecilerimizi de çalmamız gerektiğine inanıyorum. Içinde bulunduğumuz çağın ürün- lerini çalmadığımızda sanki biraz çağın dışında kahyormuşuz gibi geliyor bana. Konserde aynca kla- sik dönemden Beethoven'den bir sonat, romantik dönemden Cho- pin'den ıki noktürn, barok dönem- den Scarlatti'den bir yapıt ve çağ- daş dönemden Prokofiev'in bir so- natını çalacağım. Bu, açıklamalı bir konser olacak. Müzik tarihin- den çok, parçalannı seslendirdiğim bestecilerle ilgili küçük öyküleri, başlanndan geçen komik olaylan anlatacağım. - Bu yılki konser izlenceniz bel- li oldu mu? ÇELtK - Mart ayında tstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuva- n Orkestrasf yla bir konserimiz var, ama yeri daha belli değil. Üni- versite içındeki triomuzla mayıs ayında Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda 'Gençlik Haftası' kapsamında bir konser vereceğiz. Yazın da yurtıçinde ve yurtdışında bazı yanşmalar var. Artı Mezat'ın müzayedesinde usta ressamların yapıtları yer alıyor Osmanlı'danCumhuriyete... Hikmet Onat'ın 'Bebek Sahili' tablosu 90 miryar TL'den satışa sunulacak. Kültür Servisi - Artı Mezat'ın yeni müzayedesi 25 Şubat Çarşamba günü Hotel Ceylan Inter Continental'de yapılacak. Saat 11.00'de başlayacak olan müzayedede Osmanlı ve Cumhuriyet dönemı ressamlanndan yağhboya. suluboya ve guvaş çalışmalann yanı sıra hat takımlan, gümüş divit gibi birçok yapıt satışa sunulacak. 160'ın üzerinde yapıtın koleksiyoncularla buluşacağı müzayedede, Cevat Dereli'nin yağhboya tablolan. karakalem çalışmalan ve kanşık teknikle yaptığı resimleri, Abidin Dino'nun desen çalışmalan, tbrahim Balaban, Ferruh Başağa, Hakkı Anlı, Avni Arbaş, Fikret Mualla, Sami Yetik, Nuri tyem, Leyla Gamsız ve Turgut Atalay'ın yağhboya ve suluboya yapıtlan yer alıyor. Aynca Hamit Görele, Adil Doğançay, Şeref Akdik, Komet, Mehmet Güleryüz, Şevket Dağ, Şeref Bigaİı, Hikmet Onat, Hakkı Anlı, Mahmut Cuda, Hasan Vecih Bereketoğlu, Nedim Günsür, tbrahim Safı, Elif Naci, Yalçın Gökçebağ, Ali Haiil, tbrahim Çallı gibi usta sanatçılann suluboya, yağhboya ve desen çalışmalan da satışa sunulan yapıtlar arasında. Gravür haritalar, tezhip levhalar, banaluka işi seccade ve Osmanlı pazan için özel yapım 'Viyana Masa' da müzayedede ilgi çekecek yapıtlardan bazılan. (0 212 261 62 55) Ta-ta-ta-taaam: Sanatın sinyalleri Beethoven'in '5. Senfoni'sini dinleyin... Üçkısabiruzun... Ölçülerboyuncayinelenipdumn, senfoninin gerilimdenzafere doğru giden havası içinde variığını süreMi hissettiren bu dört nota bir çağın kapanıpyeni bir çağın açılışını haber verir san AYŞE EMEL MESCt Meyerhold, tarihsel oyunlann sahnelenı- şinde seçilen çağın kostümlerini, silahlannı. âdetlerini vb. neredeyse bir koleksiyoncu yaklaşımıyla birebir araştınp yansıtmaktan çok, o çağın bır bireşim (sentez) olarak kav- ranacak 'ruh'unu aktarabilmenin önem taşı- dığı kanısmdadır. O çağa damgasını vuran zihniyetlerin, fikir ve edebiyat eserlennin, tablolann, renklerin, müziklerin bireşimi ve o tiyatro yapıtını bugün sahneye taşıyan ki- şinin bunlan algılayışıdır söz konusu olan. Gerçekten çağlara özgü bu tür bireşimler- den söz edilebilir mi? Sanat, çağının düşün- sel mayalanışıyla, toplumsal ve siyasal devi- nimiyle ve genel anlamda kültürel ortamıy- la gerçekten böylesine yakından ilişkıli mi- dir? Sanatsal üretimin ıçerdiği tüm öznellik po- tansiyelini de unutmadan, bu soruya olumlu yanıt verilebüir. Sonuçta her dönemde ger- çekten sanat yapıtı adı verilebilecek ürünler, ister istemez kendi çağlanndaki bilimin, kül- türün, ortamı belirleyen fikir akımlannın, zihniyetlerin etkilerini taşırlar. Kimi sanatçı- lar ise bunun da ötesine geçip, kültürel, top- lumsal ve siyasal alana sanatlanyla seslenme yolunu seçer, 'çağın ruhu'nu etkin bir bi- çimde ve bilinçli müdahaleyle şekillendir- meye çahşırlar. Kaderln kapıyı çalışı Modern müziğin yaratıcılanndan biri ola- rak kabul edilen Beethoven, Fransız devrimi ideallerinin ve Aydınlanma fıkirlerinin tüm Avrupa'ya yayılmasının aracı olarak gördü- ğü Napoleon ordulannın ilerleyişini, senfo- nisinin başındaki top sesleriyle selamlarken veya imparatorluğunu ilan eden aynı Napol- eon'un adını 3. senfonisinin başındaki ithaf- tan öfkeyle karalayıp çıkanrken, sanatçının toplumsal mücadelelerle bu yakın ilinrisinın en bilinen örneklerinden birini sunar. 5. Senfoni'yi dinleyin: Ta-ta-ta-taaam... Üç kısa bir uzun... Ölçüler boyunca yinelenip duran, senfoninin gerilimden zafere doğru giden havası içinde variığını sürekli hissetti- ren bu dört nota bir çağın kapanıp, yeni bir çağın açılışını haberverir sanki. Rivayete gö- re bestecinin "kaderin kapıyı çalışı" diye açıkladığı bu dörtlü nota grubu öylesine "sinyali" andırmaktadırki, Mors alfabesinin "...-"= V" harfine benzetilerek (V harfi de Victory: Zafer sözcüğünü ifade eder), Nazi- lere karşı mücadelenin simgelerinden biri ha- line gelmiştir. Yüz yıl sonra Bundan diyelim yüz yıl sonra, 2104 yılın- da, 21. yüzyılın başlangıcmda geçen bir oyu- nu sahneye koymak ısteyecek bir yönetmen, haydi ben de şu çağın ruhunu yakalayıp yan- sıtmaya çahşayım dese ve gerek yazılı, ge- rekse görsel arşivlerde bir gezintiye çıksa ne- ler algılayacaktır acaba? 20. yüzyılın top- lumsal fırtınalannın, devrimlerinin, karşı- devrimlerinin, ulusal kurtuluş mücadeleleri- nin, dünya savaşlannın, siyasal yelpazenin her yönündeki -izm'lerinin, sosyalist gerçek- çilık, fütürizm, dadaizm, sürrealizm, yeni gerçekçilik, epik tiyatro, absürd tiyatro vb. vb. akımlannın, 'açık yapıt'ın engellenemez yükselişinin ardından yeni bir yüzyılın eşiği ona neler ifade edecektir? 'Mesaj vermeme kaygısı'nın, 'çağıyla ve siyasetle ilgilenmeme'nin, giderek 'fikir ve ideoloji düşmanlığı'nın öne çıkanldığı. sa- natın toplumdan ve siyasetten kopanlmaya çalışıldığı bir çağda, bu değişimle eşzaman- lı olarak 'medyada görünürlük kazan- mak'tan başka "başan ölçütü tanımayan bir 'popüler kültür ve sanat' anlayışının hız kazanması herhalde yönermenimize epey çarpıcı gelecek, hele bu 'popüler sanat'ın Türkiye adı verilen coğrafyadaki tuhaf ör- neklerini görünce dudağı uçuklayacak ve gerçekleştirmek ıstediği proje konusunda kafası kanşmayabaşlayacaktır. Gezegeni gi- derek çöle çeviren bir düzenin varoşlannda toplanmış yoksul yığınlann, sistemi sorgu- lamak yerine en kısa yoldan bir 'su başı'na ulaşıp nemalanmaya çalışmalan, bu yanşta birbirlerini itip kakarken yukanda yer alan- lara, hele 'medya meşhurları'na gösterdik- leri o trajikomik ilgiyi gördükçe yüz yıl ön- cesinin insanı için birkaç damla gözyaşı yu- varlanacaktırbelki yanaklanndan. Ama 'dö- nem' in (özellikle 21. yüzyü başı Türkiye 'si) en nüfuzlu ve 'seçkin' topluluğu olan med- ya mütegallibesinın ,derebeyleri, seçkınlik ve popüler sanat konusundaki görüşleriyle karşılaşınca, ya sinirleri bozulup kahkaha- larla gülmeye koyulacak ya da holografik görüntü/ses aygıtında Beethoven'in 5. Sen- fonisi'ni seçip, kayalıklara vuran hırçın dal- galann göriintüsü eşliğinde yükselen müzik- le belleğini ve imgelemini temizlemeye uğ- raşacak, belki de kendine "ta-ta-ta-taaam, şu Beethoven de sanatçı nıı yani, mesajı geçtik, sinyal veriyor sinyal!" deyip gü- lümseyecektir. Modern Müziğin yaratıcılanndan Ludwig Van Beethoven
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle