21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 ŞUBAT 2004 CUMARTESİ HABERLER DUMADABUGUN ALt SİRMEN Kıbrıs'ta Zor Müzakere Kıbrıs'ta müzakerelerin daha birinci gününde Papadopulos, Anadolu'dan gelenlerin geri gönderilmesi talebini ortaya atarak, gelecekte- ki uzlaşmaz tavrının ilk sinyalini vermiştir. Papadopulos'un uzlaşmaz davranışının fazla önemi olmadığı, nasıl olsa boşlukların Kofi An- nan tarafından doldurulacağı söylenebilir. Ama unutmamak gerekir ki son metin, refe- randuma sunulacaktır. Kıbrıs Rumları uzlaşma ya da dayatma met- nini kabul etmezler ise onlara uygulanabilecek hertıangi bir yaptırım var mı? Rum kesimi uzlaşmama halinde de nasıl olsa 1 Mayıs'tan itibaren AB üyeliğini garantiye almış durumda. Asıl düşünmesi gereken taraf KKTC ve Türki- ye değil mi? Diyelim ki, bu engel de ABD ve AB'nin baskı- larıyla aşıldı. 0 zaman her şey çözülmüş olacak ve anlaş- ma, referandumda onaylandığı şekliyle uygula- nacak mı dersiniz? Bu konuda acele iyimserlik çok tehlikeli so- nuçlan verebilir ve Türkiye ile biıiikte Kıbrıs Türk- leri de çok tatsız sürprizlerle karşılaşabilirler. Çünkü 1 Mayıs'tan itibaren yepyeni bir unsur gün- deme girecek. Bu "AB müktesebatı"öır • •• Sorun "dolaşım, yerleşim ve mülkiyet özgür- lüklerine" getirilen sınırlamalardır. Bilindiği gibi bu konularda kimi sınırlamalar (de- rogation) getirilmekte, kimi özgürlüklerin tam olarak uygulanabilmeleri için de süreler öngö- rülmektedir. Bütün süreç tamamlandıktan ve varsayalım ki, Ada'da yeni kurulan Kıbrıs Devleti iki parçasıy- la birlikte AB'ye üye olduktan sonra anlaşmada tescil edilmiş olan derogasyonlar ile ilgili olarak, hakları kısıtlanan bir Rum, Avrupa Adalet Diva- nı'nda dava açarsa ne olacak? Annan Planı'nın Avrupa müktesebatı ile bağ- daşmadığı ileri sürülen hükümleri geçerliliğini koruyacak mı? Kıbrıs'ın üyeliği ile ilgili olan ve AB üyesi ülke parlamentolarının da onayladıkları anlaşmada böyle bir hüküm yok. Yeni kısrtlamalar AB hu- kuku açısından bir değer taşımıyor. AB'nin genişlemeden sorumlu komiseri Ver- heugen bazı yuvarlak sözlerle güya güvence ve- riyor. Ama hazret Türklere başka, Rumlara baş- ka konuşuyor. Türkiye, Kıbrıs ve AB konusunda, yazılı olma- yıp lafta kalan güvencelerden önemli zararlara ugramış bir ülke. Şimdi lafta kalan güvence ile yetinmemek akıl- lıca olacak mı? Unutmayalım ki, dolaşım, yer- leşim ve mülk edinme gibi hususların yanı sıra, Ankara'nın Ada'da asker bulundurma ve garan- törlüğü ile ilgili hükümler de "Avrupa müktese- batı" duvarına çarpabilir. • • • önceki gün Ankara'ya gelen Türkiye - AB Kar- ma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost La- gendjik ilginç sözler söyledi. - Kıbrıs'ta taraflar arasında anlaşma sağlanıp da, bunun AB hukukuna uygun olmaması gibi bir durumla karşılaşmak istemiyoruz, diyor La- gendjik. Bundan ne anlamak gerekiyor? Annan Planı ile bir anlaşmaya varıldığı takdir- de, Avrupa müktesebatının Türk tarafının kaza- nımlarını yerle bir etmesini engelleyecek somut bir öneri. Taraflar arasında vanlan anlaşmanın Av- rupa iç hukukunda da geçerli olmasını sağlaya- cak bir formül arayışı yok henüz. öte yandan Kıbrıs'ta taraflar arası görüşme- lerde, şu ana değin ciddi hiçbir konu ele alınmış değil. Rauf Denktaş, oyalamataktiği uygulandığı ko- nusundaki endişelerini açıkça dile getiriyor. Plan, liderler arasında madde madde ele alı- nıp baştan aşağı taranmaz ise görüşmeler ne- ye yarayacak ki? Gel gelelim, Papadopulos buna yanaşmıyor. Görmeye niyetli olan bütün gözler, oyunboza- nın kim olduğunu açıkça fark ediyor. Peki Papadopulos bu oyunda neye güveniyor? Neye olacak, Denktaş'ın üzerine yapıştırılmış olan "uzlaşmaz, inatçı adam" yaftasına. Peki bunda, "Çözümsüzlük çözüm değildir" diyen polrtikacılarımız ile, Denktaş'ı çözümün önündeki en büyük engel ilan eden medyamı- zın hiç payı yok mu? Kısacası, biz erken "zafer" naralanyla kendi- mizden geçerken, Kıbrıs'ta işlersandığımızdan daha da güçleşiyor. Yurtdışı yasağı kaldırıldı Esenyurt davasında sona yaklaşıldı İstanbul Haber Servi- si - Esenyurt Belediye- si'ndeki yolsuzluk iddi- alanyla ilgili davada Be- lediye Başkanı Dr. Gür- büz Çapan'ın da aralann- da bulunduğu 99 kişinin yargılanmasına devam edildi. Istanbul 1 No'lu DGM'deki duruşmaya Zeki Çapan'ın da arala- nnda bulunduğu 12 sa- nık katıldı. Gürbüz Ça- pan ve diğer kişiler ise duruşmaya gelmedi. Otu- rumda söz alan sanık avukatlan, müvekkileri hakkındakı yurtdışına çı- kış yasağının kaldırılma- sını talep etri. Avukatlar, Cumhuriyet Savcısı Se- lim Berna Altay'ın ha- zırladığı esas hakkında- ki mütalaaya karşı görüş belirtmeleri için kendile- rine süre verilmesini is- tedi. GürbüzÇapanve diğer sanıklar haİdandaki yurt- dışına çıkış yasağım kal- dıran mahkeme heyeti, avukatlann esas hakkın- daki görüşle ilgili savun- malarını hazırlamalan için duruşmayı erteledi. Başkan Prof. Dr. Wildhaber, AİHM'nin Refah Partisi davasında feyz aldığmı söyledi 'Şeriat çağdışı bir sistem'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Avrupa însan Haklan Mahkemesi Baş- kanı (AİHM) Prof. Dr. LuzhısVYîldha- ber, AtHM'nin, RP'nin kapatılması- na ilişkin davayı teyit ederken, demok- rasinin şeriat üzerine kurulu çağdışı bir sıstemle bağdaşmayacağını ifade et- tiğini bildırdı. Wildhaber, RP davasın- da AİHM'nin feyz aldığını anlatırken. "Bayanlar baylar, lütfen kararlannız- da sözleşme nükümlerini göz önüne alın. Bu hepimizin ortak menfaaüna- dır" çağnsında bulundu. Anayasa Mahkemesi Avrupa Kon- seyi însan Haklan Eğitimi On Yılı Ulu- sal Komitesi, Türkiye Barolar Birliği tnsan Haklan Araştırma ve Uygulama Merkezi'nin (TBB-ÎHAUM) ortakla- şa düzenledığı "Insan Haklan Avru- pa Sözteşmesi ve Anayasa Yargısı" ko- DEP davası • AÎHM'in RP'nin kapatılmasma ilişkin davayı teyid ederken demokrasinin şeriat gibi çağdışı bir sistemle bağdaşamayacağını ortaya koyduğunu belirten Prof. Wildhaber, hâkimlere, karar verirken uluslararası sözleşmeleri dikkate almalan uyansında bulundu. nulu sempozyum, Anayasa Mahkeme- si'ndebaşladı. AtHM Başkanı Wildhaber, açılışta yaptığı konuşmada, devletlerin sözleş- me hükümlerine anayasada yer ver- diklerini, buyervermede sözleşme hü- kümlerinin üstüne de çıkılabileceğini söyledi. AÎHM'nin, anayasamahkeme- lennin kararlanndan da faydalandığı- nı belirten Wildhaber, sözleşme ile anayasalar arasında karşılıklı bir iliş- ki bulunduğunu kaydettı. AİHM'nin, RP'nin kapatılmasma ilişkin Anayasa Mahkemesi karannı teyit ettiğini anımsatan Wildhaber, "AİHM, RP davasını teyit ederken de- mokrasinin, şeriatüzerinekuruluçağ- dışı bir sistemlebağdaşmayacağını ifa- deeöi RPdavasmdaAIHM,feyzahnış- ür" dedi. Wildhaber, bazen AtHM'nin anayasa mahkemelennin verdiği ka- rarlan uygun bulmayabıleceğini belir- terek bunlara ilişkin örnekler verdi. Konuşmasının sonunda Wildhaber, "Bayanlar baytar, lütfen karariannız- da sözleşme hükümkrini göz önüne alın. Bu hepimizin ortak menfaanna- dır" çağnsında bulundu. Anayasa Mahkemesi Başkanı Mus- tafa Bumin. mahkemenın kurulduğu 1962 yılından beri insan hak ve öz- gürlükleriningelişmesi yönünde önem- li kararlarverdiğini, bu kararlan verir- ken sözleşme ve AtHM kararlannı da dikkate aldığını kaydettı. Anayasada 2001 yılında yapılan değişiklikler ve çıkanlan 7 uyum paketi ile çok önem- li değişikliklerin gerçekleştirildiğini ve bu değişikliklerin bir sonucu olarak son yıllarda Türkiye'den AtHM'e ya- pılan başvurulann azaldığına dikkati çeken Bumin, 2002'de 3 bın 887 olan başvuru sayısının geçen yıl 2 bin 616'ya düştüğünü söyledi. Bumin, uluslarara- sı anlaşmalar ve sözleşmelerin iç hu- tnfazın durdurulması istemine retANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara 1 No'lu DGM, yeniden yargılanan. kapatılan DEP'in milletvekılleri Leyla Zana,Hatip Dicle, Orhan Doğan ve Setim Sadak'ın infazın durdurulması istemini reddetti. Avukat Hasip Kaplan, müvekkillerinin cezalannı doldurmalanna 1 yıl 4 ay kaldığını anımsatarak "Mahkeme yargılamayı uzadp bu süre sonunda beraat kararı verecek olursa yargdama içinde vargısız infaz yapümış olacak" dedi. Yeniden yargılamanın dünkü 11. oturumuna, Zana, Dicle, Doğan ve Sadak ile avukatlan katıldı. Mahkeme Başkanı Mehmet Orhan Karadeniz'in, geçen duruşmada tahliye karan çıkmaması üzerine alkışlı protestoda bulunan izleyicilerin kuktaki kurallarla çatışması halinde', hangisinin uygulanacağı konusunda tartışmalar bulunduğunu anımsatarak "Anayasada.sözteşmeninyasalann üs- tünde, hatta anay^sanın üstünde oldu- ğunayer verihneiidir. Burada egemen- fikhakkmındevredfldiği görüşü ilerisü- rülmektedir. Bu egemenük hakkmuı devrinden öte>e uluslararası mahke- meyeyetki vermekten başka bir şey de- ğfldir" diye konuştu. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Öz- demir Ozok da çağdaş demokrasiler- de anayasa mahkemelerinin hukuk dev- letinin tanımında evrensel bir ölçüt ve kurulduğu günden beri önemli bir ku- rum olduğunu kaydetti. Özok, Anaya- sa Mahkemesi'nin insan haklannın ve demokrasinin en büyük güvencesi ol- duğunu kanıtladığını anlattı. Bakan Cemil Cicek: Anayasa'da • EskiDEP milletvekillerinin yakınlan ile polis memurlan arasında zaman zaman tartışma yaşandı. Avrupa însan Haklan Mahkemesi üyesi Rıza Türmen ise AİHM'nin bu davada adil yargılanma açısından bazı eksiklikler tespit ettiğini kaydetti. bugünkü duruşmaya alınmaması yönündeki talimatı üzerine, polis memurlan duruşmaya gelenlerin kimliklerini tek tek kontrol etti. Eski DEP milletvekillerinin yakınlan ile polis memurlan arasında zaman zaman tartışma yaşandı. DEP'lilerin avukatı Yusuf Alataş, yeniden yargılama karanyla ilk yargılama hükmünün ortadan kalktığını savundu. Mahkemenin, ilk yargılamadan farklı bir karar çıkmayacağı izlenimi doğurduğunu belirten Alataş. "Madem mahkemede böyle bir düşünce var. o zaman yeniden yargılamanın nıanüğı ne? Yargılama bir an önce sonuçlandırüsın" dedi. DEPlilerin 10 yıldır cezaevinde bulunması nedeniyle içinde bulunduklan mağduriyeti dile getırdiklerini anlatan Alataş, serbest bırakılmalannın maddi ve manevi kayıplannı bir nebze olsun giderebileceğini, ancak ailelerinin kayıplannın telafi edilemeyeceğini söyledi. Alataş, müvekkillerinin infazının durdurulmasını istedi. Mahkeme, savcının görüşü doğrultusunda, soruşturmanın genişletilmesi ve hükümlülerin infazlannın durdurulması isteminin reddine karar vererek duruşmayı erteledi. Avrupa tnsan Haklan Mahkemesi üyesi Rıza Türmen, AtHM'nin bu davada adıl yargılanma açısından bazı eksiklikler tespit ettiğini kaydetti. Türmen, eğer bu yargılama sonucunda bir eksiklik görürlerse AİHM'ye başvurabileceklerini kaydetti. Dumlupınarkahramnının son arzusu Çanakkak Boğazı Nara Burnu önlerinde 4 Nisan 1953'te batan Dumlupmar denizalüsmdan sağ kurtulan 84 yaşmdaki emekli seyir astsubayı Hüseyin lnkaya, Gtliboluda yapımına başlanan "Şehit Denizatacılar AnıtTnın 4 Nisan 2004 tarüüne kadar tamamlanmasını istedL "Bir anıün yapıbnasmı istiyorum. Şehitterin vücutian orada yatiyor. Onlan anacak bir yer yok. Arut yanm kalmış durumda" diyen İnkaya, kuruculan arasında bulunduğu Denizaltmı Sevenler Sosyal ve Yardımlaşma Derneği'ne böyle bir anıtuı yapıfanası için başvurduğunu belirtti. Dernek taranndan yaptinlan Gelibolu'daki anıtuı temehnin geçen yıl 4 Nisan'da atıldığuıı ve anrta ilk harcı da kendisinin koyduğunu kaydeden İnkaya, dernek olarak arut için yardım kampanyası başlatüldanıu, ancak toplanan paranın anrta yetmediğmi bfldirdL (Fotoğraf: AA) yapüacak ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Adalet Bakanı Cemil Çiçek, mevcut anayasanın A\Tupa müktesebatına uygun olmadığını belirterek nisan ayından itibaren kapsamlı bir anayasa değişikliğınin gündeme geleceğini söyledi. Anayasa Mahkemesi Avru- pa Konseyi tnsan Haklan Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi, Türkiye Baro- lar Birliği tnsan Haklan Araştırrha ve Uygulama Merkezı'nin ortaklaşa dü- zenlediği, "İnsan Haklan Avrupa Sözleşmesi ve Ana>asa YargısT konu- lu sempoz> r umda konuşan Çiçek, "Anayasanın değişmez maddeleri dı- şındaki hususlann bir bütünlük için- de ve beklentileri de karşılayacak tarz- da mahaDi idarelerseçimlerinden son- ra gündeme gelmesinde sayısız fayda vardır. Çünkü biz çıkardıgımız yasa- lan bugünkü anayasaya uydurmak mecburiyetindevız. Ama kendi anaya- samız Avrupa müktesebatına uymu- yorsa problem de buradan çıkmakta- (ür" dedi. Sempozyumda konuşan Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu da, "Türkiye'de gerçek anlamda kapatılan parti olmadığını. Sadece yanştan ahkonulan parti var. 1971'de kapatılan bir partinin devanu siyasal ha>^tta varhğuu sürdürmekte- dü*." diye konuştu. TCY Alt Komisyonu, resmi belgede sahtecilik suçunu yeniden tanımladı SahteciKğe 'yaşamsal önem' mdirnui MUSTAFA ÇAKDR ANKARA - Türk Ceza Yasası (TCY) Tasansı, üzerindeki çalış- malannı sürdüren TCY Alt Komis- yonu, "taröşman"ve istismara açık bir düzenlemeyi tasanya ekledi. Komisyonun eklediği madde ile belgede sahtecilik suçunun, "kişi- nin yaşamı veya sağlığı açısından ağır \e acil bir gereksinimi karşüa- mak için" işlenmesi durumunda ve- rileceİc cezada indirim yapılabilece- ği gibi hiç ceza da verilmeyebile- cek. Komisyonun tasan üzerinde yaptığı değişiklik ile "parada sah- tecflik'' suçuna verilen cezanın alt sının da tecil sının olan 2 yüa in- dirildi. TBMM Adalet Alt Komisyonu, TCY Tasansı üzerindeki çalışma- • Komisyonun tasanya eklediği madde ile belgede sahtecilik suçunun kişinin yaşamı veya sağlığı açısından ağır ve acil bir gereksinimi karşılamak için işlenmesi durumunda, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi hiç ceza da verilmeyebilecek. lannı sürdürüyor. Alınan bilgiye göre komisyon, tasanda yaptığı de- ğişiklik ile ülkede veya yabancı ül- kelerde tedavülde bulunan parayı, sahte olarak üreten, ülkeye sokan, nakleden, muhafaza eden veya te- davüle koyan kişi hakkında verile- cek cezanın alt sınınnı 2 yıla indi- rirken, üst sının da 12 yıla çıkardı. Tasanda ise cezanın alt sının 3 yıl, üst sının ise 10 yıl idi. Değişiklik ile "parada sahtecilik" suçu işle- yen ve 2 yıla mahkûm olan birkim- senin cezası tecil edilerek paraya çevrilebilecek. Komisyon, "resmibelgedesahte- cilik" maddesıni de yeniden düzen- ledi. Değişiklik ile bir kamu görev- lisine, resmi belgede sahtecilik yap- ması durumunda 3 yıldan 8 yıla ka- dar hapis cezası verilecek. Yürür- lükteki TCY'de ise bu durumda 3 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis ce- zası veriliyordu. Yine komisyonun yaptığı değişiklik ile kamu görev- lisi olmayan bir kişi evrakta sahte- cihk yaparsa bu kişiye de 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek. Yürürlükteki TCY'de ise bu durum- da 2 yıldan 8 yıla kadar ağır hapis cezası veriliyordu. Komisyon tasa- nya yeni bir madde eklenmesini de kabul etti. Zanırethali "Zaruret Hali" başlıklı madde- ye göre belgede sahtecilik suçunun "kişinin yaşamı veya sağhğı açısm- dan ağır ve acil bir ihtiyacı karşıla- mak için işlenmesi durumunda" ve- rilecek cezada indirim yapılabilece- ği gibi hiç ceza da verilmeyebile- cek. Tasanya, 207 numarasıyla ek- lenen "ZaruretHaü" başlıklı mad- de şöyle: "Belgede sahtecilik suçu- nun kişinin hayatı \eya sağhğı açı- sından ağır ve acil bir ihtiyacı kar- şılamak için işlenmesi halinde, oia- yın mahryetine göre verilecek ceza- da indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten sarfinazar daedilebitir." IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Prof. Dr. Aydın Güven Gürkan, ül- kemizin siyasi yaşamının önemli isim- lerinden birisi. Sol hareketin fikirdün- yasında ciddi bir ağırlığı bulunuyor. Ay- dın Güven Gürkan, sosyal demokrat harekette genel başkanlık yapmış, bakanlıkgörevlerinde bulunmuş, sos- yal demokrat hareketin birliği için kol- tuğunu terk etmiş birentelektüel, yü- rekli ve cesur bir bilim insanı. Gürkan, 6 aydır çok ciddi bir has- talıkla baş etmeye çalışıyor. Ağır te- davi nedeniyle çoğu zaman günler- ce yatmak durumunda kalıyor. Ken- disini iyi hissettiği bir gün sanatçı Ha- lil Ergün, bizim gazeteden Miyase llknur'la birlikte ziyaretine gittik. Hastalığına rağmen bizi ayakta karşıladı, her zamanki hareketli ha- liyle sanki hastalığına aldırmaz bir haldeydi. Aydın Hoca ile her görüş- memiz, benim için bir derinleşme ve düşünce dünyasında yeni ufuklara açılma imkânı demektir. Bu kez de öy- le oldu. Onu merakla, ilgiyle ve öğ- renerek dinledim. Seçimleregidildiği, Kıbrıs sorunu- Aydın G. Gürkan'ın Baykal'a Mektubu nun en yoğun günlerinin yaşandığı dö- nemde o ne düşünüyordu? Solun birliğine yönelik ne gibi projeleri var- dı? CHP Genel Başkanı Deniz Bay- kal'a 31 Ekim2003tarihindegönder- diği bir mektuptan söz etti. Bu mek- tubuna "Sayın Genel Başkan, Sev- gili Deniz" diye başlamıştı. Baykal'ı CHP kongresi nedeniyle kutluyordu. Ağırve yıpratıcı birtedavi süreci için- de kurultayı izlediğini söylüyordu. Dı- şanda kalmış olduğuna sevindiğini söylemeyi de ihmal etmiyordu: "Yok- sa siyaset, 'parti' ve 'sosyaldemok- rasi' konularındaki derin görûş ayrı- lıklanmız bir kez daha ortaya çıkacak- tı." Gürkan, Baykal'a insani duygula- nnı da şöyle aktarmıştı: "Oysa bun- lann dışında kalmak ve yalnızca in- sandan insana akan sevgi ve daya- nışmadan pay almak, olabildiğince cömert pay almak istiyorum. Haya- tımdan geriye ne kaldıysa, onu elden geldiğince daha çokanlayış, sevgi ve dayanışmayla dokumak istiyorum." Gürkan, CHP ile ilgili değerlendir- mesinde Baykal'a şunları söylüyor- du: "Galiba CHP biraz da senin yap- mak istediğin gibi bir parti olmak is- tiyor. Yıllardır gösterdiğin kurultay başanlan bunu gösteriyor. Galiba ya- nılan biziz. CHP gerçeği ile bizim CHP tasanmımız uyumlu değil. Bi- zimki belki bir 'illüzyon'. Olsun ama ne gam! Anlık haklılıklar her zaman tarihi haklılıklar da olmuyor." Gürkan, CHP ile ilgili değerlendir- mesinde ise Baykal'a şunlan söylü- yordu: "Sevgili Deniz, Aziz Başkan; CHP, içinde birbirinden çok farklı görüşler banndıran kocaman ve güç- lü biraile. Bu aileyi birarada tutma- ya çalışmanı diliyorum... Aile bütün- lüğünü asgari düzeyde de olsa ko- runması açısından önemsiyorum. Lütfen geniş yürekli, cömert ve ba- bacan ol. Aile bütünlüğünü gözet, ko- ru ve geliştir." Baykal, Gürkan'ın bu mektubun- dan sonra, Gürkan'ın ziyaretine gel- mişti. Aydın Hoca, burada da bu kay- gılannı ve duygularını dile getirmişti. "Maalesef Baykal, bunlara uygun davranmadı. Aileyibirarada tutacak siyasi esnekliği ve olgunluğu göste- remedi" diyordu. Bu nedenle solun şu andaki durumunu da pek iyi gör- müyordu. Aydın Hoca, Türkiye'deki durumu değerlendirirken şu noktaları vurgu- luyordu: "Dünya kürselleşme cere- yanı ile birlikte büyük bir değişim ya- şıyor. ABD ve Batı, Ortadoğu 'da ye- ni stratejiler ve planlar geliştiriyorlar. Bunlar dünyanın ve bölgemizin bu- günkü gerçetderi. Burada, Türkiye'nin entelektüel çevreleri, daha çok dışa- ndan gelen değişim isteğinin çevre- sinde toplanıyor. Çünkü ülkemizde- kisol hareket büyük ölçüde statüko- nun yanında saf tutuyor ve bir aydın derinliği yaratamadığı gibi çözüm- ler de üretemiyor. Bu değişim isteğini görmek, an- cakona teslim olmadan yeni siyaset- ler üretmek gerekiyor. Bunu solyap- malıydı. Aydın arayışına sol cevap vermeliydi. Bu olmadı." Aydın Güven Gürkan, Kıbns konusunda son geli- nen noktayı ise şöyle değeriendiriyor- du: "Kıbns'ta ciddi bir çözümün eşi- ğine gelindi. Ancak bu çözüm daha çok dış dinamiklen'n etkisiyle ger- çekleşiyor. AKP, bu değişim dina- miklerine kendisini uydurarak, duru- mu götürmeye çalışıyor. Halbuki, bu- rada sol, bu değişim ve çözüm ger- çeğini görebilir ve Türk tarafının çı- kahannı koruyan birplanla işe öncü- lük edebilirdi. Bunu yapamadığı gi- bi, çözümsüzlüğün peşinetakıldı, bu nedenle etkisini de yitirdi." Aydın Güven Gürkan'la daha uzun konuştuk. Onun söylediklerini önü- müzdeki günlerde yeri geldikçe ye- niden aktarmayaçalışacağım. Hepi- mize çok yararı olacağını düşünü- yorum.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle