25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 ŞUBAT 2004 CUMA CUMHURİYET SAYFA DIZI Radikalleşmeye karşı olan sivil toplum kuruluşlan, Türkiye'de reformdan yana olan aydınlardan destek bekliyor: 'Mamiyette reform olmalı' D r. Saadetân İbrahim. Mısır'ın ilginç isimlerinden birisi. îbni Haldun Araştırmalar Merkezi'nin (tBAM) kurucusu. Yöneticileri merkezin amacının Mısır'da sivil toplumun geliştirilmesi ve demokrasinin güçlendirilmesi olduğunu belirttiler. Merkez, sivil toplum ve demokrasi üzerine yazılann toplandığı düzenli bir dergi çıkanyor. Dr. Saadettin Ibrahun'le görüşmek üzere Kahire'nin dış semtlerinden birisine gıttik. îbni Haldun Araştırma Merkezi, bahçe içinde tek katlı bir ev. Daha önce merkez ciddi bir saldınya uğramış ve bütün dokümanlar yerle bir edilmiş, Soros'un yardımıyla yenıden toparlanmış. S A A D E T T İ N İBRAHİM'E İŞKENCE... Dr. Saadettin İbrahim henuz gelmemişti. tbrahim, yazılarında "Mısır'a hakaret ettiğT gerekçesiyle devlet güvenlik mahkemesi tarafından 7 yıla mahkûm edilmişti. Ancak bu karar Yargıtay tarafından bozulmuştu. Geçen 3 yıl içinde yazılan ve konuşmalan nedeniyle defalarca hapse atılmıştı. Gördüğü işkenceler yüzünden yürümekte zorluk çekiyordu. Önümüzdeki yıl ABD'nın Columbia Üniversitesı'ne konuk öğretim üyesi olarak gıdecekti. Ibnı Haldun Merkezi. Soros'un açık toplum örgütü tarafından desteklenen kuruluşlardan birisiydi. ibrahim, geçenlerde Türkiye'de TESEV'in düzenlediği Türk-Arap ilişkilerinın geliştirilmesi üzerine yapılan bir toplantıya katılmıştı. Bu konuda Türkçe ve Arapça kitaplar yayımlanması kararlaştınlmıştı. HASAN EL BENNANIN KARDEŞİ... Laikliği savunan ama bir yandan da Islamda reform tartışmalanna destek veren ve bu konuda yaptığı yayınlarla tanınan Dr. Saadettin îbrahim bir yurtdışı gezisinden yeni gelmiştı, sözlerine şöyle başladı: "Türkiye'de TESEV'le eeşjdi alanlarda işbiıiiği yapıyoruz, Dün Yemen'in başkenti Sana'da 800 kişûiin katildığı "İnsan Haklan ve Demokrası" ve 'Uluslararası Mahkeme' konulu toplanüday dım. Bu konferansta yapngım konuşmada Türkiye ve Fas deneyini anlattıın. Bu örnelderin İslamiyede demokrasi arasuıda bir çeBşnıe olnıadığıru kanıüadığını sövledim. İBAM yönetim kuruhında bulunanlarüan birisi Müslüman KardeşJer hareketinin kuruculanndan Hasan El Benna'nınreformcukardeşi Cemal El Benna'dır. Cemal El Benna, İslamiyet ve demokrasi konusunu ele alan Yeni Bir Fıkıha Doğru' başhkh bir kitap yazdL Fıkıha yeni bir söylem getirmek istiyor. Bu anlayışa tamamen kaahyorum. İslamiyet, bir özgüriük ve adalet dinidir. Diğer değerler bunun alt başuğıdır. Bizim tarihimizde de demokrasinin kökkrini görebiliriz. Bu anıaçla Islamcı reformistlerin yazüannı yeniden yayımlamak istiyonız. Bunlann daha sonraki kuşaklara devTedümesinden yanayız. Baü'da 30 milyon Müslüman yaşıyor. Biz getecek nesiDerin bu dünyada yok obnasınada radikaDeşmesine de karşıyız. Türkiye'de reformdan yana olan aydınlardan destek istiyoruz. Suriye'den Endonezya'ya kadar hep aynı taleplerde buhınduk Dinde reform bugün İslam dünyasının en temel sorunlanndandır. İsteyen istediğj gibi inanmakta özgür olmah. Ozgürlük bizim temel bakıs açımız. Dini böyle yorumlamak istiyoruz. tçtihat kaptsının kapanmasuıdan bu yana İslam dünyasında yaraücüık bitti. Böylece dış güçler İslam dünyasuıın içine sızmayi başardı. İç yapılanmayı zayıflatan asü neden istibdatür, baskıcı yönetimdir. Bu dış müdahaleyi de kolaylaşünyor. Ozgür değjlsek dış müdahaleye karşı da mücadele edemeyiz. İran, Mısır, Libyadaki istibdat rejimleri dış güçlerin müdahalelerine yardımcı oluyor. Despot yöneticilerin benim geleceğim üzerine Baü'yla işbiriiği yapmasını onaylamam. Dikkatinizi çekerim Dünya Tîcaret Orgütü'ne ve Pentagon'a saldıran İslamcılar, demokratik olmayan ülkelerden geliyorlanh. Kendi sorunlanyla başa çıkamayan bu ülkeler sorunlannı ABD'ye taşıdılar. Şahinler bunlan gerekçe göstererek Afganistan ve Irak'a saldmhlar. George Bush, bu müdahalelerine gerekçe olarak şöyle bir tez oıtaya attu Bu ülkelere yönelik 60 yıllık poHtika yanhşü. Despotik devletiere arük destek vermeyeceğiz. Demokrasiyi destekleyecegiz. Bu söyledikleri ne kadar doğru bilemem. Ben özgüriük ve demokrasiyi seçtim. Bu Baütteparalelse benim için sakmcası yok. Ben ne istedigimi biKyorum." Dr. Saadettin İbrahim, Fransa'dakı türban tartışmalanna da değındi: "Orada yaşayanlar o ülkelerin kanunlanna uymak zorundalar. Ortünen kadınlar buna karşıysa direniş yaparlar ve bedeüni de öderier. Kanunlar böyle değişir. Benim mücadelem sonrası Yargıtay beni hakh buldu. Fransız yasaları da mücadeley le degişir." Yarın: Misır'da İslamcı hareket MISIRŞeriatla laiklik arasmda Dinde reformun bugün îslam dünyasının en temel sorunlanndan olduğunu belirten îbni Haldun Araştırma Merkezi kurucusu Dr. Saadettin îbrahim, "îsteyen istediği gibi inanmakta özgür olmalı. Özgüriük bizim temel bakış açımız. Dini böyle yorumlamak istiyoruz. Içtihat kapısının kapanmasından bu yana islam dünyasında yaratıcılık bitti" diyor. Nil'de Firavin Gemisi'nde erkek ve kadın dansçılar gösteri yapıyor... Ortünmek dans etmeye engel değil M ısır, Islami kurallar oldukça sıkı biçimde uy- gulansa da eğlenceyi çok seven bir ülke. Dan- söze, kadın şarkıcıya, kadınlann oynaması- na bir engel yok. Biz de Nil üzerindeki tek- nelerden birinde bir gece eğlenme fırsarı bul- duk. Genç bir dansöz kadın herkesi coştur- du. Müziğinritmineuyarak izleyicilerin ara- sından kalkıp dansöze eşlik eden öitülü genç kadın da dansöz kadar güzel oynuyordu. Ardından bir erkek Mı- sır'a özgü kat kat giysisi içinde mükemmel bir gösteri sundu. Gece bir kadın ve bir erkek şarkıcının okuduk- lan şarkılarla son buldu. Mısır'da uzun süredir yaşayan bir Türk, ilginç bir göz- lemini anlattı. Nil'de yüzen teknelerden birinde bir eğ- lenceye tanıklık etmiş. Örtülü gelin müziğin ahengıne kaptırarak bu teknelerden birinde uzun uzun oynayın- ca aile içinde bir tartışma çıkmış. Kaynana homurdanı- yormuş. Oynadı diye kaynananın gelinine küstüğünü dü- şünmüş. bize olayı aktaran Türk. Farsça bilmediği için tartışmanın aslını ona daha sonra anlatmış- lar. Meğer kaynana, ilk ben oyna- mahydım diyerek gelinine küs- künlüğünü ifade ediyormuş. En önemli eğlence merkezleri oteller. Sık sık ilginç programlanyla turist- leri eğlendiriyorlar. Kahire'nin ta- rihi kalesinde de ilginç dansöz gösterileri olduğunu söylediler. OPERAYA MERAK... Mısırlıların operaya çok me- raklı olduklannı anlattılar. Şehrin merkezinde şık bir opera binası var. Kadınlar operaya giderken en de- ğerli takılanru takıp çok şık giyi- niyorlarmış. Tiyatrolannda ve özellikle de açık hava tiyatrosun- da çok sayıda eser sergilendiğini öğrendik. Devlet tiyatrosu da An- tah/a'dan Mısır'a turne düzenli- yormuş. Sayısız turistin uğrak yeni olan Mısır"da kafe ve lokanta kültü- rü yaygın değil. Turistler daha çok paket halinde gezdi- riliyor. Önerilen lokantalar ise otel lokantalan... Turist- lerin uğrak yeri olan hemen hemen tek şehir lokantası, renkli fenerlerle süslü büyükçe bir kebapçı görünümün- deydi. Otantık Mısır yemeklerinin sunulduğu lokanta- nın adı Felafel adını verdikleri geleneksel bir Mısır ye- meğinin adını taşıyor. Mısır mutfağının özelliklerini yansıtan bu lokantanın kapısında dev bir kazan içinde değişik bir şey kızartılıyordu, Bakladan yapılan bir ve- jetaryen köftesiydi ve çok lezzetliydi. Yanında da tahin- h ilginç soslar getirdiler. Bir başka ünlü yemeklerinin adı da ful. Bu da sıcak bakla ezmesi olarak tarif edile- bilir. Sokaklarda da satılan ful, ekmek arası yendiğinde insanı altı saat tok tuttuğundan aynı zamanda yoksul ye- meği olarak ün yapmış. Sofrarriıza, humus, ebuganniş (yoğurtlu patlıcan ezmesi) gibi bizim de güney bölge- lerimizde çok sık yapılan yemekler ve kebaplar geldi. Felafel'in mönüsünde zengin meyve suyu çeşitleri ve şarap da vardı. Et yemekleri 5 dolar, diğerleri ise bir iki dolar civanndaydı. Mısır'da tatil günü cuma. Devlet daireleri perşembe, cuma; okullar ise sadece cuma günleri tatilmiş. Zeytinyağı çok pahalı olduğu için mısıryağı ile pişi- riyorlar yemeklerini. Akdeniz kıyısındalar, ama zeytin- yağı alışkanlığı yok. Yer yer Nil kıyısmda palmiyelerin altında sahil gazinolanna rastladık. Ama şehir içinde bir iki pastane dışında yorgunluk atmak amacıyla oturabi- lecek bir yer karşımıza çıkmadı. Alkollü içkinin pek yaygın olmadığını söylediler. Bir kere çok pahalı imiş, ikincısi alkollü ıçki satan dükkân- lann sayısı çok çok azmış. Çünkü ruhsat ciddi bir so- runmuş. Alkol üzennde örtülü bir yasak var gibiydı. Tu- ristlere mahsus Nil gemilerinde ve otellerde tabii alkol- lü içki servısi yapıhyordu. KuRANLA AÇILAN TVLER... Televizyonlar Kuran'la açılıp Kuran'la kapanıyor. Halkın çoğunluğunun laiklik hayalleri kurduğu. yöne- timin değişmesinden yana olduğunu anlattılar. Hem te- levizyonlar hem de radyolar devletin elinde olduğu için eleştiri sözcüklerine pek rastlanmadığını söylediler. So- kaklar anlaşıldığı kadanyla gösten me- kâm olarak kullanılmıyordu. h~ak sa- vaşını protesto ıçın yapılan büyük gös- teriyi bir türlü unutamamışlardı. Ka- hire'de gezerken ne kadar çok poUs var bu kentte diyorsunuz. Zengin ma- halleler. özel güvenhk birimleri tara- fından korunuyormuş. Mısırlı genç- lerden bir bölümü askerliklerini polis olarak yapıyormuş. İlkokul mezunla- n 3-4 yıl, orta ve lise mezunlan 2-2.5 yıl, üniversite mezunlan ise biryıl as- kerhk yapıyormuş. Hıristiyanlann yüzde 6-7 kadar ol- duğu söyleniyor; aslındayüzde 10 ka- dar olduğu tahmin edihyor. Toplum- sal sağlık sigortası ile çok yoksullara biraz olsun beda\'a sağlık hizmeti ve- rildiğini ama hastanelerin hijyenik ol- madığım anlattılar. YAVAŞ YAVAŞ HASAN ŞAŞ Papirüs üzerinde Nefertiti.. Türkiye'yi Müslüman birülke ola- rakgörmüyorlar. Türkıye'ye karşı, Türktoplumununya- şam tarzına karşı bir ilgi var. Çanak antenlerle Türkiye kanallan izleniyor. Türkiye'yi modern bir ülke olarak örnek almak istiyorlar. Türklerle akrabahk da bir övünç kaynağı. Osmanlı tmparatorluğu'ndan kalma çeşitli ak- rabalık ve mülkıyet ilişldleri var. Zengin erkekler arasın- da Türk kızlan ile e\lenmektercihedilen bir durummuş. Eski Türk filmleri zaman zaman Mısır sinemalann- da gösterime giriyormuş. Kısa süre önce Hiilya Koçyiğit'in "Susuz Yaz"ını göstermişler. Kibar mahalle sinemalan ile halkın gittiği sinemalannfiyatolarak farklı olduğunu söylediler. Halk sinemalan, mayolu kadın artistlerin çokça göründüğü Türk filmlerini tercih ediyormuş. Four Seasons Oteli'nin dış cephe kaplamasını bir Türk firma almış. îşçileri de Türkiye'den getirmiş. Evyap, sabun ve deterjan fabrikası kurmuş. En çok tanıdıklan Türk Tarkan ve Hasan Şaş, Galiba Hasan Şaş Mısır'da Türkiye'de olduğundan daha ünlü. Öyle ki, Türklere hoş geldiniz demek istediklerinde gülümsüyorlar ve hemen "Yavaş yavaş Hasan Şaş" deyiveriyorlar. Yarın: Mısırlı kadın WAFD PARTİSİ YÖNETİCİSİ 6 Arap ülkeleri lurkıyeyı örnek ahyor' ısır'ın önemli kuruluşlanndan brnsının Mısır Gazeteciler Sendikası olduğu, binanın kapısı- na geldiğimiz an anlaşıldı. Şehrin merkezinde 7 katlı en heybetli ve modern binalardan biri- si Gazeteciler Sendikası. Bu ana kadar gördü- ğümüz en bakımlı bına da buydu dıyebıüriz. Ga- zeteciler Sendikası "nda yaptığımız sohbet sı- rasında anladık kı, sendika yönetimi değişik sıyası eği- limlen içinde banndınyor. Müslüman Kardeşler'den, Nasırcıya, Sosyalistten, Mübarek yanlılanna kadar kar- ma bir yönetimle yüz yüze geldık. Yöneticilerden Ahmet Neccar. yönetim kurulunda solcular, devlet yanlılan, liberaller, İslamcılann yer al- dığını anlattı. Mısır Gazeteciler Sendıkası'nın üyesı 1300 kadın gazetecı vardı, ancak yönetimde hiç kadın bulunmuyordu. Gazeteciler bir dönem Mısır"da "Ka- dın evine dönsün" şeklinde bir akımın ortaya çıktığı- nı, ancak bunun tersine döndüğünü de vurguladılar. Görüşmeye katılan bazı yönetıciler daha önce hapis yatmışlardı. "Son dönemde muhalif yazılar yazabinyonız. Devletin doğrudan müdahalesizor- laşü. Ancak yazılar nedeniyle tutuklanma tehdidi sürüyor. Bu nedenle kanunlann degiştirihnesini istiyoruz. Şu anda tutuklu gazeteci yok" dedıler. LiBERAL WAFD PARTİSİ Wafd Partısı, Mısır'ın eskı ve köklü partilerinden. Parlamentoda 7 milletv ekıli var. Genel Sekreter Ah- met Nasır, Wafd Partısi'nı şöyle anlattı• "Partimizin 85yıllıkbirgecmişivar. 18 Kasun 1918 halk devrimison- raâ kuruklu. Partimiz 1953'te kapaülcü. 1978'de Fuad Sıraceddin Paşa tarafından yeniden kuruldu. Liberal demokrat birpartiyiz. Temelprensibimiz halkın gücü dev- letinüstündedir şeklinde tanîmlanabUir. 1978den 1983'e kadar faaüyetierimizi y ürütemedik. 1983 yihnda mah- keme karanyla çahşmalanmıza başlayabildik. 1984 se- çimlerinde 54 nıilknekihmi/. 1987 seçimlerinde 60 mil- letv ekilimiz \ arth. 1990 seçimlerine, seçim özgüriüğü ol- madıgı gerekçesiyle kaülmadık." Partı yöneticilerinden .\hmet Şe\ki'nın görüşleri de şöyleydi: "Atatürk neden Bati'yayöneldL BelkideArap- lann onlan arkadan vurduğunu düşünerek böy le bir y ö- neume girmiştir. Irak'ta olanlara çok üzülüyoruz. Ancak Saddam'ın yapnklanna da sessiz kahnmamaJıydL Tür- kiye ne y aparsa ,\rap ülkeleri onu tekrar ediyorlar. Tür- kiye askeri darbelere başlaymca Arap ülkelerinde de as- keri darbe dönemi başladı. Türkiye'de İslami akım güç- lenirken .\rap ülkelerinde de İslami akınüargüçiendi Böl- gede demokratik rejimler kuramaz nuyız?" Partinin kadın kollan başkanı Dr. KâmileŞükrü: "Ll- kelerin gelecegini değiştirecek en önemli potansiyel ay- dmlardır. Çoğumuzun aslı Türk. Sizin heyetinizin kutla- yacagun ikinci y önü. heyetinizin yansının kadın olmasL Bu görüntü beni çok etkiledi." KuRESELLEŞME VE SAVAŞ KARŞITLARI Gezimizin en il- ginç duraklanndan birisi, küreselleş- me ve savaş karşıt- lanyla yaptığımız görüşmeydi. Kahi- re'nin gürültülü \c yoğun trafiğinin orta yerinde yıkıl- mışveterkedıhruş gıbıduran bir bina- nın önünde dur- duk. Yukan çıktık. kınk camlı, kınk iskemlelerle dolu bakımsız bir oda- ya girdik. Burası "Sosyalist Araşûr- malar Merke- zi"ymış. Odada Marks'ın,Leninin ve Troçki'nin fo- toğraflan asılıydı. Görüşmeye gelen savaş karşıtlanndan ikisi ABD üni- versitelennde öğretim üyeliği yapmış ve emekli olmuş- tu. Birisi cezaevinden yeni çıkmış bir eczacıydı.Orada zamanımız sınırlıydı. Geç kalmıştık. Bu nedenle aynn- tılı konuşma olanağımız olmadı. Görüşme daha çok on- lann bize emperyalizmin tehlikelenni anlatmalanyla geçti. Söylediklerini şöyle toparlayabiliriz: "Emperyaliznıe. Siyonizmev e diktatörlük yanhlarma karşı sizi yoldaşlanmız olarak görüy oruz. İsrail bir Siyo- nist de\1et olarak ortaya çıkti. Avrupa'daki bazı solcu ik- tidarlar, İsrail'le ihşkilerini doğallaştırmak istiyorlar. Biz polis devletinde yaşıyoruz. Birçoğumuz defalarca hapse girip çıkn. Bu ülkede muhalifolmak kolay değil. Emper- yalizme karşı mücadele ederken onlarin bu ülkedeki müstebitlerine karşı da mücadele ediyoruz. Savaş önce- si Irak'a ambargonun kaldınlmas» için mücadele ettik. Saddam rejimine karşıy dık. ancak halkın yanınday dık Arahk ayında burada y aptiğımız savaş karşıdan toplan- usına Türkiy eden de kaolanlar oldu. Kapitalist küresel- leşmeye karşı mücadele düny a halklannm özgüriük mü- cadelesinin bir parçasıdır. Halk mahkemelerinin kunü- ması ve ABD askeri üslerine karşı mücadeleler planbyo- ruz. İsrail'le iUşkilerin normalleştirilmesine karşıyız. Sol gruplann İsrailli solgruplarlaiüşki kurmasına karşıyız." Marks'ın fotoğrafı Sosyalist Araştırmalar Merkezi'nde...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle