22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
16=ŞUBAT 2004 PAZAflTESl CUMHURİYET SAYFA DIŞ BASIN ABD Başkanı'nın, NBC'de yayımlanan röportajdaki çelişkili sözleriyle seçim öncesi güven kazanması zor Bush, savaştanders almadı• Önümüzdeki s-eçim kampanyasmda kendini 'savaş başkanı' diye nitelendirecek olan Bush, ülkeye, yanlış alarmlarla gerçek tehditleri birbirinden ayırabildiğini karutlamak zorunda. Ancak NTBC Televizyonu'na röportaj veren Bush'un söyledikleri, bunu başarabileceğinin sinyalini vermedi- Amerikalılann başkanlarını seçer- ken gözettikleri en örvemlı knter, oy vereceklen adayın söz savaşa geldiğin- de olabilecek en makul kararlan alabi- lecek nitelikte olmasıdır. Kasımda baş- kanlık seçımi olduğunu ve şımdıki baş- kanımızın yenıden aday olduğunu dü- şünürsek Ğeorge W. Bush örneğinde sadece Irak'ın işgalinin doğru karar olup olmadığını yargılamayacaklar, onun bu deneyimden rıe sonuç çıkar- dığını da yargılayacaklar. Eğer Irakın silah programlanna iliş- kin ya da bu bilginin yönetim tarafın- dan kamuoyuna yansıtılmasında yan- lış değerlendirmeler oldvıysa bunun far- kında olup olmadığını ve bu hatalardan ders alıp almadığını bilmeliyiz. Cüven kazanması zor Dün. ABD'lılenn çogunluğunun sa- vaş için gösterilen gerekçelerin yanlış istihbarata dayandığmı açıkça gördüğü bir haftadan sonra. N B C Televizyo- nu'ndan Tim Russert'a verdiği röpor- tajda kendı gözlemlerini anlattı. Ve söy- ledıklen, ona yenıden halkın güvenini kazandırmaktan çok ujzakta şeylerdi. Başkan'ın vızyonunda göze çarpan tek net şey, kendi kendini savunma konu- ' T E K S A S ' A G E R I D Ö N ' Bush'un çelişkili açıklamalanyla dolu NBC röportajının çekinıi Oval Ofis'te yapıldı. Röportaja baküırsa kasundaki seçimde yeniden aday- olan Başkan, Irak deneyiminden ders çıkarmanuş ve bu nedenle halkın güvenini kazanması kolay değiL Röportajuı ya>ımlandığı gün, Charleston'ı zrvaret ettigi sı- rada, kentte4 Asıl rejim değjşUdiği ABD'de başlayacak', 'Teksas'a geri dön' yazıh pankaıUaria yürüyen karşıtlannın protestosu bunun en bariz göstergelerinden. (AP) sundaki mükemmelligiydi. Şu anda or- talama bir Amerikalının Irak konusun- da yönelttiği sorular. Bush'un yanıtla- mak istediğinden çok daha net sorular. Halk ,Amerikan tstihbaratrnın Irak'ta- ki kitle imha silahlan konusunda neden bu kadar büyük hata yaptığmı bilmek istiyor. Bush'un bu konuda istikrarlı bir duruşu olmadı. Oval Ofis'te yapılan röportaj sıra- sında zaman zaman, kamuoyuna savaş öncesinde ıstihbarat birimlerinin Irak'ta- ki rejimin elinde kitle imha silahı ol- duğundan hiç şüpheleri olmadığını açık- ladığı için büyük bir hata yaptığmı dü- şündüğünü söyledi. Röportaj ın başka bölümlerinde ise bu silahlann hâlâ ülkenin ücra köşele- rinde saklı olabileceğine inandığını an- lattı. Ya da başka bir ülkeye gönderil- diklenne... Birkaç kez istihbarat rapor- lan tarafından yanılgıya düşürüldüğü- nü ifade etti. Ancak bunu söyleyen Bush, birden fazla kez, CIA'in başın- daki George Tenet'in çok iyi bir iş yap- tığını ve işini korumayı hak ettiğini söylemeyi de ihmal etmedi. Ortalama bir Amerikah jğer bugün bildiklerimizi o gün de biliyor olsaydı yine de Irak'ı işgal etmek doğru karar olacak mıydı? Bush bu kritik soruya ya- nıt vermek bile istemedi. Kav'ln sözlerlnl çarpıttı Bush defalarca Saddam Hüseyin'in tehlikeli bir adam olduğunu söyledi, ancak bu sözlerini yinelerken bir kere- sinde bile deli de olsa silahsız bir ada- mın nasıl ABD için tehdit oluşturaca- ğını açıklamadı. Birnoktada Iraklı dik- tatörün elinde bu silahlar olmasa da an- lık bir kararla bunlan üretmeye başla- yabileceğini söyleyerek gerekçelerini savunur gibi oldu. Tezini desteklemek için de ABD'li silah denetçisi David Kay'ın "Saddam Hüseyin'in silah üret- me kapasitesi olan tehlikeli bir adam ol- duğu n na ilişkin sözlerini anımsattı. Aslında Kay'in söylediklerinin özü, Irak'ın silah programının Birleşmiş Milletler'in baskısı ve Bush'un uygu- ladığı ambargo nedeniyle durma aşa- masına geldiğini ifade ediyordu. Oysa Kay sadece Saddam Hüseyin' in bu bas- kılar kalktığında silah programını ye- niden başlatacak olanağa sahip olduğu- nu söylemışti. Röportaj sırasmda Baş- kan Bush, işgalin Amerikalılann sa- vaştan kaçmayacağını göstermek için gerekli olduğunu da açıkladı. Bunu haklı göstermek için şunu söylüyordu: "Bana göre eğer ABD falanca konu için Bu ciddi sonuçlar doğurabilir' di- yorveöyleohnuyorsa tersyönde,ABD akyhine ciddi sonuçlarla karşüaşıhr." Başkan'ın Irak'ta artan direnişin ken- disi için sürpriz ohnadığını söylemesi- ni ciddiye almak da pek kolay değildi. Ceçmlste yolculuk yaptı Başkan önümüzdeki seçim kampan- yasından bahsetmekten çok, geçmişte geziniyordu. Gelecekte de buna benzer bir krizle karşılaşırsa nasıl düşünece- ğini, ne yapacağını gösteriyordu. Gö- rüşlerindekı istikrarsızlık ve belirsizlik hâlâ kendi ahlaki değerlerine uygun bir mutlakçılığa güvendiği, tehlikeli bir dünyada kararlı bir şekilde davranma- nın ve bağlantılı diğer konularla sonra ilgilenilmesinin doğru olduğunu dü- şündüğünü gösteriyordu. Bush tekrar tekrâr Birleşmiş Millet- ler'e giderek savaşa diplomatik bir se- çenek aradığını söyledi. Aslında ABD o dönemde tüm diplomatik seçenekle- ri reddetti ve çok sayıda önemli ve sa- dık müttefikiyle olan ilişkisini zedele- di. Bush. "Bir tehdidin farkına vardı- ğmuzda bu çok acü, çok eli kulağmda bir tehdit olmadan icabuıa bakmanyız" da dedi. Yoksa "çokgeç" olurmuş! Ortalama Amerikahnın kendilerine yönelteceği bir diğer soru ise 11 Eylül saldınlanndan bile önce Irak'ı işgal et- mek isteyen Bush yönetiminin istihba- rat birimlerini, Kongre'yi ve kamuoyu- nu savaşı desteklemeleri için korkutmak amacıyla yönlendirip yönlendirmedi- ğıne ilişkin olacak. Röportaj sırasında söylediği, Kong- re'nin de Beyaz Saray'ın aldığı aynı is- tihbarata ulaşma olanağı olduğu iddi- ası da yalandı. Aynca söylediklerin- den, istihbarat birimlerinin denetlen- mesi için atadığı yeni komisyonun ken- di yönetiminin yaptıklannı göz önüne almayacağı da açığa çıkmış oldu. Savaş başkanı Dün Bush'un bazı söyledikleri yöne- timin bazı üst düzey yetkililerinin Irak'a ilişkin istihbarat konusunda halkı yan- lış bilgılendırdiğınden daha da can sı- kıcıydı. Halkın elbette dışandan gele- cek bir terör tehdidine karşı daima alarmda olan bir lidere gereksinimi var. Ancak 11 Eylül travmasına tehlike ih- timallerini ve tehditleri abartarak yanıt veren bir lideri kaldıramaz. Önümüzdeki seçim kampanyasmda kendini "savaş başkanı" olarak nite- lendiren Bush, ülkeye yanlış alarmlar- la gerçek tehditleri birbirinden ayırabil- diğini kamtlamak zorunda. Ve halka savaş gibi esaslı konularda doğruyu söyleme cesareti olduğunu... Ancak rö- portaj süresince böyle yapacağı konu- sunda olumlu ve umutlu olmak için hiçbir sınyal vermedi. (The New York Tımes, ABD, 9 Şubat) Hizbullah: 2 Siyonist rejim: 0HASAN HA.NİZADE Yakın geçmişte Lübnan'daki Hizbullah'la siyonist rejim arasındaki esir değişimi, ör- gürü yeniden uluslararası arenanın odak noktası yapn. Hizbullah, Lübnan halkının mü- cadelesı sırasında dogmuş, zor koşullar al- tında kurulmuştu. Askeri örgütlenmesi olan bu tarz gruplar, genelde merkezi bir dıreniş hareketinin eksık olduğu ortamlarda olu- şurlar. Araplann 1967'deki "AlüGünSava- şTnda yenılgiye uğramalan, siyonist rejimin baskıcı, şiddet içeren tutumuna karşı çıka- cak bölgesel birgücün eksikliği ve 1960'la- nn sonunda uluslararası organizasyonlann zayıflığı Lübnan'da, Emel hareketinin doğ- masına neden oldu. Golan Tepeleri'ni ve Lübnan'ın güneyi- nın bazı bölümlerini elinde rutan tsrail, as- lında gözünü tüm Lübnan'a dikmişri. Lüb- nan hükümetınin yaptığı askeri hatalar, Arap dünyasındaki milliyetçı ve laik gruplann oluşması ve Araplann Israil'in yayılmacı politikasına karşı iyi bir stra- tejı geliştirememesi, imam Musa Sadr'ın Emel hareke- tını kurmasına neden oldu. Sadr, Şii bir din adamıydı. Uluslararası meselelerin far- kındaydı. Hareketi kurması- nın nedeni, Arap ülkeleri ara- sındaki gerilinü azaltmak si- yonist baskıyla mücadele et- mekti. Bu din adamı, 1978'de Libya'ya yaptığı resmi bir zi- yaret sırasında ortadan esra- • Israil'in Lübnan'ın güneyinden çekilmesi ve esir değişimi Arap dünyasında Hizbullah için iki büyük başan olarak nitelendirildi. rengiz bir şekilde kayboldu. Orada ülkenin bağımsızlık kutlamalanna katılacaktı. Ay- nı zamanda Iran'da Şah rejımıne karşı tep- kı doruk noktasına ulaşmıştı. O yıldan beri akıbetı konusunda hiçbir bılgi alınamadı. Israil, I982'de Lübnan'a saldırdıktan, Sab- ra ve Şatila kamplannda Filistinlileri katlet- tikten sonra Lübnan halkı îsrail'in sürege- len saldınlanna karşı gelmek için askeri ve sıyasi bir örgütün kurulmasının gerektiğinin farkına vardı. Bu nedenle Lübnan'ın güne- yindekı Şii çoğunluğu destekleyen askeri. si- yasi ve kültürel bir güç olarak Hizbullah'ın İcurulması stratejik bir adım oldu. Kurul- duktan sonra, üyelerinin dini inançlanna karşı çıkan bazı Arap devletleri, büyük bir karalamapropagandasıyla örgüte saldırma- ya başladı. Sadece siyonist rejimle mücade- le etmek için kurulmasına rağmen Arap medyası da İsrail medyası gibi Hizbullah'ın kurulmasını memnuniyetle karşılayacağına suçlamalarda bulundu. Arap gazeteciler ve siyasiler, Hizbullah'ı Iran'a bağımlı olan bir etnik grup olarak gördüler. Hizbullah liderleri de İsrail ve Arap bası- nının tavnnı tarafsız hale getirmek amacıy- la asken bır operasyon yaptı ve aynı anda iletışim kampanyası ve siyası aktivitelere başladı. El Nur ve Saut El Mustazafın, Hiz- bullah'ın iletişim araçlanyla yaygınlaşma programı çerçevesinde kurduğu ikı yerel radyo istasyonuydu. Beş yıl önce, milyon- larca ızleyıcısı olan, Arapça yayın yapan üç uluslararası kanaldan biri olan El Manar uy- du televizyonunu da kurdu. Başansı nede- niyle siyonist rejim, AB'den kanalın uydu sinyallerini bloke etmesını istedi. 431 örgüt üyeslnl gerl aldı Hizbullah'ın 2000'de kazandığı askeri za- fere -kı bu zaferle Israilli birlikler Lübnan"ın güneyinden çekildi- grubun son yirmi yıl- daki en büyük başanlanndan binydı. Bu za- fer, 56 yıllık Arap-Israil çatışmasında eşi benzeri olmayan bir şeydi. Örgüt, İslam ve Arap dünyasında ayn bir sta- tü kazandı. Buna artı olarak üç Israil as- kerinin cenazeleri ve bir üst düzey MOSSAD yetkilısine karşılık siyonist rejimin elin- de tuttuğu Filistin, Suriye, Ürdün, Sudan ve Lübnanlı 431 esirin iadesini sağlama- sı grup için başka bır zafer- di. Hizbullah sadece İslam dünyasının saygısuu kazan- madı, düşmanlarına da başa- nsını kabul ettirdi. İsrail'in eski Dışişleri ve Savunma Baka- nı Moşe Arens bile ülkenin önde gelen ga- zetelerinden Haaretz'e yaptığı açıklamada -HbdbuIlahİsrailMikincikezma^upeöi'' dedi Israil'in Lübnan'ın güneyinden çekilmesının ve yapılan değişimin Hizbullah için iki büyük başan olduğunu belirten Arens, İsrailli yet- kililerin grubu etkisiz hale gerirme tehdit- lerinin hiçbir yere varmayacağım da söz- lerine ekledi. Arens, Israil'in gelışmış silah- lannın, Hizbullah savaşçılannın kuvvetli is- teğiyle karşılaştınlamayacağını da söyledi. Ve, grubun siyasi ve askeri yanıtlann Tel Aviv'i silahsız hale getirdiğini... Sonuç itibanyla bu tablo, Arap hükümet- lerinin, halklannın isteğine saygı göster- meleri ve gençlerinin yolunu açmalan halin- de mucızeler yaratabileceğini ve siyonist yayılmacı politikasına karşı gelebilecek- lerini gösteriyor. (Tehran Times, İran, 11 Şubat) Benonkmn duvonn cnğcr tciFcrfında olmalannı tercih ederim. İtafya'nın çıkan Ortadoğu 'dadır. CHRISTOPH PRANTNER Italya Dışişlen Bakanı Franco Frattini, martta NATO'ya Akdeniz'ingü- neyindeki ülkelerle NATO arasında stratejik bir pakt oluşturmayı önereceğini Corriere della Sera gaze- tesine açıkladı. Geçen hafta, Münıh'te- ki Güvenlik Konferan- sı'nda öneride bulunan Almanya Dışişleri Baka- nı Joschka Fischer de NATO'yla ilişkiler için benzeri bir öneri yaptı. tki bakanın önerileri arasın- da belirgin bir fark var. Fischer'in önerisi Avru- pa'dan Irak'a kadar uza- nan geniş bölgenin NA- TO'yla kuracağı stratejik pakttan ibaretti. Buna kar- şılık Frattini'ninki ise Or- tadoğu üzerine yoğunla- şıyordu. Ve bu öneri ül- kesinin dış polıtikasının bariz bir göstergesiydi. Örneğin Libya: İtal- ya'nın ham petrol itlaha- nnın yüzde 25 'i ve doğal- gazın yüzde 30'u Lib- ya'dan geliyor. Yasadışı yollardan Sicilya'ya ilti- ca etmek amacıyla gemi- lere doluşanların çoğu Libya'dan geliyor. îtalya Başbakanı Ber- lusconi dün kendisini zi- yaret eden Libya Lideri Kaddafi'ye, oluşturula- cak bir Akdeniz Pak- tı'ndan ülkesinin çıkan olmayacağını söyledi. Ital- ya'nın teklifi Brüksel'de masanın üzerinde duru- yor. Tabii, ABD kanşma- dan ne Akdeniz'de ne de Ortadoğu'da bır şeyler ola- bilir. Hangi teklifin kabul göreceğini ABD fikrini belirtince göreceğiz. (Standard, Avusturya, 11 Şubat) Kenya'nın hukuk sistemi çökmek üzere ^fetişkinhapishanesinde 13 yaşındabirçocuk! Kisii Cezaevi'nde büyük bir ada- letsizlik örneği yaşanıyor. Biz, toplu- mun büyük çoğunluğuna sesini duyu- ran bir gazete olarak, bu satırlan ka- leme alırken bir çocuk. büyükler için tasarlanan hapishanede tutuluyor. Turuklanmasının nedenleri hiç önemli değil. Ancak rahatsız edicı ve önemli olan, onu tutukla- yan memurdan savcıya, hâkime kimsenin yaşına dikkat etmemiş olması. Daha da üzücü olanı, sos- yal hizmetlerdeki göre\- lilerin gelip rapor hazır- lamalan ve çocuğun ya- şadığı şartlann, yetiştiği ortamın da mahkemede göz önüne alınması ge- rektiğini saptamalannın şart olduğu ve bunu yapmamış olma- lan. Peki bu çocuğu kim ve neden tu- tukladı? 13 yaşındaki bir çocuk ye- tişkinlerin bulunduğu bir hapishane- de ne yapıyor? Cezaevlerimizde ya- şanan ayıp, sadece bir çocuğun yetiş- kinlerle turuklu bulunmasından iba- ret değil. Cinsel tacız, sonrasında AIDS ve başka bulaşıcı hastalıklara yakalananlar, dayak vs. İnsan bu ço- cuğa yetişkin muamelesi yapan ve onu yıllarca hapse atmak suretiyle yetişkinlere verilen cezaya çarptıran- lann nasıl bir ruh halinde olduklan- nı anlamakta güçlük çekiyor. Tabii hukuk sistemıni de! Çocuğun tutulduğu ha- pishanenın yetkılileri, ne kadar insafsız da olsalar durumun hukuki anlam- da yeniden gözden geçi- rilmesi konusunda baş- vuruda bulundular. Baş- vurunun şimdiye kadar kabul edilip sorunun çö- zülmemesi de hukuk sis- temimizdeki başka bir za- yıflığın işareti. Bu zafıye- tın ve büyük hatanın tek telafisi, ço- cuğun serbest bırahlarak bir ıslahe- \\ ya da rehabilitasyon merkezine ak- tanlmasıyla ve bu büyük hatanın ne- den aylardır herkesin gözünden kaç- tığının araştınlmasıyla olur. (Daily Nation, Kenya, 13 Şubat) Yaşam kurtaran organlar üretilecek Klonlama yöntemi tıpta devrim yaratacak Sonunda oldu. ABD ve Güney Koreli uzmanlardan oluşan bir ekip. insanoğlunun embriyosunu klon- ladı. Kök hücreden doku üretildi. Bu dokulardan da organ üretilme- ye çalışılacak. Tedavi amaçlı insan klonlamak da bu yöndeki çalışma- lann son aşaması olacak gi- bi görünüyor. Kimse Güney Koreli ve ABD'li uzmanla- nn. bizim Almanya'da, başkalannın başka ül- kelerde yaptığı tartış- mayı yapıp yapmadığı- nı bilmiyor. Acaba ken- dilerine şu soruyu yö- nelttiler mi: Yaptığımız şeyi yapma iznimiz ol- malı mı? Eğer bu soruyu yönelttilerse, so- ruyu bir yılı aşkın süredir yapılan tartışmalar sonunda insan klonla- mayı yasaklayan Alman yetkili- lerden farklı bir şekilde yanıtla- dıklan kesin. Ekibin yanıtı kesm- likle şöyle: "Evet, böyle bir şey yapma iznimiz olmah." Klonlamaya vize verilmesi için gösterdikleri gerekçeler ise pek de hafıfe ahnacak nitelikte değil. Şim- diye kadar tedavisi olmayan has- talıklara tedavi yöntemi aramak, hayat kurtarmak önemsenmeye- cek argümanlar değil. Peki bundan sonra ne olacak? Göriinen o ki insanoğlu- nun kök hücrelerinin sa- yesinde mümkün olacak tıp de\Tİmi çok yakın- da. Bir gün kök hüc- relerinin kopyalan- masıyla üretilen böb- rek, karaciğer ve di- ğerleri tıp dünyasının hizmetinde olacak. Bu ha- yat kurtaran organlar, doku- lan sıralayan katalog ve listeler- de fiyatlan da yer alacak. Ve. bun- lar büyük olasılıkla Almanya"da- ki hastanelerde bulunmayacak. Gelişmeler o aşamaya geldiğin- de buna "hayır" demeyi isteyen ya da yasaklama karannı alanlan bulmak gerekecek! (Die Welt, Almanya, 13 Şubat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle