Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 ŞUBAT 2004 PAZARTESİ
8 HABERLERIN DEVAMI
TURKIYE
Istanbul
Edırne
Kocaelı
Çanakkale
Izmır
Manısa
Aydın
Denizlı
ÇB
PB
K
PB
PB
PB
PB
PB
4
5
5
6
10
9
12
9
Sınop K 5 Adana Y 12
Zonguldak K 2 Antalya
Samsun
Trabzon
Gıresun
Ankara
Eskişehir
Konya
Sıvas
PB
K
K
B
K
K
B
5
4
4
-1
0
0
0
B 14 Kars
Mersin
Diyarbakır
Şanlıurfa
Mardin
Siirt
Hakkân
Van
Y
K
K
K
K
K
K
12
-1
-1
-3
-1
-7
-4
Yurdun kuzey ıç ve
doğu kesımlen çok bu-
lutlu Marmara nın do- _
ğusu ,Batı Kan3enız,Ku- OSİO
zey Ege'nın tç kesımten
GollerYoresı DoğuAk-
denızjç Anadolu nun
Guney ve batısı Doğu
Karadenız ıle Doğu ve
Guneydogu Anadolu
bolgelen yağışlı geçe-
cek Yurdun Kuzey ıç ve
Batı kesımlennde don
olayı gorulecek MürtiFT
DIS MERKEZLER
PB 1
Helsinkı
Stockholm
Londra
Amsterdam
Brüksel
Parıs
Bonn
B
PB
Y
B
B
PB
PB
-5
4
8
7
7
8
10
B 7 Zürıh
Berlın
Budapeşte
Madrıd
Vıyana
Belgrad
Sofya
Roma
Atına
PB
B
PB
K
B
K
B
Y
6
6
13
5
5
4
13
11
Moskova K -6
B 7 Şam
Aşkabat
Astana
Taşkent
Bakû
Bışkek
Tiflıs
Kahıre
Y
K
Y
Y
Y
K
PB
12
2
14
13
15
-7
19
PB 8
Açık Parçalı bulutlu : Sısn ^ Çok bulutlu ı Yağmurtu Sulu kar t GOK gurultülu
YÖNET1M KURULU
BAŞKANUKLARINA ATANANISIMIİR
Ekonomi Senisi - Tasarruf Mevduat Si-
gorta Fonu'nun (TMSF) Uzan Grubu'na ait
şirketlere el ko>inasının ardından "medya,
telekomünikasyon, çimento-inşaat ve di-
ğer 14 şirketin" yönetim kurulu başkanlı-
ğına getirilen Adem Gürses, Mehmet To-
zaltın, Hidayet Nalçacı ve ismetTuğul'un
özgeçmişleri şöyle:
Adem Gürses: TRT kökenli bir gazeteci
olan Adem Gürses Uzan Yayın Grubu'nun
başkanlığına atandı. 1990'a kadar TRT'nin
çeşitli birimlerinde çalışan Gürses, Tunca
Toskay ve Mehmet Köprülüler ile birlik-
te ilk adı Magic Box olan StarTV'nin kuru-
luşunda yer aldı. Daha sonra Kanal 6'ya ve
HBB'ye geçen Gürses Kanal D'de müdür-
lük yaptı. Yönetimi değişen Kanal 6'ya dö-
nen Gürses 2001'de TRT Genel Müdürlü-
ğü'ne aday olmuş, iktidarda olan ANAP-
MHP-DSP koalisyonunda MHP'nin deste-
ğini almıştı Gürses, BRT televizyonunda
genel müdürlük görevinde bulundu.
Mehmet Taşaltın: Telekom Grubu'na
Yönetim Kurulu Başkanı olarak atanan Ta-
şaltın, sektördeki çalışma hayatına Türk Te-
lekom'da santral mühendisi olarak başladı.
Bu kurumda Teknik tşletme ve Bakım Da-
iresi Başkanlığı yapan Taşaltın 1998'de Ge-
nel MüdürYardımcılığı 'na getirildi. Taşaltın,
2001 'de Telekom yönetiminde yapılan deği-
şiklik sırasında bu görevinden ahnmıştı.
Hidayet Nalçacı: Çimento şirketlerinin
yönetimine getirilen Hidayet Nalçacı Çiko-
san'ın hem kamuya ait olduğu dönemde hem
de özelleştirildikten sonra yeni sahibi olan
Lafarge Grubu'nda çalıştı. Nalçacı Sivas Çi-
mento'nun genel müdürlüğunden geçen yıl
emekliye aynldı.
tsmet Tuğul: Finans Grubu'nun başına
getirilen Ismet Tuğul çalışma hayatına
1978'de Bankalar Yeminli Murakıplan Ku-
rulu'nda murakıp yardımcısı olarak başladı.
1981 yılında murakıp olan Tuğul, yüksek li-
sansını ABD'deki Boston Northeastern Üni-
versitesi'nde tamamladı Bankalar Yeminli
Murakıplan Kurulu'nda başkan yardımcılı-
ğı görevinde bulunan Tuğul, Türk Ticaret
Bankası yönetim kuruluüyeligi yaptı. Tuğul,
Imar Bankası'na el konulmasından bir gün
önce BDDK tarafmdan atanan yönetim ku-
rulu üyelerinden de biriydi.
'Yasa tarhşmalı'• Baştarafı 1. Sayfada
dece yönetimlerinin TMSF'ye
geçtiği kaydediliyor.Yetkililer,
"Bu bir mahleme sürecidir.
Bu siireç içerisinde şirketlerin
mülkiyetleri de TMSF'ye ge-
çebilir" uyansında bulunuyor.
o Şirketlerin yönetimlerinin
TMSF'ye geçmesi nedeniyle,
bundan sonraki süreçte çalışan-
ların maaş ödemelerinde her-
hangi bir sıkıntı yaşanması bek-
lenmiyor.
• Uzan Grubu'na ait tabela
şirketlerinin tasfıye edileceği be-
lirtilirken çalışanlarla ilgili her-
hangi bir tasarruf yapılmasının
planlanmadığı belirtildi.
Çete davası açılacak
Tartışmalı 5020 sayılı yasa
kapsamında; TMSF'nin Uzan-
lar'la ilgili çete davası açmaya
hazırlandığı da belirtildi. Geçen
hafta içerisinde TMSF tarafm-
dan yapılan araştırmalarda,
Uzan ailesinin, bazı şirketlerinin
üst düzey yöneticilerine para
önenp baskı yaparak istifa ettir-
diği belirtildi. Bu kişilere yeni
şirketler kurdurulduğu da sap-
tandı. TMSF'nin ise 5020 sayılı
yasaya dayanarak Uzanlar'la ye-
ni şirketlerde işbirliği yapan ki-
şiler haJdanda çete davası aça-
cağı ve bu kişilerin mal varlıkla-
nna el koyacağı belirtiliyor.
Devlet Bakanı Ali Babacan
ise Uzan Grubu'yla ilgili ope-
rasyonun hükümetten bağımsız
olduğunu savundu. Babacan,
bankalarla ilgili kararlan özerk
kurullann aldığını belirterek
"BDDK ve TMSF'nin operas-
yonel bağımsızlığı var. Onlara
'Bize sormayın, ne yapalım, ne
edelim dıye'dedik.Yani BDDK
veTMSF aldığı kararlarda bi-
ze sormuyor" dedi.
Uzanlar'la ilgili yeni operas-
yona dayanak oluşturan yasanın
en temel özelliğini, "anayasaya
uygunluğuyla" ilgili tartışma-
lar ve yasamn TBMM dönemin-
de geçirdiği değişiklikler oluş-
turuyor. Yasa genel kurulda da
20 dolayındaki önergeyle deği-
şildiğeuğradı. Aralık ayı içinde
TBMM'den geçen yasanın, ana-
yasaya aykın hükümler taşıdığı
da belirtiliyor.Yetkililerin verdi-
ği bilgilere göre, Uzan Gru-
bu'nun avukatlan yargı sürecin-
de bu iddiayı kullanabilir.
Mahkemenin, iddiayı haklı
görmesi durumunda, 5020 sayı-
lı yasanın iptaline kadar uzana-
cak bir süreç başlayacak. Buna
göre. ilgili mahkeme yasayı
Anayasa Mahkemesi'ne gönde-
recek. Anayasa Mahkemesi, ya-
sanın }-ürürlüğünü durdurma ve-
ya yasayı ıptal etme hakkını kul-
lanabılecek.
İş dünyası sıkıntılı
Uzan Grubu'na şirketlerin
yönetimine el konulmasıyla il-
gili operasyon, iş dünyasında
da sıkıntı yarattı. Bankacılık
sektöründen gelen baskı ve iti-
razlar üzerine, yasa TBMM sü-
recinde değişikliğe uğramış ve
yasanın sadece yönetimi TMS-
F'ye geçen bankalara uygula-
nabileceği hükme bağlanmıştı.
Bu çerçevede, daha önce el ko-
nulan bankalann holdıngleriy-
le ilgili de yeni operasyonlar
yapılabileceği vurgulanıyor.
Star binasının önünde alınan güvenlik ön-
lemleri dün de sürdü. (Fotoğraf: AA)
BakanYıldınm: Telsim satılabilirANKARA (ANKA) - Ulaştırma
Bakanı BinaliYıldınm,TMSFnın
Uzan Grubu'na aitTelsım'in yöne-
timine el koymasıyla, GSM şirket-
lerini biryandanözelleştirendevle-
tin yeni bir GSM şirketi almasının
söz konusu olamayacağını söyledi.
Yıldınm, Telsim'in durumunun
kısa sürede gözden geçınleceğini,
kamu alacaklan ve kişi alacaklan
düşünüldükten ve taahhütlen yeri-
ne getirildikten sonra ilk sahibine
geri verilebileceğini ya da üçüncü
kişilere satılabileceğini bildirdi.
Yıldınm, lmar Bankası soruşrur-
ması kapsamında Uzan Grubu şir-
ketlerine tedbir karan uyguladığını
ve TMSF'nin alacaklannın tahsilı-
ni hızlandırmak için grubun şirket-
lerinin yönetimine el konulduğunu
söyiedi. GSM şirketlerini özelleşti-
ren devletin, diğer yandan yeni bir
GSM şirketi almasının bekleneme-
yeceğini belirten Yıldınm, şirketin
durumunun gözden geçirileceğını
anlattı. Yıldınm, "Kavıtlar nasıl
tutuluyor: taahhütleri, aktif pa-
sifleri, kamu alacaklan ve kişi
alacaklan düşünüldükten sonra
ya taahhütleri yerine getiren ilk
sahibine geri verilebilir ya da
üçüncü kişilere satılarak taah-
hütleri yerine getirilebilir" dedi.
Aria ile AyceU'in birleşmesi
Yıldınm. kurulduğundan itiba-
ren zarar eden Aycell ıle Aria'nın
birleştirilmesı konusunda gerekli
yasal eksiklıklenn tamamlandığı-
nı ve önümüzdeki hafta içinde bu
bırleşmenın fıilen gerçekleştirile-
ceğını bildirdi. Yıldınm. Aria-Ay-
cell'in "TTI" şeklinde yeni şirket
olarak faalıyetlerine devam edece-
ğini söyiedi. Yıldınm, Aria-Aycell
bırleşmesiyle Türkiye'ye 4 milyar
dolar yatınm yapmış yabancı ser-
mayenın gıtmesinın önüne geçile-
ceğını. yabancı sermayeye güven
sağlanacağını ve Türkiye'nin 4.2
milyar dolarlık tahkimden de kur-
tulacağmı söyiedi.
SÖYLEŞİ ATTİLA LHAN
"...Oğpetim'deki 'Çıkmaz'ın Başlangıcı..."
'Soğuk Savaş'ın, en 'sıcak' dönemınde; gaze-
te idarehanelerinde, neyı tartışırdık? 'Basın ve ifa-
de özgürlüğünü'; eğer gazeteci, aynı sorunla ilgili,
iki tarafın da görüşlerini okurlarına aktaramazsa,
'hürdeğildir'; dolayısıyla o ülkede, ne basın özgür-
lüğü vardır, ne de ifade özgürlüğü! O dönem -adı
üstünde- 'Soğuk Savaş Dönemi'ydi, iddiaya gö-
re çoktan aşıldı; yeryüzüne artık, 'demokratik dü-
şünce ve davranış' egemen oldu, diyorlar, vs. vs...
Şimdi, halka mal olmuş bir gazetede, önce filan
bankanın, 'münhasırân ecnebi diliyle öğretim ve-
ren okul mezunlannı işe alacağını' bıldiren ılanları
çıkar; arkasından, yarı/sömürgelik dönemimizden
kalma bir 'ecnebi' kolejinin, daha mezun olmamış
öğrencilerıni. ABD üniversıtelerinin nasıl 'kapıştığı'
yayımlanırsa; basın özgürlüğünün doğru dürüst 7ş-
leyebilmesi', -yada 'ışliyorsayılabilmesi'- için, o ga-
zetenın; 'Vatikan ve Kiliseler Birliği adına', 'Din-
lerarası Diyalog' fikrini ortaya atan Misyoner örgü-
tü'nün lideri, handıyse aynı tarihlerde yapılan 'mis-
yonerlerzirvesi'nde ne demiş, onu da yayımlama-
sı gerekır mi, gerekmez mi? Yok yok, hemen gere-
kir demeyin; önce o zât-ı muhterem'in ne dediğini
bir okuyun, hüküm arkadan gelsin:
'Muhterem Peder' Louis Massignon ne demiş
bakalım.
Derln bir bosluğa düşürdük...'
"...Müslümanların her şeyini tahrif ve mah-
vettik. Dinleri, inançları, ahlâkları, dine bakışla-
n ve insani duyguları mahvoldu. Onların millî
mânevî değerlerini, Batı Madeniyeti potasında
eriterek, kendimize benzettik. Islâmiyetten
uzaklaştırdık. Islâmiyeti öğrenmeyi, yaşamayı,
namaz kılmayı ve Kur'an-ı Kerim öğrenmeyi,
suç ve gericilik olarak göstermeyi başardık. Ar-
tık çoğu, tam olarak, hiçbir şeye inanmıyorlar.
Ehl-i sünnet itikâdı, başta gelen düşmanımızdır.
Bu itikâdı geçmişte sapık itikâdlara yönlendir-
dik. Son yıllarda ise Müslüman görünen bazı
ilâhiyatçılarla, ondört yüzyıllık itikatlannı, ibâ-
detlerini tartışılır hale getirdik. Derin bir boşlu-
ğa düşürdük. Bundan sonra siz misyonerlerin,
işi daha kolay; maaş bağlayarak, vize vaadi,
yurtdışında iş imkânı, hatta cinselliği kullana-
rak, Müslümanları Hıristiyan yapınız..." (Akta-
ran Saliha Gökçe Durak, gokcedurakto ya-
hoo.com, 5 Ocak 2004)
Nasıl iyı mi? Şımdi siz, daha mezun bile olma-
dan, ABD üniversitelerıne önkabulü yapılan genç-
lerin; hangi vaatlere bağlanarak (maaş mı, vize mi,
iş imkânı mı?), Hıristiyanlığa doğru çekilmek isten-
diğini, düşünedurun; biz burada, o mâhut ve ma-
lûm kolej, ABD tarafmdan üniversite yapılmak is-
tenince; en liberal, en Batı yandaşı Türk aydınla-
rının bile, nasıl ayağa kalktıklarını araştıralım.
Böylelikle Muhterem Peder Louis Massignon
haklı mı, değil mi, daha lyi anlarız.
Kabul edenler?. • reddedenler?..
1
Prof. Dr. Zafer Toprak, sorunu tartışırken (bkz.
'Toplumsal Tanh dergisi', sayı 120,18.12.2003)
önce şu bilgiyi verıyor:
"...1950'li yıllann ortalannda, ABD Türki-
ye'ye bir atom reaktörü vermeyi öneriyordu
ve karşılığında 'mâlûm ve mahût' kolejin üni-
versiteye dönüştürülmesini istiyordu. De-
mokrat Parti buna sıcak bakıyordu. Ancak,
öncelikle hukuk ağırlıklı çevrelerden buna
tepki geldi. O kolejin üniversite olması, 1956
Ocak ayı basınında, geniş bir biçimde tartı-
şıldı. Lozan Antlaşması, bir kez daha günde-
me geldi. İki farklı görüş vardı. Birinci görüş,
bunu Lozan Antlaşması'yla ilgâ edilen ya-
bancılara imtiyaz zihniyetine dönüş olarak
yorumluyordu. Bir tür 'kültür sömürgeciliği'
gündemde idi. Oysa kimi çevreler bu tavn,
'şoven milliyetçilik' olarak yorumluyordu.
Tartışmaların iki uç noktası, 'kültür sömürge-
ciliği' ile 'şoven milliyetçilik'ti..."
O dönemi yaşayanları en çok şaşırtacak olan,
-tabii eğer unutmadılarsa- en hızlı ABD yan-
daşlığı yapanların, o tarihte 'Siyasal Bilgiler'
kaynaklı Forum dergisi ve çevresi olmasıdır;
nedeni belli, şu isimlere bir bakar mısınız: Bah-
ri Savcı, Osman Okyar, Aydın Yalçın, Bülent
Ecevit, Turan Güneş, Coşkun Kırca, Şerif
Mardin ve diğerleri; yâni, perşembenin nasıl
geleceği, daha o zaman, yâni çarşambadan bel-
liymiş! Ama daha da müthiş ve şaşırtıcı olan,
Birleşik Amerika'nın, reaktörüne mukâbil, ül-
kedeki bir misyoner kolejini üniversite yapma-
sına karşı çıkmış olanların, hiç de sanılabilece-
ği gibi, yalnız Sosyalist Sol ya da Ulusal Sol,
olmayışı!
Peki, kimlerdi onlar, 'esbâb-ı mûcibeye müs-
teniden', Türkiye Cumhuriyeti'nde bir kolejin
-ecnebi olsa da- ecnebi bir devlet tarafmdan,
üniversiteye çevrilemeyeceğini iddia ediyorlar-
dı? Size meselâ, şaka yapar gibi, ünlü hatta ef-
sânevi Akis dergisinin ve kurucusu Metin To-
ker'in adını versem, hiç mi şaşmayacaksınız?
Metin Toker, 'Millî Şef'in damadı, tepeden tır-
nağa Inönü aydını fakat meslek haysiyeti olan
bir gazeteci, o mu karşı çıkmış? Peki, ya Istan-
bul Üniversitesi'nin, o da ünlü, o da efsânevi
rektörü Ord. Prof. Sıddık Sami Onar, o da kar-
şı çıktıysa! Hem sabetayist, muhtemelen mason
- olduğu halde...
Sadece bu iki isim, bu iki ismin 'ulusal' gerek-
çeleri; Türk öğretim ve eğitimindeki 'ulusallığın',
o günden bugüne, hangi çıkmaza sürüklendiği-
ni göstermez mi?
e-mail:tilahan ' isnet.net.tr
http://www.bilgiyayinevi.com.tr/ailhan
Faks:0-212 / 260 19 88
ÖZÜR: 11 Şubat 2004 Çarşamba günü yayım-
lanması gereken "öğretim'deki 'çıkmaz'ın baş-
langıcı..." başlıklı yazının yerine yanlışlıkla yayım-
lanan "Türklük tarihinde çok kötü bir 'kırılma'!.."
başlıklı yazı cuma günü tekrar yayımlanmıştır.
Okurlarımızdan ve yazarımızdan özür dileriz.
Cem Uzan: Can
güvenliğim yok
B Baştarafı 1. Sayfada
Uzan, Flash TV'de katıldığı bir program-
da kendısıne yöneltılen sorulan yanıtla-
dı. Konuşmasında "Niçin benim evim-
de polis ablukası var? Benim evime gi-
ren misafirler niye polis kameralarına
kaydedilir?" diyen Uzan, polis şefleri
tarafından tehdit edıldığini ileri sürdü.
Şu andan itibaren can gü\enliğinin olma-
dığını savunan Uzan şöyle konuştu:
"Bunu hükümete söylemiyorum,Tür-
kiye Cumhuriyeti devletinin yetkili
mercilerine söylüyorum; ben ve aile
fertlerimin hiçbir can güvenliği yok. Ve
benim şahsıma veya aileme yapılacak
en ufak saldırıdan Savın Başbakan'ın
zatıâlini sorumlu rutuyorum. Çevik
kuvvetler, robokoplar getiriyorlar evi-
me. Nedendir bu? Ben adam mı öldür-
düm? Kapısını açtığında ne hisseder 5
yaşındaki çocuk. Ondan sonra Adalet
Bakanı çıkar da bizim kimsevle şahsi
meselemiz yok derse gülerler buna"
Uzan'ın villasına operasyon
Öte yandan, İstanbul Mali Şube Mü-
dürlüğü ekipleri, Uzan'ın villasının da
bulunduğu Çubuklu'daki Sazak Sitesı gi-
rişinde, bir haciz ışlemini engellemek
amacıyla araçlarla barikat yapıldığı yö-
nündeki ihbar üzerine, alcşam saatlerin-
de harekete geçri. Siteye gelen polis ekip-
leri, kendilerine engel olmak isteyen ve
"Cem Uzan'ın güvenlik görevlileri"
olduklannı belirten l'i kadın 14 kişiyi
gözaltına aldı.
GUNDEM Ml STAFA BALBAY
B Baştarafı 1. Sayfada
40 yıl insan ömrü için çok uzun ama, ulusal da-
valar için o kadar değil. Girit tam 92 yılda Yuna-
nistan'ın oldu!
Bugün tarihçilerden izin isteyelim, Girit'in kro-
nolojisini özetleyelim:
1821: Mora'da başlayan isyan Girit'e de sıçra-
dı.
1830: Londra Konferansı ile Yunanistan ba-
ğımsız bir devlet olarak tanındı. Mora'da kurulan
Yunanistan, Girit'i de istedi. Kabul edilmedi ama,
Osmanh'dan Girit'teki isyancıları affetmesi isten-
di. Affedildi.
1866: Isyancılar korsan bir meclıs oluşturdu.
Osmanlı hâkimiyetini tanımadıklarını, Yunanis-
tan'a bağlanmak istediklerıni açıkladılar. Rusya,
Fransa ve Italya, bu istemden yana tavır koydu.
1869: Paris Konferansı toplandı. Yunanistan,
Osmanlı ile eşit statü istedi. Kabul edilmeyince,
konferanstan çekildi.
1878: Osmanlı-Rus Savaşı bitiminde Ayaste-
fanos Antlaşması imzalandı. Yunanistan Girit'i is-
tedi. Verilmedi ama, anlaşmanın 23. maddesi Gi-
rit'e aynldı. Buna göre vali Rum ya da Türk ola-
bilecek. Nüfus ağırlığına göre 49'u Rum, 31 'i Türk
80 kişilik meclis kurulacak. Valınin bir yardımcısı
Rum biri Türk olacak. Meclis ve yargı dili Rum-
ca, resmi yazılar ve zabıtlar Rumca ve Türkçe
olacak. (Girit'i Annan Kıbnsı ıle eşitlersek bugün
bu noktada olunduğu söylenebilir.)
1896: Ada karıştı. Rumlar, Türklere saldırdı.
1897: Yunan donanması Girit'e hareket etti.
Osmanlı donanması Marmara'dan çıkacak du-
rumda değildi. Yunanistan Girit'i kendıne bağla-
dığını ilan etti. Osmanlı reddetti. SınırdaTürk-Yu-
nan savaşı başladı. Dömeke Savaşı'nı Osmanlı
kazandı. Aynı yılın sonunda Girit'in özerkliği ilan
edildi. özerklik anlaşmasının bir maddesi, ada-
daki Türklerin güvenliğinin sağlanmasıyla birlik-
te Osmanlı askerlerinin tümüyle çekilmesini ön-
görüyordu!
1898: Girıt'te Osmanlı hükümranlığının sürme-
si ama adayı Yunan Kralı'nın oğlu Yorgo'nun yö-
netmesi benimsendi.
1908: Yunanistan Girit'i ilhak ettiğini resmen
açıkladı. Istanbul'da "Giritbizim canımız, fedaol-
sun kanımız" mitingleri düzenlendı.
1912: Yunanistan Girit'teki tüm kontrol nokta-
lannı ele geçirdi ve ilhak tamamlandı.
1913: Balkan savaşlarının ardından Londra'da
toplanan barış konferansıyla Osmanlı Girit'in Yu-
nanistan'a verilmesıni kabul etti.
Biz AB'ye değil, AB bize girer!
Girit'in özeti böyle. Yukarıda sıraladığımız her
tarih bir kitaba konu olacak derinlikte olayları içe-
riyordu. Özellikle 1878 sonrası adadaki Türklerin
büyük baskı gördüğü, tarafsız kesimlerin de ka-
bul ettiği bir gerçek. Yunanistan Girit'e adım adım
'g/r'di, sonra Osmanlı'yı Vf'ti!
1992'de Girit'in batı yakasındaki Hanya şehri-
neyüksekçe bir tepeden baktığımda, aradan ge-
çen onlarca yıla karşın kırık-dökük minare sayı-
sının kilise çanı sayısına yakın olduğunu görmüş-
tüm!
Kıbrıs'ta aynı şey mi olur?
Olmasın diye bu anımsatmayı bir kez daha yap-
ma gereği duyduk. Bu köşede yeri geldikçe Tür-
kiye'nin her şeyden önce komşulanyla bağlarına
önem vermesi gerektiğı tezini işliyoruz. Yunanis-
tan'la da sağlam temellere dayalı bir barış her i-
ki ülkenin yararına.
Kıbrıs'ta 13 Şubat'ta başlayan sürecin içimize
sinen bir barışla sonuçlanmasını yürekten diliyo-
ruz. Ancak masadaki tablo lehimize görünmüyor.
Hükümetin, soruna ulusal bir dava gibi değil, AB'-
den müzakere tarihi alma olasılığının anahtarı gi-
bi baktığını görüyoruz.
Biz bu mantıkla gidersek AB'ye giremeyiz, AB
bize girer... Yani bizden istediklerini alır, bize ken-
di uygun göreceği bir statü verir, onunla kalırız!
ankcum»! cumhuriyet.com.tr
Çöken cam tavanı
Türk şirketi yaptı
• Baştarafı 1. Sayfada
Îtar-Tass ajansı, itfaiye yetkililerine da-
yanarak verdiği haberde, ölü sayısının
28'ya yükseldiğini. enkazın altında 10 i-
la 20 kişinin daha olabileceğini belirtti.
17 kişinin giysi ve malzemelennden
kimliklerinin tespit edildiği, ancak ken-
dilerinin kayıp olduğu kaydedildi.
Kurtarma faaliyetine katılanlar, tava-
nın çöktüğü sırada tesiste 400 dolayında
kişinin bulunduğunu söylerken Mosko-
va Belediye Başkanı. olay sırasında tüm
komplekste 1300 kişinin bulunduğunu
belirtti. Yaralı olarak kurtanlanlann sa-
yısının 110 olduğu belirtilirken bunlann
90'ının hastanede tedavı gördüğü açık-
landı.Rusya Acıl Durum Bakanlığı,
ölenler arasında 4 çocuk bulunduğunu
açıkladı. Yaralananlann da 25'nin çocuk
olduğu belirtildi. Polis, çatı çöktüğü sı-
rada havuzda bir çocuğun doğum günü-
nün kutlandığını bildirdi.
Acil Durum Bakanı Sergey Şoigu, 17
kişinin kayıp olduğunu ve ölü sayısının
artmasından endişe duydukJannı belirte-
rek "Bu saçmalığa son vermenin za-
manı geldi. İnşaat işlerini artık kont-
rol altına almalıyız" dedi. Rusya Dev-
let înşaat Komıtesı Başkanı Nikolay
Koşman, Aqua Park yüzme ve eğlence
merkezini inşa eden Koçak înşaat'ın li-
sansının geçerliliğini askıya aldıklannı
duyurdu. Koşman açıkJamasında, Koçak
tnşaat'ın Omsk, Surgut ve Kanti-Mansi-
isk kentlerindekı inşaat ve projelerinin
açılan soruşturma çerçevesinde geçici
olarak durdurulduğunu söyiedi.
Koçak Inşaat'ın sahibi İsmail Koçak
ise olaya inşaat hatasının neden olduğu
gibi bir gerekçeyi kabul etmeyeceğini
söyiedi. Rus yetkililer, tavanın çökmesi-
nin ardından şirket yetkililerinin ifadele-
rini alırken. inşaatın çökmesinde müte-
ahhıt firmanın kusuru olup olmadığına
ilişkin henüz bir açıklama yapılmadı. İn-
şaat sahiplennin suçlu görülmeleri halin-
de 5 yıla kadar hapis ve en az 3 yıl iha-
lelerden men cezası alabilecekleri kay-
dedildi.
Moskova Emniyet Müdürlüğü ve Acil
Durum Bakanlığı, kazaya, tavanda gün-
lerdir yağan kann yol açtığı aşın yükün
neden olduğunu açıklamıştı. Başlangıç-
ta büyük bir patlamaya neden olan çök-
menin bir terör saldınsı olabileceği dü-
şünülmüşrü. ancak daha sonra açıklama
yapan yetkililer, olayın bir "terör eyle-
mi olmadığını" belirtmişlerdi.
'Koçak, Rusya 'nın en
büyüklerinden biri'
ANKARA (Cumhuriyet Biirosu) - Rus-
ya'nın başkenti Moskova"da çöken havuzun in-
şaatını yapan Koçak tnşaat, Rusya'daki en bü-
yük inşaat şirketlerinden biri olarak biliniyor.
Koçak Inşaat'ın sahibi İsmail Koçakın 10
gün önce yaptığı röportajda ise "kısa günün
kânnı düşünenlerin, sektöre zarar verdiği"
şikâyerinde bulunduğu ortaya çıktı. Koçak,
"Bu tür yanlışlar. pazarda elimizi zayıfları-
yor. Bir tane kötü örnek çıkınca Batılı şir-
ketler aleyhimizde kullanıyor" demişti. Rus-
Türk Işadamlan Birliği'nin internet sitesinde
röportajda; Koçak'ın 15 yıl önce Rusya'ya
geldiği ve şu anda en büyük inşaat şirketlerin-
den birinin patronu olduğu belirtildi. Röportaj-
da Koçak'ın şu açıklamalanna yer verildi:
• Son yıllarda Rusya pazannda yabancı şir-
ketlerin şansı azalıyordu. Şirketlerimizde Rus
personel payını artnrdık. Maliyetleri düşür-
mek için yerelleştik.
• Rusya'da risk almayan kazanamaz. Işimiz-
de hata yapmak normaldir, onlan düzeltebi-
lirsiniz. Ama prensiplerde, dürüstlükte hata
yaparsanız, telafi edemezsiniz.
•Bir tane kötü örnek çıkınca, Batılı rakipleri-
miz aleyhimize kullanıyor ve bu hatalann ce-
zasını iş alamayarak ödüyoruz.
Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür.
CANANSUCU