20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26ARALIK2004PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER Bugün benim yerimde, benim adıma bir başkası konuşacak... Yabancı değil, bir dost, bir büyük, bröncü; Hrto VekJetVeidedeoğlu... Birdertleşme, bir meydan okuma, bir kendi kendine savaş yerme... "üç ay var ki bacağımla hiç geçinemiyoruz" diye başlamış, 27 Mart 1988 günlü yazısına... Her parçamız önemlidir, her biri ayn bir vazgeçilmezdir. Kol, baş, bacak, ayak, içtekitef, kalp, beyin vb... Her biriyle ömür boyu yaşıyoruz. Her biri öbüründen değerii... "Bu bacak bana hükmetmek istiyor. Bugüne kadar böyle bir istekle karşılaşmamış olan beynim ise bacağın isteğine karşı çıkıyor. Ne demekmiş, hiç ayak başa egemen olabilir miymiş! 84 yıkSır hiç karşılaşmadığım bir kavga bu..." Ben yazmış olmalrydım, diye düşündüm! Hrfa Hoca gibi, benim de upuzun yıllanm geçti. Zaman zaman hastalıklar, kazalar, hastane odalan bir bir yaşandı. Kol, kalp, şu, bu, o!.. Bir başyapıt Hrfa Hoca'nın yazısı. Birdeneme, biröykü, ama yaşanmış, acısı duyulmuş. Hâlâduyulmaktaolan bir gerçek... Yalnız birimizin değil, herkea'n!.. "Geçen gün sırtüstü uzandım, yaralı bacağımı dizimden yukanya doğru bükerek ayağımı karşıma aldım. Aramızda şöyle birkonuşma geçti: Niçin böyle huysuzluk ediyorsun. Bunca yıh dır iyi geçindik. Ne oldu sana?" Ne zaman bir sıkıntrya düşsek, o zaman aklımıza gelir... Ayak da yanrü vermiş: "Daha önce hiç aklına geldi mi? Bunca yıldır hep senin isteğin oldu. Nereye istedinse oraya taşıdım seni. Dalan çokyakından görmesem bile içimden duyumsanm." Ayak "Ağnlannı arttınnm" deyince, hasta, "Uyuşturucu ilaç alınm" der, ama yanrt gelir "Ağnyı hiçbir ilaç durdurmaz." Gerçekten, ilaç, doktor, hastane başa çıkamaz başkaldıran bir vücut parçastyla, ister ayak, ister kalp, ister başka yer dsun!.. ••• Uzun birtarüşma.. Ben seni yenerim, yenemezha doğrusu beypinden uzatarak heryanıma tak sin. Ayak direniyor, ezmek istiyor beynin karşı tığın sinirden dizginlerle beni istediğin gibiyön koymasını. Sonunda Velidedeoğlu şu yaşam gülendirdin. Buna geçinmek miyoksa tekyanlı yö cünü, şu unutulmaz sözlerle gösterecektir netmek mi denir?" "Şimdilik dizginler senin elinde. Ama bende seBir karşılıklı konuşma! Bacak apayn bir varlık nin butun kumazlıklannın, bütün acımasız yapolmuş, hesap veriyor, hesap soruyor... Ihmalleri tınmlannınüstesindengelecekbiröz, bircevher mizden, unutkanlığımızdan, orayı burayı horgör varki onu hiçbir zaman altedemeyeceksin! Sen memizden. Günü gelir ayagın da eline bir firsat ayak takımısın, onu anlamazsın. Bu cevherin adıgeçer! O zaman bedeni ayak yönlendirir, "Ben de na, insan onuru derier." senin beynini dilediğim gibi yönetiyorum" der... Çok ders var alınacak! Çok öğreti var anlamak VelkJedeoğlu ile ayak arasmdaki konuşma, ta isteyene! Acılarya geçer, ya kalır. Ama akıl, zekâ, yaradılıştan bu yana kişinin vücuduyla, en hor beynin süreklı işleme, duyma, anlama, yaratma görülen bir yenyle hesaplaşmastdır. Zamanı ge gücü varsa hiçbir ayak, bacak onu altedemez... lince ısyan eden, başkaldıran bir kişiliğin gerçek Nitekim Hrfzı Vetdet Velidedeoğlu'nun da direndni kıramadı o ayak bacak ağnlan... "Insanlığın leri yüzümüze vurmasıdır! "ınsanlann ayaklara çektirdiğinin öcünü sen onuru işkenceyiyenecek" sloganındaki gibi beyden alacağım. Benim için sen insanlann temsil nin gücü, onuru, yaşama direnci kısa sürede onu sağlığına kavuşturmuştu. Hepimizin hocası Velicisisin ve buynığum altındasm." Bir tarbşmadır başlar. Ayak direnir, güçlüdür, et dedeoğlu'nun "Ayağım ve Ben" yazısı seçkilerkindir. Beyin yorgun argın, ama yenilmek iste de yer alacak bir deneme, bir başyapıt... Sana, mez, der ki: "Hiçbirzaman senin buyruğuna gir bana, özellikle bana şu günlerde verilecek en iyi mem. Şu ilkyaz başlangıcında kabaran tomurcuk ders... lan, taze çimenleh, papatyalan, cıvıldaşan kuşIşıklar içinde yatsın sevgili hoca... EVET / HAYIR OKTAY AKBAL AB'nin Tavn Açıktı... ir elimizde valiz, Avrupa yollannda helâk olduk, çaresız kullar gibi kapılanna vurduk, bizi kulüplerine alsınlar diye seferber olduk. Ver elini Roma, ver elini Berlin, ver elini Paris, Brüksel, Londra.. Amsterdam dedik, finl finl Avrupa'da tur arak. "Bu işzDr*dedı]er,ağırkoşul]aröne sürdüler, kamu yoklamalannda insanlan "Istemeyüz" dedi, bderleri güldü, Hek btrdediğimi yap, düşünürnz" dedı. "Bİz gururluyuz" dedik, "Turk'un onurunu çiğneyen, çtkariannatersdüşen hiçbir koşuJukabıMeöne.iz* dedik. "Biz dmadan ABotanc" dedik, "HınstiyanAvrupa,bizMüslüımDlan (faşbyunaz" dedik, uygarlıklar uyuşmasından söz ettik, görkemlı aıle düğününde Berlusconi ile şahane resimler çekürdik. Ayakla Konuşma B Dr. Ferruh DEMİRMEN Halklan "Istemeyüz" dedı, liderleri aralannda güldu, dışandan sırtımızı sıvazladı, "Gd aslannn, sana bir şeyier \ereyim" dedı, "yeter küstedfldeıv miyap"dedi. Büyük hızla yenı yasalar çıkardık, TSK"nın kanadını kırmak için uğraştık, bölücüleri serbest buaktık, yuksek makamda onlan ağırladık, kımi hırsızı, dolandıncıyı, katili affettik. Sebat ettik, "karaıtyn" dedik. Avrpua'da tozatmadığımız kent, yöre kalmadı; kapı kapı dolaştık, günübirlik yolculuklarda Pans'te Chirac'a uçak ihalesı, Berlın'de Schröder'e tank ıhalesi verdik, rüşvetlerde çare aradık. Halklan "kemeyüz" dedı, liderleri "Gelyiğidim, senin daha ekmek ycmen lazjm" dedı, önümüze bir çuval dolusu ekmek kınntısı atö Bız sebat ettik "Gururtayuz" dedik, "Ödunv«nııeyiz,kDşuflu müzakere sürecini kabul eüneyiz, gerekirse görüşmeteri yanda bmüar, toplantıyı terkedern" dedik, 600 bin Rum ile 700 müyon Türk'ü karşüaştırma edebiyaunı yapük. Atbk tuttuk, halkunıza güvence verdik, çıkarcı medyadan destek aldık. AB 'li dostlanmız bize güldüler, önümuze bir avuç kırıntı daha atülar. Meğerse ne kadar büyük konuşmuşuz ne boş laf etmışiz... Sonunda ne oldu? Kırmızı çızgiler hemen bütünüyle silindı. Kıbns tehhkede, ülke federe sısteme kayacak, ekonomiden yargıya, dış politikaya, savunmaya kadar AB denetnnı atona giriyonız. AB Ti dostlanmızdan bılmedığimiz azmlıklann olduğunu da öğrendik. Ennenı soykınmını, Istanbul Rum Patnki'nın ekümenliğini vb. tanısak da isabetli olurmuş. Daha ne ıstekler gelecek, bekleyelim. Lozan bir yana ıtüip Sevr hortlamalan ile yüz yüze geldik. Ucu açık, garantısı olmayan AB müzakere sürecini ancak koparabildik. Üyeliğe en aşağı 11 yıl var. Bu süreçte yenı koşullar masaya getirilebılecek, üyeük teklıfı her zaman geri alınabılecek, parasal yardım çok bsıtlı olacak. Lıderler lütfedç de üyehğnnize "ewt" derse karar halk onaylamalanna sunulabılecek. Üyelıkbağışlanırsa serbest dolaşım sınırlanacak. Buna "başan" dedı, genış vizyonlu devlet adamlanmız Destekçi medya "tamam" dedi, "zafer" manşetlerini verdı. Acıdır kı böyle bir sonuç hiç de sürpnzdeğıldı .'\Bhderlencok önceden tutumlannı bellı etti, biz ise aldınş etmedik, bir "Sinderefla" hayaline kapıldık. Ankara Antlaşması'nın Kıbns dahıl v m üyelen ıçeren protokolünü 2005 Ekimi'ne kadar imzalamaya söz güvencesi vermişiz, ama bu Kıbns'ı tanımak anlamına gehnezmiş. Kendi kendımızı avutuyonız. Bu bir ödün değil de nedır? Protokolü imzalamak Rum yönetimıni dolay h olarak tanımak anlamına gelecektır. Müzakerelenn devammı engellemek için Rumlann ellerinde güçlü kozlar olduğu gibi yeni üyeleri veto etme haklan da var. tstersen tanıma! Nereden nerelere geldik? Atatfirk'ün kurduğu Cumhuriyet küçük yaşta bile çok daha yoksul ve imkânsızlıklar içinde ohnasına karşın dünyada çok daha saygm idı. Milletler Cemiyeti'ne (Birleşmiş Milletler'in öncüsü) girelim diye yalvarmadık.. onlar davet em, biz gırdik. Ahumız açık girdik. Büyük devlet a^mlanmiz bilmezler mi kı. ekonomimiz düzelse, işsiz sayısı azalsa, nüfus patlaması durdurulsa (AKP karşıt), insan haklannı, dürüstlüğü, saydamhğı, demokrasıyi ve gerçek laik rej ımı bağnmıza bassak,bizAB'ye «hW«P diye yalvaracağnnıza onlar bize geüp "buyrun" derier? AJnımız ak olarak AB' nin istenen bir üyesi oluruz. Sözün kısası: Hiç kimse düzenini bozacak bir başkasına kapısını kolay kolay açmaz. AB de öyle yapti. AB'yi istedığımız kadar bizi yokuşa sürüyor diye suçlayahm. Eksiklik asıl bizde. Aynca da sormak gerek: Kızmı, kadınmı türbanla örtmek isteyen, plajlarda erkekkadm ayınmma özen gösteren,resmikokteyl ve yemeklerde alkol yerine devamh portakal suyu içen, her apartman binasında mescit yapmak isteyen, imamhatip liselerine ağırlık vermek isteyen, dini inançlan devlete ve hatta bilime taşımak isteyen.. siyasilerimızın Avrupa'da işi ne? Bu soruyu bizler soranz da Avrupah sormazmı?.. t PENCERE Fıkramn Devamı... Eski Adana ll Kültür Müdürü Emekli öğretmen Mehmet Gök'ten bir Alevi fıkrası: Alevi buğday çuvallannı eşeğine yükleyip, değirmene giderken hayvan çamura saplanır... Alevi kurtarmak için uğraşır, ama başaramaz... Eşek kımıldamaz... AJevi tüm gücünü toplayıp 'Ya Ali' diye abanır... Nafile!.. O sırada yoldan geçen bir Sünni olayı görünce yanaşır, eşeğe yapışıp bir nara atar: Yetiş ya ömer!.. Hayvan kurtulur... Alevi bunun üzerine: Gözünü sevdiğim Ali, der, kendi gelemeyince Ömer'i gönderdi!.. • Bektaşi'ye sormuşlar: Tavuk mu yumurtadan çıkar, yumurta mı tavuktan?.. Ikisi de birbirinden çıkar, ama aralannda fark vardır... Nasıl?.. Tavuk yumurtadan çıkar; ama çıkarken yumurtayı kırar... Eeee?.. Yumurta tavuktan çıkarken bir şeycikler olmaz!.. Olsa olsa yumurta tavuğun kıçını biraz zorlar... • Cuma günü bu köşede birfıkra anlatmıştım... BektaşiÂşık Ahmet birsofta ile söyteşiyormuş... Softa demiş ki: Ahmet, sen cehennemliksin; ne namaz kılarsın, ne oruç tutarsın, sürekli rakı içer, sartioş olursun, öteki dünyada cayır cayıryanacaksın!.. Peki, Hoca sen ne olacaksın?.. Ben Cennet'e gidecegim... Cennet'te sana sunulan hurileri bağnna basacak mısın?.. ElbetteL Bektaşi: Hocam, der, sormak ayıp olmasın, amayenge hanımın durumu nasıl?.. Imanı tam mıdır?.. Softa şişinir Elbette!.. Beş vakit namaz kılar, ramazanda oruç tutar, hacca da grtmiştir... Diyelim o da Cennet kapısına vardı, kendisinr sunulan gılmanlan kabul edecek mi?.. (Gılman yakışıklı mı yakışıklı genç erkeklerdir...) Softa birden bozulur: Tuh, Allah cezanı versin, kâfir oğlu kâfir... • Meğer bu fıkranın devamı varmış... Bir okurum anlattı: Softa evine gitmiş, bakmış ki hatun namaz kılıyor, secdeye varmış... Hemen beline tekmeyi indirip kadıncağızı yere yıkmış... Kadın şaşkın: Efendi, ne oluyor?.. Softa: Ulan kan!.. Bu yaştan sonra Cennet'te gılmanlarla aşna fişneye mi hazırianıyorsun!.. Müslümanın softası bu!.. En lezzetli Pınar Hindi, Çünkü Türkiye'nin tercihi olan Pınar Hindi, tamamen dogal bir beslenme sistemiyle, Türkiye'nin tek tam entegre tesislerinde Pınar güvencesiyle yetiştiriüyor. Üstelik Pınar Hindi, en Lezzetü yılbaşı hindisini pişirmeniz için "YıLbaşı Hindisi Pişirme Seti" hediyeli! Herkese afiyet olsun. Mutluyıllar. Yılbaşı için Pınar Hindili nefıs tarifler. pışırme torbasıyla kısa sürede pişecek, hem de çok Lezzetli olacak. Hindınin tam kıvamında pıştiğıni haberverecek. . Hindinızi dekoratif püsküllerle süsleyebılır, servıse hazır hale getırebılırsınız. Seminerlerimize bekliyoruz... • Yfezma Scmineri • Felsefeye GirişFelsefe Yazın tliskisi Semineri • Sinema Tarihi ve Fflnı Çözumleıneleri Semineri Yaşamınızdaki sıradanlıktan sıynlıp kendinizi gelişnrmek, uygulamalı çalışmalarla duygu ve düşüncelerinizi güzel bir dille yazıya aktarabilmek istiyorsamz; Mehmet Eroğlu Ahmet Inam Yıldırım B. Doğan Ahmet özer Oğuz Onaran Kubilay Aysevener Çiğdem Ülker ile birlikte edebiyat ve sinema dünyasında coşkulu serüvenJere hazırsanız, Türkiye'nin tercıhı 12 Ocak 2005'te başlayacak yeni dönem seminerlerimize bekliyoruz. Aynnülı bilgiyi vakfımızdan edinebilirsiniz. Son başvuru tarihi 11 Ocak 2005 Salı. GAZETECILİK PartsCaddesıNoK KavaMıders, 06540 ANKARA Tel (0312) 417 77 20 pbx Faks (0312)417 57 46 eposta jmagOumag org tr www umag.OfQ.tr DosyaNo: 2001/756 Davacı Ak Sigorta AŞ tarafindan davahlar Yıldızlar Milletlerarası Taşımacılık Turizm ve Tic. Ltd. Şti., Süleyman Kocabaş, Muharrem özcan, Feride Özcan, Turgut Fethi Fırat aleyhine açılan tazminat davasının yargılaması sonunda, mahkememizin 2001/756 E, 2004/464 K. sayılı 6.5.2004 tarihli ilamı ile davalı şırket ve davaülardan Süleyman Kocabaş ve Muharrem özcan yönünden davanın kabulüne, 6.320.363.923.TL'nin 7.7.2000 ödeme tarihinden itibaren yürütülecek reeskont faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıya verilmesine, diğer davalılar hakkında davanın reddine dair verilen karan, zabıta araştırmasına rağmen adresleri tespit edilemeyen davalılar Süleyman Kocabaş, Muharrem Özcan, Fende Özcan, Turgut Fethi Fırat'a karar tebliğı yenne geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. Basın: 58865 tSTANBUL 2. AS1İYE TİCARET MAHKEMESÎ BAŞKANLIĞI'NDAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle