Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 ARALIK 2004 PAZAR CUMHURİYET SAYFA 17 Erdoğan: "Kıbns'ta çöziinı yakauhr." Kıızey çözüldü, sıra güneyde! Rumlann, Türkiye'ye yeni koşullan varmış... "Yeni bavramlar volda desenize!" PANO DENtZ KAVUKÇUOĞLU Avrupa'da bir "Avrupa ülkesi" olarak kabul görmek neredeyse 250 yıldır canlı tuttuğumuz düşümüzdü bizim. Son kırk yıldır ülkemizi yöneten tüm siyasal partiler bu düşü bir "millidava" olarak gördüklerini söyleyerek gerçekleştirme yolunda iyi kötü bir şeyler yaptılar. Adalet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Sosyaldemokrat Halkçı Parti, Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisi, Demokratik Sol Parti... Bunlardan hiçbiri "Ben bu işte yokum!" demedi. önce Ortak Pazar, sonra Avrupa Ekonomik Topluluğu, sonra da Avrupa Biriiği tüm bu partiler için bir hedef oluşturdu. Refah, Fazilet, Saadet ve Milliyetçi Hareket partilerinde de bu hedefe ilişkin olarak açık bir "karşı çıkış" gözlemlenmedi. Avrupa Birliği yolundaki en belirleyici adımlardan biri olan "Ulusal Program" da Demokratik Sol Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Anavatan Partisi'nin oluşturduğu koalisyon hükümeti tarafından hazıriandı. Ne var ki Avrupa Bİriiği'nin (AB) öngördüğü hukuksal değişiklikler Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) iktidar döneminde gerçekleştirildi. AB'den üyelik için müzakere tarihi almak da yine AKP'nin tek parti hükümetine düştü. Müzakere tarihinin belli olduğu 17 Aralık gününden bu yana Avrupa Birliği'ne üyeliğe hep karşı çıkmış çevrelerin yanı sıra o güne kadar Avrupa Birliği'ne üyeliği bir "milli dava" olarak görmüş olan partilerin yöneticileri de AKP hükümetine veryansın ediyorlar. Başından beri AB'yi emperyalist bir güç ortaklığı olarak değeriendirip Türkiye'nin bu ortaklık içinde yer almasına karşı çıkan çevrelerin davranışlan ne değin tutarlıysa kendi iktidarlan döneminde AB üyelığinı bir "devlet politikası" olarak benimsemiş partilerin tutumlan o değin samimiyetten uzak. Bu partiler, örneğin, 1214 yıl olarak öngörülen müzakere süresini "çokuzun" bulduklannı söylüyorlar. Fakat AB'nin daha önce öbür aday ülkelerle yaptığı müzakerelerdeki başlama koşullanndan hiçbiri söz etmiyor. AB ile müzakerelere başlarken Ispanya'nın, Portekiz'in, Yunanistan'ın, Slovakya'nın, Macaristan'ın ve öbür ülkelerin makroekonomik verileri incelenip karşılaştınlmadan Türkiye için öngörülen müzakere süresınin "kısalığı, uzunluğu" havada kalıyor. AB'ye Türkiye'nin yalnızca "kaymak yanı"nın değil, insanlannın yıllık ortalama ulusal geliri 1500 dolann altında olan 36 ilinin de gireceğini, bölgelerarası eşitsizlikler büyük ölçüde giderilmeden üyelik koşullannın yerine getirilemeyeceğini bilmiyor olabilirler mi? Biliyoriar, ama muhalefet yapmak adına bilmezden geliyoriar. Ellerinde, bu geri kalmış bölgelerde yaşayan, büyük çoğunluğu ilkel tarıma ve küçük ölçekli sanayiye bağlı milyonlarca insanın gelişmiş bölgelerimizdeki nüfusun ekonomik ve sosyal düzeyine çok daha çabuk nasıl getirileceğine ilişkin somut projeler olsa, söyledikleri ciddiye alınabilecek ve yapıcı bir tartışma söz konusu olabilecek. Fakat böyle projeler üretmemişler, yalnızca eleştiriyorlar. Sözleri, "havada kalanlar" yalnızca muhalefetteki siyasal partilerin sözcüleri mi? Konunun uzmanı olarak bellediğimiz kimi bilim adamlannın da onlardan pek farkları yok. Televizyon ekranlanndan gözlerimizin içine baka baka, "Senbesf dolaşımın kısıtlanması mı, olacak şey değil!" diyebiliyorlar. örneğin, 1986 yılında AB'ye katılan Ispanyave Portekiz'in serbest dolaşım hakkından 1993 yılında yararianmaya başladıklannı ve bu tür kısıtlamalann daha sonra AB'ye katılan üyelerin neredeyse tümüne uygulandığını ya gerçekten bilmıyoriar ya da onlar da "havaya uyup" bilmezden geliyoriar. Bir başkası çıkıyor, "Bunlar şimdi müzakereler sırasında anadilde eğitim sorununu da yeniden önümüze sürerler" dedikten sonra, "oysa hiçbirAB ülkesinde anadilde eğitim diye bir şey yok!" diye ekliyor. Bu "bilim adamı" yalnızca Almanya'da yüz binlerce Türk çocuğunun okullarda anadillerinde eğitim gördüklerini, üç binden fazla Türk öğretmeninin Alman okullannda görev yaptıklannı, bu öğretmenlerin bir bölümünün TC Milli Eğitim Bakanlığı tarafından gönderildiğini bilmiyor olabilir mi? Ama bilir bilmez konuşuyor... Oysa 17 Aralık günü Avrupa Birliği Konseyi'nden çıkan karann eleştirilecek birçok yanı var, fakat bu "bilirbilmezlikler" nedeniyle zaten kanşık olan kafalar büsbütün kanşıyor. (eposta: dkavukcuoglu(a superonline.com) Elektronik posta: denizsom#cumhuriyetcom.tr apu ve Kadastro Müfettişleri Derneği, Kamu Yönetimi Temel Yasası'nın 22 maddesinin Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa'ya aykırı bulunarak Meclis'e iade edilmesinden sonra AKP Hükümeti'nin yasayı bir kez daha aynen Meclis'ten geçirmeye bile gerek duymadan sanki yasayürürlükteymiş gibi kamu kurumlannın teşkilatyapılarını değıştirmeye kalkıştığını ve bunun için de Tapu ve Kadastro Genel Müdüriüğü'nü pilot kurum olarak seçtiğini bildiriyor. Ne demek bu? Tapu ve Kadastro Genel Müdüriüğü'nün merkez ve taşra teşkilatında bir dizi sorun çözüm beklerken teşkilat yapısını kökten değiştirme girişimi ne anlama geliyor? Amaç sorunlan çözmek mi yoksa başka sorunlar yaratmak mı? Tapu ve Kadastro Müfettişleri Derneği: "Tapu ve Kadastro Genel Müdüriüğü'nü yeniden yapılandınlma hevesi uğruna deneme tahtası gibi kullanmaya kalkışmak son derece sakıncalıdır. Enine www.denizsom.com Tel: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 TRTI'de perşembe akşamlan yeni bir program başladı: Sınıriar Arasında. Programı Banu Avar nazırlayıp sunuyor. Seyirciler için yeni bir isim olmasına karşılık Banu Avar'ı TRT müfettişleri çok yakından tanıyor. Nereden mi? Mehmet Ali Birand'ın evrakta sahtecilik suçundan 11 ay 20 gün hapis cezası aldığı TRT'nin dolandınlması davasından. Sahte şirketlerin sahte faturalannda Banu Avar'ın adı geçiyordu. TRT T Tapuyla oynamak boyuna düşünmeden tapu ve kadastro teşkilatıyla oynamanın ne kadar tehlikeli sonuçlara yol açabileceğini anlamak için, şu çarpıcı örneğe bakmak yeterlidir: Saddam Hüseyin yönetiminin yıkılmasını fırsat bilen ve Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet kurmak isteyen Peşmergeler ilk olarak Kerkük ve Musul nüfus ve tapu idarelerine saldırmışlar ve bu kurumlann arşivlerini tahrip etmişlerdir. Birinci öncelikli hedef olarak seçilen, saldınlan ve arşivleri tahrip edilen bu iki idarenin nüfus ve tapu kayrtlannı tutan birimler olduğunu herkesin ama herkesin beyninin birtarafına kazıması ve bir daha asla unutmaması gerekir. Kurulmak ya da yıkılmak istenen bir devletin olmazsa olmaz iki temel öğesinden biri insan, diğeri ise topraktır. Nüfus ve tapu kayıtları bunun için önemlidir. Son derece çarpıcı olan Musul ve Kerkük örneği de gösteriyor ki, nüfus ve tapu kayıtlannı tutan kurumlarta oynamadan önce kırk kere düşünülmeli, bir kere adım atılmalıdır. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, 'Kamu yönetimini yeniden yapılandıracaktım, olmadı; bari hiç değilse şu tapu idaresini pilot kurum olarak bir yapılandınvereyim, diğerlerine de sonra bakarız' yaklaşımı içinde düzenlemeye tabi tutulabilecek bir kurum değildir. Kamu Yönetimi Temel Yasası'nın iade gerekçeleri arasında ulus devlete ve üniter devlete dönük kaygılann Cumhurbaşkanımızca ağıriıklı görüş olarak dile getirildiği göz önünde bulundurulduğunda, iade edilen yasa ile yapılamayanı yapmanın birinci adımı olarak Tapu ve Kadastro'yu seçmenin hangi sonuçlara yol açabileceğini çok iyi tespit etmek, Türkiye'miz üzerine oynanan oyunlarda taşlann yerii yerine oturtulması bakımından yaşamsal önem taşımaktadır." Bilirbilmezliklerd) SESSÎZ SEDASIZ (!) Kıbrıs'tan Türkiye'ye dedeler ve gençler Avrupa Birliği'nden müzakere tarihi almak için Kıbrıs'ın "satış masasfna özenle yerleştirildiği "Büyük Brüksel Zaferi"nden sonra TBMM Başkanı Bülent Annç, KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ı eleştirmiş ve "Dedeleri torunları gibi düşünmüyor. Gençler güneye geçmek için pasaport alıyor" demişti. Bizim işbiriikçi medya da bu görüşü hemen allayıp pullamıştı. Mustafa Yavuz, işbiriikçi medyanın etkisinden kalmadan Bülent Annç'ın son derece haklı olduğu kanısını taşıyor: "Evet, Kıbns'ta gençler artık dedeleri gibi düşünmüyor, çünkü o gençler, anadilleri Türkçe olduğu halde anaokulundan üniversite son sınıfa kadar, Ingiliz sömürgeleri gibi, yabancı dilde eğitim yapıyorlar. Kitaplar Ingiltere'den geliyor. Kıbns'ta Türkçe kitap bulmak başlı başına sorun. Yabancı istihbarat servislerinin alt kademeleri gibi çalışan, sözde sivil toplum kuruluşlannın da katkısıyla bugün Kıbns'taki gençlerin bir kısmı kendini Ingiliz, bir kısmı Rum sanırken bir kısmı ise kendi atasını Venedikliler olarak beliriemiş bulunuyor. Kıbns'ta olanlarTürkiye'de olacaklann ön alıştırması gibi. Bülent Annç bunlan bilmez mi? Herhalde bilir ama işin içinde buz gibi bir yenilgiyi millete başarı diye yutturarak 2005 sonbaharındaki seçime hazır olmak var." Yüksek Yerilim Hattı "Brüksel Fatihi" kaygan pistte engelli maraton koşmayı elde etti! erdincutkufi yahoo.com Menemen'de şeriatçılar tarafından başı kesilerek öldürülen devrim şehidi Kubilay'ı anma törenlerini TRT bu yıl ilk kez tarihi olayın anlatılmadığı bir haber metni verdi ve törenlerdeki CHP'li Mustafa Sangül tartışmalarına daha çok yer ayırırken Kubilay'ı anma töreni haberi TRT'nin intemet srtesinde yayımlanmadı. Kubilay ÇED KÖŞESİ OKTAY EKİNCl KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇAK behicakiı turk.net Tarih' 17 Arahk 1930' Olsaydı Geçen ay Istanbul'da Kürtür Girişimi tarafindan düzenlenen "Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika ProjesT sempozyumunda eski BBC Türkiye Masası Şefı Andrew Mango şunlan söylemiştı; "tslam coğrafyasmdaki ülkder tabii ki laik ve demokratik Türkiye'den ders alabflirler. Ama bugünkü Türkiye yerine 1930'lann Türkiye'sine bakarlarsa ve şimdi nasıl bu hale geküğini incelerlerse, kendilerini düzeitecek daha çok şey öğrenebilirlerJ1 17 Aralık 2004 gündeminın söylemlerine baktıkça, Mango'nun bu vurgulamasını sürekli anımsar hale geldik. AB'nin öngördüğü koşullar arasındakı "rencide edici dayatmalara" aldırmadan, sadece müzakere tarihi alınmasını bile "bayram" havasıyla kutlamak, acaba 1930'larda yaşanabilir miydi? Yadayine 1930'larda böylesi koşullar Türkiye'ye dayatılabilir miydi? akunlara"; sanayileşmeyı ülke coğrafyasına yaymaktan arkeoloj ik ve tarihsel mırasın korunması çabalarına kadar dinden eğitime, ekonomiden kültüre hemen tüm alanlarda önce "kendi beniiğimizr gözeten bir kalkınma polıtıkasının efsanevi kazanımlannı göriirüz.. Bugün ise aynı konulardakı neredeyse "tam ters" uygulamalarla bu ülkeyi adeta "kendine bile vabancdaşüran" tutumlar, şımdı AB karşısında da yıne ^am tersT durumlara düşmemızi yaratmadı mı? 'AvnıpalüuV ve Avrupa~. 17 Aralık 2004 gündemiyle yoğunlaşan AB söylemleri arasında en "içtenükaz'' olanı da "Atatürk'ün hedefl de Avrupah otanaktL." Oysa, Ulu Önder'in 'Avrupalüık'' anlayışı ile "Avrupa devletkriyle Uişİdlere" bakışımn ne denlı farklı olduğunu kanıtlayan sayısız belge var. Birincisüıde "çağBaşvuru daşkğT kasteden yerine davet Atatürk, ikıncisinde aynı çağdaşlığa kaSorunun yanıtı için vuşabilmek için biBirleşmiş \lifletler e le önceükle Avru(BM) nasıl üye olduğupa de\letlerine karmuza bakmak yeter. Buşı "bağunsızuğBnızı'' tün Dünya dergisinin Kakorumak gerektiğıni her sım 2004 sayısından okufırsatta belirtmişti. yoruz: "Dünyanın en büyük Özelhkle''Osmanhtesuiuslararası tophüuğuna fimiyetçfliğini'' sorgularken Türkiye'ninkaütrnasıiçin bunu bakın nasıl vurguluyapılan öneri karşısmda yor: Gazi Mustafa Kemal "Biziin canımızL, şöytededi: Kişilikli AvrupaİL.. tarihimizi, varbğımı Başvurmayı dfizı, bize düşman olan, şünmüyoruz, fakat davet eder düşman olduğundan hiç şüphe edüme\ en AvTupahlara, kayıtsız lerse kaolınz Topluluk, 'başvunna zorun şaıtsız bırakmak isti\ortann. ' Onlar bizi idare etsin' diyoriarluluğu'nu uygulamaktan ilk kez vazgeçti ve 43 üyenin oybirliğiy dL" (TBMM konuşması, 6 Mart 1922) le, Türkhe'nin topluliiğa davet edflmesine karar verdL Şimdi yeniden bugüne dönBu davet üzerine Türkiye, düğümüzde. Türkiye'yi AB'ye MiUetler Cemiyetf ne (ŞimdUd hazırlayanlar hiç kuşkusuz açıkadı Birieşmiş IVGDetler) kaolma ça "onİarbiziidareetsin'' demiyorlar. yıkabul etti. Yü 1932 idL." Peki, böylesine kişilikli bir dış Ancak, "üyeükdayatmalan" politikanm temelinde acaba karşısında boyun eğmeden; "onlann bizi idare etme\eceklehangi anlayış vardı? Türkiye'yi "Avrupa'nın has ri" bir AB ortaklığı için de tüm çabalanmızı öncelikle "ulusal ta adamı" kalmaktan kurtaran ve yine Avrupa da dahil yedi dü değerlerimizi koru\ an ve gözeten bir kalkınma potitikasT için vele karşı onurlu ve saygın bir "Cumhuriyet" olmasım sağla göstermemiz gerektiği unutulmuş görünüyor... yan anlayış şuydu: 17 Aralık 2004'le başlayan "Dünyanın bize hürmet gös'mnesiıü istiyorsak evvela biz, yeni gündemi işte bu unutkanhkendi benfiğjmizeve münyetimi ğı yenerek belirlersek gün geür ze, bu hürmeti, hissen, fikren, fi "başvurmasak" bile "davet" flen, bütün iş ve harekederimiz edeceklerdir... Yeter ki "1930Tanmızm'' dele göstereümJ* (Atatürk1923) Nitekim aynı dönemlere ba ğerinı bilelim ve rehber alarak sabip çıkahm... kıldığında, ibadette bile Arapça yerine "Türkçenin özendüilmeOekinci(<î cumhuriyet.com.tr anden" mimarideki "ulusal ÇtZGtLÎK KÂMİL MASARACl kamilmasaraciuı mynet.com B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN HAYAT EPÎK TtYATROSU MUSTAFA BILGİN hayatepika mynet.com SOLDANSAĞA: 1 1/ Rüzgâr korkusu. 2/ 1 Güreşçi er 2 kek deve... 3 Bir ticaret senedinin üzerine yazılan kefillik. 3/ Herkesın gözü önünde yapılan... Bir etkinliğin ge 9 çici olarak durdurulduğu süre. 4/ En gelişmiş konuşma yeteneğine sahip papağan cinsi...flenme,beddua. 5/ Cerrahi araçlan inceleyen tıp dalı. 6/ Pasta hamuru... Yeniçeriayhklannaya EN BÜYÜK AMERİKAN ŞÎRKETLERİNDEN Bîfcl SUVENLTK 6EREKÇEStYLE IRAK1 TERKEDP/OR I.. HEYL NEREYE?!.. SEN SIRTLANSIN.. FARELERDÎR ÎLK RKEDEN!.. 12 3 4 5 6 1 2 3 4 i J L TARİHTE BUGÜN J MÜMTAZARIKAN LL 26 Arahk ıctnc.munüazarikan.com ESK/ABD BAŞK4NLARINDAN TRUMAN. 1S?2 'DE BUSÜfJ, A BD 'HİH Ç HMİKY TKUMAH, 88 YAŞtHDA KAHSAStA ÖLDÛ. TRUMAH, BAÇKAH YARDItocıSfVKEN, FRANKLIM PELANO ROOSEVEU'İU ÖUİA4Ü ÜZGRİNE Î94S' TE BAŞKAUUĞA 6EÇM/Ş7İ. (8 Y/L). O St&AM, B.ÛÛNYA SAI/Af/ SOM4 £/?A4£KtEYDİ VE Munt FfKL£R,OÛNYA HAKİTASINDA YENİ E6EMENUK ' BÖLSELBRİ £LDB ETUE )*IZl$tNOAYDI. SOVYETIMK BİRÜGİ'UİN İL&ILEUE/LEIZİ AME&ieA'Yt 7EOİSİ6İN EPİ/OePU. ONIABA ÜS7V KAmtl Si/Ç GÖZDAĞI VegMEIC İÇİN, TRUMAN, TESLİM OMA AÇAMASm MKI JAPOHYA'VI* ATÇU SOMBASIAT71MASIMI ~ ONAYIAOI.BİSILEKB INSANiN ÖLÛMÛYIE SA&LAMN &İR GÖZPAĞIYPI BU. ra/MAA/, 8AKt$ ZAWM PA, SOVYETL£H£ KARŞI SO6UKSAVAŞ UYeULAYACAKTfR... 5 6 7 8 Esas No: 2004y'2036 Davacı Hasan Kertiş tarafından davalı Filiz Biçer (Kertış) hakkında açılan 2004/2036 esas sayılı velayet davasının mahkememizce yapılan duruşması sırasında venlen ara karan uyannca, Davalı Filiz Biçer'e (Kertiş) (Erzincan, Tercan, Yaylayolu Köyü, Cılt 25, Hane 73, Sıra 53) dava dilekçesi ve duruşma gününün tebliği mümkün olamadığı gibi tüm araştırmalara rağmen de tebligata uygun başkaca adresi tespit edılemedığinden, ilanen teblıgat yaptınlmasına katar verilmiştir. Adı geçen davaünın 14.02.2005 günü saat 10.40'ta mahkememızde yapılacak duruşmada hazır bulunması ya da kendini bir vekille temsil ettınnesi, aynca savunmaya yönelik tüm delillerinı de duruşma günune kadar sunması, geçerlı mazeret bildirmeksizin duruşmalara katılmaması halınde ılan tanhınden ıtıbaren 7 gün sonra teblıgat yapılmış sayrlarak yokluğunda yaıgılamanın sürdürülüp karar verileceğı, ilanen tebliğ olunur. Basın: 59169 TC PENDİK AİLE MAHKEMESİ'NDEN f pılan zam. II "Dev 9 let": KemalTahir'inromanı... Kansızhk. 8/Itaat eden, yumuşak başlı... Arap erkeklerinin kefiyelerinin üzerine bağladıklan, yünden örme kalın çember bağ. 9/ îskambillerle oynanan bir oyun. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Soyundan gelinen kimse... Vanhnak istenen bir amaca doğru geçilmesi gerekli dönemlerden her biri. 2/Hiç, sıfır... Lokma, parça. 3/Genellikle sevecen ve hüzünlü bir konu işleyen küçük lirik şiir... Karate, judo gibi dövüs. sporlannda "vuruş, darbe" anlamında kullanılan sözcük. 4/Kamuya duyunılmak istenen şeyleri yüksek sesle haber vermeyi iş edinmiş olan kimse... tran'ın plaka işareti. 5/Ortodokslarda tahta pano üzerine yapılmış her türlü dinsel resme verilen ad. 6/ Bir nota... Yararlanılan uygun koşul. II Düz ve geniş arazi... Yunan abecesinde bir harf. 8/ Herhangi bir alanda başanyı saptamak için gerekli olan sınır... Bir şeyin yapıhnasını yasaklama. 9/Tekke edebiy&t\ şiir türlerinden biri... Uluslararası Çalışma Örgütü'nünı