20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 22 ARALIK 2004 ÇARŞAMBA HABERLER ' Silahlı Kuvvetler yıpmtilıyor' • İlhami Erdil, eşi Füsun Erdil ve kızı Deniz Erdil 'in yargılanmasına başlandı. Erdil'in duruşmalann gizli yapılması ve yayın yasağı konulması istemi mahkemece reddedildi. Erdil, "Beni en çok rencide eden ve son derece üzen olay, bazı basm organlan vasıtasıyla şahsımda Silahlı Kuvvetler'e karşı adeta yıpratma kampanyası başlatılmasıdır" dedi. ler'in olaylan örtbas etmesi inancı doğacağı endişesi taşıyoruz. Arük her şeyin şeflafcereyan etmesinde kamu yaran vairdır'' diye konuştu. Mahkeme heyeti duruşmaya verdiği aranın ardından istemi oybirliğiyle reddetti. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ilhami Erdil, hakkındaki suçlamalan reddetti GLOBALPOLITÎKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Filistin'de 7eni f İklim Arafat'ın ölümünden sonra iklim değişti. Batı ve Israil basınına bakılırsa, Mahmut Abbas'ı Filistin yönetiminin başına geçirecek sürecin işlemeye başlamasıyla birlikte banş umutları yeniden canlandı. Ancak dikkatli, tarafsız bir bakış, Filistin halkını umutlu bir geleceğin beklemediğini savunabilir. Abbas'ın getirdikleri Israil'de ömür boyu hapis cezasıyla tutuklu Mervan Barguti, adaylığını, Fetih örgütünden gelen büyük baskılara dayanamayarak geri çekince, 9 Ocak'ta yapılacak başkanlık seçimlerinde tek adayı Abbas kaldı. Fetih örgütü bürokrasisi böylece ağıriığını, Intifada'nın vicdanı olarak bilinen popüler bir adayı tasfiye ederek pek birtoplumsal desteği olmasa da silahlı direnişe karşı, Israil, ABD, Avrupa ve Arap ülkeleri tarafindan destekienen bir adaydan yana koymuş oldu. Neden? Abbas'ın devlet başkanlığının Filistin halkına ne getireceği tartışmalı ama, Filistin Yönetimi'nin başındaki Fetih bürokrasisine ne getirdiği ortada. ABD, Arafat sonrası Filistin yönetiminin mali sorunlannı çözmek için bağışladığı 20 milyon dolara ek olarak seçimlerde kullanılmak üzere 3.5 milyon dolar daha verecek. Avrupa Biriiği yeni yönetime 18.6 milyon dolar, Japonya da 1.1 milyon dolar veriyor (Jordan Times 18/12). Aynca Abbas'ın, Arap ülkelerini ziyareti, Kuveyt'ten, 1991 'de Saddam'ı destekledikleri için özür dilemesi de Fetih bürokrasisi için yeni mali kaynak anlamına geliyor. 'Ev. takılarla alındı' Erdil, "haksız mal edindiğme" ilişkin suçlamayı reddetti. Etiler Alkent Sitesi'ndekızının üzerine olan evi, düğününde takılan altınlar ve 48 yıllık meslek yaşamının birikimi ile aldığını anlatırken, kızının velayetinde olmaması nedeniyle evi mal beyanında göstermediğini kaydetti. G«nelkurmay Başkanhğı Askeri Mahkemesi'ndeki duruşmaya İlhami ErdiL eşi Füsun Erdil ve km Deniz Erdil kaüldı. (Fotoğraflar: AA) ler'in olaylan örtbas etmesi inancı doğacağı endişesi taşryoruz" dedı. Mahkeme heyeti, Erdil'in istemini oybirliğiyle reddetti. Heyet, İlhami, Füsun ve Deniz Erdil'in duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek orurumu erteledi. Albay Tlırgay Çağjar'ın başkanlık ettiği heyette, yargılanan kişinin emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı olması nedeniyle Eğitün Doktrin (EDOK) Komutanı Orgeneral İsmail Koçman ve Askeri Tarih ve Stratejık Etüt (ATESE) Başkanı Hava Korgeneral Erdoğan Karakuş da yer aldı tedi. Erdil. "Beni en çok rencide eden ve son derece üzen olay, bazı basm organlan vasıtasıyla şahsımda Silahlı Kuvvetler'e karşı adeta yıpratma kampanyası başlatılmasıdır. Bunu asla kabul edemem" dedi. Askeri Başsavcı Öztürk, sanıklar ve avukatlann taleplerininreddinekarar verilmesini isteyerek "Bu aşamadan sonra yayın yasağı getirilmesi ve duruşmalann gizli yapılması karşısmda Silahta Kuvvet 'Parayı kuzenlm elden verdl' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral İlhami Erdil. eşi Füsun Erdil ve kızı Deniz Erdil' ın yargılanmasına, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi'nde başlandı. Erdil, duruşmalann gizli yapılmasını ve yayın yasağı konulmasını istedi. Askeri Başsavcı Saim Öztürk, "Yayın yasağı getirilmesi ve duruşmalann gizli yapılması karşısmda Silahlı Kuvvet 'Seffaflıkta kamu vararı var' Erdil' in a\ ukatı Dinçer EskrverB bir kısım medya organlannın soruşturmayla ilgili seviyesiz yayın yaptığuıı belirterek, duruşmalann gizli yapılmasım ve yayın yasağı konulmasını is Alkent Sitesi'nde oturduklan evi ise amca dediği teyzesinin oğlu Muhterem Kolay'ın hediye ettigini, parayı da Kolay'ın elden verdiğini anlatan Erdil, evin 14 yıl önce 250 miryar liraya alındığını söyledi. Erdil, kızının ve eşinin üzerine olan evlerle ilgili kendisi ölene kadar intifa (yalnız kendisinin tasarrufta bulunması) hakkı olduğunun anunsatılması üzerine, bunun nedeninin özel olduğunu kaydetti. Ya banş süreci Filistin halkının geleceği açısından aynı derecede iyimser olmak zor. örneğin Oslo sürecinde masanın üzerinde olduğu izlenimi verilen maddeler(lsrail'in işgal ettiği topraklan terk etmesi, 1948'de sürülenlerin geri dönmesi, Kudüs'ün en azından paylaşılması) bu kez masada yok. Şaron yönetimi Gazze'den çekileceğini açıkladı, buna da ABD ve Avrupa ülkelerinden destek aldı, Abbas da destekliyor (Daily Star, 21/12). Ancak, artık ne ekonomik, ne askeri ne de toplumsal açıdan bir anlam ifade etmeyen (Amnon Kapeliouk, Le Monde Diplomatiques, Aralık, 2004) yaklaşık 7000 yerieşimcinin Gazze'den çıkanlmasına karşılık Şaron, Batı yakasındaki topraklara kalıcı olarak e, koymayı planlıyor. Şaron'un en yakın danışmanı Weisglass, Haaretz'e verdiği demeçte de Gazze'den çekilme planının banş sürecini formaldehite koyacağını söylemişti. Savunma Bakanı Mofaz da, amacın nihai bir çözüm (iki devlet vb.) değil, ara çözümde kalmak olduğuna inanıyor (Jordan Times, 14/12). Oslo süreci daraltılıp adı "Yol haritast" olmuştu. Şimdi de Filistin halkının hemen hiçbirtalebine cevap vermeyen bir "banş süreci" gündeme geliyor. Bu kez Filistin halkının toplumsal desteği zayıf, gücünü, ABD, Israil desteğinden alan bir lider var. Bu sürecin sonuçlanması bana olanaksız gibi geliyor. Zeki Çakan'la birlikte Yüce Divan'da yargılaması süren Cumhur Ersümer, hükümeti eleştirdi: İftlrayla karsı karsıyayım' Istanbul Deniz Saha Komutanlığı'ndaki inşaat ihalesinin emir subay yardımcısı Yalçm Kayatunç'un kardeşi Engin Kayatunç'a verilmesi konusunda kimseye baskı yapmadığıru anlatan Erdil, o dönemde görevli olan albay Bahri Mısırh nın "iftirasT ile karşı karşıya olduğunu savladı. Erdil'in kızı Deniz Erdil, Şirin Melek Özden ile ortak hesaplannın olması konusunda repodan daha fazla gelir elde etmek amacıyja açnrdıklannı belirtti. Özel harcamalannın tutarlannı emir subayı ya da astsubayına ödediğini anlatan Erdil, "Böyle bir durumla karşüaşacağımı bilsem, içtigim her su\ un, yedigim her yoğurdun, kullandığun her tuvalet kâğıdımn Hstesini rutardun" dedi. Terör suçlusu ımıamelesi yapddı • Araştırma Komisyonu'nun "siyasi garez" içinde hareket ettigini, bu siyasi garezin daha sonra kurulan Soruşturma Komisyonu'na zemin hazırladığını ileri süren Ersümer, "Savunma yapmak için suçlamalann ne olduğunu öğrenemediklerini" söyledi. Çakan ise "Partilerin grup başkanvekilleri siyasi rant kazanabilmek için 27 yıllık tertemiz geçmişime leke sürerek suç ve suçlu yarattılar" dedi. ANKAR\(CumhuriyetBürosu)Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Cumhur Ersümer, Yüce Divan'daki savunmasında, "devletin bakanına, terör suçlusu muamelesi yapıkhğuu" öne sürdü. Ersümer, yolsuzluklan araştırmak üzere kurulan Araştırma Komisyonu'nun "siyasi garez" içinde hareket ettigini savundu. Eski Enerji Bakanı Zeki Çakan ise yapılmayan üıalelerde usulsüzlük yapmakla suçlandığını ileri sürdü. Anayasa Mahkemesi'nin Yüce Divan sıfatıyla yaptığı yargılamanın üçüncü oturumuna samk Ersümer ile Çakan ve avukatlan katıldı. Ersümer, savunmasında, kapatılan Ankara DGM Başsavcılığı'nca yürütülen ve kamuoyunda Beyaz Enerji Operasyonu olarak bilinen süreçte yaşananlan anlattı. Bu süreç sonucunda, 4 yıllık bakanlık görevinden 27 Nisan 2001'de istıfa ettigini, hakkında verilen soruşturma önergesinin o zaman TBMM'de reddedildiğini ammsatan Ersümer, "Bugüne kadar bürokraüar hakkmda birçok dava açıldı. Ben bu davalarda samk olmadım, bürokraüar beraat etti. Ancak o zamanki DGM savcılan, anaj asa ve yasalaraaykın olarak bir bakanınisminiidkomisyonlan yasalan bir yana bırakmış, uydurma gerekçelerle yasa hükümleri uygulamışür. Bakanhğm iş ve işlemleri tek kişiye bağlanarak hukııka ve gerçeğe aykın yargüama yapdamaz" diye konuştu. Mavl Akım'da suç konusu yok' Mavi Akım Projesi ile ilgili görüşmelerin REFAHYOL hükümeti döneminde başladığını, kendi hükümetlerinin bu projeyi yürüttüğünü söyleyen Ersümer, projenin formülünün ve fıyannın TBMM tarafindan karar altma alındığını söyledi. Ersümer, "Bu karar, bakan karanyla değiştirilemez. Ancak TBMM karanyla değiştirilebinr'' diye konuştu. Ersümer, Mavı Akım Projesi'nin yasalara uygun olduğunu savunarak ''Bunun, bir suçun konusunu oluşturması Soruşturnıa komisyonunun hasmane tavnnm bir başka örneğidir'' dedi. Ersümer, iddialann "hukukunzorlanması" olarak nitelendirirken, yap işletdevTet modeliyle yapılan santrallarda DtE'nin olumlu görüşünün alınmasmın yasal Cumhur Ersümer (solda)ve Zeki Çakan bir sürebaş başasohbet etti. (Fotoğraf: AA) zorunluluk olduğunu kaydetti. Ersümer, "Bir kuruş menfaat sağlamadun, lu'nda da sürdüğünü, siyasi önyargıydianamede geçirdiler" diye konuştu. devlete bir kuruş zarar veren hiçbir iş la hareket edildiğini ileri süren ErsüYolsuzluklan araştırmak üzere kuruyapmadun" dedi. lan Araştırma Komisyonu'nun "siyasiga mer, şunlan söyledi: rez" içinde hareket ettigini, bu siyasi "Nihayet, tarafsız ve hukuki bir zeçakan: Suç ve suçlu yarattılar garezin daha sonra kurulan Soruşturma mine geldilc Meclis, siyasi husumet ve Komisyonu'na zemin hazırladığını ilesakfan içinde hareket etti. Yüce Divan'da Çakan ise savunmasında, "gününşartri süren Ersümer, "Soruşturma Komis da bunu sürdürmeye çalışnlar. Soruşlarmagöreçoközveriyleçaaşağnu'' söyyonu'nun, kovuşturma organı gibi dav turma Komisyonu'nun 2 üyesi dilekçe ledi. Çakan, "Siyasi partilerin grup başranmadıgınL usule aykın hareket ettigi gönderdi. Bunlardan birisi Albayrakkamekilleri siyasi rant kazanabilmek ni, savunma yapmak için suçlamalann lar davasımn sanığıdır. Dokunulniazhk için 27 yıilık tertemiz geçmişime leke süne olduğunu öğrenemediklerini'' iddia et zırhına sığınmışür. Yargıya güvenmererek suç ve suçlu yaratülar. Gerçeği tam ti. Ersümer, "Devletin bakanına terör diğini beyan edenler. Yüce Divan'ı töh olarak göreceğinize inanryonım" dedi. suçlusu muamelesi yapıkh" dedi. met altinda birakmak istediler. Bizim Yüce Divan Başkanı Mustafa Bumin, yargılanmamıza gölge düşürmek isteÇakan' ın savunmasım sürdüreceğini Ersümer: Meclis husumeti diler. Bizim yargrya güvenimiz sonsuz." söylemesi üzerine oturumu bugüne erErsümer, "Araşünna ve soruşturma teledi. Aynı tavrın TBMM Genel Kuru Seçenek sorunu Israil ve ABD, Arafat'ın banşa engel oluşturduğunu savunuyordu. Arafat, belki iyi biryönetici, becerikli bir lider değildi, etrafı yolsuzluğa batmış bir grup insanlaçevriliydi ama, Bağımsız Filistin Devleti hedefini ölene kadar hiç tavizsiz savundu. Tüm baskılara rağmen Intifada'ya karşı tavır almadı. Arafat şüpheli koşullarda yaşama veda ederek sahneden çekildi. Arafat'ın yerine, aynı özelliklere sahip, aynca demokratik eğilimlerini kanıtlamış, Intifada'nın içinden geldiği için halk arasında büyük desteği olan tek aday Barguti'ydi; kamuoyu yoklamalan, hapiste olmasına rağmen en az Abbas kadar oy alacağını gösteriyordu. EğerBarguti'nin adaylığı bastırılmamış olsaydı, Filistin halkı, Intrfada'dan yana mı, karşı mı olduğunu, iki aday arasında yapacağı seçimle, kısmen de olsa (Hamas ve Islami Cihad örgütleri seçimleri boykot ediyorlar) demokratik biryollagösterecekti. Ancak Barguti'nin adaylığına, ABD, Ingiltere karşı çıktılar, Arap ülkeleri, özellikle Mısır büyük baskı yaptı (AlAhram Weekly, 1622/12). Böylece de Abbas seçimlerde tek aday olarak kaldı. Bugün "demokrasi" havarisi Batı ülkelerinin bu durumu olağan kabul etmesiyse ibret verici. ABD ve israil'in seçimleri kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapıyor olmalan da anlamlı. Geçen hafta patlayan bombalar, Hamas ve islami Cihadörgütünün, Abbas'ın "Silahlı direniş bitti" mesajına karşın Intifada'dan vazgeçmeyeceklerini açıklamış olmalan da... Tanıklar dlnlenecek Mahkeme heyeti, Tuğamiral Mücahit Şişhoglu ve emekli Tuğamiral Metin Poyrazlar' ın da aralannda bulunduğu tanıklann dinleniünesine, İlhami, Füsun ve Deniz Erdil'in duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek oturumu erteledi. Iddianamede, Erdil'in 18 yıl 6 aya kadar hapsi isteniyor. Erdil'in mal beyanında göstermediği 2 evin zoralımına karar veriknesi talep ediliyor. Füsun ve Deniz Erdil, Yaşar Kayatunç ile Şirin Melek Ozden'in reryüdan3'eryıla kadar hapisleri isteniyor. Elmas: Hazırlıklı olmamız gerek IR NOKTASI Dört yıl önce sabaha karşı telefonum çaldığında, beklediğim felaketin başladığını anlamıştım. Telefondaki ses "Cezaevlerinde operasyon başladı, heryeriyakıyoriar"d\yeseslenmişti. Telefonun fışini çektim, yorganı da tepeme. 20 cezaevinde birden operasyon başlamıştı. Operasyonu yapanlar, buna "Hayata Dönüş Operasyonu" adını vermişlerdi. 30'un üzerinde insan yaşamını yitirdi. Dönemin Adalet Bakanı, "Biz daha fazla ölü bekliyorduk" diyerek eylemin vahşi hedeflerini de bir bakıma itiraf etmiş oluyordu. 20 cezaevi bu operasyonlar sırasında yakılıp yıkıldı. Daha sonra bilirkişi raporları ve savcılık araştırmalanyla bu eylemde devlet güçlerinin acımasız davrandıkları belgelendi. Aradan dört yıl geçtikten sonra, geçmişi daha sakin bir şekilde değertendirme olanağına sahibiz. Cezaevindeki ölüm oruçlannın ve cezaevindeki görüşmelerin bire bir tanığıydım. Tutuklu ve mahkumlaria, hükümet arasındaki görüşmeleri de biliyordum. Bu nedenie durumu oldukça sakin bir şekilde değerlendirmek istiyorum. önce bir tutumumu açıklayayım: /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] miştim: Devlet içindeki şahin kanat başından itibaren operasyon yapmak istiyordu, ancak hükümet içindeki diğer eğilim ise bir uzlaşma yolu bularak sorunun ertelenmesi yönündeydi. Bu nedenie uzlaşmaya açık davranıyorlardı. Bunu kendi deneyim ve izlenimlerime dayanarak söylüyorum. Uzlaşma olmayıncaşahinler harekete geçtiler. O dönemde de görüşmelerde defalarca dile getirdim. Toplumda başlangıçta, konuya duyarlı bir kamuoyu oluşmuştu. Ancak zaman uzadıkça ve çözüm umudu ortadan kalktıkça, kamuoyu cezaevindekilerin aleyhine döndü. Bunu da o zaman cezaevindekilere açıkça belirttim. Sonunda olanlar oldu. F tipi cezaevleri insan haklanna aykın bir anlayış içinde oluşturulup uygulamaya konuldu ve öyle de devam ediyor. Siyaset gerçekler üzerinden ve güçler hesaba katılarak yapılır. Bu olaylarda ölüm orucunu sürdürenler bu gerçeği ne kadar dikkate aldılar? Bu soruyu hep soruyorum. Söyleyeceklerim bundan ibaret değil. Yer bu kadanna izin veriyor. Işin bu yanı da tartışılmalıdır. Zamanı geldi inancındayım. MGK'de 'Kriz Yönetim Tatbikatı' ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği, gehşen yeni tehdit algılamalanna yönelik ilgili kamu kurum ve kuruluşlanyla birlikte Kriz Yönetim Tatbikatı gerçekleştiriyor. MGK Genel Sekreterliği Seferberlik ve Savaş Hazırlıkları Planlama Daire Başkanı Tuğgeneral Tayyar Elmas. Türkiye'nin etkin bir kriz yönetimine hazırhklı olması gerektiğini söyledi. MGK Genel Sekreterliği, Güven2004 Milü Kriz Yönetimi Tatbikatı Bügilendirme Toplantısı düzenledi. Gazetecilere açıklamalarda bulunan Tuğgeneral Elmas, dünyadaki belirsizlikler, dengesizhkler, yeni tehditler, bölgesel ve küresel terör hareketlerinin, uluslararası kuruluşlar ile ülkeleri yeni gü\enlik ve işbirliği anlayışına yönelttiğini kaydetti. Asimetrik tehdit ortamında saldınnın ne zaman nereden geleceğinin bilinmediğini, tek kutupluluğun getirdiği zorluklar olduğunu belirten Elmas, şöyle devam etti: "Ulkemizin gerek coğrafı konumu itibarrv la Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkaslar gibi bölgesel çatişma ortamlannın ortasında kaldığı, gerekse jeolojik özeDikleri nedeniyle doğal afetlere sık sık maruz kaldığı göz önüne ahndığmda, nasıl krizlerte birlikte yaşayaçflgımmn gprçpldîligmin de ortaya çıküğmı söylevebiBriz'' dedi. Herhangi bir ülkeyi hedef almayan jeneril bir senaryoya dayandırılan tatbikatta enjekte edilecek olaylar, hayali turuncu ülkenin, hayali mavi ülkeye karşı krizi tırmandıncı faaliyetlerini ve uluslararası terörist faaliyetleri kapsıvor. 19 Aralık Cezaevi Operasyonları... ölüm oruçlarına başından itibaren karşı çıktım. Karşı çıkışımın iki temel nedendivardı. Birincisi.ölümü bir siyasi eytem biçimi olarak onaylamıyordum. Ikincisi, bu eylemin o günün siyasi koşullan içinde bir başan şansı olmadığı inancındaydım. Bütün itirazlarımıza rağmen ölüm orucunu başlattılar. 1996 yılındaki ölüm oruçlan sırasında 60. günden sonra ölümler başlamıştı. Bizler de Yaşar Kemal, Orhan Pamuk, Zütfü Livaneli ve Can Dündar la birlikte beş kişi, aramızao dönemde milletvekili olan Mehmet Bekaroğlu nu daalarakölüm orucunu bitirmek üzere harekete geçtik. O görüşmeyi başka görüşmeler izledi. Zaman zaman uzlaşmayı sağladığımızı düşündüğüm anlara yaklaştık. örneğin 14 Aralık akşamı aralarında Mehmet Bekaroğlu, Yücel Sayman, Metin Bakkalcı ve Kaya Güvenç'in de bulunduğu grubun çabalarıyla F Tipi cezaevleriyle ilgili tıkanmayı aşma noktasına geldiğimizi sandık. Adalet Bakanı, "Sivil toplum örgütlerinin de katılacağı birkomisyonun çalışmasıyla makulsayıda tutuklu ve mahkumun bir arada kalacağı birimler oluşturulacaktır. Bu nedenie F Tipi cezaevlerine nakil 6 ay süreyle ertelenmiştir" şeklindeki bir ifadeyi kabul etmişti. Bunu ölüm orucu yapanlara aktardığımızda onlar da olabilir şeklinde cevap vermişlerdi. Yücel Sayman uzlaşma metnini bu mutabakat üzerinde diğer maddeleri de ekleyerek yazdı. Sonuna geldiğimizde görüşmecilerden birisi, "Bihmlerin enaz18 kişilik olacağını Adalet Bakanlığı kabul etsin. Başka türlü bir formülü kabul etmiyoruz" deyince görüşmeler koptu. Çünkü Adalet Bakanı, başından beri birimlerle ilgili bir sayı telaffuz etmek istemiyordu. O noktadan sonra bizim yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Cezaevini terk ettik. Artık bir operasyon havasına girildi. Benim izlenimim içerdekiler, devletin böylesine biroperasyonagirebileceğini tam olarak hesaplayamadılar. Bu bir izlenim, tersini iddia edenlere bir şey diyemem. Bilinen operasyon başladı. Medya ne yazık ki, olaylan aktanrken gerçeğe sadık kalmadı. O günün gazetelerini incelerseniz; güvenlik güçlerinin verdiği haberlertek yanlı olarak gerçekmiş gibi yansıtıldı. Gerçeğin öyle olmadığı daha sonra hazırlanan raporiarla ortaya çıktı. Türkiye belleksiz bir ülkeydi. Biz gazeteciler olarak bunun tartışmasını aramızda yaptık. Bazı muhabir arkadaşlar, hatalı davrandıklarını ve yalan yanlış haberler verdiklerini bu tartışmalarda dile getirdiler. Ancak yine de medyanın birözeleştiri yaptığı söylenemez. Ancak tartışılmayan bir yan daha kaldı. ölüm orucunu yapan gruplar, kendileri açısından birözeleştiri yapmadılar. Çünkü, 14 Aralık tarihinde yazılan uzlaşma metni kabul görseydi, büyük bir ihtimalle bu operasyon olmayacaktı veya böyle olmayacaktı. FTipi cezaevieri belki de bugünkü gibi ağır tecrit koşullannda açılmayacaktı. Bütün bunlar varsayım. Tersini iddia edenler, "Neyaparsakyapalım" bu olacaktı diyebilirler. Ben o kanaarte değilim. Cezaevindeki görüşmeler sırasında da belirt
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle