19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 ARALIK 2004 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA 17 AB ile ilişkilerin özeti CHP lideri Deni2 Baykal, AB ile ilişkilerde gelinen noktayı TBMM kürsüsünden doğrusu çok iyi özetledi. Tutanaklardan kimi tümceleri seçelim: HiçbirABüyesi, AB'nin dört temel unsurundan biri olan insanların serbest dolaşım hakkından sürekli olarak mahrum edilmiş değildir. Bu, AB'nin temel felsefesine de aykındır; ama, bizim için bu öneriliyor. Lozan'da azınlık olarak tanınmayan bazı dini ve etnik gruplann azınlık statüsüne alınması isteniyor. Yıne, Lozan'da tanınmayan patriğin ekümenik statüsünün kabulü talep ediliyor. Dicle ve Fırat havzalanndaki barajlann ve sulama sistemlerinin Türkiye'nin AB üyeliğinden sonra uluslararası yönetime sokulabileceğinden söz ediliyor. Avrupa hukukunda bunun yeri yok, ama bizden isteniyor. Güney Kıbns'ı "Kıbns Cumhuriyeti" olarak tanımamız, diplomatik bir dille öneriliyor. Öcalan'ın yeniden yargılanması için yasalanmızın değiştirilmesi isteniyor. Baykal, Başbakan'ın yukandaki istemleri içeren raporu "olumlu ve dengeli" bulmasını da özlü bir sözle değerlendirdi: "Bu, Türk siyasi tarihinde yapılmış en büyuk gaflardan birisidir." IŞIK KANSU kansuScufflhuriyet.com.tr' Bakan beklentisi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, geçen haziran ayındaZonguldak'tayaptığı konuşmada, "Zonguldakhavzasındayılda 10.5 milyon ton taşkömürü üreteceğiz" demişti. Güler'e göre, bu rakamın 5 mityon t o nunu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTKİ), 5 milyon tonunu da özel sektör üretecekti. Aradan 6 ay geçti. Sonuç: Zonguldak ve çevresinde Bağlık, Amasra B, Gelik Dik Kanat ve Armutçuk gibi 4 büyük taşkömürü alanının özel sektöre verilmesi için ihaleler açıldı. TTKl'nin 2005 üretim programı ise 2 milyon ton olarak beliriendi. Bir küçük not: Zonguldak havzasında en yüksek üretim 1975 yılında gerçekleşmiş, o da 5 milyon ton... 0 zaman Zonguldak'ta 40 bin maden işçisi çalışıyormuş, bugün işçi sayısı 12 bin dolayında... Hazıriadığı kamu yönetimi reformunu gerçekleştiremeyen Başbakanlık Müsteşarı Ömer Dinçer, bu kez ilgisini daha çok memur reformu üzerinde yoğunlaştınyor. Bu yakın ilgi kapsamında hazırianan "Kamu Personel Kanunu Taslağı" eylül ayında basına sızmıştı. Hani memurlann tüm özlük haklannı, iş güvencelerini, emeklilik haklannı neredeyse toptan ortadan kaidıracak olan taslak var ya, işte o! Ardından Dinçer, Ekim 2004 t e "Anlayış" dergisinin soruları üzerine memurlaria ilgili reform düşüncelerini somutlaştırmaya başlamıştı: "Şoförün, odacının, sekreterin, danışmanın bunu çoğaltabiliriz devlet memunı olması gerekirmi? Şu anda rakam vermekte zorianıyorum ama, 150 Memurlara Ikramiyesi ila 200 bin kişi doğrudan doğruya halka hizmet üretmiyor, devlet memuruna hizmet üretiyor. Bu doğru birşey midir?" öğreniyoruz ki, ömer Dinçer'in masasının üzerinden en son memurlann emeklilik ikramiyesine ilişkin bir belge geçmiş. Müsteşann imzası ile dağıtıma giren, ancak kendisi tarafından hazırlanmadığı ifade edilen bir taslak metinde, memurlann ellerine, bundan böyle emekli ikramiyesi yerine ''devlet tahvili" ya da "özelleştirilecek kuruluş hisse senedi" tutuşturulması öneriliyormuş. Ya, bu metni "kesinleşmemiş düzenleme" diye nitelendiren Devlet Bakanı Ali Babacan'ın sorumlu olduğu Hazine'nin, Maliye ve DPT ile biıiikte hazırladığı ve "Emekli ikramiyelerini tarihe kanştıralım" önerisini içeren taslağa ne demeli? Memurlann üç kuruş emekli ikramiyesi vardı, o da reforma gidecek... Münevver Oğan, öğretmen Dünyası dergisinin son sayısında yaytmlanan Fazıl Hüsnü Dağlarca ile söyleşisinde, şiirimizin çınanna, geçmişte Tüm dergisinde yayımlanan 'Ikili Anlaşma Anıtı' adlı şiiri nedeniyle geçirdiği soruşturmayı sormuş. Dağlarca'nın yanıtı şöyle: "Ikili Anlaşma Anıtı, Türk askerinin Amerikan helalannı temizlemesinden yakınan birşiirdi. Bu şiir nedeniyle Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandım. Duruşma sırasında Dağlarca'dan bir anı yargıçtan söz istedim, dedim ki: 'Elli beş yaşımı geçmiş biri olduğumu görüyorsunuz. Bu anlaşmaya göre, Amenkan askerierinin yüznumaralannı bile bizden birinin temizlemesi gerekiyorsa, ben Mehmetçiklerimizin yerine bütün yüznumaraları temizlemeye istekliyim. Ta ki Türk eri bu pis eylemden kirienmemiş olsun.' Salon birdenbire yoğun bir sessizliğe gömüldü. Yargıcımız utanmış, davayı bir başka güne ertelemişti." Eskişehir'in Odunpazarı semtinde eski evlerden biri daha Anadolu Üniversitesi'nin katkılanyla sanat için yaşama döndü: "Eğitim Karikatürleri Müzesi." Çizgilerle yaşamı özetleyen karikatür sanatının "müze"lik edildiğini sanmayın sakın. Anadolu Universitesi Rektörü Prof. Dr. Engin Ataç, karikatür sanatçısı Tan Oral'ın "Eğiltim" adlı sergisiyle dün açılan müzenin işlevini şu sözlerie açıklıyor: "Dünya çapında karikatürcüleri olan Türk karikatürü konusunda bilimsel araştırmalar çokfazlayapılmamıştır. Müzedeki belgelerin değeriendirilmesi ve araştırma yapmak isteyenleri yüreklendirmek amacıyla üniversitemiz bünyesinde bir Karikatür Araştırma Merkezi kurulmuş, buna bağlı olarak bir de karikatür müzesi oluşturulmuştur. Bilimsel çalışmalar için bir ışık anlamındaki bu çabalann Türk ve dünya karikatürüne de katkı yapmasını umuyor, karikatür sanatçılannın ve mizahseverherkesin desteklerini bekliyoruz." Tam da AB doruğu gününde açılan müzede, 37 ülkeden 156 karikatürcünün 620 yapıtını içeren hangi sergi yer alıyor, bilir misiniz? "EEğitim, EAvrupa, EEuro, EEE?" sergisi... Eğitim Karikatürleri Müzesi SAGNAK NİLGÜN CERRAHOĞLU 'Brüksel Uzlaşması!./ BRÜKSEL "Dönem Başkanlığı Türkiye'nin Ankara Anlaşması Protokolü'nü (25 üyeye) uyarlayarak imzalama karannı memnuniyetle karşılar!" Saatler boyunca zirveyi "Kıbns"a kilitleyen düğümü çözen vurucu cümle işte bu. Türkiye, Brüksel zirvesinin kapanış deklarasyonunda yer alan bu cümle uyannca, GB'yi 10 ülkeye genişleteceğini belirten Ankara Anlaşması Protokolü'nü 3 Ekim'den önce yeniden imzalamak durumunda kalacak. Buna karşılık Türkiye'nin elde ettiği kazanım kalıcı kısıtlamalara ilişkin bir yumuşama oluyor. özel statüye kapı aralayabilecek bir paragraf ise olduğu gibi kalıyor: "Üyeliğin gereği yükümlülükieri tamamıyla yerine getiremeyen aday ülkenin; Avrupa yapılanna mümkün olan en güçlü bağlaria tümüyle demirienmesi sağlanmalıdır..." Bunun Türkçesi şu: "Üyelik kriterierini uygulayamayan Türkiye yüzünden müzakereler yan yolda kesilirse Türkiye her halükârda Avrupa yapılanna sıkı sıkıya bağlanmalıdır..." Özel statü tehdidi bertaraf edilmedi... Burada "Avrupa yapılanyia" kastedilen tanım (Avrupa Komisyonu, Avrupa Pariamentosu ve Avrupa Konseyi'nden oluşan) "kurumlar dışında her şey' demek. Bunun anlamı da kısacası "özel statü". Bunu büyük bir zafer olarak adlandırmak mümkün değil. "Bilanço nedir" sorusuna gelince: "Repubblica"dan Marco Marozzi, zirveden çıkan sonucu üç vurucu cümleyle şöyle özetliyor: "önümüzdeki on yıl için AB nezdindeki statünüz zaten fiili bir 'özel statü'. 17 Aralık'ta söylenen şudur: Tam üyeliğe sonra bakanz. Onon beş yıl içinde AB ne olur, süreç nasıl gelişir; yol boyu değerlendireceğiz' demekten ibaret..." Türkiye'ye verilen; şimdiye dek olduğu gibi bir "perspektif". Biraz daha güçlü bir "perspektif" ama bir "perspektif" bu. Ankara peki her an geri çevrilebilecek bu "tam üyelik perspektifıni" kabul etmekle iyi etti mi? "AB ile yolunu şimdiden ayırmak istemiyorsa başka çaresi yoktu!" Zirve koridoriannda konuştuğum herkes bu teşhiste birieşiyor Türkjye 'nin sorunlan öylesine çok ve 25 ler arasındaki tereddütler ve bölünmelerin çapı öylesine büyük ki ikinci bir Lüksemburg provası yapmak lüksü yoktu!" diyoriar: "Ya AB ile on yıllardır sürdürdüğümüz 'adım adım' çizginin ince hattında taviz vermek pahasına da olsa yürümeye devam edecekya ipleri burda hepten kopartmayı göze alacaktınız. Heriki tercihin de uzun ve kalıcı sonuçlan var. Erdoğan gerçekte bu ince hesabı yaparak buraya gelmeliydi!" Taksit Taksit Sevr!' 'TJRKKAYAATAÖV Siyasetin sağında yaklaşık <ırk yıl yer almış ünlü biri (Kâmran Inan), 14 Aralık tarihli "Cum/iL/nyef'eyaptığı birsayfalık açıklamasında iktidann dış tutumunu eleştirirken Sevr'in "taksit taksit uygulamaya sokulduğu " görüşünü ısraria öne ;ıkardı. Batı ile ilişkilerimizin hep "evet efendimci, teslimizetçi" olduğunu, devlet adamlanmızı "yetersiz" bulduğunu, Cumhuriyetin doğuş belgesi Lozan ile Türk Boğazlan rejimini düzenleyen Montrö'yü değiştirmenin yabancı gündeminde yer aldığını ve federalizm görijntüsü altında ulusal sınırlanmızı /ok etmenin yıllardır tasarlandığını ekledi. Bu görüşlere, ben dahil, çok kişinin katıldığını söylemeliyim. 1960'lardan bu yana, kimilerimiz, bu arada ben de, benzer değerlendirmeleri yapageldik. Ama ileride bir gün Sevr'in uygulanmak isteneceğini söylemedik. Bu kadannı düşünememiştik; bu derecesine olabilir gözüyle bakmıyorduk. Inan'ın bugün dediklerini 40 küsur yıl önce söylemiş olanın başına kim bilir neler gelirdi. Oysa üklemizin ve kürenin gerçekleri sağda yıllanmış bir siyasiye bizim o zamanlar ağza almadıklanmızı bugün dile getirtti. Demek ki zamanında az bile söylemiş, gereğinden azyazmışız. Yalnızilkyıllann birkaçörneğiyleyetineyim. Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde 1960'larda düzenlenen bir toplantıda "NATO'yu tartışabilmeliyiz" diye bir cümle sarf etmiştim. Hemen ardından, MtT Müsteşarlığı da yapmış olan emekli bir büyükelçi adımı vererek "Böylelerini Karadeniz'in dibine yollamasını biliriz" biçiminde biryazı yazdı. Böylesine bir öldürme tehdidi kuşkusuz suçtur. Ama NATO'yu üniversite düzeyinde tartışma önerisinin cezası kimine göre bu olmalıydı. Ya da Sartre'ın bir kitabını radyo konuşması konusu yaptım diye açılan ağır ceza davası yıllarsürdü. Birikisine şöyle bir değindiğim bu olaylan benim başka yazılanm, konuşmalanm, kitaplanm, polis aramalan ve muhakemeleri izledi. ömeğin, Amerikan emperyalizminin doğuşu üstüne bir kitabımdan ötürü ABD Büyükelçisi beni Dışişleri Bakanlığımıza şikâyet etmiş. Bu tepkiyi bana üniversitede benden kıdemli biri naklederken "Düşün, ne durumlara düştün!" sözcükleriyle değertendirmişti. Oysa benim o kitapta söylemediğim bir şey artık bugün gerçekleşmiştir: ABD Cumhuriyeti "Amerikan Imparatoriuğu'na dönüştü. Bu oluşumu bu kelimeyle inceleyen ve ayrıca onaylayan Amerikalı çok sayıda üniversite öğretim üyesi var. Silahsızlanma üstüne ve Israil'in kendi savunması için gereğinden f azla silah üretip sattığını konu edinen uluslararası nitelikli birOslo toplantısında "NATO da savunma harcamasını binde 3 arttrnnıştır" diye bir cümle sarf etmiş olmamdan ötürü (başka bir Türk'ün "ihban" üstüne) pasaportum geri alındı. Türkiye öğretmenlerSendikası'ndaki görevim sırasında Kayseri'de bir Sıvas katliamı provası da yaşadık. Çok sayıda böylesine korkutma ve tehdit girişimini çeşitli haksızlıklar, hatta etnik kökenime ilişkin düpedüz yalanlar da izledi. Tepkiler bugün bile yeni biçimlerde sürüp gidiyor. Tümü ancak bir anı kitabında toplanabilir. Bu tepkiler Inan'ada, onun gibi düşünenlere de bugünlere nasıl geldiğimizi çok iyi anlatır. Evet, Sevr taksit taksit uygulanıyor. Ermeni ve PKK sorunlan, Pontus hayalleri, Istanbul'u ikinci Roma yapma istekleri, Kıbns ödünleri, Ege çevresinde Yunan egemenliği adımlan, Lozan'daki dinsel azınlıkların etnik azınlıklara dönüştürülmesi, yabancılara en verimli yerierde geniş toprak satışlanyia biriikte maden haklan ve federalizm görüntüsü altında uzun sömürgeci istekler listesi, aynca bütün bunlarla daha da derinleşecek olan boynu büküklük... Zamanında yaptıklanmın hiçbirinden ötürü pişman değilim. Bir şey dışında: Az yapmışız! KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicakinturk.net Türkler Avrupa'ya hazır değil!' "Büyük Avrupa çıkarması" olarak aylardır tezgâhlanan zirveye Ankara'nın "hazıriıksız yakalandığını" düşünenler çoğunlukta. Bu görüşte olanlar "AB'nin Türkiye'ye sunduğu teklifin unsurian ve ruhu gerek 6 Ekim Komisyon Raporu'nda gerek şimdiye dek çıkan taslak bildirilerde belliydi" diyoriar. "Erdoğan, ömeğin Kıbns konusunda kendisinden atması beklenen adımlann ne olduğunu biliyordu. Brüksel'e tercihlerini netleştirmiş olarak gelmesı gerekirdi. Kıbns nedeniyle son dakikada yaşanan o büyük gerilim, bunun yapılmamış olduğunu gösteriyor" diye ekliyoriar. Bu görüşü savunanlar, "AB süreci bir önden hamle (anticipation) sanatıdır" diyor ve "Türk heyeti Brüksel'e stratejik seçimlerini yaparak gelmeliydi, stratejisini önden beliriemeliydi" şeklinde konuşuyorlar. Türkiye karşıtı kamuoyunu tava getirmek için Fransız TV'sinde konuşan Chirac'ın bile bu nedenle "Türkiye'nin Brüksel'de takındığı tavırAvrupalı değil, Ortadoğulu. O zaman pekâlâ Ortadoğu'da kalabilir!" dediği, zirve koridoriannda yankılanıyor. Bu sözleri Chirac gerçekten söyledi mi? Şimdilik teyit etmek güç. Ancak farklı biçimlerde ifade edilen yaygın bir kanı bu: "Taraflararasında yaşanan gerilim ve zirveye damgasını basan bu derin güvensizlik, AB ile Türkiye'nin hâlâ farklı dünyalarda yaşadığının kanıtı!" ÇİZGtLİK KMîtL MASARACI kamilmasaraci > mynet.com HARBÎ SEMİH POROY semihporoyio yahoo.com HAYAT EPİK TÎYATROSU MUSTAFA BILGÎN hayatepikfc mynet.com AAAERIM DESTEKLtyORSA DESIL ABVE Dosya No: 2004/260 Esas Kambiyo senetleri (çek; poliçe ve emre muharrer senet) üzerinde haciz yolu ile yapılacak takip taleplerinde ödeme emri 1 Alacaklı ve varsa vekilinin adı. soyadı ve ikametgâhı: Ahmet ÇerezciVek. Av. Salih Aygün Merzifon 2 Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı. soyadı ve ikametgâhı: Mustafa SevinçBüyükcami karşısı Sakatatçı Gümüşhacıköy Amasya 3 Alacağın Türk parasıyla tutan, faiz miktan ve işlemeye başladığı tarih: 7.75O.OOO.OOO.TL. asıl alacak 806.000.000.TL. işlemiş faızı 8.556.OOO.OOO.TL. toplam alacağın 14.10.2004 tarihinden tahsil tarihıne kadar yasal faizi ve icra masrafları ve ücretı vekâlet ile ödenmesi. 4 Senet ve tarihi: 02.06.2004 tanzım ve 05.08.2004 vade tarihli senet Yukanda yazılı borç ve masrafları işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içinde ödemeniz. takip dayanağı senet kambiyo senedi niteliğini haiz değilse, keza takip dayanağı senet altındaki imza size ait olmadığı iddiasında iseniz (25) gün içinde açıkça bir dilekçe ile tetkik mercii hâkimliğine bildirmeniz. aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın sizden sadır olmuş sayılacağı. imzanızı haksız yere inkâr ederseniz senede dayanan takip konusu alacağın yüzde 10u oranında para cezasına mahkum edileceğiniz borçlu olmadığınız veya borcun itfa veya imhal edildiği veya alacağın zamanaşımına uğradığı hakkında veya yetki itirazınız varsa bunu sebepleri ile birlikte (25) gün içinde tetkik mercii hâkimliğine bir dilekçe ile bildirerek tetkik mercıinden itirazınızın kabulüne dair bir karar getirmediğiniz takdirde cebri icraya devam olunacağı. itiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde 30 gün içinde 74. madde gereğince mal beyanında bulunmanız. bulunmazsanız hapis ile tazyik olunacağınız, hiç mal beyanında bulunmaz ve hakikate aykın beyanda bulunursanız hapis ile cezalandınlacağınız ihtarolunur. 06.12.2004 Basın: 57254 GÜMÜŞHACIKÖY İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN RÎKAN YÖNETİMI AB SÜRECtNDE TÜRKtYEVE TAM DESTEKYERîyORMUŞ.. TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKA.\ ISArahk icwtc.mumtazarUtan.com G&jeuJicLE •Î977 'DE SUGÜAJ, HİUDİSTAN 'DA YAPtLAM IAAA8A, 8AS/MOA ye& <4LÂ4fŞT7. YENİ DELHİ " " İ NfU YAPIMI "HfUTS'(HAyLAYr~) ADLt SA, ELEKT&KL^ VEYA PİLLE(~12VOlJr*\ ÇALl Ç/YOIZ, FLOe£SAfJ fŞfSf VERlYOIZOU. ELEKTRİK KESİNTİLERİ İÇİN.. BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1 2 1/ II. Dünya Savaşı'nda, Tito'nun önderliğinde Alman işgaline karşı çarpışan Yugoslav ge 5 rillalara verilen ad. 2/Avuç içi.. Çıkılması güç kayalık yer. 3/ Tann'nın birinin suçunu bağışlaması... Eylemleri olumsuz yapmakta kullanılan ek. 4/Aracı, vasıta. 5 / " S e l i m " : Yazanmız... Telli bir çalgı. 6/ Asya'nın güneyinde yaşayan bir maymun cinsi... " Vahi ": Oyuncu 9 | muz. 7/Yiyecek bulamayan, yoksul kimse... Divan şürinin en büyük adlanndan biri olan ünlü şair. 8/îyi yaşamak için gerekli her şey... Islamiyetten önce Kâbe'de duran üç puttan biri (Diğerleri Menat ve Uzza). 9/ Kesintilerden sonra kalan miktar... Bilgisayarda, bir kurum ya da kişiye ait internet kunılumu. YUKARTOAN AŞAĞIYA: DÜÇÜAIÜCMÜŞ OLAH HILfTE'lN P'LLE/Sj f/tSJ EDİLE8İLİYOIZ.&U. KOklUTLABOA YE İŞ YE&LEteiVDE İCULLAU/L4Af LAMSA, T74Tll. YE&LEPİMbS, fCAAAPcyi/SOA, <<<t/ÇAIS/lAJLARDA DA FAYDALI OiUYOROU. 8HS. BAÇKA /$*£" yAfSAPlĞI PU/SUM DAjGeCB YOCDA AfllZA VAPAM AfZAÇLAGDA OH.TAYA Ç.HCMAKTAYDI.. EceızrıejK KESf*rrtcE/z.i fçru 1/ Yalnız kendi yandaşlarına hak tanıyan kimse. 2/ Hıristiyan ermişlerine verilen unvan... Atmaca, doğan. 3/Halk arasında yağmura verilen ad... Kuzu sesi. 4/" iltifata tabidir / Müşterisiz meta zayidir" (Muallim Naci). 5/Bir şeyin ulaşılacakyönü... Utanma duygıısu. 6/Kişisel, özel... Sulak yer. II "Doğar midelerden nur topu ihtilaller" (F.N. Çamlıbel)... Yersiz, gereksiz. 8/lyilik, ihsan... Letonya'nın para birimi. 9/ Açık seçik olan, anlaşılmaz yanı bulunmayan... Belli amaçlarla kurulmuş konutlar topluluğu.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle