20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14ARALIK2004SALI CUMHURİYET SAYFA 17 Erdoğan: "AB mecburi istiknmet değil." Ama tek y'önl Elektrorek posta: denizsomecumhuriyetcom.tr Kent vergisi geliyormuş... "Olmavan sevin veraisi!" GÖRÜŞ Yunanistan ana muhalefet lideri Yorgo Papandreu, geçenlerde Istanbul'a geldi ve Istanbul'u Ortodokslann Mekke'si olarak tanımladı. Incil ve Tevrat'ta, Isa Peygamber'in ve havarilerin yaşamında yeri olmayan Istanbul, nasıl oluyor da kutsal sayılıyor sorusu kimsenin aklına takılmadı. Acaba dinle ilgisi olmayan bu kutsallık Bizans'tan kaynaklanıyor ve önemi de "işgal altında" bulunmasından mı geliyor? Kutsallık vrupa Birliği'ne gösterilen uyum sayesinde şiddet içermeyen ve eyleme dönüşmeyen her düşünceye saygı göstermek gerekiyor. Yerli ve yabancı Kürtlerin yabancı gazetelerde yayımlanan ve Kürtlere Türkiye'de özerklik tanınmasını isteyep ilanı daTürkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok'un belirttiği gibi bu kapsama giriyor. Şu sıralar Türkiye'nin güneydoğusunda bir anket çalışması yapıldığı haberleri geliyor. Ankette, "Şimdi size okuyacağım ifadelere katılıp katılmadığınızı belirtir misiniz" sorusuna "Ankara'daki hükümet benim gibi insanları temsil etmektedir" ya da "Yerel idare benim gibi insanlan temsil etmektedir" yanıtı aranıyor. Türkiye'deki insanların bazılan kendilerini öncelikli olarak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görürken, bazılan da öncelikli olarak Kürt olarak görmektedir. Siz kendinizi öncelikli olarak nasıl görmektesiniz" sorusunun yanıtı aranı Duşununce Tel: 0.212,512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 şadığınız topraklar Kürt devletine ait olacak olsaydı, Kürt devletinin kurulmasını destekler miydiniz" sorusunun yanıtı aranıyor. Görüldüğü gibi asla şiddet içermeyen ve eyleme dönüşmeyen, sadece düşünce cimnastikleri kapsamında bir anket çalışması yapılıyor. Güneydoğudaki anketten çıkabilecek "Ankara'daki hükümet beni temsil etmiyor", "Kendimi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak görmüyorum", "Kürt insanlannın Türkiye'de yeri yoktur, Kürtler kendi hükümetlerini kurmalıdır", "Kürtler bağımsız bir ülke altında birieşmelidir", "Yaşadığım topraklarda Kürt devletinin kurulmasını destekliyorum" gibi görüşlere saygı duyulması ve hatta saygıda kusur edilmemesi gerekiyor. Fakat... "Bu düşüncelerin sonunda ülkenin bölünmesini önlemek için savaşmaktan başka çare kalmıyor" yolunda bir düşünce ise suç kapsamına giriyor! 'Küresel Batı' Ne Kadar Diyaloğa Açık? Bilgi Üniversitesi'nde Istanbul Sanat Müzesi Vakfı ile düzenlediğimiz "San Francisco Manifestosu'nun 20. Yılı' başlıklı sempozyum geçen hafta Istanbul'da yapıldı. Sekiz yabancı, sekiz Türk sanat insanının katıldığı bu büyük buluşmada iki gün boyunca beş oturumda, DoğuBat arasındaki kültür ve iletişim hattının tarihçesi, gerginlikleri, sosyolojik ve ekonomik anlamlan ve çeJişkiteri, siyasal boyutlan masaya yatnldı. Aynı hafta sonu sevgili medyamız süregelen IboAsena dizisi, Bediüzzaman Saidi Nursi dizisi ve çeşitli diğer heyecanlı, renkli köpükterle meşgul olduğu için bu sempozyumu halkımıza vakit ve nefes darlığından aktaramadı! Dünyanın yaşayan en ünlü ve en etkili, efsanevi bir isme sahip sanat tarihçisi Edvvard LucieSmrth, Avrupa'nın önde gelen sanat adamlanndan Yunan Denys Zacharopoulos, Ingiliz eleştirmen ve yazar Patrick VVright, ParisMatch dergisinin, yeni sanat kitabı Paris'te yok satan ünlü eleştirmeni Elisabeth Couturier, halyan sanat tarihçisi ve eleştirmen Prof. Carmelo Strano'nun yanı sıra Koreli Park Byoung, Gürcu lliko Zautashvili ve Bosnalı Gordana AndelicGalic gibi, sanatçılıklannın yanı sıra küratöriükleri, eylemcilikleri ve uluslararası etkinlikleriyle öne çıkan isimler aynı platformda bir araya geldiler. Onlarla beraber bu diyaloğa yön ve içerik kazandıran sanat ortamımızın kişilikleri de birbirinden değerli isimlerden oluşuyordu. İSMV Başkanı Prof. Tomur Atagök, ODTÜ Felsefe Profesörü Şahin Yenişehiriioğlu, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan, ünlü genç küratörierimiz Ali Akay ve Levent Çalıkoglu. bu ay Beyoğlu Elhamra Pasajı'ndaki Karşı Sanat Galerisi'nde "Göçmenlik" kavramı üzerine kesinlikle görülmesi gereken "Pasaporî" isimli bir enstalasyon sergisi olan genç sanatçı Denizhan Özer. sanatımızın güçlü isimlerinden Prof. Balkan Naci Islimyeli ve şahsım. Tabii ki, iki güne yayılan 15 saatlik bir tartışmalar dizisini burada özetlemek mümkün değil. Buna rağmen bazı satrbaşlannı size aktaracağım. 20 yıl önce San Francisco'da dağıttğım ve Batlı büyük ülkeleri, sanat tarihini kendi çıkarlan için yalnız kendi sanatçılanyla oluşturmakla suçlayan bu manifesto "devrini doldurdu mu" sorusu doğal olarak gündeme geldi. Köprüterin altından çok sular akmtşt. Berlin Duvan yıkılrruş, küreselleşme alıp başını yürümüş, liberal ekonomi dünyayı oyuncağı haline getirmiş, çok kültürlülüğün körüklediği hatlar üstünde bienaller, uluslararası sanat kavşaklan olarak yayılmaya başlamıştı. Böyle bir ortamda, 20 yıl önce ilk defa dile getirilip savaşı verildiği şekilde, Bat'nın "oldubittisi" ve "önyargısı" ile mücadele, bugün ne anlam taşıyabilirdi? Strano ve Couturier'ye göre yeni bir ortam ve yeni bir gündemde "San Francisco Manifestosu" artk "tarih" olmuştu. Şartlar, ilişkiler ve hedefler onlara göre artık farklıydı. Strano, manrfestonun artık tanınmış grafîttiyapttımın dediği gibi "This Has Been Done Before" listesine gectiğini ve tarihe mal olduğunu savunuyordu. Bu manifestonun geçerliliğini yitirip "tanA)"olması, şüphesiz en çok beni sevindirirdi. Çünkü orada öne sürülen tezlerin artık geçerli olmadığı, dünyanın bunlan aşabildiğini vedolayısıyla manifestonun vurguladığı ve Couturier'nin de detaylannı açıkladığı New York merkeziyetçiliği ve Sothebys, Christie's müzayede evlerinden tescillenen dar alarida oluşan sanatsal büyük egemenlik odaklannın süregelen varltğı, bize pembe bir tablo çizmekten çok uzaktı. Büyük müzelerin hâlâ çok büyük oranda Batlı büyük sanatçılara, büyük yer ve prim vermeye devam etmesi, Bat'nın, sözde en ileri medeniyetlerinin, hâlâ Irak savaşında gördüğümüz gibi çekinmeden, çoluk çocuk, sivil, yaşlı demeden herkesi yok edecek bombalan kentlerin üzerine çekinmeden bırakabilmesi ve Birteşmiş Milletler'in, New York kentinde "dekoratif bir uluslararası kültürel temas binası" noktasına kadar gerilemiş olması, kaçınılmaz şekilde bu dünyanın hoşgörü, dıyalog ve dayanışma noktalanna hâlâ ne kadar uzak olduğunun çokfarklı kanıtlan. Böyle bir ortamda, Bat'nın en büyük övünç ve gurur doruğu olan entetektüel ve kültürel iktidar birikimini, eşit haklarla tüm dünyayla paylaşmaya yanaşacağını beklemek ne kadar doğru, tabii ki bu soru geçerliliğini koruyor! LucieSmith, Çin sanatnın büyük gelişmesini aktanrken Strano gibi "fark"\rr\oı ortaya koymamız gereğinden söz ett. Yunan Zacharopoulos, işte bu ortamda para ve ekonomik şartJann faşist dayatmasıyla oluşan zorlama sanat merkezlerine karşın esas sanatn bugün belki bu baskılann tamamen dışında, Izlanda, Iskandinavya ya da bambaşka "alakasız" görünen yerlerde üretilebildiğini vurgularken Koçan da, onu tamamlayacak şekilde, küreselleşmeye karşı sanatçılann fazla bir teslimiyetçilik içinde göründüklerini ve yerel sanat ortamlannın bile sermayeye teslim olma eğilimi taşıdığı görüşünü aktardı. Atagök, sanatçılar arası diyaloğun ihmal edildiğini, yapıtlann vefikirierintartışılmadığını savundu. Bu yorumlann sanat düzeninin günümüzdeki kilit aktörterinden biri olan "küratörierle ilişkisini ise başka biryazıda ele alacağız. (San Francisco Manifestosu'nun 20. Yılı ile ilgili yayımlanan broşürü karşılıksız edinmek isteyenler, email'le adres gönderebilirter.) email: bedbay tnn.net Faks: 0212 227 34 65 BEDRIBAYKAM yor. Bir başka soruda, "Bazı Kürtler Türkiye'nin meselelerine aktif olarak katılırken, bazıları ise kendilerini buraya ait hissetmemektedir. Bizim ülkemizdeki Kürtlerin rolünü şimdi size okuyacaklanmdan hangisi en iyi tanımlamaktadır" sorusuna "Türkiye hükümeti Kürt insanlan diğer gruplar kadar dinlemektedir", "Türkiye hükümeti Kürt insanlan diğer gruplardan daha çok dinlemektedir", Türkiye hükümeti Kürt insanlan diğer gruplardan daha az dinlemektedir", "Kürt insanlarının Türkiye'de yeri yoktur, kendi hükümetlerini kurmalıdır" yanıtlanndan biri aranıyor. Ankette, "Kürtlerin bağımsız bir ülke altında birieşmesini önemli bulup bulmadığınızı 'çok önemli', 'biraz önemli', 'pek önemli değil' ve 'hiç önemli değil' şeklinde ifade eder misiniz" sorusuna yanıt aranıyor. "Ya SESSİZSEDASIZ(!) Türkiye'de verem aşısı yapılamıyor Sağlık Bakanlığı, yeni doğan bebeklere ve ilköğretime yeni başlayan çocuklara uygulanan tüberküloz aşı planını hiçbir bilimsel veriye dayanmadan değiştirme yoluna gidiyor. Bir süredir yeni doğan bebeklere ve öğrencilere tüberküloz aşısı yapılmıyor. Dünya Sağlık örgütü, f ürkiye'ye uyan yazısı gönderip "aşılama programına dikkat edin" diyor. Niye? CHP Denizli Milletvekili Dr. Mehmet Neşşar, yabancılann baskısıyla Hıfzıssıhha Enstitüsü'nde aşı üretimini durduran Türkiye'nin, çokuluslu ilaç tekellerinin önerdiği fahiş fiyatlar nedeniyle tüberküloz aşısı ithal edemediğini söylüyor. Sonuçsuz kalan iki ihaleden sonra üçüncü ihale de bir tüıiü sonuçlandmlamıyor. Türkiye, elindeki tüberküloz stoklannı şu sıra sadece askere alınan gençler için kullanıyor... Yeni doğan bebekler ve ilkokula başlayan çocuklar bu kış, vereme ve olası bir verem salgınına karşı Allah'a emanet ediliyor. Dr. Mehmet Neşşar, cumhuriyetin kuruluş yıllarında Hıfzıssıhha Enstitü'sü'nün ürettiği aşılar sayesinde Türkiye'de sıtma ve veremle savaşımda başan kazanıldığını anımsatıyor. 21. yüzyılda ise Türkiye, Dünya Sağlık örgütü'nün uyardığı gibi verem tehlikesiyle burun buruna geliyor. Bu durumda Avrupa Birliği, bir de "sağlık raporu" istese haksız sayılmaz! Yüksek Yerilim Hatb Verilmiş ödünün müzakeresi olmaz! erdincutku " yahoo.com Kadın Ahmet Önen: 'Türkiye'de yalnız yaşayan kadının işi gerçekten çok zor. Kapısının önünde erkek ayakkabısı olmadığı için onu tanımayan art niyetti kişilerin soygun vetecavüzüne uğruyor. Önlem amacıyla kapısına bir çift erkek ayakkabısı koysa bu kez de kendisini tanıyan iyi niyetliler tarafından fahişe damgası yiyor. Bu ne yaman çelişki böyle!" Manda!.. SÖNMEZTARGAN Manda; çift tımaklı, çift memeli, geviş getiren hayvan türlerinden biridir. Ineğe benzer, hatta inekten de daha iriyan, siyah tenli, kalın ve devrik boynuzlu bir hayvan olan manda; eti, sütü ve derisi için beslenir. Sütünde yağ oranı yüksek olduğu için kaymak yapımına da son derece elverişlidir. Anadolu'nun birçok yerinde camız olarak da adlandınlan bu hayvan sulak yerlerde gezer, çamura batmayı pek sever, yattığı yerden çevresini boş gözlerle süzer. Derisi kalın ve sağlam olduğu için gönünden yapılan çanklar oldukça ömürtüdür. Hemen belirtmek gerekirse, değişen iklim ve üretim koşullan nedeniyle artık Anadolu'da pek mandacılık, manda besiciliği kalmadı dersek yeridir. Ama Türkiye'de özellikle son on beş yirmi yıl içinde yeni bir mandacılık toplumyaşamınagirmeye, hatta geleceğimizi beliriemeye başladı. Bu mandacılığın aynntılanna girmeden önce, isterseniz gelin mandacılığın bu ikinci anlamını biraz açmaya çahşalım. Ali Püsküllüoğlu Türkçe Sözlük'ünde mandanın ikinci anlamınışöyletanımlıyor: "Birinci Dünya Savaşı sonrası, siyasal ve ekonomik gücü yeterti olmayan ya da bunlan yeterince kullanmasını beceremeyen, kendi kendini yönetemeyen kimi ülkeleri yeterti bir düzeye eriştirip bağımsızlığına kavuşturmak üzere, o zamanki birieşmiş uluslar örgütü adına yönetmek için bir büyük devlete verilen vekillik, yetki." Bir ülkeyi bu temele dayalı yönetmek isteyenlere de mandacı deniyor. Esas olarak kendine olan özgüvenini yitirmiş, her türiü geleceğini korumacılık anlayışı üzerine oturtmuş mandacılık, bizim siyaset ve toplum yaşamımızda geçmişten günümüze dek hep olmuştur. Hatta radikal çıkışlarıyla bilinen yakın tarihimizin en etkin siyasal örgütlenmesi Ittihat ve Terakki içinde bile egemen olan politika mandacılıktır. Kadrolan içinde kimilerinin Ingilizci kimilerinin Fransızcı, kimilerinin Almancı olarak bilindiği bu evrendeş (kozmopolit) yapı içinde Mustafa Kemal çıkıp "Bağımsızlık benim karakterimdir" diyerek Anadolu'ya geçip Kurtuluş Savaşı'nı başlatmıştır. Aslında Türkiye'nin yüzyıllık yakın tarihi bir bakıma bağımsızlıkçılaria mandacılar arasında süren bir siyasal erk savaşımı tarihidir. Bu savaşım 1950'de Demokrat Parti'nin siyasal erki eline geçirmesiyle mandacılar lehine yeniden bir ivme kazanmıştır. Bu tarihten itibaren siyasal olarak tam değilse bile, ekonomik olarak Türkiye, başta ABD olmak üzere Batı emperyalizminin korumacılığına terk edilmiştir. O gündür bugündür, özellikle ekonomideki bu mandacı yaklaşım sürüp gitmektedir. AB'ye katılma süreciyle biriikte tarihten gelen geleneksel mandacı anlayış yeni boyutlar kazanarak yaşamın başka alanlarını da etkisi altına almakta gecikmemiştir. Edebiyattan sanata, sanattan kültüre varana değin kendini zora ve riske sokmadan her şeyin Avrupa'yla birlikte olacağına inanan kolaycı bir anlayış, siyasetçilergibi aydınlar içinde de kendini duyurmaya başlamıştır. AB ile ilişkilerin eşit, adil ve kişilikli bir ortakhk temelinde yürütülmesi, bu konulan kapsayan tüm alanlarda inisiyatif kullanılması yerine Batı'nın her istemine boyun eğilmiştir. Yaşanan bu süreçte, özellikle medyada, mandacı bir anlayış sergileyen yeni bir aydın tipi türetilmiştir. Kendi değerlerini küçük gören, ulusal kimliğinden adeta rahatsızlık duyan bu mandacı medya aydınlan; yazılı, sözlü, görsel köşelerinden gerçekleri çarpıtan ve ekseninden kaydıran yalan yanlış bilgilerte ne yazık ki kamuoyunu da aldatmayı başarmışlardır. Türkiye'nin AB yolunda bundan sonra da çekeceği daha çok zoriuklar ve sıkıntılar olabilir. Ama unutmamak gerekirse bunlann hepsi bu ülke için en büyük yıkımı yapan içimizdeki mandacı medyanın yaptıklannın yanında küçük bir ayrıntı kalır. özetle, eski mandacılar yeni medyacılar olarak günümüzde yeniden sahnedeler... ÇİZGtLÎK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci" mynet.com H A R B İ SEMİH POROY semihporoy(q yahoo.com OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc(â yahoo.com TARİHTE BUGÜN MÜMTAZ ARIKAN 14Arahk tnctc.mumtazarikan.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN GÛNEYKUTBl/NUN KEŞFIİ. 1911'DEBÜGÜN, /LJCKEZ, NOKYEÇLİ KOALD AMÜNOSEN 6ÜNeY KUTVP HOKTAStNA UlAŞTt. 33 YA$INOAKİ DENİZCİ,BiKSÜ8et>rK, İH6İUZ Roee£T£CDTr'tA,AYNI AA4AÇ İÇİH YARJŞ İÇİN. Deroİ.ONDAN 1O6ÜN ÖNCE, ZOEtCİMOE YOLA ÇJKAN AMUNOSEN VE 4 A&KADAŞ1, S6 tZİf=e£İH ÇSKTiSİ KtZAJOAeiA, ÇEŞİTtJ YERJJE.R£ YtYECEK OEPOLAYARAK İLERLEPİLEIi.SONRALAIZI, YİYBCBKLEKİ A2AL&Sİ İÇİN /aÖPOUSg/N SlR &SMIAJI ÖLDÛRMEK. ZOKUNDA KALDUAR...HAVA ŞARTLASININ DA >A&>fMIYtA KUTVP NOtttSlNA VAKPILAR. 8İR ÇADIR KU/İUP; TEPESİHE N0K.VEÇ BAYXA£IW Ç£ATTİ£0. OHLAR PÖNÜŞ yOLUNDAYKEN,TALİH£İZ SCOTT, AYMI NOKTAYA &ELİP, BU BAmftĞl BULACAKTIBl. ADANA 7. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 2003/604 Davacı Başak Sigorta A.Ş. vek., Av. Savcı Bayazıt tarafından Mürüvet Koşak vs.ye karşı açılan tazminat davasında: Davahlar Müruvet Koşak (Mehmet Koşak eşi), Yusuf Koşak (Mehmet Koşak oğlu), Sultan Koşak (Mehmet Koşak kızı), Neriman Koşak (Mehmet Koşak kızı)nın Sümer Mah. 69. Sok. Gökben Apt. 5/13 Adana şeklindeki adresinde ve Emniyetçe de adresleri bulunamamış olduğundan, kendilerine duruşma gününün gazete ile duyurulmasına karar verilmiş olup, davahlar, Mürüvet Koşak. Yusuf Koşak, Sultan Koşak ve Neriman Koşak'ın duruşmanm btrakıldığı 03.02.2005 gunü saat 10.55'te mahkemeye gelmeleri veya kendisini vekil ile temsil ettirmeleri aksi takdirde "yokJuklannda karar verileceğinin bilinmesi bildirim yerine geçmek üzere ilanen duyurulur. 03.12.2004. Basın: 56579 Nüfus kâgıdımı kaybettim. Hükümsüzdür. ESMA JÜLtDE ERK1LINÇ Dosya No: 2003 2478 Esas Bir borçtan dolayı hacizli olup aşağıda cins, miktar ve kıymetleri yazılı mallar satışa çıkanuruştu. Birinci arttırma 5.1.2005 günü saat 10.3010.40'ta Ataköy Marina Bakırköy adresinde yapılacak ve o günü kıymetlerin yüzde 60'ına istekli bulunmadığı takdirde 10.1.2005 günü aynı yer ve saatlerde ikinci arttırma yapılarak satılacağı. Şu kadar ki arttırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde 40'ını bulmasının ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacaİdının toplamından fazla olmasııun ve bundan başka paraya çevüme ve paylann paylaştırma masraflannı geçmesinin şart olduğu, makbuzun satış bedeli üzerinden hesaplanacak KDV'nin alıcıya ait olacağı ve satış şartnamesinin icra dosyasında görülebileceği, masrafı verildiği takdirde şartnamenin bir örneğinin isteyene gönderilebileceği, fazla bilgi almak isteyenlerin yukanda yazılı dosya numarasıyla dairemize başvTirmalan ilan olunur. 10.12.2004 Muhammen kıymeti (Kra): 60.000.000.000.TL Adedi: 1 Cinsi: Ticari yat. 5936 sicil no'lu Koz isimli YK 2225 işaretli Gros Tonilatosu 28.85 tekne, 19821 lst. kütük no'lu 1989 inşa tarihli pen'ane sayısı 1 tam boy x mfhbort x kütük boyu 12.87 m net tonilatosu 15.14, kütük eni 4.22 m, derinliği 1.82 m, dizel 86226864 no'lu 210 BHP niteliğinde yat. Basın: 56917 BAKIRKÖY 6. İCRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN MElVfKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLANI tZMtR 3. AİLE MAHKEMESİ'NDEN Esas No: 2004İ9 Karar No: 2004 1555 Davacı Halide Koçoğlu tarafından davalı Ayhan Koçoğlu'na karşı açdan nafaka davasının açık yargılaması sonunda mahkememizin 01.12.2004 tarihli karan ile aşağıdaki hüküm verilmiştir. Hüküm: 1 Davanın kısmen kabulü ile dava tarihi olan 02.01. 2004'ten itibaren davacı eş için aylık 150 milyon lira tedbir nafakasınuı davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2 Fazla istemin reddine, 3 Bakiye 6.100.000.TL harcın davalıdan alınmasına, 4 Toplam 20.200.000.TL harcm davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 13. 700.000.TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verihnesine, 5 265.500.000.TL ilan masrafınm davalıdan alınarak devlete gelir kaydına Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verilmiş olup, tüm aramalara rağmen adresi bulunamayan davalı Ayhan Koçoğlu'na ilanen tebliğ olunur. Bu tebliğin ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra tebliğ edilmiş sayılacağı kendisine tebliğ olunur. 6.12.2004 Basın: 56790 SOLDAıNSAĞA: 1 2 3 4 5 6 1/Osmanlı devletinin yargı sisteminde şeyhülislamdan sonra en yüksek görevli. 2/ Şık, lüks ve göste 5 rişli giyim tarn... Sert bir içki.3/Birvadiya da nehir üstüne g kurulanyüksek ve uzun köprü. 4/ Silifke ilçesinde antik bir kent... Dava. 5/ Kahte.6/Akıl...Temeli taklide dayanan sözsüz oyun... Sodyum elementinin simgesi. 7/ Keçi kılından hayvan çulu, yem torbası gibi şeyler dokuyan kimse... İtarya'nın en uzun 8 ırmağı. 8/ Müslüman 9 | ülkelerde oturan Yunan asıllı kimse... Bir resıni sulandınlmış renklerle boyama ya da gölgeleme biçimi. 9/Eski dilde gökbilim. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Astronomide, iki ya da daha çok gökcisminin görünürde rastlaşması ya da birbirinin önünden geçmesi. 2/ Safran, amber ve misk kanştınlarak yapılan güzel bir koku... Kuran'ın bölünmüş olduğu yüz on dört bölümden her biri. 3/Zarar... Boylam. 4/Avuç içi... Tespihlerin baş tarafina geçirilen uzunca parça. 51 Hastayı sakinleştümeye yarayan ilaç. 6/Faiz... Adlan sıfat yapan bir yapım eki. II "Genco " : Oyuncumuz... Eşit bölüm. 8/ Romanya'nın plaka işareti... Asur krallığının başkenti. 9/Trabzon'unbirilçesi... Köpek. » •
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle