Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2004 PAZARTESİ
HABERLER
Yüce Divan'da
buhatta
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Anayasa
Mahkemesi, çarşamba
günü eski Bayındırlık ve
Iskân Bakanı Koray
Aydın'ın Yüce Divan'a
sevkine ilişkin TBMM
karannın iptali ve
dosyanın TBMM'ye
iadesine ilişkin istemi
görüşecek. Meclis'in Yüce
Divan'a sevk karannda,
Aydın'ın bakanlığı
döneminde, ihalelerin
tamamına yakınının
istisnai bir usul olan
davetiye usulüyle
yapıldığı, davet edilen
fırmalar arasında ortaklık
ve akrabalık ilişkileriyle
adres birlikteliklerinin
olduğu belirtiliyor.
MGK kapılara
basma açıyor
• ANKARA (AA) - Milli
Güvenlık Kurulu (MGK)
Genel Sekreterliği
kapılannı basına açıyor
MGK Genel
Sekreterliği'nde
düzenlenecek "Basınla
Tanışma ve Basını
Bilgilendirme"
toplantısında, basın
mensuplan, MGK Genel
Sekreterliği'nin
çahşmalan hakkında bilgi
alışverişinde bulunacak ve
tesisleri gezecekler. Genel
Sekreter Yiğit Alpogan'ın
da katılacağı toplantı yann
yapılacak.
YAŞ yann
topkamyor
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Yüksek Askeri
Şûra'nın (YAŞ) ikinci
toplantısı Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan
başkanlığında yann
yapılacak. YAŞ'ta Türk
Silahlı Kuvvetleri'nin
(TSK) personel, eğitim,
disiplin konulan ele
alınacak. Genelkurmay
Başkanlığı Karargâhı
Çakmak Salonu'ndaki
toplantıda, başta TSK'nin
personel, eğitim, disiplin
konulan olmak üzere
planlı faaliyetleri
değerlendirilecek, TSK'yi
ılgilendiren diğer konular
göriişülecek.
TBMM'de
gündem yoğun
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Genel*
Kurulu'nda bu hafta
CMUK Tasansı
görüşülecek. Kamuoyunda
sert tartışmalara neden
olan ve SSK hastanelerinin
Sağlık Bakanlığı'na
devrini öngören tasannın
da genel kurulda ele
alınması planlanıyor. Bu
göriişmelerin
tamamlanması için genel
kurulun cuma, cumartesi
ve pazar günleri de
çalıştınlabileceği
büdirildi.
AP üyesi Özdemir, 'köye dönüşlerin önündeki en büyük engel' deyince tartışma çıktı
Validen 'korucu' savunmasıDÎYARBAKIR (Cumhuriyet
Bürosu)-Türidye Genç Işadam-
lan Konfederasyonu'nun (TÜ-
GtK) Mardin'de düzenlediği
"17Arahktan Sonra Türkiye'yi
Nekr Bekliyor" başlıklı panel,
APparlaraenteri Cem Özdemir
ile Mardin Valisi Temel Koçak-
lar arasında korucularla ilgili
tartışmalara sahne oldu. Özde-
mir, köye dönüşlerin önündeki
en büyük engelin korucular ol-
duğunu belirtince, Vali Koçak-
lar bu iddialann bazı gruplann
yanlış yönlendirmesi olduğunu
savundu.
TÜGÎK'in Mardin'deki Bü-
yük Otel'de düzenlediği panele
500'e yakın davetlı katıldı. TÜ-
• Mardin'de düzenlenen "17 Arahk'tan Sonra Türkiye'yi Neler Bekliyor"
başlıklı panelde korucu tartışması yaşandı. AP Parlamenteri Cem Özdemir
koruculuk sistemini eleştirince oturduğu yerden söz alan Mardin Valisi Temel
Koçaklar, iddialann asılsız yönlendirmeler olduğunu savundu.
GtK Genel Başkanı Erhan Öz-
men, Mardin'de farklı dinler ve
diller arası hoşgörünün bulun-
ması nedeniyle paneli burada
düzenlemeyi kararlaştırdıklan-
nı söyledi.
Panelde konuşan Mardin Dey-
rulzafaran Metropoliti Saübe
Özmen ise yüzyıllardır Müslü-
man ve Hıristiyan vatandaşlann
kardeşçe, banş ve huzur içinde
yaşadığı 6 bin yıllık geçmişi bu-
lunan Mardin'in, AB'ye örnek
olduğunu vurguladı.
AP Parlamenteri Fatma Peh-
Bvan ise Türkiye'nin en erken
2019 yılında AB'ye tam üye
olabileceğini savundu. Avru-
pa'nın siyasi, kültürel, dini, sos-
yo-ekonomik ve coğrafı bakım-
dan önemli bır değişim geçirdi-
ğini ifade eden Pehlivan, "Tür-
khe'ninmdiğMoııaylanmasıbu
değişimde esash bir faktör ola-
cakür, çünkü Türldye, AB'nin
tek tslam ülkesi ve en kalabalık
üyesi olacağından dolayı önem
arz etmektedir" dedi.
Prof. Dr. Eser Karakaş ise
konuşmasında Türkiye'nin mü-
zakere tarihinin sonrasında ya-
şanacak gelişmelerle ilgili hiç-
bir hazırlığının olmadığına dik-
kat çekti. Karakaş, "Avrupa Bir-
liği bize müzakerelerin başla-
ması için 1 Ocak tarihini verir-
se, hükümetin bu konuda hiçbir
hazırhğı yok. En kısa zamanda
bir bakanhğm kurulması gere-
kryor" diye konuştu.
AP parlamenteri Cem Özde-
mir ise konuşmasında, AB'nin
büyük önem verdigi köye geri
dönüşlerkonusunadeğindi. Do-
ğu ve Güneydoğu Anadolu Böl-
gesi'nin en büyük sorununun
köye geri dönüşler olduğunu
ifade eden Özdemir, "Bunun
önündeki en büyükengelise ko-
ruculuk sistemidir. Bana bu ko-
nu hakkında siirekli e-mailkr
gdmektedir. Koruculuksistemi-
ninkaldırüması gereku-" dedi.
Özdemir'in açıklamalanna
Mardin Valisi Temel Koçaklar
sert tepki gösterdi. Protokolde
oturduğu yerden söz alarak ko-
nuşan Koçaklar, Özdemir'in di-
le getirdiği iddialann asılsız ve
bazı gruplann yanlış bilgilendir-
mesi olduğunu savundu.
Prof. Reynie, Le Figaro'ya yazdı
Avrupa'daki
Türidye
korkusu yersiz
• Prof. Reynie, makalesinde, Giscard
d'Estaing'in Türkiye'nin kalabalık nüfusu
nedeniyle AB'yi felce uğratacağı iddiasırun
doğru olmadığını belirtti. Reynie,
Türkiye'nin AP'deki 96 milletvekilinin
hepsinin aynı biçimde oy kullanacağının
düşünülemeyeceğini kaydetti.
PARİS(ANKA)-Tür-
kiye'nin AB üyeliğine
karşı çıkan Fransa'nın
eski Cumhurbaşkanı \a-
leryGiscardd'Estaing'in
tezlerine yine Fransa'dan
tepki geldi. Paris'teki Si-
yasi Etütler Enstitüsü
öğretim üyelerinden
Prof. Dominique Rey-
nie, Giscard d'Estaing'in
Türkiye'nin kalabalık
nüfusu nedeniyle AB
kurumlannı felce uğra-
tacağı iddiasırun doğru
olmadığını belirtti.
Valery Giscard d'Es-
taign'in Türkiye üyeliği
karşıtı görüşlerini dile
getirdiği Fransız Le Fi-
garo gazetesindeki ma-
kalesine, Prof. Dominı-
que Reynie, aynı gaze-
tede yayımladığı yazı-
sıyla yanıt verdi. Rey-
nie, Türkiye'ye karşı çı-
kanlann argümanlannı,
Türkiye'nin nüfusunun
büyüklüğüne dayandır-
dıklannı anımsattı.
Halen 70 milyon nü-
fusu olan Türkiye nin
Avrupa Parlamento-
su'nda en çok milletve-
kili olan AB ülkesi ola-
cağını ifade eden Rey-
nie, ancak Türkiye'nin
96 milletvekilinin hep-
sinin aynı biçimde oy
kullanacağının düşünü-
lemeyeceğini kaydede-
rek şöyle devam etti:
"Sadece aşm bir hayal,
parlamentoda bir Türk
grubu olacağını tasav-
vur etmeyi mümkün lo-
labifir.Vbksa.Türkrvç'de
bir sağ ve bir soL çevre-
ciler ve komünistier, la-
ikler ve dindaıiar, ege-
menükten yana olanlar
ve Avrupa yanhlan, ja-
kobenler ve başta Kürt-
ler olmak üzere bölge-
lerdenyanaobntarm bu-
hınduğu için yeni Euro-
pariamenteıier.çeşidi si-
yasi gruplara dağdacak.
türkfer, toplam 750 mfl-
Ietvekflmden96'sınıseçe-
cek."
Reynie, yeni Avrupa
Anayasası Antlaşma-
sı'nın mantığının, karar-
lann giderek çoğunluk-
la alınması yönünde ol-
duğuna işaret ederek
"Türkiye'nin iryeligin-
den korkanlar için çö-
züm, Avrupa Anayasa-
sı'nı benimsemektedir"
diye yazdı.
UZUriUUl
Erzunım'daldafetkonuttannmanahtartesKmtörenine
latılanBaşbalianRecepTa\>ipErdoğan,görev1ileri,
öğrencfleri ve çiftçifcri azarladı. Yere kırnuzı hah
seren görevülere sinirienen Erdoğan, ehni öpmek isteyen yurttaşlara "Burava el öprürmeye degil, anahtar
teslim etmeye geldik" dedi Öğrendlere "Derslerinize çahşın, bizi geçmezseniz size \aziklar olsun" diye
seslenen Erdoğan, "Çiftçinin hah' ne olacak" diye soran bir kişiye 'Bir kesimi sübvanse edip, diğerini mağdur
edemeyiz. Doğrudan Geür Desteği ile çiftçiye ciddi miktarda para geüyor. Bu paranuı nereden geldiğini biliyor
musun? Mazot desteğini alryor musun? Bir de hâlâ 'Çiftçi ne olacak' diyorsun. Yahu bu millet, yabp kalîap
size mi çahşacak? Parayı da devleti de iyi yöneteceğiz" diye konuştu. (Foitoğraf: GÜRKAN ATA)
AB KOMİSYONU BAŞKANI BARROSO:
Türkiyekararı, kapalı
kaptlarardında olmamalı
FOCUS DERCİSİNE DEMEÇ VERDİ
Erdoğan: AB lidetieri
cesaretgösterecektir
BERLİN(AA)-AB
Komisyonu Başkanı Jose
Manuel Barroso, Türkiye'nin
AB üyeliği ile ilgili karann
kapalı kapılar ardında
veriJmemesi gerektiğini
söyledi. Barroso, Alman Bfld
am Sonntag gazetesine
açıklamalarda bulundu.
"Türidye'nin AB üyeliği ile
ilgili karar kapalı kapılar
ardında verilmemeiL
Avrupa'daki insanlar, bu
konuda geniş çaph bir
tarüşma beküyorlar. Bu
konuda halkoyiaması \"apıhp
yapıhnamasma üye ülkelerin
kendüeri karar verecekler"
diyen Barroso, Türkiye'nin
üyeliğinin AB'yi nasıl
değiştireceği sorusuna
karş_ılık ise şöyle konuştu:
"Once Türkive ile üyeük
müzakereierinin başlaması
gereldyor. Türkiye, ancak
tüm siyasi ve ekonomik
kriterleri yerine getirdiği
takdirde AB üyesi olabiür.
Bunun için de Ankara'vı
Avrupa'ya daha da
yakiaşüracak reformlara
ihtiyaç var." Barroso, Irak'la
ilgili bir soru üzerine,
"Saddam Hüseyin rejimi
ortadan kalkmasavdı neterin
olacağmı bugün hiç kimse
büemez. Önemli olan şimdi
geleceğe bakmak. Baü
tophunuyla Irak krizine yol
açan nedenter arasındaki
derin uçurumu tümü\1e
ortadan kaldumamız lazun.
Avrupahlar, askeri, siyasi ya
da ekonomik açıdan olsun
Irak'ta istikrann ve
demokrasinin sağlanması için
katkıda bulunmak
durumundalar. Bunun
dışmda her tutum terorizmi
cesaredendirecektir'' dedi.
BERLtN (AA) • Alman Focus
dergisi, bugün yayımlanacak
sayısında, Türkiye'nin AB
üyeliği konusu, Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'uı aile
yaşantısı ve Erdoğan ile
yapılan bir röportaja 12 sayfa
yer a\irdı. "Anadohı
gdenekleri" başlığıyla,
Erdoğan'uı aile yaşantısı
anlatılırken; dergi AKP
liderinin kızlannın düğün
fotoğraflanna yer verdi.
Dergi, Başbakan Erdoğan'uı
kızlannın başörtülü olduklan
için Türkiye'de
okuyamadıklannı yazdı.
"Erdoğan'ın aile çevresinde
kadınlarla erkeklerin yanak
yanağa öpüşmediklerini'"
kaydeden dergi, Erdoğan'uı
en büyük oğlu Ahmet
Burakın daha önce
otomobüiyle yaptığı kazada
bir ses sanatçısınm ölümüne
yol açtığını da okuyuculanna
duyurdu. Erdoğan, dergiye
verdigi demeçte ise AB
zirvesinde Türkiye ile
müzakere konusunda karann
olumsuz olacağına
inanmadıklanm beürtti.
Erdoğan, "AB hükümet ve
devlet başkanlannın bize
verdikleri sözü yerine
getirmek için gerekli olan ileri
görüşlülüğü ve siyasi cesareü'
göstereceklerine inamyonun"
dedi. Erdoğan'ın, bir soru
üzerine, karann olumsuz
olması durumunda
Türkiye'nin mutlaka yeni
ittifaklar arama şeklinde bir
çaba harcaması
gerekmediğini beürterek
"AB üyeüğimiz engeDense bfle
Avrupa'da yer alan bir ülke
olarak AB ülkekri>le sahip
olduğumuz köklü ilişkileri
sürdüreceğjz" dedi.
NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhurtyet.com.tr
Guardian gazetesinin binasını dola-
şıyoruz. Gazetenin ombudsmanı lan
Mayes rehberlık ediyor. Türkiye'den ol-
duğumu öğrenince Yavuz Baydar'ı so-
myor. Onunla ilgili öyküyü bildiğini be-
lirtiyor. Selamlannı iletiyor. Guardian ga-
zetesinin Yayın Müdürü Alan Rusbrid-
ger de Yavuz'u sormuştu. Anlaşılan o ki,
ombudsmanlar birbirierini izliyortar. Ya-
vuz'un Sabah gazetesinde ombuds-
manlığa başladığını söyledim. Onu da öğ-
renmişlerdi.
Guardian gazetesinin "azınlıklan ha-
berteştirmek" başlıklı seminerine Türki-
ye dışından daha çok eski Doğu Bloku
ülkelerinden gazetecilerkatıldılar. En çok
ılgiyi Ukraynalı gazeteci Oleska gördü.
Ukrayna'daki siyasi belirsizlik ve muha-
lefetin direnişi konusunda ondan birin-
ci elden bilgi almak önem kazanmıştı.
Oleska'nın anlattıklan arasında benim
en çok ilgimi Mustafa Abdül Cemil çek-
ti. Oleska'ya göre Abdül Cemil, Ukray-
na'daki muhalefet içinde en düzgün si-
yasi Iiderdi. Oleska "Abdül Cemil ger-
Guardian Gazetesinin 'Değerleri'
çek bir demokrat" diyordu. Bir Ukray-
nalı Hıristiyan olan Oleska'nın Müslü-
manveTatarolan MustafaAbdülCemil'i
"muhalefet içindeki en demokrat ve ka-
liteliisim" olarak vurgulaması ilginçti.
Guardian gazetesinin bizim açımız-
dan ilgınç olan tarafı, okuyucularta olan
aktif ilişkisiydi. "Mektuplar" isimlı siteye
her gün onlarca mektup geliyordu ve
bunlann bir kısmı gazetede yayımlanı-
yordu. Ancak gazete çalışanlan bu mek-
tuplanokuyorlardı. Gazetenin "mektup-
lar" diye ayrı bir departmanı vardı ve bu
gelen mektuplan cevaplamayı da üstlen-
mişti. Mektuplarayn, ombudsmanlıkay-
n bölümlerhalindeydi. Gazeteyi dolaşır-
ken, en saldırgan mektupların bile çeşit-
li yeriere asıldığını fark ettik. örneğin
mektuplardan birisı şöyle başlıyordu:
"Eysiz Guardian haydutlan, kendinizine
sanıyorsunuz? 0 entelektûel, kibiıii tav-
nnızla hiçbir... değilsiniz."
Guardian'ın yayın müdürü Alan Rusb-
ridger'le sabah toplantılarını nasıl yap-
tıklannı konuştuk. Haftanın bazı günleri
toplantıya 50-60 kişinin katıldığını ve ga-
zeteye olan eleştirilerini de ifade ettikle-
rini söyledi. Guardian gazetesinin yayın
müdürünün odasını da merak ettim.
Çünkü dünyanın en tanınmış gazetele-
rinden birisiydi Guardian. Üstelik her yıl
açıkladıklan hesaplanna göre çok da iyi
kâr ediyorlardı.
Böyle bır gazetenin yayın müdürünün
odası nasıl olabilirdi? Çok sade ve kü-
çüktü. Üst üste yığılmış gazeteler, kitap-
larhertaraftan sarkıyorgibiydi. Dağınık-
tı. Altı sandalye alacak bır masası vardı.
Oldukça büyük ekranlı btr bilgisayann kar-
şısında oturuyordu. Ara seçimlerde ilk kez
Işçi Partisi yenne Liberal Parti'yi des-
teklemişlerdi. Ancak bu kez yeniden Iş-
çı Partisi'nı destekleyecekleri anlaşılı-
yordu. "Liberal Parti'nin de bir gücü
yok, bizim desteğimiz boşa gidiyor" di-
yordu. 2005 ilkbahannda yapılacak se-
çimleri Tony Blair'in Işçi Partisi'nin ka-
zanacağını düşünüyordu.
Guardian, Türkiye'nin Avrupa Birli-
ği'nden müzakere tarihi almasını en çok
destekleyen Ingiliz gazetesi sayılabilir-
di. Yayın müdürü Rusbridger bu konu-
da çok net bir şekilde "Evet, Türkiye'ye
tarihverilmesindenyanayım. Türkiye'nin
laikbirülke olarakbölgede etkinliğinisür-
dürmesi, demokratik değerleri koruma-
sı çok önemli. Avrupa'nın geleceği açı-
sından da Türkiye'nin girmesini çok
önemsiyorum."
Rusbridger'in dikkat çektiği ilginç nok-
talardan birisi de, terörist ile siyasetçi
arasındaki ince çizgiydi. Bunu Ingilizler,
Irlanda örneğinde fazlasıyla yaşıyoriar-
dı. Bazı Ingiliz gazetelerinin Irlandalıla-
nn yasal partisi Sinn Fein'le El Kaide'yi
aynı gördüklerine dikkat çeken Alan,
TerryAdams'ı da Usame bin Ladin gi-
bi görenler var diyordu. Guardian ise, bu
konudaki önyargılara karşı çıkıyordu.
ömeğin "hındemantalist" (köktendin-
ci) sözcüğünü kullanmamaya özen gös-
terdiklerini belirtti.
Guardian'da çalışanlann yüzde 46'sı
kadın, yüzde 93'ü heteroseksüel, yüz-
de 7'si bıseksüel, gay veya lezbiyendi.
Yüzde 57'si dinsiz, yüzde 36'sını Hıris-
tiyan, yüzde 7'si ise değişik inançlar-
dandı. Yüzde 92'si beyaz, yüzde 8'i ka-
nşık veya etnik azınlıktandı. Ingiltere nü-
fusunun yüzde 8'inın azınlık olduğu dü-
şünülürse bu oranın ortalamayı yansıt-
tığı söylenebılirdi. Bu oran, örneğin
BBC'de yüzde 12'ydi.
Guardian grubunun her yıl yayımladı-
ğı "Değerierimizi Yaşatmak" başlıklı ki-
tapçıkta bütün bu konulartartışılıyor. Bu
kitapçığı okurken ve katıldığım semine-
ri düşünürken, bunları Türkiye'de
yapamaz mıyız sorusunu kendime sorup
durdum.
Gerçekten yapamaz mıyız?
2000'Lt YILLARDA
ERDAL ATABEK
Haklı mı Güçlii?
Giiçlii mü Haklı?..
Artık herkes biliyor ki, "güçlû olan haklıdır".
Bu acı gerçek, aslında insanlık idealinin de ifla-
sıdır.
Haklının bu haklı oluştan kaynaklanan hiçbir gü-
cü yoktur.
Güçlü her zaman haklıdır.
Bu temel yanlış, insan karakterini değiştiren çok
önemli bir etkendir.
Onun için de insanlar her koşulda "güçlü olma-
ya" çalışmaktadır.
Güçlü olmanın bilinen üç yolu vardır: Para, si-
lah, yetki.
Insanların bu üçlünün peşinde koşmasının ne-
deni de budur: Güçlü olmak.
Yetki, para kazanmak ve silahlanmak için kulla-
nılmaktadır.
Silah, para kazanmak ve yetkili olmak için kul-
lanılmaktadır.
Para da yetki kazanmak ve silahlanmak için kul-
lanılmaktadır.
Gücün üç kaynağı da öteki kaynaklara ulaşmak
için kullanılmaktadır.
Haklı olmak, bu üç güç kaynağının karşısındaça-
resiz kalmaktadır.
Işte, Amerika'nın Felluce'de yaptığı budur.
Peter Ustinov'un sözleriyle, "Büyük ülkelerin fer
rörüne savaş, küçük ülkelerin savaşına terör de-
nir".
Amerika "Irak'ta özgüriük için savaştığını" söy-
lemektedir, yaptığı ise terördür.
Güçlü bir kez daha haklı olmaktadır.
Güçsüz Iraklı ise haklı çıkamamaktadır.
Ülkemizdeki durum da böyledir.
Elinde yetki olan, para olan, silah olan her za-
man haklıdır.
Haklı olan ise bu güç kaynaklanna sahip degil-
se hakkını alamaz, çoğu kez de haksız çıkar.
Toplumlar için bundan daha kötü bir durum ola-
maz.
İnsan içinse bundan daha aşağılayıcı bir konum
olamaz.
Adaletsizlik, insanlan da toplumları da yaralar.
Neden böyle olmaktadır?
Çünkü artık, insanın da, insan emeğinin de de-
ğeri kalmamıştır.
Üstün olmak, en üstte olmak, başkalannı çiğne-
yerek üstte olmak başannın tek yolu olmuştur.
Bu acımasız rekabette insanın çiğnenmesi ka-
çınılmazdır.
Sistem bunun üzerine kurulmuştur.
Değer kazanmak bu sistemin bir parçası olmak-
tan geçmektedir. ı
Bu sistemin bir parçası olmayanlar, olamayan-
lar, olmayı reddedenler hurda çöplüğüne atılacak-
tır.
Yeni ortaçağın engizisyon ateşi budur: Işe yara-
mayanlann atıldığı hurda çöplüğü.
Onun için küçük çocuklar dolar ve Euro biriktir-,
mektedir.
Onun için gençler para kazanabilecekleri mes-
leklere yönelmektedir.
Gençlerin önemli biryüzdesi Amerika'ya, Kana-
da'ya gitme özlemi içindedir.
Çalışanlann gelecekten umutsuz oluşlan bundan-
dır.
Bütün bunlann temelinde "adaletin iflas edişi"
yatmaktadır.
Ekonomik adalet yoktur.
Sosyal adalet yoktur.
Haklının gücü yoktur.
Güç de paradadır, silahtadır, yetkidedir.
Herkesin bunlann peşinde koşmasının nedeni de
budur.
Mafya silah demektir, gücü daha da artacaktır.
Para her şey demektir, gelecekte gücü daha da
artacaktır.
Iktidar yetki demektir, gücü daha da artacaktır.
İnsanlık bu gidişe dur demeyi başaramadığı sü-
rece geleceğin görünümü budur.
Paranın, silahın ve yetkinin "haklı"nm elinde ol-
masına gelince...
İnsanlık daha bunu hak ettiğini gösteremedi.
Her şey hak etmekle başlar, hak etmekle biter...
e-mail: erdalataku; superonline.com
Faks:0212-5139098
Azınlık raporu tartışması
Oran: Hükümet
raporlan kanştırdı
DtYARBAKIR(Cum-
huriyet Bürosu) - Eski
Başbakanlık însan Hak-
lan Danışma Kurulu
üyesi Prof. Dr. Baslan
Oran, AKP hükümeti-
nin önce tartışmalara yol
açan "Azınhk ve Küİtü-
rel Haklar Raporu"nu
"İnsan Haldan 2004 Ra-
ponı" ile kanştırdığını
belirterek "Önce sessiz
kaldılar, çünkü 17 Ara-
hk'a kadar herhangi bir
spekülasyon yaşanmasH
m istemedüer" dedi.
Diyarbakır Barosu în-
san Haklan Merkezi'nce
dün Bağlar Belediyesi
Konferans Salonu'nda
"Türkiye'de Azmhk So-
runu ve Kültürel Hak-
lar" konulu birpanel dü-
zenlendi.
Baro Başkam Sezgin
Tannkulu'nun başkan-
lık ettiği panelin konuş-
macılanndan Prof. Dr.
Baskın Oran, Başbakan-
lık İnsan Haklan Danış-
ma Kurulu'nun tartışma-
lı raporuna değindi.
Eleştirilerin saldın bo-
yutuna ulaşmasuıa kar-
şın hükümetin sessiz
kalmasından yakınan
Oran, "Hükümet önce
raporu, yazımı henüz
bitmeyen tnsan Hakla-
n 2004 Raporu'yla ka-
nştırdL Önce sessiz kal-
dılar. Bu da gayet doğal-
dL Çünkü 17 Arahk'a
kadar herhangi bir spe-
külas)onyaşanmasmıis-
temediler'' dedi.
Oran, Kürtlerin kuru-
cu unsur olduğu yönün-
deki tartışmalarla ilgili
bir soru üzerine "Kürt
miDrvetçihği kurucu un-
sur olnıa mikrobunu
Türk milh'yetçUiğinden
kapnuştir. Bu memleket-
te herkes asli unsurdur"
diye konuştu.
Araştırmacı-yazar Ta-
nk Zrva Ekinci ise Kürt-
lerin Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'nin kurucu un-
suru olduğunu savuna-
rak "KürtJer gerçekten
bu ülkenin kurucu un-
surlan olarakgörülüyor-
sa devietin iki dflli olma-
sı gereldyor. Türkçe ve
Kürtçenineşjthaklarasa-
hçobnaagerekiyor.Ama
ne böyle bir eylem ne de
düşünce \ar" dedi.