19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 KASIM 2004 PAZARTESİ HABERLER Yüce Divan'da buhatta • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Anayasa Mahkemesi, çarşamba günü eski Bayındırlık ve Iskân Bakanı Koray Aydın'ın Yüce Divan'a sevkine ilişkin TBMM karannın iptali ve dosyanın TBMM'ye iadesine ilişkin istemi görüşecek. Meclis'in Yüce Divan'a sevk karannda, Aydın'ın bakanlığı döneminde, ihalelerin tamamına yakınının istisnai bir usul olan davetiye usulüyle yapıldığı, davet edilen fırmalar arasında ortaklık ve akrabalık ilişkileriyle adres birlikteliklerinin olduğu belirtiliyor. MGK kapılara basma açıyor • ANKARA (AA) - Milli Güvenlık Kurulu (MGK) Genel Sekreterliği kapılannı basına açıyor MGK Genel Sekreterliği'nde düzenlenecek "Basınla Tanışma ve Basını Bilgilendirme" toplantısında, basın mensuplan, MGK Genel Sekreterliği'nin çahşmalan hakkında bilgi alışverişinde bulunacak ve tesisleri gezecekler. Genel Sekreter Yiğit Alpogan'ın da katılacağı toplantı yann yapılacak. YAŞ yann topkamyor • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) ikinci toplantısı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yann yapılacak. YAŞ'ta Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) personel, eğitim, disiplin konulan ele alınacak. Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı Çakmak Salonu'ndaki toplantıda, başta TSK'nin personel, eğitim, disiplin konulan olmak üzere planlı faaliyetleri değerlendirilecek, TSK'yi ılgilendiren diğer konular göriişülecek. TBMM'de gündem yoğun • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel* Kurulu'nda bu hafta CMUK Tasansı görüşülecek. Kamuoyunda sert tartışmalara neden olan ve SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığı'na devrini öngören tasannın da genel kurulda ele alınması planlanıyor. Bu göriişmelerin tamamlanması için genel kurulun cuma, cumartesi ve pazar günleri de çalıştınlabileceği büdirildi. AP üyesi Özdemir, 'köye dönüşlerin önündeki en büyük engel' deyince tartışma çıktı Validen 'korucu' savunmasıDÎYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu)-Türidye Genç Işadam- lan Konfederasyonu'nun (TÜ- GtK) Mardin'de düzenlediği "17Arahktan Sonra Türkiye'yi Nekr Bekliyor" başlıklı panel, APparlaraenteri Cem Özdemir ile Mardin Valisi Temel Koçak- lar arasında korucularla ilgili tartışmalara sahne oldu. Özde- mir, köye dönüşlerin önündeki en büyük engelin korucular ol- duğunu belirtince, Vali Koçak- lar bu iddialann bazı gruplann yanlış yönlendirmesi olduğunu savundu. TÜGÎK'in Mardin'deki Bü- yük Otel'de düzenlediği panele 500'e yakın davetlı katıldı. TÜ- • Mardin'de düzenlenen "17 Arahk'tan Sonra Türkiye'yi Neler Bekliyor" başlıklı panelde korucu tartışması yaşandı. AP Parlamenteri Cem Özdemir koruculuk sistemini eleştirince oturduğu yerden söz alan Mardin Valisi Temel Koçaklar, iddialann asılsız yönlendirmeler olduğunu savundu. GtK Genel Başkanı Erhan Öz- men, Mardin'de farklı dinler ve diller arası hoşgörünün bulun- ması nedeniyle paneli burada düzenlemeyi kararlaştırdıklan- nı söyledi. Panelde konuşan Mardin Dey- rulzafaran Metropoliti Saübe Özmen ise yüzyıllardır Müslü- man ve Hıristiyan vatandaşlann kardeşçe, banş ve huzur içinde yaşadığı 6 bin yıllık geçmişi bu- lunan Mardin'in, AB'ye örnek olduğunu vurguladı. AP Parlamenteri Fatma Peh- Bvan ise Türkiye'nin en erken 2019 yılında AB'ye tam üye olabileceğini savundu. Avru- pa'nın siyasi, kültürel, dini, sos- yo-ekonomik ve coğrafı bakım- dan önemli bır değişim geçirdi- ğini ifade eden Pehlivan, "Tür- khe'ninmdiğMoııaylanmasıbu değişimde esash bir faktör ola- cakür, çünkü Türldye, AB'nin tek tslam ülkesi ve en kalabalık üyesi olacağından dolayı önem arz etmektedir" dedi. Prof. Dr. Eser Karakaş ise konuşmasında Türkiye'nin mü- zakere tarihinin sonrasında ya- şanacak gelişmelerle ilgili hiç- bir hazırlığının olmadığına dik- kat çekti. Karakaş, "Avrupa Bir- liği bize müzakerelerin başla- ması için 1 Ocak tarihini verir- se, hükümetin bu konuda hiçbir hazırhğı yok. En kısa zamanda bir bakanhğm kurulması gere- kryor" diye konuştu. AP parlamenteri Cem Özde- mir ise konuşmasında, AB'nin büyük önem verdigi köye geri dönüşlerkonusunadeğindi. Do- ğu ve Güneydoğu Anadolu Böl- gesi'nin en büyük sorununun köye geri dönüşler olduğunu ifade eden Özdemir, "Bunun önündeki en büyükengelise ko- ruculuk sistemidir. Bana bu ko- nu hakkında siirekli e-mailkr gdmektedir. Koruculuksistemi- ninkaldırüması gereku-" dedi. Özdemir'in açıklamalanna Mardin Valisi Temel Koçaklar sert tepki gösterdi. Protokolde oturduğu yerden söz alarak ko- nuşan Koçaklar, Özdemir'in di- le getirdiği iddialann asılsız ve bazı gruplann yanlış bilgilendir- mesi olduğunu savundu. Prof. Reynie, Le Figaro'ya yazdı Avrupa'daki Türidye korkusu yersiz • Prof. Reynie, makalesinde, Giscard d'Estaing'in Türkiye'nin kalabalık nüfusu nedeniyle AB'yi felce uğratacağı iddiasırun doğru olmadığını belirtti. Reynie, Türkiye'nin AP'deki 96 milletvekilinin hepsinin aynı biçimde oy kullanacağının düşünülemeyeceğini kaydetti. PARİS(ANKA)-Tür- kiye'nin AB üyeliğine karşı çıkan Fransa'nın eski Cumhurbaşkanı \a- leryGiscardd'Estaing'in tezlerine yine Fransa'dan tepki geldi. Paris'teki Si- yasi Etütler Enstitüsü öğretim üyelerinden Prof. Dominique Rey- nie, Giscard d'Estaing'in Türkiye'nin kalabalık nüfusu nedeniyle AB kurumlannı felce uğra- tacağı iddiasırun doğru olmadığını belirtti. Valery Giscard d'Es- taign'in Türkiye üyeliği karşıtı görüşlerini dile getirdiği Fransız Le Fi- garo gazetesindeki ma- kalesine, Prof. Dominı- que Reynie, aynı gaze- tede yayımladığı yazı- sıyla yanıt verdi. Rey- nie, Türkiye'ye karşı çı- kanlann argümanlannı, Türkiye'nin nüfusunun büyüklüğüne dayandır- dıklannı anımsattı. Halen 70 milyon nü- fusu olan Türkiye nin Avrupa Parlamento- su'nda en çok milletve- kili olan AB ülkesi ola- cağını ifade eden Rey- nie, ancak Türkiye'nin 96 milletvekilinin hep- sinin aynı biçimde oy kullanacağının düşünü- lemeyeceğini kaydede- rek şöyle devam etti: "Sadece aşm bir hayal, parlamentoda bir Türk grubu olacağını tasav- vur etmeyi mümkün lo- labifir.Vbksa.Türkrvç'de bir sağ ve bir soL çevre- ciler ve komünistier, la- ikler ve dindaıiar, ege- menükten yana olanlar ve Avrupa yanhlan, ja- kobenler ve başta Kürt- ler olmak üzere bölge- lerdenyanaobntarm bu- hınduğu için yeni Euro- pariamenteıier.çeşidi si- yasi gruplara dağdacak. türkfer, toplam 750 mfl- Ietvekflmden96'sınıseçe- cek." Reynie, yeni Avrupa Anayasası Antlaşma- sı'nın mantığının, karar- lann giderek çoğunluk- la alınması yönünde ol- duğuna işaret ederek "Türkiye'nin iryeligin- den korkanlar için çö- züm, Avrupa Anayasa- sı'nı benimsemektedir" diye yazdı. UZUriUUl Erzunım'daldafetkonuttannmanahtartesKmtörenine latılanBaşbalianRecepTa\>ipErdoğan,görev1ileri, öğrencfleri ve çiftçifcri azarladı. Yere kırnuzı hah seren görevülere sinirienen Erdoğan, ehni öpmek isteyen yurttaşlara "Burava el öprürmeye degil, anahtar teslim etmeye geldik" dedi Öğrendlere "Derslerinize çahşın, bizi geçmezseniz size \aziklar olsun" diye seslenen Erdoğan, "Çiftçinin hah' ne olacak" diye soran bir kişiye 'Bir kesimi sübvanse edip, diğerini mağdur edemeyiz. Doğrudan Geür Desteği ile çiftçiye ciddi miktarda para geüyor. Bu paranuı nereden geldiğini biliyor musun? Mazot desteğini alryor musun? Bir de hâlâ 'Çiftçi ne olacak' diyorsun. Yahu bu millet, yabp kalîap size mi çahşacak? Parayı da devleti de iyi yöneteceğiz" diye konuştu. (Foitoğraf: GÜRKAN ATA) AB KOMİSYONU BAŞKANI BARROSO: Türkiyekararı, kapalı kaptlarardında olmamalı FOCUS DERCİSİNE DEMEÇ VERDİ Erdoğan: AB lidetieri cesaretgösterecektir BERLİN(AA)-AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, Türkiye'nin AB üyeliği ile ilgili karann kapalı kapılar ardında veriJmemesi gerektiğini söyledi. Barroso, Alman Bfld am Sonntag gazetesine açıklamalarda bulundu. "Türidye'nin AB üyeliği ile ilgili karar kapalı kapılar ardında verilmemeiL Avrupa'daki insanlar, bu konuda geniş çaph bir tarüşma beküyorlar. Bu konuda halkoyiaması \"apıhp yapıhnamasma üye ülkelerin kendüeri karar verecekler" diyen Barroso, Türkiye'nin üyeliğinin AB'yi nasıl değiştireceği sorusuna karş_ılık ise şöyle konuştu: "Once Türkive ile üyeük müzakereierinin başlaması gereldyor. Türkiye, ancak tüm siyasi ve ekonomik kriterleri yerine getirdiği takdirde AB üyesi olabiür. Bunun için de Ankara'vı Avrupa'ya daha da yakiaşüracak reformlara ihtiyaç var." Barroso, Irak'la ilgili bir soru üzerine, "Saddam Hüseyin rejimi ortadan kalkmasavdı neterin olacağmı bugün hiç kimse büemez. Önemli olan şimdi geleceğe bakmak. Baü tophunuyla Irak krizine yol açan nedenter arasındaki derin uçurumu tümü\1e ortadan kaldumamız lazun. Avrupahlar, askeri, siyasi ya da ekonomik açıdan olsun Irak'ta istikrann ve demokrasinin sağlanması için katkıda bulunmak durumundalar. Bunun dışmda her tutum terorizmi cesaredendirecektir'' dedi. BERLtN (AA) • Alman Focus dergisi, bugün yayımlanacak sayısında, Türkiye'nin AB üyeliği konusu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'uı aile yaşantısı ve Erdoğan ile yapılan bir röportaja 12 sayfa yer a\irdı. "Anadohı gdenekleri" başlığıyla, Erdoğan'uı aile yaşantısı anlatılırken; dergi AKP liderinin kızlannın düğün fotoğraflanna yer verdi. Dergi, Başbakan Erdoğan'uı kızlannın başörtülü olduklan için Türkiye'de okuyamadıklannı yazdı. "Erdoğan'ın aile çevresinde kadınlarla erkeklerin yanak yanağa öpüşmediklerini'" kaydeden dergi, Erdoğan'uı en büyük oğlu Ahmet Burakın daha önce otomobüiyle yaptığı kazada bir ses sanatçısınm ölümüne yol açtığını da okuyuculanna duyurdu. Erdoğan, dergiye verdigi demeçte ise AB zirvesinde Türkiye ile müzakere konusunda karann olumsuz olacağına inanmadıklanm beürtti. Erdoğan, "AB hükümet ve devlet başkanlannın bize verdikleri sözü yerine getirmek için gerekli olan ileri görüşlülüğü ve siyasi cesareü' göstereceklerine inamyonun" dedi. Erdoğan'ın, bir soru üzerine, karann olumsuz olması durumunda Türkiye'nin mutlaka yeni ittifaklar arama şeklinde bir çaba harcaması gerekmediğini beürterek "AB üyeüğimiz engeDense bfle Avrupa'da yer alan bir ülke olarak AB ülkekri>le sahip olduğumuz köklü ilişkileri sürdüreceğjz" dedi. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR [email protected] Guardian gazetesinin binasını dola- şıyoruz. Gazetenin ombudsmanı lan Mayes rehberlık ediyor. Türkiye'den ol- duğumu öğrenince Yavuz Baydar'ı so- myor. Onunla ilgili öyküyü bildiğini be- lirtiyor. Selamlannı iletiyor. Guardian ga- zetesinin Yayın Müdürü Alan Rusbrid- ger de Yavuz'u sormuştu. Anlaşılan o ki, ombudsmanlar birbirierini izliyortar. Ya- vuz'un Sabah gazetesinde ombuds- manlığa başladığını söyledim. Onu da öğ- renmişlerdi. Guardian gazetesinin "azınlıklan ha- berteştirmek" başlıklı seminerine Türki- ye dışından daha çok eski Doğu Bloku ülkelerinden gazetecilerkatıldılar. En çok ılgiyi Ukraynalı gazeteci Oleska gördü. Ukrayna'daki siyasi belirsizlik ve muha- lefetin direnişi konusunda ondan birin- ci elden bilgi almak önem kazanmıştı. Oleska'nın anlattıklan arasında benim en çok ilgimi Mustafa Abdül Cemil çek- ti. Oleska'ya göre Abdül Cemil, Ukray- na'daki muhalefet içinde en düzgün si- yasi Iiderdi. Oleska "Abdül Cemil ger- Guardian Gazetesinin 'Değerleri' çek bir demokrat" diyordu. Bir Ukray- nalı Hıristiyan olan Oleska'nın Müslü- manveTatarolan MustafaAbdülCemil'i "muhalefet içindeki en demokrat ve ka- liteliisim" olarak vurgulaması ilginçti. Guardian gazetesinin bizim açımız- dan ilgınç olan tarafı, okuyucularta olan aktif ilişkisiydi. "Mektuplar" isimlı siteye her gün onlarca mektup geliyordu ve bunlann bir kısmı gazetede yayımlanı- yordu. Ancak gazete çalışanlan bu mek- tuplanokuyorlardı. Gazetenin "mektup- lar" diye ayrı bir departmanı vardı ve bu gelen mektuplan cevaplamayı da üstlen- mişti. Mektuplarayn, ombudsmanlıkay- n bölümlerhalindeydi. Gazeteyi dolaşır- ken, en saldırgan mektupların bile çeşit- li yeriere asıldığını fark ettik. örneğin mektuplardan birisı şöyle başlıyordu: "Eysiz Guardian haydutlan, kendinizine sanıyorsunuz? 0 entelektûel, kibiıii tav- nnızla hiçbir... değilsiniz." Guardian'ın yayın müdürü Alan Rusb- ridger'le sabah toplantılarını nasıl yap- tıklannı konuştuk. Haftanın bazı günleri toplantıya 50-60 kişinin katıldığını ve ga- zeteye olan eleştirilerini de ifade ettikle- rini söyledi. Guardian gazetesinin yayın müdürünün odasını da merak ettim. Çünkü dünyanın en tanınmış gazetele- rinden birisiydi Guardian. Üstelik her yıl açıkladıklan hesaplanna göre çok da iyi kâr ediyorlardı. Böyle bır gazetenin yayın müdürünün odası nasıl olabilirdi? Çok sade ve kü- çüktü. Üst üste yığılmış gazeteler, kitap- larhertaraftan sarkıyorgibiydi. Dağınık- tı. Altı sandalye alacak bır masası vardı. Oldukça büyük ekranlı btr bilgisayann kar- şısında oturuyordu. Ara seçimlerde ilk kez Işçi Partisi yenne Liberal Parti'yi des- teklemişlerdi. Ancak bu kez yeniden Iş- çı Partisi'nı destekleyecekleri anlaşılı- yordu. "Liberal Parti'nin de bir gücü yok, bizim desteğimiz boşa gidiyor" di- yordu. 2005 ilkbahannda yapılacak se- çimleri Tony Blair'in Işçi Partisi'nin ka- zanacağını düşünüyordu. Guardian, Türkiye'nin Avrupa Birli- ği'nden müzakere tarihi almasını en çok destekleyen Ingiliz gazetesi sayılabilir- di. Yayın müdürü Rusbridger bu konu- da çok net bir şekilde "Evet, Türkiye'ye tarihverilmesindenyanayım. Türkiye'nin laikbirülke olarakbölgede etkinliğinisür- dürmesi, demokratik değerleri koruma- sı çok önemli. Avrupa'nın geleceği açı- sından da Türkiye'nin girmesini çok önemsiyorum." Rusbridger'in dikkat çektiği ilginç nok- talardan birisi de, terörist ile siyasetçi arasındaki ince çizgiydi. Bunu Ingilizler, Irlanda örneğinde fazlasıyla yaşıyoriar- dı. Bazı Ingiliz gazetelerinin Irlandalıla- nn yasal partisi Sinn Fein'le El Kaide'yi aynı gördüklerine dikkat çeken Alan, TerryAdams'ı da Usame bin Ladin gi- bi görenler var diyordu. Guardian ise, bu konudaki önyargılara karşı çıkıyordu. ömeğin "hındemantalist" (köktendin- ci) sözcüğünü kullanmamaya özen gös- terdiklerini belirtti. Guardian'da çalışanlann yüzde 46'sı kadın, yüzde 93'ü heteroseksüel, yüz- de 7'si bıseksüel, gay veya lezbiyendi. Yüzde 57'si dinsiz, yüzde 36'sını Hıris- tiyan, yüzde 7'si ise değişik inançlar- dandı. Yüzde 92'si beyaz, yüzde 8'i ka- nşık veya etnik azınlıktandı. Ingiltere nü- fusunun yüzde 8'inın azınlık olduğu dü- şünülürse bu oranın ortalamayı yansıt- tığı söylenebılirdi. Bu oran, örneğin BBC'de yüzde 12'ydi. Guardian grubunun her yıl yayımladı- ğı "Değerierimizi Yaşatmak" başlıklı ki- tapçıkta bütün bu konulartartışılıyor. Bu kitapçığı okurken ve katıldığım semine- ri düşünürken, bunları Türkiye'de yapamaz mıyız sorusunu kendime sorup durdum. Gerçekten yapamaz mıyız? 2000'Lt YILLARDA ERDAL ATABEK Haklı mı Güçlii? Giiçlii mü Haklı?.. Artık herkes biliyor ki, "güçlû olan haklıdır". Bu acı gerçek, aslında insanlık idealinin de ifla- sıdır. Haklının bu haklı oluştan kaynaklanan hiçbir gü- cü yoktur. Güçlü her zaman haklıdır. Bu temel yanlış, insan karakterini değiştiren çok önemli bir etkendir. Onun için de insanlar her koşulda "güçlü olma- ya" çalışmaktadır. Güçlü olmanın bilinen üç yolu vardır: Para, si- lah, yetki. Insanların bu üçlünün peşinde koşmasının ne- deni de budur: Güçlü olmak. Yetki, para kazanmak ve silahlanmak için kulla- nılmaktadır. Silah, para kazanmak ve yetkili olmak için kul- lanılmaktadır. Para da yetki kazanmak ve silahlanmak için kul- lanılmaktadır. Gücün üç kaynağı da öteki kaynaklara ulaşmak için kullanılmaktadır. Haklı olmak, bu üç güç kaynağının karşısındaça- resiz kalmaktadır. Işte, Amerika'nın Felluce'de yaptığı budur. Peter Ustinov'un sözleriyle, "Büyük ülkelerin fer rörüne savaş, küçük ülkelerin savaşına terör de- nir". Amerika "Irak'ta özgüriük için savaştığını" söy- lemektedir, yaptığı ise terördür. Güçlü bir kez daha haklı olmaktadır. Güçsüz Iraklı ise haklı çıkamamaktadır. Ülkemizdeki durum da böyledir. Elinde yetki olan, para olan, silah olan her za- man haklıdır. Haklı olan ise bu güç kaynaklanna sahip degil- se hakkını alamaz, çoğu kez de haksız çıkar. Toplumlar için bundan daha kötü bir durum ola- maz. İnsan içinse bundan daha aşağılayıcı bir konum olamaz. Adaletsizlik, insanlan da toplumları da yaralar. Neden böyle olmaktadır? Çünkü artık, insanın da, insan emeğinin de de- ğeri kalmamıştır. Üstün olmak, en üstte olmak, başkalannı çiğne- yerek üstte olmak başannın tek yolu olmuştur. Bu acımasız rekabette insanın çiğnenmesi ka- çınılmazdır. Sistem bunun üzerine kurulmuştur. Değer kazanmak bu sistemin bir parçası olmak- tan geçmektedir. ı Bu sistemin bir parçası olmayanlar, olamayan- lar, olmayı reddedenler hurda çöplüğüne atılacak- tır. Yeni ortaçağın engizisyon ateşi budur: Işe yara- mayanlann atıldığı hurda çöplüğü. Onun için küçük çocuklar dolar ve Euro biriktir-, mektedir. Onun için gençler para kazanabilecekleri mes- leklere yönelmektedir. Gençlerin önemli biryüzdesi Amerika'ya, Kana- da'ya gitme özlemi içindedir. Çalışanlann gelecekten umutsuz oluşlan bundan- dır. Bütün bunlann temelinde "adaletin iflas edişi" yatmaktadır. Ekonomik adalet yoktur. Sosyal adalet yoktur. Haklının gücü yoktur. Güç de paradadır, silahtadır, yetkidedir. Herkesin bunlann peşinde koşmasının nedeni de budur. Mafya silah demektir, gücü daha da artacaktır. Para her şey demektir, gelecekte gücü daha da artacaktır. Iktidar yetki demektir, gücü daha da artacaktır. İnsanlık bu gidişe dur demeyi başaramadığı sü- rece geleceğin görünümü budur. Paranın, silahın ve yetkinin "haklı"nm elinde ol- masına gelince... İnsanlık daha bunu hak ettiğini gösteremedi. Her şey hak etmekle başlar, hak etmekle biter... e-mail: erdalataku; superonline.com Faks:0212-5139098 Azınlık raporu tartışması Oran: Hükümet raporlan kanştırdı DtYARBAKIR(Cum- huriyet Bürosu) - Eski Başbakanlık însan Hak- lan Danışma Kurulu üyesi Prof. Dr. Baslan Oran, AKP hükümeti- nin önce tartışmalara yol açan "Azınhk ve Küİtü- rel Haklar Raporu"nu "İnsan Haldan 2004 Ra- ponı" ile kanştırdığını belirterek "Önce sessiz kaldılar, çünkü 17 Ara- hk'a kadar herhangi bir spekülasyon yaşanmasH m istemedüer" dedi. Diyarbakır Barosu în- san Haklan Merkezi'nce dün Bağlar Belediyesi Konferans Salonu'nda "Türkiye'de Azmhk So- runu ve Kültürel Hak- lar" konulu birpanel dü- zenlendi. Baro Başkam Sezgin Tannkulu'nun başkan- lık ettiği panelin konuş- macılanndan Prof. Dr. Baskın Oran, Başbakan- lık İnsan Haklan Danış- ma Kurulu'nun tartışma- lı raporuna değindi. Eleştirilerin saldın bo- yutuna ulaşmasuıa kar- şın hükümetin sessiz kalmasından yakınan Oran, "Hükümet önce raporu, yazımı henüz bitmeyen tnsan Hakla- n 2004 Raporu'yla ka- nştırdL Önce sessiz kal- dılar. Bu da gayet doğal- dL Çünkü 17 Arahk'a kadar herhangi bir spe- külas)onyaşanmasmıis- temediler'' dedi. Oran, Kürtlerin kuru- cu unsur olduğu yönün- deki tartışmalarla ilgili bir soru üzerine "Kürt miDrvetçihği kurucu un- sur olnıa mikrobunu Türk milh'yetçUiğinden kapnuştir. Bu memleket- te herkes asli unsurdur" diye konuştu. Araştırmacı-yazar Ta- nk Zrva Ekinci ise Kürt- lerin Türkiye Cumhuriye- ti Devleti'nin kurucu un- suru olduğunu savuna- rak "KürtJer gerçekten bu ülkenin kurucu un- surlan olarakgörülüyor- sa devietin iki dflli olma- sı gereldyor. Türkçe ve Kürtçenineşjthaklarasa- hçobnaagerekiyor.Ama ne böyle bir eylem ne de düşünce \ar" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle