20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KASIM 2004 PAZARTESİ CUMHURlYET SAYFA l İ i J v U i N vJJVll. [email protected] 13 aklaşık 5 milyon 400 bin SSK ve Bağ-Kur emekli, dul ve yetimi, 2005 yılı için yapılacak zammı bekliyor EmekliningözühükümetteANKARA (Cumhuriyet v Bürosu)-Yaklaştk 5 mil- yon 400 bin SSK ve Bağ- Kur emekli, dul ve yeti- mi, ayhklanna 2005 yılı için yapılacak zam oranını merakla bekhyor. Türkiye îşçı Emeklıleri Derneği (Tl- ED) Genel Başkanı Kazvm Ergün. açlık sınınnın 500 milyon lira, en düşük işçi emekli ayhğının yaklaşık 401, ortalama ayhğının ise 440 milyon lira olduğunu anımsattı. Emeklilerinaçlık • Türkiye İşçi Emeklileri Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün, açlık sınınnın 500 milyon lira, en düşük işçi emekli ayhğının yaklaşık 401, ortalama ayhğının ise 440 milyon lira olduğunu belirterek aylıklara en az 160 milyon liralık zam yapılmasmı istedi. âm için yaklaşık 160 miKon n- rahk zammı ifade edhor" diye konuştu. SSK ve Bağ-Kur emeklilerine, geçen yıl sonunda açıklanan oranlar doğrultusun- da, Ocak ve Temmuz 2004'te yüzde l(Tar zam verilmişti. En düşük SSK emekli aylığı 400 milyonliraya, ortalama aylık sınınnın altında aylık almalan- nın üziintü verici olduğunu söy- leyen Kazım Ergün, *Bu ayıbın mutlaka giderilmesi gerekiyor. EmekKkr sefilkri oynuyor. haü- miz perişan" dedi. İşçi emeklileri ile memur emeklilerinin aldıklan aylıklar arasındabüyük fark bulunduğu- nu belirten Ergün, "Memur ve işçi emeklileri arasında adakt- sizlik var. Bunun ortadan kakh- nlması için en düşük işçi emekli ayhğının, en düşük memur emekli aybğuun seviyesine yük- settilmesini istiyoruz. Bu da bi- 438 milyon liraya, tavan aylık ise 717 milyon liraya çıkmıştı.Bağ- Kur'a prim ödeyen emeklilere verilen en düşük aylık 273 mil- yon liraya (1. basamağa göre), en yüksek aylık ise 892 milyon lira- ya (24. basamağa göre) yüksel- mişti. Tanmda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sı- gortalar Yasası'na tabi olarak prim ödeyen emeklilere verilen en düşük aylık 187 milyon lira- ya (1. basamak), en yüksek ay- lık ise 334 milyon liraya (14. ba- samak) çıkmıştı. Açlıksınırı 500 mifyona dayandı Sefaletten sıfır atılmıyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet îsta- tistık Enstitüsü'nün belırledığı kalemlerdeki "enf- lasyondüşüşü", sabıtgelirlininmutfaguvauğrama- m. Türk-tş'in kasım ayı gıda harcaması hesabına göre, dört kişilik aılenin "açhksının" 496 milyon liraya, yoksulluk sınınysa 1 mılyar 509 milyon li- raya yükseldi. Buna göre, aile bütçesinde önemli payı oluşturan gıda harcaması tutanndaki artış son 12 ay itibanyla yüzde 9.1 düzeyin- de gerçekleştı. Araştırmaya gö- re, enflasyondaki gerileme ve düşük enflasyon hedefi temel ahnarak çalışanlann ücret-ma- aş gelırinde yapılan artış satın alma gücündeki aşınmanın sür- mesıne neden oldu. Enflasyondaki gerilemeye karşın çahşanlann büyük çoğunluğu- nun yaşam koşullan, düşük gelir artışı nedeniyle daha da bozuldu. Son bir yılda yoksulluk sınınn- dakı artış 126 milyon lirayı aştı. Ancak kamu ça- lışanlannın ortalama maaşı, Ocak 2005'te 37 mil- yon lira ve Temmuz 2005'te 40 milyon lira arta- cak. En düşük devlet memuru maaşı yıl başında 525 milyon 250 bin lira olacak. Halen uygulan- makta olan net asgari ücretse 318 milyon lira. 2-3 Aralık 'ta îstanbul 'da Finans zirvesi toplanacak Ekonomi Servisi - Dünya Bankası Türkiye Di- rektörü Andrew Vorkink ile Dünya Bankası Baş Ekonomisti Rodrigo Chaves'in de katılacağı Ulus- lararası Finans Zirvesi 2-3 Aralık tarihlerinde İs- tanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenecek. Bu yıl ikincisi gerçekleştirilecek olan zirvenin ana temasını "Değjşim Sürecinde Sürdûrükbinrnk: AB Perspektifi" oluşturuyor. AB sürecinin finans piyasalanna etkilerive Ba- sel II kriterlerinin tartışılacağı zirveyi düzenleyen Active Academy'nin genel koordinatörü Ufuk As- lan, zirvede bankacılık sistemi için en önemli gündem maddelerinden b i r i n i n B a s e l n o^gyjm söyledi. Aslan, Basel H'rün Türk fmans sektörü- nü ve reel sektörü nasıl etkileyeceğinin belirsizli- ğini koruduğunun altmı çizdi. Zirve kapsammda aynca Active Academy ta- rafmdan Bireysel Bankacılık, Dış Ticarete Kat- kı, Ekonomiye Katkı, Sigortacılıkta Bireysel Müşteri Memnuniyeti, Bankacılıkta Bireysel Müşteri Memnuniyeti, Bankacılıkta Kurumsal Müşteri Memnuniyeti ve Bankacılıkta Kurumsal Sosyal Sorumluluk olmak üzere 7 kategoride ödül verilecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi araçlann güzergâh belgesine astronomik zam yaptı u Deli Dınıırıılharcı' •Tt Belediyenin kasasına 50 trilyon lira girecek Aracın türü Araç sayısı Yıilık Harç bedeli Toplam harç bedeli (TL) Taksi Ç-^o Dolmuş taksı Okul servis aracı Ş p i Pefsonei servts aracı Ocretsiz yolcu servisi Tunzm servis aracı 500 milyon 1 milyar 100 milyon 80 milyon 50 milyon 80 milyon g ^ 9 trilyon 590 milyar • ^ 800 milyar 1 tnlyon 720 milyar 25 milyar 32 milyar MtYASEtLKNUR ——• l 'X -i Yarım sayfalık belgeye bu kadarpara istenir mi? Ismail Aksoy (Aksoy Tur): Eskiden "yol belgesi'' 10 ila 20 milyon liraya Trafık Vakfi tarafindan verilirdi. Ge- çen yıl hiç ücret almmadı. Şimdi bele- diye araç başına 80 ila 100 milyon lira istiyor. Bunun adı 'Defi Dumrul har- a'dır. 30 bin servis aracı 3 trilyon ve- recek. Taksilerden 500 milyon, taksi dolmuşlardan 1 milyar lira istenmesi de ayn bir haksızlık. 'Bu bir soygundur' Ersoy Bulut (tTO Toplu Taşıma Araç- lan Meslek Komitesi Başkanı): Beledi- yelerKanunu bu yetkiyi, Satandaşsoyul- sun' diyevermedi. Yanm sayfahkbir 'yol belgesi' için bu bedel istenir mi? Bu bir soygundur. Ilde 30 bin servis aracı var. Araç sahipleri tepki koyar da öğrenciler okuÜanna gidemezse, bunun sorumlu- luğunu belediye alır mı? Yetkikötûye kullanıhyor Ruhan Aladar (îstanbul Şoförler ve Otomotivciler EsnafOdası Genel Sekre- teri): Taksici esnafi olarak bir ay önce yüzde 25 oranında zam istedik, hâlâ bek- liyoruz. Üstüne bir de harç geldi. îstan- bul'da 18 bin taksı, 575 dolmuş var. Is- tenen harçlan taksi ve dolmuş sayısı ile çarparsamz trilyonlar eder. Bunun adı yetkiyi kötüye kullanmaktır. Yürürlüğe giren yeni Belediyeler Kanunu'nun verdiği a güzergâh izin belgesi düzenleme" yetkisine dayanarak Îstanbul Büyükşehir Belediyesi, özel araçlar dışmdaki neredeyse tüm araçlan harca bağladı. Daha önce Trafık Vakfı tarafindan 10 milyon lira gibi sembolik bir bedelle verilen, geçen yıl ise hiç ücret ahnmayan "guzergâh izin bdgesi" için astronomik bir ücret tarifesı hazırlandı. Dolmuşlara mifyarhkyıkım Başkanlık onayına sunulan ve Başkan Kadir Topbaş adma Büyükşehir Belediye Başkanvekili tdrisGüflücetarafından 8.10.2004 tarihinde imzalanan tarifeye göre, yıllık güzergâh izin belgesi alabilmek için dolmuşlar 1 milyar, taksiler 500 milyon, otobüs, kamyon gibi ağır tonajlı araçlar 250 milyon, okul servis araçlan 100 milyon, kamu ve özel personel servis araçlan ile turizm servis araçlan 80 milyon, ücretsiz yolcu servis araçlan ise 100 milyon lira ödemek zorundalar. Belediyenin bu uygulamadan elde edeceği toplam gelır 50 trilyon lirayı aşıyor. Araç sayısı göz önüne alındığında belediye en büyük geliri 36 trilyon 154 milyar lira ile ağır tonajlı araçlardan elde ediyor. • Îstanbul Büyükşehiı Belediyesi, yeni Belediyeler Kanunu ile belediyelere geçen "güzergâh belgesi" verme yetkisine dayanarak dolmuşlardan 1 milyaı, taksilerden 500, ağır tonajlı araçlardan 250, okul servislerinden 100, turizm, kamu ve sivil personel servis araçlanndan 80, ücretsiz yolcu servislerinden de 50 milyon TL istiyor. Esnafprotestoya hazırianıyor Esnaf odalan ve îstanbul Ticaret Odası meslek komitesi üyelen, îstanbul Belediyesi'nin yetkisini kötüye kullandığını ve bu harcuı "Deh Dumrul hara"na benzediğinı söyleyerek "Esnafin protestosu ve işe çıkmama eyVemkri olabiür. Fahiş harçlar kaçırulmaz olarak tüketiciye yansff" dediler. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK MTA'dan Daum'a... Yazının başlığı sizi yanıltmasın; MTA ile Daum bağlantısı, ülkemizde egemen olan bir zihniyet, ya- ni, düşünce biçimi ile ilgilidir. • • • MTA-Maden Tetkik ve Arama, bilindiği gibi, ülke- mizin yeraltı doğal kaynaklannı "bilimsel,jeolojik ve teknolojik" yöntemlerie bulmak üzere 1935'te ens- titü olarak kuruldu. Yasasının 7. maddesine göre "maden nıhsatr almadan ve istediği alanda "tekel olarak arama" yapabilecekti. Bu yetkiler, 1954'te ABD'H uzmanlara hazıriatılan ünlü 6309 sayılı Ma- den Yasası ile kaldırıldı. Diğer yetki sınırlamalan 1985'te yürürlüğe giren 3213 sayılı yasa ile getiril- di; kurumun geniş alanlarda çalışma yapma hakkı kaldırıldı. Son yıllarda da kamu tarafi iyice işlevsiz- leştirilerek kamu kaynaklarıyla özel sermayeye hiz- met sunan bir duruma geldi. Madencilik sektörü 1998'den bu yana ekonominin genelinde yüzde ar- tı 5-7 gibi büyüme oranı yakalandığı yıllarda bile sü- rekli küçülüyor. Ülke, kendi yeraltı doğal kaynakla- nnı değerlendiremiyor; bunları dışandan çok paha- lıya satın alıyor; başta doğalgaz olmak üzere, bu alanda da dışa bağımlılığı giderek artan bir duruma geliyor. MTA'nın bu olumsuz gidişi, son aylarda, yeni bir anlayış ile iyice raydan çıkıyor. Kurum, dünyada benzerlerinin yaptığı gibi bir "Doğa Tarihi Müzesi" kurulması yoluna gitti. Müze, bir yıla yakın bir süre açılamadı. Çünkü müzeyi açacak Başbakan, insa- noğlununyaradılışıileilgili'EvrimKuramrnakarşıy- dı ve MTA Genel Müdürü için bu durumdan kaygı duyuyordu. Genel müdür, bilimsel gerçekle Başba- kan'ın "doğruyu ben biiirim" anlayışı arasına sıkı- şıp kalıyordu (Milliyet, 31 Temmuz 2004). Bu ikilem şöyle aşıldı: Once, "Başbakan'ı evrim panosunun önünden hızla geçiririz" diye çözüm arayan genel müdür görevden alındı; sonra da müzeyi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı açtı. Zihniyet zıhniyetti ve bir başka konuda etkisini gösterdi. Aylardır genel müdürsüz bırakılan MTA, geçen hafta kadrolannı güçlendirmek amacıyla mü- hendisler almak üzere girişimde bulundu. Bir fark- la ki alınacak mühendisler "erkek" olmalıydı. Daha önce kimi kamu kuruluşlarında olduğu gibi bu kez de MTA'da, "kadının adını duymak istemeyen bir düşünce" egemen oluyordu. Küreselleşme döneminde ekonomilerin gelişme- sinde iki yön öne çıkıyor; bilim ve teknoloji ve do- ğal kaynaklar. Uluslararast ekonomik güç yanşın- da, birincisi, sınırsız olanaklar yaratma gizilgücüne sahip olduğu için; ikincisi, yani doğal kaynaklar da sınııiı olmalan nedeniyle, çok önemseniyor. MTA, bi- lim ve teknoloji ile doğal kaynakların kesişme ye- riydi; bireşimiydi. Yukarıdaki tarihlerden de görüle- ceği gibi Türkiye'yi yöneten sağcı iktidariann her bi- ri daha da ileri giderek, bu kurumu adım adım yok etmekle uğraştılar; uğraşıyorlar. Kurumlar başsız bırakılıyor; alt yönetim birimleri sözüm ona yeniden yapılandınlıyor; "kadrolar" oluşturuluyor; bırakınız diğer alım-satımlannı bir yana, kurumun, "temizlik" hizmetinin ihalesi bile kamuoyunda yoğun tartışma konusu oluyor. Kurumun yönetim ve kadrolan yeniden düzenle- nirken ne bilimsellik, ne verimlilik, ne de kamu ya- ran belirleyici oluyor. Hükümete, dahadoğrusu, hü- kümetin zihniyetine yakınlık, esas alınıyor. Aslında, MTA yalnız değil, benzer bir kurumsal yıkım süreci, özellikle de bilim ve teknoloji alanında çalışan diğer kamu kurumlannda dayaşanıyor. Cumhuriyetin ku- ruluşundaki çağdaşlaşma amacınatamamıylaters düşen bu "zihniyet" iktidardadır ve çelişkiye bakın, ülkeyi AB üyesi yapmaya çalışıyor. Türkiye önce- likle bu çelişkiyi çözmelidir. ••• Geçen hafta bir futbol maçında 16 yaşındaki Ci- hat Aktaş'ın öldürülmesi üzerine FenerbahçeTek- nik Direktörü C. Daum, "öldümne olayından duy- duğu üzüntüyü; bunun kendisinin ülkemizde çalış- maya devam edip etmeyeceği karanna etki ede- bileceğini ve olaya kitlesel tepki verilmesi gereği- ni" dile getirdi. Bu, alkışlanması ve örnek alınması gereken sorumlu bir aydın tavnydı. Ancak, yetkili- lerve yetkili olmayanlar, sözbirtiği etmişçesine, Da- um'a "Sen kendi işine bak, bu işlere kanşma, bu bizim işimiz" dediler. Böylelikle, çok daha etkili ola- bilecek bir büyük toplumsal tepki yerine bu alan- daki çürümüşlüğün düzettilmesi de siyasal söylev- lere bırakıldı. "Kendisi gibi düşünmeyeni" susturmak, görev- den almak ve korkutarak baskı altında tutmak, ül- kemizde gücü elindetutanlann başvurduğu biryön- tem; bir yerleşik zihniyettir. Aynı güçlüler, sonra da tam tersine birtutumla, düşünce özgürlüğüne say- gı; demokrasiye bağlılık; hak ve hukuk nutukları atarlar. Ülkemizin neredeyse tüm kurum ve örgüt- lerinde hemen her gün yaşanmakta olan bu zirtni- yet, MTA ve Daum'un çok farklı dünyalannı biıieş- tiriyor; iki somut örnek oluşturuyor. yakup </ metu.edu.tr DÜNYA EKONOMtSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA [email protected] Devrimlere bir şey oldu: "Kadife Dev- rim", "Gü//ü Devrim", "Portakallı Dev- rim"\.. Sonra TV'den yayımlanıyorlar, adeta kötü TV dizilerine benzemeye baş- ladılar. Hep aynt izlek Yer. Eskiden "sosyalist" olduğu rivayet edilen bir ülke. Kötü adam: Iktidardaki, dünyanın değiştiğini anlamayan, yüzü Rusya'ya dönük, baskıcı lider. Esas ço- cule Yüzü Batı'ya dönük, demokrat, libe- ral ekonomi yanlısı, ya karısı Batılı ya da kendisi Batı'da eğitim görmüş bir lider. Konu: Ülkede demokrasi zayrf; sivil top- lum örgütleri, diğer ülkelerdeki demokra- siyi yayma örgütlerinden maddi destek, "know how'\ kadro alarak hızla gelişiyor, özelltkle gençlik içinde örgütleniyor. Ka- tarsis: Seçimlere doğru ABD ve Avrupa Bırliği ıktidardaki lideri, "Sakın ha hile yapma" diye uyanyor, böylece bir hile beklentisi yayılıyor. Seçimlerde, dahaso- nuçlar açıklanmadan, Batılı şirketlerin gerçekleştirdiği kamuoyu yoklamalan muhalefetin kazandığını gösterrneye baş- Ir/or. Eğer esas çocuk kaybederse "Ba- tlı gözlemciler" ve uluslararası medya, ^aygm yolsuzluk yapıldığını, seçimlerin neşru olmadığını ileri sürüyor. Muhalefet, sivil toplum örgütlerinin yardımıyla ülke- nin başkentinde, tercihen parlamentoya yakın bir meydanda bir protesto gösteri- si düzenliyor. Televizyonlar bu kalabalığa odaklanıp dünyanın gözünde tüm ütkeyi ve ülke halkını bu meydana, meydanda- kilere indirgiyoriar. Ülkenin başka kentle- rinde ne olduğunu, kazananın toplumsal desteğinin çapını aslaöğrenemiyoruz. Gi- derek, TV'de bu ayaklanmaya katılanla- nn sayısının sürekli arttığını, bir "devri- min" olmaya başladığını "görüyoruz". Çatışma, hatta iç savaş korkusu artarken ıktidardaki lider istifaya zorlanıyor, "de- mokrasinin" adayı iktidaraoturuyor. Dizi- nin bu bölümü bitiyor. Sonra?.. Orneğin, Gürcistan'da olduğu gibi, bir y\l geçiyor, yeni yönetimın Ba- tı'nın "adamı" olmasından başka bir şey değişmiyor. Yoksullar yine yoksul, altya- pı ve yeni iş olanakları hak getire, ekono- mi sefıl, ama duvarlarda yeni liderin par- lak renkli resimleri, her şeyin çok iyı gitti- ğini muştulayan posterieri (Kathy Lally, IntematJonal Herald Tribune, 26/11). ve Ukrayna Şimdi Ukrayna'yı izliyoruz. Burası, Rusya'dan Avrupa'ya gaz ve petrol taşı- yan boru hatlarının hinterlandr, uçsuz bu- caksız buğday alanlarına, kömür havza- lanna sahip. Karadeniz'de, Rusya'ylaor- taklaşa kullandığı büyük bir askeri üssü var. Halkının yansından fazlası Katolik. Bu kesim Ukraynacakonuşuyor, aşırı mil- liyetçi, geçmişinde Nazi işbiriikçiliği var. Bip, İki, Uç... Daha Fazla Gürcistan! Geri kalanı Ortodoks ve Rusça konuşu- yor. Bu aynm, ülkeyi coğrafi ve ekonomik olarak tam ortadan bolüyor. Ukraynaca konuşan kesim, muhalefeti destekliyor, Batı yanlısı. AB'ye, NATO'ya girmek is- tiyor. Doğu kesimi ise iktidan destekliyor, öncelikle Rusya etrafında oluşmaya baş- layan Ortak Ekonomik Alan'a katılmak istiyor, NATO'ya ka- tılmaktan yana de- ğil. Batı Ukrayna ekonomik açıdan geri ve yoksul. Do- ğuda, büyük demir- çetik, kömür kombi- nalan, kalabalık bir işçi sınıfı var. Oyunculara ge- çersek... Kötü adam, despot, Rusyayanlısı Yanu- koviç Esas çocuk, Batı yanlısı, özgür- lükçü demokratYuşçenko. Batı, ABD ve AB, ABD Dışişlen'nin uzantısı, "Commu- nity of Democrats" örgütü, CIA bağlan- tılı National Endowement for Democ- racy, Open Society (SorosVakfı) (Chro- nicles Magazine, 24/11) ve CNN, BBC gibi uluslararası medya aracılığıyla Yuş- çenko'yu destekliyor. Kiev'de Yanukoyjç'i destekleyen büyükgösteriler oluyor, ama CNN, BBC bunları pek göstermiyor (The Guardian, 27/11). Bu "demokrasi devrimi" dizisinin bu bölümünde, göstericilerin arasındaki Gürcistan bayraklan dadikkatçekiyor (J. Heintz, Associated Press, 23/11). Son- ra Batı (özgürlüklerden yana ya) muhale- feti destekliyor, ama Ingiltere'de çıkan The Spec- tator'un (muhafa- zakâr) aktardığına bakılırsa muhale- fetin içinde olduk- ça şüpheli tipler var. Muhalefetin en güçlü ve yay- gın örgütlerinden Pora, bir gençlik kuruluşu; diğeri de Ukrayna Öz Savunma örgü- tü (Unsol). Pora, Gürcistan modelini be- nimsediğinı, bu konuda ABD'deki Nati- onal Democratic Institute'tan destek aldığını soylüyor (Le Monde, 25/11). Bu örgütlerin içinde, Ikınci Dünya Savaşı'nda Nazi işbirliğini nostaljiyle anımsayan, marşlannı söyleyen, silahlı neo-nazi grup- lara yoğun bir biçimde rastlanıyor. Birkaç Ukrayna, Rusya'dan Avrupa'ya petrol taşıyan boru hatiannın geçiş noktası. yıl önce ingiliz hükümeti, bu örgütlerin demokrasi mücadelesineyardımcı olmak (!) için bir "uzman" (!) göndermiş. Uzman bu gruplann temsilcileriyle görüşürken onlardan, kendisine sundukları karmaşık programı bircümledeözetlemelerini iste- miş. Bu temsilciler, aralannda kısa birtar- tışmadan sonra, ingiliz "uzmanın" eline, "Tüm Yahudileri ülkeden atmak" yazan bir kâğıt vermişler (Westem Agression, 6/11). Kimi göstericiler Gamalı Haç amb- lemi taşıyor, Pora'nın "düşmanını birbö- cekgibi ezen çizme" kompozisyonlu du- var afişleri (The Guardian, 27/11) 1930'ları anımsatıyor. Muhalefetin gös- terilerinde lazer ışıklan, plazmaTV ekran- ları, devasa ses sistemleri, bir ömek ça- dırlar ve portakal rengi giysiler dikkati çe- kiyor, birileri sürekli çay-sandviç dağrtıyor. Yanukoviç taraftarlan çoğunlukla sanayi işçileri, açıkta bidonlardaodun yakıp ısın- maya çalışıyorlar. Ateşle oynamalcl.. ABD'deki muhafazakâr CATO Institu- te'tan Doug Bandovv'un işaret ettiği gi- bi, Yanukoviç ve Yuşçenko arasında as- lında büyük bir farkyok, TV kanallan abar- tıyor. ömeğin Yuşçenko, görevi terk et- mekte olan Başkan Kuçma'nın hüküme- tinde başbakanlık yapmıştı. Yanukoviç hükümeti, Irak savaşında ABD'ye destek oldu, asker gönderdi. Yuşçenko ise as- kerleri çekeceğini soylüyor. Ikisi de özel- leştirme döneminde "malı götüren" oli- garklann desteğine sahip. Diğer taraftan, Batıcı-Rusyacı aynmı da bu kadar kesin değil, Yanukoviç'in AB karşıtlığı mutlak değil. Yuşçenko başkan olsa bile, Ukray- na'nın, en büyük ticaret ortağı, subvan- siyonlu gazve petrol veren Rusya'dan tü- müyle kopması söz konusu değil. Peki, bu şamata neden? ABD'deki neo-con kesim, The American Enterp- rise Institute'tan Radek Sokorski'nın dile getirdiği gibi, Ukrayna seçimlerini, Rusya'nın nüfuz alanından bir ülke da- ha kopartmak için fırsat olarak görüyor. Buna karşı Rusya, özellikle de Putin, Estonya, Latviya ve Litvanya'dan sonra Ukrayna'yı da Batı'ya kaybetmek iste- miyor. AB de 50 milyonluk pazan, buğ- day ambannı, petrol, gaz boru hattı hin- terlandını Rusya'ya ya da ABD'ye kap- tırmak istemiyor. Bu yüzden üç güç, Uk- rayna'yı kanştınyorlar. İki rakip lider ara- sında esas olarak bir fark yok, ama ta- raftarlan, sorunu bir ulusal kimlik soru- nu olarak görüyortar. Bu yüzden, Ukray- nalılarla Rus asıllılar arasında etnik biı çatışma için uygun bir zemin oluşuyor Ukrayna, 8 milyonluk Sırbistan, 5 mil yonluk Gürcistan değil. 50 milyon nü fuslu kocaman bir ülke, 100 bin kişi yü rüdü diye rejim değişmez, ama iyi plan lanmış bir provokasyon iç savaşın frtilı ni ateşler!..
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle