17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 EKİM 2004 PAZARTESİ DIZI 12EylüliktMyle inuunluıtipokulkmm ııçılmtısııuıhız -HIPI karargâhıhaünegeMâ, gerktöğeprimtanınâ CBTL,sîyaset ve ticaret V • A • Nasıl Bir Eği İstiyor SERVER A tatürk'ün vasiyetnamesini bozma pahasına, Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'nun gericiliğe teslim edilişi; üniversitede tasfiyeye gidip seçkin -ve özellikle soldan- öğretim üyelerinden yoksun edilmesi; gerici ve faşist 'Türk-îslam sentezi"nin piyasaya çıkanlması, tarikatlann -bir veba salgını gibi- ortalığı kaplaması 12 Eylül rejiminin ve onun uzantılannın marifetidir. S oğuk savaş döneminin -1980'li yıllarda- yol açtığı Amerika'nuı "Yeşü Kuşak" kuramı. dinı sömürmeden almıştı sermayesinı; Sovyetler Birliği'ni Avrasya'da kuşatmaya dönük bu pohtikanın tohumlan sonra yeşerir. İcontroJden çıkar ve Amerika'yı da vurur. Türkiye de payını alır bu politikadan. Demokrat Parti'nin ektiği tohumlar, Adalet Partısi döneminde tekrar çimlenır. 1961 Anayasasf na tam karşıthğı içinde, AP, sermayeyi semırttıği ölçüde, dınci çevrelerini de kollar; imam hatip okullannın açılıp serpilışi tekrar başlar. Parti, sola karşıttır ve yeni bır faşist partinın. Millı Hareket Partısi'nın. "miDJyetçilik'* adına sokağa döktüğü "komando"lannı okşar, durur. O yıllarda partıler arasında, başka sorunlara olduğu gibi eğitime de bütünlüğe ve gerçekJiği içınde bakan, tek Türkiye Işçi Partisi'dir. 12 Mart rejımi, onu 1971 'de kapattıktan sonra. budamasından, üniversite özerkliği de payını alır. Gehşmelerde bir özellik de şudur: Artık dınciliğin kendi partısi vardır ve gücünü ortaya koyar: Milli Selamet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ile 1973"te koalisyon kurunca, fırsatını bulduğunda, dınci eğitime yontar durur. 1970-İ980 dönemi, ilk kişisel öğrencı eylemlerinın, öğretmen boykotlannın, öğretim kurumlannda çalkantı ve anarşinin egemen olduğu bir dönemdir. 198O'de 12 Eylül rejiminin yurdun başına çöreklenmesi. sadece onlardan kaynaklanmaz. olsa olsa bir bahane oiurlar. Mutlak bilgisizlik .\ma 1923 Devrimi'ne ihanet, 12 Eylül'le tamamlanır "Kardeş kavgasnu önlüyonun" diye demokrasiye düşmanlığını adım adım göstermeye başlamış olan rejim, aslında sağcı gerici ve çevrelerle kol kola. topyekûn aydınlanma hareketımizüı karşısındaydı; ona kesin reddiye çıkarmanın ınancı içindeydi. Türkiye'de bağımsız. demokratik ve laik bir toplum kurmak amacıyla nice kuşaklann kan- ter bahasına karanlık güçlere karşı kazandıklan mevzıleri hallaç pamuğu gibi atıp gencıliğe peşkeş çekerken liselere değin zorunlu din dersleri koymanın sözü mü olurdu? Milli Güvenlik Konseyi 'nin görüşme rutanakJan elimizdedir. 5 generalin. liselere değin din dersleri koymanın laikliğe aykın kaçıp kaçmayacağını tartışırken, konuya bir yaklaşımJan vardır ki, evlere şenliktir. Daha da korkunç olaru, yurdu kurtarrnaya soyunmuş bu beş kişınin. çağdaş Türkiye'de laiklik adına verilmiş kavgadan haberdar olmamalan bir yana. bizzat kavjamın kendisi hakkında mutlak bir bilgisizlik içinde bulunmalandır. Her şey, kendi mantığı içinde yürümüştür: Atatürk"ün vasıyetnamesini bozma pahasına. Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumu'nun -tanınmaz hale getirilip- gö'türüiüp gericiliğe teslim edilişi: üniversıtede tasfiyeye gidip seçkin -ve 12 Eylül döneminden sonra izinli-izinsiz Kuran kursları ve hafız yurtlarının sayısında bir patlama yaşandı. özellikle soldan- öğretim üyelerinden yoksun edilmesi; gerici ve faşist "Türk- Islam senteri"nin piyasaya çıkanlması, tarikatlann -bir veba salgını gibi- ortalığı kaplaması ve iktidar çevrelennı paylaşmalan; imam hatıp okullannın açılmasına daha da bü>oik bır hız verilmesı; Milli Eğitim Bakanlığı 'nın düpedüz karanlık güçlerin karargâhı haline getirilmesi, 12 Eylül rejiminin ve onun uzantılannın marifetidir. 1990'larda. başlayan yeni bir koalisyonlar döneminin eğitim konusunda belleklerde kalan özellikleri şurüardır: Nüfusun hızla arttığı ortamda, bütün toplum ve değerlen "piyasa T> ya açılırken, eğitim de kayar ve ıçenği gitgide yoksullaşır; üniversite enflasyonu hızlanır ve düzeyi düşer... Bencilliğin, sıyaset ve ticaretin en çok kazandığı alan, eğitimdir. Sonunda vanlan noktada, izinli-izinsiz Kuran kurslan, hafız yurtlan bir yana bırakılırsa, örneğin yeni şeriat partisi Refah Partisı'nin "arka bahçemiz" diye güvenle bahsettığı imam hatip okullan. bizzat devletin eğitim sıstemi içinde, sayısı 650'ye yükselmiştir ve 500 bini aşkın bir genç kitleye şeriatçılık talım eder durur. Nedir bunun anlamı aslında 0 Şu: Cumhuriyetin "öğretim birtiği devTrnıi" yıkılmıştır. Bir saygın yazanmızın Özdemir Ince'nin deyişiyle, ulusal eğitimin, cumhuriyet ideallerine bağlı kuşaklar yetiştirmeyi amaçlayan temel ılkelerinden biri "dinamitlenmiş' f> tır. Ama beraberinde şu soru da gündeme girer: Milli eğitimde, cumhuriyeti kuranlann. temelini attıklan "öğretim biriigi T * mi geçerli olacak yoksa "iki başh öğretim*' mi? Bır başka deyışle, eğitim dönemımızde, akhn ve bilimin egemenliğini mı benınıseyeceğiz, yoksa yeni kuşaklan bağnazhk öğretımıne mi teslim edeceğiz? Soruna, 28 Şubat 1997'de bir çözüm getirilir. 28 şubat'ın getirdiği çözüm 28 Şubat 1997'de. Millı Güvenlik Kurulu'nun pek gerilımli bır toplantısında. cumhuriyet tarihi için çok önemli kararlar alınır. Altında asker-srvil bütün yetkilılenn imzalan bulunan kararlann başlıca maddeleri şöyle özetlenebilir: • Eğitim, Öğretim Birliği Yasası'na uygun duruma getirilmelidir. îmam hatip okullannın sayısı olağanüstü artmıştır; ihtiyaç fazlası olanlar, "teknik mesJek okuDan n na dönüştürülmelidir. ı/ Temel eğitim 8 yıl olmalıdır. Olaym biçimine bakıp "demokratik içeriğiııi T> gözden uzak tutan. kimi çevreler ve kafalann. "Antidemokratik bir dayatma", "postmodern bir darbe" diye eleştirdikleri söz konusu kararlar, sonra uygulamaya dökülür: İlk ürün. 18 Ağustos 1997'de yasalaşan 4306 sayılı Sekız Yıllık Kesintisiz Zorunlu Eğitim Kanunu'dur. Yasa, çocuklara küçük yaşta din eğitimi vermek istenenlerce uzun süre engellense de. sonunda gerçekleşır. Eski sistemdekı beş yıllık ilkokul, üç yıllık ortaokulla bırleştirilerek "Zoruniu sekiz yılhk ilköğretim okuflan" oluşrurulur. Avrupa'da ortalama 9-12 yıla varmış bir uygulamaya -geride ve gecikerek de olsa- katılan bu formül, biçımsel bir değişiklık 1 990'larda, başlayan yeni bir koalisyonlar döneminin eğitim konusunda belleklerde kalan özellikleri şunlardır: Nüfusun hızla arttığı ortamda, bütün toplum ve değerlen "piyasa"ya açılırken eğitim de kayar ve içeriği gitgide yoksullaşır; üniversite enflasyonu hızlanır ve düzeyi düşer... Bencilliğin. siyaset ve ticaretin en çok kazandığı alan, eğitimdir. S onunda vanlan noktada. izinli izinsiz Kuran kurslan. hafız yurtlan bir yana bırakılırsa, örneğin yeni şeriat partisi Refah Partisi'nin "arka bahçemiz" diye güvenle bahsettiği imam hatip okullan. bizzat devletin eğitim sistemi içinde sayısı 650'ye yükselmiştir ve 500 bini aşkın bir genç kitleye şeriatçılık talim eder durur. ohnayıp, başka erdemlerinin yanı sıra özellikle laik temel eğitim bakurundan büyük bir kazanımdır. Daha kapsamh bir söyleyışle şu olmuşrur28 Şubat'ta: "Milü eğitimin hedefinin sryasal İslanı değü, cumhuriyetideali olduğu" anımsatılır ve "demokrasinin önü açıhr". Nitekim, onun sonuçlanndan bin olarak. imam hatıp okullan büyük bir darbe yiyerek, öğrenci sayılan hızla azalır ve üniversite bağlantılan da kesilir. Ama hepsi o kadar! Yeterli altyapı sağlanamadı Çünkü, söz konusu kanun, içi doldurulmadığı. yeterli altyapı da hızla sağlanamadığı için başanlı olamadı. Ostelik, kanun çıktıktan sonra iş başına gelen hükümetler, Kuran Kurslan Yönetmeliğı'nde değişiklik yaparak ılköğretimin beşinci sınıfını bitirmek koşuluyla. isteyen çocuklann yaz aylannda Kuran Kurslanna gitmesini sağlayarak, sekiz yıllık kesintisızliğinı gölgelemiştir. Aynca. ilköğretimin dördüncü sınıfmdan başlayarak sekizinci sınıfın sonuna kadar haftada iki saat zorunlu din bilgisi ve ahlak dersi okutulması ve bu derslerde çoğunlukla bilim ve akılla bağdaşmayan konulann işlenmesı, laik eğitimi engellemektedir? Sadece bu da değıl! Yeni sistemde, yani sekiz yıllık kesintisiz zorunlu eğitimde, ortaokul bölümleri kapatıünış da olsa, yiizlerce imam hatip okulu, -kız ve erkek binlerce öğrencisiyle- bugün de ayaktadır. Öte yandan, AKP hükümetinin Acil Eylem Planı'ndan yola çıkarak, yeni sistemi altüst edecek ve ilk beş yıldan sonra imam hatip okullannın öğrenci göndermeyi sağlayacak formüller üretilmektedir. "OkuHanmızda tek tip adam yetiştirilmesine engel olacağız; çocuk neşe ilgi duyarsa o yönde eğitim almab" türünden sözlerin nereye götüreceği de geçmiş deneyimlerden akıllardadır. Aynca, üniversiteye girişte meslek liseleri haksızlığa uğruyor denilerek, imam hatip mezunlannın bütün fakültelere yeniden girme hakkınj tanımak da düşünceler arasındadır. Keza, Cami-ül Ezher mezunlannın yeniden üniversite mezunu sayılmalan ve ardından öğretmen olarak atanmalan için hazırlık yapıldığı söylenıyor. Bütün bunlar tehlike işaretleridir. Ve bütün bunlar, 28 Şubat'ın arkasından başlayan yeni sürecı torpillemek. laikliğe tekrar sırt çevirip eğitimi Islamlaştıran niyetlerinden başka neye yorulabılir? Ne var kı, yeni sürecin başansı daha da korkunç bır güçlükle karşı karşıya. O da şu: Toplum. baştan aşağıya bir "din eğitimi bataklığı"na getınlip saplanmıştır. Bir din eğitimi bataklığı' Gerçekten, sorun imam hatip okullanndan ibaret olsa, çözüm bir yerde kolaylaşır; olmadı, toptan kapatır yarayı sararsınız. Oysa din eğitimi. hem de resmi olarak. "Din külrürii ve ahlak bilgjsi" adıyla, üstelik anayasayla liselere kadar zorunlu kılınmıştır; "meslek Ksesi" adıyla. imam hatip okullanndadır; yükseköğretim adıyla da -sayısı 20'yi aşmış- ilahiyat fakültelerinde. ilahiyat meslek yüksek okullanndadır. Sayısı 70 buıi aşmış camide, resmi ve özel yurtlarda, tarikatlara bağlı ev, dershane ve okullarda din eğitimi yapılmaktadır. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra, devlet dairelennde, kimi okullarda açılmış mescitleri unutmamalı. Demokratik güçlerin çabası Her şeye karşın. demokratik güçler, laik eğitimin uygulanması yolunda büyük çaba harcıyorlar. Sekiz Yıllık Temel Eğitim Kanunu'nun iptali içuı Refah Partisi'nin açtığı davaya, Anayasa Mahkemesi'nin -1998'de- verdığı ret karannın bır bölümünde geçen şu sözler dıkkat çekicidir: "Laik devletin, doğası gereği resmi bir dininin bulunmamasuu. beffi bir dine üstünlük tanınıamasını. onun gereklerini yasalar ve idari işlemlerie gereku' kılmaya cahşmamasını gerektirir. Bu bağlamda, laik devlette belB bir dinin eğitim ve öğretimi zorunlu hale getirflemez.'' Ancak, Anayasa Mahkemesi dogru demiş olsa da, laik Türkiye'de eğitim, belli bır dinin ve onun bellı bır mezhebüıin, yani Sünni Islamın propagandasını .vapmakta, onun din adamlannı yerişhrmektedir. Eğitimin bir sorunu da türbandır... YARIN: Eğitimde çürüyüşten görünümler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle